moderasyonumu nasil buldunuz? ve moderasyonumu begendiniz mi? sorularinin heyecan ve dil surcmesi ile bir arada sorulmus hali.
devamını gör...

devamını gör...

tarifsiz bir acı.
story’sini görüntüleyip “yeey istanbul’a gelmiş gözümün çiçeği” diye aradığım arkadaşımın ölüm haberini almıştım. inanamamak, konduramamak, inkar, öyle hisler yaşadım ki üzülmeye sıra çok sonra geldi.
‘başıma bi şey gelirse yakalarınıza bu fotoğrafımı takın’ dediği fotoğrafı yakamdaydı, hoca “arkadaşınıza melekler soracak, neye inanıyorsun diye” gibi bi şeyler söylüyordu, arkadan biri “madonna’ya” dedi. hiç güleceğim yoktu bulut, gülmedim de zaten. sen olsan kesin gülerdik.

20 şubat 2017.
seni çok özledim.
devamını gör...

keşke giyildiğinde görünmezlik pelerinine dönüşse denilesi.
devamını gör...

sanırım yangınlarda kullanılan suyun faturasını bizim eve kesmişler!
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

geçen ay 65 gelen faturanın bu ayki durumu.
ne yapmış olabiliriz hiç bir fikrim yok.
yarım saattir faturayı inceliyorum acaba bir terslik mi var diye.

akıl tutulması yaşıyorum şuan.
eğer küçük çaplı bir baraj işletmiyorsak evde bir yerlerde kaçak var demek.
devamını gör...

kimseyle konuşasım yok. bi mucize olsun ve biri düşüncelerimi okusun. bana da uyarsa beni sevebilsin isterdim.
devamını gör...

daha çok olgun ya da olgunlaşmakta olan şarapların kokusunu anlamakta kullanılan bir terimdir.
devamını gör...

bu ülkeyi bir zamanlar tansu çiller'in yönettiğini ama pek de müreffeh yapamadığını bilmeyen yazar beyanı.
devamını gör...

eve ait olsa da sanki değilmiş gibi davranan bölümdür.

herkes sevmez balkonu nedense. balkon bazılarının işgalci ruhlarıyla mutfağa kattıkları bir savaş mahkumu, zavallı bir esirdir. mutfağa katılan balkon, yemek kokularına bulanmış bir zavallıdır artık.

bazıları ise balkonun namahrem olduğunu düşünür ki bu insanlar balkonu kapatma derdine girer hemen. onlara göre açık bir balkon seyirliktir ama seyretmek için değil seyredilmek için. kapalı bir balkon, balkon değildir. odadır o. kime sorsak evinde bir oda eksiktir ya şaire göre, işte bu müdahaleci balkon kapatıcılar o eksiği tamamlayan sahte dahilerdir.

bir de balkona sinirli sezai karakoç vardır, der ki:

bana sormayın böyle nereye
koşa koşa gidiyorum
alnından öpmeye gidiyorum
evleri balkonsuz yapan mimarların


sevmez şair balkonları çünkü çocuklar balkondan düşünce ölürler. iyi kalplidir şair ama yanlış yerde aramaktadır suçu.

ama balkon güzeldir bence. balkon evin devrimci ruhudur. isyankardır. dik başlıdır balkon. sigara içilecek yerdir. sokağı izlemek için idealdir.

keşke zihnimizin de balkonu olsa.
devamını gör...

l-manyak ta çizdiği zıçan adam ve ezik şarkıcı altuğ karikatürleri en eğlenceli işlerindendi. ayrıca en önemli katkılarından birisi moğolların tekrar birleşmesi için yaptığı imza kampanyasıdır. bu kampanya sonuç vermiş cahit berkay, taner öngü, engin yörükoğlu ve serhat ersöz bir araya gelmiş moğollar uzun ir aradan sonra konser vermişlerdir.
mekanı cennet olsun.
devamını gör...

benimdir. olmasını elbette istedim ama olmadı belki sorun bendeydi. ama sevilmek nasıl bir şeydi hiç tatmadım.
devamını gör...

eurovision bizim için 2010 yılında bitti.
(bkz: manga)
devamını gör...

whatsapp'tan güncel gelişmeleri içeren gündelik yayınlarını yaptıkları evvel zamanlarından beri takip ediyorum. sonraları -iyi ki de- bir çeşit belgeselciliğe girişerek oldukça kaliteli işler çıkarmaya başladılar. zaman zaman (bir önceki (gbkz: coğrafya kader) videoları gibi) içerikleri yüzünden lince maruz kalsalar da hak ettiklerini düşünmüyorum. zira duyulmayanı duyurmaya çalışmak, olay ve olguları insanların hiç bakmadığı açılardan göstermeye çalışmak çok zor zanaat. içerik tüketicileri olarak; görüşümüz, düşüncemiz, ilgimiz ne kadar farklı olursa olsun, alenen bir propaganda söz konusu olmadığı sürece, kaliteli işlere saygı duymalıyız bana kalırsa.
devamını gör...

johari pencveresi, kişiler arası ilişkide kişinin kendi tarafından bilinen yani paylaşılan ya da kendi tarafından bilinmeyen yani paylaşılamayan iletişimi inceleyen bir yöntemdir. joseph luft ve harry ıngram isimli iki psikolog arkadaşın 1950 li yıllarda geliştirdiği bu yöntem, bu abilerin isimlerinin baş harfleri ile oluşmuşturç (jo-hari) bu yönteme göre kişiler arası ilişkilerde kişilerin birbirleri ile olan ilişkilerdeki birbirleri hakkında edinebildikleri bilgilerden bahsedilmektedir. kişiyi 4 ana alana bölmüştür bu alanlar: açık alan, kör alan, gizli alan ve bilinmeyen alan olarak adlandırılır. bunlara şöyle bir göz atmak gerekirse: açık alan kişinin kendi tarafından da bilinen başkaları tarafından da bilinen özellikleri olarak ifade edebilirim. bu alan ne kadar geniş olursa iletişim o kadar sağlıklı gerçekleşir. bu alan kişinin iletişimdeki bilinçli hareketlerini tavırlarını ifade eder. açık alanı geniş olan kişiler, rahat öz güveni yüksek iletişime açık, takım uyumuna uygun kişilerdir. empati yetenekleri gelişmiştir.
kör alan: kişinin kendi tarafından bilinmeyen fakat diğerleri tarafından bilinen alanıdır. bu alanı geniş o lan kişiler iletişime kapalı, benmerkezci, savunma mekanizmaları çok olan kişilerdir. diğerlerinin duygu ve düşüncelerini çok önemsemezler.
gizli alan: kişinin kendi tarafından bilinen fakat diğerleri tarafından bilinmeyen alanıdır. kişinin paylaşmak istemediği, gizlediği, bilinçli olarak sakladığı alanıdır. bu alanı geniş olan kişiler risk almayan, öz güveni düşük ve paylaşıma kapalı kişilerdir.
bilinmeyen alan ise kişinin hem kendi tarafından bilinmeyen hem de başkaları tarafından bilinmeyen alandır. bilinçdışı/bilinçaltını ifade eder. bu alanı geniş olan kişilerin ne yapacakları nasıl tepki verecekleri önceden bilinemez. adeta kapalı kutudur. psikanalistler genelde bu alanla ilgilenirler.
sosyal psikoloji için önemli bir kavramdır.
devamını gör...

ne hayatlar var be, tuhaf. iki kere okudum, sigaramı yakıyorum. bravo gerçekten.
devamını gör...

lipton earl grey: siyah paketli, bergamot aromalı, üzerinde özel seri yazan ürün.
devamını gör...

“çünkü bazı ilişkilere arkadaşlık az gelir, aşksa çok fazla.”
devamını gör...

so what? hayır yaneee so what?
normal bir durum.
devamını gör...

ebelemeçte denen bir tür sokak oyunu. teoride bir kişinin ebe olması ve diğer oyuncuların saklanmasıyla gerçekleşir. 1'den 10'a kadar sayan ebe 'oldu mu?' diye sorar. arkasından 'önüm, arkam, sağım, solum saklanmaya ebedir' der.

sonra teker teker oyuncuları ebelemeye çalışır. bazen oyunculardan biri ebeler. o zamanlar eğlenceli gibi bir oyun gibi gelirdi. sonraları biz bu oynayışı bir iki arkadaşla değiştirdik. her defasında aynı 3 kişiyle anlaşıp bir şekilde ya üstümğzdekileri değiştirip ya da bir şekilde yerimizi değiştirerek ebenin bizi ebelemesine rağmen 'çanak çömlek patlatıyorduk.' her oyunda olmasa da 3, 4 oyunda bir yapıyorduk ve diğerleri bunun nasıl olduğunu anlamaya çalışıyordu. hah çocuğuz işte. sanırım birilerini kandırıyor olmak bize ayrı bir haz veriyordu. belki bunu bir şakalaşma olarak değerlendiriyorduk emin değilim.

çocukken istanbul'da yaşıyor ve özellikle akşamları tüm çocuklar sokaklarda buluşuyorduk. o zamanlar tv bile izlemezdik çok ilginç. çocuk olmak pek güzeldi doğrusu. o zamanlar hatta daha güzeldi. şimdi çocuklara bakınca üzülüyorum. hele ki pandemi çocuklarına. hiçbir sosyallikleri yok. hiç arkadaşları yok. umarım biran önce normale döneriz. çocukluk normale döner mi bilemem?
devamını gör...

benimde oksijen israfı yaptığını düşündüğüm komşum var, acaba şikayet etsem ona da ceza keserler mi böyle?*
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim