nickaltının boş olduğuna şaşırdığım yazar.
edebiyat seven, nahif bir yüreğe sahip olduğunu düşündüğüm hoş hanımefendi.
kendisine ve nahif yüreğine orhan veli kanık'ın "yaşamak" şiirini ithaf etmek istiyorum:

biliyorum, kolay değil yaşamak,
gönül verip türkü söylemek yar üstüne;
yıldız ışığında dolaşıp geceleri,
gündüzleri gün ışığında ısınmak;
şöyle bir fırsat bulup yarım gün,
yan gelebilmek çamlıca tepesine...
bin türlü mavi akar boğazdan
her şeyi unutabilmek maviler içinde.


biliyorum, kolay değil yaşamak;
ama işte
bir ölünün hâlâ yatağı sıcak,
birinin saati işliyor kolunda.
yaşamak kolay değil ya kardeşler,
ölmek de değil;

kolay değil bu dünyadan ayrılmak.
devamını gör...

dini kendi emelleri için kullanmanın ahlakı mı olurmuş?
devamını gör...

doğum günü.

başlıkta sadece fiziki şeyler mi kastedildi bilmiyorum ama aklıma ilk gelen şey o oldu.
devamını gör...

ilaveten, albert camus tarafından yazılan bir tiyatro oyunu.
devamını gör...

geçirilmiş bir enfeksiyon sonrası gelişen hafıza b lenfositlerinin ve hafıza cd4+ t lenfositlerin, aynı etkenle tekrar karşılaşmaları durumunda ilk immün yanıta kıyasla çok daha hızlı ve kuvvetli yanıt vermesi durumu.

örneğin bir virüs düşünelim. bu virüs öyle bir virüs olsun ki inanılmaz hızlı bulaşıyor olsun. mesela 4 ayda bütün dünyada salgın hastalıklara sebep olsun. adına da pars-cov-2 diyelim hadi (azıcık değiştir kanka kopya çektiğin belli olmasın). bu pars-cov-2 virüsü daha önce hiçbir insana bulaşmamış olsun, bu da demek oluyor ki yeryüzünde yaşayan bir tane insan evladında bile bu virüse karşı bağışık yanıt yoktu. böyle bir virüsün bulaşması ihtimali bile olmadığından ne tanı testi, ne bir tedavi, ne semptomları, ne ilaç, ne aşı, ne o ne bu hiçbir şey yok elimizde doğal olarak.

sonra bir grup bilim insanı çıkıp dedi ki biz bu virüse karşı aşı yaptık. bu ne demek biliyor musunuz, vücudunuza bir şekilde virüsün parçalarını tanıtabileceğiniz yeni bir yöntemimiz var elimizde demek. hem de hasta olmaya gerek kalmadan.

şimdi de iki insan düşünelim. burak 24 yaşında, bilinen bir kronik hastalığı olmayan bir erkek. gülfem ise 22 yaşında, aynı burak gibi bilinen bir rahatsızlığı olmayan bir kadın. burak ve gülfem arasında büyük bir fark var ki burak aşı olmak istemiyor. gülfem ise aşı çıkar çıkmaz hemen bir şekilde ilk dozu uygulatıyor (gülfem ne şanslıymış ya, 22 yaşında aşı oldu. kendi yarattığım karakteri kıskanıyorum şu an). aradan 1 ay daha geçiyor, gülfem 2. doz aşısını da oluyor fakat burak hala aşı olmamış. aşı olmadığı gibi gülfem'e de sataşıyor, "sen aşı oldun da ne oldu, bak ben olmadım ben de hasta değilim sen de hasta değilsin, boşuna aşı vuruldun nmağağağağ" diye pis pis gülüyor. gülfem akıllı kız, hiç çizgisini bozmayıp muhatap olmamayı tercih ediyor.

aradan 1 ay daha geçiyor, ikisinin de ailesinde pozitif vaka tespit ediliyor. pars-cov-2 bulaşı olan insanlarla aynı evde yaşadıkları için filyasyon ekipleri burak ve gülfem'in evlerine gidip ikisine de test yapıyor ve ikisi de pozitif sonuç alıyor. 5 gün sonra burak iyice kötülemeye başlıyor, nefes almada zorluk yaşamaya başlıyor. 7. günde nefes darlığı başlıyor, 8. günde ards ve pnömoni gelişiyor, hastaneye yatırılıp entübe ediliyor. 9. günde sepsis gelişiyor, 12. günde yoğun bakıma yatırılıyor. 15. günde akut böbrek yetmezliği gelişiyor, 18.günde burak pars-cov-2 enfeksiyonun yol açtığı bütün bu tabloya yenik düşüp hayatını kaybediyor.

diğer yanda gülfem aşı olup vücuduna neyle savaşması gerektiğini önceden öğrettiği için ekstra zamanı vardı. burak, kendini pars-cov-2'ye karşı kendini koruyacak olan hücreleri üretip, o hücreleri eğitip, ince ayarlarını yapıp, pozitif/negatif kontrol noktalarından geçirip antikor sentezini başlatana kadar zamanı bitti ve savaşı kaybetti. gülfem ise bu antikor üretim işini cok daha önceden, vücuduna aşı ile birlikte verilen antijenlerle başlatmıştı. vücut ve bağışıklık sistemi için antikorun neye karşı üretileceği önemli degildir (ister hastalık etkenini kendinize bulaştırıp hasta olun, ister etkeni öldürüp inaktif formda verin, ister etkenin sadece bir parçasını verin, isterseniz de o parçanın genetik kodunu verip parçayı kendi hücrelerinize ürettirin). aşı sayesinde gülfem'in vücudunda pars-cov-2'ye karşı antikorlar çoktan oluşmuştu, bu antikorları oluşturan hücreleri de mevcut bulunuyordu. ailesindeki pozitif kişiden gerçek virüs bulaştığı zaman hem kanındaki antikor, hem de bu önceden oluşturulan hücreler inanılmaz hızlı ve güçlü bir yanıt verip gülfem'i hem ölümden, hem de hastaneye yatmaktan korudu.

işte bütün bu hikayenin sonundaki "antijenle yeniden karşılaşıldığında verilen daha güçlü ve hızlı ikincil yanıt"a anamnestik yanıt denir.

*** kamu spotu ***
aşı olun. burak gibi olursunuz sonra.
*** kamu spotu ***
devamını gör...

o zaman sen düzgün başlık up'layıp entry gir. her şeyi devletten beklememek lazım.
devamını gör...

“oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının
eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla
dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim. öyle bir tüketmek
ki, sonucu yepyeni bir "ben"e ulaştırırdı beni, kederli dal-
gınlığımdan her döndüğümde...bir ben ki tüm ilişkilerin
perde arkasını görür de gülerdim sessizce yapay ya-
kınlıklarına insanların. kim kimi ne kadar anlayabilir
ömür hanım?”


(bkz: ömür hanımla güz konuşmaları)
devamını gör...

liste halinde yazmak gerekirse:

-en başta din adamları (bkz: nihat hatipoğlu)

-dini yanlış yorumlama ve insanların bunda diretmesi.
bir örnek vermek gerekirse kulaklıkla müzik dinlemek. müziğin sesini kısma muhabbeti ezanı engellememek için ortaya çıkmıştır. yani ezan okunurken bangır bangır müzik çalmak abestir ve kötü gözükür. ancak bazı sivri zekalılar kulaklıkla bile müzik dinlemeyi günah sayıyor. peh! yesinler!

-saçma hurafeler.
mesela tuvalette yemek yemek günah, tuvalete sağ ayakla girmek günah, uzun saç günah! ee bu mu din? geçiniz efenim.

-bazı insanları ötekileştirmek. mesela solakları*, yabancıları**, farklı partiyi tutanları...vb.

-günah işleyenleri manyakça uyarmak.
mesela şort giymek günah olduğu için bin beşyüz kez uyarılmalıdır şort giyen.* namaza gitmeyenler de,*** içki içenler de... ulan ayı, sanane. sana mı yazılıyor günahları?
devamını gör...

bir konuyla ilgili saf gerçeğin, kişisel algilar ve duygulardan daha az etkili olması durumu.

özellikle popülist siyasetçiler tarafından kullanılır. bir olayla ilgili olarak gerçeğin kendisi önemli olmaktan çıkar, olaydan bahseden kişinin hitap yeteneğine bağlı olarak kitlelerde yarattığı duygu seli ile sahte bir evren yaratılır. bu yeni evren iletişim kanalları vasıtasıyla sürekli olarak kitleye pompalanır. böylece kitlenin gerçekle bağı koparılmış olur.
devamını gör...

marketteki fiyatlara aynı babam gibi "cık cık cık" tepkileri vermeye başladığımda fark ettiğim durumdur.
devamını gör...

"birbirinizi sevmiyorsanız ayrılın arkadaşım, bırakın sevenler bulsun birbirini. biz tek tabanca takılırken, sevmediğiniz halde neden meşgul ediyorsunuz insanları. belki biz yalnızların kısmeti" dedirten başlıktır, kimi bünyelere.
devamını gör...

--- alıntı ---

kültür, latince cultura'dır. o da colere'den gelir. colere, toprağı işlemek, emek vermek, ikamet etmek, yetiştirmek, korumak, ibadetle onurlandırmak gibi bir dizi anlamı içerir. elbette bu kavramlar birbirlerinden ayrıştı ama etimoloji sayesinde bu anlam akrabalıklarının izini sürmek mümkün. örneğin:
- "ikamet" anlamı colonus aracılığıyla colony'ye (sömürge),
- "ibadetle onurlandırmak" cultus üzerinden cult'a (inanç, tapınma) dönüşmüştür. kültür ile aynı kökten gelen coulter ise saban demirinin ağzı demektir.

ziya gökalp, fransız kültür kavramını kelimenin toprağı işlemek ve tapmak anlamındaki orijinal kullanımına uygun şekilde türkçeye hars olarak çevirmiştir. hars kelimesi tarlaya bakmak, ekip biçmek ve yetiştirmek anlamına gelen ihras kelimesinden türetilmiştir.

ingilizce culture ancak 1691'den itibaren latince geçmişinden sıyrılmaya başlamış ve "ruhun formasyonu" anlamında kullanılmaya başlanmıştır. on sekizinci yüzyıla kadar ingilizcede bugün kullanılan anlamda bir kültür kavramı mevcut değildir.

--- alıntı ---

kaynak: poetik ve politik, besim f. dellaloğlu
devamını gör...

birkaç sene önce bir tanesine denk geldiğim ve gülsem mi ağlasam mı bilemediğim çeşit.

"güneş pili var mı?" diye sordum, kalem pil getirip "bu mu?" diye sordu.
devamını gör...

hayat bu kadar düşünmeye ve takmaya gelmez. gelişine yaşa.
devamını gör...

üst gastrointestinal kanama durumlarında sık kullanılan risk belirleme yöntemlerinden biridir.
skorlama içerisinde bulunan kriterler şunlardır:
bun
hemoglobin
sistemik kan basıncı
komorbid hastalık
nabız
melena,senkop veya kardiyak disfonksiyon bulunması
devamını gör...

birileri pudra şekerini abartmış.
devamını gör...

imdatt! kurtarın beni buradan dedirtir. sanırsın ajanlık görevi veriyorlar.kaos,adrenalin,psikolojik gerilim,dayanıklılık testi hepsi mevcut. birden ilkokul çocuğuna dönersin annecim korktum ben bunlardan!
devamını gör...

alimm..

unutamayın, aklınıza kazınsın.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


babalar oğullarını gömmemeli.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
burhan altıntop olsan da mutsuz olabiliyorsun.
devamını gör...

söz mü? adam resmen engelli çocuğu olan her aileye küfür etmiş. hayatında sevgi denen olguyu paraya satacak yaratık hakaretleri. kendi korkunç ve hasta dimağını kusmuş.
lanetliyorum.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim