sözlük yazarlarının takıntıları

ayakkabıyı giyerken her daim sol taraftan giymek.
takıntıdan ziyade bırakamadığım bir alışkanlık oldu.

aslına bakarsak sağ tarafımı kullanmama rağmen işlerin yarısını sol elimle hallediyorum.

küçük bir anı da bırakayım.

rahmetlik çok sevdiğimiz bir amcamız vardı. bahçe bellenecek dedi. aldım elime bel küreğini girdim bahçeye başladım bellemeye. amcamız geldi. oğlum bel öyle mi tutulur dedi. valla ben öyle tutuyorum dedim. küçük bir hengamenin ardından zorla dayattı bana. sağ taraftan yapıyorum işi ama hiç rahat değilim. hemen eski düzene geri döndüm. sonra yine bir tanıdığımız geldi aynı sözleri sarf etti bana. hemen akabinde babam geldi ve abi bizde genetik galiba böyle alışkınız dedi.
fıtrat değişmiyor işte. yapacak bir şey yok.

yemeğin kokusunu duyduktan sonra yiyememek

mutfak dolapları ve çekmeceler açık halde duramaz,muhakkak kapatırım.
balkon lambası da olsa çalışmaz şekilde olamaz,ampulünü yenilerim.
halılar yamuk ya da kaymış ise düzeltirim.
ek hesaplarımdan hiçbiri eksi bakiyeye düşmemeli.-5 lira da olsa kapatırım.
depo her zaman doluya yakın olmalı,azalmasını beklemem.

birinin öldüğüne inanmam için illa mezarını görmem gerekiyor. mezarını görmediysem öldüğüne inanmıyorum.

kapının yarım açık kalması; bana en ağır hakaret gibi geliyor. tam açık yada tam kapalıysa sıkıntı yok. o kapı yarım açıksa içerde duramıyorum abi uyuyamıyorum. uykuda yarım açık kalmışsa kalkar kapatırım.

başak burçu olan biri için bu soru çok şey ifade eder.

en ufak bir şeyde kötü bir hastalığım mı var diyorum.

wc'den çıkarken sıcak suyla ellerim kıpkırmızı oluncaya kadar 3-4 kez yıkıyorum. çocukluğumdan kalma bir alışkanlık.

sürekli ellerimi yıkıyorum. korona denilen lanet yokken de böyleydim.

gece dışarıdayken hava bulutsuzsa, gökyüzünde kuzey yıldızını bulmak. bulana kadar rahat huzur olmaz bana.

kıyafette renk uyumu.

muhakkak bir ahenk yakalanmalı. ayakkabımda olan bir renk, muhakkak gömleğimle tişörtümle vs. benzeş olmalı.

mesala x gömleği giydiğim zaman illa ki y ayakkabısını giyerim. çünkü ahenk yaratıyordur.

kıyafette renk cümbüşünü severim ama uyumlu olmalıdır.

birisi insan ol dediğinde havlamaya başlamak. yeni başladı bu huy bende. başta çok ciddiye almadım. zaman geçtikçe kendimi tutamamaya başladım. zaman, mekan, bağlam hiç fark etmiyor.

düşün seninle tartışmaya başladık. bir yerde sinirle "kes sesini be biraz insan ol" diye bağırdın. birkaç saniye sessizlik oldu. sen de benden kes sesini dememi bekliyorsun. hav hav hav. tam noluyor be diye çıkışacaksın bana. yine hav hav hav. *

yok mu bunun tedavisi ya, cidden kontrol edemiyorum artık.

karma puan kazanmak.

saygı.

giydiğim çoraptan saçımdaki tokaya kadar renk uyumu bulunmalı.

bakkala ekmek almaya bile gidecek olsam mutlaka çantamda kitap ve telefon olmalı. evden anahtarsız çıkarım, kitapsız çıkmam.

sürekli bir şeyler yazmak, bir şeyler karalamak.
elimden eksik olmayan kalemimle bir şeyler yazmak, okuduklarımın altını çizmek gibi takıntılarım var. elimden kalemi eksik edince de sözlüğe dadanıyor ve burada yazma, karalama eylemini gerçekleştiriyorum. iyi geliyor. tavsiye ederim.

yırtık para operasyonu.

yep. söylemesi ayıp, muhakkak gıcır para taşırım. yıpranmış parayı sevmem lakin bazen mücbir sebeplerden ötürü eski para bulundurmak zorunda kalıyorum. eski paradan daha sevmediğim şey varsa, o da yırtık para ve kötü bantlanmış paradır.

ufak bir yırtık varsa dahi onu muhakkak bantlarım, öyle koyarım cüzdana. ve kötü, yamuk yumuk bantlanmış ya da bantı çok eskimiş-kirlenmiş bir para geçerse elime, derhal eskiyi titizlikle söküp, yeniden bantlarım.

ve eskisinden daha güzel olur.

bugünkü manyaklığımın sonuna geldik, okuduğunuz için tşk.

imla kuralları. bile isteye, espri amaçlı (selam çukulatam) veya bazı özel kelimeler haricinde (nolur, naber, bi gibi) yapılmadığına beni fazlasıyla rahatsız ediyor. farzımuhal biri bi yazım yanlışı yaptı diyelim. ben bunu eski toprak bir türkçe öğretmeni gibi kırmızı kalemle işaretleyip altına doğrusunu yazıyorum zihnimde. önceden insanları da uyarırdım ancak fark ettim ki sadece kendimi yoruyorum. biz de bu çeşit bi deliyiz işte naparsın?

kitap okuyan insan görünce ne okuduğunu öğrenmezsem meraktan çatlıyorum. içim içimi yiyor.

bir de yarım kalan cümleler... ya lafın tamamını söyleyeyin ya hiç bir şey söylemeyin.

güzel kadın. elde edince de hemen bıkıyom.

sarışın, kolej üniforması giyen bir holiyvud sırtlanı düşünün.

havuza atlıyom hep.