hal fiyatı 2 lira olan ıspanağın pazarda 8 liraya satılması
şu hale* bak dediğim rezil durumdur.
devamını gör...
ece ronay’ın mehmet ali erbil’i ifşa etmesi
ne kadar ayıp ya kaç yaşında adam torunu olacak yaşta birine bunu nasıl yazar? şaka olduğunu düşünmeye çalışıyorum ama şakası bile iğrenç.
devamını gör...
görünmez heykelin 150 bin liraya satılması
bu benim nasıl aklıma gelmedi dedirten olay, yine yırtamadık.
devamını gör...
agatha christie
polisiye roman yazarıdır, 10 küçük zenci kitabında beni ters köşe yapmıştı, katil hiç tahmin etmediğim birisi çıkmıştı. muazzam bir kaleme sahip gerçekten.
devamını gör...
düdüklü tencere fobisi
bende tavandan yaprak sarma toplamadan önce olmayan fobi*
devamını gör...
efsanevi yeşilçam replikleri
hoşça kal düşman beldenin yaman güzeli.
devamını gör...
domestic hıyar
değmezdi arkadaşlar ya, bunca şeye, kırmaya, kötülüğe. hiç değmezdi. gitti işte? ne geçti ele?
devamını gör...
mutsuz bir ailede büyümek
tüm psikolojik sorunların temeli buradan gelir.
devamını gör...
bir kadına sen bana bir hediyesin demek
"hediye babandır, kadın kadındır." cevabıyla karşılaşabilirsiniz, uyarayım.
devamını gör...
ülkenin gayet güzel olduğu gerçeği
devamını gör...
ilya repin
rusyanın en önde gelen heykeltıraş - ressamlarından bir tanesidir bu abi. şöyle ki, bu abimizin betimlediği tarihsel konular o kadar gerçekçi ayrıntılar ile doludur ki, bir tabloya bakmaktan çok, detaylarla dolu bir roman okumaya benzer bu.
devamını gör...
yazarların en sevdiği türk sanat müziği eserleri
- sorma
- odasına girdim fincan elinde
- odasına girdim fincan elinde
devamını gör...
bi bitmediniz dedirtenler
üzerine vazife olmayan işlere karışanlar.
devamını gör...
üç kuruş aklıyla sözlükte bir şeyleri değiştireceğini zanneden troll
evet bitirebilir fakat kendini. biz de bir hayırlı uçuşlar diler yolumuza bakarız*.
devamını gör...
charles bukowski
1. dünya savaşından hemen sonra 1920’de almanya’da alman bir annenin ve bir amerikan askerinin oğlu olarak dünyaya gelmiştir. daha sonra iki yaşındayken almanya’dan babasının memleketine, los angeles’a göçmüşlerdir. ancak abd’nin 2. dünya savaşına girmesiyle bukowski pılını pırtını toplayıp los angeles’tan ayrılmış ve 1947’ye kadar sürecek uzun bir yolculuğa çıkmıştır. bu süreçte henüz 24 yaşındayken yazdığı bir öykü ilk defa abd’de ulusal bir dergide basılmıştır. o dönemlerde yazdığı eserler daha çok kısa hikayeyken, arada sırada da şiir yazmıştır. 1954’e gelindiğindeyse, ölümcül bir iç kanama geçirip 9 gün boyunca los angeles hastanesinde yoğun bakımda yatınca şiire daha fazla ağırlık vermeye başlamış, böylelikle 20. yüzyıl şiirinin ve kısa hikayeciliğinin en etkili, benzersiz kalemlerinden biri haline gelmiş ve şöhreti önce tüm abd’ye ardından da tüm dünyaya yayılmıştır. 1994’teyse hayatını kaybetmiştir.
ayrıca gecenin ortasında sol elinde en sevdiği birasıyla los angeles’ın loş ışıltısına bakıp şöyle bir cümleyi sarf etmiş insandır,
“mutlu olanların hepsi uyuyor şimdi. mutsuz olanlara selam olsun.”
geceniz güzel geçsin.
ayrıca gecenin ortasında sol elinde en sevdiği birasıyla los angeles’ın loş ışıltısına bakıp şöyle bir cümleyi sarf etmiş insandır,
“mutlu olanların hepsi uyuyor şimdi. mutsuz olanlara selam olsun.”
geceniz güzel geçsin.
devamını gör...
sözlüğün isminin henüz değişmemesi
hani değişiyordu ?
devamını gör...
unutulmayan kitap başlangıç cümleleri
“ ertesi gün hiç kimse ölmedi. “
büyük usta jose saramago’nun ölüm bir varmış bir yokmuş kitabının başlangıç cümlesidir.
müthiş bir cümle olmasının nedenlerinden biri romanın tek cümleyle özetlenmiş olmasını sağlamasıdır. bu ilk cümle romanla ilgili bir beklenti yaratır ve roman da bu beklentiyi fazlasıyla karşılar.
roman böyle başlar, böyle de biter.
büyük usta jose saramago’nun ölüm bir varmış bir yokmuş kitabının başlangıç cümlesidir.
müthiş bir cümle olmasının nedenlerinden biri romanın tek cümleyle özetlenmiş olmasını sağlamasıdır. bu ilk cümle romanla ilgili bir beklenti yaratır ve roman da bu beklentiyi fazlasıyla karşılar.
roman böyle başlar, böyle de biter.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının en sevdiği meyve
kiraz*
devamını gör...
yapmasaydın
karşındakini kendisinden daha fazla önemsediğinde, tabiri caizse kraldan çok kralcı olunmaya kalkıldığında çok üzen, tokat etkisi bırakan bir söz. bu tokadı yemek lazım aslında, ki bir daha enayilik yapmayalım.
devamını gör...