hala ölmemesi bir türlü ölmemesi neden ölmemesi
herkesin aklına tek bir kişinin gelmesi.
devamını gör...
sorunlarım var kızım diyen erkek
''nasıl yani, gerçekten de kız mısın?'' diye cevap verilesi erkektir.
devamını gör...
oyun bitince şah da piyon da aynı kutuya atılır
dünya fani ölüm ani gibi insanı derin düşüncelere gark ettiren bir söz. herkes kendince anlamlar çıkarabilir. ben büyüttüğümüz hiçbir meselenin bir noktadan sonra hiçbir anlam ifade etmemesi gibi bir mânâ çıkarıyorum.
devamını gör...
karşı cinste aranan özellikler
güzellik, bakım bir yana, tabi bunları herkes haklı olarak ister ama.
ben sevgili olacağım ya da evleneceğim kızın benden zeki olmasını isterim.
böyle uzun bir koltuğun iki yanına birbirimize dönüp ayaklarımızı birbirimize doğru uzatıp, gece yarılarına kadar kaliteli sohbet edelim isterim.
anlatsın dinleyeyim, hayran olayım, bilgisine imreneyim istiyorum.
gece uyuyunca ona bakınca, bilgisi, bildikleri, zekası aklıma gelsin de eşim olduğu için gurur duyup kendimi şanslı hissetmek istiyorum.
kısacası ilk sevmek değil de derin bir saygı duymak istiyorum ona karşı.
ben sevgili olacağım ya da evleneceğim kızın benden zeki olmasını isterim.
böyle uzun bir koltuğun iki yanına birbirimize dönüp ayaklarımızı birbirimize doğru uzatıp, gece yarılarına kadar kaliteli sohbet edelim isterim.
anlatsın dinleyeyim, hayran olayım, bilgisine imreneyim istiyorum.
gece uyuyunca ona bakınca, bilgisi, bildikleri, zekası aklıma gelsin de eşim olduğu için gurur duyup kendimi şanslı hissetmek istiyorum.
kısacası ilk sevmek değil de derin bir saygı duymak istiyorum ona karşı.
devamını gör...
kaiho
eksikliği hissedilen, artık ulaşılması imkansız olan birine umutsuz bir şekilde özlem duymak anlamına gelen fince sözcük.
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
münacaat
bu yaşa erdirdin beni,gençtim almadın canımı
ölmedim genç olarak ,ölmedim beni leylak
büklümlerinin içten ve dışardan
sarmaladığı günlerde
bir zamandı
heves ettim gölgemi enginde yatan
o berrak sayfada gezindirsem diye
ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.
vakti vardıysa aşkın,onu beklemeliydi
genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için
halbuki aşk,başka ne olsundu hayatın mazereti
demedim dilimin ucuna gelen her ne ise
vay ki gençtim
ölümle paslanmış buldum sesimi.
hata yapmak
fırsatını ademe veren sendin
bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana
gençtim ve ben neden hata payı yok diyordum hayatımda
gergin bedenim toprağa binlerce fışkını saplar idi
haykırınca çeviklik katardım gökyüzüne
bir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarak
bulutu kapsayarak açmadan buluta içtekini
tanıdım ademoğlu kimin nesiymiş
ter döküp soru sormak nereye sürüklermiş kişiyi.
çeşme var,kurnası murdar
yazgım
kendi avcumda seyretmek kırgın aksimi.
gençtim ya,ne farkeder deyip geçerdim
nehrin uğultusu da olur,dalların hışırtısı da
gözyaşı,çiğ tanesi,gizli dert veya verem
ne fark eder demişim
bilmeden farkı istemişim.
vay beni leylak kokusundan çoban çevgenine
arastadan ırmaklara çarkettiren dargınlık!
yola madem
çöllerdeki satrabı yalvartmak için çıkmıştım
hava bozar,yüzüm eğik giderdim yine
yaza doğru en kuduzuyla sürüngenlerin sabahlar
yola devam ederdim.
gençtim işte şehrin o yatık raksından incinen yine bendim
gelip bana çatardı o ruh tutuşturucu yalgın
onunla ben
hep sevişecek gibi baktık birbirimize.
bir kez öpüşebilseydik dünyayı solduracaktık.
oysa bu sürgün yeri,bu pıtraklı diyar
ne kadar korkulu yankı bulagelmiş gizlerimizde
hani yok burda yanlışı yoklayacak hiç aralık
bütün vadilere indik bir kez öpüşmek için
kalmadı hiç bir tepe çıkılmadık
eriyeydik nesteren köklerine sindiğimizce
alıcı kuş pençesiyle uçarak arınaydık
ah,bir olaydı diyorduk vakar da yoksanaydı
doğruydu böyle kan telef olmasın diye çabalamamız
ama kendi çeperlerimizi böyle kana buladık
gönendi dünya bundan istifade
dünya bayındırladı:
bir yakış,bir yanış tasarımı beride
öte yakada bir benî adem
her gün küsülü kaldık.
bunca yıl bu gücenik macera beni tutuklu kılan
artık bu yaşa erdirdin beni,anladım
gençken almadın canımı,bilmedim
demek gökten ağsa bile tohum yürekten düşecekmiş
çünkü hataya bağışık büyük hatadan beri nezaret yer
çiğ tanesi sanmak ne cüret,gözyaşıymış
insanın insana raptolduğu cevher.
şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster,kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?
ismet özel
bu yaşa erdirdin beni,gençtim almadın canımı
ölmedim genç olarak ,ölmedim beni leylak
büklümlerinin içten ve dışardan
sarmaladığı günlerde
bir zamandı
heves ettim gölgemi enginde yatan
o berrak sayfada gezindirsem diye
ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.
vakti vardıysa aşkın,onu beklemeliydi
genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için
halbuki aşk,başka ne olsundu hayatın mazereti
demedim dilimin ucuna gelen her ne ise
vay ki gençtim
ölümle paslanmış buldum sesimi.
hata yapmak
fırsatını ademe veren sendin
bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana
gençtim ve ben neden hata payı yok diyordum hayatımda
gergin bedenim toprağa binlerce fışkını saplar idi
haykırınca çeviklik katardım gökyüzüne
bir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarak
bulutu kapsayarak açmadan buluta içtekini
tanıdım ademoğlu kimin nesiymiş
ter döküp soru sormak nereye sürüklermiş kişiyi.
çeşme var,kurnası murdar
yazgım
kendi avcumda seyretmek kırgın aksimi.
gençtim ya,ne farkeder deyip geçerdim
nehrin uğultusu da olur,dalların hışırtısı da
gözyaşı,çiğ tanesi,gizli dert veya verem
ne fark eder demişim
bilmeden farkı istemişim.
vay beni leylak kokusundan çoban çevgenine
arastadan ırmaklara çarkettiren dargınlık!
yola madem
çöllerdeki satrabı yalvartmak için çıkmıştım
hava bozar,yüzüm eğik giderdim yine
yaza doğru en kuduzuyla sürüngenlerin sabahlar
yola devam ederdim.
gençtim işte şehrin o yatık raksından incinen yine bendim
gelip bana çatardı o ruh tutuşturucu yalgın
onunla ben
hep sevişecek gibi baktık birbirimize.
bir kez öpüşebilseydik dünyayı solduracaktık.
oysa bu sürgün yeri,bu pıtraklı diyar
ne kadar korkulu yankı bulagelmiş gizlerimizde
hani yok burda yanlışı yoklayacak hiç aralık
bütün vadilere indik bir kez öpüşmek için
kalmadı hiç bir tepe çıkılmadık
eriyeydik nesteren köklerine sindiğimizce
alıcı kuş pençesiyle uçarak arınaydık
ah,bir olaydı diyorduk vakar da yoksanaydı
doğruydu böyle kan telef olmasın diye çabalamamız
ama kendi çeperlerimizi böyle kana buladık
gönendi dünya bundan istifade
dünya bayındırladı:
bir yakış,bir yanış tasarımı beride
öte yakada bir benî adem
her gün küsülü kaldık.
bunca yıl bu gücenik macera beni tutuklu kılan
artık bu yaşa erdirdin beni,anladım
gençken almadın canımı,bilmedim
demek gökten ağsa bile tohum yürekten düşecekmiş
çünkü hataya bağışık büyük hatadan beri nezaret yer
çiğ tanesi sanmak ne cüret,gözyaşıymış
insanın insana raptolduğu cevher.
şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster,kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?
ismet özel
devamını gör...
yenilen en kötü tatlı
yumurta kokusunu dışarı veren bütün tatlılar diyeceğim başlık. o koku bütün iştahımı kaçırmaya yetiyor.
devamını gör...
kız isteme cinsiyetçi midir sorunsalı
(bkz: her b.ku cinsiyete bağlayan 3. sınıf ülke başlıkları).
ya bir yol bul ya bir yol aç ya da yoldan çekil.
ya bir yol bul ya bir yol aç ya da yoldan çekil.
devamını gör...
yoğurt
güneş yanıklarına da iyi gelen muazzam süt ürünlerinden birisidir.
devamını gör...
çalıkuşu ayrı yazılır
nickaltını açtığımdan ötürü, mutluluk duyduğum yazardır. tavuk-pilav ikilemesiyle düşüncelerimi belirtmiştir. pandemi sonrası yapacağım pilav gününe kendisini buradan davet etmiş olayım. tanımların bilgi ile dolsun sevgili yazar.
devamını gör...
normal sözlük'te kendi halinde yazan yazarlar
mesaj alımını kapattığım için iliklerime kadar hissettiğim başlık.
devamını gör...
2002 doğumlu birini ciddiye almak
merhaba sevgili x,y ve z kuşağına mensup değerli büyüklerim, yaşıtlarım.
bu tarz şeyleri görmek, okumak beni üzüyor. bir insanın hangi yılda doğup doğmadığına göre ciddiye alan insanları görmek ise daha üzücü bir durum. her insan doğası gereği anlatmak, anlatabilmek ve anlaşılmak ister. bence bir insanı ciddiye alıp almamak, kesinlikle yaş meselesi değil. biz sadece anlaşılmaya açız.
siz değerli büyüklerimiz de bizimle aynı yollardan geçmiyor musunuz? tabiki geçiyorsunuz. siz de bizler gibi genç oluyorsunuz. bu yüzden sizin bizi daha iyi anlayabileceğinizi düşünmekteydim ki genel olarak pek öyle olmadığını görüyorum.
bütün kuşaklar birbirini bu kadar yermektense biraz birbirimizi desteklemeye ne dersiniz? daha iyi olmaz mı? sizden tek bir ricam var, biz gençleri, çocukları dinleyin. fikirlerimizi dinlediğinizi görmek dahi bizi çok mutlu eder. aslında birbirimizi mutlu etmek bu kadar basit. birbirimizin düşüncelerini küçümsemek yerine birbirimizle saygı çerçevesi dahilinde bir fikir alışverişi kurarsak çok daha iyi bir yaşam sürebileceğimizi düşünmekteyim.
kimse kimseyi sevmek zorunda değil zaten bunun farkındayım fakat birbirimize saygı duymamız gerek. birbirine karşı saygı duymayan insanların olduğu bir toplumda zaten sevginin olması da beklenemez.
umarım bu dediklerim ile bir nebze de olsa ifade etmek istediklerimi dile getirebilmişimdir.
-saygılarımla.
bu tarz şeyleri görmek, okumak beni üzüyor. bir insanın hangi yılda doğup doğmadığına göre ciddiye alan insanları görmek ise daha üzücü bir durum. her insan doğası gereği anlatmak, anlatabilmek ve anlaşılmak ister. bence bir insanı ciddiye alıp almamak, kesinlikle yaş meselesi değil. biz sadece anlaşılmaya açız.
siz değerli büyüklerimiz de bizimle aynı yollardan geçmiyor musunuz? tabiki geçiyorsunuz. siz de bizler gibi genç oluyorsunuz. bu yüzden sizin bizi daha iyi anlayabileceğinizi düşünmekteydim ki genel olarak pek öyle olmadığını görüyorum.
bütün kuşaklar birbirini bu kadar yermektense biraz birbirimizi desteklemeye ne dersiniz? daha iyi olmaz mı? sizden tek bir ricam var, biz gençleri, çocukları dinleyin. fikirlerimizi dinlediğinizi görmek dahi bizi çok mutlu eder. aslında birbirimizi mutlu etmek bu kadar basit. birbirimizin düşüncelerini küçümsemek yerine birbirimizle saygı çerçevesi dahilinde bir fikir alışverişi kurarsak çok daha iyi bir yaşam sürebileceğimizi düşünmekteyim.
kimse kimseyi sevmek zorunda değil zaten bunun farkındayım fakat birbirimize saygı duymamız gerek. birbirine karşı saygı duymayan insanların olduğu bir toplumda zaten sevginin olması da beklenemez.
umarım bu dediklerim ile bir nebze de olsa ifade etmek istediklerimi dile getirebilmişimdir.
-saygılarımla.
devamını gör...
128 milyar dolar cebinden çıkmışçasına ağlayan kitle
şakaysa komik, değilse daha komik.
devamını gör...
lord voldemort
gerçek adı tom marvolo riddle'dır. harry potter kitaplarının türkçe sürümlerindeyse tom marvoldo riddle'dır ("adım lord voldemort" > "tom marvoldo riddle"). kendisi slytherin soyundan gelen saf kan bir anneden ve muggle (büyü dışı) bir babadan dünyaya gelmiştir. annesi babasını aşk büyüsüyle ayarttığından sevgi nedir bilmez bir biçimde büyümüştür. babası tarafından terk edilen ve daha sonra annesi ölen riddle yetimhanede büyüyüp farklılıkları nedeniyle albus dumbledore tarafından keşfedilerek hogwarts'a alınır. slytherin'e seçilen riddle başarılı bir öğrenci olsa da 5. yılında sırlar odası'nın açılması dolayısıyla masum olmasına rağmen hagrid'i suçlar ve okuldan atılmasını sağlar. sonraları hogwarts'tan mezun olan tom, borgin & burkes'te çalışmaya başlar. babasına nefret duyan tom kendine voldemort (fransızcada "ölüm uçuşu" demek) adını takıp ailesinden kalanları bulmaya koyulur. babasını öldürüp dayısının asasını çalarak hortkuluklar için bir arayışa çıkar. evvela profesör armando dippet'a karanlık sanatlara karşı savunma dersi için başvurur ancak reddedilir. bununla birlikte voldemort hortkuluklar için aradığı nesneleri bulmaya koyulur (helga hufflepuff'ın kupası, rowena ravenclaw'un kayıp diademi, marvoldo'nun yüzüğü, kendi güncesi, salazar slytherin'in madalyonu ve yılan nagini). bazılarının okulda olduğu gerekçesiyle yine hogwarts profesörlüğüne başvurur ancak bu kez de albus dumbledore tarafından reddedilir. nitekim altı hortkuluğu da tamamlayan voldemort, karanlık lord olarak anılagelir. dumbledore'un domuz kafası'nda sybill trelawney ile yaptığı görüşmeyi duyan severus snape'in meşhur kehaneti (karanlık lord'u altedecek güce sahip olan geliyor... ona üç kez karşı çıkmış olanlardan, yedinci ay ölürken doğacak... ve karanlık lord bu erkek çocuğu kendi dengi olarak işaretleyecek, ama o, karanlık lord'un bilmediği bir güce sahip olacak... ve ikisinden biri diğerinin elinde ölecek, çünkü diğeri varlığını sürdürürken ikiside yaşayamaz... karanlık lord'u alt edecek güce sahip olan, yedinci ay ölürken doğacak...) lord voldemort'a yetiştirmesiyle voldemort kehanette bahsi geçen kişiyi, yani harry potter'ı bulmaya davranır.
devamını gör...
taylor swift
folklore ve evermore albümleri ile hikaye anlatıcılığını şahlandırmış sanatçı.
devamını gör...




