sözlük yazarlarının takıntıları

madeni paralara takıntılıyım. eski tarihli bulunca tarihi eser bulmuşum da kıymetini bilmeliyim gözüyle bakıyorum.

ayakkabıyı aynı sıkılıkta bağlamalıyım yoksa yürüyemiyorum. kapıları kilitlemeden uyuyamam. evdekilerin başına kötü bir şey gelmiş olabileceğini düşününce uykuya dalmak üzere bile olsam kalkıp kontrol ederim. kalkıp bakmazsam sabaha çok büyük pişmanlıklar yaşayacakmışım gibi geliyor. kimseden bir şey isteyemiyorum, gerçekten seve seve de yapsalar hayır diyemedikleri için yapıyorlarmış gibi hissediyorum. çok saçma ama buna engel olamıyorum. son olarak takıntı mı bilmiyorum ama vücuduma dokunulmasını sevmiyorum. (sarılma veya normal el kol temaslarını saymıyorum.) aslında tam olarak dokunmak değil de el kol şakası desem daha doğru olur. mesela çok mutlu bir zamanımda birisi yanağımı sıksa (pitbull misali iki parmağı birbirine değecek kadar) * o günün sonuna kadar sinir küpü olarak gezerim. kolumun mıncıklanması, belime veya sırtıma konulan ellerde parmakların hareket etmesi falan da rahatsız hissettirir.

herhangi bir işe başlayacaksam tam saate başlamalıyım. örneğin 12.00'da başlayacağım ama farkında olmadan saat 12.03 olmuş bu defa 12.30'da başlama kararı alıyorum. 12.30'u da biraz geçerse 01.00... maalesef çok kötü bir takıntı sırf bu yüzden erteleye erteleye o işi hiç yapmadığım zamanlar oluyor. batak gibi bir şey allah kurtarsın.

önceden aşırı kitap okumaktan kaynaklı insanların her kelimesinin altında bir anlam arar, sürekli empati kurmaya çalışırdım.bunun beni obsesifleştirdiğini anladığım an saldım her şeyi.artık yazı yazarken bile freeyim.-de,-da takıntısı olan insanların düşmanıyım dkdmdkdm.sizde salın manyak olursunuz.

karşı koyamadığım bi reis takıntım var..

aynı yerde oturmak

hepsinin takıntısı varmış!
benim niye takıntım yok ulen? neden?
söylesenize kaç lira lan bir takıntı?

saçım güzel olmadan hayatta bir adım dışarı atmam.

obsesif kompulsif bozukluk hastasıyım. takıntım yok, takıntının bedeni var ben de o bedende yaşıyorum.

illaki bir kaç takıntım vardır başlığı görünce unuttum.

başlık açıp kaçmak...

özdeyişler.

ilk kimin söylediğini hep merak ederim, araştırırım bulurum yine de inanmam çoğunlukla. tek bir kaynağa göre tamam demem. en uyuz olduğum şey 3.000 yıl önce söylenmiş bi' sözün 150 yıl önce yaşamış birinin ağzından çıkmışcasına gösterilmesi/sanılmasıdır.

uyumadan önce ferdi tayfur dinlerim.

ellerim ıslak olmayacak. kendi terim, hatta su bile olabilir bu. elimi yıkamaya koşuyorum.

insanlar
bi şeyleri saymak ve ezberlemek

kaybolan şeyleri arayıp bulmak.
unutulan bir şeyi hatırlamak.
tedarikli olmak.

en çok dikkat çekeni sanırım son sözü söyleyen olmak.

internetten aldığım eşyaların faturalarını atmıyorum hatta şu ana kadar hiç birini atmadım ve bu faturalara özel dosyam var. işin kötü tarafı yılda iki üç defa boş zamanlarımda açar bakarım ne almışım diye fiyatları gördükçe içim acıyor.

pijamalarımı düz çıkarmak katlanınca düz katlamak giydiğim kıyafetleri ters çıkartıp öyle bile asarım ama pijamalarım asla ters olamaz evden öyle çıktıysam akşama kadar aklım pijamamda kalır

fetiş olarak kaslı bacak ve bıyık. ama öyle cemaat abisi bıyığı değil. bu ikisine deliriyorum. bi de beyaz gömlek. tanrım...