z kuşağının normal sözlük'e girişinin yasaklanması gerekliliği
iteleyin öteleyin yasaklayın. düşman edin herkesi birbirine. değişik yaşıyorsunuz.
devamını gör...
30 temmuz 2021 istanbul'da ulaşıma gelen zam
analarını bacılarını hacı hocalara badeletirken izleyip zevk alanların, bunca zamma rağmen sesini çıkartamayıp, konunun içinde chp ve ekrem imamoğlu olunca kuyruğuna basılmışlar gibi ciyaklayacağı zamdır.
dipnot: iş bu tanım sabahın köründe ciyaklayanlar içindir. üzerine alınanın psikoloğa gitmesi tavsiye olunur.
dipnot: iş bu tanım sabahın köründe ciyaklayanlar içindir. üzerine alınanın psikoloğa gitmesi tavsiye olunur.
devamını gör...
an itibarıyla yazarların nerede olup ne yaptığı sorusu
balkondayım, take me to church çalıyor fonda. sigara içerek tanım okuyorum. bir gram sıkılmadım çünkü harika insanları takip ediyormuşum. bir kez daha fark ettim. hem kendimin hem onların alınlarından öpüyorum. *
devamını gör...
içmeye gidelim mi
hal hatır sormaktan çok daha samimidir.
arkadaşlarım genelde bu soruya maruz kalırdı.
yaş ilerledi, zaman geçti... bu soruyu kafamdan geçirdiğim an, bir bakıyorum pijamalarla eymir'deyim.
şimdilerde bu soru aklıma geldikçe pat buzluktan ehlikeyf çıkıyor.
günde en az bir kere bu soruya, kendimce maruz kalıyorum.
arkadaşlarım genelde bu soruya maruz kalırdı.
yaş ilerledi, zaman geçti... bu soruyu kafamdan geçirdiğim an, bir bakıyorum pijamalarla eymir'deyim.
şimdilerde bu soru aklıma geldikçe pat buzluktan ehlikeyf çıkıyor.
günde en az bir kere bu soruya, kendimce maruz kalıyorum.
devamını gör...
muamma
çok eski dönemlerde bilmece amaçlı kullanılan, özellikle kadınların çocukların zihinlerindeki bazı düşünceleri anlamaya çalıştığı bir bilmece.
‘’ruhu uykuda farz ettim kadın bana pek bir yaman muamma gibi geldi.’’ h. e. adıvar
‘’ruhu uykuda farz ettim kadın bana pek bir yaman muamma gibi geldi.’’ h. e. adıvar
devamını gör...
psikiyatri bilim midir sorunsalı
psikiyatr oldukları halde psikiyatrinin bir tür sahte-bilim olarak iş gördüğünü dillendirenlerin sayısı hayli fazladır. anti-psikiyatri ekolü: psikiyatrinin, tıbbın diğer alanlarında geçer akçe olan “biyolojik determinizm” ilkesini göz ardı ettiğini ve yoluna hiçbir ahlaki ve etik sınır çizmeden devam ettiğini söyler. bu karşı çıkışı, basite indirgeyerek açıklamaya çalışalım.
sözgelimi, bir enfeksiyon kaptınız ve vücudunuzda olağandışı birtakım gelişmeler oldu. ateşiniz yükseldi, öksürmeye başladınız, burnunuz akmaya başladı vb.
bir enfeksiyon hastalıkları uzmanına başvurduğunuzda, uzman önce sizin öykünüzü dinler (anamnez) ardından sizi muayene eder ve sizi hasta eden bakterileri yok edecek bir antibiyotik reçete eder. yazdığı antibiyotiği, enfeksiyonun türüne göre belirler. işte burada “biyolojik determinizm” ilkesi göz önünde bulundurulur aslında. ortada hasta bir insan var ve bu insanın hasta olmasına neden olan birtakım zararlı oluşumlar var. bu zararlı oluşumları ortadan kaldırabilecek etken maddeleri barındıran ilaç marifetiyle, hastalık da ortadan kaldırılmış olur.
farmakolojide amaçlanan şey: hastalanmış bir kişiyi tedavi edecek ilacı ya da ilaçları üretmek ve bu ilaçların kullanımı sırasında ortaya çıkabilecek farklı komplikasyonları mümkün mertebe engellemeye çalışmaktır. yani size ‘tonsilit‘ teşhisi konuyor ve bir antibiyotik reçete ediliyor; siz tonsiliti ortadan kaldırsın diye alıyorsunuz ilacı fakat bu sefer de böbrekleriniz iflas ediyor. bu durumda ilaç, yarar sağlamaktan ziyade zarar vermiş oluyor. (bazı kronik hastalıklardan muzdarip olanlar, organ transplantasyonu geçirmiş olanlar, hamileler, belirli bir yaşın üstünde olanlar ve çocuklar için uyarılar yapılıyor halihazırda).
yapılmaya çalışılan şey, üretilen ilacı kullanacak olan hastalarda hiçbir yan etkinin ortaya çıkmamasını sağlamak ya da ortaya çıkacak olan yan etkilerin hafifletilmesini sağlamaktır.
işte anti-psikiyatri ekolü de, psikiyatrların önerdikleri antidepresanların ve antipsikotiklerin kahir ekseriyetinin kişiye bir fayda sağlamadığı görüşünde... mevzubahis ilaçlar fayda sağlamadığı gibi kullananlarda ortaya çıkan ağır komplikasyonlar nedeniyle kalıcı hasarlara da yol açabilir diyorlar. yani antidepresanlar, antipsikotikler henüz neden ortaya çıktıkları bilinmeyen kimi mental rahatsızlıkların ortadan kaldırılması maksadıyla kullanıldığı için beklenen etkiyi gösteremiyor onlara göre. hatta pek çok ilacın, gerekli deneme aşamalarından bile geçirilmediğini söylüyor, kendisi de bir farmakolog ve psikiyatr olan moncrieff. mental rahatsızlıkların ortaya çıkış nedenleri tam olarak belirlenemediğinden, bu rahatsızlıkları düzeltmek ereğiyle üretilen ilaçlar da kısmi etkiler gösteriyor.
inanılmaz bir hızla büyüyen psikiyatri sektörünün zarar görmemesi için her şey toz pembe gösteriliyor.
sözgelimi, bir enfeksiyon kaptınız ve vücudunuzda olağandışı birtakım gelişmeler oldu. ateşiniz yükseldi, öksürmeye başladınız, burnunuz akmaya başladı vb.
bir enfeksiyon hastalıkları uzmanına başvurduğunuzda, uzman önce sizin öykünüzü dinler (anamnez) ardından sizi muayene eder ve sizi hasta eden bakterileri yok edecek bir antibiyotik reçete eder. yazdığı antibiyotiği, enfeksiyonun türüne göre belirler. işte burada “biyolojik determinizm” ilkesi göz önünde bulundurulur aslında. ortada hasta bir insan var ve bu insanın hasta olmasına neden olan birtakım zararlı oluşumlar var. bu zararlı oluşumları ortadan kaldırabilecek etken maddeleri barındıran ilaç marifetiyle, hastalık da ortadan kaldırılmış olur.
farmakolojide amaçlanan şey: hastalanmış bir kişiyi tedavi edecek ilacı ya da ilaçları üretmek ve bu ilaçların kullanımı sırasında ortaya çıkabilecek farklı komplikasyonları mümkün mertebe engellemeye çalışmaktır. yani size ‘tonsilit‘ teşhisi konuyor ve bir antibiyotik reçete ediliyor; siz tonsiliti ortadan kaldırsın diye alıyorsunuz ilacı fakat bu sefer de böbrekleriniz iflas ediyor. bu durumda ilaç, yarar sağlamaktan ziyade zarar vermiş oluyor. (bazı kronik hastalıklardan muzdarip olanlar, organ transplantasyonu geçirmiş olanlar, hamileler, belirli bir yaşın üstünde olanlar ve çocuklar için uyarılar yapılıyor halihazırda).
yapılmaya çalışılan şey, üretilen ilacı kullanacak olan hastalarda hiçbir yan etkinin ortaya çıkmamasını sağlamak ya da ortaya çıkacak olan yan etkilerin hafifletilmesini sağlamaktır.
işte anti-psikiyatri ekolü de, psikiyatrların önerdikleri antidepresanların ve antipsikotiklerin kahir ekseriyetinin kişiye bir fayda sağlamadığı görüşünde... mevzubahis ilaçlar fayda sağlamadığı gibi kullananlarda ortaya çıkan ağır komplikasyonlar nedeniyle kalıcı hasarlara da yol açabilir diyorlar. yani antidepresanlar, antipsikotikler henüz neden ortaya çıktıkları bilinmeyen kimi mental rahatsızlıkların ortadan kaldırılması maksadıyla kullanıldığı için beklenen etkiyi gösteremiyor onlara göre. hatta pek çok ilacın, gerekli deneme aşamalarından bile geçirilmediğini söylüyor, kendisi de bir farmakolog ve psikiyatr olan moncrieff. mental rahatsızlıkların ortaya çıkış nedenleri tam olarak belirlenemediğinden, bu rahatsızlıkları düzeltmek ereğiyle üretilen ilaçlar da kısmi etkiler gösteriyor.
inanılmaz bir hızla büyüyen psikiyatri sektörünün zarar görmemesi için her şey toz pembe gösteriliyor.
devamını gör...
sürekli akp'yi ve akp’lileri aşağılamaya çalışmak
şimdi kesinlikle öyle bir şartlanmam yok kendi adıma. uzun uzadıya yazıp çizerdim de ama üstteki arkadaşlar detaylarından bahsetmiş, bir de ben aynı seyleri tekrar etmek istemiyorum. sadece şuna kısaca değinmek istiyorum. akp kaç yılında iktidara geldi? 2002 yılında. 2002 yılından beri bu ülke başka iktidar gördü mü akp'den başka? görmedi. ülkenin şu anki durumunun hesabını akp'den değil de kimden soracağım? bu vasıfsız partiyi iktidara taşıyan akplileri değil de kimi suclayacağım? bana bunların cevabını verin öyle konuşalım.
devamını gör...
türban baskısına maruz kalan kız
bir çok kız çocuğunun içinde yara aslında . tesettürlü bir arkadaşım "ben saçlarımı hiç yapamadım " demişti böyle zorla kapandım aslında başımdakini hiç sevmiyorum açılacağım ama ailemin tepkisinden korkuyorum gibi cümleler duydukça kulaklarımda çınlar canımı yakar .
bu gibi zorlamalar islama da zarar verir lakin gel bunu bazı dalkavukalara anlat ( üzgünüm burda kibar olamayacağım . ) üstelik bu tür zorlamaları oğlu sevgili yaptığında ve yahut karşı cins hakkında müstehcen yorumlarda bulunduğunda "aslan oğlum " diyen anne babalar yapıyor daha da üzücü olan kız olarak doğmak kadın olmak bu kadar güzel ve kıymetliyken sırf şu iğrenç baskılar ve dayatmalar yüzünden keşke kız olmasaydım keşke yaşamasaydım kız olmaktan nefret ediyorum diyen birçok kız çocuğu var bu ülkede . genel olarak olmasada ( çok şükür ) bazen benim de bunalıp böyle düşündüğüm oluyor . belki düzelir diye beklemekten de sıkıldık bunu her kadın adına rahatlıkla söyleyebilirim çünkü bu bir gerçek bazımız dile getiremesede .
bu gibi zorlamalar islama da zarar verir lakin gel bunu bazı dalkavukalara anlat ( üzgünüm burda kibar olamayacağım . ) üstelik bu tür zorlamaları oğlu sevgili yaptığında ve yahut karşı cins hakkında müstehcen yorumlarda bulunduğunda "aslan oğlum " diyen anne babalar yapıyor daha da üzücü olan kız olarak doğmak kadın olmak bu kadar güzel ve kıymetliyken sırf şu iğrenç baskılar ve dayatmalar yüzünden keşke kız olmasaydım keşke yaşamasaydım kız olmaktan nefret ediyorum diyen birçok kız çocuğu var bu ülkede . genel olarak olmasada ( çok şükür ) bazen benim de bunalıp böyle düşündüğüm oluyor . belki düzelir diye beklemekten de sıkıldık bunu her kadın adına rahatlıkla söyleyebilirim çünkü bu bir gerçek bazımız dile getiremesede .
devamını gör...
meyl
"başka bir yar, başka bir
dosta meylediyorsun, etme." der rumi
dosta meylediyorsun, etme." der rumi
devamını gör...
edebi akımlar
klasisizm
akıl ve sağduyu ön planda
sanat için sanat anlayışı vardır
dış dünya önemli değildir, onlar için doğa bireyin iç dünyasıdır.
sanat için sanat anlayışı olduğu için seçkin bir dil kullanılmış.
yunan ve latin edebiyatının hala etkisindedir o yüzden de mitolojiden faydalanmışlardır.
roman geri planda kalmış tiyatro ön plandadır.
temsilcileri la fontaine, fenelon, pascal, ahmet vefik paşa, şinasi
şinasi de zaten fenelondan çeviri yaparak edebiyata kazandırıyor.
romantizm
klasisizme tepki olarak doğmuştur
duygu, hayal ve kişisellik ön planda
seçilen kahramanlar ya çok iyi ya çok kötü
sınıf ayrımı yok her sınıftan insanı anlatmış
toplum için sanat anlayışı vardır
toplum için sanat anlayışı olduğu için de klasisizme göre dili daha yalın
temsilcileri victor hugo, goethe, voltaire, namık kemal, ahmet mithat efendi
victor hugo cromwel adlı oyunun ön sözünde romantizm akımından bahsetmiştir.
realizm
romantizme tepki olarak doğmuştur ,
tarafsızlardır
gözlem gücü çok önemlidir
yaşamın gerçeklerini dile getirirler
roman ve hikaye de öne çıkmıştır
sanat için sanat anlayışı vardır
temsilcileri tolstoy, balzac, çehov, gogol, ömer seyfettin, halit ziya uşaklıgil, memduh şevket esendal
natüralizm
realizm akımının ileri hali denilebilir bir akıma tepki olarak doğmamıştır.
deney, soya çekime göre yazmışlardır
doğayı taklit etme çabaları var
roman adeta bir deneydir ve ona göre şekillenir
her şeyi sansürsüzce anlatırlar
temsilcileri emile zola, hüseyin rahmi gürpınar
hüseyin rahmi gürpınar'ın yazdığı kuyruklu yıldız altında bir izdivaç bu akıma örnek olarak verilebilir kitabın adından da anlaşılacağı üzere olay bir kuyruklu yıldız altında gerçekleşiyor.
parnasizm
bir şiir akımıdır
realizimin şiire yansımış halidir
biçim güzelliği herşeyden üstündür
realizimde olduğu gibi sanat için sanat anlayışı vardır
temsilcileri tevfik fikret, gautier, cenap şahabettin, yahya kemal beyatlı
sembolizim
parnasizm akımına bir tepkidir
şiirde ahenk unsurları vardır
şiir anlaşılması zordur çünkü bir anlam kapalılığı söz konusudur.
şiir anlaşılmak için hissedilmek için yazılır
sanat için sanat
çok ünlü olan ahmet haşim'in kaleme aldığı kaldırımlar şiiri buna örnek gösterilebilir, şiirdeki kaldırımlar hayatı simgeler
temsilcileri mallarme, cenap şahabettin, ahmet haşim, ahmed hamdi tampınar, cahit sıtkı tarancı.
kaynak olarak kendi ders notlarımı yorumlayarak yazdım, sürrealizm akımını ele almadım zaten adından da belli oluyor gerçeküstücülük olan akım rüya, bilinçaltı gibi konulara değiniyor.
akıl ve sağduyu ön planda
sanat için sanat anlayışı vardır
dış dünya önemli değildir, onlar için doğa bireyin iç dünyasıdır.
sanat için sanat anlayışı olduğu için seçkin bir dil kullanılmış.
yunan ve latin edebiyatının hala etkisindedir o yüzden de mitolojiden faydalanmışlardır.
roman geri planda kalmış tiyatro ön plandadır.
temsilcileri la fontaine, fenelon, pascal, ahmet vefik paşa, şinasi
şinasi de zaten fenelondan çeviri yaparak edebiyata kazandırıyor.
romantizm
klasisizme tepki olarak doğmuştur
duygu, hayal ve kişisellik ön planda
seçilen kahramanlar ya çok iyi ya çok kötü
sınıf ayrımı yok her sınıftan insanı anlatmış
toplum için sanat anlayışı vardır
toplum için sanat anlayışı olduğu için de klasisizme göre dili daha yalın
temsilcileri victor hugo, goethe, voltaire, namık kemal, ahmet mithat efendi
victor hugo cromwel adlı oyunun ön sözünde romantizm akımından bahsetmiştir.
realizm
romantizme tepki olarak doğmuştur ,
tarafsızlardır
gözlem gücü çok önemlidir
yaşamın gerçeklerini dile getirirler
roman ve hikaye de öne çıkmıştır
sanat için sanat anlayışı vardır
temsilcileri tolstoy, balzac, çehov, gogol, ömer seyfettin, halit ziya uşaklıgil, memduh şevket esendal
natüralizm
realizm akımının ileri hali denilebilir bir akıma tepki olarak doğmamıştır.
deney, soya çekime göre yazmışlardır
doğayı taklit etme çabaları var
roman adeta bir deneydir ve ona göre şekillenir
her şeyi sansürsüzce anlatırlar
temsilcileri emile zola, hüseyin rahmi gürpınar
hüseyin rahmi gürpınar'ın yazdığı kuyruklu yıldız altında bir izdivaç bu akıma örnek olarak verilebilir kitabın adından da anlaşılacağı üzere olay bir kuyruklu yıldız altında gerçekleşiyor.
parnasizm
bir şiir akımıdır
realizimin şiire yansımış halidir
biçim güzelliği herşeyden üstündür
realizimde olduğu gibi sanat için sanat anlayışı vardır
temsilcileri tevfik fikret, gautier, cenap şahabettin, yahya kemal beyatlı
sembolizim
parnasizm akımına bir tepkidir
şiirde ahenk unsurları vardır
şiir anlaşılması zordur çünkü bir anlam kapalılığı söz konusudur.
şiir anlaşılmak için hissedilmek için yazılır
sanat için sanat
çok ünlü olan ahmet haşim'in kaleme aldığı kaldırımlar şiiri buna örnek gösterilebilir, şiirdeki kaldırımlar hayatı simgeler
temsilcileri mallarme, cenap şahabettin, ahmet haşim, ahmed hamdi tampınar, cahit sıtkı tarancı.
kaynak olarak kendi ders notlarımı yorumlayarak yazdım, sürrealizm akımını ele almadım zaten adından da belli oluyor gerçeküstücülük olan akım rüya, bilinçaltı gibi konulara değiniyor.
devamını gör...
başarılı insanların ortak özellikleri
gelen olumsuz eleştirilerden gerçekten de haklı olanları dikkate almak. ve eleştirildiği tarafları düzeltmek için gayret göstermesi.
devamını gör...
iki kişilik yalnızlık
zehra ile zafer’in tanışma ve evlilik yaşamlarını konu alan sinan akyüz kitabı. evlilik içerisinde çiftlerin nasıl yalnızlaştığını, aynı evin içesirinde iki yabancı gibi yaşamalarını, hayatların nasıl çöktüğünü konu almıştır. zaman zaman sinirleneceğiniz, üzülüp, kızacağınız bir solukta okunacak romanlardan biri daha.
“onu suçlayacağıma hep kendimi suçladım. hangi yetememişliğimin hatasıydı bu yaşadıklarım?”
“onu suçlayacağıma hep kendimi suçladım. hangi yetememişliğimin hatasıydı bu yaşadıklarım?”
devamını gör...
kendisine verilen tableti satan öğrenci
milletvekillerine verilen milyonluk saatler için de aynı hassasiyeti görmek isteriz. onların elinden de geri alınsın.
iş vermiyor aş vermiyor 10 yaşındaki çocuğa dava açıyor hey güzel ülkem!
iş vermiyor aş vermiyor 10 yaşındaki çocuğa dava açıyor hey güzel ülkem!
devamını gör...
öz güveni zedeleyen öğretmen
eğitimci olamamış kişidir. bir ogrenciye nasıl davranması gerektiğini bilmeyen birisi ne eğitim verebilir ne de öğretim. kimi öğretmen vardır böyle hatırlarsın kimi ogretmen vardir sevgiyle 50 yil sonra bile anlatirsin.
devamını gör...
köylerdeki komik lakaplar
köy yerlerinde yiğit lakabıyla anılır felsefesi ile konulmuş güldüren lakaplardır.
mesela her köyde bir topal lakaplı insan vardır.
topal ahmat. topal recep gibi gibi.
mesela her köyde bir topal lakaplı insan vardır.
topal ahmat. topal recep gibi gibi.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
bir balıkçı bir balık düşürdü teknesinden o sıra.. . yok böyle bir gürültü ya rabb.
tüm balıkçıllar üşüştü birden..
yok böyle bir gürültü ya rabb!..
kaptı bir martı lakin durmadı pelikanın çirkin gagası.. ...
o sıra sessiz sakin tamburumu icra ediyordum ben. karıştı peşrev, hüsrev
...
o sıra icra ediyordum ne güzel.. ah taksim.. karıştı peşrev, hüzzam taksim, ağladı tamburi cemil bey...
yok böyle bir gürültü ya rabb..
bir balıkçı düşürdü demliğini yere. bir balıkçıl geldi o sıra.. her karış bir yerine . aman. düğüm dilimlendi. amaan
yok böyle bir gürültü ya rabb. bir balıkçı düşürdü yere bir balığını teknesinden.
karıştı tamburumun telleri bir balıkçılın bestesine...
dilimlendi düğüm
tüm balıkçıllar üşüştü birden..
yok böyle bir gürültü ya rabb!..
kaptı bir martı lakin durmadı pelikanın çirkin gagası.. ...
o sıra sessiz sakin tamburumu icra ediyordum ben. karıştı peşrev, hüsrev
...
o sıra icra ediyordum ne güzel.. ah taksim.. karıştı peşrev, hüzzam taksim, ağladı tamburi cemil bey...
yok böyle bir gürültü ya rabb..
bir balıkçı düşürdü demliğini yere. bir balıkçıl geldi o sıra.. her karış bir yerine . aman. düğüm dilimlendi. amaan
yok böyle bir gürültü ya rabb. bir balıkçı düşürdü yere bir balığını teknesinden.
karıştı tamburumun telleri bir balıkçılın bestesine...
dilimlendi düğüm
devamını gör...
aşık olunan kişi reddederse alınacak pozisyon
fikirini değiştirir mi diye 3 - 5 sene daha bekler yoluma bakarım.
edit : leyla ile mecnun dizisinden alintidir.
edit : leyla ile mecnun dizisinden alintidir.
devamını gör...
patronuna aşık işe yeni girmiş kızlı dizi
hande erçel ve demet özdemir'in oynadığı dizilerdir.
devamını gör...
kız çocuk vs erkek çocuk
hic cocuk.
devamını gör...
