1.
beyindeki kimyasalların diğer insanların beynindeki kimyasalların oranından farklı olan, bu yüzden gerçeklerin dışında düşün hayatı olan kişi.
devamını gör...
2.
şizofreni hastalığına yakalanmış kimse.
genetik yatkınlığın önemli olduğu hastalık.
genetik yatkınlığın önemli olduğu hastalık.
devamını gör...
3.
aysel doğan' ın kitabındaki alintilari okuyup hayat hikayesini öğrendiğim zaman daha bir bilinçli baktım bu rahatsızlığa. o kadar etkileyici ki yaşadıkları, tarif edilemez hisler yaşadım, büyük bir üzüntü hissettim.
devamını gör...
4.
john katzenbach adlı yazarın kitabıdır. kitap bir akıl hastanesinde gerçekleşen cinayeti ele alır.
devamını gör...
5.
paranoid, katatonik, rezidüel gibi türleri olan ilaç tedavisi gerekten ciddi bir akıl hastalığıdır. ilaçların doğru ve düzenli kullanılması tedaviye yanıtı olumlu etkiler.
devamını gör...
6.
halk dilinde zaman zaman aşağılama, hakaret etme amacı ile de kullanılan hastalık.
çok ama çok yanlış.
çok ama çok yanlış.
devamını gör...
7.
devamını gör...
8.
kişinin gerçeklikle olan bağlantısının kopuk veya aşırı zayıf olması ve buna bağlı olarak davranışlarında kusurlar olmasına sebep olan psikolojik bir rahatsızlık olan şizofreni hastalığına sahip kişilere denir. hastalık ilk olarak 1853 yılında benedict morel tarafından
demence precoce yani erken bunama olarak adlandırılmıştır. şizofreni terimi ilk kez 1908 yılında eugen bleuler tarafından düşünce , hafıza ve algılamadaki fonksiyonel ayrılmayı tarif etmek için kullanılmıştır. günümüzde tek bir hastalık olarak değil birden fazla hastalığı içinde barındıran bir hastalık kümesi olarak kabul edilir.
demence precoce yani erken bunama olarak adlandırılmıştır. şizofreni terimi ilk kez 1908 yılında eugen bleuler tarafından düşünce , hafıza ve algılamadaki fonksiyonel ayrılmayı tarif etmek için kullanılmıştır. günümüzde tek bir hastalık olarak değil birden fazla hastalığı içinde barındıran bir hastalık kümesi olarak kabul edilir.
devamını gör...
9.
bir erhan kaleli kitabıdır.
devamını gör...
10.
tıp literatüründe kullanımı olmayan kelimedir. şizofren denmez, şizofreni hastası denir. otistik denmez, otizmli kişi denir. hastalık isimlerini hakaret maksadıyla kullanmak tedavi süreçlerini ve toplumsal algıları baltalıyor.
devamını gör...
11.
(bkz: 23supernova23)
devamını gör...
12.
wulf dorn'unda bir kitabıdır. ama kendisini okumak istiyorsanız oyunbozan bence daha keyifli ilerliyor. ama yine de hikayesi sebebiyle ilk olarak şizofreni okumak daha doğru olacaktır.
devamını gör...
13.
keşke şizofren olsaydım abi tek başıma okey oynardım 3 kişiye de gerek kalmazdı belki pes falan atardım.
devamını gör...
14.
hayatı iki boyutlu görenlerdir. birçok insan tarafından acınarak bakılsalar da aslında normal insanların gidemeyeceği alemlere yolculuk yapmaktadırlar.
devamını gör...
15.
dopamin salgısının fazlalığına ortaya çıkan hastalık.
devamını gör...
16.
(bkz: next station)
devamını gör...
17.
bazen kendimden şüphe duymama neden oluyor. zira karşı tarafla konuşmadığım, mesajlaşmadığım, telefonlarımı geç açtığı ve yahut açmadığı bütün zamanlarda müthiş bir partinin ortasında deliler gibi eğleniyor olabileceği düşüncesi beynimi terketmiyor. insanlara güvenmiyorsam ben mi sıkıntılıyım canım yani. tabi bu düşüncemi asla ama asla karşı tarafa yansıtmıyorum. içimden "hınınısıkım aat yalanları aat ben biliyorum senin ne boklar yedigini dur sen duur" desemde "anlıyorum tabi canım insanlık hali" diyerek bahanesini dinliyorum. bunu şimdi bir tek size açıklıyorum sevgili yoldaşlarım.
devamını gör...
18.
john katzenbach’a ait roman.
john katzenbach’ın şu ana kadar 2 kitabını okudum. farklı bir tür deneme maksatlı , kitapçımın tavsiyesi üzerine alıp okuduğum kitaplardan biri. öncelikle , bu türden kitapları çok sevmiyorum. yazarın aynı türden psiko analist kitabı daha başarılı olsa da bu kitabı da okunur kitaplardan. daha önce bu türe yakın okuduğum kitaplardan , bu yazarın bu iki kitabını bir üste koyabilirim.
adı üstünde kitabımızda bir şizofren var. ismi de francis petrel. konuya girmeden, şizofren karakteri yaratmanın gerçekten zor olduğunu ve özellikle kitaplarda bunun bir misli zor olduğunu belirteyim. filmlerde, şizofrenin o anlık düşüncelerine çok odaklanmadığı ve direkt hayal dünyası yansıtıldığı için daha kolay karakter oluşturulabiliyor. ama romanlarda,hikayelerde bu gerçekten zor. daha önce gogol’un şizofren karakterinde de bu zorluk anlaşılıyor. karakteri sırf şizofren diye saçma sapan komik düşüncelerin içine atabiliyorlar. bu kitapta da biraz öyle ama gogol’dan daha iyi bir karakter oluşturduğunu söylemeliyim. tabi sayfa sayısı , gogol’un kısa öyküsüne göre daha fazla; bu nedenle katzenbach daha avantajlı oluyor. yine de yazar, gerçek-hayal geçişlerini iyi yapmış. hatta francis’i neredeyse normalleştirmiş.
konusu ise, kafasında seslerle mücadele etmekte ve kimi zaman da saldırganlık göstermektedir. ailesinin zoruyla akıl hastanesine yatırılır. buradaki alışma süreci sonrası hastaneye yeni bir hasta gelir: itfaiyeci peter. aslında peter hasta değildir, sadece hasta numarası yapmaktadır. o da mantıksız geldi, hasta olmadığı alenen ortada. doktorlar hasta olmadığını biliyorlar ve neden görüş bildirmiyorlar ilgili birimlere o da anlaşılmıyor. neyse efendim, bizim peter aslında iyi bir adam, bakmayın böyle yazdığıma. kilisede çıkardığı yangından ve bir rahibin ölümüne neden olmaktan orada. ama yangını neden çıkardığını okuyacaklara bırakıyorum.
neyse efendim, hastanede bir cinayet işleniyor. katilin seçtiği kurbanlar da sarışın kısa saçlı. bir hemşire öldürülünce hastaneye bir dedektif gönderiliyor. bu dedektif de bu katilin kurtulan kurbanlarından. sonra melek adını verdikleri katili bulmaya çalışıyorlar.
kitap aslında beni ters köşe yaptı. katili hep tanıdık biri diye düşünmüştüm. ama sonu sürpriz oldu. belki yazar da şaşırtmak, tahmin edilebilirlikten sıyrılmak istemiştir.
bu türü sevenler bu kitabı da severler diye düşünüyorum. dediğim gibi beni çok etkileyen bir kitap değildi ama merak uyandırıyor ve okutuyor kendini.
katzenbach’ın bir kaç kitabı sinemaya uyarlandı. bu da uyarlanır mı bilemem.
john katzenbach’ın şu ana kadar 2 kitabını okudum. farklı bir tür deneme maksatlı , kitapçımın tavsiyesi üzerine alıp okuduğum kitaplardan biri. öncelikle , bu türden kitapları çok sevmiyorum. yazarın aynı türden psiko analist kitabı daha başarılı olsa da bu kitabı da okunur kitaplardan. daha önce bu türe yakın okuduğum kitaplardan , bu yazarın bu iki kitabını bir üste koyabilirim.
adı üstünde kitabımızda bir şizofren var. ismi de francis petrel. konuya girmeden, şizofren karakteri yaratmanın gerçekten zor olduğunu ve özellikle kitaplarda bunun bir misli zor olduğunu belirteyim. filmlerde, şizofrenin o anlık düşüncelerine çok odaklanmadığı ve direkt hayal dünyası yansıtıldığı için daha kolay karakter oluşturulabiliyor. ama romanlarda,hikayelerde bu gerçekten zor. daha önce gogol’un şizofren karakterinde de bu zorluk anlaşılıyor. karakteri sırf şizofren diye saçma sapan komik düşüncelerin içine atabiliyorlar. bu kitapta da biraz öyle ama gogol’dan daha iyi bir karakter oluşturduğunu söylemeliyim. tabi sayfa sayısı , gogol’un kısa öyküsüne göre daha fazla; bu nedenle katzenbach daha avantajlı oluyor. yine de yazar, gerçek-hayal geçişlerini iyi yapmış. hatta francis’i neredeyse normalleştirmiş.
konusu ise, kafasında seslerle mücadele etmekte ve kimi zaman da saldırganlık göstermektedir. ailesinin zoruyla akıl hastanesine yatırılır. buradaki alışma süreci sonrası hastaneye yeni bir hasta gelir: itfaiyeci peter. aslında peter hasta değildir, sadece hasta numarası yapmaktadır. o da mantıksız geldi, hasta olmadığı alenen ortada. doktorlar hasta olmadığını biliyorlar ve neden görüş bildirmiyorlar ilgili birimlere o da anlaşılmıyor. neyse efendim, bizim peter aslında iyi bir adam, bakmayın böyle yazdığıma. kilisede çıkardığı yangından ve bir rahibin ölümüne neden olmaktan orada. ama yangını neden çıkardığını okuyacaklara bırakıyorum.
neyse efendim, hastanede bir cinayet işleniyor. katilin seçtiği kurbanlar da sarışın kısa saçlı. bir hemşire öldürülünce hastaneye bir dedektif gönderiliyor. bu dedektif de bu katilin kurtulan kurbanlarından. sonra melek adını verdikleri katili bulmaya çalışıyorlar.
kitap aslında beni ters köşe yaptı. katili hep tanıdık biri diye düşünmüştüm. ama sonu sürpriz oldu. belki yazar da şaşırtmak, tahmin edilebilirlikten sıyrılmak istemiştir.
bu türü sevenler bu kitabı da severler diye düşünüyorum. dediğim gibi beni çok etkileyen bir kitap değildi ama merak uyandırıyor ve okutuyor kendini.
katzenbach’ın bir kaç kitabı sinemaya uyarlandı. bu da uyarlanır mı bilemem.
devamını gör...
19.
şizofreni hastalığından mustarip kişi. (bkz: şizofreni)
devamını gör...
20.
bir iki çaylağın bu hastalığa sahip olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...