tavuk dönerden zehirlenen 600 kişi

köle ülkesinde yaşıyorlardır. alaman'da , ingiltere'de olacak değil ya bu tip olaylar!

gecici olarak kapatamazsin komple isletme ruhsatini iptal etmelisin.

tavuk, çok çabuk bakteri kapar. dolayısıyla çok çabuk zehirler. ayrıca lokantalarda temizlik ve dürüstlük diye bir şey pek yok. ne pişiriyorlar, belli değil. mecbur kalınmadığı sürece dışarıda yemek yenmemeli. çok güvenilen yerler varsa ona birşey diyemem.

çok geçmiş olsun... acil şifalar.

(bkz: vegan olmanın faydaları)

tavuk döner dediğiniz tavuk, horoz, martı, fare gibi beyaz etli canlıların etlerinden yapılıyor. tavuk eti dediğiniz şey çıkma tavuk denilen, besi çiftliğinde hastalıktan, boğulmaktan, stresten vs ölen tavukların eti. adam atacak değil ya yüzlerce tavuk ölüsünü. o kadar para harcamış. maliyetine tavuk dönercilere. orada kimbilir hangi koşullarda ayıklanıp şişlere takılıyor.
dönercide pişmiyor, alevle kabuk bağlatılıyor. döner yiyen çiğ et yiyor. tavuk döner yiyen çiğ etin yanı sıra her türden mikrobu da bünyesine alıyor. öyle bıçak tabak demeyin. en masumu onlar.
salmonella da demeyin. doğrudan botulizm bu.
umarım can kaybı olmaz.
belediye başkanı akpli by the way.

marketten döner alın fırında pişirin yine de yemeyin şu soslu zurna bilmemnelerini. tavuk olup olmadığı bile şüpheli, içindeki çorba gibi sos bile adamı zehirler.

türkiye sınırları içerisinde tavuk döner yememenizi öneriyorum.
bu halkın "müşteri silkme" sevdasından korkuyorum.
en temiz, en nezih mekan bile "ulan apartman aldık onun kredisi var" diye 50 yıldır tertemiz yaptığı dönere başka şeyler ekleyebilir.
evde kendiniz yapın mümkünse, yoksa nanay yani.

şansa yaşıyoruz. bir gün böyle ölmekten çok korkuyorum. çünkü kolay zehirlenen biriyim. 10 kişi yer kimseye bir şey olmaz, ben yerim ve fena olurum. bu döneri yeseydim bugün cenazem kaldırılıyor bile olabilirdi. çok ucuz insan sağlığı, insan hayatı. engel koşusu gibi ülke. gıda zehirlenmesi, sahte alkol, deprem, yangın, elektrik çarpması, erkek şiddeti, trafik kazası, yaz yaz bitmez. tam diyorsun bugün de ölmedim, yarın başka bir şey çıkıyor. oh diyorsun bunu da atlattık başka bir engel. yaşam savaşı veriyoruz. büyük bir savaş.

alım gücünün bitirilmesi, denetim mekanizmasının çalışmaması ve şark kurnazı esnafın ürünü.
ülkede herşey pahalı ve vatandaş 3 kuruş kazandığından, dışardan alım durmasın diye esnaf herşeyin en dandiğini kullanıp fiyatı ucuzdan birşeyler satmaya çalışıyor. 65 liradan tavuk döner yazanları görüyorum bazen. ekonominin son yıllardaki hâli ortada. emsalleri 200'e satarken 65 lirayı görünce insan işkilleniyor. bu kadar fark sürümden kazanıyorlardır grubuna giremez.

e senin esnafın parayı, hileyi sever. müşterinin tabağında kalan böreği tezgaha koyup başkasına satan esnaf çok. bu adamlar bu bozuldu demezler. dünkü ürünü ısıtıp tekrar veriyorlar. dönerin içine herşeyi karıştırıyorlar. zaten soslu döner diye bişey çıktı, her tadı kokuyu bastırıyor sos, daya gitsin.

apartman altındaki dükkanın kolonu kesildiğinde bile hop noluyo diyecek bir denetim sistemi yok ülkede. dönerciye gidip dünkü döneri şişe geçiremezsin diyecek adam mı var.
bilindik 3 harfli marketlerden birinin son kullanma tarihi geçmiş tavuğa yeni etiket vurup sattığı haberini okumuştum. kim kime kaktırırsa. tavuk gribi bilmem ne gribi varken bile o tavukları imha etmeyip halka iteledi işletmeler.
çayda radyasyon var denince çay içerek reaksiyon alan bakanların zihniyetinin yönettiği ülkede kaçak alkolden de ölürsün, bozuk dönerden de. pulbiber diye ezilmiş kiremit yedirirler, fıstık diye pırasa. halkı bu çaresizliğe mahkum edenler utansın.

sayıları giderek artıyor, insan canının ucuz olduğu bir ülkeden ne bekliyoruz.
şerefsiz ahlak yoksunları.

aslında beyaz et, özellikle kanatlı hayvan etlerini dışarıda tüketmemek en iyisi. beyaz et dediğimiz şey insan vücudu ile pek uyumlu bir yiyecek değil ve pişirilip ertesi gün tüketildiğinde gıda zehirlenmesi riski oldukça yüksek.
bunun yanında işletme denetimleri zaten allah'a emanet bu ülkede. onca yer gördüm, çalıştım; düzenli denetlenen tek yer havalimanı restorantlarıydı. haftada bir şirket içi denetleme, ayda bir de genel denetleme olurdu. yeşil bıçak, kahverengi ya da beyaz kesme tahtasiyla eslestiginde anında 3 puan kırılıyordu. zannederim havalimanı olduğu için bu kadar sıkı idi. dışarıda bunlara dikkat eden yerler illa ki vardır ama döner tezgahindan bu performansı beklemiyorum işin içinde olan biri olarak.
dünden kalan tavuğu da kakalarlar içine, sktsi geçmiş tavuğu sirke ile yıkayıp onu da serpistirirler... her şeyi yaparlar. türküz, sahtekarız, kurnazız. ilkemiz kısa ve etkili yoldan para kazanmak ve insanları kandırmak.

bu tavuktan bir kere zehirlendim yaşayan bilir berbat bir durum.
ülkedeki denetimsizliğin, karaktersizliğin, ahlaksızlığın geldiği noktanın ve iş etiğinin yerlerde süründüğünün son göstergesi olaydır. gıda kalitesi ve gıda denetiminde somali-yemen'le falan aynı klasmana adım adım gidiyoruz

ülkemin çapraz bulaş ile imtihanı...
pişen dönerin üzerine takviye adı altında, çiğ et konulamaz.. konulursa salmonella yayılır sonuç bu olur..
aynı şekilde çiğ et kesilen bıçak, kesme tahtası hiçbir şey pişen ürüne dokundurulamaz..

bir doktorun yazısını okudum. kararmış etleri çamaşır suyuyla beyazlatabiliyorlarmis, bir de salmonella var tabi. 2000'lerin başlarına kadar tavuk doner diye birsey yoktu. keşke yine olmasa.

suçlu döner yiyenlermiş sanırım.

benim anlamadığım bu kadar ciro yapıyor olabilmesi.
istanbul'da minimum 120 tl
600 kişi diyor.
bunlar sadece zehirlenenler.
bu bile 72 bin yapıyor.
üstelik günlük..
bilemedim altan
boşuna okuyor millet..