sinek
iğrenç ve tiksinç olsalar da, göz ardı etmemek gerekir ki bir uçuş mucizesine sahip böceklerdir. bu canlılar gibi, insanlığın ilerisi için uçabilen bir hava taşıtı yapabilmeleri kolay görünmüyor. mesela bir karasineğin uçuşa geçmeden önceki hazırlıkları şu şekildedir :
önce yönünü belirler. sonra dengeyi ayarlayarak uçuş pozisyonuna geçer. alıcı antenleri ile rüzgarın esme kuvvetini ve yönünü hesap eder. bütün bu işlemleri saniyeler içinde yaparak havalanır. sineğin bir incir çekirdeği kadar minicik beyni, gelişmiş bir bilgisayar teknolojisinin bile yapamayacağı mucizeye sahip.
sineklerin bıraktığı yumurtalar milyonları bulur. daha çok bataklık alanlar ve çöplük bölgelerine bırakırlar bu yumurtaları. yumurtalar çatlayıncaya minicik larvalar her tarafa dağılır. daha sonra bu larvaların çevresinde koza misali bir kabuk meydana gelir. sonra karasinek de bu kabuğun içinde gelişmeye başlar. büyüyüp ergin bir duruma geldiğinde de kabuğundan havalanıp doğru evimize gelir. kovmaya kalksak döner dolaşır yine gelir, kapıdan kovsak bacadan gelir. öyle de istenmeyen ve inatçı bir böcektir.
karasinek, öyle hızlı uçar ki, kanat çırpışı saniyede 200 sayıyı buluyor. kendimizden pay biçelim, saniyede 200 kez kolumuzu salladığımızı düşünelim, işte o zaman kollarımız omuzlarımızdan kopar ve uçar giderdi. bunların tat alma organı, dilleri değil ayakları. yiyeceklerin üzerine hiç durmadan gezinme sebepleri de ayaklarından tat almaları.
bunlar dışında bu böceklerin gıpta ettirici özelliklerinden biri de tavanda yürümeleri. hepimizi aşağıya çeken bu yerçekimi bir bunları çekmiyor. buna sebep de ayaklarında bulunan vantuzlar. işte o vantuzlar cama yapışan minibüs tabelası gibi bastıkları yere yapışıyor.
önce yönünü belirler. sonra dengeyi ayarlayarak uçuş pozisyonuna geçer. alıcı antenleri ile rüzgarın esme kuvvetini ve yönünü hesap eder. bütün bu işlemleri saniyeler içinde yaparak havalanır. sineğin bir incir çekirdeği kadar minicik beyni, gelişmiş bir bilgisayar teknolojisinin bile yapamayacağı mucizeye sahip.
sineklerin bıraktığı yumurtalar milyonları bulur. daha çok bataklık alanlar ve çöplük bölgelerine bırakırlar bu yumurtaları. yumurtalar çatlayıncaya minicik larvalar her tarafa dağılır. daha sonra bu larvaların çevresinde koza misali bir kabuk meydana gelir. sonra karasinek de bu kabuğun içinde gelişmeye başlar. büyüyüp ergin bir duruma geldiğinde de kabuğundan havalanıp doğru evimize gelir. kovmaya kalksak döner dolaşır yine gelir, kapıdan kovsak bacadan gelir. öyle de istenmeyen ve inatçı bir böcektir.
karasinek, öyle hızlı uçar ki, kanat çırpışı saniyede 200 sayıyı buluyor. kendimizden pay biçelim, saniyede 200 kez kolumuzu salladığımızı düşünelim, işte o zaman kollarımız omuzlarımızdan kopar ve uçar giderdi. bunların tat alma organı, dilleri değil ayakları. yiyeceklerin üzerine hiç durmadan gezinme sebepleri de ayaklarından tat almaları.
bunlar dışında bu böceklerin gıpta ettirici özelliklerinden biri de tavanda yürümeleri. hepimizi aşağıya çeken bu yerçekimi bir bunları çekmiyor. buna sebep de ayaklarında bulunan vantuzlar. işte o vantuzlar cama yapışan minibüs tabelası gibi bastıkları yere yapışıyor.
devamını gör...
yazarlara gelen en ilginç mesaj
bak ben yazilimciyim, beni illegal yollara basvurmak zorunda birakma.* en ilginci bu muydu, bilmiyorum? ama çok korktum. yani ödüm şeyime karıştı.*
devamını gör...
savaş çığırtkanlığı
hayatının büyük bölümünü cephede geçirmiş atam bile "ancak, ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe, savaş bir cinayettir." demiş.
savaş çığırtkanlığı, sosyal medyada kaostan beslenmeye çalışan ergenlerin yapacağı iş gibi geliyor bana, gerçek hayatta ise çocukluğunda izlediği filmlerdeki gibi şeyler olacağını düşünen hayalperestler ve psikolojik sorun yaşayan insanlardan başka bir şey değil.
kaldı ki, antik dönemde de değiliz yani. "ooo, mehmet'in küçük oğlan sparta ordusunda yer bulmuş haberin var mı? savaşa gidecek diyolla..." diyerek statü sahibi de yapmaz insanı şu dönemde, mantıklı bi tarafı yok.
size bir şey anlatayım madem hazır konusu açılmışken, bi ağabeyimiz vardı bizim soner isminde, bu adam çok kültürlü bi ağabeydi yani, felsefeden psikolojiye kadar, fizikten ta latin amerika efsanelerine kadar ilgi duyan bir insandı, okurdu, izlerdi, yazardı, çizerdi. bu adam doğuda pkk terörünün en doruk noktasında olduğu zaman dilliminde, doksanların ilk yarısında askerlik yaptı orada. bize anlattığı en önemli nokta şuydu, "savaş olsun, vuralım, kıralım, patlatalım..." modunda gelen insanlar bir zamandan sonra anti-militarist oluyorlardı, o kan, o vahşet, en yakın arkadaşlarının bir zamandan sonra geri gelmeyecek olması onları çok fazla sarsıyordu, birçoğu akli dengesini yitirmekten korkuyordu derdi orada askerlik yapanların.
şimdi size soruyorum, bölücü şerefsiz itlerin oluşturduğu pkk sorunu tümüyle bir savaş değil, bir çatışma bildiğiniz üzere.
olası bir savaşta binlerce sivil savaş görecek, bugün metroda, otobüste yüzüne baktığınız o insanların paramparça olacağına denk geleceksiniz belki de, bu kısımları düşününce tüyleriniz ürpermiyor mu?
gerçi bu kadar yazıyorum da insanlar işine geleni okuyo, boşa yazıyoruz, neyse makarna tarifi daha mantıklı.
savaş çığırtkanlığı, sosyal medyada kaostan beslenmeye çalışan ergenlerin yapacağı iş gibi geliyor bana, gerçek hayatta ise çocukluğunda izlediği filmlerdeki gibi şeyler olacağını düşünen hayalperestler ve psikolojik sorun yaşayan insanlardan başka bir şey değil.
kaldı ki, antik dönemde de değiliz yani. "ooo, mehmet'in küçük oğlan sparta ordusunda yer bulmuş haberin var mı? savaşa gidecek diyolla..." diyerek statü sahibi de yapmaz insanı şu dönemde, mantıklı bi tarafı yok.
size bir şey anlatayım madem hazır konusu açılmışken, bi ağabeyimiz vardı bizim soner isminde, bu adam çok kültürlü bi ağabeydi yani, felsefeden psikolojiye kadar, fizikten ta latin amerika efsanelerine kadar ilgi duyan bir insandı, okurdu, izlerdi, yazardı, çizerdi. bu adam doğuda pkk terörünün en doruk noktasında olduğu zaman dilliminde, doksanların ilk yarısında askerlik yaptı orada. bize anlattığı en önemli nokta şuydu, "savaş olsun, vuralım, kıralım, patlatalım..." modunda gelen insanlar bir zamandan sonra anti-militarist oluyorlardı, o kan, o vahşet, en yakın arkadaşlarının bir zamandan sonra geri gelmeyecek olması onları çok fazla sarsıyordu, birçoğu akli dengesini yitirmekten korkuyordu derdi orada askerlik yapanların.
şimdi size soruyorum, bölücü şerefsiz itlerin oluşturduğu pkk sorunu tümüyle bir savaş değil, bir çatışma bildiğiniz üzere.
olası bir savaşta binlerce sivil savaş görecek, bugün metroda, otobüste yüzüne baktığınız o insanların paramparça olacağına denk geleceksiniz belki de, bu kısımları düşününce tüyleriniz ürpermiyor mu?
gerçi bu kadar yazıyorum da insanlar işine geleni okuyo, boşa yazıyoruz, neyse makarna tarifi daha mantıklı.
devamını gör...
el âlem ne der
başlığı görünce aklıma cem karaca'nın bir röportajında bernard shaw'dan alıntı yapması geldi.
bernard shaw'ın bir sözü vardır: "derler, ne derler, ne derlerse desinler."
aşağıdaki röportajın 51. saniyesi
bernard shaw'ın bir sözü vardır: "derler, ne derler, ne derlerse desinler."
aşağıdaki röportajın 51. saniyesi
devamını gör...
beynelmilel
sırrı süreyya önder'in yönetmenliğinin yanı sıra senaristliğini de yaptığı film 2006 yılında çekilmiş 2007 yılında ise gösterime girmiştir. başrollerinde özgü namal cezmi baskın umut kurt oynamıştır yine dilber ay oktay kaynarca gibi bir çok ünlü ismide filmde görmek mümkündür. 12 eylül darbesi sonrasında doğuda yerel halkın istibdat yönetimi ile ilişkilerini işlemiş ve yerel müzisyenlerin aile yaşantılarına yer vermiştir. komedi filmi olmasına rağmen duygusal yoğunluğu çok fazla olan sahneleri de yok değildir.
adıyamanda yerel müzisyenler olan gevendelerin sıkıyönetim komutanı tarafından düzenli bir orkestraya dönüştürülmeye çalışılması ile film sarpa sarmaya başlar. benim bu filme aşık olma sebeplerimden birisi ise daha önce hakkında yazdığım bacha bazi geleneğinin türkiye'de hala nasıl yaşatıldığına değiniyor olmasıdır. darbenin, kanlı, vurdulu kırdılı tüm süreçlerini ustaca bir şekilde anlatmış ama buna rağmen çok fazla şiddet sahnesine de yer vermemiştir. çok fazla ismin çok fazla kez ustalıkla hiciv edildiği filmin imbd puanı ise 7,2'dir.
devrimciyse canı yok mu?*
adıyamanda yerel müzisyenler olan gevendelerin sıkıyönetim komutanı tarafından düzenli bir orkestraya dönüştürülmeye çalışılması ile film sarpa sarmaya başlar. benim bu filme aşık olma sebeplerimden birisi ise daha önce hakkında yazdığım bacha bazi geleneğinin türkiye'de hala nasıl yaşatıldığına değiniyor olmasıdır. darbenin, kanlı, vurdulu kırdılı tüm süreçlerini ustaca bir şekilde anlatmış ama buna rağmen çok fazla şiddet sahnesine de yer vermemiştir. çok fazla ismin çok fazla kez ustalıkla hiciv edildiği filmin imbd puanı ise 7,2'dir.
devrimciyse canı yok mu?*
devamını gör...
yatağın kenarında priz bulunması
yatağının yanı başına konumlanmış mutluluk.
yatağımın kenarında tam 4 tane priz var. odamda 7, mutfakta 13, küçük odada 4 ama koca salonda sadece 1.
ne amaçlamışlar bilemedim. işin kötü tarafı evden çıkan kiracı evdeki tüm prizleri sökmüştü. duylarıda da sökmüştü. davlumbaz ve kombiyi de götürmüştü.
eve priz almak mı? yoksa yeni bir ev almak mı? arasında kalmıştım. kredi çekip priz aldım.
yatağımın kenarında tam 4 tane priz var. odamda 7, mutfakta 13, küçük odada 4 ama koca salonda sadece 1.
ne amaçlamışlar bilemedim. işin kötü tarafı evden çıkan kiracı evdeki tüm prizleri sökmüştü. duylarıda da sökmüştü. davlumbaz ve kombiyi de götürmüştü.
eve priz almak mı? yoksa yeni bir ev almak mı? arasında kalmıştım. kredi çekip priz aldım.
devamını gör...
şamanizm
(bkz: paganizm) ile büyük benzerlikler gösteren inanış. ilk başlarda ata-ruhlar, totem hayvanları ekseninde ilerlerse de doğa-gök-yeraltı gibi tanrılar işin içine girdiğinde totemden tabuya bir geçiş söz konusu olmuştur. seyahatlerim sırasında bu inancı benimsemiş bir topluluk ile tanışma fırsatım olmuştu. kapalı bir toplum olduklarını düşünsem de ritüellerine katılma şansım oldu. ritüellerinin tam bir şölen havasında geçtiğini düşünüyorum. bu tarz kavramlara inanmıyor olsam bile , ortamda oluşan ruhani hava göz ardı edilecek gibi değildi açıkçası.
edit:imla
edit:imla
devamını gör...
sözlükten manita yapmak
var öyle birkaç manitacı tayfa.
hatun ne derse o gözüyle bakıyor her şeye. yazik çocukçağıza... hatundan habersiz tanım beğenemiyor/ oylayamıyor. bakıyor kıskanç hatun çok ileri gidiyor sadece onun tanımını oylayıp/ profilinde geziyor.
mantıklı iş aslında her gün zibilyon tane oy at karma kas. nasıl kaptırdık ey sözlük halkım biz olayı bunlara?
yok mu manitacılık oynayacağım bir bey ? kıskanıp etmem söz *
neyse yok bir hayalimiz, vazgeçtim. biz o tür yazarlardan değelezz*
hatun ne derse o gözüyle bakıyor her şeye. yazik çocukçağıza... hatundan habersiz tanım beğenemiyor/ oylayamıyor. bakıyor kıskanç hatun çok ileri gidiyor sadece onun tanımını oylayıp/ profilinde geziyor.
mantıklı iş aslında her gün zibilyon tane oy at karma kas. nasıl kaptırdık ey sözlük halkım biz olayı bunlara?
yok mu manitacılık oynayacağım bir bey ? kıskanıp etmem söz *
neyse yok bir hayalimiz, vazgeçtim. biz o tür yazarlardan değelezz*
devamını gör...
sözlük yazarlarının söylemek istedikleri
şu, kaldırımlar sadece onlara aitmişçesine koloni gibi gezen ve siz geçmeye çalışırken de zerre kımıldamayan, rahatsız da olmayan bir güruh var ya hani bazen zor tutuyorum kendimi ağır bir kelime etmemek için ve bu salon kadını çizgimden çıkmama çabam ve sabrım için de kendimi kutluyorum, canım kendim, öpüyorum kız seni. hadi git dondurma ısmarla kendine! *
devamını gör...
günün sözü
"hiçbir şeye şaşmamak, çok akıllı olmanın belirtisidir derler; bence aynı ölçüde ve aynı güçte ahmaklık belirtisidir de."
dostoyevski
dostoyevski
devamını gör...
bakir olmayan erkekle evlenir misin sorunsalı
yarınlar yokmuşcasına kadınların altına yatan! bir adama evimin erkeği, çocuklarımın babası demem ben arkadaş!..
o kadar da mezhebimiz geniş değil evelallah.
sen önüne gelen kadınla gez, dolaş, eğlen. sonra gel benim evime, parama, soyadıma ortak ol. bir de ne olur, ne olmaz boşanma sonrası nafaka işi var ki o daha beter...
o kadar da mezhebimiz geniş değil evelallah.
sen önüne gelen kadınla gez, dolaş, eğlen. sonra gel benim evime, parama, soyadıma ortak ol. bir de ne olur, ne olmaz boşanma sonrası nafaka işi var ki o daha beter...
devamını gör...
normal sözlük yaş ortalaması
bizimkiler, susam sokağı izledim. teletextte haber aradım. galatasaray uefa kupası'nı kazandığında sabaha kadar kutlama yaptım.
devamını gör...
sevgiliyi seks yapamayacak kadar sevmek
sevgili değildir o , sevgili olsa duramazsın .
devamını gör...
gelincik şurubu
anneannem, topladığımız gelincikleri bir cam kavanoza bastırır, güneşe koyardı.
güneşte kırmızı rengini bırakan şuruba su, şeker ve limon tuzu ekleyip içerdik. pembe renkli nefis bir içecekti bu.
*internette rastlayınca aldım, ancak yoğun karanfil tadından gelincik anlaşılamıyordu ve çok şekerliydi.
güneşte kırmızı rengini bırakan şuruba su, şeker ve limon tuzu ekleyip içerdik. pembe renkli nefis bir içecekti bu.
*internette rastlayınca aldım, ancak yoğun karanfil tadından gelincik anlaşılamıyordu ve çok şekerliydi.
devamını gör...
bedenlerimiz aslında bir hapishane mi sorunsalı
şöyle de düşünülebilir belki
hepimiz özgür ruhlarız ve bu bedenlere hapsedilmiş olabiliriz. ama aynı zamanda bu bedenler sayesinde ifade özgürlüğümüz de var diyebilir miyiz acaba? yani eğer bu bedenlere konulduysak belki de bu bir rol yapma oyunu gibi olabilir. hepimizin bir bedeni var ve bu bedeni istediğimiz gibi yönetebiliriz. ayrıca fikirlerimizi, düşüncelerimizi de bu yolla aktabiliyoruz. bilemiyorum sözlük, pek iyi değilim kafamda deli sorular.
hepimiz özgür ruhlarız ve bu bedenlere hapsedilmiş olabiliriz. ama aynı zamanda bu bedenler sayesinde ifade özgürlüğümüz de var diyebilir miyiz acaba? yani eğer bu bedenlere konulduysak belki de bu bir rol yapma oyunu gibi olabilir. hepimizin bir bedeni var ve bu bedeni istediğimiz gibi yönetebiliriz. ayrıca fikirlerimizi, düşüncelerimizi de bu yolla aktabiliyoruz. bilemiyorum sözlük, pek iyi değilim kafamda deli sorular.
devamını gör...
yarınlar yokmuşçasına
"sonrasını düşünmeden" anlamında kullanılan yeni nesil sözcük öbeği.
devamını gör...
hala hayattan zevk almayı başaran insan
bu konuyu biz işledik. #369263
kendi imkanlarım dahilinde sevdiğim şeylere yönelip dünyayı görmezden gelince hayat daha güzel. her zaman işe yaramiyor ama. bazen.
kendi imkanlarım dahilinde sevdiğim şeylere yönelip dünyayı görmezden gelince hayat daha güzel. her zaman işe yaramiyor ama. bazen.
devamını gör...
sosyal fobi testi
maddeleri yaşıyormuş gibi düşünerek cevapladım kaygılarım 2 katına çıktı.
devamını gör...
lucid rüya
genelde uyumadan önce bir konu hakkında çok düşünürseniz, uykuya dalış sırasında o konu hakkında rüya görme ve onun rüya olduğunun bilincinde olacağınız ve yönetebileceğiniz durumdur.
bir instagram videosunda bazı hastalıkların da bu rüyaları tediklediği ve o kişilerin rüyalarını yönetmeye daha yatkın olduğunu anlatıyordu.
bir instagram videosunda bazı hastalıkların da bu rüyaları tediklediği ve o kişilerin rüyalarını yönetmeye daha yatkın olduğunu anlatıyordu.
devamını gör...
