normal sözlük yazarlarının ölümden döndüğü anlar
başlık "nicotiana rustica" tarafından 09.01.2021 00:02 tarihinde açılmıştır.
81.
tırmanılan ağaçtan sırt üstü yere düşüp dili yutma anıdır.
devamını gör...
82.
yanlış hatırlamıyorsam 2018 falandı. kıbrıs’ta ziraat bankasında çalışan bir arkadaşımı görmeye gitmiştim. hem ziyaret hem tatil amaçlı,uzun zamandır yapmak istediğim şeylerdendi,fakat vakit olmuyordu. kıbrıs’ta trafik soldan akıyor,çünkü çoğu araba direksiyonu sağda. bilmeyenler için kısa bir anektod,direksiyon hangi tarafta ise trafik tam tersi yönde akar,türkiye’deki araçlarda direksiyon solda olduğu için araç trafiği sağdan akar. tabi biz buna alıştığımız için ordaki düzene ayak uyduramadık. ilk 1 hafta ne kadar denesem de alışamadım,haliyle kaza yaptım. araç 3 takla attı,kaburgam,bacağım,omuzum ve kolum kırıldı. yanımdaki arkadaşımda da keza aynı kırıklar vardı. uzun bir tedavi süreci geçirdim,1,5,2 ay hastanede yattım,sonrasında bir dizi fizik tedavi gördüm. kazadan sonra aracı gören çoğu kişi allah korumuş dedi, gerçekten verilmiş sadakamız varmış. daha kötü bir senaryo olabilirdi.
devamını gör...
83.
bir dönem ülkede bombalı saldırılar yapılıyordu hatırlarsanız, istanbul’da da 28 haziran 2016’da atatürk havalimanı dış hatlarda bombalı ve silahlı bir saldırı olmuştu. o olaydan tamamen şans eseri kurtulmuştum. hayattaki tüm şansını kullanmak tam anlamıyla buydu heralde.
biletlerin ucuza gelmesi için hep çok önceden alırdım. o zaman da aylar önceden yurtdışı için gidiş dönüş bilet almıştım. yani günü, saati her şey belliydi. sonra çok olağanüstü bir durum oldu, gerçekten olmayacak bir şeydi. bu olağanüstü durum yüzünden biletlerimi iptal ettirdim ve sonra o gün, bu saldırı gerçekleşti.
şok oldum, çünkü patlama tam benim gideceğim gün ve tam da dış hatlara geçmiş olmam gereken saatti. yani eğer orada olsaydım o esnada dışarıda kalmama imkan olmazdı büyük ihtimalle checkinde, pasaport kontrolde öyle bir yerde olurdum ve kurtulmama imkan yoktu. inanamadım.
yani mübarek kadınım vesselam.
biletlerin ucuza gelmesi için hep çok önceden alırdım. o zaman da aylar önceden yurtdışı için gidiş dönüş bilet almıştım. yani günü, saati her şey belliydi. sonra çok olağanüstü bir durum oldu, gerçekten olmayacak bir şeydi. bu olağanüstü durum yüzünden biletlerimi iptal ettirdim ve sonra o gün, bu saldırı gerçekleşti.
şok oldum, çünkü patlama tam benim gideceğim gün ve tam da dış hatlara geçmiş olmam gereken saatti. yani eğer orada olsaydım o esnada dışarıda kalmama imkan olmazdı büyük ihtimalle checkinde, pasaport kontrolde öyle bir yerde olurdum ve kurtulmama imkan yoktu. inanamadım.
yani mübarek kadınım vesselam.
devamını gör...
84.
ikinci kattan betona düşmüştüm 4-5 yaşlarında. ve burnum bile kanamadı. bu da o anlardan sayılırsa budur.
devamını gör...
85.
yıl 2012 idi. o zamanlar çok küçüktüm. baraja gitmiştik. yüzüyorduk. ben derinlere gittim. az daha boğulup ölecektim. babam görür görmez hayatımı kurtardı.
devamını gör...
86.
ah tanrım tonlarca var ahshs
ben tanrının, verilmiş sadakası olan çocuğuyum.
size çeşitli yaş aralıklarından çeşitli örnekler sunacağım efenim, ilkiyle başlayalım; bunu annem anlatmıştı bana konu konuyu açtığı bir anda, "ömrümü yedin morticia" der de daha bir şey demez.
yaş üç.
efenim valide hanım evin içinde bir yandan brezilya dizisini izliyor, bir yandan da bana meyve yediriyor efenim. o kadar iştahsız bir çocukmuşum ki kadın, evin içinde geze oynaya işte türlü icatlar çıkararak, bir elinde dilimlenmiş meyve tabağı, bir elinde çatalla peşimde geziyor, fırsat buldukça da dizisini izliyor efenim.
peki bu sırada annesinin bir anlık dalgınlığından faydalanan morticia iti napıyor? gidiyor yatak odasında camı açıyor ve son kattan aşağıya bacakları sallandırıyor ahsh. pencereye oturmuşum efenim, 6. kattan aşağı bacakları salmışım, kıçım pencere pervazında manzarayı izliyorum. elbette bir anda ortalıktan kaybolunca annem işkilleniyor ve nihayetinde beni o şekilde buluyor. hala daha anlatırken bakışları değişip o ana giden annemin deyimiyle, orada tek saniyede ömründen on seneyi yemişim. elindeki tabağı çatalı zerre ses çıkarmadan bir köşeye bırakarak parmak ucunda yanıma kadar sokuluyor. çünkü ses çıkarsa, "morticia" filan dese ben arkamı ona dönerken cumburlop düşeceğim 6. kattan aşağı. sonra betondan bebe kazıyacaklar filan trajedi... neyse efenim işte nefesini tutup yanıma kadar gelip beni bir anda sırtımdan yakalayıp içeriye hızla çekiyor.
hey azrail, işine bak dostum ahshs
yaş beş.
annemler, birkaç aile dostlarıyla beraber gezi turuna katılıyorlar. ülke içi birkaç şehri, orayı burayı gezecekler ve hep birlikte gidilmesi için bir otobüs kiralanmış. iş yerinden tüm dostlar, çocukları bu geziye katılmışlar. tabii annem "ay morticia ile gezilir mi ki?" diye korkuyor biraz tabii, nitekim asla kabıma sığmayan bir çocuğum, eziyet bi evladım yani ahshs. neyse artık geziliyor ediliyor efenim. bursada bir kompleksteler, yemek yenecek filan. o sırada annemin tuvalet ihtiyacı doğuyor, beni babama, diğer hanım arkadaşlarına bol tembihlerle emanet ediyor "gözünüzü ayırmayın, morticia şakaya gelmez" diye diye gidiyor. tabii "bacak kadar çocuğa bu kadar kişi bakamayacak mıyız, abartma" filan diyorlar. bakınız on dakika... on dakika ihtiyacını görecek kadın. o on dakikanın içinde çevremdeki insanları atlatarak yetişkin yüzme havuzuna balıklama dalıyorum. sorun şu ki yüzme bilmiyorum. düştüm demiyorum bakın, balıklama atlamak. bir çizgi filmde görüp yapmışımdır kesin ahssh. ne bileyim artık ne düşünüyordum. verilmiş sadakam varmış ki yokluğum çabuk fark ediliyor ve ilk bakılan yer havuz oluyor. biraz başka yerlerde arasalar, vakit kaybetseler morticia mortingen ahsh.
azraile nanik çekmişiz işte bir kez daha.
yaş on.
kontra pedal bisiklete ilk alıştığım zamanlar. şöyle söyleyeyim size, bisiklet değiş tokuşu yapmıştık işte bizim mahalleden arkadaşlarla ve kontra pedallı bisikleti kavramaya çalışıyordum, benim bisiklet normal frendi. tabii alışmadık kıçta don durmaz misali, ben o frenleme olayına bir türlü ısınamadım, aklım sürekli kendi bisikletime gidiyordu. neyse efenim, yokuş ineriz, yokuş çıkarız, yokuştan aşağı kendimizi caddeye doğru salarız ki işlek bir caddeydi baya bahsettiğim sokağın sonundaki cadde. ben bu bisikletle anam bir yardırdım, efenim unuttum fren sıkmaya çalışıyorum ellerimle ama durduramıyorum ahshs e kontra pedal bisiklet nasıl dursun? freni pedalda, gidonda değil ki. cadde araba kaynıyor ve ben gelip geçen arabaların, akan deli trafiğin arasına bisikletle dalmak üzereydim ki artık parçalarımı kaç farklı yerden toplarlardı bilmiyorum, kaldırımdaki bir abi fark ediyor ve beni caddeye girmeden tutuyor. o adam o anda orada olmasaydı ve davranmasaydı, morticia hakkın rahmetine kavuşmuştu.
kıl payı ha azrail? bu kez de olmadı eski dostum ashs
yaş on beş.
iddia ahshs. iddiaya girip lütfen yüksek yerlerden dibini bilmediğiniz sulara atlamayın diyerek kısa keseyim ben de bunu. evet, bir kez daha azraile selam çakarak yanımdaki taşı ıskalayıp suyun derin yerine girmeyi başarmıştım. yoksa en iyi ihtimalle kırılmış bir boyunla, felç kalmış olurdum.
bunlar birkaç küçük başlık efenim, çok var..
mesela foseptik çukuru içine düşüyordum az daha, abi bokun içinde boğularak ölecektim bakın, ölmek için ne boktan bir yol ahshs.. üstüne muşamba ve birkaç kalas atılmış ve herhangi bir başka önlem alınmayarak tehlikeye açık bırakılmış bir foseptik çukurunun üzerinden, oranın derin, dipsiz bir foseptik çukuru olduğunu bilmeden yürüdüm ve geçtim efenim. kalasların üzerinden "köprücülük" oynayarak geçtim. eğer ki o oyunu o an hayal edip oynamamış ve denk gele yürürken muşambaya basmış olsaydım, ben denizi gasilhanede baya bi yıkamaları gerekecekti üzerimden bok kokusunu alana kadar.
azrail... kankam ya.
çok selamlaştık böyle ahshs
şimdilik yetsin, gelir gelir anlatırım daha çok var çok ahaha
ben tanrının, verilmiş sadakası olan çocuğuyum.
size çeşitli yaş aralıklarından çeşitli örnekler sunacağım efenim, ilkiyle başlayalım; bunu annem anlatmıştı bana konu konuyu açtığı bir anda, "ömrümü yedin morticia" der de daha bir şey demez.
yaş üç.
efenim valide hanım evin içinde bir yandan brezilya dizisini izliyor, bir yandan da bana meyve yediriyor efenim. o kadar iştahsız bir çocukmuşum ki kadın, evin içinde geze oynaya işte türlü icatlar çıkararak, bir elinde dilimlenmiş meyve tabağı, bir elinde çatalla peşimde geziyor, fırsat buldukça da dizisini izliyor efenim.
peki bu sırada annesinin bir anlık dalgınlığından faydalanan morticia iti napıyor? gidiyor yatak odasında camı açıyor ve son kattan aşağıya bacakları sallandırıyor ahsh. pencereye oturmuşum efenim, 6. kattan aşağı bacakları salmışım, kıçım pencere pervazında manzarayı izliyorum. elbette bir anda ortalıktan kaybolunca annem işkilleniyor ve nihayetinde beni o şekilde buluyor. hala daha anlatırken bakışları değişip o ana giden annemin deyimiyle, orada tek saniyede ömründen on seneyi yemişim. elindeki tabağı çatalı zerre ses çıkarmadan bir köşeye bırakarak parmak ucunda yanıma kadar sokuluyor. çünkü ses çıkarsa, "morticia" filan dese ben arkamı ona dönerken cumburlop düşeceğim 6. kattan aşağı. sonra betondan bebe kazıyacaklar filan trajedi... neyse efenim işte nefesini tutup yanıma kadar gelip beni bir anda sırtımdan yakalayıp içeriye hızla çekiyor.
hey azrail, işine bak dostum ahshs
yaş beş.
annemler, birkaç aile dostlarıyla beraber gezi turuna katılıyorlar. ülke içi birkaç şehri, orayı burayı gezecekler ve hep birlikte gidilmesi için bir otobüs kiralanmış. iş yerinden tüm dostlar, çocukları bu geziye katılmışlar. tabii annem "ay morticia ile gezilir mi ki?" diye korkuyor biraz tabii, nitekim asla kabıma sığmayan bir çocuğum, eziyet bi evladım yani ahshs. neyse artık geziliyor ediliyor efenim. bursada bir kompleksteler, yemek yenecek filan. o sırada annemin tuvalet ihtiyacı doğuyor, beni babama, diğer hanım arkadaşlarına bol tembihlerle emanet ediyor "gözünüzü ayırmayın, morticia şakaya gelmez" diye diye gidiyor. tabii "bacak kadar çocuğa bu kadar kişi bakamayacak mıyız, abartma" filan diyorlar. bakınız on dakika... on dakika ihtiyacını görecek kadın. o on dakikanın içinde çevremdeki insanları atlatarak yetişkin yüzme havuzuna balıklama dalıyorum. sorun şu ki yüzme bilmiyorum. düştüm demiyorum bakın, balıklama atlamak. bir çizgi filmde görüp yapmışımdır kesin ahssh. ne bileyim artık ne düşünüyordum. verilmiş sadakam varmış ki yokluğum çabuk fark ediliyor ve ilk bakılan yer havuz oluyor. biraz başka yerlerde arasalar, vakit kaybetseler morticia mortingen ahsh.
azraile nanik çekmişiz işte bir kez daha.
yaş on.
kontra pedal bisiklete ilk alıştığım zamanlar. şöyle söyleyeyim size, bisiklet değiş tokuşu yapmıştık işte bizim mahalleden arkadaşlarla ve kontra pedallı bisikleti kavramaya çalışıyordum, benim bisiklet normal frendi. tabii alışmadık kıçta don durmaz misali, ben o frenleme olayına bir türlü ısınamadım, aklım sürekli kendi bisikletime gidiyordu. neyse efenim, yokuş ineriz, yokuş çıkarız, yokuştan aşağı kendimizi caddeye doğru salarız ki işlek bir caddeydi baya bahsettiğim sokağın sonundaki cadde. ben bu bisikletle anam bir yardırdım, efenim unuttum fren sıkmaya çalışıyorum ellerimle ama durduramıyorum ahshs e kontra pedal bisiklet nasıl dursun? freni pedalda, gidonda değil ki. cadde araba kaynıyor ve ben gelip geçen arabaların, akan deli trafiğin arasına bisikletle dalmak üzereydim ki artık parçalarımı kaç farklı yerden toplarlardı bilmiyorum, kaldırımdaki bir abi fark ediyor ve beni caddeye girmeden tutuyor. o adam o anda orada olmasaydı ve davranmasaydı, morticia hakkın rahmetine kavuşmuştu.
kıl payı ha azrail? bu kez de olmadı eski dostum ashs
yaş on beş.
iddia ahshs. iddiaya girip lütfen yüksek yerlerden dibini bilmediğiniz sulara atlamayın diyerek kısa keseyim ben de bunu. evet, bir kez daha azraile selam çakarak yanımdaki taşı ıskalayıp suyun derin yerine girmeyi başarmıştım. yoksa en iyi ihtimalle kırılmış bir boyunla, felç kalmış olurdum.
bunlar birkaç küçük başlık efenim, çok var..
mesela foseptik çukuru içine düşüyordum az daha, abi bokun içinde boğularak ölecektim bakın, ölmek için ne boktan bir yol ahshs.. üstüne muşamba ve birkaç kalas atılmış ve herhangi bir başka önlem alınmayarak tehlikeye açık bırakılmış bir foseptik çukurunun üzerinden, oranın derin, dipsiz bir foseptik çukuru olduğunu bilmeden yürüdüm ve geçtim efenim. kalasların üzerinden "köprücülük" oynayarak geçtim. eğer ki o oyunu o an hayal edip oynamamış ve denk gele yürürken muşambaya basmış olsaydım, ben denizi gasilhanede baya bi yıkamaları gerekecekti üzerimden bok kokusunu alana kadar.
azrail... kankam ya.
çok selamlaştık böyle ahshs
şimdilik yetsin, gelir gelir anlatırım daha çok var çok ahaha
devamını gör...
87.
kırklareli pınarhisar yolu duble yol yapılmadan önce haliyle gidiş geliş dar yoldu ve şeytandere mevkisi "yok mu sekiz taklalı bir kazamız murtaza" tadıyla meşhur bir yerdi. biz de 5 mal, sıyırma alkollü liseli, şöförümüzün direksiyonda uyuyakalmasını fırsat bilip hazır şeytanderedeyiz neden uçmayalım diye düşünürken arka ortadaki en akıllı salağımızın karşıdan gelen diğer arabanın selektörlerine kayıtsız kalamayıp bağırış çağırış el frenine asılması ve spinler atmamızla en sonunda da kazık gibi şarampolde dikine kalmamızla sona eren hadisemizdir.
100 metre ilerideki kerhaneden dayılar yardımımıza gelmişti hiç unutmam.
100 metre ilerideki kerhaneden dayılar yardımımıza gelmişti hiç unutmam.
devamını gör...
88.
tam bir film sahnesi gibiydi.
ilk kez ölümden döndüm. hatta dönmedim, ölüm beni teğet geçti.
verilmiş sadaka mı anne duası mı bilmem ama gerçekten 1 saniye farkla ölümden yırttım.
bir gün bir şantiyeden çıktım eve dönüyorum. gece saat 12-1 suları. otobüsteyim.
londradayım, çift katlı otobüste en arkaya geçtim, cam kenarına oturdum candy crush oynuyorum.
oraya otururken de kafamda babamın hep söylediği bir şey vardı o geçiyor, ne zaman babamı dinlemesem suçluluk hissederim. "otobüste en arkaya ya da en öne oturma, kaza olursa çok zarar görürsün. mümkün olduğu kadar ortaya oturmaya çalış" aklımda ama oturmuş bulundum, yorgunluktan da gebermek üzereyim, bi de leş gibiyim her yerim toz toprak üşendim değişmeye yerimi.
velhasıl baya gittim ben bi 20 dk falan. sonra uzuuuuuuuun bi korna sesi duydum. belki bilirsiniz londra'da trafik kazası pek olağan değildir. çoooooooook nadir olur. neyse korna sesi uzayınca kafamı sağa camdan tarafa bi çevirdim; aman tanrım didim! tırla resmen burun buruna geldim. kafamda beliren sadece annemle babamdı. sıçtım dedim. saniyenin 10da biri bi zamanda aklıma annemle babamın silueti dışında bir şey gelmedi.
4 yol ağzı.
otobüs düz gidiyor.
sağdaki koldan hızla tır geliyor.
otobüsçü amca kornaya asılıp gaza basmasa tır otobüsün en arka kısmını koparıp götürecek.
evet benim oturduğum kısmı.
tırı bir an o kadar yakın şekilde karşımda görünce ödüm bildiğin kıçıma kaçtı.
dizlerim titredi.
eve geldim ama eve jöle kıvamında geldim her yerim titriyor.
annemi aramam lazım, arayamıyorum. ben bunu anneme söylersem annem orda kalp krizi geçirir.
kimseyi arayamıyorum.
evde kimse yok.
yalnızım.
ölsem orda kim bilir ne zaman aileme ulaşabilirlerdi.
duşta 3 saat ağladım da anca sinirlerim boşaldı kendime geldim.
sonra aynen devam bişi değişmedi. sadece otobüste kesinlikle ortaya oturuyorum artık.
ilk kez ölümden döndüm. hatta dönmedim, ölüm beni teğet geçti.
verilmiş sadaka mı anne duası mı bilmem ama gerçekten 1 saniye farkla ölümden yırttım.
bir gün bir şantiyeden çıktım eve dönüyorum. gece saat 12-1 suları. otobüsteyim.
londradayım, çift katlı otobüste en arkaya geçtim, cam kenarına oturdum candy crush oynuyorum.
oraya otururken de kafamda babamın hep söylediği bir şey vardı o geçiyor, ne zaman babamı dinlemesem suçluluk hissederim. "otobüste en arkaya ya da en öne oturma, kaza olursa çok zarar görürsün. mümkün olduğu kadar ortaya oturmaya çalış" aklımda ama oturmuş bulundum, yorgunluktan da gebermek üzereyim, bi de leş gibiyim her yerim toz toprak üşendim değişmeye yerimi.
velhasıl baya gittim ben bi 20 dk falan. sonra uzuuuuuuuun bi korna sesi duydum. belki bilirsiniz londra'da trafik kazası pek olağan değildir. çoooooooook nadir olur. neyse korna sesi uzayınca kafamı sağa camdan tarafa bi çevirdim; aman tanrım didim! tırla resmen burun buruna geldim. kafamda beliren sadece annemle babamdı. sıçtım dedim. saniyenin 10da biri bi zamanda aklıma annemle babamın silueti dışında bir şey gelmedi.
4 yol ağzı.
otobüs düz gidiyor.
sağdaki koldan hızla tır geliyor.
otobüsçü amca kornaya asılıp gaza basmasa tır otobüsün en arka kısmını koparıp götürecek.
evet benim oturduğum kısmı.
tırı bir an o kadar yakın şekilde karşımda görünce ödüm bildiğin kıçıma kaçtı.
dizlerim titredi.
eve geldim ama eve jöle kıvamında geldim her yerim titriyor.
annemi aramam lazım, arayamıyorum. ben bunu anneme söylersem annem orda kalp krizi geçirir.
kimseyi arayamıyorum.
evde kimse yok.
yalnızım.
ölsem orda kim bilir ne zaman aileme ulaşabilirlerdi.
duşta 3 saat ağladım da anca sinirlerim boşaldı kendime geldim.
sonra aynen devam bişi değişmedi. sadece otobüste kesinlikle ortaya oturuyorum artık.
devamını gör...
89.
8 yaşındayken benden 1 yaş büyük kardeşim ve 14 yaşında olan ablam ile bakkala gittiğimizi hatırlıyorum.dönüş yolunda evimizin bulunduğu sokağa girdiğimizde,ablamın önde olduğunu onun bir adım arkasında ben ve benim bir kaç adım arkamda da abimin olduğunu hayal mayal hatırlıyorum.o sıra büyük bir kamyon geçmiş,tabi ben kamyonu hatırlamıyorum.arkamı dönüp baktığımda abim kanlar içinde yerdeydi.en son birinin arabasıyla hastaneye gittiğimizi hatırlıyorum,sonrası tamamen silinmiş.ne yazık ki abimi kurtaramadılar.hayat çok garip en arkada ben olsaydım belki bunu buraya yazamayacaktım.belki de kim bilir abim yazardı.güzel uyu,seviyorum seni.
devamını gör...
90.
önce sola sonra sağa sonra tekrar sola bakma trafik kuralını ihlal edince arabaların altında kalma. ölüm an meselesiydi.
devamını gör...
91.
arabayla takla atmıştım. bir tarafta uçurum diğer tarafta dağ. uçurum tarafından takla atmaya başladım son anda direksiyonu kırdım ve dağın eteklerine oturdum kaldım. kendime gelince arabadan inip uçurumdan aşağı baktığımda çok kötü olmuştum.
devamını gör...
92.
7 yaşında arkadaşlarımla inşaatta oyun oynarken, dengemi kaybetmem sonucu 2.kattan 1.kata düşmüştüm. 1 hafta komada kalmışım. daha sonra beynimde hasar kaldı biraz.
devamını gör...
93.
2007 pankreatit 4 ay koma 6 ameliyat 7 ay hastanede yatış. 2009 bileklerimi kesip intihar etme. 2014 5 takla atıp yara almadan kurtulmak. 2017 düşük şeker koması, 2021 ve 2022 2 defa overdose madde kullanımı. dün gece yüksek şeker koması.
devamını gör...
94.
hareketli otobüsten uçtum efendim. evet bildiğiniz havada süzülme.
şöyle anlatayım, üniversitede okurken final dönemindeyiz. sınava geç kalmak üzereyim ve kampüsün içinden otobüse binmem gerekiyor. otobüs ağzına kadar dolu ve koşa koşa son anda arka kapıdan otobüse binebildim. otobüs o kadar doluydu ki, merdiven kısmından otobüsün orta kısmına geçemedim. şöför de aynadan kalabalık sebebiyle göremediği için,ben kapının dibindeyken ve otobüs hareket halindeyken kapıyı kapattı. arka kapı beni dışarı fırlatmış, ben havada kuşlar gibi süzülüyordum. allahtan kafamı bir yere çarpmadım. yoksa çok kötü şeyler olabilirdi. belki bunları sizinle paylaşamazdım bile.
şöyle anlatayım, üniversitede okurken final dönemindeyiz. sınava geç kalmak üzereyim ve kampüsün içinden otobüse binmem gerekiyor. otobüs ağzına kadar dolu ve koşa koşa son anda arka kapıdan otobüse binebildim. otobüs o kadar doluydu ki, merdiven kısmından otobüsün orta kısmına geçemedim. şöför de aynadan kalabalık sebebiyle göremediği için,ben kapının dibindeyken ve otobüs hareket halindeyken kapıyı kapattı. arka kapı beni dışarı fırlatmış, ben havada kuşlar gibi süzülüyordum. allahtan kafamı bir yere çarpmadım. yoksa çok kötü şeyler olabilirdi. belki bunları sizinle paylaşamazdım bile.
devamını gör...
95.
teiaş'a 20 akü şarj redresörü yapmışız. gelip kabul testlerini yapmışlar. sonra kamyona koyup yollayacağız. her biri 200 kglık kasalar. vinç çağırdık. vinç dört köşeden atkıyla alıyor yukarı çekip kamyon kasasına koyuyor. sona yaklaşırken atkının bir ucu çıktı. geri takmak için kasanın üstüne uzandım. taktım ve o uçtan aşağı indim. aynı anda vinçin bomu kasanın üstüne indi. o uçtan değil de çıktığım noktadan inseydim sinek gibi ezilmiştim.
beş yıl önce ameliyatta kalbim ve solunumum durmuş. yani ölmeye başlamışım. kalbi çalıştırma gayretlerine cevap vermemişim ve bu 1.5 dakikaya yakın sürmüş. bitti bu adam derlerken doktorun son şokuyla geri gelmişim. (öteki tarafı gördüm yani :d) tabi hasarlı bir akciğer bıraktı bu bende
beş yıl önce ameliyatta kalbim ve solunumum durmuş. yani ölmeye başlamışım. kalbi çalıştırma gayretlerine cevap vermemişim ve bu 1.5 dakikaya yakın sürmüş. bitti bu adam derlerken doktorun son şokuyla geri gelmişim. (öteki tarafı gördüm yani :d) tabi hasarlı bir akciğer bıraktı bu bende
devamını gör...
96.
ufak bir çocukken denize yüzmeye gitmiştik. suda yüzerken ben derinlere gittim. babam beni o halde görünce kurtarmak için üstünde kıyafet cebinde cüzdan olduğu halde denize atladı, çünkü ben boğuluyordum. babam beni kurtardı, eğer 1 saniye daha geç gelseydi boğularak ölmüştüm.
devamını gör...
97.
iki kere boğulma tehlikesi pardon huzuruna erişecektim ama nasip...
ilkinde yaşıt kuzenlerim görmeyeli yüzmeyi öğrendikleri için kıskanıp açılmıştım, kurtardılar*. ikincisinde de benden başka herkesin yüzmeyi bilmedikleri için balina gibi kıyıya vurdukları bir gün bayağı bir açıldığımda bacağıma kıramp girmişti. bağırsam telaş edip hiçbir şey yapamayacakları için ilk başta 1-2 litre tuzlu su içtikten sonra sakin kalıp kramplı bacakla ağlaya ağlaya kıyıya ulaştım. yanlarına gidince fark edip yine çıldırdılar bir şey değişmedi. ama bir ara buraya kadar demiştim, ilginç bir andı, sadece ilginç acıklı ya da üzüntülü değil.
ilkinde yaşıt kuzenlerim görmeyeli yüzmeyi öğrendikleri için kıskanıp açılmıştım, kurtardılar*. ikincisinde de benden başka herkesin yüzmeyi bilmedikleri için balina gibi kıyıya vurdukları bir gün bayağı bir açıldığımda bacağıma kıramp girmişti. bağırsam telaş edip hiçbir şey yapamayacakları için ilk başta 1-2 litre tuzlu su içtikten sonra sakin kalıp kramplı bacakla ağlaya ağlaya kıyıya ulaştım. yanlarına gidince fark edip yine çıldırdılar bir şey değişmedi. ama bir ara buraya kadar demiştim, ilginç bir andı, sadece ilginç acıklı ya da üzüntülü değil.
devamını gör...
98.
üniversitede bisiklet kiralayıp samsuna gitmeye karar verdik tam ordunun çıkışında tünelin birine girerken kuzenim birden bire yere düştü bende süratliydim arkadan geldim ona takılıp yere düştüm. frene bastım ama hızlı olduğum için fayda etmedi. anasını satıyım arkadan kamyonet geliyordu ama bayağı uzaktı eğer tam arkamızda olsaydı kesin ezilirdik şansa yol boştu. bisikletin jantı yamuldu ikimizin de kolu ve dizi kanadı ucuz yırttık ameke.
devamını gör...
99.
bir kaç trafik kazasında yaşadığım anlar.
6-7 yaşlarında iken ailecene trafik kazası geçirdik.
uçuruma uçtuk
küçük bir ağaç aracımızı tuttu bizi
kimseye bir şey olmadı.
18 yaşında iken teyzemlerle olduğum araçta
trafik kazası geçirdik,
elim yüzüm kesildi.
kızım doğduktan sonra, eşimin sürdüğü araçla kaza yaptık
araç gidemez hale geldi.
bize bir şey olmadı.
kendi kullandığım araç ile
sürtme ve hafif çarpma dışında kazam olmadı.
ilk araç kullanmaya başladığımda,
eşim kaza yaparsın dikkatli ol, dedi
bende ona, başkasının sürdüğü araç ile ölmektense kendi kullandığım araçla ölmek isterim demiştim.
çok kızmıştı bana,
hiç hoşlanmazdı,
içinde ölüm geçen cümlelerden.
18 yıldır ölmedim.*
niyet etmedim ama trafik kazası ile ölünebilir.
kaç kere sıçrar ki bir çekirge.
6-7 yaşlarında iken ailecene trafik kazası geçirdik.
uçuruma uçtuk
küçük bir ağaç aracımızı tuttu bizi
kimseye bir şey olmadı.
18 yaşında iken teyzemlerle olduğum araçta
trafik kazası geçirdik,
elim yüzüm kesildi.
kızım doğduktan sonra, eşimin sürdüğü araçla kaza yaptık
araç gidemez hale geldi.
bize bir şey olmadı.
kendi kullandığım araç ile
sürtme ve hafif çarpma dışında kazam olmadı.
ilk araç kullanmaya başladığımda,
eşim kaza yaparsın dikkatli ol, dedi
bende ona, başkasının sürdüğü araç ile ölmektense kendi kullandığım araçla ölmek isterim demiştim.
çok kızmıştı bana,
hiç hoşlanmazdı,
içinde ölüm geçen cümlelerden.
18 yıldır ölmedim.*
niyet etmedim ama trafik kazası ile ölünebilir.
kaç kere sıçrar ki bir çekirge.
devamını gör...
100.
bi keresinde tam 14.5 akepeli barzonun (14.5 diyorum zira biri 1.40 boyundaydı) saldırısına uğramıştım nonoşlar. götümü felan elledi pislikler, sonra travesti uğur (eda ) çığlıklarımı duyup yetişti de kurtardı beni. dildoyla daldı aralarına, hepsi kaçtı sonra, korktular pislikler, uğur 1.99 boyunda yapılı babayiğit bir travesti arkadaşımızdı zira, ben 1.55, 45 kiloyum. hofff!!!
devamını gör...