'ortada öpmen guzularım az öte gaçın eziliverirsiniz sora' diyeceklerimdir.

sevgi neden bu kadar rahatsız eder insanları hiç bilmem. hemen başlarlar yatak odası muhabbetlerine. yahu evde çocuklarının karşısında bile bırak öpmeyi ele ele tutuşmayı, sarılmayı, dokunmayı ayıp karşılayan insanlar var. neden bu kadar korkuyorsunuz sevgiden? peki ya o çocuklar - sizin örnek olamadıklarınız- nasıl öğrenecekler güzel sevmeyi doğru sevmeyi. evde hep bir kasvet havası. üzücü...
keşke ayıp, günah, utanç kavramları bir daha elden geçirilse. sevmek değil, dövmek, öldürmek, ilgisiz bırakmak, mesafe koymak, insanın doğasına uygun olan şeyleri topluma tü kakalaştırmak ayıp, günah ya da her ne diyorsanız.

bırakın gençleri bari onlar sevgisini doyasıya yaşasın. siz de onları görüp ahlaksızlaşacak sandığınız kızlarınızı, karılarınızı eve kapatın. zaten kadının yeri evi değil mi(?)
devamını gör...

tabi kardeşim, adamlar devletinin ismini senden iyi bilecek halleri yok. aslında "devleti atamani" ama vatan haini arap sevenler tarafından "devleti osmani" demişler.
devamını gör...

uyumanın bir kaç tonu!
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


saat 23.00 civarı evde bir hareketlilik oluyor. bağırış, çağırmış, farklı miyablama taktikleri, ayağa kalkarsam biranda koşup kapıdan çıkmalar. hah peşlerinden gitmezsem bir iki dakika sonra söylene söylene geri gelmeler. o süre uzarsa birbirlerine sataşmalar bu gece bayağı geç çıktım odama. o da bunların zoruyla. sen uyumasanda gel modundalar.

battaniyeme el koymaları da cabası. casper bey yok. o kalabalığı sevmez pek. sabaha karşı bunlar sağa sola dağılınca gelir sırnaşır kendini sevdirir gider.

peki ya betty'nin bir türlü yer seçememesi? kız olmak. en mızmız en beğenmeyen en çenesi düşük hah. canlarım benim. iyi kilerim...
devamını gör...

eski usul bir han açıp, şarap getir hancııı! diye bağırmak.
devamını gör...

lc waikiki.
devamını gör...

şehit öğretmen aybüke yalçın'ın sesinden tekrar tekrar dinlediğim türküdür.
devamını gör...

charles willeford kitabıdır.


bir şey yoktur
bir şey olsaydı da bilemezdik
bilseydik de başkalarına bildiremezdik



bir sanatçının efsane olması için gereken şeyleri sıralamaya kalksak heralde ilk sırada eşi görülmemiş bir yeteneğe sahip olması gelir. sonra benzersiz bir sanat eseri ortaya koymuş olması. kişiliğiyle fark yaratmasını da bu sıralamaya dahil etmemiz gerekir elbette. ama bunlar yeterli olmayacaktır.

efsane olabilmek için ortaya çıkartılmış ya da üstü kapatılmış, kurbanı ya da faili olunmuş bir suç gereklidir ki bunun örneklerini çok gördük. örneğin; john lennon efsanesi , mark david chapman olmasaydı belki de bu kadar uzun bir müddet devam etmeyecekti. ancak bedenine saplanan kurşunlar ona efsane olma ve bunu yıllarca devam ettirmenin yolunu açtı.

van gogh, ne kadar yetenekli olursa olsun, kulağını kesmiş bir adam olmasaydı, yani suçun hem faili hem mağduru olmasaydı, bu kadar tanınmış bir ressam olamayacaktı belki de.

ernest hemingway gerçeküstü bir yazarlık yeteneğine sahiptir elbette, ama kendini öldürmeseydi hala onu böyle büyük bir hayranlıkla hatırlar mıydı insanlar, şüpheliyim. modern dünya, ortaya koyulan eserlerden, pırl pırıl dehalardan ziyade bunların sonucunda ortaya çıkan suçlardan etkilenmeyi tercih ediyor. insanlar dahilerin başyapıtlarıyla değil içinde debelendikleri suçlarla, sonlarını hazırlayan trajedilerle onları hatırlamayı seçiyor.


kendisi de bir ressam olan charles willeford, yanık portakal’da keskin bir zekaya, düşük bir sanatsal beğeniye ve tomarlarca paraya sahip olan ve koleksiyonculuk yapan joseph cassidy, ahlaklı bir sanat eleştirmeni olan, mesleğinde yükselmek için yanıp tutuşan ve bir ressama takıntı derecesinde hayranlık duyan, yaptığı bir tek tabloyla ( no.1) efsane olan, resimlerinin sadece bir grup insan tarafından ziyaret edilmesine izin veren, medyaya konuşmayan ve nadiren röportaj veren, bu zamana kadar yaptığı tüm resimleri ilk yangında kaybeden debierue ve baştan çıkarıcı bir güzelliğe sahip olan, yüzeysellikğin yüzeyinde yüzen ve bir ilkokul öğretmeni olan berenice hollis’i bir araya getiriyor.

bu insanların bir araya gelme nedeni bir suç. yepyeni suçlar doğuran bir suç. joseph cassidy, figueras’tan debierue’nin yerine söylemek karşılığından ondan bir tablo çalmasını ister. böylelikle figueras ünlü ressamla röportaj yapan ilk sanat eleştimeni olacak ve cassidy de eşsiz bir tablo kazanacaktır. ikisi için de karlı olan bu anlaşma sonucunda figueras, berenice’in güzelliğinden faydalanmak için onu da yanına alarak , ressamın saklı evine gider. bundan sonra olanlar gerçek bir polisiyenin tüm güzellileriyle işlenmesi sonucu okuyana büyük bir zevk vermektedir. girişilen suç başka suçlar doğuracaktır.

figueras belki öğrenmek istemeyeceği yepyeni şeyler öğrenecektir ve hepsinin hayatı hiç umulmadık yönlere doğru kaymaya başlayacaktır. hırsızlık, kundaklama, cinayet,sahtecilik; her türlü suçun ne uğruna gerçekleştirildiğini yanık portakal’ı okuduğunuzda göreceksiniz. nasıl efsane olunduğunu da..


charles willeford romanında suçu ince ince işlemiş ve sonuca kavuşturmuştur. okunması gereken bu eserin filme çekilme çalışmaları başlanmıştır. filmin ne kadar iyi olacağı bilinmez ancak roman bir nefeste okuyabileceğiniz kadar sürükleyici ve ilgi çekici.
devamını gör...

fenilketonüri hastalarındaki karakteristik idrar kokusu olan küf kokusunu (fare idrarı olarak da benzetilmektedir.) oluşturan ara üründür.
aynı zamanda glutamin ile birleşerek fenilasetilglutamin oluşturarak atılımı sağlanır.
devamını gör...

lisede nöbetciyken sınıf defterini almak için girdiğin sınıf.
devamını gör...

bütün sözlük yazarlarının ve türk insanlarının bayramını en içten dileklerimle kutluyorum. umarım bir daha atamın bizleri kurtarmak için çıktığı yolculuk zamanları gibi dönemleri yaşamayız.
devamını gör...

ömrümün dört yazı fethiye ovacık’ta ailemle birlikte işletmecilik yaparak geçti. küçük kafe restoran ve içinden badem ağacı geçen( ağacı kesmeyip düşünen yüce ruhlu köylüye ve mimara selam olsun) altı odalı bir pansiyon.uzun süre kapı gıcırtısı sandığımız sesin kaynağı işte bu payamda(bademde) yaşayan ağaçkakan ailesiydi.

işler hafiflediğinde, o yıllarda hırsızlık diye bir şey olmadığından buzdolabına asma kilidi takar etrafı gezmeye çıkardık.bütün anahtarlar omuz atsan açılacak mutfak kapısının hemen yanında bir kâse içinde dururdu.
çocukluğumda aile büyüklerinin yaşadığı eski rum evlerinde bu kadar bile kilit yoktu: mevsim yazsa kapı da açıktı, içeri girmek için seslenmeniz yeterliydi.
bu evlerin benzerleri bizden çok uzakta fethiye’de vardı işte: kayaköy. bıkmadan defalarca gittiğimiz,parça parça gezdiğimiz terkedilmiş rum köyü.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

yaşlı amca ve teyzenin bir gözlemecisi vardı gittiğimiz.kimi zaman atla hisarönü’nden gelen turist kafilesi uğrardı buraya. yaşlı aile ile oturup söyleşir ağaçların hışırtısıyla köyün o kimsesiz halini duyumsardık bir yandan.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

babam mübadil bir aileden geliyor, bu yüzden zorunlu göç her zaman hassas olduğum bir konu oldu.yalnızca dinine bakarak bir anlaşmayla yurtlarını bırakmaya zorlanan insanlar içimi burkar: kıyının her iki tarafı için de.

etrafa baktığınızda yamaca sıralanmış çoğu harap olmuş ( gerek depremler gerek hazine bulma amacıyla kazı yapanlar yüzünden) taş binalar, büyüklü küçüklü kilise ve okullar görürsünüz.bazılarında oda bölümleri belirgindir, ocakları vardır.kiliselerinin içi fresklerle süslü,bahçesi de mozaikle döşelidir.
mübadele öncesi köyün adı levissiymiş. likya uygarlığının karmylassos yerleşimine dayalı bulguların m.ö. 400’lere kadar köyde yerleşimin var olduğunu gösteriyor.değişimle gelen türkler ne yamaçta çiftçilik yapmak ne de rum evlerini de sahiplenmek istemiş.içinde oturulmayan,bakılmayan 1957’de de büyük bir depremle (7,3 ) darbe alan bu evler, hazine bulmak için kırıp döken soyguncuların da elinde iyice yaşanmaz hale gelmiş.
tarihi yerleri gezerken içimi kaplayan garip bir hüzün şimdi bu satırları yazarken de gelip buluyor beni.bir gün dönebilmek umuduyla ufak tefek eşyasını anca alabildiği evine son kez nasıl bakmıştır o insanlar? bir gemiye doluşmuş bilinmeze yolculuk edenler geride neler bırakmıştı? tek bildiğim bizimkilerin gemisinin adı: gülcemal. ne hayatlar taşıdı gülcemal karşı kıyıya?
gülcemal
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
çok önceleri gezmiş olduğum kayaköy hakkında yazı yazmak istedim.şöyle bir bilgilerimi tazelemek amacıyla baktığımda hakkındaki bilgiyi çok organize bir şekilde sunan bu site içlerinde en beğendiğim:
işi ehline bırakayım
gülcemal hakkında çok çok bilgi
devamını gör...

adamı şimdiye kadar çok eziklediler, boş falan dediler. cidden de yersiz gibi ama onda benden bir şeyler var. charles bukowski... ikimiz de isfp ve 6w5'iz.
devamını gör...

abartma sanatıdır. pireyi deve yapan türk insanının en iyi olduğu sanattır.
devamını gör...

"yüreğim alev alev yanıyor hasretinle
gözlerimden hayalin gitmiyor bir an bile
...
aşk bu değil mi?
söyle sevgilim söyle
...
kıskanırım kendimden o güzel gözlerini
sevginle doluyorum ne zaman görsem seni."
devamını gör...

“yeteriz bakiye !” sesi üzerine millete hemen bir hal oluyor bakış kaçırmalar vs. henüz ben rica etmeden akbilini veren arkadaşı o an kahramanım ilan ederim . bir de parasını istememesi cool harekettir, 3 liranın peşine düşmemiştir ve 3 lirayla kahraman olur hayat işte ...
devamını gör...

sadece covid bazlı düşünmemek lazım. kış aylarındaki diğer hastalıkların yayılmasını da engelliyor.
devamını gör...

grup abdal - gafil gezme şaşkın.


tanım: radyodan istek şarkı olarak istediğimiz şarkıları paylaştığımız başlıktır.
devamını gör...

kara deliklerden sonra en güçlü kütle çekim kuvvetine sahip cisimdir. nötron yıldızları ilk evrelerde kendi etrafında çılgınca döner.
bu ilk evre nötron yıldızına pulsar denir.
eğer bir nötron yıldızının çekimine kapılsaydınız; saliseler içinde spagetti gibi uzar ve hemen sonra parçalanır, meteor yağmuru olarak üzerine yağardınız. iki nötron yıldızının çarpışması yerçekimsel dalgalanmalara sebep olurlar.
iki nötron yıldızı veya iki büyük kara deliğin çarpışması gibi şiddetli olaylarla ortaya çıkan yerçekimsel dalgalar, bir havuza taş atıldığında yüzeyinde oluşan halkalar gibi dağılmaya başlıyorlar.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

(bkz: susun deli konuşuyor konuş deli)
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim