161.
bulaşıkçı benimle yaşıttı. okuldan gelince doğru dükkanın bodrumuna inerdim. 1 çuval patates ve 1 çuval soğanı soyardım. yerleri paspas yapardım, tezgahları silerdim.
neden ?
yılmaz'la bahçeye inip yarım saat top oynamak için. hey gidi günler...
neden ?
yılmaz'la bahçeye inip yarım saat top oynamak için. hey gidi günler...
devamını gör...
162.
geleceği düşünmemek, sadece o gün mahallenin bebeleriyle oynanacak oyunları düşünmek.
devamını gör...
163.
yemeklere doyamadığım salçalı ekmek.
mahallede gezen dönen salıncak.
bayramda kapı kapı gezip şeker toplamak.
dertsiz tasasız uyuduğum geceler.
mahallede gezen dönen salıncak.
bayramda kapı kapı gezip şeker toplamak.
dertsiz tasasız uyuduğum geceler.
devamını gör...
164.
sadece ve sadece kırtasiye kokusu. okul başlamadan giderdim, rengarenk kalemler,boyalar, defter kapları,silgiler,defterler… hala geçerken bir pıt gözyaşıyla izlerim, arada gider o kokuyu içime çekerim.
devamını gör...
165.
bozuk paranın cidden para olmasıdır. 1 2 milyon lira gibi paralara bakkaldan bir çocuğun canının çektiği her şeyin alınabilmesidir.
devamını gör...
166.
gazete ve mürekkep kokusu.
ne artık o kadar gazete alınıyor ne de mürekkepler o kadar güzel kokuyor. çocukluğuma dair en çok özlediğim şey başımı o yığın yapılmış gazetelere koyup yanağımda ana manşetin izi çıkana kadar uyumak.
ne artık o kadar gazete alınıyor ne de mürekkepler o kadar güzel kokuyor. çocukluğuma dair en çok özlediğim şey başımı o yığın yapılmış gazetelere koyup yanağımda ana manşetin izi çıkana kadar uyumak.
devamını gör...
167.
abimle aynı okulda okuduğumuz için okuldan sonra bitmesini hiç istemediğim o yolu beraber yürürdük. günün kritiğini yapardık ve hemen sonra ne oynayacağımızı kesinleştirirdik. eve vardığımızda ise tüm evi annemin muhteşem yemek kokuları sarardı. çok hoş bir kokuydu benim için. şimdiki gibi değil, bambaşka bir koku. hatırlattığı güzel anılar kalmış bir yerlerde. babam daha eve gelmemiş olurdu. favori çizgi filmlerimiz varsa izler, sonra çıkardık evden. ikimizin de telefon veya tableti olmadı uzun bir süre. akşama kadar oynardık dışarda. bir neşeliydim ki o soğuğa aldırmazdım bile. eve gelip akşam yemeğini yedikten sonra günün yorgunluğu ile hemencik uyurdum. tek derdim nazlı'nın nasıl yorulmadan o kadar uzun süre ip atlıyor oluşuydu.* hiçbir şey düşünmeden, herhangi bir stresim olmadan dalardım uykuya. çok özel günlerdi.
devamını gör...
168.
çocukluğumu pek yaşayamadım aslında. içimde ukde kalan şeyleri özledim sadece. çok şey var hangi birini yazsam bilemedim.
devamını gör...
169.
hayal edilen bütün ütopyaların gerçek olduğunu düşünmek.
sınırsız hayal gücüyle başlıyoruz hayata fakat zamanla törpüleniyor veya bize törpülenmesi gerektiği öğretiliyor. ancak bazılarımiz buna direnebiliyor.
sınırsız hayal gücüyle başlıyoruz hayata fakat zamanla törpüleniyor veya bize törpülenmesi gerektiği öğretiliyor. ancak bazılarımiz buna direnebiliyor.
devamını gör...
170.
geldik gördük ağzımızın payını aldık ziyadesiyle. çocukluk demeyeyim de gençliğimin en güzel hatıraları tavuk dönerci olmuş. sarımsaklı mayonez sulu salça vs.
devamını gör...
171.
bazen anneannemlerde kalmak icin kudururdum, soğuk kış gecelerinde ona sarılır öyle uyurdum uyumadan önce boynundaki benleriyle oynardım o da karşılığında beni kocaman öperdi. bedenen bu dünyadan göçeli 6 sene kadar oldu, çocukluğumdan onunla yaşadığım her anı çok özlüyorum ama bir gece yine ona sarılıp kafamı boynuna sokup uyusam o gece tek bir şey dusunmem sabaha tek bir sorunum bile olmadan uyanırım.
devamını gör...
172.
uçurtma uçurmak ve daha nice sokak oyunları.
devamını gör...
173.
doğum günlerinin daha heyecanlı ve anlamlı olması şimdilerde gelen yaşlanma hissiyatından bin kat iyi olan his
devamını gör...
174.
eski bir şarkı dinliyorum bazen eski fotoraflar anılar geçmişi özlüyorum çünkü eskiden yaptığım hataların farkındayım keşkem var mesela
devamını gör...
175.
hüzünlü bir başlık.
söylenen her şey doğru ve hepsini de yaşadık şimdi hangisi var.
duygusala bağladık neyse.
özlenen, kardeşlerimle beraber evin önünde deli gibi top oynamamız keşke arada gidip oynayabilsem.
söylenen her şey doğru ve hepsini de yaşadık şimdi hangisi var.
duygusala bağladık neyse.
özlenen, kardeşlerimle beraber evin önünde deli gibi top oynamamız keşke arada gidip oynayabilsem.
devamını gör...
176.
geçim sıkıntısı olmadan gece başımı yastığa koyar koymaz uyuduğum zamanı çok özlüyorum mesela. hiçbir şeyden habersiz ne güzel yaşayıp gidiyorduk. büyüdük, dertler de büyüdü haliyle. keşke çocuk olarak kalsaydık be…
devamını gör...
177.
daha demin uzuuuun uzun konuştuk, ikimizde en çok o saf heyecanlı hevesli ideallerinin peşinden koşan çocukları özlemişiz... neden küstürdünüz bizi hayata lan...
devamını gör...
178.
cahiliye dönemi ve tanrıya inanıyor olmak.
devamını gör...
179.
kar yağdığında bahçe çok güzel olurdu. kıştan hazzetmem ama kar beni heyecanlandırıyor. bahçede dedemin diktiği ve o öldükten sonra halalarım tarafından kestirilen devasa bir kavak ağacı vardı. hakikaten devasaydı. teras katına kadar uzanıyordu. henüz kesilmemişti. bahçede karla oynarken kar eriyip eldivenlerini ıslatıyordu ya, tanrım müthiş bir hal bu. kaç sene oldu karla oynamadım. uzaktan bakıyorum sadece yağdığında.
devamını gör...
180.
öğle vakti okuldan koşa koşa gelip annemin o güzel yemeklerini yemeyi özledim mesela. sonracıma bizim mahalledeki çocuklarla gecenin 12’sine kadar saklambaç oynardık onu da özledim, dert tasa yoktu; sadece okul, oyun, eğlence vardı. vay be, hakikaten çocukken çok mutluymuşuz. büyüdük bok vardı sanki. yine atarlarım geldi de neyse.
devamını gör...