selahattin demirtaş

kimsenin ne yaptığını pek takmadığı, niye ünlü olduğunu bilmediğim şahıs.

hem balon hem kukla.

26 sene yemişse çok ucuz yırtmış part time heykeltıraş.

figen 30 sene yedi başlığı yok buna şu ana kadar kabaca 100 küsür karalama var üstelik ikisi de ayni kadroda olmalarına rağmen menşeine göre tepki veriyor burada bile ayrımcılık yapıyorsunuz. zuhahha

bir de şu adaletin terazisi mevzusu kabak tadı verdi birader iş ne zaman sizinkilere gelince aklınıza adil yargılama, uzun tutukluluk süresi, karar hukuki değil siyasi gibi ayrıntılar geldi gıcık kaptığınız birisi olursa zılgıt atıp halaya duruyordunuz.

engin alan gibi adam tek bir gizli tanık sıçması ile yıllarca kaldı "volleh eyi olmiştir" dediniz taze ot görmüş öşex gibi sırıttınız.

sonra o gizli tanık engin paşanın enseleyip getirdiği huurun tek çocuğu şemdin sakık çıktı o davanın olduğu gibi düzmece olduğu ifşa oldu gıkınız çıkmadı sahte delil gizli tanık bunlar sakıncalı diye itiraz eden kekoya rastlamadık.
o halde durduk yere adalet duygusu falan tantana etmeyin ak.

şimdi doğal olarak biz de "volleh eyi olmiştir az bile olmiştir" diyor önümüzdeki maçlara bakıyoruz.
işin tuhafı köfteci sırrı da aynı ekipte benzer mevzulara karıştı ama bir şekilde yırttı ya la.

(bkz: selo)

1 sey soylerdim de hapse girerim.

siyaseti bırakmıştı, elhamdülillah önümüzdeki çok değerli uzlaşı sürecini bir akil*, bir aydın olarak şereflendirecektir biiznillah. maşallah inşallah.

bunun da mektubu bir şeyi istanbul barosunda falan okunur, marşın okunmadığı o baroda bunun mektubuna selam durulur*. senin kalın kafan almaz bunları türko, kopenhag kriterleri doğrultusunda demokrasi getiriyoruz sana.

okundu dediği çağrı metni şudur... çok kötü çokkk, bunlar söylenecek şeyler mi? hem marşımızı da okumamışlar...

bu çağrı ben dahil tüm erkeklere, zihniyetimizle yüzleşme çağrısıdır.

kadınlara yönelik cinayet, şiddet, tecavüz, taciz, tehdit vakaları kan donduran vahşet boyutlarına ulaştı. kadınlar için sokaklar, iş yerleri, okullar, hastaneler hatta yaşadıkları ev bile cehennem azabına dönüştü, toplumsal kaygı içindeyiz.

bir erkek olarak bu konuda çağrı yapmak bile zor çünkü cinsiyet olarak fail olan tarafta yer aldığımı biliyorum. kadınların maruz kaldığı şiddet, bireysel değil toplumsal bir sorunun yansımasıdır ve bu soruna karşı mücadeleyi salt kadınların omzuna yüklemek yerine biz erkeklerin de elimizi taşın altına koymamız gerektiği açıktır.

buradan tüm erkeklere sesleniyorum, sadece bir dakika duralım ve düşünelim; suçu, suçluyu başka yerde aramayalım. bu düzenin yaratılmasından, şiddeti besleyen zihniyetin oluşmasından söylemlerimizle, eylemlerimizle hepimiz sorumluyuz. sorgulamaya, değişime kendimizden başlayalım. biz erkekler doğuştan bu kadar vahşi, barbar, acımasız değiliz. erkek egemen zihniyeti adım adım biz yarattık ve bu şiddet döngüsünün kurulmasına biz sebep olduk. o halde eşit, adil, güvenli bir yaşam inşa edilmesine fırsat sunma sorumluluğu da bizdedir.

kalıcı bir çözüm bulmak için, erkeklerin bu konudaki sorumluluğu sessiz kalmaktan öte hem özeleştiri yapmak hem de sistemi dönüştürmeye yönelik taleplere destek olmaktır. ancak bu destek, kadınlara ne yapmaları gerektiğini söyleyen bir dil yerine, onların yanında yer alarak ve dinleyerek verilmelidir. bu yazı da toplum olarak sorumluluklarımızı yeniden hatırlamak için kaleme alındı.

unutmayın; kadınlar biz erkeklere sesleniyor, isyan ediyor, feryat ediyor, mücadele ediyorlar. biz de kendimizle samimiyetle yüzleşerek kadınların mücadelesine omuz verelim.

bu utanca, bu vahşete ve barbarlığa ortak olmak istemeyen tüm erkeklere çağrımdır, gelin her yerde yüksek sesle biz de haykıralım ve “kadınların çığlığını duyuyoruz.” diyelim.

ayrıca sayın cumhurbaşkanı başta olmak üzere, bugün ziyaretimize gelen sayın özgür özel’e, tüm siyasi parti liderlerine, milletvekillerine, yargı mensuplarına, barolara, belediyelere, sivil toplum örgütlerine, güvenlik bürokrasisine çağrı yapıyorum: acil ve etkili tedbirler için lütfen iş birliği yapın, kadınların isyanını ve haklı taleplerini duyun. siyasetteki erkek egemen dili, modeli, politikaları ve uygulamaları değiştirerek işe başlayalım.

toplumsal barışı inşa etmek istiyorsak gelin önce buradan başlayalım. çünkü özgürlük ve demokrasi herkes için hayata geçmeden barış da sağlanamaz.

bu çerçevede kadınların talep ve beklentilerini, sadece aracılık ederek bir kez daha duyurmak istiyorum.” dedi.

çağrı metninde ardından 10 maddelik acil önlemleri sıraladı. önlemlerin ilk maddesi: iptal edilen istanbul sözleşmesinin yeniden aktedilmesi üzerine:

1-istanbul sözleşmesi yeniden imzalanmalı ya da iptalinden vazgeçilmeli. sözleşmede yer alan tüm maddelerin uygulanması için ivedilikle harekete geçilmeli.
2-kadınlara yönelik suçlarda cezasızlığa son verilmeli. tehdit, hakaret, şantaj, ısrarlı takip gibi suçlarda da tutuklama dahil cezai ve kontrol tedbirleri uygulanmalı.
3-devlet kurumları ve yöneticileri, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığa karşı net bir tutum içinde olmalı ve kadın aleyhine açıklamalardan kaçınmalı.
4-kadına yönelik tehdit, şiddet suçu şikayete bağlı olmamalı, şikayet olursa da şikayetçinin ismi ve adresi gizlenmeli, soruşturma kamu adına yürütülmeli ve bakanlık soruşturmanın bizzat tarafı olmalı.
5-kadına yönelik şiddet ve cinayet soruşturmalarını kadına yönelik şiddete karşı düzenli eğitim ve destek alan polisler, savcılar ve hakimler yürütmeli.
6-kadına yönelik tehdit ve şiddet, katalog suçlara dahil edilmeli ve tutuklama sebebi sayılmalıdır.
7-bakanlıkça geliştirilecek bir uygulamayla kadınlar, telefonlarından tek tuşla o anki baz istasyonundan sinyal alan tüm telefonlara yardım sinyali gönderebilmelidir.
8-sokak aydınlatması olmayan tek bir park ve sokak kalmamalı.
9-gece ve gündüz; park, sokak, meydan ve caddelerde güvenlik tedbirleri arttırılmalı.
10-6284 sayılı yasada yer alan elektronik kelepçe, tüm riskli vakalarda uygulanmalı.

demirtaş metnin devamında daha sonra da orta vadede yapılması gerekenleri madde madde sıraladı:

1-kadın hakları ve toplumsal cinsiyet konuları ilkokuldan itibaren zorunlu ders olarak müfredata dahil edilmeli.
2-kadınlara yönelik istihdam olanakları arttırılmalı, tüm iş yaşamında kadınlara iş güvencesi ile eşit işe eşit ücret politikası uygulanmalı.
3-sığınak sayıları arttırılmalı, sığınaklardaki kadınları güçlendirme politikalarına önem ve öncelik verilmeli.
4-ücretsiz olarak 7/24 herkesin ulaşabileceği, her dilde hizmet veren alo şiddet hattı kurulmalı.
5-tüm il ve ilçelerde yaygın halk eğitimleri, paneller, açık oturumlar, konferanslar düzenlenerek erkeklerin bilinci arttırılmalı. tüm billboardlarda her ay, bir hafta boyunca sadece bu konuda duyarlılık çağrısı yapan afişlere ücretsiz yer ayrılmalı.
6-özel televizyon kanalları ve trt’nin tüm kanallarından, her gün kamu spotu niteliğinde yayınlarla bu konu işlenmeli. hazırlanacak video hakkında kadın örgütlerinden görüş alınmalı.
7-televizyon dizilerindeki kadına yönelik şiddet içeren sahnelere son verilmeli.
8-kadın örgütlerinin talepleri doğrultusunda ve istanbul sözleşmesi’nde de yer alan cinsel saldırı kriz merkezleri kurulmalı.
9-tüm illerde tüm kadın örgütlerinin de yer aldığı kadına dönük şiddet ve ayrımcılığa son koordinasyonları kurulmalı.
10-6284 sayılı yasadaki koruyucu ve önleyici tedbirler kadınların talebi halinde hızlıca alınmalı, yasanın tartışılmasına son verilmeli.
11-kadına yönelik şiddet, taciz ve tecavüz kapsamında hüküm giymiş kişilerin cezaevinde kadınlara dönük ayrımcılık ve şiddete karşı zorunlu eğitim almaları sağlanmalı.
12-bu çalışmaların tümü, kadın örgütleri ve ilgili sivil toplum kuruluşlarıyla ortak irade ve birlikte çalışmayla hayata geçirilmeli, şiddete karşı mücadelede yan yana ve kararlı bir duruş sergilenmeli.

son açıklamaları samimiyetsizdir. kusura bakmayın ya da bakın popülist bir iki söylem çözüm getirmiyor.

neden samimiyetsizdir derseniz de koruduğu, selamlar söylediği örgüt lideri tecavüzcü, kadın ve insan hayatına değer vermeyen biridir. dağlardaki teröristlerin ömürlerinin ne kadar kısa olduğuyla ilgili bir araştırma okumuştum. hele ki örgütün tecavüzcüleri geçtim ki bu zaten insanlık suçu! bir kadınla erkeğin ilişkisinin duyulmasıyla erkeğe hiçbir şey yapmazken, kadınları ajanlıkla suçlayıp nasıl infaz ettiğini görmezden geldiği için samimiyetsizdir. kadın cinayetleri, kadın hakları insanlara şirin görünmek için el atabileceğiniz bir sorun değildir. buna el atabilmek için öncelikle intihar vakası diye kayıtlara geçen sözde namus cinayetleri için aşiretlere karşı durabilmeniz gerekir. kadınlarla ilgili bir çözüm getirmek istiyorsa önce samimiyetle özür dilesin.

bakın bunun benzerini birçok siyasetçi için söyleyebilirim. sadece adı geçtiği için birkaç hatırlatma yapmak istedim. kadın cinayetleri politiktir ve bu siyasi arenanın mimarlarından biri de isteyerek ya da istemeyerek kendisidir.

karşıt tanımları okuyorum da.. sanki aynı ülkede yaşamıyoruz.. abisi dağdaymış mış kırmızı bültenle aranıyor muş muş.. yahu salih müslim kırmızı bültende değil mi, dışişlerinin resmi diplomatik konuğu olarak ağırlanmadı mı.. aponun piyonuymuş muş.. e bahçelinin ağzından apodan medet umanlar mı söylüyor bunu, yoksa 'seni başkan yaptırmayacağız' dediğinde "bunun imralıdan haberi yok, çekerler kulağını" diyenler mi..
apoyu aşıp türkiye insanlığında kardeşlik ve barış çağrısı yaptığı için kandilce ipi çekilmeye çalışılan adam, apodan çok apocu, pkk.cı nasıl olur. parlamentoda, milyonlarca insanın oy desteğiyle demokratik duruş ve hedefini değiştirmeyen bir terörist olabilir mi. demirtaş teröristse apo neci oluyor. çünkü demirtaş, birbirini karşılıklı var ederek varlık bulma danışıklı dövüşüne karşı. pkk.nın kürt halkı üzerindeki tehdidi kalksın istiyor. türk halkının da kürt kardeşlerini pkk.lı olarak görmemesini istiyor. kırk yıldır terör bütçesinden nemalanan feodal ve askeri tayfanın bertaraf edilmesini istiyor. neredeyse mafyalaşmış bu yapının uluslararası güçler ve silah, uyuşturucu ve insan kaçakçılığının son bulmasını istiyor. bu hepimizin talebi değil mi. ama bakıyoruz bundan rahatsız olanlar demirtaştan daha fazla apodan, kandilden, oslodan, abd.den medet bekler durumda..
bu ne yaman çelişki dostlar..demirtaş öğrenciliğinden bu yana gözönünde, yaptıkları, söyledikleri, yaşamı biliniyor. böyle terörist olur mu. böyle pkk.lı olur mu.. böyle hain olur mu.. el insaf..
biraz akıl, biraz vicdan biraz yahu biraz insaf..
ayan beyan belli işte, kürt halkı da apo ve pkk.yı değil, demirtaş kimliğinde barış ve kardeşlik istiyor, onun kulağını imralıya çektirip, bahçeliyi apoya yalvartmanın, kandilden medet ummanın manası var mı..
demirtaş, yaşına rağmen varsa hatalarıyla sevaplarıyla sahici ve dürüst bir demokrat siyasetçi.. şeffaf ve gerçekçi.. siyasi bir yargılama ile pasifize edilmeye çalışıldığı açık.
bunun neden yapılıpta apo'nun, kandilin umut ışığı gösterilmeye çalışıldığını düşünün biraz..

bu adam konusunda biri niye bir şeyi merak etsin ki.

tayyibin uzattığı dalı tutsaydı şimdi bahçeli yerinde bu adam vardı.

8 yıldır içerde...gıkı çıkmadı, 2 ay yatınca devrimci pozlarına giren yawşağa hiç benzemedi...hiç bir ırkı, milliyeti ötelemedi...çok sevdi...sadece sevdi...

apo savunucusu bir teröristten ötesi değil.

satılmış insanımsı, amerika uşşağı, müstakbel terörist başı adayıydı, erken ezdiler yılanın başını.

daha evvel de bu başlığa yazmıştım zannedersem. siyaset, duyguyla yapılacak bir iş değil. ülkelerin kaderi de sevgi-nefret ilişkisine göre çizilmiyor. kongolu zencilerin zeybek oynamasından duygulanıp, bayrağımız afrika'da dalgalanıyor diye ağlayan fıstık bıyıklı abilerle, mukabeleci teyzelerin, iş tuttukları yapıyla aralarına kara kedi girince, ona en çok küfür etme sırasına girip vatanperverlik ispatına çalışmaları primitif duyguların eseridir. hele ki şu anda apo denen katille iş tuttukları düşününce allah insana utanma duygusu versin demekten başka bir şey elimizden gelmiyor. lakin utanma hissi ''kesin inançlılara'' bahusus da islamcılara nasip olan birşey değil.

demirtaş bir kürt ulusçusudur. derdi ve emeli bağımsız birleşik bir kürdistan'dır. siyasi hamleleri buna matuftur. kapı altına alınmasının sebebi bir lider adayı olarak öcalan'a alternatif çıkmasıdır. islamcı-ihvancı iktidarla, örgütün bir iş birliği neticesinde rehin tutulmaktadır. o da şu an için siyaseti bıraktığını söyleyerek kürdistan'a giden yolsa inisiyatifi yeniden örgüt başına bırakmıştır. gelecekte bir lider olup olmayacağını zaman belirleyecektir. ne iyidir, ne kötüdür. her siyasetçi kadar iyi ve kötüdür. amacı bizle aynı değildir. ben ondan değilim, o benden değil. kısa dünya hayatında bu ülke çatısı altında ve bu bayrağın gölgesinde yaşamak arzusundayım. bu bayrağı kendi bayrağı olarak görmeyenlerin de yolu açık olsun.

selahattin kürt ulusçusu falan değildir. hatta belki kürt bile değildir. muhtemelen ismide takma veya sahtedir.
daha evvel ahmet türk bu pkk yanlısı partinin lideriydi. bizim hdpli arkadaşlara iki kelimeyi bi araya getiremeyen ihtiyar, sizin sözde solcu partinin başında ne arıyor diye vıdı vıdı ederken. bi anda bu adam çat diye gökten zembille inip partinin başına geçirildi.
kendisi seçilmiş bir siyasi değildir.
seçtirtilmiş bir siyasidir.
çat diye arkadaki birinin parti başına geçirdiği piyondur.
sabah akşam goy goyla chp yanlısı medya ve komünistler tarafından şişirilen faşist bir balondur.
mülteci karşıtı, milliyetçi biri nasıl solcu olur?
böyle biri solcu olmaz.
bu faşizmdir.
ayrıca konuşmalarının çerçevesinin belli olmasından anlaşılacağı gibi ipi birisinin elindedir.
bizim sahte sol, sürekli kullanılacak tipte basit ve çapsız birini bulur, sonra o adamı tanrı ilan eder.
fonlu komünistlerin faşist tanrısıdır.

sırf abdullah öcalan gibi bi pisliğe methiyeler düzmesi bile şerefsiz bi insan olduğunu kanıtlar, içeride yatmasının hukukiliği ayrı bir konu ve beni ilgilendirmiyor, o yüzden bu adamın öcalan sempatisi olduğunu bilen üstüne öven tip de şeref yönünden sıkıntılıdır, bu çok açık bir şey.

demirtaşın apoya methiyeler düzmesinden rahatsız olanlar, apodan medet bekleyen ve dolaylı methiyeler düzen diğer siyasetçiler ve iktidar yanlıları için düşünceleri nedir. demirtaş'ın tüm siyasi hayatında bir tutarlılık var, apo ve pkk konusunda eleştirileri de var. hatta bu tavrı kendi partisindeki kimi kesimlerce tasvip edilmediği için hapiste ve bu yüzden aktif siyaseti bıraktığını ifade ediyor. demirtaş, kürt sorununun bir terör meselesi olarak görülüp gösterilmesine karşı, ortak vatan ve bayrakla bir sorunu olmadığını, çözümün şeffaf açık demokratik yapı içerisinde ve parlamentoda olması gerektiğini savunuyor. tarafsız bir insan hakları savunucusu, vefalı ve saygılı bir evlat ve iyi bir aile babası. duyarlı ve sanatçı bir kimlik. öncelikle sömürü karşıtı. emekçiden yana bir insan.
kürt oluşunun kendisini üstün veya aşağılık kılmayacağını, tüm ulus özellikleri içinde böyle olduğunu savunuyor.
ancak siyasi iktidar, böylesi bir kişilik ve liderliği değil, apo önderliğini yeğliyor..
acaba niçin..? eğer bu durum bizim açımızdan da bir tercih meselesiyse, ben kendi adıma selahattin demirtaş diyorum.. iktidardan da, stepnesinden de, gizli pazarlıkçılardan ve varlıklarını teröre borçlu sahte hamaset tacirlerinden de farklı düşünüyorum.

halkların kardeşi, barış elçisi.

satılık partinin satılık eski genel başkanı.

edit: apoya methiyeler düzen kim olursa olsun o. çocuğu diyoruz biz.

8 yıldır içeride yatıp bize demokratlık vaazı verirken, birden 180 derece dönüp çok fantastik açıklamalar yapmaya başlamış heykeltıraş.

bu demliler kadar kafa ütüleyen de az bulunur yav senin partin mhp-bbp ikilisine faşix diye sallıyordu, hüda par ile birbirini dövüyorlardı şimdi döndüler dolaştılar cumhur bileşenleri (yeniden refah hariç) ile aynı noktada buluştular. o zaman muhalefete niye kafa ütülediniz kardeşim?