dram
10 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

ünlü yönetmen krzysztof kieslovski'nin polonya televizyonu için çektiği 10 bölümlük dizi film serisidir. kieslovski bu dizi serisi için musevilik inancının on emrini kullanmıştır yani her bölüm bir emir üzerine kurulmuştur. her bölüm bir saat kadardır. sanatsal bir şeyler izlemek isteyenler için izlenesidir.
devamını gör...
krzysztof kieslowski’nin 1989 yılında polonya televizyonunda yayınlanan on bölümlük dizi filmleri. filmlerin çıkış noktası musevi inancındaki “on emir” dir. bölümler birbirinin devamı olmayıp, hepsi farklı bir film gibi izlenebilir. bölümlerin isimleri şöyledir.

-kendin için oyma put ve suret yapmayacaksın.
-tanrının ismini boş yere ağzına almayacaksın.
-altı gün çalışacak, bir gün ailenle birlikte dinleneceksin.
-babana ve annene hürmet edeceksin.
-öldürmeyeceksin.
-zina etmeyeceksin.
-çalmayacaksın.
-yalan şahitlik yapmayacaksın.
-komşunun hiçbir şeyine tamah etmeyeceksin.
-kendine başka ilahlar yaratmayacaksın.

--! spoiler !--

...bölümler birbirinin devamı olmasa da bölüm içi oyuncular, başka bölümlerde de görünebilmektedir. örneğin birinci bölümdeki bir karakter, beşinci bölümde asansörde karşınıza çıkabilir. keza tüm bölümler aynı bölgede geçmektedir. ayrıca her bölümde ortaya çıkan, diğer karakterleri izleyen esrarengiz bir karakter vardır. karakter kesişimleri kieslowski ile adeta özdeşleşmiştir.

--! spoiler !--

daha sonra bölümlerden ikisi biraz uzatılarak “aşk üzerine kısa bir film" ve "öldürmek üzerine kısa bir film" isimlerinde iki filme dönüşmüştür.

yorum: gelmiş geçmiş en harika serilerden biri.
devamını gör...
krzysztof kieslowski'nin 10 bölümlük serisidir. ciğer sökendir. iki bölümü daha sonra uzatılıp film olarak yayınlandı. biri beşindi bölüm, diğerini bilmiyorum. a short film about love ve a short film about killing.
her bölüm on emir'i temel alan bi konu etrafında işlenmiştir. beni en çok derdolara sokan 1. bölümdü. "tanrı'dan başka ilahın olmayacak." mevzusu bir baba ve oğlu ve babanın mesleği üzerinden anlatılıyor. kalbi olan izlemesin. benim yoktu, izledim.

5. bölümdeki "öldürmeyeceksin" emrini baz alan mevzular da çok can sıkıyo. ahlaksız bi herifin bile canice öldürülmesine üzülmeyip katilin idamına üzdürdü lan kieslovski. awk.
devamını gör...
siyaset meydanı programının gündemimizi esir aldığı yıllarda ülkemiz aziz nesin’in ismini eserleri ile değil inancıyla tanıdı daha doğrusu inançsızlığıyla.
aziz nesin ateizmin sembol ismi yegane gladyatörü olarak arenaya (böyle bir programda vardı) yada meydana atıldı. türkiye gündeminin tv programları özellikle tartışma programlarıyla şekillendiği gazetelerin de gündem belirlediği dönemdi.
türkiye kabuk kırıyor, kısa yoldan zengin olmanın, döviz kaçakçılığı, bankerler, benim memurum işini bilirler çürümenin başladığının işaret fişekleriydi. başbakanın tişörtüyle bilgisayar başında pozları ülkenin sivilleştiği ve değişime ayak uyduracağının sembolleri olarak aklımızda ki sahnelerdi.
ülkemizde din ile bilim çatışması ve ateizmin tartışıldığı 80’li yılların sonun da aslında halkın görüşleri belliydi; aziz nesin mağluptu insanlar dinin gereklerini yaşamaz iken dini tartışma konusu yapmayacaktı. allah vardı varlığı tartışılmazdı.
bu yazının asıl konusu için uzun sayılabilecek bu girizgah kieslowski polonya’sı ve filmin kodlarını çözmede yardımcı olmaktan ibarettir.
dekalog film serisi polonya televizyonu için çekilmiş her biri 55 dakika süren 10 filmden ibaret. bu ifadelerden dizi film olduğu düşüncesi sizlerde oluşabilir, fakat her bir film için ne dizi ne de sinema filmi diyebiliriz. dekalog kelimesi kanun anlamını taşımakla birlikte hz. musa’ya verilen “on emir” kastedilmektedir 10 filmden oluşması sebep yine aynı durumdur.
orta metraj diyebileceğimiz filmlerin her birinde ayrı bir hikayenin işleniyor oluşu onu diziden farklı kılarken filmde rol alan karakterlerin başka bir bölümde figüran olarak gözükmesi her hikayenin aynı toplu konutta farklı evlerde geçişi filmi diziye yaklaştırıyor. bu durumdan dolayı sinedizi tabiri bana uygun geliyor. tevrat’ın on emri sinedizimizin ana temasını oluşturuyor. her bir emir yani dekalog bir bölüm ile karşımıza çıkıyor.
dekalog 1 allah’tan başkasını ilah edinmeyeceksin söz temasından hareketle yola çıkılmış. filmde babanın temel referans olarak bilimi aldığı tüm sorunların çözümü noktasında bilimin yeterli olacağı düşüncesi film boyunca işlenmiş. örneğin bir buz kütlesinin sıcaklık koşullarına göre ne kadar yük taşıyabileceği bilgisayara girilen veriler ile bulunabilmektedir. tam da ülkemizde din ile bilimin çatıştırıldığı dönemler akla gelmektedir.
filmin genelinde durağan yapı dikkati çekmekle birlikte içeriğin nasıl dolacağını merak ediyorsunuz yönetmenin ustalığı tam da burda devreye giriyor. karakterler bir bir belirir çocuğun ölümüyle sonuçlanacak olaya bizi götürür. finalde baba bilimsel bilginin çalışmadığı durumla karşılaşmış oğlu ölmüştür. yani bilim din önünde mağlup olmuştur. “tanrı”ya inanan baba ile film sonlandırılmıştır. filmde genel durağanlığın dışında sizi etkileyen aklınızda kalmasına neden olan dram unsuru söz konusu. kimi soru ve sahneler ile sorgulatan düşündüren bir yapıya da sahip.
film başında bazı görüntü parçalarıyla size sonu hakkında bilgi verdiğini bitiş ile birlikte algılarsınız. ilginç olan bilgi yönetmenin ateist olmasına rağmen filmle sizi allah’a ulaştırıyor oluşudur.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
krzysztof kieslowski'nin 1989'da tv için çektiği, aynı sitenin içinde yaşanan fakat birbirinden bağımsız bölümlerden oluşan 10 bölümlük dekalog serisinin ilk filmi.
kieslowski bu bölümde on emirin birincisi olan “benden başka tanrın olmayacak.” emrinin günümüzde tekabül ettiği yeri tartışıyor.
hayatı akıl-bilim-teknoloji merkezli okuyan modern insanının, mesafeli durduğu iman-tanrı-din kavramlarının yerine ikame etmesi ve yanı sıra ölüm, tanrı, ruh, yaşamın anlamı gibi konular masaya yatırılıyor.


aklı kutsayan, bilimi tanrılaştıran, dini dışlayan, deney ve verilerle ulaştığı sonucun sorgulanamazlığına inanan pozitivist bilim adamının birinci emri bu şekilde ihlal etmesinin bedelini ikinci emirde yer alan ''ben, tanrın rab, kıskanç bir tanrı’yım. benden nefret edenin babasının işlediği suçun hesabını çocuklarından, üçüncü, dördüncü kuşaklardan sorarım.'' tehdidiyle imtihan edilmesi şeklinde de özetleyebiliriz.

filmde bilime olan tapınmacı, abartılı yaklaşım çarpık ve muharref bir din anlayışıyla sigaya çekiliyor. her iki tarafa da eşit mesafeden yaklaşan yönetmen ifrat ve tefriti aynı potada eriterek ''birbirinize ne kadar benziyorsunuz'' mesajı veriyor. babanın günahından dolayı evladı cezalandırmanın ders verilmek istenen babanın hidayetine vesile olması bir yana isyanına neden olup inkarını katmerlemesine de işaret edilmesi yönetmenin çok da bu zihniyetteki bir din anlayışının yanında yer almadığını gösteriyor zira.


bu filmde resmedilen din algısı nedeniyle film yobaz ilan edilmiş, kieslowski de epeyce hırpalanmıştı seküler çevrelerce.
"akıl ve iman bir annenin iki göğsünden emen ikiz kardeşlerdir. aralarında fark mı olur?" diyen batı aydınlanmasının kurucu isimlerinden ibni rüşd'ün tüm kitaplarını bir eşeğin sırtına yükleyip ateşe veren gerici zihniyetle; din, iman, allah, kitap denilince kırmızı görmüş boğa haline dönüşen materyalist kafanın birbirlerinden farkı olmayan ikiz kardeşler olduklarının altını da çizmek gerek bu vesileyle.
--- spoiler ---
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim