vampirillo
lilium'un nickaltını meşgul etmemek adına cevabımı, pek sevmediğim bir etkinlik olan nickaltı tartışmasına sebebiyet vermeye mecbur kalarak yazıyorum.
#1100558 ironi yapmış da ben anlamamışım. buraya kadar bir miktar oluru varken, tek ayak üstünde; kezban, okuduğunu anlamaz, teneke gibi kendi kalitesiyle doğru orantılı fakat insani iletişimden nasibini almamış terimlerle insan aşağılamaya çalışan ironi üstadı!
ironide kendinizi bu denli geliştireceğinize, hiç tanımdığınız insanlara aşağılayıcı tabirler kullanmama konusunda biraz geliştirmiş olsaydınız keşke.
ayrıca yapmaya çalıştığınız ironi ne yazık ki gözümde çöptür. çünkü, bu ülkede, bu düşünce yapısıyla savaşırken, şakası bile komik değil.
#1100558 ironi yapmış da ben anlamamışım. buraya kadar bir miktar oluru varken, tek ayak üstünde; kezban, okuduğunu anlamaz, teneke gibi kendi kalitesiyle doğru orantılı fakat insani iletişimden nasibini almamış terimlerle insan aşağılamaya çalışan ironi üstadı!
ironide kendinizi bu denli geliştireceğinize, hiç tanımdığınız insanlara aşağılayıcı tabirler kullanmama konusunda biraz geliştirmiş olsaydınız keşke.
ayrıca yapmaya çalıştığınız ironi ne yazık ki gözümde çöptür. çünkü, bu ülkede, bu düşünce yapısıyla savaşırken, şakası bile komik değil.
devamını gör...
iletişim yayınlarına göre türk edebiyatının olmaması
iletişim yayınlarına göre türk edebiyatı diye bir kavram yok efendim...
"türkçe edebiyat" ya da "türkiye edebiyatı" var.




ilk zamanlar devrimci geçinen iletişim yayınlarının bu tavrı da sadece bizim ülkemizdeki bir kısım solculara özgü hastalıklı bir bakış açısının tezahürü olsa gerek. nitekim dünyanın hiçbir yerinde böyle bir devrimcilik anlayışı görülmemiştir.
milliyetçilik karşıtı falan olabilirsiniz ama en başta tutarlı olacaksınız. sonra da neyin milliyetçilik olduğunu anlayıp böyle çocukça saçmalıklara girişmeyeceksiniz ki antiemperyalist olacağım derken emperyalizmin bir aracına dönüşmeyesiniz.
iletişim yayınları türk edebiyatı yerine türkçe edebiyat derken ne kadar tutarlı davranmış bakalım :




iletişim yayınevi sonradan sermayeye karşı aldığı tavır ile de ne kadar sağlam devrimci(!) olduğunu göstermiştir ama buradaki konu farklı.
türk demeyi güya ırkçılık olarak görürken rus,fransız ya da ingiliz demekte bir behis görmemek ideolojik bir duruş falan değil en basit ve açık haliyle türk düşmanlığıdır.
"türkçe edebiyat" ya da "türkiye edebiyatı" var.




ilk zamanlar devrimci geçinen iletişim yayınlarının bu tavrı da sadece bizim ülkemizdeki bir kısım solculara özgü hastalıklı bir bakış açısının tezahürü olsa gerek. nitekim dünyanın hiçbir yerinde böyle bir devrimcilik anlayışı görülmemiştir.
milliyetçilik karşıtı falan olabilirsiniz ama en başta tutarlı olacaksınız. sonra da neyin milliyetçilik olduğunu anlayıp böyle çocukça saçmalıklara girişmeyeceksiniz ki antiemperyalist olacağım derken emperyalizmin bir aracına dönüşmeyesiniz.
iletişim yayınları türk edebiyatı yerine türkçe edebiyat derken ne kadar tutarlı davranmış bakalım :




iletişim yayınevi sonradan sermayeye karşı aldığı tavır ile de ne kadar sağlam devrimci(!) olduğunu göstermiştir ama buradaki konu farklı.
türk demeyi güya ırkçılık olarak görürken rus,fransız ya da ingiliz demekte bir behis görmemek ideolojik bir duruş falan değil en basit ve açık haliyle türk düşmanlığıdır.
devamını gör...
kafanın içinde konuşan bir düzine ses
kendi aralarında sohbet o kadar koyu ki konudan konuya atlıyorlar, asla da bitmiyor. konuşacak ne buluyorsunuz bu kadar ya.
devamını gör...
seri artı oy veren melek
pozitif başlık beğendim.
devamını gör...
fyodor mihayloviç dostoyevski
şeytan uyuyakaldı birgün. rüzgar sert esti.üç tüy uçtu şeytandan.birisi paraya yapıştı,diğeri mevkiye, öteki de ihtirasa. o gündün sonra şeytan hiç bir iş yapmadı.*
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının çektiği fotoğraflar
4 adet domuz sıkısı ile ne kadar yol alınır adlı projem üzerinde çalışırken / stanboli / 5 teşrinisani 376

devamını gör...
çocukken alınmadığı için yazarları bugün de üzen şeyler
akülü arabadır. ne olurdu he alsaydınız? ne olurdu!!!
devamını gör...
normal sözlük aşık atışması
uçmaktan korksak yazmazdık buraya
ben yorulmam klavyem yorulmadıkça
yoldaşı bilirim mazlumun dostudur
çok koşma peşimden yorulursun
ben yorulmam klavyem yorulmadıkça
yoldaşı bilirim mazlumun dostudur
çok koşma peşimden yorulursun
devamını gör...
14 mart tıp bayramı
sanatçı orhan boran'ın babası hikmet boran'ın istanbul'un işgaline karşı tıbbiyedeki direnişi örgütleyip başlatması onuruna kutlanan bayramdır. tüm doktorlarımızın bayramı kutlu olsun.
devamını gör...
ah bir ataş ver
muhteşem bir ege türküsü, 9/4'lük ölçüsü olan zeybek havasıdır. dumlupınar denizaltısına gelen son emirin "konuşabilirler, türkü söyleyebilirler ve isterlerse sigara da içebilirler.'' olması üzerine söylenmiş türküdür. her dinlediğimde tüylerim diken diken olur.
sözleri
ah, bir ataş ver, cigaramı yakayım
sen sallan gel, ben boyuna bakayım (x2)
uzun olur gemilerin direği
çatal olur efelerin yüreği
ah, yanık olur anaların yüreği
ah, vur ataşı gavur sinem ko yansın
arkadaşlar uykulardan uyansın (x2)
uzun olur gemilerin direği
çatal olur efelerin yüreği
ah, yanık olur anaların yüreği
ah bir ataş ver
sözleri
ah, bir ataş ver, cigaramı yakayım
sen sallan gel, ben boyuna bakayım (x2)
uzun olur gemilerin direği
çatal olur efelerin yüreği
ah, yanık olur anaların yüreği
ah, vur ataşı gavur sinem ko yansın
arkadaşlar uykulardan uyansın (x2)
uzun olur gemilerin direği
çatal olur efelerin yüreği
ah, yanık olur anaların yüreği
ah bir ataş ver
devamını gör...
bir dinozorun gezileri
kitap kapağında,elinde sigarasıyla mîna urgan ‘anlatacak çok şey var, oturun şöyle’ , der gibi bakar size.gerçekten de,uzun ömründe görüp geçirdikleri paylaşacakları dağlar denizler kadardır.
bir dinozorun anıları’nı çok seneler önce okumuştum ama dinozorun gezileri taze, bu kitabı biraz anlatmak istedim.
önce mîna urgan:
(1915-2000)
amerikan kız koleji mezunu, fransız filolojisini bitiriyor, yetmiyor ingiliz filolojisinde de doktora yapıyor. kitabında kendisini ‘öğretmen ‘ olarak tanımlıyor, profesörlük ünvanını almış olsa da.üç dile de hakim olduğu için onu bir çevirmen olarak da görüyoruz.
dolu dolu geçirdiği seksen beş yıllık yaşamı,siyasi görüşü her ne olursa olsun hemen herkesin dikkatini çekecek denli ilginç dönemeçlerle dolu.her satırını merakla okuyacağınız kitapların yazarı aynı zamanda.
gelelim dinozorun gezilerine:
‘’çektiğin acıları gözler önüne sermemek, büyük kişisel mutlulukların peşinden koşmak ayıbından vazgeçip, küçük mutluluklara sığınmak, onlarla yetinmektir asıl marifet.’
sözleriyle, dünyada acı çeken milyonlar varken kendi acılarını,üzüntülerini anlamsız bulur, penceresinden keyifle yağmuru izlerken, sokakta evsizleri düşünüp keyfinden de vazgeçer. küçük mutluluklar bir dost sohbetidir, yalnız kalıp bir köşede kitap okumaktır, yorgun ayakları denize daldırmaktır.
deniz sevgisi daha küçük bir çocukken içine işlemiş, hiç yanından ayırmadığı sigarası yüzünden belki de yüzücü olma ihtimalini de elinden kaçırmıştır :).
birinci bölüm hayatı ile ilgili kısa anekdotlar içerirken, ikinci bölüm ‘deniz tutkusu’ dur.
bodrum’un yıllar yıllar önce keşfedilmemiş hali onu büyüler, eskisini özlemle anarken yenisinden hoşnutsuzluğunu dile getirir. bir çok dükkan kapanırken yerine ‘modern’ leri açılmış, tatil köyleri insanları eğlendirmekle görevli birer hapishane haline gelmiştir.kitapta çoğu kez katı betimlemelere rastlamamız mîna urgan’ın sadelikten hoşlanan, zengin insan ve onun yaşayışını ayıplayan dünya görüşüyle ilgilidir.
ege ve akdeniz’in el değmemiş dantel dantel kıyılarında ‘mavi yolculuk’ adı verilen, dönemin şair ve yazarlarıyla birlikte yapmış olduğu tekne gezilerini anlatır.bu geziler kitabın önemli bir bölümünü oluşturur.
‘’oysa ilk mavi yolcular, sabahattin eyüboğlu’nun özenle seçtiği, çoğu genç aydınlardı. sadece gezmek tozmak için değil, ege ve akdeniz uygarlıklarının kalıntıları konusunda bilgi edinmek ve bu arada o güzel kıyıları kendi gözleriyle görmek için katılınırdı bu gezilere. teknemiz yüzen bir seminere dönüşürdü kimi zaman. gerekli kitapları okuyup araştırmalarda bulunan yetkili biri, gideceğimiz yerler üstüne bir konuşma yapar; o antik kentin tapınakları, anıtları filân konusunda ön bilgi verirdi. sonra herhangi bir vasıtaya, genellikle bir kamyona doluşup oralara giderdik.’’ diyerek sonradan amaçtan uzaklaşıp her türlü deniz gezisine verilmeye başlanan bu adın aslını bize anlatır.
özellikle genç yaşta gitmeye başlamış olduğu anadolu’nun çeşitli şehirlerinden de bahseder. o yıllarda bu tür yolculuklar hele hele ‘kız başına’ insanlara çok farklı gelmektedir oysa.
daha sonra avrupa ülkeleri,amerika,meksika ve rusya seyahatleri gelir:buradaki insanların yaşayışları hakkında bilgileri de burada gezilecek mekanların nereler olduğunu da bulabiliriz.
bu kitap, bir solukta okunacak kadar sürükleyici, ‘bir dinozor’ un gözüyle bakmak isterseniz ülkemiz ve dünya şehirlerine,vakit kaybetmeden başlayın derim.
bir dinozorun anıları’nı çok seneler önce okumuştum ama dinozorun gezileri taze, bu kitabı biraz anlatmak istedim.
önce mîna urgan:
(1915-2000)
amerikan kız koleji mezunu, fransız filolojisini bitiriyor, yetmiyor ingiliz filolojisinde de doktora yapıyor. kitabında kendisini ‘öğretmen ‘ olarak tanımlıyor, profesörlük ünvanını almış olsa da.üç dile de hakim olduğu için onu bir çevirmen olarak da görüyoruz.
dolu dolu geçirdiği seksen beş yıllık yaşamı,siyasi görüşü her ne olursa olsun hemen herkesin dikkatini çekecek denli ilginç dönemeçlerle dolu.her satırını merakla okuyacağınız kitapların yazarı aynı zamanda.
gelelim dinozorun gezilerine:
‘’çektiğin acıları gözler önüne sermemek, büyük kişisel mutlulukların peşinden koşmak ayıbından vazgeçip, küçük mutluluklara sığınmak, onlarla yetinmektir asıl marifet.’
sözleriyle, dünyada acı çeken milyonlar varken kendi acılarını,üzüntülerini anlamsız bulur, penceresinden keyifle yağmuru izlerken, sokakta evsizleri düşünüp keyfinden de vazgeçer. küçük mutluluklar bir dost sohbetidir, yalnız kalıp bir köşede kitap okumaktır, yorgun ayakları denize daldırmaktır.
deniz sevgisi daha küçük bir çocukken içine işlemiş, hiç yanından ayırmadığı sigarası yüzünden belki de yüzücü olma ihtimalini de elinden kaçırmıştır :).
birinci bölüm hayatı ile ilgili kısa anekdotlar içerirken, ikinci bölüm ‘deniz tutkusu’ dur.
bodrum’un yıllar yıllar önce keşfedilmemiş hali onu büyüler, eskisini özlemle anarken yenisinden hoşnutsuzluğunu dile getirir. bir çok dükkan kapanırken yerine ‘modern’ leri açılmış, tatil köyleri insanları eğlendirmekle görevli birer hapishane haline gelmiştir.kitapta çoğu kez katı betimlemelere rastlamamız mîna urgan’ın sadelikten hoşlanan, zengin insan ve onun yaşayışını ayıplayan dünya görüşüyle ilgilidir.
ege ve akdeniz’in el değmemiş dantel dantel kıyılarında ‘mavi yolculuk’ adı verilen, dönemin şair ve yazarlarıyla birlikte yapmış olduğu tekne gezilerini anlatır.bu geziler kitabın önemli bir bölümünü oluşturur.
‘’oysa ilk mavi yolcular, sabahattin eyüboğlu’nun özenle seçtiği, çoğu genç aydınlardı. sadece gezmek tozmak için değil, ege ve akdeniz uygarlıklarının kalıntıları konusunda bilgi edinmek ve bu arada o güzel kıyıları kendi gözleriyle görmek için katılınırdı bu gezilere. teknemiz yüzen bir seminere dönüşürdü kimi zaman. gerekli kitapları okuyup araştırmalarda bulunan yetkili biri, gideceğimiz yerler üstüne bir konuşma yapar; o antik kentin tapınakları, anıtları filân konusunda ön bilgi verirdi. sonra herhangi bir vasıtaya, genellikle bir kamyona doluşup oralara giderdik.’’ diyerek sonradan amaçtan uzaklaşıp her türlü deniz gezisine verilmeye başlanan bu adın aslını bize anlatır.
özellikle genç yaşta gitmeye başlamış olduğu anadolu’nun çeşitli şehirlerinden de bahseder. o yıllarda bu tür yolculuklar hele hele ‘kız başına’ insanlara çok farklı gelmektedir oysa.
daha sonra avrupa ülkeleri,amerika,meksika ve rusya seyahatleri gelir:buradaki insanların yaşayışları hakkında bilgileri de burada gezilecek mekanların nereler olduğunu da bulabiliriz.
bu kitap, bir solukta okunacak kadar sürükleyici, ‘bir dinozor’ un gözüyle bakmak isterseniz ülkemiz ve dünya şehirlerine,vakit kaybetmeden başlayın derim.
devamını gör...
yasemin sakallıoğlu
beni güldüren, bizim oralardan olan, yetenekli bulduğum kadın.
devamını gör...
ilk kimin aklına geldiği merak edilen şeyler
bir temizlik malzemesine 'tuz ruhu' adını vermek kimin aklına geldi amaç neydi? çok merak ettiğim bir konu
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
yemek siparişi getiren kuryenin sesine aşık olmam sonucunda son bir haftada 5 gün tavuk yedim, yakında gıdaklamaya başlayacağım.
işin kötü tarafı o da bana boş değil galiba, dün gece kaskını çıkardı, filmlerdeki gibi saçlarını savurarak "tatlıyı değiştirmişsiniz bugün hıyar bey?" dedi, "her gün senin geleceğini bilsem zaten tatlıya ihtiyacım olmaz" dedim, kikir kikir güldü.
hayırlısı bakalım, kır düğünü düşünüyoruz.

edit : biriciğimin ticari hayatı sıkıntıya girmesin diye görseli sansürledim, ama halim ortada işte?
işin kötü tarafı o da bana boş değil galiba, dün gece kaskını çıkardı, filmlerdeki gibi saçlarını savurarak "tatlıyı değiştirmişsiniz bugün hıyar bey?" dedi, "her gün senin geleceğini bilsem zaten tatlıya ihtiyacım olmaz" dedim, kikir kikir güldü.
hayırlısı bakalım, kır düğünü düşünüyoruz.

edit : biriciğimin ticari hayatı sıkıntıya girmesin diye görseli sansürledim, ama halim ortada işte?
devamını gör...
tarihi şahsiyetler yazar olsa açacağı başlıklar
hz. mevlana- sorularınızı cevaplamaya geldim..
devamını gör...
askerde wcde yere düşen sabunu eğilerek alan insan
wcde duş alan askerden bir kademe alttadır.midesizlikte nirvana.
devamını gör...
istanbulya


yunanistan'a bağlı, türkiye'ye de çok yakın, küçük bir ege adası. yunanca adı astypalaia olan bu ada, venediklilerden osmanlıya geçtiği için italyanca ismi stampalia'dan türkçeye istanbulya olarak geçmiştir. etimolojik olarak benzer gibi duran istanbul ve istanköy yer isimleriyle bağlantısı yok gibi. olsa olsa yakıştırma olabilir.
internetteki fotoğraflarından gördüğüm kadarıyla adanın her yeri betonlarla bezenmiş durumda. yunan kardeşlerimiz de beton konusunda biz türk kardeşlerinin gerisinde kalmamışlar. tabii yine de türkiye'deki beton bitki örtüsünden daha estetik duruyor, orası ayrı.
devamını gör...
nirvana
smells like teen spirit şarkılarının hikayesini duyduğumda baya şaşırmıştım.
dilim döndüğü kadarıyla anlatmaya çalışayım.
cobain'in yakın bir arkadaşı ya da o dönemki kız arkadaşıyla beraber bir barda içtikten sonra eve dönüyorlar, kahve faslı falan derken, arkadaşı duvara ''kurt smells like teen spirit'' yazıyor sprey boya yardımıyla.
yani arkadaşı, cobain'e ithafen deodorant gibi kokuyorsun diyor. aynı isimle bir deodorant markası da var.
sabah gün ilk ışıklarıyla evi aydınlatırken uyanan kurt, bu cümleyi çok beğeniyor benzetme olarak algıladığı için.
kurt genç ruhu gibi kokuyor...
(bkz: based on a true story)
yanlışım olduysa özür dilerim bildirmeniz yeterlidir.
dilim döndüğü kadarıyla anlatmaya çalışayım.
cobain'in yakın bir arkadaşı ya da o dönemki kız arkadaşıyla beraber bir barda içtikten sonra eve dönüyorlar, kahve faslı falan derken, arkadaşı duvara ''kurt smells like teen spirit'' yazıyor sprey boya yardımıyla.
yani arkadaşı, cobain'e ithafen deodorant gibi kokuyorsun diyor. aynı isimle bir deodorant markası da var.
sabah gün ilk ışıklarıyla evi aydınlatırken uyanan kurt, bu cümleyi çok beğeniyor benzetme olarak algıladığı için.
kurt genç ruhu gibi kokuyor...
(bkz: based on a true story)
yanlışım olduysa özür dilerim bildirmeniz yeterlidir.
devamını gör...
hope
birleşik arap emirlikleri tarafından mars'a gönderilen uzay aracı.
araç, amerika birleşik devletleri'nin perseverance ve çin'in tianwen 1 araçlarıyla aynı zamanda, yani 2020 temmuz ayında, mars yörüngesinden hava durumundaki değişimleri tespit etmek amacıyla gönderildi. bu şekilde, dünya ile mars atmosferleri arasındaki farklılıklar ve oluşum aşamasından bu yana gerçekleşen değişimler karşılaştırılacak ve mars'ın geçmişi hakkında bilgi edinilmesi sağlanacak. aracın planlanan ömrü şimdilik 2 sene. ancak bu tür araçlar çalışmaya, proje için biçilen süreden daha uzun süre devam ederse, kullanımları devam ediyor.
yine diğer 2 araç gibi bu da 2021 şubat ayında yörüngeye ulaştı. aracın bir iniş modülü olmayacak. yalnızca yörüngede dolanacak. 3 adet ölçüm cihazı bulunduruyor: kızılötesi, morötesi bölgelerde ölçüm yapan 2 cihaz ve geniş bantlı ölçüm alabilen bir de kamera. mars'ın atmosfer kaybını yakından inceleyecek ve daha önce de belirttiğim gibi, detaylı iklim bilgileri elde edecek.
aracın temsili görseli aşağıdaki şekilde:

(görsel, astronomy. com'dan alıntıdır.)
araç, amerika birleşik devletleri'nin perseverance ve çin'in tianwen 1 araçlarıyla aynı zamanda, yani 2020 temmuz ayında, mars yörüngesinden hava durumundaki değişimleri tespit etmek amacıyla gönderildi. bu şekilde, dünya ile mars atmosferleri arasındaki farklılıklar ve oluşum aşamasından bu yana gerçekleşen değişimler karşılaştırılacak ve mars'ın geçmişi hakkında bilgi edinilmesi sağlanacak. aracın planlanan ömrü şimdilik 2 sene. ancak bu tür araçlar çalışmaya, proje için biçilen süreden daha uzun süre devam ederse, kullanımları devam ediyor.
yine diğer 2 araç gibi bu da 2021 şubat ayında yörüngeye ulaştı. aracın bir iniş modülü olmayacak. yalnızca yörüngede dolanacak. 3 adet ölçüm cihazı bulunduruyor: kızılötesi, morötesi bölgelerde ölçüm yapan 2 cihaz ve geniş bantlı ölçüm alabilen bir de kamera. mars'ın atmosfer kaybını yakından inceleyecek ve daha önce de belirttiğim gibi, detaylı iklim bilgileri elde edecek.
aracın temsili görseli aşağıdaki şekilde:

(görsel, astronomy. com'dan alıntıdır.)
devamını gör...