çocuk gibi ben onu istemiyorum gitsin demek yerine o başlıkları engellemek nasıl fikir? direkt trollerin tanımlarını başlıklarını engelleyebilirsiniz bakın sözlük size böyle bir özgürlük vermiş nasıl ki sizin bu özgürlüğünüz varsa onların da istediğini yazma özgürlüğü var. siz sevmiyorsunuz diye bu gitsin istemiyorum siz de yazmayın demek nasıl bir mantıksızlık farkında mısınız?
devamını gör...

şimdi size hüzünçlü bir hikaye anlatmak isterim sayın romalılar, toplaşın bakalım.

öğretmenlik eğitim bilimleri derslerinin içinde öğrenme psikolojisi içerisinde yer alan bilgiyi işleme kuramında(gagne) yer alan bellek destekleyici ipuçlarının sözel semboller yoluyla gerçekleştirenler kategorisinde yer alır. hatırlanmak istenen sözcüklerin baş harfleri ile anlamlı bir sözcük oluşturma akronim; cümle oluşturma akrostiştir. bir gün için dershaneye gitmişim, en öne oturmuşum. konumuz bu kuram. sınıftakileri tanımam etmem, arkada çok samimi arkadaşım emre bey var sadece.

konu bilgiyi işleme kuramı. akrostiş, akronim gibi kodlama teknikleri bu kuram dahilinde ele alınır. hoca akroştişe geldi, senin adın ne dedi söyledim tahtaya adımı yazdı ve sordu sana kaç kişi akroştiş yazdı?
cevap hiç idi. hocam yok kimse yazmadı dedim. cevap beni boğdu boğdu duvardan duvara attı, yerlerin dibine girdim çıktım.
"seni hiç sevmemiş mi?" dedi.

hocam ben sevgilimle yeni ayrılmışım sen ne soruyorsun ya hu.

çıktık araya(nefes alın ve ikinci cümleyi okurken efkarlı bir şekilde verin) ben yaktım bir sigara. emre geldi beni teskin ediyor güya, ben ağlıyorum o dalga geçiyor (çünkü emre'nin bir şeyle alay etme şiddeti sizin alınmanızla doğru orantılıdır) sevmemiş kimse seni diye. ben bu adamın çok yakın bir arkadaşımla arasını yaptım. ulan ben! yarın bir sorayım sena'ya yazmış mı ona diye? sonra seyredeyim cümbüşü.

bana mı? kimse yazmadı hala be sözlük!

edit: miko yazdı ama bana özel size söylemem.*
devamını gör...

ingilizcesi dogtooth olan yönetmenin yorgos lanthimos olduğu yunan filmi.
sistemin tamamen baba tarafından oluşturulduğu bir düzen filmde baskın. hayatı boyunca evinden dışarı çıkmayan çocuklar dış dünyaya dair hiçbir şeyden haberleri yok. anne ve babası ne isterse onları biliyor,onları öğreniyorlar. doğru olup olmadığı hakkında hiç sorgulama davranışının olmaması filmde en çok dikkat çeken durumlardan birisi.
çocuklarının bilinçaltına tamamen ne verilmesini istiyorlarsa onu veriyorlar bunun en basiti dedelerinin en sevdiği müziğin ve babasının ingilizce olan filmi çevirme arasında uyumsuzluktan bunu görüyoruz.

fly me to the moon---babamız bizi sever
and let me play among the stars---annemiz bizi sever
let me see what spring is like---biz onları sever miyiz? evet, severiz.
on jupiter and mars---kardeşlerimi çok severim
in other words hold my hand---çünkü onlar da beni sever
in other words darling kiss me---ilkbahar evmize dolar
fill my life with song---ilkbahar kalbimden taşar
and let me sing forevermore---ailem benimle gurur duyar
you are all i hope for---çünkü tüm gücümle çalışırım
all i worship and adore---ama hep daha iyisini yapabilmek için uğraşırım
in other words please be true---evimiz çok güzeldir ve onu severiz
in other words i love you---seni asla terk etmeyeceğiz


çocuklar sistemlerine göre birbirleriyle daima yarış halinde,kazanan ödülü alıyor. gökte uçan uçağın oyuncak olduğunu inanabilecek kadar bile sorgulama yetileri yok.
filmde çocuğu şiddet sahneleri bazı insanları rahatsız edebilir,hata yapan,denilenlere aykırı hareket eden veya yalan söyleyeni sert bir şekilde tavır takınarak şiddet uyguluyorlar.
bir diğer dikkat çeken durum ise cinsellik.. dışarıdan gelen bir kadın erkeğin cinsel ihtiyaçlarını karşılarken,kız çocuklar için herhangi bir kişi gelmiyor. daha da ilginci ensest düşüncenin ne olduğu bilinmeyen ve sorgulanmayan bu çocuklar, dışarıdan gelen kadının artık gelememesiyle birlikte kız kardeşlerinden erkek kardeşin istediği kardeşiyle cinsel ihtiyacını gidermesi de eşitsizliği göstermek açısından iyi bir şekilde işlenmiş.

izleyen insanların film sonrasında sorgulamanın,aile eğitiminin nasıl olması gerektiğini daha doğrusu nasıl olmaması gerektiğini gösteren nitelikte bir film olmuş.
keyifli seyirler.
devamını gör...

hayatında hiç sosyal medya kullanmamış biri olarak anlayamadığım bir haldi. ekşi sözlükte gözlemci biri olarak orada denk geldiğim kafa sözlüğe üye olmamla birlikte anlamaya başladığım mevzu. artı görünce hissedilen duygu ilginç gerçekten. hiç tanımadığın insanların senin yazdığın bir yazıyı beğenmiş olması neden insanı mutlu eder. daha önce komşu, arkadaş, akraba beğenisini kazanmak üzerine kurulan sosyal hayatımız şimdi tüm dünyaya kendini beğendirme gibi saçma bir hal almış durumda. teknoloji sen nelere kadirsin diyorum. bireysel olarak ben bu ruh halinin hastalıklı olduğunu düşünüyorum. ya bu histerik halden kurtulurum zamanla ya da bu sözlükten. yoksa kendime çok gıcık olmaya başlayacağım. sürekli yediğini içtiğini paylaşan, ailesiyle tuhaf videolar çekip paylaşanları eleştiren ben de hasta oldum sanırım. bir gün insanoğlu bu vaziyetin kendini mutsuz ettiğini anlayıp vazgeçeceğini düşünüyorum. umarım.
devamını gör...

biraz garip bir çocuktum. her şeye inanırdım çünkü her şeyin mümkün olma ihtimali vardı bana göre. bir şeye hayır, olmaz, yok öyle bir şey diyemezdim. bu da diğer çocukların müthiş ilgisini çeken bir özellikti. çocukluk boyunca, özellikle akşam saatlerinde beni tam ortaya alıp cinli şeytanlı hikayeler anlatırlardı. anlatılanların gerçekleşmesi ne kadar az mümkünse ben o kadar inanırdım. altıma işeye işeye, çığlık atarak ağlaya ağlaya eve gelirdim. cinler gelir diye kesinlikle uyumazdım, uyumak için sabah ezanını beklerdim.

beyin tüm bilgileri depoluyor. cinlerin ayaklarının ters olduğu, insan kılığına girdikleri, özellikle yurtlarda kalan kız çocuklarına yaptıkları falan tamamen aklımda. resmen bekliyorum bi cin gelecek çarpacak beni. başka bir ihtimal söz konusu değil bana göre.

derken abim bir gece seslendi. o da uyumuyordu, anında güven duygusu ile doldum. sonucunda koskoca abiydi, cindi şeytandı hepsini döverdi. ben abin değilim, cinim dedi. evet böyle dedi. bu aptalca oyuna o gece ve sonraki geceler devam etti. ben bu salağın gece beni ziyaret eden bir cin olduğuna emin olarak büyüdüm çünkü adam profesyoneldi. inanmayınca ayakları falan ters hale getirir odanın ortasında dolaşırdı. ona inanmazsam beni çarpacağı konusunda tehdit ederdi.

bak kaç yaşına geldim, hâlâ selamlaşmıyorum adamla. korkudan değil ha, cinlere falan inanmıyorum. acımasız olduğu için kendi türüm olarak göremiyorum adamı. çünkü normal değil bunlar. resmen danalık.
devamını gör...

bazı insanların yüzlerinde veya çenelerinde gülümseyince ortaya çıkan çukurdur. deri altındaki kasların kusurlu oluşu nedeniyle oluşur. keşke tüm kusurlar bu kadar sempatik olsa.
devamını gör...

özellikle pazar gününü üşenerek geçirmek isteyenlere gelsin. *
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yönetim adına cevaplayayım, başka zaman sorulursa gördükçe yine cevaplarım.
sözlük bir birey değildir herkesin içeride söz hakkının olduğu interaktif bir alandır ve herkesin siyasi düşüncesi kendisini bağlar! bu yeni katılan yazardan, adminine kadar herkes için geçerlidir.
herkes siyasi fikrini medeni kurallarda beyan edip paylaşıma veya tartışmaya açabilir aynı şekilde diğer yazarlarda bu fikirleri benimser veya karşı çıkabilir.
burası üstüne basa basa söylemek gerekirse gerçekten özgür bir platformdur ve öyle kalması için elimizden geleni yapıyoruz.

bazı insanların siyasi hassasiyeti olduğu gibi dini hassasiyetleri de vardır ve bu hassasiyet göz önüne alınarak allah kelimesinin ilk harfini büyük yazma hakkı tanınmıştır kullanma hakkı yazarın kendisini bağlar.

bunun haricinde ısrarla "siyasi düşünceniz nedir" sorusunun gündeme getirilmesi kötü niyetten başka şey değildir!
devamını gör...

ankara üniversitesi dil ve tarih coğrafya fakültesinin kısaltması. gerçi dil tarihte okuyan hiçbir insan evladı "nerede okuyorsun?" sorusuna ankara üniversitesi demezdi. dtcf yahut en kötü dil tarih der geçerdi.
devamını gör...

batı afrika'da yer alan, başkenti dakar olan ülke. resmi adı senegal cumhuriyetidir. fransa'dan 4 nisan 1960 yılında bağımsızlığını kazanan senegal'in resmi dili fransızca olmasına rağmen ülkede birçok yerel dil de konuşulur.
devamını gör...

dün geceden kalma yaş pastayı buzdolabında görünce dayanamayıp bir çatal alayım ya dersin ve ayaküstü yerken kendini kaybettiğin için ne kadar yediğini anlayamazsın. yedikten yarım saat sonra gelen mide bulantısı, doyurmadığı için hala aç hissetme ve boş mideye gönderdiğin sağlıksız şey için duyulan pişmanlık.. çabuk avni görmeden, zaman geriye aksın!
devamını gör...

7 yasyaşındayım, sömestr tatili için köye gidiyoruz. yollar kötuymüs kim dinler? maaile bize hiçbir şey engel olamıyor. illa ki gidilecek o köye...
kar, buz, yollarda don olsa da gidilecek! gidin, gidin de, görün ebemin örekesini...*
neyse...

köye gidince benim başıma bir bekçi dikin, sonra ne yaparsanız yapın. insan geçmiş yıllardan ders alır değil mi?
ama nerdeeee? *
köye giriş yaptık annemler eşyaları taşıyor, babam içeride dedemle sohbet ediyor. daha bir saat dolmadan ben üst katın balkonunun gider borusundaki boyum kadar sarkıta kafayı taktım. illa onu kıracağım. yerden bir taş aldım, sarkıta attım ama...
aması o gitti babam ve dedemin oturdugu odanın camını kırdı. kırılan yerden babamla göz göze geldik. babam gözüyle kaç işareti yaptı. ben kaçtım üst kata... dedem alt kattan sinirle dışarı fırladı. babamın camı kırarken gördüğü 8-9 yaşlarındaki oğlan çocuğunu aramak için köyü dolaşmaya gitti.

ben diyorum ama kimse dinlemiyor.
anneeeee!
anneeeee!!
bana sahip çık!
beni sakın gözünden ayırma!!!
zaten köyde adim çıkmış kıyamet alametine, herkes benim hakkımda;
-"o kıvırcık var ya, o kıvırcık, tam deccal, ocaklardan ırak!" falan diyor.
az bak bana, bu kız nerede ne yapıyor? öyle başımı boş bırakma!

ama annem yine aynı tas, aynı hamam. saldım çayıra, mevlam kayıra diye attı ortaya... iyi o zaman, olacaklardan ben sorumlu değilim.
.....
annemler ertesi gün yufka ekmek yaptılar. öyle az buz değil. en az yüz kilo undan yaptılar. sonraki günlerde ekmeğe yardim eden komşulara yardim ettiler. imece usulü tüm mahalle ekmek yaptı. birgün sobanın başında otururken dışarıda iki keçinin dolaştığını gördüm. kış günü dışarıda keçi olmaz ki... kesin bunlar başka köyden gelmiş, açlardır deyip annemlerin koca gün uğraştıkları ekmeklerin olduğu üst kata keçileri çıkardım. sonra odadaki ayva dolu kovayı onların önüne çektim. onlar biraz ayvadan yedi sonra büyük olan yufkalari yemeye başladı. diğeri de ona katıldı. bunlar yiyorken birden o koca yığın yufka tüm heybetiyle yere serildi...
keçiler yufkaları yerken o sıra üst kata yengem geldi. gözleri kocaman açılmış. ne olduğunu anlamaya çalışıyor.

en uydurugundan yengeme bir yalan;
-yenge, bunlar girmiş buraya korktum büyük olan keçiden çıkaramadım bir türlü.
yengem keçileri kovdu.
odanın halini gören annemlerde matem havası, kim yardım eder bir daha, hem herkesin ekmeği var?
şunların derdine bak!
yalan dünya bir vaaar, bir yok.
bizim yörede her evin kendine ait tek göz bir ekmek evi vardır. içinde devasa bir sac ocağı, yapılan ekmeği koyarlar ve kapılari çok sağlam kilitli olmaz. sağlam yapın işte ne olur ne olmaz?

keçileri ertesi gün yine gördüm. e bunlar aaaaç!
her gün onlar geldi, bende başka başka komşuların ekmel evine soktum. zaten sonrasını onlar halletti. hala kimse bütün bunları benim yaptığımı bilmiyor.

bak anne "herkesin ekmeği var" diyordun. umudunu yitirme, boşuna dememişler 'gün doğmadan ,neler doğar.'
devamını gör...

"3 deyince dalıyoruz cemal!"

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

birkaç saat girmediğim sözlükte az önce 191 bildirim gördüm. halbuki o kadar içmemiştim. neyseki kanıt ta aldım.

garip olan ne takipçim değişmiş ne de nickaltımda birşey var :(

ibb.co/XsHBbDR ahanda kanıtım.

düdüt: nedense link oluşmadı.

düdüt: yalan olmadığını açıklama gereksinimine girmeyeceğim. server şahit.
devamını gör...

1973 yılında kurulmuş türkiye'nin kızlardan oluşan ilk futbol takımı olan dostlukspor isimli takım, trabzon gibi eril bir şehre gelip ismi gibi dostluk havasında bir maç yapmak istiyor. tabi kızlarla yapılacak maç alışılmış bir şey olmadığı için, dalga konusu oluyor. özkan sümer hoca da kabul ediyor. yıllarca dalga geçilmeyi göze alarak takımını, kız futbol takımı ile oynatıyor.

futbola, kitap ve felsefeyi sokan, donanımlı, bilgi ve kültür abidesi bir başkan. toprak sahanın kenarına sandalyesini koyup 12 yaş çocuklarının futbol müsabakasını hiç sıkılmadan, yeni bir yetenek keşfetme umudu ile seyreden bir başkan. uçağa atlayıp dünyanın uzak ülkelerinde yetenekli ve ucuz futbolcu arayan, bulduğu futbolcu ile kıran kırana pazarlık yapıp kolundan tutup takıma kazandıran bir başkan. yani efsane ünvanı kolay kazanılmıyor.

bunun dışında futbolcularla olan komik diyaloglarını az buçuk herkes duymuştur. yazmaya klavye yetmez. tipik karadenizli karakterini de yansıtır. teknik direktörlük zamanında kendisine tribünden ana, avrat, soy, sop, sülale söven adana demirspor taraftarına karşı soğukkanlılığını koruyup tepki vermeyen ama taraftarın en sonunda gözündeki siyah gözlüğe sövmesiyle kayışı koparıp kulübeden tribüne atlayıp küfürbaz taraftara saldırmaya kalkışmışlığı da vardır.

trabzon'daki altyapı okulu başarısını uygulamak isteyen galatasaray altyapının başına getirmiş, ancak o dönem teknik direktör görevden ayrılınca apar topar teknik direktör yapılmış ve takıma iki kupa kazandırmış. hasbelkader altyapının başında dursaydı, belki de galatasaray'daki gidişata farklı bir etkisi de olurdu.
yani, böyle hem mahmut hoca ve hem de nasreddin hoca gibi bir insan ve spor adamı kolay kolay gelmez. ruhu şad olsun.
devamını gör...

secdeye kafanı koyarken o kokuyu buram buram almana yol açan rezilliktir. temizlik imandandır deyip kokan ayakla camiye girmek nasıl bir kafa anlamış değilim.
devamını gör...

mantı. yapımı zahmetli diye yaparken nefret ettiğim yemek.
devamını gör...

seviyorum diyorsa zaten insan sevdiğine zaman ayırıpta ilgi göstermez mi? sorumluluk sahibi derken sadece mutluluk paylaşılmaz üzgün anında yanında değilsen yeri gelince ailesi olmıcaksan ben sevgiden şüphe ederim. yani kısaca seviyorum diyen değil sevdiğini hissettiren insan arıyoruz. demekle olmuyor o işler. vakit ayrıcaksın gününün nasıl geçtiğini sorucaksın ki her anına ortak olabil.
devamını gör...

yazık bir gecede cahil kalacaklar, üzüldüm doğrusu*
devamını gör...

nereye kadar, ne kadar daha diye düşündüren eylemdir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim