daha önce de bahsetmiştim sanırım, çocuklardan korkuyorum.
yeni doğan bebeğin ağlama sesinden tut herhangi bir çocuğun benimle oyun oynamak istemesi bile beni fazlasıyla geren bir konu.
işin garibi çocukken bile çocuklardan korkardım. o zamanlar bu korkum daha çok fazlasıyla zorba sayılabilecek yaşıtlarım ve biraz da benim çekingen ve korkak bir çocuk olmamdan kaynaklıydı gerçi. şu yaşımda neden hâlâ korktuğum konusundaysa hiçbir fikrim yok.

küçücük bebe olarak gözüken bebiş tüm gün kulaklarımda yankılanacak büyüklükte çığlık atabiliyor mesela. yüksek sesten bile korkan benim gibi korkak insanlar için fazla büyük bir şey bu.
bebekleri sevmeye bile çekiniyorum çoğu zaman. ya yanlışlıkla zarar verirsem, ya çığlık atarsa, ya çığlık attığında fazla panik olursam, ya fazla panik anında yanlış bir şey söylersem ya da yaparsam...

bebek olmakta zor iş. kazık kadar olmuş milkşeyh nickli bir asalak senin çığlık atma olasılığını hesap etmeye çalışarak panik falan oluyor.
sev geç işte neden uzatırsın mesela.
agucugu agucugu, bitti gitti.
devamını gör...
bana en korkunç gelen şey yaşlandığımda alzheimer olmak düşüncesi. her hangi bir şeye veya insana bağımlı olmak ve her şeyi, en sevdiklerini ve en güvendiklerini bile unutup hiçbir şeyin bilincinde olmamak korkunç bir şey olmalı.
devamını gör...
haha-hihi- ederken, güzel bir masada, ayağa kalkıp, belki lavaboya, belki bir şey anlatmağa- iştahlı iştahlı,

sırt üstü düşmek.

mahmut fidancı, babamın gençlik arkadaşı, piç mahmut da derler, böyle laf cambazı yoktur, dili tatlı, hatta onların da fotografı vardı, güzeller güzeli sibel ablam- tavlamış işte, çirkindir mahmut rahmetli- annem, babam, hep birlikte.

mahmut çok içerdi. sirozdan vefat etti. serviste yatarken artık son zamanları, babam gitmiş yanına, eliyle iki parmak sallamış, sigara var mı? diye...

bir gün ağba'da oturuyor * her şey güzel filan gündüz vakti yine tek içiyor. bir şey için ayağa kalkıyor, kalktığı gibi yıkılıyor.

sonra öldü işte.

kızları burcu ve büşra ile çocukluğumuz geçti.

mahmut abi gibi olacak sonum diye korkuyorum. mekanda yıkılıp kalmak. sanırım en büyük korkum...
devamını gör...
emek vermeden kazanılmış servete sahip olmaktan korkarım.
bu servetin kâr etmeyeceği olaylarla sınanmaktan korkarım.
sevdiklerimin gözünün içine baka baka yalan söylemekten korkarım.
hesap gününden korkarım.
devamını gör...
ailem hariç herhangi birine muhtaç olmak. hakkım olmayana göz dikmek. birinden herhangi bir şey istemek zorunda kalmak. herhangi bir noktada asla ortak nokta, sokak, dünyaya ait olmadığın insanlarla arkadaşlık yapmak.
devamını gör...
sevdiklerimi kaybetmek. en başta aile. bazı günler olmadık anlarda bunu düşünürken gözlerim dolar.
devamını gör...
sözlük yazarlarının kokuları anladım gece gece allahım.
devamını gör...
katil balinalar.
devamını gör...
dipteyken bi dibini daha görmek.
devamını gör...
traji-komik ama böcekler. arılara alışana kadar canım çıktı, hırs sen nelere kadirsin. bakın böcekler dedim, aniden uçabilme potansiyelini her zaman saklı tuttukları için. normal bir boyutta ise örümceklerden pek etkilenmem.

#3393489 allah'ım bir tane insanı doğal alanında yememişlerdir bilene... okuyunca çok üzüldüm *
devamını gör...
evde yalnız ölmek. allah bilir ne zaman fark edilir başıma bir şey geldiği.
devamını gör...
fırtına,
yükseklik,
deprem,
yangın,
hayaletler
devamını gör...
merdivenler cepte zaten.
kusma fobim var. en büyük korkum bu sanıyordum.
bende aşk fobisi de varmış arkadaşlar. bu ne bir mecaz ne bir hüsnü tahlil, ne bir kinaye ne de bir hiciv. hiçbir söz sanatı yok burada. baya bildiğin hamam böceği fobisi gibi, kuş fobisi gibi aşk fobisi varmış. filofobi deniyormuş adına da.

ben de diyorum 10 senedir niye sevgilim yok...

gerçekten baya böyle çarpıntılı, kasılmalı panik yaşadım arkadaşlar. en son aşık olduğum adam bana açılır gibi olduğunda da tuvalete koşup kusmuştum. ulan ben de diyorum 2 tanecik bira içtim, midemi mi üşüttüm, alala kusmam da normalde. meğerse panikten kusmuşum... onu da sabote edip dönmüştüm zaten...

vay anasına ya...
vay anasına arkadaşlar...
devamını gör...
sevdiklerimin ölmesi derdim ama insanın en korktuğu mutlaka başına gelir tecrübe etmiş oldum.
o yüzden artık diyorum ki: çekirgeler.

eskiden hamamböcekleriydi. kendileri ile haşır neşir olunca artık değil.
o çekirgeler var ya o çekirgeler, bir yapıştı mı bırakmıyorlar.
devamını gör...
meja’nın ellere yar olması.
devamını gör...
babam diyor ki, oğlum anneni üzme...
üzme demesi de, az iç, bırak şu içkiyi diyor...
bak diyor annene bir şey olursa dağılırız.

babamın en doğru öngörüsü. babam çadırda yaşar. ben annem ölünce muhtemelen yüksek kokainden filan ölürüm. babam da ölür beni kaybedince.

kritik noktamız annem.

annem bazan markete gider. nerde bu kadın derim. 15 dk olmuştur mesela.
hemen gelmeli.
devamını gör...
uyurgezer değilim ama bazen uykudan uyanıp bir şeyler yapıp tekrar uyuyorum. heh işte o birkaç dakikalık aralıklarda saçma sapan bir şey yapmaktan korkuyorum çünkü uyandığımda bazen hatırlamıyor oluyorum. geçenlerde 112yi aramışım. ne alaka? bir kere de kardeşimle dondurma alıp yemişiz. hatırlamıyorum.
devamını gör...
ilginç olan şu ki ölüm var şu dünyada.
insan ölebilen bir varlıkken neden korkar ki.
tabiri caizse en vahim sonuçla karşı karşıya kalacak nihayetinde. ölmek işte, bilinmez bir hadise. başa geleceği bilinse de hiç yaşamadığı ortada yaşayan insanın ölmek eylemini. * her neyse, korkulan veya korkma potansiyelimizin olduğu ya da bir başkasının korktuğu ve bizlerin de korkulması gereken bir şey olduğuna inandığımız veya belki de genetik aktarımla bizlerde korku uyandıran şeyler için bu telaşımızın sebebi sanıyorum ki korkulan şeylerin sonuçlarını tahmin edebiliyor oluşumuz yahut tanık olmuş, bizzat biliyor oluşumuzdur.

ölmenin sonuçlarını ne tahmin edebiliriz ne de bilebiliriz somut bir şekilde ve bu nedenle ölmekten daha korkunçtur yüksekten düşmek tehlikesi. dolaylı olarak da tabii bu tehlike bizi bilinmezlikle karşı karşıya bırakacaktır yani ölmekle. burada çifte tedirginlik hali yaşanır. hem korku hem kaygı.

diğer taraftan ölüm ihtimaliyle sonuçlanmayacak mini korkular vardır ama bunların etkileri hiç ama hiç minik değildir. bir çeşit işkence yöntemi, belirsizliğin ötesinde somut bir acı ama ruhen ama bedenen.
mesela çeşitli fobilerimiz, karanlık, örümcek fobisi * hadi örümcek fobisini geçtim, onda da insan ölebilme itimalini düşünür belki ama karanlık? karanlık öldürmez be gülüm. heh işte sonuçlarını bilirsin karanlıkta ne olacağının. kimi sıkılmaktan korkar karanlıkta kimi ise yine belirsizlik nedeniyle üç beş harfli bir şeyler görürüm de aklımı yitiririm diye korkar. (akıl yitirmek yine belirsiz bir sürecin başlangıcının alametidir. buradaki duygu belirsizliğin yaşattığı kaygıdır.)

sıkılmaktan korkan ne için korkar? belirsizlik değil. hadi belirsizliği tamamen ortadan kaldırıyorum bu konuda, elektrikler kesilmiş ve bir saat sonra geleceği kesinmiş. hop gitti belirsizlik. yine korkar insan karanlıktan işte. mum yok, ışıldak * mışıldak yok, telefon falan filan hiçbir şey yok işte. dümdüz kendinle karanlık baş başa. ahan da dananın kuyruğunun koptuğu yerdeyiz. kendi zihniyle gerçek manada yalnız kalır bu halde insan. işte en büyük korkusu da budur. kendine yalanlar söyler ama bundan rahatsız olur. gerçekleri söyler ve bu da canını orta yerinden vurur. o nedenle insan yalnızca kendinden korkar. kendine dürüst olamamaktan. dürüst olmak zordur. zoru başaramamaktan ödü kopar insanın. bir başkasının ona yalan söylemesinden de böyle korkar insan.
güvenmiştir bir anlamda ve yıkılmasından korkar güveninin.

kendine de güvenir esasında, en güvensiz gördüğümüz kişiler dahi güvenir kendine. o bin metre öteden güvensizim kendime ben diye bağıran, bizlerin bir çırpıda fark edebildiğimiz kişiler, güvenir temelinde kendine ama öyle bir güvenir ki kendini haklı çıkarmaktan korkar ölesiye. ya yapamazsam kaygısı her insanda mevcutken o güvensiz kişide yapabileceğine olan inanç tamdır. böylesi bir inancı yıkmak onun için zuldür. aynı kapıya çıkıyor bu da güvensizlik işte desek de pek öyle değil. bu kendine olan haddinden fazla inanç, zeka, öngörü ve kendine hayranlık içerir. zekası ve öngörüsüyle elbette ters gidebilecek olasılıkları hesaplamıştır, bu ihtimal ile karşılaşmanın yıkımını kaldırabilse de sonunda kendine olan hayranlığının yıkılacak olmasına tahammül gösteremez. burada korkular devreye girer. potansiyelini gerçekleştirememenin verdiği ızdırap ile başarısız olmak arasında bir çileye sevk olur insan. işte sonuçları tahmin edilebilir ve öngörülebilir olan şeyler yada net bir şekilde bilinebilir olan şeyler ki yüzde bir ihtimal dahilinde bile olsa korkutur insanı.

insan belirsizlikten korkması gerektiğini bilir ancak olumsuz bir netlikten ödü kopar.
belirsizlik korkulması gereken
netlik korkunç olandır.
devamını gör...
hiçbir şey ummuyorum hiçbir şeyden korkmuyorum, özgürüm.

-aleksi zorba.
devamını gör...
100.
katil olmak, hapse girmek, kurşunlanmak, bıçaklanmak ve ameliyat olmak işte hepsi bu kadar!
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sözlük yazarlarının korkuları" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim