tanımadığın biriyle sohbet etmek
başlık "demir baybars" tarafından 11.12.2020 19:41 tarihinde açılmıştır.
201.
medeni selamlaşmanın dışına çıkmak çok ötesine gitmektir.
bundan hoşlananlar izmir'e gelmeliler. herkes herkesle teklifsiz konuşuyor. şoförler, esnaf zaten coşuyor.
bundan hoşlananlar izmir'e gelmeliler. herkes herkesle teklifsiz konuşuyor. şoförler, esnaf zaten coşuyor.
devamını gör...
202.
vans apon a taym bir arkadaşım kızın tekiyle flört ediyordu, konuşurken kızın bir iki cümlesinden şüphelenip sırf onu denemek için numarasını bana verip onunla konuşmamı istemişti. abartmıyorum hiç tanımadığım bir kadınla 2 buçuk saat konuşmuştum. hayır işin garip tarafı gavat arkadaşım benim kızla olan sohbetimden keyif almıştı. hatta telefonu kapattıktan sonra arkadaşın flörtü beni geri aradığında şaşırıp övgü dolu küfür bile etmiş sağolsun. yapıyoruz bu sporu.
edit: şey. yapıyorduk diyelim. tamam bitanem hemen asıyorum çamaşırları.
edit: şey. yapıyorduk diyelim. tamam bitanem hemen asıyorum çamaşırları.
devamını gör...
203.
sevdiğim bir durumdur. çünkü hani tanımıyor beni benimle ilgili endişesi oluşmaz, oluşan önyargısının önemi yok üstelik farklı bir öteki daha tanımaya koyuluyorsun sohbet ederken. bir daha görmeyeceğini bildiğin ya da bu ön kabulle başladığın sohbetlerden iyi şeyler çıkabiliyor... çıkmasa da iyi bir sohbet oluyor.
devamını gör...
204.
bazen daha kolaydır, insan bazen tanımadığı birine daha rahat anlatır içini.
devamını gör...
205.
ben salak gibi hemen herkese her şeyimi anlatırım ya.
yaşlı teyze ve amcalarla sohbet etmeyi severim ama hatta bazen dükkana geliyorlar oturtup çay filan ikram ediyorum sohbet ediyorum. mevzu tanıyıp tanımamak da değil aslında ya samimi bir iletişimle yapılan her sohbet iyi gelir insana.
yaşlı teyze ve amcalarla sohbet etmeyi severim ama hatta bazen dükkana geliyorlar oturtup çay filan ikram ediyorum sohbet ediyorum. mevzu tanıyıp tanımamak da değil aslında ya samimi bir iletişimle yapılan her sohbet iyi gelir insana.
devamını gör...
206.
kafayı toparlama eylemi.
seni yargılayan yok, anlattıklarını sonradan sana karşı kullanan yok, seni tanımadığı için kıskançlık, bencillik, hasetlik, kin ya da her ne boksa besleyen yok, benden tiksinip uzaklaşacak mı diye derdin yok, nasıl olsa bir daha görüşmeyeceğiz kafasıyla döküp rahatlıyorsun içini. bazen o anlatıyor sen dinliyorsun. "ulan ne hayatlar varmış ya da yat kalk haline şükret milletin hali itten beter" diyorsun. bir daha hiç görmeyeceğin birinin hayatının önizlemesini tadıyor, next next next diyerek sonraki haftaların fragmanını izliyorsun. bazen "neler yapıyorsun, ne işle uğraşıyorsun?" klasik ağızla yanaşıyo. bazen kanayan yaranda nokta atışı sorularla tırnağını gezdiriyor. sigaradan açılıyor muhabbet bazen... başladım ama bırakamıyorum'lara evriliyor. üstündeki kombinden sevdiğin rengi bulandan, gülüşünden burcunu tahmin edene... hepsi müneccim, hepsi insan sarrafı bunların. bazen ekonomiden, ülkenin gidişatından sitem ediyor. bazen öyle havadan sudan. laf lafı açıyor. genelde o an hayatının en güzel 15 dakikası bi ömre bedel oluyor. muhabbetin tadı damağında kalıyor. kim bilir bir daha ne zaman tadacağım bu duyguyu diye sorarken bulacaksın kendini.
lise zamanları çok yapardık bunu kızlarla. rastgele bi numara çevirir, (tanımadığımız kişileri gizliden arar) kadın erkek farketmeksizin her telden çalardık. o kadar iyi gelirdi ki. goygoy, muhabbet. uff diyorum uff.
kocasıyla her kavga ettiğinde evdeki en değerli eşyayı kırıp, daha sonra kırdığı eşyanın aynısını isteyip seni anca öyle affederim şartını koyan sevim ablayı unutamıyorum mesela. 2 saat telefonda kocasının tuttuğu stajyer avukat olmadığımıza ikna etmeye çalışmıştık. sonra da döküldükçe döküldü. erkekleri anlama sanatı üzerine hızlandırılmış kurs vermişti bize. ya da 15 yaşındaki ergenin "ablalar ilk defa karşı cinsle bu kadar haşır neşir oluyorum beni yarın mustafagilin yanında da arar mısınız? demesini. pat diye yüzüne telefonu kapattığımızda yaşadığı o hayal kırıklığının vebali...
35 yaşında hiç evlenmemiş münir abimizi hele. ağzı iyi laf yapıyordu da kızlar sizi yarın okuldan alayım mı? demese haline acıyacaktık.
sevim belki kocasını boşadı, ergen okudu iş güç sahibi oldu, münir abim hala aynıdır ama he bıraktığımız gibi.
seni yargılayan yok, anlattıklarını sonradan sana karşı kullanan yok, seni tanımadığı için kıskançlık, bencillik, hasetlik, kin ya da her ne boksa besleyen yok, benden tiksinip uzaklaşacak mı diye derdin yok, nasıl olsa bir daha görüşmeyeceğiz kafasıyla döküp rahatlıyorsun içini. bazen o anlatıyor sen dinliyorsun. "ulan ne hayatlar varmış ya da yat kalk haline şükret milletin hali itten beter" diyorsun. bir daha hiç görmeyeceğin birinin hayatının önizlemesini tadıyor, next next next diyerek sonraki haftaların fragmanını izliyorsun. bazen "neler yapıyorsun, ne işle uğraşıyorsun?" klasik ağızla yanaşıyo. bazen kanayan yaranda nokta atışı sorularla tırnağını gezdiriyor. sigaradan açılıyor muhabbet bazen... başladım ama bırakamıyorum'lara evriliyor. üstündeki kombinden sevdiğin rengi bulandan, gülüşünden burcunu tahmin edene... hepsi müneccim, hepsi insan sarrafı bunların. bazen ekonomiden, ülkenin gidişatından sitem ediyor. bazen öyle havadan sudan. laf lafı açıyor. genelde o an hayatının en güzel 15 dakikası bi ömre bedel oluyor. muhabbetin tadı damağında kalıyor. kim bilir bir daha ne zaman tadacağım bu duyguyu diye sorarken bulacaksın kendini.
lise zamanları çok yapardık bunu kızlarla. rastgele bi numara çevirir, (tanımadığımız kişileri gizliden arar) kadın erkek farketmeksizin her telden çalardık. o kadar iyi gelirdi ki. goygoy, muhabbet. uff diyorum uff.
kocasıyla her kavga ettiğinde evdeki en değerli eşyayı kırıp, daha sonra kırdığı eşyanın aynısını isteyip seni anca öyle affederim şartını koyan sevim ablayı unutamıyorum mesela. 2 saat telefonda kocasının tuttuğu stajyer avukat olmadığımıza ikna etmeye çalışmıştık. sonra da döküldükçe döküldü. erkekleri anlama sanatı üzerine hızlandırılmış kurs vermişti bize. ya da 15 yaşındaki ergenin "ablalar ilk defa karşı cinsle bu kadar haşır neşir oluyorum beni yarın mustafagilin yanında da arar mısınız? demesini. pat diye yüzüne telefonu kapattığımızda yaşadığı o hayal kırıklığının vebali...
35 yaşında hiç evlenmemiş münir abimizi hele. ağzı iyi laf yapıyordu da kızlar sizi yarın okuldan alayım mı? demese haline acıyacaktık.
sevim belki kocasını boşadı, ergen okudu iş güç sahibi oldu, münir abim hala aynıdır ama he bıraktığımız gibi.
devamını gör...
207.
geçenlerde kocamla bir iş yemeğine gittim. sağolsun beni masada tanımadığım iki kişiyle bıraktı, arkadaşlarının yanına gitti.
birden sohbet başladı, nasıl güzeldi anlatamam. ekonomiden başladık, futboldan çıktık. endüstriyel futbolun geleneksel taraftar üzerindeki negatif etkisini bile konuştuk.
yani yeter ki sohbet adabını bilen kişiler olun, konudan çok ne var?
birden sohbet başladı, nasıl güzeldi anlatamam. ekonomiden başladık, futboldan çıktık. endüstriyel futbolun geleneksel taraftar üzerindeki negatif etkisini bile konuştuk.
yani yeter ki sohbet adabını bilen kişiler olun, konudan çok ne var?
devamını gör...
208.
çok keyiflidir, güzel birine denk geldiğinizde o sohbetin tadını bir daha bulamazsınız..
devamını gör...