ural - altay dil ailesinin altay koluna bağlı, türk dillerinin türkiye lehçesidir. bir kesimin arapça - farsça çoğunluklu, bir kesiminse ingilizce - fransızca çoğunluklu sözcükler kullanarak konuştuğundan ötürü yoksul olarak görülen ve antik bir dil olmasına karşın gerektiği değeri görmeyen ancak kanımca en akıcı, en mantıklı, en düzenli ve en hoş fonetikli (sesçilli) dillerden biridir. neredeyse öz türkçe olan eski türkçenin ardından halkın müslüman olmasıyla dilin binlerce arapça ve farsça (islam'dan önce de fars dillerinden sözcükler vardı) sözcükler almasıyla, cumhuriyet dönemindeyse fransızca kökenli sözcüklerin çoğalmasıyla dilde sadeleşmeye gidilmesi (yabancı sözcükler aza indirgenirken eski türkçe sözcükler canlandırılmış ya da türkçe kurallarına göre sözcükler türetilmiştir) ve dil devrimi yapılmasının ardından günümüzde sıkça kullandığımız birçok kavram doğmuştur: uçak - tayyare, tümce - cümle, belge - dosya, tutsak - hapis, üçgen - müselles, bölünebilme - kabiliyet-i taksim, bellek - zihin, seçkin - elit, günaydın - hayırlı sabahlar, çözümleme - tahlil. ayrıca çoğu dilde karşılığı olmayan "-mış, -miş, -muş, -müş" ekleriyle sağlanan duyulan geçmiş zamanla, ingilizcede "when ı saw you" dendiğinde "seni görünce, seni gördüğümde, seni gördüğüm zaman, ne zaman ki seni gördüm, seni gördüm müydü" gibi birçok anlam olanağı sağlamasıyla ve devrik tümce yapısıyla nadide, zor ve bilmeseydim mutlaka öğrenmek istiyor olacağıma inandığım dildir.


dil devriminin maksadı; türk dilinin kısırlaştırması değil, genişletilmesidir.



başka dile uymaz annenin sesi
her sözün ararsan vardır türkçesi
devamını gör...
ekseriyetle milliyetçi geçinen güruhun daha az bildiği, bildiğini de yanlış yazdığı, sevdiğim ve değer verdiğim lisan.
devamını gör...
dünyada ana dil olarak konuşulma bakımından 14. dür.
6 bin dil arasından dünyanın en tesirli dillerinden 18. dir .
tarihi eskidir, dil bilgisi açısından gayet zengin bir dildir.
devamını gör...
efendim kendisi bir dildir. ve unutmayız ki dili doğru kullanmak önemlidir.
devamını gör...
türkiye cumhuriyetinin resmi dilidir. ancak türkçe değildir.

kırgızistanlı biriyle tanıştım. türkiye'ye doktora için gelmiş. laf lafı açtı sohbet içerisinde. en nihayetinde de konu osmanlı türkçesi'ne geldi. kız bana dedi ki, dilinizin adı türkçe, burası türkiye. biz binyıllarıdır var olan bir toplumuz. orta asya'da öz türkçe'yi kullanan, aynı dili konuşan ülkeleriz. ama ben sizin ülkenize geldiğimde dilinizi anlamak için bile epey zorlandım. dili değiştiren, doğudan, batıdan etkilenip, kültürün bel kemiği olan dilini saf tutamayan sizsiniz. ama sizin dilinizin adı türkçe, bizimkinin adı kırgızca, azerice, uygurca. işte bunlar hep siyaset dedi. bu arada iletişim dilimiz ingilizce. mükemmel değil mi?

düşününce doğru. biz türkçe bile konuşmuyoruz ki. farsça'dan, arapça'dan, sömürü devletleri gibi fransızca'dan binlerce kelimenin dilimize nüfuz etmesine izin vermişiz. türkiye topraklarında devşirme bir dil yaratıp adını da türkçe koymuşuz. öz türkçe başka ülkelerde, başka adlarla anılıyor. şimdi gelmiş okullarda osmanlı türkçesi öğretmeye çalışıyoruz. bunu da harf devrimi ile bir gecede "cahilleştiğimizi" düşündüğümüz için yapıyoruz. ben okuduğum bölümden dolayı üniversitede osmanlı türkçesi yazmış, okumuş, çeviri yapmış bir insanım. osmanlı tükçesi'nin türkçe olmadığını bilecek kadar dili etimolojik olarak tanıdım, öğrendim. kalkıp bana kültür, sanat, edebiyat demeyin. bu siyasi bir hareket; neo osmanlıcı tavrın eğitim sistemimize tecavüzü. adı türkçe olan dilin köküne kibrit suyunu çakmak. harf devrimi bile değil, dil devrimi bu. ülkenin dilini, yani kültürünü değiştirmeye çalışmak.

bu topraklarda 600 yıl hüküm süren bir devletin dilini üniversitelerde osmanlı türkçesi diline hakim dilbilimciler yetiştirerek bilimsel düzeyde tarihsel, sanatsal olarak inceleyebilirsin. tıpkı bu topraklar üzerinde yaşamış azınlık diye adlandırılan(!) toplumların dilini öğrenip, bu alanda araştırma yapabilecek donanıma sahip akademik personel yetiştirmen gibi. konu bilimsel araştırma ise bir yaptığın bir yaptığınla örtüşsün, gel canımı ye. ama senin derdin o değil. ve ne yazık ki biz bunu biliyoruz.

cehalet mutluluk gerçekten.
devamını gör...
okula 1. sınıfa başlamamla öğrendiğim zengin ve köklü dildir.
devamını gör...
en sevdigim dil
devamını gör...
ekşi sözlük'ten tiksinmeme sebep olan, türk ve türklüğe dair kavramlar hakkında -çoğu zaman bilgi değil şahsi yorum kaynaklı- sözde tanımlamaların normal sözlük'teki izdüşümlerine tanıklık ettiğim başlık.

özellikle kırgız dilinin türkiye türkçesinden "daha türkçe(!)" olmasıyla ilgili tanıma ne desem bilemedim. "deveye sormuşlar boynun neden eğri?" deve demiş, "nerem doğru ki?"

arapça ve farsçadan sözcük almak iyidir, demiyorum katiyen. ancak türkler, arap ve farslardan tek kelime bile almamış olsaydı, ortalama bir kırgız, oğuz türkçesini yine rahatça anlayamazdı. oğuz türkçesi nedir? kıpçak türkçesi nedir? araştırmanızı salık veririm. ayrıca türkçe ile farsçanın teması (yer yer kaynaşması) milattan önce 500'lere kadar gider. bugün hâlâ türk yurdu olan maveraünnehir persler tarafından 200 yıl işgal altında tutulmuştur. iran kökenli (kendi alfabesi dahi olan) soğd gibi kadim bir uygarlık çevresine büyük etkide bulunmuştur. büyük iskender döneminde aynı bölge yine istilaya uğramış, ardında yüz yıl hüküm sürecek grek-baktria devleti'ni bırakmıştır. kısacası böyle hareketli bir coğrafyada kültürel kaynaşma ve dilde sözcük/yapı alışverişi kaçınılmazdır. dikkat ederseniz orhun yazıtlarından en az 1000 yıl öncesi bir zamandan bahsediyorum. bunun yanı sıra kırgızların moğol idaresi altında geçen yüzlerce yılından, modern çağda rus çarlığı ve sovyet yönetiminde uğradığı asimilasyondan hiç bahsetmiyorum. (kırgız öğrencilere a1-a2 seviyesi türkçe dersi verdim. bu da gereksiz bir ayrıntı olsun.)

osmanlı döneminde saray ve çevresinde yabancı sözcüklerin aşırı kullanıldığı bir türkçe maalesef var olmuştur. durumun vahameti ta 1700'lerin başında anlaşılmış ve tepki olarak mahallileşme (türki-i basit) akımı yaşanmıştır. daha geriye gidersek osmanlı henüz kuruluş devrinde iken (ortada istanbul/saray efradı vs. yokken) anadolu'da günümüz türkçesi ile rahatça anlayacağımız, günümüz türkçesine çok benzeyen eserler veriliyordu. örnek: garibname/aşıkpaşazade. anlayacağınız, türkçenin aşırı bozulduğu ve değiştiği yok. o kırgız arkadaşı getirip 1300'lerde yazılmış garibname'yi okutsanız gene pek bir şey anlamaz. sebebini yukarıda belirttim, türkçe çok erken dönemlerde doğu (kıpçak) ve batı (oğuz) olarak ikiye ayrılmış, bu ayrılan iki koldan birçok dal budak uzamıştır. orta asya'da (özellikle özbekistan tarafı) fars kökenli olan sartlar ile türk boylarının kültürel kaynaşmasından bahsedecektim de gerek yok. siz araştırın bir zahmet.

söylenecek daha çok şey var ama ben kısa keseyim. nasıl ki her gün köprüden geçiyoruz diye inşaat mühendisliğinin incelikleri konusunda ahkâm kesemiyorsak, hepimizin türkçe konuşması da türk dili tarihi ve türkçenin gelişimi hakkında ahkâm kesebilmek için yeterli değildir. (ben, 15 yıllık türk dili ve edebiyatı mezunu olarak uzmanlık alanımda o kadar rahat konuşamıyorum. bu da ikinci gereksiz ayrıntı olsun.) sağlıcakla kalın.
devamını gör...
ingilizce de konuşuyorum, ama türkçe benim bayrağımdır, vatanımdır, beni ben yapandır.
devamını gör...
güzel dil türkçe bize
başka dil gece bize
istanbul konuşması
en saf en ince bize

ziya gökalp-lisan
devamını gör...
milletimizin tarihten tevârüs ettiği kültür zenginliğini potasında eriterek diğer milletlerin sözlerini de kendi söyleyiş tarzı içinde türkçeleştirmiş, bu sâyede ifâde imkânlarını geliştirerek diğer dillerden olumlu mânâdaki farklılık ve üstünlüğünü dosta, düşmana kabul ettirmiş olan lisânımızdır. bahsettiğim nedenlerle türkçemizin evvelce arap ve fars medeniyetleri ile karşılaşmasından müspet anlamda etkilenip, birtakım kelime ve terkipleri kendi söz dağarcığına mal ederek mevcudiyetini her dâim yenileyebilmesi, dünyada konuşulan ve yazılan en muhteşem dillerden biri olduğunu göstermektedir. her lisânda da vaktiyle bir şekilde çeşitli millet ve kavimlerle tanışmış olmakla, münâsebet kurmakla farklı coğrafyalarda kullanılan kelimeler konuşulup yazılır duruma gelmiştir. bu durum sanıldığı gibi o dilin bozulduğuna değil; ama zenginliğine şehâdet etmektedir. önemli olan farklı dillerde varlığını sürdüren kelimeleri türkçemizin kurallarına râm edebilmek ve türkçeleştirebilmektir. aksi halde diller de tazeliklerini devam ettiremeyecekleri için gün gelip fakirleşerek sessizce aramızdan çekiliverirler.

dil meselesi ile ilgili olarak bir başka yanılgımız, düşünceme göre arapça ve farsça kelimelerin kesin surette türkçemizden çıkartılması gerektiğine dair anlamsız yargıdan kaynaklanıyor. bu yargıyı seslendirenlerin dilimizin bu tür kelime ve sözlerle asliyetini kaybettiği yönündeki gerçekle bağdaşmayan bir iddiaya sarıldıkları görülüyor. bu kimselerin genel itibâriyle, istisnaları var ise de, maalesef, samimi bir dil anlayışı ile bu görüşü seslendirmedikleri görüşündeyim. zirâ, bu mahfiller, arapça ve farsça kökenli kelimelere ne derece huşûnetle düşman iseler de her nedense başka dillerden lisânımıza girmiş ve türkçeleşmiş sözlere karşı aynı yaklaşımı sergilemiyorlar. mesela; ermenice'den lisanımıza girmiş , kullanıla kullanıla artık halkın hüsn ü kabûlüne mazhar olmuş ''orinag'' kelimesi , halen ''örnek'' biçiminde arapça ve farsçaya düşmanlıklarını her fırsatta ortaya koyma gayretkeşliği ile hareket eden kişi ve topluluklarca da ''misâl'' kelimesi yerine yazılıp konuşulmaya devam ediliyor ki bunun gibi örnekleri arttırmak mümkündür. hemen belirteyim, dil anlayışım yönüyle yabancı kelimelerden etkilenmeyi zararlı görmüyorum; ama yabancı ifâde şekillerinin hiçbir kurala tabi tutulmadan ve halkın kabulüne mazhar olmadan teklifsizce türkçe adına okunulup yazılmasını fevkalâde yanlış buluyorum.

büyük türk şairi yahya kemal beyatlı'nın yakın arkadaşlarından olan nihat sami banarlı'nın ''türkçe'nin sırları'' adlı eserinde, ''türkçe'nin bir mecazlar ve cinaslar lisanı olduğunu, bundan dolayı, her kelimenin birçok mânâsının göze çarptığını; her kelimenin de birçok başka sözle birleşerek, zengin bir mâna âlemi , bir kelime âilesi kurduğunu'' beyan etmektedir. takipçilerime ve sözlük müdâvimlerine bu kitabı bulup okumalarını, okuyup istifade ettiğim için tavsiye ediyorum.

''kökeni yabancı bile olsa türkçeden, türkçe veya türkçeleşmiş bir kelime atmak çok kere bir kabile halkını toptan öldürmek kadar kabarık sayıda bir harcayış olduğu'' şeklindeki tespiti de bu kitaptan öğrenmek , sanıyorum ki hepimizi dil anlayışımız hakkında yanlış kanaatlerimizi düzeltmemiz yolunda imkân bahşedecektir, diye düşünüyorum. yazar, bu yargısını şu örnekle açıklıyor:

''köşe kelimesi de böyledir: bu kelime dilimize farsça'dan gelmişti. aslı, acemce'de ''guûşe'' sesiyle söylenirdi. ancak türk halkı kelimeleri mânâlarına göre seslendirmeyi sever. ''guûşe'' , ''köşe''nin keskin dönemecini hiç de belirtemiyor, âdeta yuvarlak sesli bir söz. sesi ile mânası uyuşamıyor. bu sebeple halk dili, onu köşe keskinliği içinde türkçeleştirdi. sonra bu kelime ile bir dil ve mânâ ailesi husûle getirdi. ''köşe'' yi ''baş'' ile birleştirerek, ''köşebaşı'' terkibini söyledi ve ''başköşe'' diyerek odalarda, salonlarda büyüklerine yer ayırdı. onu ''kapmak'' masdarıyla birleştirerek ''köşe kapmak, köşe kapmaca'' oynamak deyimlerini buldu; ''çekilmek'' le kaynaştırıp bir ''köşeye çekilmesi''ni bildi; yahut ''geçmek''le ''kurulmak''la anlaştırarak ''köşeye kurulmak, köşeye geçmek'' ifadelerini buldu. sevdiklerini ''ciğerinin köşesine'' yerleştirdi.'' ''köşe'' kelimesi ile daha ne zenginlik ve güzellikleri halkımızın beyan kudreti ile anlatabildiğini yazar, kitabında harâretle ve şevkle bahsetmeye devam ettiği halde, internet zemininde bunları tamamen nazarlarınıza sunmak meşakkatli olacağından iktifâ ediyorum ve bu kıymetli eseri değerlendirmeye sizleri bir kez daha dâvet ediyorum.

büyük türk şâiri yahya kemal beyatlı, türkçemiz için ''bu dil ağzımda anamın ak sütüdür'' demişti. türkçe'nin zaferlerini yazdığı şiirleriyle gerçekleştiren şâirimizin kabiliyet ve san'atını allah, gençlerimizden esirgemiş değildir. yeter ki türkçemizin hakkını vermiş şâir ve yazarlarımıza gençler olarak yabancı kalmayalım; lisânımızın zenginlik ve büyüklüğünü fark edelim.
devamını gör...
türkçenin türkçe olmadığını, devşirme bir dil olduğunu iddia etmek de ne bileyim, "ben cahilim" diye bağırsa biri anca bu kadar olurdu.

diller birbirleriyle etkileşime girer, kelime alır, kelime verir. dilin grameri bile zamanla değişir. bu, dilin doğal evrimidir. öz türkçe, kusura bakmayın ama bir takım moron dinozorların ürettiği linguistikte karşılığı olmayan saçma sapan bir tabir. öz ingilizce, öz fransızca diye bir şey duydunuz mu siz hayatınızda?

elin kırgızı türkçeyi anlamıyormuş. anlamaz tabii. zira türkçe ve kırgızca iki farklı dil. bir rusun bir çeke "ya bu sizin diliniz de çok bozdu be kardeşim. saflığını kaybetti, ne biçim slavsınız lan siz" dediğini hayal edebiliyor musunuz? ne kadar moronca değil mi? siz önce konuştuğunuz konuya hakim olun. dil ile dil ailesi arasındaki farkı öğrenin.

bugün abd'nin doğusu ile batısı arasındaki bütün teması 100 sene kesin iki farklı dil ortaya çıkar. iş dile gelince ss subayına dönüşenlerin günlük hayatta, sözlükte progresif pozlar kesmesinden daha az samimi bir şey düşünemiyorum. dili saf tutmak diye bir şey yok. elin kırgızı hiç rusça'dan, elin azerbaycanlısı hiç farsça'dan kelime almamış gibi konuşuyorsa da vay onun haline. dünyada ilk çıktığı haliyle kalmış tek bir dil bile gösteremezsiniz.
devamını gör...
"start verdi, start verildi" gibi beni sinir krizine sokan bir ifadenin bulunduğu dildir. şu dile bu ifadeyi sokan ve inatla bunu kullanan görünce deliye dönüyorum.

dilinize bu kadar mı düşmansınız. bir ifadeye bakıp, ne kadar aptalca olduğunu anlamayacak kadar kafasız mısınız ??

yahu türkçe desen değil, ingilizce desen değil. arkadaş "start verdi" nedir ya.
devamını gör...
arapça - 6467 kelime
fransızca - 5253 kelime
farsça - 1359 kelime
ingilizce - 485 kelime
rumca - 400 kelime
almanca - 98 kelime
italyanca - 89 kelime
latince - 78 kelime
yunanca - 48 kelime
rusça - 44 kelime bulunmaktadır.
devamını gör...
yazıldığı gibi okunmaz. bu saçmalığa hala inanan varsa alt+f4 tavsiye ederim.
devamını gör...
acaba yıllar içerisinde pek çok farklı dil ve kültürle harmanlandığı için mi bu kadar karmaşıktır diye düşündüğüm, ana dilim olmasına rağmen çok zor bulduğum dil.
devamını gör...
en büyük tahribatı zannedildiği gibi ingilizce'nin istilasıyla değil, dar kafalı öztürkçecilerin elinde oyuncak oluşuyla yaşamış; bir zamanlar müthiş bir ahenk ve ifade kabiliyetine sahip olmasına rağmen, günümüzde kuru bir takırtıdan müteşekkil lisandır.
devamını gör...
anlayamadığım türkmenistan'da bizim gibi oğuz türkü azerbaycan da. azerbaycan türkleri bizim türkçemizi %90 oranında anlıyorken türkmenistanlılar neden %40 anlayamadım.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
günlük hayattaki duygu ve hisleri harflerle ifade ediş bakımından çok zengin ve geniş bir yapıya sahip olmasına rağmen her ne hikmetse dünyada çok önemsenmeyen, önemsense bile yeni yeni farkındalık yaratmaya başlamış dünyanın en güzel dili, bizim dilimiz.

tabi bunun sebebi türkçenin aslında öğrenmesi ve konuşması zor bir dil olması aynı zamanda dilimizi globale yeterince iyi açamamamızdan kaynaklı.

türkçe sadece bu ülke sınırları içinde ve dışında belli bir etniğe ait bir dil değildir de. hepimizin bildiği üzere atatürk şöyle açıklıyor:

"milliyetin çok belirgin niteliklerinden biri de dildir. türk milletindenim diyen insan, her şeyden önce ve kesinlikle türkçe konuşmalıdır. türkçe konuşmayan bir insan türk kültürüne, topluğuna bağlılığını iddia ederse buna inanmak doğru olmaz."

türkiye cumhuriyeti sınırları dahilinde yaşayan, türk dili ile konuşan türk kültürü ile yetişen, türk ülküsünü benimseyen her vatandaş, hangi din ve mezhepten olursa olsun türk’tür, türk milliyetçisidir

ne mutlu türk'üm diyene!"
devamını gör...
yasamimda ve yazimimda unutmanin esigindeyken kaslarimi esnetip vedalasmak istedigim dil. bunun icin kolayda buldugum bu platformu sectim. san

radikal bir boslugum, oturusunde hakkinda yazabilecegim soyut bir eklentim kalmamis. bir sure once bunda epey iyiydim. neydi ki ise yarayan? hissetmedigim seyleri hissettirmek. bilmeseniz de cogunuz hayatinizin bir noktasinda urettigim birkac cumlenin sahidi oldunuz; kose yazilarinda, online kaynaklarinizda, gulunc bir haber metninde, duydugunuz son hiristiyan vaazinda ya da isinize yarayan alelade bir cocuk sarkisinda; icinizde idim. uzatmadan vedama donmeliyim. soyutluga yok dersek somutlugu soyutlastiririz. sur?

son zamanlarda saclarim hic olmadiklari kadar uzun, bunu seviyorum. bakimlari basa bela, ancak ruzgarda savrulmalari kadar ustun bir his daha yasamadim. gunesin yakistigini, ruzgarin optugunu, esimin de bayildigini dusunuyorum; maneviyatima guzel bir ahenk kazandiriyor. ancak bu cumlelerin tamaminin kapsam ozurlusu olduguna kanaat getiremedin mi henuz? turkce yazmak harbiden de zorlasmis*. dilerse gereksizce kafan bulanmadan baska bir sey oku. okuru onemseyisim de buraya kadar. s

basim donuyor, dunyayi tersten gormeye basliyorum. bagimliliklar gorumu bozmus olabilir, nefeslerimin itki akitan kokusuna hala bayiliyorum. gozumun degdigi her seyi iter ve kendimde yeseririm, cunku dunyam benden ibaret; sen de oyle, gordugum zarif papatyalarin hepsi benim icin yaratilisa hos gelmis, bilir misin? guzelliklerini unutmadigim kayip dostlarim benimle dunyaya gelmis, insanligimda solup gitmisler; duymaz misin? bencil degilim, benim. biraz gercegim. kulak memelerini severim ama kadin gogusleri ne kadar bana gore emin degilim. bunlari yazarken bana gore olmayan bir seyi daha animsadim; romantizm. eglencesiz. su paragraflardaki ses uyumsuzluguna bak! bu sefer hicbir seyi editleyip silmeyecegim. ne zaman baslayacagim demeyeyim, bu yazi harbiden uzun; bulundugu platformun metin dusmanligina hakaret. kaybetme hakkimi kullanacagim; tatminiyatima layik bir ses uyumuyla. sen? i

nefes ile heveslerimizin yersiz irdelenisi ve bireyligin zihinlerde kor edilmis buyuklugunden ote, renksizligi temsil ederiz. her ogenin bir digerine bitisik oldugunu bilir, hissettigimiz guzelliklerin esintimize kondurdugu opucugu benimseriz. gittigimiz her yonde gercekligimizden ustunlugumuzu korur, yolsuzlugumuzun hevesinde renkleniriz. huzur ve keyif icin yasar, huzun tanimayiz; en aci dertlerimizden daha buyuk, en koklu degerlerimizden daha yuce oldugumuzu bilerek yururuz; ozgurlugun bize ozgu carpikliginda rotamizi secer ve ayak bastigimiz topragi sevgili goruruz; her an icine cekilebilecegimizi bilsek bile. severiz, cogu zaman hedefsizce. maneviyatimizi soluklandiririz, istemesek de. k

sevgimi copte unuttum, hedefi orasiymis. yoldasligimi izmir'de biraktim, oldurulen muhattabi onunla beraber gomulmek istemis. guzelligi zihnimde tozlastirdim, her seye burunurken hicligime evlenmis. kizil, ortalik salatalik gibi kokuyor. burnun bu gece ne kadar uzadi? kendine attigin toprak cansizliginda pek tatsiz gorunmus. t

cumlelerime sekizinci hikayeyi kazandirmali miyim? kizil'in cumleleri yalnizca on iki santimetre uzunlugunda. duyar kasmaliyim. aci doluyum, zevkle bosalirim. nitelikli hamilelik, biraz da ruhunuzun babasiyim. bugun gunes dolu saatler yasadim, diger her seyin yaninda onun da tanrisiyim. i

cocuklardan sikayetciyim. cocuklarimdan... sikayetci olmali miyim? buyuyup iyi insanlar olacaklarina inanmiyorum. babalari olmamasi gereken her seye ornek. ''ne guzel bir bahcemiz var, her kosesiyle yemyesil!'' o zaman onu da makatina sigdirmayi dene! kondom dusmanligim yeterince erken bitmemis. cehennemi eritir, seytani da yakar bunlar! kadinlar kotu. cocuklar daha kotu. insanlar guzel. kadinlar guzel. cocuklar insanliga buyumedi henuz. cocuklar kotu. ilk dikkatimi cektiginde allah da tatli bir seye benziyordu; alakasi bile yokmus! cocuklugum soyledi. r

bu sabah bodrumda, guvenli bolgemde oturup kafayi cekiyordum ve beklemedigim bir sey oldu. ufakliga ilk dogum gununde hediye etmek uzere bulundurdugum ayicik kitaplarimin arasindan yere dustu. elime aldim, kayip gitmek uzere olan gozlerim onunkilerle bulustu. bakismamizin hosnutlugu yuzume bir tebessum oturturken odada garip bir koku fark ettim; bu bana mutlulugu animsatti. ardindan gulumsedim, tum bu kokuyu icime hapsedip ayaga kalktim ve ayicigi on iki kibrit ile atese verdim. koku artik cok daha kotuydu, bu hosuma gitti. insanin ozu neydi? bir caba ve ardinda yatan bir tutam hasret. insanligim neydi? nahos bir koku. aklimi ezberlemeye basla, artik tohumlarinin muhattabisin. takip eden yuzyillarda bu da bir suc olacak, simdi degil. sindiremesen de direnemezsin, bu bokun biraktigin her yerinde bulurum seni. g

kisa paragraf? uzun cumle? uzumlu cumle? sarap dusmani cumle. bir avuc sacma cumle. kizil gulumsedi. oyle mi? biraz dusun. kelime tekrarindan nefret eder, seslerin* ahengini yuceltiriz. tum bu ifade yiginlari ne anlama geliyor? i

rahatlariz. sundugum tutarli hikayelerin sayisi kac? korkma, beynine opucuk; daha bitmedi. asla bitmeyecek. sakin ol. tum bunlari yazmam on gun mu surdu? en fazla iki saati gorur, sende omur boyu. varolusu sever, kapsamimizin dogasini unutmayiz. sapiklik bagdasi sapkinliktan ote, biraz da hasret sevdalisiyiz. dunyayi takdir eder, yasamdan tiksiniriz; dur. az once lavaboya isedim, bu kotu bir sey mi? her neyse, igrendiysen yuru git; kafamin durumu beni ilgilendirir. neden rahatlariz dedim saniyorsun? babaligimda sevgiye, esligimde sadakate, ticaretimde kazikciliga, goruntumde takdirin hedefine, tiksincligimde insanligin kendisine, gordugum dusmanlikta tebessume, dunya gorusumde hiclige, hicligimde heplige, varligimda paranin alabildigi bazi seylere burunurum. hedefsiz savasimda algilarimi yirtip yok eden sac yiginlari da vardi! kesilip atilinca hic de guzel gorunmuyorlar. kim bu? sen? ben? hepimiz. rahatlayip rahatlamadigimizi bilecek kadar ayik degilmisiz. kac yildir? sen bil! t!

uyaniriz.

bu dili hic sevmemistim zaten. sardi mi? kokume dolanmis ama yuzeyime pek de ulasamamis, son yazim olup bitmis, iki saat de surememis.

because i just freestyled this shit! despedida.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"türkçe" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim