yabancı rahatsız olmasın diye gelen istektir. sapık zannedilmek istemem.
devamını gör...

ne varsa eskilerde varmış.
devamını gör...

sivas belediyesinin gelen öneriyi dikkate alarak yaptırdığı tabela. ne kadar güzel fikir ve hoş bir duyarlılık. darısı diğer belediyelere.


sivas belediyesi, veterinerlik fakültesi öğrencisinin kedi yaralanmalarına karşı önerdiği uygulamayı dikkate aldı, kentin birçok noktasına 'kedi çıkabilir' tabelası asıldı.


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

buradan

bir yandan da aklıma kastamonu yolunda çıkan ‘daş düşebülü ayı çıkabülü’ tabelaları geldi. *
devamını gör...

1999 yapımı bir garry marshall filmidir.

julia roberts ve richard gere’nin pretty woman’dan sonra birlikte başrol oynadıkları film romantik komedinin çok da iyi olmayan bir örneği olsa da julia roberts için izlenmeye değer.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
filmde üç düğünden tam evlenmek üzereyken kaçan, yani aslında hobi olarak damatları düğünde yerle yeksan eden bir kadını izliyoruz.

bu olay elbette ki bir haber değeri taşıdığı için bir haberci bu konuyu araştırmak ve dahil olan insanlarla röportaj yapmak için şehre gelir. damatlarla da görüşen haberci gelinle görüşmeye gelince bir romantik komedi filminin olmazsa olmazı gerçekleşir ve haberci ile kaçak gelin birbirlerine aşık olurlar.

ama tabii ki bu aşk ilerleyip ikili evlenme kararı aldığında iki tarafı da bir gerginlik sarar. kaçak gelinin yine kaçma ihtimali hem haberciyi hem de kaçak gelini gerim gerim gerer. ancak haberci kaçak gelinle ilgili ciddi bir bilgi sahibi olduğu için hazırlıklıdır kendince. yine de çarşı pazar karışır.

bu arada siz omletinizi nasıl seversiniz?
devamını gör...

ilk önce öğretmenlerin maaşı yüksek olmalı. sonrasında sağlık çalışanlarıdır.
devamını gör...

bu basit kelimeyi herkes birbirini sorsa büyük oranda rahatlıcaz aslında. makina gibiyiz. duygularımızı kaybetmeye başladık. insana nasılsın diyorum dut yemiş bülbül gibi durup kalıyor. far görmüş tavşanda olabilir. biz insanız. inanın bu basit soru çoğumuzu rahatlatır. değerli hissettirir.benim nasıl olduğumu düşünen biri varmış der. o yuzden kullanalım. peki saygıdeğer yazar sen nasılsın?
devamını gör...

1999 yılında serinin game boy için çıkan 3. oyunu castlevania legends ile evrenine giriş yaptığım eğlenceli seri. hey gidi sonia belmont... ehm, neyse. daha sonra bir takım aksilikler ile birlikte seriden uzaklaşsam bile 2010-2011 yılları arasında harmony of despair ile seriye geri dönmüş fakat yıllar önce aldığım tadı hiç ama hiç alamamıştım, rezil bosslar ve hiçe sayılan hikaye ile igarashi gözümde iyiden iyiye düşmüştü. koji igarashi'ye ayrı konami'ye ayrı hakaretler sıralarken castelvania: lords of shadow ile kaybettiğim oynama şevkini geri kazandım fakat konami sanki onun düşmanıymışım gibi 2013 yılında piyasaya sürdüğü lords of shadow- mirror of fate ile yine seriden nefret ettirmeyi başardı. 2017 yılında çıkan web dizisi yüzünden şimdilerde yana yakıla aria of sorrow aramaktayım, gençliğimi yedin netflix.

diziye geri dönersek, çizimler vasatın üstündeydi ve bence serinin ana temasına da uygundu. gotik atmosfer özlemimi tamamen giderdi. dracula, alucard, carmilla, trevor belmont ve hector'un seslendirmelerini de sevdim ama sypha'nın seslendirmesi aksanından mı yoksa karakterle bir türlü senkronize olamamasından mı bilemiyorum sinir bozucuydu ki ben sypha karakterini oldum olası sevmişimdir. dracula's curse oldukça güzel bir seçim olmuş ki ilk iki sezon bu yüzden akıp gitti resmen ki bunda toplamda sadece 12 bölüm olmasının da etkisi var. karakterlere derinlik katılmalıydı ama ilk sezonu 4 bölümden ibaret yaparak bu şansı hiç ettiler ve 2. sezonda ne kadar toparlamaya çalıştılarsa da bence olmadı.

alucard karakterinin karizması için izlemiş olsam bile dracula'nın bakış açısına yönelimim daha fazla oldu. ne kadar bilinçsizce ve tamamen hüsran içerisinde hareket etse de sonuna kadar haklıydı. tüm komplike düşünme yetilerine rağmen yine de vahşi hayvanlar gibi davranmayı seçen insanoğlu ölmeyi ve yok oluşa sürüklenmeyi tamamen hak ediyordu. iki üç tanım önce rebreanu, biermann, savaş karşıtlığı falan diyerek ağlıyordun, yaa gandalf kardeş. biz bu hesabı iki kişi kullanıyoruz da. * yok öyle bir şey sözlük, şimdi durduk yere başımız ağrımasın.

katliam sahnelerini gerçekten güzel tasarlamışlar, belmont'u savaşırken izlemek bir yana çekinmeden en kanlı sahneleri bile izleyicinin gözünün içine sokmuşlar ve bu görsel açıdan tam bir şölen yaratıyor. benim diyen korku filmlerinde bu kadar vahşet izleyemiyoruz. alucard-trevor atışmaları ne kadar seriyi keyiflendirse de diyaloglar bazen basitleşiyor ama yine de ara ara verilen güzel mesajları yakalamak da mümkün.
devamını gör...

yemek yemek, kitap okumak gibi hobilerimi dahil edebileceğim başlıktır.
devamını gör...

üslup, kimliğidir insanın.
devamını gör...

eserlerini yazmaya, arkadaşlarının hediye olarak verdiği not defteri ile başlamış amerikalı yazar. yazmış olduğu bülbülü öldürmek (kitap) ilk çıktığı zamanlar çok satılanlar listesine girmeyi başarmakla birlikte günümüzde de çok okunan kitaplar arasındadır. betimlemesi ve anlatımı ile güçlü bir yazar profili sergilemiştir.

ikinci ve son kitabının ismi ise go set a watchman, tr: tespih ağacının gölgesinde'dir.

2016 yılında, doğduğu eyalet olan alabama'da vefat etmiştir.
devamını gör...

sürekli denenmiş ama bir şeyler başarılamamışsa, affedilen hatalar tekrarlanıyorsa, özel alanlara sürekli müdahale ediliyor ve artık kişiler birbirlerini mutsuz ediyorsa, saygı kalmamış ve bencillik ön plana çıkar olmuşsa, artık egoların savaşı sözkonusuysa sevseniz de terketmek zorunda kalabilirsiniz. çünkü bazen gerçekten "olmuyorsa olmuyordur" ve zorlamanın alemi yoktur...
devamını gör...

daha bugün sevdiceğimle andık bay c’yi, sonra konu oblomov a geldi.
zebercet’i tabii ki unutmadık.

kitap konuşabileceğiniz kişiler olsun hayatınızda!
devamını gör...

(bkz: babaanne)

özellikle de yalnız yaşayan, geçmişi sorularla dolu ve yaşlı bir insansa, durum konuşma ihtiyacından kaynaklanıyor olabilmektedir.

tanım: çoğunlukla ağzına kürekle vurma isteği uyandıran ancak bazı istisnai durumlarda tahammül edilebilecek insan tipi.
devamını gör...

65 yaşını geçince yazarına hatırlatılması gereken başlıktır. ( siyasetçilerin çocuğunun 65 üstü olması)
devamını gör...

"duygularınızı değiştirmeleri olanaksızdı; siz kendiniz bile değiştiremezdiniz duygularınızı, isteseniz bile. yaptığınız, söylediğiniz ya da düşündüğünüz her şeyi en küçük ayrıntısına kadar açığa çıkarabilirlerdi; ama nasıl işlediğini sizin bile bilmediğiniz,yüreğinizin içi,sırrını korurdu."
devamını gör...

uzak mesafe ilişkisi hayatta yapmam yapamam ki ben dedim. sonra hayat her zamanki asla dediklerimi yaşattı ve bunu da yapmış oldum*.
devamını gör...

sosyal medya platformlarından facebook yayılmaya başladığında her beğeni bir amin demekti artık durum kesmemiş olacak ki beğeni dilenciliği olayını yanlış anlayan twitter "50 kuruş ver lan tırrek" özelliğini devreye sokmaya başlamış.
iyi haber ise henüz bizim ülkemizde aktif değil ama aktif olursa taksim, sultanahmet dilencileri pandemi var deyip yığılır.
fenerbahçe görmez umarım bu özelliği yoksa tweet ol demeye başlar.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kendiliğinden, içten gelerek yapılan yardımlardır. elbette süperegonun dereye girdiği, iyi görünme kaygısı güdülen ve çoğunlukla vicdanın rahatlatıldığı durumlarda iyilik kategorisinde sayılabilirler. fakat bunlar bize iyiliğin devamlılığı için gereken motivasyonu her daim sağlayamayabilirler. bu nedenle iyilik, yapılıyorsa beklentisiz, tam bir içtenlikle yapılmalı ki buna karşılık bir ödül veya takdir alınmadığında yardım motivasyonumuz kaybolmasın.
devamını gör...

bu başlığa gelip "offf yine abartılacak", "yine abartmışsınız", "bence biraz abartılı bi ağrı" gibi cümle kuran tüm erkek bireylere, hatta tüm bireylere tek tek kafa atabilsem keşke. sizce diye bir şey olamaz ya. yaşamıyorsunuz, yaşamadığınız bi ağrıya nasıl "bence abartılıyor" diye yorum yapabiliyorsunuz bu kadar rahat? her ay en az 2 gün, geceleri ağlayarak uyandıran, karnına sürekli, saatlerce bıçak saplar gibi kramp girerken "acaba şu an bıçak saplansa canım daha mı az acırdı" diye düşündüren, kafanızı duvarlara vurduran bi ağrıyı siz yaşasanız değil abartmak, yeri göğü inletiyor olurdunuz. her regl ağrısı bu şekilde olacak diye bir şey yok ama bahsettiğim durumda olan çok kadın var. bunu dile getirmek ilgi çekmek için değil, kadınların birbirini anlaması için dile getiriliyor bu ağrı. ya bu ağrıyı yaşarken "ay dur şunun ilgisini çekeyim" diye düşüneceğimizi mi sanıyorsunuz ki anlamıyorum. "çok" değil, hatta aksine az abartıldığını düşündüğüm durum. daha da "abartılsa" keşke.
devamını gör...

iç güveysinden hallice.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim