henüz daha yürümeyi yeni öğrenmiş mink bir çocukken elime düşen ütü. hastaneye götürüldüğümde doktor parmaklarımdaki eti çekmiş artık bir işe yaramaz diye ve ben çığlıklarla inletmişim hastaneyi. annem tabii dayanamayıp kızmış doktora, kucağına alıp eve götürmüş.* bütün elim yandığı hâlde yalnızca etimi cımbızla çektiği iki parmağımda iz kaldı.
ah ah... o doktoru bulsam da parmaklarımda kalan izden yüzüne dövme yapsam.
devamını gör...

türkçesi büyük fikir demektir. megalo idea olarakta geçer.

ilk kez yunan rigas ferreros tarafından 1791 yılında bükreş’te bulunduğu sırada çizdiği bir harita ile dillendirilmiştir. kendisi bu haritayı 1796 yılında viyana’da bastırmış ve yunanca konuşulan tüm topraklarda dağıttırmıştır. bu haritada; balkanların büyük bölümü, anadolu’nun yarıdan fazlası, ege adaları ile girit, rodos, kıbrıs, trakya ve istanbul yunan toprakları olarak gösterilmiştir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ingiltere, fransa, rusya gibi devletlerden destek alarak osmanlı imparatorluğuna karşı 1821 de ayaklanan yunan milliyetçileri 1829 yılında imzalanan edirne anlaşmasıyla osmanlı’dan bağımsızlığını elde ederler. balkanlarda böylece osmanlı imparatorluğundan ilk kopuş başlar. daha sonra tüm ülkeler birer birer bağımsızlıklarını kazanırlar.

yukarıda paylaştığım haritadanda görüleceği üzere anadolu topraklarından pay almak isteyenlere, kurtuluş savaşımız kesin ve net bir cevap olmuştur.
devamını gör...

babamın anneme söylediğini hiç duymadım. ama babam her gün işe gider ve kahvaltı vakti annemi arar. bugün ne yedin, düzgünce bişeyler ye ihmal etme der. annem hastaysa gün içinde yine arar. akşam gelirken mandalina gibi şeyler alır. iyileşmezse hastaneye gidelim diyip götürür, başında bekler. annem şehir dışında yaşayan ablamın yanına gidince ne zaman geliyorsun diye arar. geliş saati yaklaşınca erkenden havaalanına gider. bekleyeceğini bile bile gider. evde duramaz koca adam. bu adam seni seviyorum demese de olur. öyle değil mi?
devamını gör...

insanın içinde ukde bırakanlar.
devamını gör...

öhöm öhöm sayıyorum:
- müzik zevki
-zekası
-gülüşü
-kişisel gelişimi
-ahlakı
-maaşı
-babasının maaşı
-aile serveti
-kardeş sayısının azlığı.
devamını gör...

faydasız bir hayat erken bir ölümdür.

johann wolfgang von goethe
devamını gör...

genelleme yapamam, zaten kesinlikle doğru da olmaz anca yaşadıklarımdan çıkarım yapabilirim, ben sesine aşık olmuştum, yüzü, fiziği, zekası, sıcakkanlılığı, esprili ve hazırcevap olmasından önce / ki onları da ayrı ayrı çok sevdim / sesini ilk duyduğumda sesi beni o kadar etkilemişti ki anlatamam. kendi kendime "ya saçmalama, ses bu hiçbir şeyin ölçüsü olamaz" dedim ama şimdi durup senelerce önce geriye baktığımda yine aynı şeyi söyleyebilirim, ilk önce sesine aşık olmuştum ve hep de öyle kalacağım.
devamını gör...

sadakatsiz isimli dizide karı kocanın evliliğine serbest dalış yapan karakteri canlandıran oyuncu.
devamını gör...

eğer mobilde beğenmek için butonu denk getiremiyorsanız, entry’e iki kere üst üste tıklamanız yeterli.
instagram’daki gibi; tık tık
(bkz: amme hizmeti)
devamını gör...

farklı kulvarların yönetmenleridir.

nuri bilge ceylan, sinemasında kendine has üslubunu yakalamıştır. evrenselliğiyle göz kırpar. sinematografi olarak ulaşılması çok güç bir yerdedir. mizansen ve diyalogdan yararlanmadan derdini bir kareyle anlatabilecek kadar yeteneklidir. obsesif bir yönetmendir, fazla detaycı ve mükemmelliyetçi.
nbc ortalama bir senaryoyla üst düzey bir film yaratabilir. ama aynısı zeki demirkubuz için geçerli değildir.

zeki demirkubuz sinemasında; senaryo, bir roman kadar akışkan bir örgüyle bürünmelidir ki yönetmen meziyetlerini ortaya çıkarsın.
masumiyet, yazgı, kader, yeraltı gibi kaliteli filmlere imza atan zeki demirkubuz, diğer filmlerinde bu seviyeye yaklaşamamıştır.
sinematografiden ziyade, daha çok hikayeden beslenir. oyuncu yönetiminde çok başarılıdır. nabzı yüksek gerilimli sahnelerin ve tiratların üstesinden rahatlıkla gelir. nuri bilge'ye kıyasla dağınıktır.

nuri bilge ceylan başka bir seviyede olduğu için hakkaniyetli bir versus olduğunu düşünmüyorum.

nuri bilge ceylan; ayran içtiği bardağı yıkamadan su içmez.
zeki demirkubuz; ayran içtiği bardağı yıkamadan su içer.
devamını gör...

gerçekten, yani, bilmiyorum, inanmıyorum.
hep şaşkınlık içindeyim konuşmada belli ki.
devamını gör...

ben bu aşka olan inancımı kaybettim ela!
devamını gör...

ünlü şair ve yazar edgar allan poe'nun yazdığı son şiirdir ve şairin ölümünden hemen sonra basılmıştır.
bu ünlü şiirde poe'nun diğer eserleriyle ortak tema yani genç ve güzel ama erken yaşta ölen bir kadın anlatılır.şiirin ilham kaynağının poe'nun eşi olduğu da söylenmektedir.
buradaki hikaye,vladimir nabokov'un lolita adlı kitabında bahsedilen annabel hikayesi ile oldukça örtüşmektedir.nabokov romanını yazarken bu şiirden esinlendiğini kendisi de söylemiş,hatta kitabın adını önce 'the kingdom by the sea' yapmak istemiştir.
şiirin türkçeye en iyi çevirisi melih cevdet anday'a aittir.
devamını gör...

pedofili olduğunu düşünüyorum bunu dile getiren kişinin.
devamını gör...

hindistan'da doğmuş büyümüş ingiliz yazar. belki biraz da bu yüzden ingilizlerin emperyalist ve sömürgeci tavrını eleştirebilmiştir. kendi ırkı da olsa yanlışlarını açık açık söylemesi, hatta bir kitap yazıp ingilizleri yerin dibine sokması* ne kadar dürüst, gerçekçi ve içten olduğunu gösterir; zekasına da işarettir çünkü bağnaz değildir. kısaca popüler olmak için yazmamıştır, gerçekleri yazmıştır.

romanlarında sadece kendi ırkını değil yanlış bulduğu birçok ideolojiyi/fikri eleştirmiştir. maalesef neredeyse tek bilinen kitabı olan 1984, bir distopya olmakla beraber tektipliği eleştirir aslında, totaliter rejim ve toplumları, bireyler üzerinde kurulmaya çalışan kontrolü, yanlış algıları. insanların çoğunluk algısı içerisinde kendi özlerini kaybedişine değinir.

hayvan çiftliği adlı eserinde sosyalizmi eleştirir, öyle güzel eleştirir ki bu ideolojiyi benimseyen insanların dahi takdirini kazanmıştır. hayvan çiftliği kitabına sadece bir sosyalizm eleştirisi demek yavan kalacaktır pek tabii, bireylerin toplum içerisinde eşit olamayacağını insan faktörünü göz önünde bulundurarak beyan etmiş; insanoğlunun dahil olduğu hiçbir sistemin saf, duru ve adaletli kalamayacağını anlatmak istemiştir. tüm bu fikirleri; kuru bir dil yerine, mükemmel bir öyküleştirme ile hayvanlar üzerinden anlatması, kitabın içindeki ince nükteler,** kitabın sade ve anlaşılır dili ve bütün bunları 100 sayfalık bir kitaba sığdırarak veciz ve okuyucu yormayan bir şekilde yazabilmesi ne kadar büyük bir edebi kişilik olduğunun delilidir. kendisi için edebiyat virtüözü desek hiç de yanlış olmaz.

bir diğer eseri aspidistra'dır. aspidistra bir zambak türünün latince ismidir. orwell'ın kitabına bu ismi koyma sebebi; insanların gösteriş, şekilcilik biraz da putlaştırma algısına yönelik bir eleştiri olarak kabul edilir. kitabın başkahramanı gordon comstock, bir kitapçıda çalışan zeki, derin ama umursamaz, beş parasız bir adamdır, yalnızlığı sever. comstock, umarsızlığı, beş parasızlığı, yalnızlığı kendi seçmiştir çünkü köle olmak istemiyordur. her gün aynı rutini, bitmek bilmeyen bir döngüyü tekrarlayan beyaz yakalılar sınıfına katılmayı reddediyordur. gerçek fikirleri, gerçek hisleri kısacası gerçek bir hayatı olmayan bu insanları içten içe eleştirir. aspidistra'nın espirisi de tam burada devreye gider, hayatlarını kısır bir döngünün içerisinde kaybeden insanların pencerelerinin önüne koyduğu bu çiçek, dışarıya biz de mutluyuz deme şekilleridir, biz de sizin güruha dahiliz. evimiz, arabamız, tekdüze bir işimiz, hayatımız ve penceremizin önüne koyduğumuz bir de çiçeğimiz var, daha ne olsun demektir. orwell'ın bu eleştirisini doyumsuzluk olarak adlandırmak basit kaçacaktır. çünkü orwell'ın kendisi de dahil olmak üzere insanlardan beklediği özgür kalabilmeleridir, kitaplarının konusu birbirinden çok farklı, çok uzak olsa da alt metinde her zaman özgür düşünce, özgür yaşam, özgürlük mevcuttur. gerek diğer insanların gerek bizzat kendi özgürlüğüne ket vurulmaya çalışılmasının eleştirisi hatta kimi zaman yergisi vardır.

yine yazımın başında bahsettiğim burma günleri başta olmak üzere, paris ve londra'da beş parasız, boğulmamak için, neden yazıyorum ve daha birçok esere sahiptir. genellikle roman türünde eserler vermesiyle birlikte makaleler de yazmıştır. erken yaşta ölmüş olmasına rağmen çok üreten/üretken yazarlar arasına katılabilmiştir. asıl ismi eric arthur blair'dir. george orwell, birçok yazarın adeti olduğu üzere kendisine koyduğu isimdir.

son olarak george orwell, fyodor mihayloviç dostoyevski ile beraber dünya edebiyatının en önde gelen yazarlarındandır. bu, subjektif* bir yorum olmakla birlikte objektif* yanı da yadsınamayacak bir iddiadır. zira edebiyat severler bilir ki yazarlar genelde tek bir beceri üzerine yoğunlaşmışlardır veya tek bir tarzı yazmaya kabiliyetleri vardır. kimi yazarlar kurgu ve olay örgüsü üzerine yoğunlaşmışlardır, bu yüzden de eserleri çoğunlukla fikirlerden ve duygulardan mahrum kalmıştır ki bu durum kitaplarının sığ kalmasına sebep olmuştur. kimi yazarlar ise kitaplarının her anında fikir sunumları yapmak adına fazlaca uğraş verdikleri için eserleri edebi özelliğini kaybetmiş veya kurgu ve duygu eksikliğinden okunamaz hâle gelmiştir. yine diğer bazı yazarlar ise duyguların var olmadığı dünyalar kurmakla beraber insanın mayası olan duyguları eserlerine katmayarak ağızlarda yavan tatlar bırakmışlardır. fakat orwell ve dostoyevski gerek kurgu/olay örgüsü gerek bu kurguların içine fikirlerini işleyişleri gerekse yazınlarını duygulardan mahrum bırakmamaları ile diğer birçok yazardan ayrılmışlardır. pek tabii bu değindiğim hususlarda başarılı olan yegane yazarlar değillerdir. nitekim edebiyatımızdaki ahmet hamdi tanpınar ve cahit zarifoğlu da bir adım önde olan yazarlar zümresine dahildir, iyi okurların keşfettiği daha niceleri de vardır.*
devamını gör...

kaan ertem'in unutulmaz karakteri olan zıçan adam, lise yıllarımda lemanyak dergisi okurken ilk açtığım sayfadır efendim.

bu arkadaş, genelde ortalıkta dolaşırken ya 2 kişinin diyaloğuna ya da kendi maruz kaldığı saçma sapan, insanların hakkına giren davranışlar sonucu aşırı derecede sinirlenip,
ortalığı b*kla doldururdu.
cezalandırma sistemi çok b*ktan bir sistemdi.
adamı boğazına kadar batırdı.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

medeniyetsizliği köylülük diye nitelendirip kendi sanki bir haltmış gibi köylüyü aşağılayıcı nitelikte madde madde yazı yazmak mesela.
devamını gör...

ben bu resmi 1-2 sene önce de görmüştüm twitter'da, hâlâ ceza almamış olmaları çok acı ne diyeceğimi bilemiyorum bunu yapanlar insan olamaz. diri diri yakılsalar içim soğumayacak ornitorenk evlatları. allah zeus yehova jesus hangisi varsa artık belalarını versin.
devamını gör...

tartışmaya halim yoktur.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim