"yalnız, benim omuzlarımın bunca ağır bir yükü kaldıracak kadar geniş olmadığını vurgulamam gerek..."
(bkz: theo'ya mektuplar)
devamını gör...

çok fazla vardır efendim. küçük bir liste yapayım :

1) ayağını sehpaya çarpmak.

2) pantolon veya eşofman giyerken kumaşın ayağa yapışıp aşağı inmemesi.

3) odadaki saatin sesi.

4) yemek yerken üstüne dökülmesi.

5) telefonu şarja takarken şarj başını yuvaya takamamak.

6) klozetin oturma yerinin buz gibi olması.

7) uzun kollu kıyafet giyildiği zaman ellerinizi yıkarken kıyafetin bileklerinin ıslanması.

8) sabah el yüz yıkarken suyun yakanızdan içeri girmesi.

9) ensenizden içeri kar atılması.


tanım : sinir bozan küçük olayları paylaştığımız başlıktır.
devamını gör...

metrobüsün körük kısmında bir yandan ayakta kalma mücadelesi verirken, bir yandan da "ne olacak benim halim" ile başlayıp "ne olacak bu dünyanın hali"ne varan sorgulamalar içinde metrobüsteki diğer insanların hayatta kalma mücadelesini gözlemleme fırsatı yakalamak..
devamını gör...

-mısır piramitleri kimin adına yapıldıysa onun bulunduğu odaya, doğum ve tahta çıktığı günler olmak üzere yılda iki defa güneş girmektedir.
-mısır piramitlerinin içi yazın soğuk, kışın sıcak olur.
-mumyalarda radyoaktif madde olduğu için mumyaları ilk bulan 12 bilim adamı kanserden ölmüştür.
-piramitlerin içerisindeki süt birkaç gün geçtikten sonra hiç bozulmadan yoğurt haline gelmektedir.
www.neoldu.com/service/amp/...
devamını gör...

her insanın kıyameti kendi ölümüdür diyorum.ben terk edene kadardır ömrü.sonrası beni ırgalamaz.
devamını gör...

kesinlikle 'ezel' sadece dizi olarak değil bir edebî eser.izleyenlere çok ama çok şey kattığı kesindir.
devamını gör...

bu ülkeye laiklik de cumhuriyet de kadın hakları da gökten zembille indi.

elin gavurunun 300 yıl boyunca vuruşa vuruşa, öle öle kazandığı hakkı daha dün padişaha el etek divan duran marabaya bedavaya şlink diye verirsen elbette tayyip olur herşey.
devamını gör...

sadece bir ay kullanmak için o kadar puan vermem. taso toplar gibi rozet toplarım daha keyifli. 14 rozetim var. miss...
devamını gör...

hamur miktarı + kabardıktan sonraki hacim/100. hadi gene kaptınız denklemi köftehorlar.
devamını gör...

ve bu kararın alındığı haftasonu güzel ülkemin güzel gençleri sınava girerek hakları ile istedikleri bir bölüme girmek için yarışacaklar...
yazık bu ülkeye yapılanlara...
devamını gör...

misafirliğin kısası makbuldür.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

eskiden sözlük olayı benim için; aranan herhangi bir şeyin tecrübeler etkisiyle anlatılan bir takım metinlerden oluşmuş web sitesiydi. 2010-2012 arası süreyi sözlüklerde çokça vakit harcayarak geçirdim. gün içerisinde anlam veremediğin çoğu şeyi, başka insanların görüşüyle okumak çok ayrı bir olaydı. misal bir program izliyorsun televizyondan, o sırada sana çok boş gelen bir unsur yakaladın ve hemen yazdın mevcut arama motoruna; bir bakmışsın başka başka görüşler aynı olay hakkında. sanki bu insanlar ile aynı ortamdaymışsın gibi... çok keyifli geliyordu, anlatamam. sözlük olayına o sıralar çok ısınan ben, okul ve başka nedenlerden dolayı ara verdim. daha sonrada sürekliliği sağlayamadım zaten, nadiren giriyordum bu platformlara. zaten bir süre sonra hesaplarımı unuttum, gerek kalmadığını düşündüm sonra.

2020 senesinin sonunda ise tekrar üye olmadan çokça vakit geçirdiğimi fark edip yılbaşından bir süre sonra bir sözlüğe tekrar üyelik açtım. entryler bayağı bir değişmişti. sanki sadece nick ve profil fotoğrafı kullanarak girebildiğin bir sosyal medya olayına dönmüş gibiydi. ilk izlenimim bu oldu. “aman aman nereye geldik bi’ anda” dedim içimden. başlıklar ayrı bir olay olmuş zaten; şöyle kadın mı? böyle kadın mı?, zengin erkek mi? fakir erkek mi?, kadınların bilmem ne şekilde bilmem ne yapması, erkeklerin şu şekilde şöyle şekil şey yapması vb. şeyler. liste uzar gider böyle. tabii önceden de böyle şeyler mevcuttu.

her sözlüğün içeriği biraz farklı olduğundan her web sitesi ayrı bir gezegen gibiydi. ama şu an neden böyle bir talep var anlamış değilim. anlamaya çalıştıkça da uzaklaşıyorum zaten. asıl mesele başlıkların, entrylerin böyle olması değil; mesele neden bu gibi platformlarda bunun sürekliliğine bu kadar müsaade edilmesi. bunu kafam almıyor.

son olarak enteresan gelen başka bir konu ise; nickaltı başlıklarında, yazarın kendisini değerlendirmek yerine “seviliyosun karşiiim” cümlesiyle aynı ana metni taşıyan entryler girilmesi. bu da benim için en az tommy wiseau’nun the room filminin neden çekildiği sorusu kadar gizemli. bir türlü anlayamıyore.


kısacası, sizde benim gibi sözlük denen bu tür oluşümleğ hakkında gel gitler yaşayıp, kısa aralıklı periyotlar halinde pek çok düşünüyor isenizz toplanmanız gereken başlık belki burası olur. kendinize iyi bakın, iyi günler.
devamını gör...

bunca belirsizliğin ve aksiliğin arasında her şey yolundaymış gibi yaptım. üstüne de cilt bakımı ve oje ile ritüeli tamamladım. stella gibiydim anlayacağınız.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ara sıra beni rahatsız eden korkum. bu korku kendimi iyi ifade edemediğimi düşündüğümden mi yoksa anlattıklarımın karşımdaki kişinin anladığı kadar olmasından mı kaynaklanıyor? ilk seçenek daha ağır basıyor .
yeni tanıdığım birinin karşısında çok tedirgin oluyorum. yanlış anlaşılmaktan, eksik anlaşılmaktan korkuyorum. bu korkumun sebebi ne peki?  insanları kırmaktan korktuğum için mi? karşımdaki insanı çok tanımasam bile çok değer verdiğim için mi yoksa karşımdaki insan belki kafamın  dengi biri ve ileride çok iyi anlaşacağız ama sırf kendimi kötü ifade ettiğim için bu insanı kaybedeceğim için mi korkuyorum? açıkçası korkumun sebebi ne bilmiyorum.
yanlış anlaşılmaktan korktuğum için yeni insanlarla tanışmaya çekiniyorum. uzun yıllar arkadaş olduğum kişiler hakkında hiç böyle bir korkum yok. çünkü kendimi kötü ifade etsem bile yanlış anlışılmayacağımı biliyorum.
devamını gör...

tam (bkz: gestalt psikoloji)'ye örnek teşkil edecek durum.
yani, her güzelden bir parça al en güzeli bul yok öyle.*
güzel bulunca idare et.
gözün başka güzellerde olmasın.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

üstat fuzulinin türkçe divanında olan en güzel kasidelerinden birisidir. aruzu fâ'ilâtün fâ'ilâtün fâ'ilâtün fâ'ilün'dür. redifinin su olmasından mütevellit su kasidesi olarak bilinen bu manzume bir naattır.

hz. muhammed’e duyduğu derin sevginin yanında, suya duyulan hasret ve aşk temaları işlenen bu kaside lirik söyleyişi ve sanatsal anlatımıyla fuzulinin söz şaheseridir.

32 beyitten oluşan eserin girizgah kısmına kadar olan aşk dolu ilk 15 beyitini sizlerle paylaştım..

1.beyit*
saçma ey göz eşkten gönlümdeki odlare su
kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su

ey göz! gönlümdeki (içimdeki) ateşlere gözyaşımdan su saçma ki. çünkü bu kadar (çok) tutuşan ateşlere suyun faydası olmaz.

2.beyit*
âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su

şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir; yoksa gözümden akan sular, göz yaşları mı şu dönen gök kubbeyi kaplamıştır, bilemem.

3.beyit*
zevk-i tîgundan aceb yoh olsa gönlüm çâk çâk
kim mürûr ilen bırağur rahneler divâra su

(ey sevgili.!) senin kılıcının ( kılıca benzeyen keskin bakışlarının) zevkinden gönlüm parça parça olsa da buna şaşılmaz. (nitekim) su da akarken duvarda yarıklar meydana getirir.

4.beyit*
vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânın sözün
ihtiyât ilen içer her kimde olsa yâre su

yaralı gönül senin okunun (ok temrenine benzeyen kirpiklerinin) sözünü korka korka söyler. (nitekim) yarası olan suyu ihtiyatla, çekine çekine içer.

5.beyit*
suya versün bâğban gülzârı zahmet çekmesün
bir gül açılmaz yüzün teg verse min gülzâre su

bahçıvan, gül bahçesini sele versin (boşuna) zahmet çekmesin. bin gül bahçesine su verse senin yüzün gibi (güzel) bir gül açılmaz.

6.beyit*
ohşatabilmez gubârını muharrir hattuna
hâme tek bahmahdan inse gözlerine kara su

hattatın gözlerine (aynı levhaya) bakmaktan kalem gibi kara su inse de (yine de) gubari yazısını senin yüzündeki tüylere benzetemez.

7.beyit*
ârızun yâdıyla nemnâk olsa müjgânım n’ola
zayi’ olmaz gül temennâsiyle vermek hâre su

senin yanağını anmaktan dolayı kirpiklerim ıslansa ne çıkar? zira gül elde etmek isteğiyle dikene verilen su boşa gitmez.

8.beyit*
gam güni etme dil-i bîmârdan tîgin dirîğ
hayrdur vermek karanu gicede bîmare su

gamlı günümde kılıcını (kılıç gibi keskin olan bakışını) hasta gönlümden esirgeme; (zira) karanlık gecede hastaya su vermek hayırlı bir iştir.

9.beyit*
iste peykânın gönül hecrinde şevkum sâkin it
susuzam bir kez bu sahrada menüm-çün ara su

gönül.! onun ok temrenine benzeyen kirpiklerini iste ve ayrılığında arzumu, özlemimi yatıştır; susuzum, bu çölde bir defa da benim için su ara.

10.beyit*
men lebün müştâkıyam zühhâd kevser talibi
nitekim meste mey içmek hoş gelür huşyâra su

ben dudağını arzuluyorum, sofular ise cennetteki kevseri istiyorlar. nitekim sarhoşa şarap içmek, aklı başında olana da su içmek hoş gelir.

11.beyit*
ravza-i kûyuna her dem durmayıp eyler güzâr
âşık olmuş galibâ ol serv-i hoş-reftâre su

su, her zaman senin cennet misali mahallenin bahçesine doğru akar. galiba o da, o serviye benzeyen nazlı gidişli güzele aşık olmuş.

12.beyit*
su yolın ol kûyundan taprag olup dutsam gerek
çün rakîbümdür dahı ol kûya koyman vara su

toprak olup suyun yolunu sevgilinin mahallesinden kesmeliyim, çünkü su benim rakibimdir, o yere varmaya bırakamam.

13.beyit*
dest-bûsi ârzusiyle ger ölsem dostlar
kûze eylen toprağım sunun anınla yâre su

dostlarım! eğer (sevgilinin) elini öpmek arzusuyla ölürsem toprağımdan bir testi yapın ve sevgiliye onunla su verin.

14.beyit*
serv serkeşlük kılur kumrî niyâzından meger
dâmenin duta ayagına düşe yalvara su

servi kumrunun yalvarmasından dolayı dik başlılık ediyor. su, servinin eteğine sarılır, ayağına düşüp yalvarırsa belki onu bundan vazgeçirebilir.

15.beyit*
içmek ister bülbülün kanın meger bir reng ile
gül budagınun mizâcına gire kurtara su

gül , bir hile ile bülbülün kanını içmek istiyor. su, gül dalının damarlarına girerek bülbülü bundan kurtarsın.

hayatta her insanın sevgilisi olmayabilir fakat her insanın sevgi göstereceği bir şeyleri mutlaka vardır ve bu kişiye mutluluk verir. bize kendimizi iyi hissettiren kişiler hep olmuştur hayatımızda ancak bazılar farklı bir şekilde etkilemiştir hayatlarımızı.

sesini dahi duymasanız da sadece hissetmeniz aptal, sıcak bir tebessüm oluşturabilir yüzünüzde. tek kelimesiyle hayat ritminizin değişmesine sebep olabilir. aya'nızın ısısını artırıp, ateşinizi yükseltebilir. ne söyleyeceğinizi, söyleyeceğinizi nasıl güzel söylemeniz gerektiğini bilemezsiniz ona karşı. mevlana'nın dediği gibi; “ben bende değil, sende de hem sen, hem ben, ben hem benimim, hem de senin, sen de benim, bir öyle garip hale bugün geldim ki sen ben misin, bilmiyorum, ben mi senim.” hissedilir bazen de..

öylesi güzel insanlar vardır ki hayatta uzakta da olsa sadece var olduklarını bilmemiz bile kendimizi mutlu etmemiz için bir sebeptir. gözlerimizi almak için mücevher takmaları gerekmemektedir bu kişilerin, ruhlarının parıltısı yetmektedir. hep yanı başımızda, etrafımızda olması ve sürekli görülmeleri gerekmez. fiziken olması, dokunulması şart değildir, hayaller kurduracak kadar gerçektirler ancak.
hissedersiniz, hep oradadır ve iyi ki vardır..
devamını gör...

medeniyet.
devamını gör...

''alasmaladık'' diye okunan söz öbeği.
genelde vedalarda kullanılır.

üniversiteye kadar ''alasmaladık'' sözünün açılımını bilmiyordum, eskiden bulunduğum durum içerisinde olanlar var olduğunu sandığım için açtım başlığı.
ve evet, gerçekten bilmiyordum.
devamını gör...

en ucuzu bin tl olduğundan mütevellid evimize gelemediği için ayağımıza gelmesi gereken hizmetin anonsudur.ama olsun ben genede bime gelmesini bekleyip 6 taksitle alıp keyfime bakacağımdır.*
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim