sevmediğin bir yazarın tanımını beğenmek
sevdiğim veya sevmediğim kimse olmadığı için nötr beğeni yapıyorum.
sevdiği ve sevmediği kişiler için ise oldukça sancılı bir süreci içinde barındıran eylem olduğu kanaatindeyim.
yapanları görüyorum, bazen yakalanıyorlar. sonra hemen geri çekiyorlar. sözlüğün azizliğine uğruyorlar. tabii bu yanlışlıkla yapanların başına gelen bi azizlik.
adam gibi adamlar kadın gibi kadınlar yazar ayırt etmeden yazılanı değerlendirirler.
sevdiği ve sevmediği kişiler için ise oldukça sancılı bir süreci içinde barındıran eylem olduğu kanaatindeyim.
yapanları görüyorum, bazen yakalanıyorlar. sonra hemen geri çekiyorlar. sözlüğün azizliğine uğruyorlar. tabii bu yanlışlıkla yapanların başına gelen bi azizlik.
adam gibi adamlar kadın gibi kadınlar yazar ayırt etmeden yazılanı değerlendirirler.
devamını gör...
ekşi sözlük'ün normal sözlük sansürü
valla demek ki normal sözlük azıcık titretmiş ekşi sözlük’ü, elemanlar daha da reklam yapmayalım diye de basmışlar sansürü. e ulan siz değil misiniz milleti çaylak onay sırasında bekletip yıllardır yazar yapmayan kekolar? normal sözlük’ün tırnağı olamazsınız bu konuda hiç kusura bakmayın.
en özgür sitede bu yapılıyorsa gerçekten bir karın ağrıları vardır. neyse, zamana bırakalım bakalım ne olacak.
en özgür sitede bu yapılıyorsa gerçekten bir karın ağrıları vardır. neyse, zamana bırakalım bakalım ne olacak.
devamını gör...
düşündüren sözler
her tercih bir vazgeçiştir.
devamını gör...
islam’da kadının yeri
yani kitaplarına göre gerektiğinde kadınlar dövülebiliyor. siz düşünün gerisini.
devamını gör...
5 nisan 2021 emekli amirallerin gözaltına alınması
gözaltı tedbirinin uygulanabilmesi için ortada bir suç şüphesi olması gerekir.
cmk m.91/2: gözaltına alma, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olmasına ve kişinin bir suçu
işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığına bağlıdır.
demek ki bize bir suç lazım.
bildiriyi okudum. #681061 nolu tanımdan ulaşabilirsiniz.
herhangi bir suçla ilişkilendirilebilecek iki cümleye rastladım.
1- " bu kumpaslardan çıkarılacak en önemli ders; tsk’nin, anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini titizlikle sürdürmesi zaruretidir."
2-"bu gerekçelerle, tsk ve deniz kuvvetlerimizi bu değerlerin dışına çıkmış, atatürk'ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabalarını kınıyor ve tüm varlığımızla karşı çıkıyoruz. aksi halde, türkiye cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir."
hain fetö kumpasından bahsediyorlar.
diyorlar ki; anayasanın değiştirilemez temel değerlerini yani şu meşhur ilk dört maddeyi tsk'nın sürdürmesi zaruridir.
bu maddelerde türkiye cumhuriyeti devletinin temel özelliklerinden bahsediliyor.
şimdi tsk nasıl sürdürecek bu maddeleri titizlikle? orası muamma.
ama sıradan biri çıksa dese ki anayasanın ilk dört maddesini sürdürmeliyiz. gözaltına almazlar.
neden? çünkü anayasanın maddelerini savunmuş olur. anayasanın maddelerini savunmak suç olabilir mi? olamaz.
ancak bunu söyleyen, emekli amiraller yani emekli silahlı bürokratlar olunca iş değişiyor. neden?
çünkü geçmişte darbe yaparken askerler ne diyorlardı? cumhuriyeti, devrimleri korumak bizim görevimiz. sonra da darbe yapıyorlardı.
dolayısıyla 1 numaralı cümle sıradan biri için suç teşkil etmeyecek fakat bir asker kişi sarf ettiğinde suç teşkil edecekse bu anayasa m. 10'daki eşitlik hükümlerine aykırı olmayacak mıdır? muğlak...
2 numaralı cümlede ise irtica tehdidinden bahsediliyor üstü kapalı şekilde. diyorlar ki biz tsk'nın bu temel değerlerden uzaklaşmış gösterilme çabalarının karşısındayız aksi halde biz karşı çıkmazsak tarihte örneği olan bunalımlı ve tehlikeli olayların yaşanma risk ve tehdidi ile karşı karşıya kalırız. irtica tehdidine karşı devleti yine biz koruruz demeye getiriyorlar.
tamam da az önce benim yaptığım şey yorum. yani ben o amirallere siz neyi ima ediyorsunuz kardeşim diyebilirim. ama o kadar.
sen şunu ima ettin diyerek yürütülecek soruşturma hukuki açıdan ne kadar sıhhatli olacaktır?
böyle bir durumda hangi suç şüphesinden bahsetmeliyiz?
hepsinden öte bu ifadeler hangi suç ile ilişkilendiriliyor? merak konusu...
sonuç olarak ne tarafa çekseniz oraya gidebilecek bir bildiri. buradan kovuşturmaya yer olmadığı kararı çıkabileceği gibi uzun vadede tutuklama ve mahkumiyet kararları da çıkabilir.
son olarak bu amirallerin yaptığı da iş değil yani. bu kadar öngörüsüz hareket etmek, hukuksuz yargı kararlarının çıkabileceği( elbette hukuki kararlar da çıkabilir) ihtimalini düşünememek en hafif tabiriyle işgüzarlıktır.
yap yine açıklamanı ama darbe ihtimalini akıllara getirme. sen darbe ihtimalini akıllara getirirsen alacağın reaksiyon da bu olur.
kusura bakmasınlar...
nerden bakarsanız garip bir durum yani...
edit :tck 316/1 kapsamında işlem yapılmış. 316'nın kapsamı çok geniş.
"bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümünde yer alan suçlardan herhangi birini elverişli vasıtalarla işlemek üzere maddi olgularla belirlenen bir biçimde anlaşırlarsa..."
bu suçlar; devletin güvenliğine karşı suçlar ve anayasal düzene karşı suçlar. 302'den 315'e kadar olan suçlar bu maddenin uygulama alanına giriyor.
alın size bir muğlaklık daha.
izah editi: 1 ve 2 numaralı cümlelerle ilgili çıkarımım kesin bir kanaat içermemektedir. emekli amiraller belki de başka bir şey kastetmişlerdir. bilemem. ama böyle yorumlanmaya müsait bir durum söz konusu.
cmk m.91/2: gözaltına alma, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olmasına ve kişinin bir suçu
işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığına bağlıdır.
demek ki bize bir suç lazım.
bildiriyi okudum. #681061 nolu tanımdan ulaşabilirsiniz.
herhangi bir suçla ilişkilendirilebilecek iki cümleye rastladım.
1- " bu kumpaslardan çıkarılacak en önemli ders; tsk’nin, anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini titizlikle sürdürmesi zaruretidir."
2-"bu gerekçelerle, tsk ve deniz kuvvetlerimizi bu değerlerin dışına çıkmış, atatürk'ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabalarını kınıyor ve tüm varlığımızla karşı çıkıyoruz. aksi halde, türkiye cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir."
hain fetö kumpasından bahsediyorlar.
diyorlar ki; anayasanın değiştirilemez temel değerlerini yani şu meşhur ilk dört maddeyi tsk'nın sürdürmesi zaruridir.
bu maddelerde türkiye cumhuriyeti devletinin temel özelliklerinden bahsediliyor.
şimdi tsk nasıl sürdürecek bu maddeleri titizlikle? orası muamma.
ama sıradan biri çıksa dese ki anayasanın ilk dört maddesini sürdürmeliyiz. gözaltına almazlar.
neden? çünkü anayasanın maddelerini savunmuş olur. anayasanın maddelerini savunmak suç olabilir mi? olamaz.
ancak bunu söyleyen, emekli amiraller yani emekli silahlı bürokratlar olunca iş değişiyor. neden?
çünkü geçmişte darbe yaparken askerler ne diyorlardı? cumhuriyeti, devrimleri korumak bizim görevimiz. sonra da darbe yapıyorlardı.
dolayısıyla 1 numaralı cümle sıradan biri için suç teşkil etmeyecek fakat bir asker kişi sarf ettiğinde suç teşkil edecekse bu anayasa m. 10'daki eşitlik hükümlerine aykırı olmayacak mıdır? muğlak...
2 numaralı cümlede ise irtica tehdidinden bahsediliyor üstü kapalı şekilde. diyorlar ki biz tsk'nın bu temel değerlerden uzaklaşmış gösterilme çabalarının karşısındayız aksi halde biz karşı çıkmazsak tarihte örneği olan bunalımlı ve tehlikeli olayların yaşanma risk ve tehdidi ile karşı karşıya kalırız. irtica tehdidine karşı devleti yine biz koruruz demeye getiriyorlar.
tamam da az önce benim yaptığım şey yorum. yani ben o amirallere siz neyi ima ediyorsunuz kardeşim diyebilirim. ama o kadar.
sen şunu ima ettin diyerek yürütülecek soruşturma hukuki açıdan ne kadar sıhhatli olacaktır?
böyle bir durumda hangi suç şüphesinden bahsetmeliyiz?
hepsinden öte bu ifadeler hangi suç ile ilişkilendiriliyor? merak konusu...
sonuç olarak ne tarafa çekseniz oraya gidebilecek bir bildiri. buradan kovuşturmaya yer olmadığı kararı çıkabileceği gibi uzun vadede tutuklama ve mahkumiyet kararları da çıkabilir.
son olarak bu amirallerin yaptığı da iş değil yani. bu kadar öngörüsüz hareket etmek, hukuksuz yargı kararlarının çıkabileceği( elbette hukuki kararlar da çıkabilir) ihtimalini düşünememek en hafif tabiriyle işgüzarlıktır.
yap yine açıklamanı ama darbe ihtimalini akıllara getirme. sen darbe ihtimalini akıllara getirirsen alacağın reaksiyon da bu olur.
kusura bakmasınlar...
nerden bakarsanız garip bir durum yani...
edit :tck 316/1 kapsamında işlem yapılmış. 316'nın kapsamı çok geniş.
"bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümünde yer alan suçlardan herhangi birini elverişli vasıtalarla işlemek üzere maddi olgularla belirlenen bir biçimde anlaşırlarsa..."
bu suçlar; devletin güvenliğine karşı suçlar ve anayasal düzene karşı suçlar. 302'den 315'e kadar olan suçlar bu maddenin uygulama alanına giriyor.
alın size bir muğlaklık daha.
izah editi: 1 ve 2 numaralı cümlelerle ilgili çıkarımım kesin bir kanaat içermemektedir. emekli amiraller belki de başka bir şey kastetmişlerdir. bilemem. ama böyle yorumlanmaya müsait bir durum söz konusu.
devamını gör...
amazing grace
'özgürlüğün şarkısı' olarak türkçeye çevrilen ve gerçeklere dayanan 2006 yapımı filmdir.başrolünde ioan gruffudd ve benedict cumberbatch yer almıştır. film genel olarak kölelik karşıtı ticaret yasasını ingiliz parlamentosunda william wilberforce ile yakın arkadaşı (ve o dönemde oldukça genç yaşta(28) ingiltere başbakanı olmuş fakat yine genç yaşta hastalık sebebiyle vefat eden )william pitt tarafından kabul ettirilmeye çalışılmasını anlatmaktadır.tarihi gerçeklere dayanması sebebiyle tarih-biyografi sevenlerin ilgiyle izleyeceğini düşünüyorum.
film ismini ise 'amazing grace' adındaki anonim bir iskoç ezgisinden almıştır.albert finney'nin canlandırdığı anglikan din adamı john newton tarafından bu ezgi üzerine sözler yazılarak bir protestan ilahisi haline getirilmiştir.amazing grace melodisi aslında oldukça meşhurdur.gayda ile çalınan versiyonu amerikan, ingiliz ve iskoç resmi törenlerinde sıkça icra edilir.insanda hem hüzün hem de coşku duygusunu aynı anda uyandırabilen eşine az rastlanır ezgilerdendir.
film ismini ise 'amazing grace' adındaki anonim bir iskoç ezgisinden almıştır.albert finney'nin canlandırdığı anglikan din adamı john newton tarafından bu ezgi üzerine sözler yazılarak bir protestan ilahisi haline getirilmiştir.amazing grace melodisi aslında oldukça meşhurdur.gayda ile çalınan versiyonu amerikan, ingiliz ve iskoç resmi törenlerinde sıkça icra edilir.insanda hem hüzün hem de coşku duygusunu aynı anda uyandırabilen eşine az rastlanır ezgilerdendir.
devamını gör...
bazı rollerin insanın üzerine yapışması
çevremdeki dostlarım beni hep güler yüzlü, sevecen sansalar da günlük hayatta tanımadığım insanlara karşı çok soğuk olabiliyorum. ayrıca o kadar güler yüzlü biri de hiç ama hiç değilim. olabildiğince karamsar ve umutsuz oluyorum genelde ama bu sadece kendimle başbaşa kaldığım zamanlara oluyor. yanımda sevdiğim biri varsa dünya yansa umrumda olmaz, o gülümseme yüzümden hiç eksik olmaz.
devamını gör...
olgunluk belirtileri
kişinin kendisini hatasıyla sevabıyla kabullenmeye başlaması sanırım. çünkü zaman geçtikçe kendiyle kalıyor insan. ve bir kere daha anlıyor ki yalnızlık ömür boyu.
devamını gör...
the big bang theory
chuck lorre * ve bill prady tarafından yaratılmış, sitcom tarzı bir dizidir. toplamda 12 sezon, 279 bölümden oluşmaktadır.
benim favori dizimdir, aynı zamanda dizideki favori karakterim de tabii ki çok sevgili sheldon cooper'dır.
dizide beş ana karakter görüyoruz, bunlar sheldon cooper, leonard hofstadter, howard wolowitz, rajesh koothrappali ve penny'dir. sevgili penny'nin soyadına dizi boyunca asla denk gelinmemiştir.
ayrıca bu beş ana karakter dışında sıklıkla gördüğümüz üç kişi daha vardır, bunlar leslie winkle, amy farrah fowler ve bernadette rostenkowski'dir.
konusuna değinecek olursak* kaliforniya teknoloji enstitüsünde çalışan iki üstün zekalı ev arkadaşı olan teorik fizikçi canım sheldon ile deneysel fizikçi olan leonard'ın birbirlerini bulması ile başlayıp, karşı dairelerine hayali oyuncu olmak olan ama garsonluk yapan penny'nin taşınması ile hareketleniyor ve başta leonard'ın arkadaşı olan doktorasız uzay mühendisi howard ile astrofizikçi raj'ın tuhaflıkları ile daha da renkli bir hal alıyor.
--! spoiler !--
...
penny için soyadı hiç yok diyemiyoruz bu arada, dizinin sonunda kendisi bir hofstadter olacaktır. söylemeden edemedim.
...
--! spoiler !--
benim favori dizimdir, aynı zamanda dizideki favori karakterim de tabii ki çok sevgili sheldon cooper'dır.
dizide beş ana karakter görüyoruz, bunlar sheldon cooper, leonard hofstadter, howard wolowitz, rajesh koothrappali ve penny'dir. sevgili penny'nin soyadına dizi boyunca asla denk gelinmemiştir.
ayrıca bu beş ana karakter dışında sıklıkla gördüğümüz üç kişi daha vardır, bunlar leslie winkle, amy farrah fowler ve bernadette rostenkowski'dir.
konusuna değinecek olursak* kaliforniya teknoloji enstitüsünde çalışan iki üstün zekalı ev arkadaşı olan teorik fizikçi canım sheldon ile deneysel fizikçi olan leonard'ın birbirlerini bulması ile başlayıp, karşı dairelerine hayali oyuncu olmak olan ama garsonluk yapan penny'nin taşınması ile hareketleniyor ve başta leonard'ın arkadaşı olan doktorasız uzay mühendisi howard ile astrofizikçi raj'ın tuhaflıkları ile daha da renkli bir hal alıyor.
--! spoiler !--
...
penny için soyadı hiç yok diyemiyoruz bu arada, dizinin sonunda kendisi bir hofstadter olacaktır. söylemeden edemedim.
...
--! spoiler !--
devamını gör...
günün sözü
doğrudur, kitap okumak karın doyurmuyor .ancak karnı tok, beyni boş adamlardan çektiğimiz kadar hiç kimseden çekmedik.
zülfü livaneli
zülfü livaneli
devamını gör...
başka bir şehirde yeni bir hayata başlamak
finansal sorunlar olmasa şu dakika* gerçekleştireceğim gelecek planıdır. kafanda seninle geldiği için acılar geçer mi belirsiz. yine de tecrübelemek lazım bence. bir şans vermeli, reset atmalı.
duramıyorum yerimde. sanki bu ev, bu şehir benim değil.
duramıyorum yerimde. sanki bu ev, bu şehir benim değil.
devamını gör...
birhan keskin
bir röportajında yeryüzünün en güzel hali hangisi? sorusuna insan elinin değmediği bütün halleri güzel cevabını vererek "evren ve insan" ilişkisinin en güzel özetini bir tokat gibi yüzümüze çarpmış olan kadın gibi kadındır. şiirlerin sultanıdır.
-aşk-
sevgilim sabahın erkenini seviyor.
ben geceyi ve esmerliğini onun.
o dorukları seviyor, korkuyor bundan.
ben rüzgârla buluşan tepeyi, tuhaflığı.
ona bir yeşil gülümsüyor,
ben, hayatı delice sevdiysem nasıl,
diyorum, seni de öyle.
o kendi boşluğunda oyalanan günlerde
canı sıkılan bir çocuk gibi uyuyor,
ben göğe bakıyorum geceden.
kendi çukurunu bulmuş deniz gibiyim
diyorum, yanında,
o , sabahları eğilip öpüyor denizi.
çıplağın çıplağımda, rüzgârın dağımda olsun,
esmerliğin gecemde, öyle kal.
"bulutlara bak, gidiyorlar hızla" diyorsun,
yağmur bir yalıyor yüzümü, bir duruyor.
sabahları eğilip yüzüme
öpüşün geçiyor bir,
bir duruyor aklım.
su ve rüzgâr, dağ ve doruk,
sonsuz hepsi,
oysa camdaki sardunya gibi üşür
bana biçtiğin ömür,
ölüm geliyor aklıma bir,
bir, çıplağın çıplağımda.
rüzgârın dağımda olsun, esmerliğin gecemde
öyle kal, sana sonsuz sarıldığımda.
kim bağışlayacak beni kitabından.
-aşk-
sevgilim sabahın erkenini seviyor.
ben geceyi ve esmerliğini onun.
o dorukları seviyor, korkuyor bundan.
ben rüzgârla buluşan tepeyi, tuhaflığı.
ona bir yeşil gülümsüyor,
ben, hayatı delice sevdiysem nasıl,
diyorum, seni de öyle.
o kendi boşluğunda oyalanan günlerde
canı sıkılan bir çocuk gibi uyuyor,
ben göğe bakıyorum geceden.
kendi çukurunu bulmuş deniz gibiyim
diyorum, yanında,
o , sabahları eğilip öpüyor denizi.
çıplağın çıplağımda, rüzgârın dağımda olsun,
esmerliğin gecemde, öyle kal.
"bulutlara bak, gidiyorlar hızla" diyorsun,
yağmur bir yalıyor yüzümü, bir duruyor.
sabahları eğilip yüzüme
öpüşün geçiyor bir,
bir duruyor aklım.
su ve rüzgâr, dağ ve doruk,
sonsuz hepsi,
oysa camdaki sardunya gibi üşür
bana biçtiğin ömür,
ölüm geliyor aklıma bir,
bir, çıplağın çıplağımda.
rüzgârın dağımda olsun, esmerliğin gecemde
öyle kal, sana sonsuz sarıldığımda.
kim bağışlayacak beni kitabından.
devamını gör...
saçını örtme olayında tam olarak neye saygı duyulacağı meselesi
insana ve onun tercihine.
her insan özen hak eder.
her insan özen hak eder.
devamını gör...
antonio gramsci
evet gramsci, büyük bir teorisyendir. yeni bir yol açmış ve geçmişin düşünce kalıplarını (özellikle marx) kırarak, onları yaşadığı döneme uyarlama yolunu seçmiştir. ama bana göre gramsci bundan çok çok daha fazlasıdır. evet elinize onun kitaplarını alıp, düşünceleri ile nutuklar atabilir, literatüre kazandırdığı yeni kavramlar üzerinden derin analizler kasabilir ve tüm bu derinliğin arasında kaybolabilirsiniz. veyahut tam tersi şekilde onu revizyonistlikle suçlayıp, kendisine karşı devrimci sıfatı yapıştırıp, eskinin ezber cümleleri ile fikirlerine ve durduğu yere saldırabilirsiniz. ama tüm bunlar en nihayetinde, sonuç alamayacağınız, yaşama ve yaşamın içindeki sömürüye karşı fiilen kullanamayacağınız tutumlardır. bunlarla sadece fikirsel mastürbasyon yapmış olursunuz. kimilerinin zamanında yaptıkları gibi (!)
oysa gramsci bunların hepsinden ötedir; bir kere yaptıklarının ve mücadelesinin yaşamda karşılığı vardır. özellikle ''fabrika konseyleri hareketi'' gramsci'nin hayata ve insanlara dokunduğu bir gerçekliktir. eskinin süslü sloganları arasında sıkışıp kalmış sosyalist yöneticilere ve kalıplaşmış bir politik tutumun esiri olmuş zavallılara verilen bir derstir. gramsci sadece teori üretip, nutuk atmamıştır. bunların altını doldurmuş ve bu yüzden de ciddi tepkiler almış sonrasında da bedeller ödemiştir. işçi sınıfını direkt mücadele evresine katabilmek adına arkadaşlarıyla birlikte, gezmedik fabrika ve neredeyse konuşmadık işçi bırakmamıştır. bu çabaları da olumlu sonuçlar doğurmuştur. seçimlere direkt olarak etki etmiştir. alınan %32'lik oy oranı büyük oranda gramsci ve arkadaşlarının eseridir.
halkı gütmeyi, onların yerine düşünmeyi, popülist söylemlerle halkın gözünü boyamayı seçmiş olan sözde devrim neferleri (!) ve aymaz aydınlarla arasındaki keskin çizgi halkla birlikte yürümeyi ve onları mücadele evresine katmayı seçmiş olmasıdır. zaten bununla ilgili hapishane defterleri adlı yapıtında sıkça göndermeleri bulunur. aydın (!) olmanın verdiği yetkiye dayanarak, kendilerini halktan farklı bir noktada konumlandıranları ve böylece fikirsel dünya ile mücadele alanı arasındaki bağların kopmasına sebep olanları sağlam argümanlarla yerin dibine sokar. hani bizde de vardır ya bazı meşhur söz kalıpları; halka inememek, halkla buluşamamak, halkın dilinden anlayamamak vesaire, işte bunlara ilişkin tüm somut çözümler gramsci'nin yaşam hikâyesinde ve eserlerinde açıkça görülmektedir. lakin bu husus kimsenin umurunda değildir.
bu mevzu ile ilgili, en zihin açıcı saptamalarından birisi şudur; ''sistemin gerçek gücü yönetici sınıfın şiddetinde veya devlet örgütünün zorlayıcı kuvvetinde değil, yöneticilere ait ‘dünya kavramının yönetilenler tarafından kabul edilişindedir. yönetici sınıfın felsefesi ''ortak duyu'' durumuna gelene kadar karmaşık basitleşme süreçlerinden geçer. ortak duyu, yığınların felsefesidir; yaşadıkları toplumun ahlâk, gelenek ve kurumlarını böylelikle benimserler.''
siz ne kadar bu düşünce dünyasının çarpıklığını da anlatsanız, siz ne kadar kalkıp bu yanlışlarla ilgili nutuklarda atsanız, sahada o insanlarla birlikte bir şeylerin üzerine taş koymadıkça, onlara dokunmadıkça ve tepeden bakmaya devam ettikçe aynı hüsranı yaşamaya devam edersiniz. zira oturmuş olan bu düşünce tarzının arkasında yüzyılların birikimi vardır. bunları aydın aymazlığı ve eski moda süslü sloganlarla yıkamazsınız. neyse çok uzamasın, gramsci fikir dünyasına kattıklarıyla birlikte mücadele dünyasına kattıkları sebebiyle ayrı ve özel bir yerdedir. okunması ve anlaşılması özellikle hayata soldan bakanlar için elzem olduğu kadar aslında her kesimden insan için önemlidir. sonrasında benzer eleştiriler anlamında, tamamlayıcı olması açısından togliatti okuması da yapmak gerekir diye düşünürüm.
özetle kavram analizinden ziyade pratiğin analizini yapmak gramsci konusunda daha önemlidir. kavramlar zaten okunur anlaşılır gramsci'nin sırrı pratiğinde ve onun geliştirilmesinde saklı.
oysa gramsci bunların hepsinden ötedir; bir kere yaptıklarının ve mücadelesinin yaşamda karşılığı vardır. özellikle ''fabrika konseyleri hareketi'' gramsci'nin hayata ve insanlara dokunduğu bir gerçekliktir. eskinin süslü sloganları arasında sıkışıp kalmış sosyalist yöneticilere ve kalıplaşmış bir politik tutumun esiri olmuş zavallılara verilen bir derstir. gramsci sadece teori üretip, nutuk atmamıştır. bunların altını doldurmuş ve bu yüzden de ciddi tepkiler almış sonrasında da bedeller ödemiştir. işçi sınıfını direkt mücadele evresine katabilmek adına arkadaşlarıyla birlikte, gezmedik fabrika ve neredeyse konuşmadık işçi bırakmamıştır. bu çabaları da olumlu sonuçlar doğurmuştur. seçimlere direkt olarak etki etmiştir. alınan %32'lik oy oranı büyük oranda gramsci ve arkadaşlarının eseridir.
halkı gütmeyi, onların yerine düşünmeyi, popülist söylemlerle halkın gözünü boyamayı seçmiş olan sözde devrim neferleri (!) ve aymaz aydınlarla arasındaki keskin çizgi halkla birlikte yürümeyi ve onları mücadele evresine katmayı seçmiş olmasıdır. zaten bununla ilgili hapishane defterleri adlı yapıtında sıkça göndermeleri bulunur. aydın (!) olmanın verdiği yetkiye dayanarak, kendilerini halktan farklı bir noktada konumlandıranları ve böylece fikirsel dünya ile mücadele alanı arasındaki bağların kopmasına sebep olanları sağlam argümanlarla yerin dibine sokar. hani bizde de vardır ya bazı meşhur söz kalıpları; halka inememek, halkla buluşamamak, halkın dilinden anlayamamak vesaire, işte bunlara ilişkin tüm somut çözümler gramsci'nin yaşam hikâyesinde ve eserlerinde açıkça görülmektedir. lakin bu husus kimsenin umurunda değildir.
bu mevzu ile ilgili, en zihin açıcı saptamalarından birisi şudur; ''sistemin gerçek gücü yönetici sınıfın şiddetinde veya devlet örgütünün zorlayıcı kuvvetinde değil, yöneticilere ait ‘dünya kavramının yönetilenler tarafından kabul edilişindedir. yönetici sınıfın felsefesi ''ortak duyu'' durumuna gelene kadar karmaşık basitleşme süreçlerinden geçer. ortak duyu, yığınların felsefesidir; yaşadıkları toplumun ahlâk, gelenek ve kurumlarını böylelikle benimserler.''
siz ne kadar bu düşünce dünyasının çarpıklığını da anlatsanız, siz ne kadar kalkıp bu yanlışlarla ilgili nutuklarda atsanız, sahada o insanlarla birlikte bir şeylerin üzerine taş koymadıkça, onlara dokunmadıkça ve tepeden bakmaya devam ettikçe aynı hüsranı yaşamaya devam edersiniz. zira oturmuş olan bu düşünce tarzının arkasında yüzyılların birikimi vardır. bunları aydın aymazlığı ve eski moda süslü sloganlarla yıkamazsınız. neyse çok uzamasın, gramsci fikir dünyasına kattıklarıyla birlikte mücadele dünyasına kattıkları sebebiyle ayrı ve özel bir yerdedir. okunması ve anlaşılması özellikle hayata soldan bakanlar için elzem olduğu kadar aslında her kesimden insan için önemlidir. sonrasında benzer eleştiriler anlamında, tamamlayıcı olması açısından togliatti okuması da yapmak gerekir diye düşünürüm.
özetle kavram analizinden ziyade pratiğin analizini yapmak gramsci konusunda daha önemlidir. kavramlar zaten okunur anlaşılır gramsci'nin sırrı pratiğinde ve onun geliştirilmesinde saklı.
devamını gör...
ağlama duvarı
yahudi'ler için kutsaldır.yahudi'ler burada dua'larını yaparlarken çıkan seslerden ötürü ağlama duvarı olarak anılır.
devamını gör...
bir bira bir paket sigara
50 tl'dir. hep 50 tl'lik aldığımdan beni etkilemeyendir.
emeği geçen herkesin alnından öperim.
emeği geçen herkesin alnından öperim.
devamını gör...
bir yazarın sizi gözlediğini fark etmek
takip ettiğim yazar (beni değil de) hep aynı yazarı gözetliyor. üzerine bir de o yazarın nickaltinda bi dünya edebiyat parcalamiş. yetmemiş bir de aynı basliklara tanım girmiş; erketeye yatmış aslan mı yoksa güle oynaya tanım giren o tertemiz duyguların sahibi saf salak ceylan mı kazanacak diye merakla izliyorum. bu durumda ben de kamuflaj yapmış belgeselci oluyorum. çok eğlenceli olan sözlük özelliği.
devamını gör...
oysa herkes güldürür sevdiğini
'oysa herkes güldürmelidir sevdiğini' olması gereken söz. zira sevdiğini söyleyip ağlatanlar da çok.
devamını gör...
sürekli edebiyat yapan erkek kişisi
konuşma ihtiyacını doyuracak birilerini arıyordur fakat insanlar genelde onunla buluştuğunda ev araba içki eğlence konuşup yarım saat sonra da telefonunu açıp sahibindencom'da araba ilanı kaydırıyorsa haliyle bu kişide ağır bir darbe bırakıp, kaliteli konuşmalar yapma ihtiyacını karşılayamadan yine bir buluşmanın sonuna gelinecektir.
eleman iki kelime mantıklı bir şey söylemeye kalkıştığında da son okuduğu kitap cin ali olan lise seviyesi insancıklar bu arkadaşımızı "edebiyat yapma birader" diyerekten susturmaya yelteneceklerdir.
ve bir umut toplumla etkileşime giren bireyimiz, yaptığı hatanın farkına varacak ve toplumdan kendini soyutlama mevzusunu kendiyle önüne boyuna tekrardan düşünecektir.
ardından kısa bir süre sonra klinik depresyon sonra ise majör depresif bozukluklar baş gösterecek, bireyimizi intiharın eşiğine sürükleyecektir.
ya da zavallı bireyimiz kendine çeki düzen verecek, en yakın zamanda ya yazar ya şair olarak karşımıza çıkacak veyahut çıkmaya hazırlanacaktır.
zaten edebiyatçılar hep anlaşılamamışlardan çıkmamış mıdır?
eleman iki kelime mantıklı bir şey söylemeye kalkıştığında da son okuduğu kitap cin ali olan lise seviyesi insancıklar bu arkadaşımızı "edebiyat yapma birader" diyerekten susturmaya yelteneceklerdir.
ve bir umut toplumla etkileşime giren bireyimiz, yaptığı hatanın farkına varacak ve toplumdan kendini soyutlama mevzusunu kendiyle önüne boyuna tekrardan düşünecektir.
ardından kısa bir süre sonra klinik depresyon sonra ise majör depresif bozukluklar baş gösterecek, bireyimizi intiharın eşiğine sürükleyecektir.
ya da zavallı bireyimiz kendine çeki düzen verecek, en yakın zamanda ya yazar ya şair olarak karşımıza çıkacak veyahut çıkmaya hazırlanacaktır.
zaten edebiyatçılar hep anlaşılamamışlardan çıkmamış mıdır?
devamını gör...