81.
detaylikaynak diye sunulan siteye girin ve çanakkale yazın referans yazılara kendiniz bakın
yenişafak, yeni akit yazarlarının 2015 tarihli yazları..
cumhuriyet,tercüman, vaka-i milli gibi cumhuriyet kuruluşun da yayında bulunmuş bir tek kaynak yok. onlarca anı kitabından bir tane yok...
hakikaten mi safsiniz yoksa işinize gelmeyecek konuları algılamak zorunuzami gidiyor..
tam dinci kafası bir gerçeği şöyle pesine 40 yalanı daya.. ne olsa güvenini kazandın karsimdaki de sorgulamaktan yoksun salla girsin..
inanmıyorsan ayıptır, inanıyorsan günahtır arkadaş..
yenişafak, yeni akit yazarlarının 2015 tarihli yazları..
cumhuriyet,tercüman, vaka-i milli gibi cumhuriyet kuruluşun da yayında bulunmuş bir tek kaynak yok. onlarca anı kitabından bir tane yok...
hakikaten mi safsiniz yoksa işinize gelmeyecek konuları algılamak zorunuzami gidiyor..
tam dinci kafası bir gerçeği şöyle pesine 40 yalanı daya.. ne olsa güvenini kazandın karsimdaki de sorgulamaktan yoksun salla girsin..
inanmıyorsan ayıptır, inanıyorsan günahtır arkadaş..
devamını gör...
82.
gerçekleştiği dönemin yapısını epeyce etkileyen savaş. sırayla gidelim:
-rus çarlığı: çar ahbaplarından yardım alamayınca devrildi, yeni hükümet ile bolşevikler birbirlerine girdiler. bolşevikler yani kızıl ordu bu mücadelenin en cavcavlı anında romanov hanedanı'nı kevgire çevirdiler, sonra da beyaz ordu'yu paket edip yönetimi ele aldılar.
(bkz: sovyet sosyalist cumhuriyetler birliği)
-ingiltere ve fransa: kelimenin tam manası ile rezil oldular, kamuoylarında savaş karşıtlığının tohumları atıldı. bu tohumlar ileride fransa'nın kendi ordusundan ziyade ermeniler'i kullanmasını* ve bizimle kurtuluş savaşı'nda anlaşmaya oturmasını*, ingiltere'nin ise aynı şekilde yunan ordusunu* öne sürmesini ve bu ordu denize dökülünce trakya'yı savaşmadan* bize bırakmasını sağladı. bu güçten düşüşleri ise geçici değil kalıcı oldu, mısır ve israil arasındaki süveyş krizi ile de resmiyet kazandı**. özetle savaş 3 sene uzadığından güçsüz düştüler**.
-türkiye: başkent işgalden sonra düştü, savaş esnasında değil. haliyle tam manası ile bir teslim oluş olmadı, meclis açıktı mesela*. meclisin önemi ise anadolu hareketi tarafından tam kullanılamadı, atatürk'ün gönderdiği heyet onu dinlemeyerek alınan kararlarda tavizler verdiler ve onu da başkan seçmediler çünkü. eğer meclis başkanı atatürk olmuş olsa meclis kapatıldıktan sonra meşruiyeti aşırı artacaktı, gücünün dayanağı daha yasal olacaktı*. meclisin bir süre açık kalması ise misak-ı millî kararlarının alınmasına olanak tanıdı, bu kararları hazmedemeyen itilaf grubu şehri işgal edip meclisi kapatınca anadolu'da bir meclis açıldı ve durum kontrollerinden çıktı. padişahı rehin alıp kendi istediklerini yaptırmaları umduklarının tam tersini doğurdu, padişah da prestijini yitirdi* ve tek meşruiyet anadolu'daki harekete geçti.
-küçük bir katkı ama bulgaristan katıldı savaşa, avusturya-macaristan'ın bir türlü bitiremediği sırbistan işgali sona erdi. balkanlar'ın neredeyse tamamen ittifak kontrolüne geçmesiyle blok avantaj kazandı.
özetle "hasta adam"ın kendine kefen biçenleri de kendiyle götürmesine olanak tanıyan zaferdir. şehitlerimize allah rahmet eylesin, aziz ruhları şad ve mekanları cennet olsun.
-rus çarlığı: çar ahbaplarından yardım alamayınca devrildi, yeni hükümet ile bolşevikler birbirlerine girdiler. bolşevikler yani kızıl ordu bu mücadelenin en cavcavlı anında romanov hanedanı'nı kevgire çevirdiler, sonra da beyaz ordu'yu paket edip yönetimi ele aldılar.
(bkz: sovyet sosyalist cumhuriyetler birliği)
-ingiltere ve fransa: kelimenin tam manası ile rezil oldular, kamuoylarında savaş karşıtlığının tohumları atıldı. bu tohumlar ileride fransa'nın kendi ordusundan ziyade ermeniler'i kullanmasını* ve bizimle kurtuluş savaşı'nda anlaşmaya oturmasını*, ingiltere'nin ise aynı şekilde yunan ordusunu* öne sürmesini ve bu ordu denize dökülünce trakya'yı savaşmadan* bize bırakmasını sağladı. bu güçten düşüşleri ise geçici değil kalıcı oldu, mısır ve israil arasındaki süveyş krizi ile de resmiyet kazandı**. özetle savaş 3 sene uzadığından güçsüz düştüler**.
-türkiye: başkent işgalden sonra düştü, savaş esnasında değil. haliyle tam manası ile bir teslim oluş olmadı, meclis açıktı mesela*. meclisin önemi ise anadolu hareketi tarafından tam kullanılamadı, atatürk'ün gönderdiği heyet onu dinlemeyerek alınan kararlarda tavizler verdiler ve onu da başkan seçmediler çünkü. eğer meclis başkanı atatürk olmuş olsa meclis kapatıldıktan sonra meşruiyeti aşırı artacaktı, gücünün dayanağı daha yasal olacaktı*. meclisin bir süre açık kalması ise misak-ı millî kararlarının alınmasına olanak tanıdı, bu kararları hazmedemeyen itilaf grubu şehri işgal edip meclisi kapatınca anadolu'da bir meclis açıldı ve durum kontrollerinden çıktı. padişahı rehin alıp kendi istediklerini yaptırmaları umduklarının tam tersini doğurdu, padişah da prestijini yitirdi* ve tek meşruiyet anadolu'daki harekete geçti.
-küçük bir katkı ama bulgaristan katıldı savaşa, avusturya-macaristan'ın bir türlü bitiremediği sırbistan işgali sona erdi. balkanlar'ın neredeyse tamamen ittifak kontrolüne geçmesiyle blok avantaj kazandı.
özetle "hasta adam"ın kendine kefen biçenleri de kendiyle götürmesine olanak tanıyan zaferdir. şehitlerimize allah rahmet eylesin, aziz ruhları şad ve mekanları cennet olsun.
devamını gör...
83.
ecdadımla gurur duyduğum aynı zamanda günümüzü düşününce üzüldüğüm olaylar. kahrolsun savaşlar.
devamını gör...
84.
bazı yobazların dediği gibi gökten şuradan buradan aksakallı tipler falan inmemiştir. türkler inancın ve aklın verdiği güçle ingiliz donanmasının içinden geçmiştir.
bugün kutlu zaferin 109.yıl dönümü. şehitlerimizi, gazilerimizi ve bu cephenin kazanılmasında büyük rol oynayan cumhuriyetimizin kurucusu mustafa kemal atatürk'ü saygı ve rahmetle anıyoruz.
bugün kutlu zaferin 109.yıl dönümü. şehitlerimizi, gazilerimizi ve bu cephenin kazanılmasında büyük rol oynayan cumhuriyetimizin kurucusu mustafa kemal atatürk'ü saygı ve rahmetle anıyoruz.
devamını gör...
85.
devamını gör...
86.
emperyalizmin ve emperyalistlerin uzun bir aradan sonra yedigi ilk turk tokadidir canakkale zaferi
istiklal savasimizin ve cumhuriyetimizin önsözüdür.
basta türk'ün son başbugu mustafa kemal olmak uzere ve tum gazi ve sehid atalarımızın kutlu ruhları şâd olsun.
istiklal savasimizin ve cumhuriyetimizin önsözüdür.
basta türk'ün son başbugu mustafa kemal olmak uzere ve tum gazi ve sehid atalarımızın kutlu ruhları şâd olsun.
devamını gör...
87.
dunyadaki butun bogazlar gecilir kaptanlarin seyir defterlerindeki kayıtta
tek bir istisna vardir
canakkale bogazi "gecilmez"
"çıkılır"
tek bir istisna vardir
canakkale bogazi "gecilmez"
"çıkılır"
devamını gör...
88.
öncelikle : #3216990
ekim 1914
tarihte ismini yavuz ve midilli olarak bildiğimiz ve alman bir amiral'in komutasında olup osmanlı donanması hâline bürünen goeben ve breslau isimli 2 alman gemisi odesa, kefe ve sivastopol limanlarını bombalayıp ruslara karşı cephe alınca osmanlı imparatorluğu da resmen savaşa girmiş oldu.
bu olay üzerine rus birlikleri kafkasya üzerinden osmanlı ordusuna karşı taarruz etmeye başladı, bunu haber alan ingiliz ve maiyetindeki donanma da çanakkale'ye saldırmaya başlıyordu.
o sırada sofya'da konsoloslukta görevde bulunan mustafa kemal, çanakkale cephesinde görev almak için istanbul hükümeti'nden talepte bulunur. bir kaç kere reddedilen* bu talep, paşa'nın ısrarları sonucu kabul olur ve kendisine 19.tümen komutanlığı verilir. verilir verilmesine de 19.tümenin ne yerini, ne asker nüfusunu bilen kimse yoktur. mustafa kemal nereye gitse "bilmem" cevabını almasına rağmen, yılmadan usanmadan aradığını buldu.
olası bir savaşta istanbul'a varmanın yolunun çanakkale'den geçmek olduğunu bilen atatürk, o geçiş noktası üzerinde defalarca olası saldırı planlarını ve savunma stratejilerini kurmuş; "düşman hangi kıyıdan gelir, hangi kıyıdan saldırı başarılı olursa çıkarmayı nereye yapar, nerede toplanır" gibi onlarca ihtimali kafasına çizmişti. kısa süre önce olan balkan savaşlarında çanakkale bölgesinde olan paşa araziye de oldukça hakimdi.
ilk çıkarma teşebbüsü seddülbahir
o sırada başka bir kıyıda olan mustafa kemal hedefin seddülbahir olduğu haberini alır almaz çıkarma yapılan bölgenin komutanına "düşman seddülbahir'e adım atmayacak ve denize dökülecek" emrini verdi ve emir yerine getirildi. ilk çıkarmanın cılız yapılması paşa'yı şüphelendirdi. zaten ingiliz liderliğindeki düşmanların da amacı rakibi biraz tartmak ve kara noktalarının zafiyetini görmekti
bu olayın hemen ardından düşman gemileri aralıksız olarak türk hatlarını bombalamaya başladı. bombalama kesilmiyor türk cephesi ellerindeki düşman donanmasına nazaran daha kısa menzilli toplarla düşmanı geri püskürtmeye çalışıyordu.
büyük deniz zaferi 18 mart
düşman gemileri ağır bombardıman yaparak çanakkale içlerine doğru ilerlerken kısa bir süre önce bir gece vakti nusret mayın gemisinin sessiz sedasız döşemiş olduğu mayınlarla hezimete uğradı. ingiliz ve fransızlara ait 4 tane büyük zırhlı nusret'in mayınları ile denizin dibini boyladı.
kara harekatı başlıyor
denizden bu işin başarılı olamayacağını anlayan ingiliz liderliğindeki düşman kuvvetleri kara harekatına başlattı. işgalin anahtarı seddülbahir ve kabaktepe idi. eğer bu iki kritik nokta ele geçirilirse önce yarımada, sonra istanbul rahatlıkla işgal edilebilir, sonrasında denizden rusya'ya yardım götürülebilirdi.
sahayı çok iyi bilen atatürk de hedefin seddülbahir ve kabaktepe olduğunu askeri dehasıyla çözümlüyor, çıkarma planlarının buralara göre yapılacağını biliyordu. aynı tarihlerde yeni oluşturulan 5.ordu komutanı olan liman von sanders'ın etkisi var mı bilinmez mustafa kemal yedeğe ayrılmıştı.*
mustafa kemal cephe gerisine çekilmişti lakin aklı ana karargahtaydı. çünkü yaptığı planlara göre düşman kıyıda karşılanmalı ve geri püskürtülmeliydi. ama başta alman subaylar olmak üzere subayların geneli çıkarmaya kıyıda değil içeride karşılık vermek gerektiğini düşünüyordu. burada amaç süreci uzatmak, ingiliz ve fransızları meşgul etmek ve böylelikle öteki cephelerde alman kuvvetlerine zaman kazandırmaktı. lakin gözden kaçan şey osmanlı ordusunda ne düşmanı o kadar meşgul edecek asker kuvveti ne de mühimmat vardı. atatürk'ün gördüğü de buydu, o yüzden süreci uzatmadan ve askerlerini yıpratmadan kıyıda karşılanmasından yanaydı. zaten cephe gerisine çekilmezden evvel de çıkarma yapılabilecek noktalara makineli tüfekler, toplar yerleştiriyor, imkanlar dahilinde tel örgüler çektiriyordu.
ama şükür ki korktuğu başına gelmemiş yedeğe çekilince yerine gelen albay sami bey de paşa gibi düşünmüştü, o yüzden aynı noktalarda tedbirlerin artırılmasına devam etti.
ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum
nisan sonlarında kara hareketi başlamıştı. mustafa kemal'in yedeğe çekildiği bigalı köyünden top ve silah sesleri duyulmaya başladı. paşa öncelikle halefi albay sami'den çıkarmanın kuvvetli bir şekilde başladığını, paşa'nın elindeki birliklerin arıburnu'na göndermesini istiyordu. lakin kiminle irtibata geçerse geçsin seddülbahir'e dair bir bilgi alamıyordu. ama düşman arıburnu'na yöneldiğine göre hedefin conkbayırı ve kocaçimen tepeleri olması kuvvetle muhtemeldi. ortada onlarca ihtimal ve belirsizlikler mevcuttu. inisiyatif alarak ve yanına meşhur 57.alay'ı alarak kocaçimen tepelerine gidecek ve gidişatı kendisi görecekti. alaydan geriye kalanlara da bigalı köyünde hazır bir şekilde beklemelerini emretti.
kocaçimen tepelerine vardığında askerlerine dinlenmelerini emretti, kendisi dürbünüyle kıyıları kontrol ediyordu ama tam istediği açıda değildi. askerlerini orada bırakarak durumu daha net görmek için yanına emir subayı ve bir kaç askeri de alarak conkbayırı'na doğru yola koyuldu. kıyıyı kontrol ettiğinde umduğundan daha kalabalık bir düşman grubunun çıkarma yaptığını gördü. acil olan conkbayırı idi ve buraya süratle takviye yapılması gerekiyordu, eğer bir gecikme yaşanırsa düşman kuvvetleri bölgenin tamamını ele geçirebilirdi. lakin bu bölgede olması gereken 77.alayın dağıldığını ve kaçtığını gördü. bu alay yoğun olarak arap ve kürtlerden oluşan az eğitimli askerlerden oluşuyordu. 77.alayın dağılmasıyla düşman kuvvetlerinin ilerlemesi de hızlandı. sıkıntı şu idi ki 57.alay yerine elinde dağılmış 77.alay vardı.
tekrar bir inisiyatif aldı. ya burada tek başına direnecek ve düşman eline düşecekti ya da geri 57.alayın yanına dönecek ama bu durumda da düşman kuvvetleri bölgeye iyice hakim olacaktı. planını yaptı; önce cephanesi bitmiş, dağılmış olan 77.alayı toparladı ve "cephaneniz yok ise süngülerinizle savaşacaksınız" dedi. ardından yaverine en kısa sürede kocaçimen tepelerinde bulunan 57.alayın getirilmesini emretti. düşmanla paşanın emrindeki 77.alay arasında bir nefeslik mesafe vardı ama iki taraf da temkinli davranarak siperlerinden hareket etmiyordu. mustafa kemal'in de aslında istediği bu idi. bir süre sonra bekleyiş sona erdi ve tarihe adını altın harflerle yazdıran 57.alay imdada yetişti.
tüm birlikleri bir araya toplayan mustafa kemal paşa tarihe geçen o sözü söyledi: "ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum. bizler ölünceye kadar geçen zaman içerisinde yerimizi başka askerler ve komutanlar alabilir"
gerçekten de öyle oldu. kahraman askerleri ile beraber düşmanın ilerlemesi durduruldu. ama paşa yerinde durmuyor cepheden cepheye koşuyor, sahada bir küheylan gibi durmaksızın hareket ediyordu. meşhur sözün söylendiği o günün akşamına kadar düşmanla mücadele devam etti ve asker kıyıya kadar sürülerek kıyı bölgesinde sıkıştırıldı. bazı askerlerin kayık, kano ne bulduysa kaçmaya başlaması hatta bazılarının yüzerek kaçmaya başlaması sonucu ingiliz general hamilton tüm birliklere çekilme emri verdi.
o günün ertesinde hamilton emrindeki birlikler tekrar taarruza başladı. tüm gece uyumayıp meslektaşları ile gelecek tehlikelere karşı planlar kuran mustafa kemal, elinde az sayıda kalan 57.alay, firar eden ya da yanlış emir sonucu kaybolan 72. alay, 77. alay ve 27.alay vardı. ama elinde kalan askerlerle bile destansı savunmalar yapan paşa tekrar düşman kuvvetlerini geri püskürtüyordu.
kemal'in yeri
ağustos ayına kadar hem mustafa kemal'in muhteşem zekası ve aldığı akıllıca inisiyatifleriyle, hem de askerlerin cesur ve korkusuz saldırılarıyla düşman kuvvetlerinin yaptığı her çıkarma neticesiz kalıyor, türk ordusunun yaptığı baskın ve saldırılarla da düşman kuvvetleri her seferinde kıyıya itiliyordu. mustafa kemal bu süreçte savaşı hep kendine uygun bulduğu ismi olmayan bir tepeden takip ediyor, planlarını burada oluşturuyor, savaşı buradan yönlendiriyordu. (öncelikle tabi ki bu mayıs ve ağustos aralığındaki dönemde de oldukça zorluklar yaşanmış, cepheler kaybedilip tekrardan kazanılmış çokça şehit verilmiş, verilen şehitlerin yerine yeni askerler, destek olarak farklı alaylar da katılmıştır. lakin hepsini buraya yazmaya zaman da yok gerek de yok, halihazırda onlarca kitap var. tavsiyem (gbkz: şevket süreyya aydemir)'in tek adam kitap serisi)
istanbul'dan gelen devlet büyükleri, alman komutanlar çanakkale'ye her geldiğinde paşa'yı hep o ismi olmayan tepede buluyorlardı. ismi olmayan bu tepeye büyük başarılarından ötürü kemalyeri ismi verilir ve hâlâ da aynı isimle anılır. mustafa kemal'in bu süreçte günlerce uyumadığı, yemek yemediği oluyordu. tek amacı kafasındaki çılgınca planları uygulamak ve düşmanı çanakkale'den geri püskürtmekti. öyle ki alay komutanları, albaylar, kendinden rütbece üstte olanlar değişiyor ama paşa görevine devam ediyordu. hatta bazı albayların emrindeki askerlerle mustafa kemal'in emrindeki askerlere katılması sağlanıyor, ama bu katılımda rütbe gereği albay'ın altında bulunması gereken yarbay mustafa kemal bunu reddediyor, gözünü karartıyor, yapılacak olan şikayetlerden çekinmiyor, görevine devam ediyordu.
görev adamı
ağustos başlarında mustafa kemal'in en başından beri söylediği şey gerçekleşmeye başlamış, düşman belirlenen bölgelerden yoğun çıkarma yapmaya başlamıştı. diğer çıkarma teşebbüslerinin bir kısmı gerçek ve başarısız olsa da, bir kısmı da arkadan gelecek destekleri beklemek üzere oyalama üzerine yapılmıştı.
çıkarmayı ve tehlikeyi gören von sanders gelibolu bölgesindeki tüm kuvvetleri bir araya toplayarak "anafartalar grubu" oluşturdu ve başına da bir albay atadı. yalnız atanan albay daha ilk gününden hatalar yapınca görevden alındı. bunun ardından von sanders, en başından beri cephelerde başarılı olan, önsezisi iyi olan ve asker üzerinde manevi gücü yüksek olan mustafa kemal paşa ile telefonda bir görüşme gerçekleştirdi. görevi tebliğ etmeden önce kendisine "ne yapabileceğini?" sordu. bölgedeki tüm askerlerin komutası altına verilmesini, bundan başka bir çarenin ve çözümün olmadığını söyledi. istediği pratikte yapılması imkansız bir şeydi, zira yarbaylıktan albaylığa daha çok yeni terfi etmişti.
her ne kadar imkansız olsa da istediği kabul gördü anafartalar grubu asker ve birlik sayısı daha da artırılarak bir albay'ın emrine verildi ve artık mustafa kemal (bkz: anafartalar grubu komutanı) olmuştu. artık tek yetki kendisindeydi ve aklındakileri daha rahat uygulayabilecekti.
tabi olay burada bitmiyor da, yazmayla da bitmez. sadece başta belirttiğim entry'e ithafen kısa bir yazı yazarım diye düşünmüştüm, hem epey uzun oldu, hem de şimdi burada kesip yayınlamazsam bir ömür taslaklarda kalır gibi oldu. gerçi tarihle alakalı yazmayı da okumayı da seviyorum, biraz bilgilerimi tazelemem için de güzel oldu ama tabi tarihler ve isimlerle alakalı hafızam çok kuvvetli olmadığı için destek de aldım. yanlışlar hatalar varsa da şimdiden affola.
ekim 1914
tarihte ismini yavuz ve midilli olarak bildiğimiz ve alman bir amiral'in komutasında olup osmanlı donanması hâline bürünen goeben ve breslau isimli 2 alman gemisi odesa, kefe ve sivastopol limanlarını bombalayıp ruslara karşı cephe alınca osmanlı imparatorluğu da resmen savaşa girmiş oldu.
bu olay üzerine rus birlikleri kafkasya üzerinden osmanlı ordusuna karşı taarruz etmeye başladı, bunu haber alan ingiliz ve maiyetindeki donanma da çanakkale'ye saldırmaya başlıyordu.
o sırada sofya'da konsoloslukta görevde bulunan mustafa kemal, çanakkale cephesinde görev almak için istanbul hükümeti'nden talepte bulunur. bir kaç kere reddedilen* bu talep, paşa'nın ısrarları sonucu kabul olur ve kendisine 19.tümen komutanlığı verilir. verilir verilmesine de 19.tümenin ne yerini, ne asker nüfusunu bilen kimse yoktur. mustafa kemal nereye gitse "bilmem" cevabını almasına rağmen, yılmadan usanmadan aradığını buldu.
olası bir savaşta istanbul'a varmanın yolunun çanakkale'den geçmek olduğunu bilen atatürk, o geçiş noktası üzerinde defalarca olası saldırı planlarını ve savunma stratejilerini kurmuş; "düşman hangi kıyıdan gelir, hangi kıyıdan saldırı başarılı olursa çıkarmayı nereye yapar, nerede toplanır" gibi onlarca ihtimali kafasına çizmişti. kısa süre önce olan balkan savaşlarında çanakkale bölgesinde olan paşa araziye de oldukça hakimdi.
ilk çıkarma teşebbüsü seddülbahir
o sırada başka bir kıyıda olan mustafa kemal hedefin seddülbahir olduğu haberini alır almaz çıkarma yapılan bölgenin komutanına "düşman seddülbahir'e adım atmayacak ve denize dökülecek" emrini verdi ve emir yerine getirildi. ilk çıkarmanın cılız yapılması paşa'yı şüphelendirdi. zaten ingiliz liderliğindeki düşmanların da amacı rakibi biraz tartmak ve kara noktalarının zafiyetini görmekti
bu olayın hemen ardından düşman gemileri aralıksız olarak türk hatlarını bombalamaya başladı. bombalama kesilmiyor türk cephesi ellerindeki düşman donanmasına nazaran daha kısa menzilli toplarla düşmanı geri püskürtmeye çalışıyordu.
büyük deniz zaferi 18 mart
düşman gemileri ağır bombardıman yaparak çanakkale içlerine doğru ilerlerken kısa bir süre önce bir gece vakti nusret mayın gemisinin sessiz sedasız döşemiş olduğu mayınlarla hezimete uğradı. ingiliz ve fransızlara ait 4 tane büyük zırhlı nusret'in mayınları ile denizin dibini boyladı.
kara harekatı başlıyor
denizden bu işin başarılı olamayacağını anlayan ingiliz liderliğindeki düşman kuvvetleri kara harekatına başlattı. işgalin anahtarı seddülbahir ve kabaktepe idi. eğer bu iki kritik nokta ele geçirilirse önce yarımada, sonra istanbul rahatlıkla işgal edilebilir, sonrasında denizden rusya'ya yardım götürülebilirdi.
sahayı çok iyi bilen atatürk de hedefin seddülbahir ve kabaktepe olduğunu askeri dehasıyla çözümlüyor, çıkarma planlarının buralara göre yapılacağını biliyordu. aynı tarihlerde yeni oluşturulan 5.ordu komutanı olan liman von sanders'ın etkisi var mı bilinmez mustafa kemal yedeğe ayrılmıştı.*
mustafa kemal cephe gerisine çekilmişti lakin aklı ana karargahtaydı. çünkü yaptığı planlara göre düşman kıyıda karşılanmalı ve geri püskürtülmeliydi. ama başta alman subaylar olmak üzere subayların geneli çıkarmaya kıyıda değil içeride karşılık vermek gerektiğini düşünüyordu. burada amaç süreci uzatmak, ingiliz ve fransızları meşgul etmek ve böylelikle öteki cephelerde alman kuvvetlerine zaman kazandırmaktı. lakin gözden kaçan şey osmanlı ordusunda ne düşmanı o kadar meşgul edecek asker kuvveti ne de mühimmat vardı. atatürk'ün gördüğü de buydu, o yüzden süreci uzatmadan ve askerlerini yıpratmadan kıyıda karşılanmasından yanaydı. zaten cephe gerisine çekilmezden evvel de çıkarma yapılabilecek noktalara makineli tüfekler, toplar yerleştiriyor, imkanlar dahilinde tel örgüler çektiriyordu.
ama şükür ki korktuğu başına gelmemiş yedeğe çekilince yerine gelen albay sami bey de paşa gibi düşünmüştü, o yüzden aynı noktalarda tedbirlerin artırılmasına devam etti.
ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum
nisan sonlarında kara hareketi başlamıştı. mustafa kemal'in yedeğe çekildiği bigalı köyünden top ve silah sesleri duyulmaya başladı. paşa öncelikle halefi albay sami'den çıkarmanın kuvvetli bir şekilde başladığını, paşa'nın elindeki birliklerin arıburnu'na göndermesini istiyordu. lakin kiminle irtibata geçerse geçsin seddülbahir'e dair bir bilgi alamıyordu. ama düşman arıburnu'na yöneldiğine göre hedefin conkbayırı ve kocaçimen tepeleri olması kuvvetle muhtemeldi. ortada onlarca ihtimal ve belirsizlikler mevcuttu. inisiyatif alarak ve yanına meşhur 57.alay'ı alarak kocaçimen tepelerine gidecek ve gidişatı kendisi görecekti. alaydan geriye kalanlara da bigalı köyünde hazır bir şekilde beklemelerini emretti.
kocaçimen tepelerine vardığında askerlerine dinlenmelerini emretti, kendisi dürbünüyle kıyıları kontrol ediyordu ama tam istediği açıda değildi. askerlerini orada bırakarak durumu daha net görmek için yanına emir subayı ve bir kaç askeri de alarak conkbayırı'na doğru yola koyuldu. kıyıyı kontrol ettiğinde umduğundan daha kalabalık bir düşman grubunun çıkarma yaptığını gördü. acil olan conkbayırı idi ve buraya süratle takviye yapılması gerekiyordu, eğer bir gecikme yaşanırsa düşman kuvvetleri bölgenin tamamını ele geçirebilirdi. lakin bu bölgede olması gereken 77.alayın dağıldığını ve kaçtığını gördü. bu alay yoğun olarak arap ve kürtlerden oluşan az eğitimli askerlerden oluşuyordu. 77.alayın dağılmasıyla düşman kuvvetlerinin ilerlemesi de hızlandı. sıkıntı şu idi ki 57.alay yerine elinde dağılmış 77.alay vardı.
tekrar bir inisiyatif aldı. ya burada tek başına direnecek ve düşman eline düşecekti ya da geri 57.alayın yanına dönecek ama bu durumda da düşman kuvvetleri bölgeye iyice hakim olacaktı. planını yaptı; önce cephanesi bitmiş, dağılmış olan 77.alayı toparladı ve "cephaneniz yok ise süngülerinizle savaşacaksınız" dedi. ardından yaverine en kısa sürede kocaçimen tepelerinde bulunan 57.alayın getirilmesini emretti. düşmanla paşanın emrindeki 77.alay arasında bir nefeslik mesafe vardı ama iki taraf da temkinli davranarak siperlerinden hareket etmiyordu. mustafa kemal'in de aslında istediği bu idi. bir süre sonra bekleyiş sona erdi ve tarihe adını altın harflerle yazdıran 57.alay imdada yetişti.
tüm birlikleri bir araya toplayan mustafa kemal paşa tarihe geçen o sözü söyledi: "ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum. bizler ölünceye kadar geçen zaman içerisinde yerimizi başka askerler ve komutanlar alabilir"
gerçekten de öyle oldu. kahraman askerleri ile beraber düşmanın ilerlemesi durduruldu. ama paşa yerinde durmuyor cepheden cepheye koşuyor, sahada bir küheylan gibi durmaksızın hareket ediyordu. meşhur sözün söylendiği o günün akşamına kadar düşmanla mücadele devam etti ve asker kıyıya kadar sürülerek kıyı bölgesinde sıkıştırıldı. bazı askerlerin kayık, kano ne bulduysa kaçmaya başlaması hatta bazılarının yüzerek kaçmaya başlaması sonucu ingiliz general hamilton tüm birliklere çekilme emri verdi.
o günün ertesinde hamilton emrindeki birlikler tekrar taarruza başladı. tüm gece uyumayıp meslektaşları ile gelecek tehlikelere karşı planlar kuran mustafa kemal, elinde az sayıda kalan 57.alay, firar eden ya da yanlış emir sonucu kaybolan 72. alay, 77. alay ve 27.alay vardı. ama elinde kalan askerlerle bile destansı savunmalar yapan paşa tekrar düşman kuvvetlerini geri püskürtüyordu.
kemal'in yeri
ağustos ayına kadar hem mustafa kemal'in muhteşem zekası ve aldığı akıllıca inisiyatifleriyle, hem de askerlerin cesur ve korkusuz saldırılarıyla düşman kuvvetlerinin yaptığı her çıkarma neticesiz kalıyor, türk ordusunun yaptığı baskın ve saldırılarla da düşman kuvvetleri her seferinde kıyıya itiliyordu. mustafa kemal bu süreçte savaşı hep kendine uygun bulduğu ismi olmayan bir tepeden takip ediyor, planlarını burada oluşturuyor, savaşı buradan yönlendiriyordu. (öncelikle tabi ki bu mayıs ve ağustos aralığındaki dönemde de oldukça zorluklar yaşanmış, cepheler kaybedilip tekrardan kazanılmış çokça şehit verilmiş, verilen şehitlerin yerine yeni askerler, destek olarak farklı alaylar da katılmıştır. lakin hepsini buraya yazmaya zaman da yok gerek de yok, halihazırda onlarca kitap var. tavsiyem (gbkz: şevket süreyya aydemir)'in tek adam kitap serisi)
istanbul'dan gelen devlet büyükleri, alman komutanlar çanakkale'ye her geldiğinde paşa'yı hep o ismi olmayan tepede buluyorlardı. ismi olmayan bu tepeye büyük başarılarından ötürü kemalyeri ismi verilir ve hâlâ da aynı isimle anılır. mustafa kemal'in bu süreçte günlerce uyumadığı, yemek yemediği oluyordu. tek amacı kafasındaki çılgınca planları uygulamak ve düşmanı çanakkale'den geri püskürtmekti. öyle ki alay komutanları, albaylar, kendinden rütbece üstte olanlar değişiyor ama paşa görevine devam ediyordu. hatta bazı albayların emrindeki askerlerle mustafa kemal'in emrindeki askerlere katılması sağlanıyor, ama bu katılımda rütbe gereği albay'ın altında bulunması gereken yarbay mustafa kemal bunu reddediyor, gözünü karartıyor, yapılacak olan şikayetlerden çekinmiyor, görevine devam ediyordu.
görev adamı
ağustos başlarında mustafa kemal'in en başından beri söylediği şey gerçekleşmeye başlamış, düşman belirlenen bölgelerden yoğun çıkarma yapmaya başlamıştı. diğer çıkarma teşebbüslerinin bir kısmı gerçek ve başarısız olsa da, bir kısmı da arkadan gelecek destekleri beklemek üzere oyalama üzerine yapılmıştı.
çıkarmayı ve tehlikeyi gören von sanders gelibolu bölgesindeki tüm kuvvetleri bir araya toplayarak "anafartalar grubu" oluşturdu ve başına da bir albay atadı. yalnız atanan albay daha ilk gününden hatalar yapınca görevden alındı. bunun ardından von sanders, en başından beri cephelerde başarılı olan, önsezisi iyi olan ve asker üzerinde manevi gücü yüksek olan mustafa kemal paşa ile telefonda bir görüşme gerçekleştirdi. görevi tebliğ etmeden önce kendisine "ne yapabileceğini?" sordu. bölgedeki tüm askerlerin komutası altına verilmesini, bundan başka bir çarenin ve çözümün olmadığını söyledi. istediği pratikte yapılması imkansız bir şeydi, zira yarbaylıktan albaylığa daha çok yeni terfi etmişti.
her ne kadar imkansız olsa da istediği kabul gördü anafartalar grubu asker ve birlik sayısı daha da artırılarak bir albay'ın emrine verildi ve artık mustafa kemal (bkz: anafartalar grubu komutanı) olmuştu. artık tek yetki kendisindeydi ve aklındakileri daha rahat uygulayabilecekti.
tabi olay burada bitmiyor da, yazmayla da bitmez. sadece başta belirttiğim entry'e ithafen kısa bir yazı yazarım diye düşünmüştüm, hem epey uzun oldu, hem de şimdi burada kesip yayınlamazsam bir ömür taslaklarda kalır gibi oldu. gerçi tarihle alakalı yazmayı da okumayı da seviyorum, biraz bilgilerimi tazelemem için de güzel oldu ama tabi tarihler ve isimlerle alakalı hafızam çok kuvvetli olmadığı için destek de aldım. yanlışlar hatalar varsa da şimdiden affola.
devamını gör...
89.
ruhunuz şad olsun. hiç unutmadık, nesiller boyu da unutulmasına izin vermeyeceğiz.
devamını gör...
90.
von sanders'ten yetkiyi tabiri caizse kanırta kanırta alıp "başarısız olursam kellemi istanbul'a yollarsınız" diyen mustafa kemal'e selam olsun.
devamını gör...
91.
18 mart çanakkale zaferi'mizin 110. yılında büyük önder atatürk'ü, silah arkadaşlarını ve şehitlerimizi saygıyla anıyorum.
devamını gör...
92.
110. yıl dönümü.
mustafa kemal atatürk ve silah arkadaşlarını bu vatan için canlarını feda eden şehitlerimizi saygıyla anıyorum.
mustafa kemal atatürk ve silah arkadaşlarını bu vatan için canlarını feda eden şehitlerimizi saygıyla anıyorum.
devamını gör...
93.
bir ulusun bağımsızlık mücadelesi zaferinin 110. yıl dönümü. bugünleri sömürge devlet olarak değil de hür bir türk devleti olarak yaşıyor olmamızı borçlu olduğumuz basta mustafa kemal atatürk olmak üzere, çoğunluğu 15'inde lise öğrencisi olan binlerce şehidimizi rahmet ve minnetle anıyorum. bu vatan evlatları size minnettar.
devamını gör...
94.
orada, cephede savaşan herkes kardeşti. sırt dayamıştı birbirine ve kurşun yemişti birbiri için, vatanı için.
saygıyla...
saygıyla...
devamını gör...
95.
kanla sulanmış, onca yokluk içinde muhteşem bir aidiyetle, cesaretle, fedakarlıkla kazanılmış vatanımızın muazzam zaferlerinden biri. her bir karış toprağı için ne kadar can vermiş, kanla sulanmış çiçekler yetiştirmişiz yurdumda.
merminin havada çarpıştığı yerdir çanakkale. 15 yaşında çocukların vatanını savunmaya gittiği yerdir. daha ötesi var mı. bugün top peşinde koşana bile 20 yaşında daha çocuk diyoruz, 15'indekiler elinde silahla bile bile ölüme yürümüş. her biri benim atam, her biri benim canım. ne önemi var aynı aileden olup aynı kanı taşımanın. biz esas bu kan sayesinde aynı ailedeniz, aynı kandanız.
her birine sonsuz kere minnet ve şükranla. ruhları şad olsun. gazi mustafa kemal ve tüm silah arkadaşlarına selam olsun. çanakkale geçilmez!
merminin havada çarpıştığı yerdir çanakkale. 15 yaşında çocukların vatanını savunmaya gittiği yerdir. daha ötesi var mı. bugün top peşinde koşana bile 20 yaşında daha çocuk diyoruz, 15'indekiler elinde silahla bile bile ölüme yürümüş. her biri benim atam, her biri benim canım. ne önemi var aynı aileden olup aynı kanı taşımanın. biz esas bu kan sayesinde aynı ailedeniz, aynı kandanız.
her birine sonsuz kere minnet ve şükranla. ruhları şad olsun. gazi mustafa kemal ve tüm silah arkadaşlarına selam olsun. çanakkale geçilmez!
devamını gör...
96.
tek bir düşmana karşı değil, emperyalizme karşı savaştır 18 mart.
bedrin arslanlarına benzetmiştir koca akif mehmetçiğin şanını.
ne muzaffer kahramanlardır varlığını milletine armağan edenler.
farklı çehrelerle, farklı lisanlarla, rengarenk derilerle gelen düşmana topyekün yumruk olan ruhu eksik etme ya rabbi,
namusunu çiğnetmeyen, çiğnetmeyecek asımın nesline,
kahramanlardan kalan bayrağı yere düşürmeyecek vatanseverlere selam olsun.
bedrin arslanlarına benzetmiştir koca akif mehmetçiğin şanını.
ne muzaffer kahramanlardır varlığını milletine armağan edenler.
farklı çehrelerle, farklı lisanlarla, rengarenk derilerle gelen düşmana topyekün yumruk olan ruhu eksik etme ya rabbi,
namusunu çiğnetmeyen, çiğnetmeyecek asımın nesline,
kahramanlardan kalan bayrağı yere düşürmeyecek vatanseverlere selam olsun.
devamını gör...
97.
98.
avrupa’daki müttefiklerin işini kolaylaştırmak için almanların isteğiyle açılmış bir savunma cephesidir. türk askeri tabir-i caizse utanç verici bir şekilde alman kurmaylarının emrine verilmiştir.
çanakkale cephesi açıldığında mustafa kemal sofya askeri ateşesiydi ve gönüllü olarak cepheye katıldı. almanlar çıkarmanın saros körfezi ve anadolu kıyılarına yapılacağını öngörüp buna göre konuşlanırken atatürk düşmanın arıburnu’na çıkarma yapacağını öngörüyordu. nitekim 25 nisan sabahı atatürk haklı çıktı. seddülbahir, kumkale ve arıburnuna 3 koldan çıkarma yapan düşman seddülbahir’de denizden yoğun ateş altındaki topçu tabyalarımız tarafından imha edildi. düşmanın kumkalede kayda değer bir ilerleyişi olamadı. arıburnundaki ilerleyişi ise liman von sanders’in ihtiyat kuvveti olan mustafa kemal atatürk’ün inisiyatif almasıyla 261 rakımlı conkbayırında durdurulabildi.
burası karşılıklı çatışmaların süngü savaşı şeklinde en kanlı şekilde yaşandığı yerdir. burası atatürk’ün deyimiyle savaşı kazandığımız yerdir.
çanakkale cephesi açıldığında mustafa kemal sofya askeri ateşesiydi ve gönüllü olarak cepheye katıldı. almanlar çıkarmanın saros körfezi ve anadolu kıyılarına yapılacağını öngörüp buna göre konuşlanırken atatürk düşmanın arıburnu’na çıkarma yapacağını öngörüyordu. nitekim 25 nisan sabahı atatürk haklı çıktı. seddülbahir, kumkale ve arıburnuna 3 koldan çıkarma yapan düşman seddülbahir’de denizden yoğun ateş altındaki topçu tabyalarımız tarafından imha edildi. düşmanın kumkalede kayda değer bir ilerleyişi olamadı. arıburnundaki ilerleyişi ise liman von sanders’in ihtiyat kuvveti olan mustafa kemal atatürk’ün inisiyatif almasıyla 261 rakımlı conkbayırında durdurulabildi.
burası karşılıklı çatışmaların süngü savaşı şeklinde en kanlı şekilde yaşandığı yerdir. burası atatürk’ün deyimiyle savaşı kazandığımız yerdir.
devamını gör...
99.
bir süredir atatürk dizisinde mustafa kemal'in şu o kadar emekten sonra ,1919 yılında bir aile içi kavganın da tetiklemesiyle, panik atak geçirdiği sahneyle hatırlayıp bir değişik hissettiğim; ağır kayıplar verdiğimiz tarihsel olay. kolay değil, yüzbinlerce insan öldü gitti. neler gördü adamlar cephelerde.
streamable.com/rieehp
streamable.com/rieehp
devamını gör...
100.
yuuuuhhhh
dur dur dur
neeeeee. 110 yil miii
canakkale o kadar var mi lann
dur madem, dur dur.
110 yil once fotograf makinesi vardi oha inanilmaz lan
ben 110 yil oncesini cok farkli hayal ediyodum
bu fotograf 110 yillik mi lan!

vay be, canakkale savasi bildigin antik savasmis lan. 110 cok bi sure. vay be.
dur dur dur
neeeeee. 110 yil miii
canakkale o kadar var mi lann
dur madem, dur dur.
110 yil once fotograf makinesi vardi oha inanilmaz lan
ben 110 yil oncesini cok farkli hayal ediyodum
bu fotograf 110 yillik mi lan!

vay be, canakkale savasi bildigin antik savasmis lan. 110 cok bi sure. vay be.
devamını gör...