günün ünlüsü olmak için eyluling'e gözükmek
eylüling'in bundan haberi varmı peki?
devamını gör...
okan bayülgen'in uzaya hiç gitmedik her şey yalan açıklaması
dün akşam haber global programında yapılan programda söylenmiş olan okan bayülgen'e ait iddia.
"uzaya gitmedik, her şey yalan; hepsini sovyetler'i bitirmek için yaptılar" diye sivri iddiaları var.
"uzaya gitmedik, her şey yalan; hepsini sovyetler'i bitirmek için yaptılar" diye sivri iddiaları var.
devamını gör...
death note
izleyicisinin günlük elma tüketiminin arttığı gözlenen japon animesi.
devamını gör...
sizi gaza getiren motivasyon sözleri
sende bizim kâr ortağımız sin.
asla o kâr dagitilmadı..
asla o kâr dagitilmadı..
devamını gör...
litosfer
taş küre anlamına gelmektedir. yerkürenin katılaşmış üst kısmı, yer kabuğudur.
(kaynak: coğrafya defterim.)
(kaynak: coğrafya defterim.)
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
"... yaşadım diyebilmen için? "
mağlup mu desem mahcup mu ama ikisi de değil ben garip sen güzel dünya umutlu öyle bir tuhafım bu akşamüstü sevgilim canavar götürür gibi iki yanım iki süngü
ahmed arif
işte böyle hissiyatlı bir yayına en içten sevgilerimi bırakıyorum. iyi ki...
mağlup mu desem mahcup mu ama ikisi de değil ben garip sen güzel dünya umutlu öyle bir tuhafım bu akşamüstü sevgilim canavar götürür gibi iki yanım iki süngü
ahmed arif
işte böyle hissiyatlı bir yayına en içten sevgilerimi bırakıyorum. iyi ki...
devamını gör...
almanya fransa ingiltere abd çatlayacak patlayacak
iç işleri bakanımızın tamamı : "göreceksiniz temmuz ayından itibaren ekonomi öyle bir atağa kalkacak ki; almanya'sı da, fransa'sı da ingiltere'si de, italya'sı da, hele her şeye burnunu sokan amerika'sı da çatlayacak patlayacak, hazır mıyız?"
evet beklenen an geldi , arkadaşlar hazır mıyız?
buradan
evet beklenen an geldi , arkadaşlar hazır mıyız?
buradan
devamını gör...
yoldaş benjamin franklin'in açtığı başlık
gayet normaldir. fatih terim'in bile maaşlı eleman olarak adlandırılıdığı yerde ki haklıdır böyle adlandırılması gayet normaldir. o maaşlı elemandır. sen de sözlüğün gönüllü elemanısın. ayrıca ne amaçla yazdığını bilemem ama art niyetli olduğu kanısında da değilim.
cumhurbaşkanı örneği verilmiş ama sap ile saman karışmış orada biraz. cumhurbaşkanı bana kendi vatandaşım diyemez zira ben türkiye cumhuriyeti vatandaşıyım ve ben ya da benim gibi türkiye cumhuriyeti vatandaşları seçerek onu oraya getirdi.
ama patronum bana pek tabii işçim diyebilir. zira onun işletmesinde para karşılığı çalışıyorum. hiçbir zorunluluğum yok orada çalışmakla ilgili ve onun da beni çalıştırmakla ilgili.
ekleme: örnek verince kendimizi işçi gördüğümüzü düşünen tipler verdikleri örnekle yoldaş'ı da cumhurbaşkanı diye hayal edip diğer insanları yermek için kullandıkları kraldan çok kralcı olmuyorlar ellaam. * kimsenin işçisi de değilim savunucusu da. yoldaş'a da "şey" edecek bir durumum yok. ama sizdeki bu alınganlık hayret ettiriyor insana. takılmayın bu kadar ya hu.
cumhurbaşkanı örneği verilmiş ama sap ile saman karışmış orada biraz. cumhurbaşkanı bana kendi vatandaşım diyemez zira ben türkiye cumhuriyeti vatandaşıyım ve ben ya da benim gibi türkiye cumhuriyeti vatandaşları seçerek onu oraya getirdi.
ama patronum bana pek tabii işçim diyebilir. zira onun işletmesinde para karşılığı çalışıyorum. hiçbir zorunluluğum yok orada çalışmakla ilgili ve onun da beni çalıştırmakla ilgili.
ekleme: örnek verince kendimizi işçi gördüğümüzü düşünen tipler verdikleri örnekle yoldaş'ı da cumhurbaşkanı diye hayal edip diğer insanları yermek için kullandıkları kraldan çok kralcı olmuyorlar ellaam. * kimsenin işçisi de değilim savunucusu da. yoldaş'a da "şey" edecek bir durumum yok. ama sizdeki bu alınganlık hayret ettiriyor insana. takılmayın bu kadar ya hu.
devamını gör...
broadchurch
t: ilk sezonu 2013 yılında yayımlanan ingiliz polisiye dizisi. üst düzey oyunculukları ile başrolleri david tennant ve olivia colman paylaşmaktadır.
underrated olduğunu düşünüyorum. polisiye-sever seyircilerce sanki gözden kaçıyor gibi.
ilk sezon gerçekten harikaydı, 2. ve 3. sezonlar ise tartışılır.
birçok toplumsal konuyu ele alması başka bir artı yanıdır. çoğu standart polisiye gibi bir suçun etrafında dönem gizemden beslenmiyor yalnızca, karakterlerin hayatlarındaki sorunlar en ince ayrıntısına kadar işleniyor, suçlara ve suçluya toplumun nasıl baktığı, birçoğumuzun dert yakındığı linç kültürünün sonuçları vb. konular da büyük yer kaplıyor. bana, sanki dizideki suç teması sanki bu konuları ele almak için bir araç olmuş gibi düşündürdü. işte tam da burada drama özelliği öne çıkıyor; aslında dizi tam bir crime-drama.
iddia ediyorum ki katili ilk bölümden tanırım diyenler bile zorlanacaktır. gizem sonuna kadar korunmaktadır.
lokasyonu da pek bir güzeldir. west bay, dorset
underrated olduğunu düşünüyorum. polisiye-sever seyircilerce sanki gözden kaçıyor gibi.
ilk sezon gerçekten harikaydı, 2. ve 3. sezonlar ise tartışılır.
birçok toplumsal konuyu ele alması başka bir artı yanıdır. çoğu standart polisiye gibi bir suçun etrafında dönem gizemden beslenmiyor yalnızca, karakterlerin hayatlarındaki sorunlar en ince ayrıntısına kadar işleniyor, suçlara ve suçluya toplumun nasıl baktığı, birçoğumuzun dert yakındığı linç kültürünün sonuçları vb. konular da büyük yer kaplıyor. bana, sanki dizideki suç teması sanki bu konuları ele almak için bir araç olmuş gibi düşündürdü. işte tam da burada drama özelliği öne çıkıyor; aslında dizi tam bir crime-drama.
iddia ediyorum ki katili ilk bölümden tanırım diyenler bile zorlanacaktır. gizem sonuna kadar korunmaktadır.
lokasyonu da pek bir güzeldir. west bay, dorset
devamını gör...
obey
kabaca "itaat et" manasına gelen latin kökenli kelime.
bunun bir ara (yaklaşık 3 yıl kadar önce) şapkası vardı. hızlı abilerimiz/ablalarımız bayılırlardı kendisine. mesela üstte bu, altta kısa kol tişört-tayt ikilisiyle tamamlardı kızlar. şapka güzeldi, hoştu fakat takan kitlenin kalite ortalaması yüzünden değeri hayli düştü. bende de var, bir kez taktım; edebiyat hocamız dalga geçti, o gün bu gündür daha çıkarmadım rafından. öylece kaldı gitti. sonra ne oldu bilinmez, tek seferde indirdiler tahttan.
bunun bir ara (yaklaşık 3 yıl kadar önce) şapkası vardı. hızlı abilerimiz/ablalarımız bayılırlardı kendisine. mesela üstte bu, altta kısa kol tişört-tayt ikilisiyle tamamlardı kızlar. şapka güzeldi, hoştu fakat takan kitlenin kalite ortalaması yüzünden değeri hayli düştü. bende de var, bir kez taktım; edebiyat hocamız dalga geçti, o gün bu gündür daha çıkarmadım rafından. öylece kaldı gitti. sonra ne oldu bilinmez, tek seferde indirdiler tahttan.
devamını gör...
bir sabah böcek olarak uyanmak
sıkıntıların, ailevi sorunların(toplum olarakta alabiliriz)parasızlığın orta sınıf bir genci getirdiği nokta, insan olmaktan çıkan kişinin bu olağanüstü durumunun bile göz ardı edildiği bir yabancılaşma serüveni. nefret ve dışlanmışlık psikolojisini iliklerine kadar hissetmenden doğan böcekleşme durumu. acaba kimler şimdi evi'nin tavanında geziyor?
devamını gör...
livor mortis
ölümden sonra; bedenin pozisyonuna göre, zeminle birleşik olan kısımlarda kanın pıhtılaşması sonucu oluşan morluklar.
ölümden 6 saat sonra görülür.
ölüm lekesi
ölümden 6 saat sonra görülür.
ölüm lekesi
devamını gör...
farkında olmadan acayip zeki ve birikimli birine sataşmak
volvo arabaya çarpan tofaş gibi bir durumdur.
bilgiziz taraf karton gibi ezilir, bilgili taraf ise sapasağlam kalır.
bilgiziz taraf karton gibi ezilir, bilgili taraf ise sapasağlam kalır.
devamını gör...
pazar günü erken kalkmak için bir sebep
çalışması son güne bırakılmış yarınki sınav ve yine teslim tarihi bu gece olan, itinayla son güne itelenmiş bir adet ödevden oluşan küçük bir listedir.
resmen ölmüşüm de gömenim yok :(
"ay kalk, kalk kızım kalk kalk kalk kalk. kalk kalk toplarlan kendine gel. kalk toparlan kendine gel. kalk, allah belanı vermiş gibi bakıyosun. kalk. allahıım gebericem. ay cinnet geçiricem..."
edit: az önce aynada kendime denk geldim de, hakikaten allah belamı vermiş gibi bakıyorum be sözlük :(
neyse ödev bitti sayılır. kalitesiz kantin tostunun kaşarı uzunluğunda cümlelerle çözdüm bu işi. %50 ihtimalle hoca ya okumaktan bıkıp notu verir geçer ya da zopaynan kovalar artık alüminyum. hayırlısı be gülüm :(
resmen ölmüşüm de gömenim yok :(
"ay kalk, kalk kızım kalk kalk kalk kalk. kalk kalk toplarlan kendine gel. kalk toparlan kendine gel. kalk, allah belanı vermiş gibi bakıyosun. kalk. allahıım gebericem. ay cinnet geçiricem..."
edit: az önce aynada kendime denk geldim de, hakikaten allah belamı vermiş gibi bakıyorum be sözlük :(
neyse ödev bitti sayılır. kalitesiz kantin tostunun kaşarı uzunluğunda cümlelerle çözdüm bu işi. %50 ihtimalle hoca ya okumaktan bıkıp notu verir geçer ya da zopaynan kovalar artık alüminyum. hayırlısı be gülüm :(
devamını gör...
tabutta rövaşata
t: yapımcısının ezel akay, senarist ve yönetmeninin derviş zaim, kurgucusunun da mustafa presheva olduğu 1996 yapımı bir film. başrol oyuncusu ahmet uğurlu'dur. gerçek bir hayat hikayesinden esinlenilmiştir.
oldukça kısıtlı imkanlarla ve yaklaşık 1 ay içinde çekilmiştir. öyle kısıtlıdır ki eldeki malzeme yalnızca 3 saatlik bir film için yeterlidir.* (kurgusunda ve yapım aşamasında mustafa presheva'nın başına gelmeyen kalmamış) 96 yılındaki antalya film festivali'nde en iyi oyuncu, yönetmen, senaryo ve kurgu ödüllerini almıştır. üzücü not: ayşen aydemir filmin çekimlerinden üç yıl sonra henüz 35 yaşındayken vefat etmiştir.
konusu çok çok kabaca evsiz, araba sevdalısı, kıt kanaat yaşayan bir adamın hayatının bir ve birkaç döneminde başına gelenlerdir. yani, bir yıkık değilseniz pek de kolay empati kurabileceğiniz bir film değil. ki ben bugün izleyenlerin bu sebepten beğenmediğini düşünüyorum. izleyenin dünyayla alakası yok ki, böyle bir filmi nasıl anlamlandırıp da beğensin? beğenmek zorunda da değil orası ayrı. ama leş deyince komik oluyor. anlamaya çalışınca filmin her özelliği size imkan sağlıyor; oyunculuklar harika, anlatılmak istenenler net, muğlak durumlar yok denecek kadar az. neredeyse saf bir gerçeklik. ayrıca baba zula tarafından yapılan müzikleri de güzeldir. yanılmıyorsam bir de bab-ı esrar tarafından yapılan bir müzik de kullanılıyordu.
merhaba, çıkma ekmek var mı?
son isyanım: "aaaabii sanat abi, abi sepet abi, metafor aabiii" tayfadan olanlar bunu dantel filmi sanıyorlar. hayır efendim, kabul etmiyorum. bu bir yıkık filmidir. olsa olsa yüzde 25 dantel filmi derim.
oldukça kısıtlı imkanlarla ve yaklaşık 1 ay içinde çekilmiştir. öyle kısıtlıdır ki eldeki malzeme yalnızca 3 saatlik bir film için yeterlidir.* (kurgusunda ve yapım aşamasında mustafa presheva'nın başına gelmeyen kalmamış) 96 yılındaki antalya film festivali'nde en iyi oyuncu, yönetmen, senaryo ve kurgu ödüllerini almıştır. üzücü not: ayşen aydemir filmin çekimlerinden üç yıl sonra henüz 35 yaşındayken vefat etmiştir.
konusu çok çok kabaca evsiz, araba sevdalısı, kıt kanaat yaşayan bir adamın hayatının bir ve birkaç döneminde başına gelenlerdir. yani, bir yıkık değilseniz pek de kolay empati kurabileceğiniz bir film değil. ki ben bugün izleyenlerin bu sebepten beğenmediğini düşünüyorum. izleyenin dünyayla alakası yok ki, böyle bir filmi nasıl anlamlandırıp da beğensin? beğenmek zorunda da değil orası ayrı. ama leş deyince komik oluyor. anlamaya çalışınca filmin her özelliği size imkan sağlıyor; oyunculuklar harika, anlatılmak istenenler net, muğlak durumlar yok denecek kadar az. neredeyse saf bir gerçeklik. ayrıca baba zula tarafından yapılan müzikleri de güzeldir. yanılmıyorsam bir de bab-ı esrar tarafından yapılan bir müzik de kullanılıyordu.
merhaba, çıkma ekmek var mı?
son isyanım: "aaaabii sanat abi, abi sepet abi, metafor aabiii" tayfadan olanlar bunu dantel filmi sanıyorlar. hayır efendim, kabul etmiyorum. bu bir yıkık filmidir. olsa olsa yüzde 25 dantel filmi derim.
devamını gör...
gıda güvencesi
dünya sağlık örgütü, 1990'da dünya gıda zirvesinde şöyle tanımlamıştır;
bütün insanların, her zaman aktif ve sağlıklı bir yaşam için gerekli olan besin ihtiyaçlarını ve gıda önceliklerini karşılayabilmek amacı ile yeterli, sağlıklı, güvenilir ve besleyici gıdaya fiziken ve ekonomik bakımdan erişmeleri ve sürdürmeleri durumudur.
bütün insanların, her zaman aktif ve sağlıklı bir yaşam için gerekli olan besin ihtiyaçlarını ve gıda önceliklerini karşılayabilmek amacı ile yeterli, sağlıklı, güvenilir ve besleyici gıdaya fiziken ve ekonomik bakımdan erişmeleri ve sürdürmeleri durumudur.
devamını gör...



