aynı evde yaşıyormuş gibi entryler
herkes kirlilerini getirsin, birazdan beyazları makineye atacağım. bir de banyoyu boşaltın duş alacağım.
devamını gör...
ellerin üşümesi
hayatımın büyük çoğunluğunda mevsim ve hava durumu fark etmeksizin yaşadığım ve elimin yüzüme dokundurmaya korkacağım kadar soğuk olması durumu.sebebi anemi(kansızlık),demir ve bazı vitamin eksiklikleri sanırım.
devamını gör...
güne bir şarkı bırak
devamını gör...
parfümü abartan tip
bir de karnın açsa o mide bulantısını tüm gün çekersin *
devamını gör...
edebiyat dedikoduları
orhan velinin bir şiiri diş fırçasına sarılı olarak bulunmuştur. vefatından sonra yayımlanan bu şiiri; aşk resmi geçidi dir.
devamını gör...
hasan can kaya'nın para için izleyicilerini satması
an itibarı ile youtube'da konuşanların bütün bölümlerini kaldırdı.
acun ılıcalı'nın sahibi olduğu exxen tv ile anlaşmış, bölümler oraya yükleniyor.
güldükçe çoğalıyoruz diyordu, gülmeyi de parayla satmaya başladı.
ne diyim helal.
acun ılıcalı'nın sahibi olduğu exxen tv ile anlaşmış, bölümler oraya yükleniyor.
güldükçe çoğalıyoruz diyordu, gülmeyi de parayla satmaya başladı.
ne diyim helal.
devamını gör...
insanın özü ağlamayınca gözü ağlamazmış
rahatsız ukdesi gibi olan ama aslında benim başlığımdır.
yazar, bu başlıkta diyor ki: "insanın kalbi ağlamayınca gözünden yaş gelmez." içine içine ağlamak da bir yere kadar. yumruğunuzdan büyüklüğe ulaşınca gözlerden taşma yapar.
yazar, bu başlıkta diyor ki: "insanın kalbi ağlamayınca gözünden yaş gelmez." içine içine ağlamak da bir yere kadar. yumruğunuzdan büyüklüğe ulaşınca gözlerden taşma yapar.
devamını gör...
yalan söylediğini bildiğiniz insanı dinlemek
amatör oyuncu izlemek gibi olan seyir.
arada soru sorun, yalanı yeniden kursun, az yorulsun.
arada soru sorun, yalanı yeniden kursun, az yorulsun.
devamını gör...
reddedilme korkusu ile açılamamak
bir şeyi yapıp pişman olmak, yapmayıp pişman olmaktan yeğdir her zaman. zira sonucu bilemezsiniz, belki her şey çok güzel olur, kim bilir.
devamını gör...
şefkat
insanların davranışları gibi, yüz ifadelerini de değiştiren bir duygudur.
bebeği karnında anne adayının karnını okşarken ya da doğum yapmış bir annenin yavrusunu kucağına alırken yüzünde bir ışıltı, hoş bir bakış, tatlı bir gülüş, merhametli bir duruş vardır.
bebeği karnında anne adayının karnını okşarken ya da doğum yapmış bir annenin yavrusunu kucağına alırken yüzünde bir ışıltı, hoş bir bakış, tatlı bir gülüş, merhametli bir duruş vardır.
devamını gör...
sözlüğü bırakmak
birilerinin gerçekleştirmem için yoğun çaba sarfettiği durum.
eski sevgili gibi içip içip kapıma dayanıyor, bir takım telkinler, aba altından sopa göstermeler falan yer mi len bağcılar çocuğu.
sana istediğini vermeyeceğim bunu bil, derdinin format olmadığını da gayet iyi biliyorum gerçi sen de inkar etmek yerine topu çeviriyorsun.
sonuç olarak buradayım, kuralına göre oynayıp seni rahatsız etmeye devam edeceğim.
gerçi bu seferde sen niye kurallara uyuyorsun diye gelirsin diye düşünüyorum bu sefer gelirsen sana görüldü atıcam sadece, belki ceza vermek için bahanen olur*.
eski sevgili gibi içip içip kapıma dayanıyor, bir takım telkinler, aba altından sopa göstermeler falan yer mi len bağcılar çocuğu.
sana istediğini vermeyeceğim bunu bil, derdinin format olmadığını da gayet iyi biliyorum gerçi sen de inkar etmek yerine topu çeviriyorsun.
sonuç olarak buradayım, kuralına göre oynayıp seni rahatsız etmeye devam edeceğim.
gerçi bu seferde sen niye kurallara uyuyorsun diye gelirsin diye düşünüyorum bu sefer gelirsen sana görüldü atıcam sadece, belki ceza vermek için bahanen olur*.
devamını gör...
release that witch
diaspor madeni demeden atıklar, bauxite... wtf!? alüminyum ekstrüzyonu! diye sevinen ve kafasında kullanılabilecek alanları düşünmeye başlayan bünyeler için orgazmik bir light novel. isekai türünün en güzel örneklerinden biri olduğunu söylemek yanlış olmaz bence. klişeler var mı var ama son zamanlarda yükselişte olan the rising of the shield hero*, solo leveling, the gamer gibi rpg-vari isekailerden ziyade biraz daha zemini yere basan bir light novel. ortalama zekaya sahip bir mühendisin bir anda kendini cadıların asıldığı, kilisenin bin türlü baskı kurduğu, taht savaşlarının yaşandığı orta çağın göbeğinde bir prens olarak bulması ile olaylar gelişiyor. kralın 4. oğlu olan roland'ın bedeninde uyanan ana karakter modern çağın bilgileri ve cadıların yetenekleri ile beraber hızlandırılmış çağ atlama kursu veriyor resmen. işin gevezeliği bir kenara, başlarda harem'in dibini sıyıran ve fantastik yanı baskın olan novel bölümler ilerledikçe ateşli silahların üretimi, modern toplumun inşası, sanayileşme derken oldukça etkileyici bir hale geliyor. roland'ın içinden nazi propaganda bakanı goebbels'in çıkması da beni okurken epey güldürmüştü. ana hikayenin ilerleyişine bakarsak da yazarı epey john locke okumuş gibi.* yanılmıyorsam manhua olarak da bulunmakta.
devamını gör...
en sevilen dizi çifti
biri çıkıp kerem bursin ve hande erçel derse kendimi sözlükten aşağı atacağım başlıktır.
devamını gör...
tentakül
hidra isimli canlılarda bulunan ;düşmanlardan korunmak ve avlanmak için kullanılan kolsu uzantılardırlar.
devamını gör...
yazarların yazdığı hikayeler
defter

olmamış hikâyeleri yazmayacağıma söz verdim. ya da yarım kalmış hikayeler artık beni ilgilendirmiyor. tam olmadıkları sürece tıpkı ben gibi ne anlamı var bütün bunların. oysa derinden biliyorum tam olmak diye bir şey yok. sahneler beliriyor gözlerimin önünde. bir kadın bir erkek sürekli. atışıp duran. ya da bir sürü yakın kadın birbirinin kuyusunu kazan. hayat bu kadar da zor olmamalı derken gerçekten de bir bakıyorsun ve aslında hiçbir zorluğu yokmuş. sonra bir defter buluyorsun yolda yürürken. kara kaplı ve sayfaları kapağından daha da kara. yanında beyaz kalem yok ki doldurasın. hep hayal ettiğin beyaz defteri çıkarmıyor hayat sana bak işte. yolda yürürken bile bir oyun bir ironi abidesi cilveli yalancılar gibi yaşam denilen zımbırtı. alıyorum defteri. yoluma devam ediyorum. sokaklar dar gelmiyor nedense. şehir boş. psikolojik şiddet uygulayıcı üniformalılar sokak başlarını tutmuş. direniyorum. psikolojim zaten böyleyken beni bozamazsınız diyorum içimden ve kendi isyan bayrağımı açıyorum.
ama hikayelerim ya da olmamış öykülerim gibi isyanlarım da eksik ve tam olamadan kayboluyor kış akşamına. bu kar yağmayan şehirde soğuğun acımasızlığı beni üzüyor. üzülecek başka şey bulamıyormuş gibi buna ağlamaya karar veriyorum ve ani bir hareketle o an yanından geçmekte olduğum kahve dükkanına oturuyorum.
bir filtre sade kahve lütfen.
garson şeker getiriyor elimle iteliyorum.
kelimelerim azaldı ruhumda.
kara kaplı defteri çıkarıyorum. masanın üzerine açıyorum siyah sayfalarını ve inanır mısınız bir mucize gerçekleşiyor.
bir kış gecesi kar yağmayan şehrin ölümle bezenmiş bulutlarından çiçekler yağıyor beyaz beyaz …
usul dökülüyorlar kara sayfalara. üç beş saniye sonra eriyip gidiyorlar
böylece doğa diyor ki bana. sen yazmasan bile yarım öykülerini. ben sana anlılk koca bir roman yazacağım.
kapatmıyorum defteri.
bir sayfa daha çeviriyorum.
tipi başlıyor. belki de burada donsam diyorum. doğa yazsa romanını. hareketsiz bir baş karakter olsam.
burada bu kafede bu siyah kahvenin açık kahverengiye döndüğü akşamda. ama işte her istediğiniz her zaman olmuyor. bunu öğrenecek yaşa gelmiş olmak beni şaşırtıyor.
ve tipi duruyor.
ince bir yağmur az önce beyaza bulanmış kara sayfaları ıslatıyor.
artık işe yaramazlar beyaz bir kalemim olsa bile.
tanrıya bir dilek iletiyorum içimden.
duyuyor mu bilmiyorum.

olmamış hikâyeleri yazmayacağıma söz verdim. ya da yarım kalmış hikayeler artık beni ilgilendirmiyor. tam olmadıkları sürece tıpkı ben gibi ne anlamı var bütün bunların. oysa derinden biliyorum tam olmak diye bir şey yok. sahneler beliriyor gözlerimin önünde. bir kadın bir erkek sürekli. atışıp duran. ya da bir sürü yakın kadın birbirinin kuyusunu kazan. hayat bu kadar da zor olmamalı derken gerçekten de bir bakıyorsun ve aslında hiçbir zorluğu yokmuş. sonra bir defter buluyorsun yolda yürürken. kara kaplı ve sayfaları kapağından daha da kara. yanında beyaz kalem yok ki doldurasın. hep hayal ettiğin beyaz defteri çıkarmıyor hayat sana bak işte. yolda yürürken bile bir oyun bir ironi abidesi cilveli yalancılar gibi yaşam denilen zımbırtı. alıyorum defteri. yoluma devam ediyorum. sokaklar dar gelmiyor nedense. şehir boş. psikolojik şiddet uygulayıcı üniformalılar sokak başlarını tutmuş. direniyorum. psikolojim zaten böyleyken beni bozamazsınız diyorum içimden ve kendi isyan bayrağımı açıyorum.
ama hikayelerim ya da olmamış öykülerim gibi isyanlarım da eksik ve tam olamadan kayboluyor kış akşamına. bu kar yağmayan şehirde soğuğun acımasızlığı beni üzüyor. üzülecek başka şey bulamıyormuş gibi buna ağlamaya karar veriyorum ve ani bir hareketle o an yanından geçmekte olduğum kahve dükkanına oturuyorum.
bir filtre sade kahve lütfen.
garson şeker getiriyor elimle iteliyorum.
kelimelerim azaldı ruhumda.
kara kaplı defteri çıkarıyorum. masanın üzerine açıyorum siyah sayfalarını ve inanır mısınız bir mucize gerçekleşiyor.
bir kış gecesi kar yağmayan şehrin ölümle bezenmiş bulutlarından çiçekler yağıyor beyaz beyaz …
usul dökülüyorlar kara sayfalara. üç beş saniye sonra eriyip gidiyorlar
böylece doğa diyor ki bana. sen yazmasan bile yarım öykülerini. ben sana anlılk koca bir roman yazacağım.
kapatmıyorum defteri.
bir sayfa daha çeviriyorum.
tipi başlıyor. belki de burada donsam diyorum. doğa yazsa romanını. hareketsiz bir baş karakter olsam.
burada bu kafede bu siyah kahvenin açık kahverengiye döndüğü akşamda. ama işte her istediğiniz her zaman olmuyor. bunu öğrenecek yaşa gelmiş olmak beni şaşırtıyor.
ve tipi duruyor.
ince bir yağmur az önce beyaza bulanmış kara sayfaları ıslatıyor.
artık işe yaramazlar beyaz bir kalemim olsa bile.
tanrıya bir dilek iletiyorum içimden.
duyuyor mu bilmiyorum.
devamını gör...
ateist kaplumbağa
oy veren butonları dert görmesin istediğim yazarlarımızdan kendisi. acaba ninja kaplumbağalardan biri olmak istese hangisi olurdu diye düşünmeden edemiyorum. ben sanırım nançaku çeviren pizza canavarı şakacı kaplumbağa olmak isterdim.
(bkz: michelangelo)
(bkz: michelangelo)
devamını gör...
40 yaş üzerinde olmak
30'lu yaşlara başladığınız zamanki buhrana hiç benzemeyen, yoğun miktarda özgüven pompalayan ve bugüne kadar yaşadığınız her şeyi anlamlandırabildiğiniz ve çözümleyebildiğiniz yaşta olmaktır.
devamını gör...
ben mi fenerbahçe mi diyen sevgili
artık eski sevgilidir. fenerbahçe yi hiçbir karşı cinse değişmem. küme de düşsek, kulüp kapansa da sonsuza dek fenerbahçe...
devamını gör...