türkçenin yetersiz bir dil olması
başlık "kitap var dediler geldik" tarafından 01.07.2021 11:20 tarihinde açılmıştır.
21.
nasıl yetersiz türkçe de çok az kelimeyle bile anlaşırsın.
:hayırdır birader?
: hayıır.
:hayır ???
: he hayır.
:hayırdır birader?
: hayıır.
:hayır ???
: he hayır.
devamını gör...
22.
özne ve yüklemin sonda olmasının "yetersizlik" olduğunu da öğrendik böylece. hani dil hakkında bin türlü teori ortaya atılmış, bu tip yönler kıyaslanmıştır ama bunu bir yetersizlik olarak ilan etmek şaşırtıcı gerçekten. neden? hiç, "bana öyle geldi". olm siz cümlenin sonuna gelene kadar başını unutuyorsanız dil incelemesinden önce halletmeniz gereken bir sorun var.
e ben de tersten söyleyeyim o zaman: "ingilizce yetersiz bir dildir çünkü nesne sondadır. konuşurken ne hakkında konuştuğunu bilmeden cümleye başlamak, kafa karıştırıcıdır, özne ve eylemin birleştirilememesi cümleyi kalabalıklaştırır, insanı hataya yöneltir". oldu mu? olmadı. doğruluk değeri diğer iddia ile aynı.
kara kitap'ın ingilizce çevirisinin önsözünde, bu sıralama farkının zorlayıcı olduğunu, pamuk'un edebi oyunlarını yansıtmanın ingilizce'de kolay olmadığını söylüyor çevirmen. yani tersine kendi ana dili olan ingilizcenin yetersizliğinden söz ediyor. elbette sadece bu kitap çerçevesinde. evet, çeviride zorlanacaksanız, becerebilirseniz iyi çevirmen olacaksınız. bu, yetersizlik değildir. yetersizlik "aklımdan geçeni bu dil ile ifade edemiyorum" demektir. dünya dillerinin en başat ve köklü dillerinden biri olan, milyonlarca eser verilmiş türkçe için bunu söylerseniz gülerler.
sözcük sayısı başka bir konudur. o konuda da türkçe yetersiz değildir, sondan eklemeli olduğu için nice dilde olmayan potansiyele sahiptir ancak sahip çıkılıp daha da zenginleştirilmesi daimi bir görevdir.
son olarak türkçe, dünyanın en düzenli, kuralları en oturmuş doğal dilerindendir. düzensiz eylemlerle, isimlerle, zamanlarla uğraşmazsınız. kafa karışıklığı isteyen bir de bu açıdan karşılaştırsın.
e ben de tersten söyleyeyim o zaman: "ingilizce yetersiz bir dildir çünkü nesne sondadır. konuşurken ne hakkında konuştuğunu bilmeden cümleye başlamak, kafa karıştırıcıdır, özne ve eylemin birleştirilememesi cümleyi kalabalıklaştırır, insanı hataya yöneltir". oldu mu? olmadı. doğruluk değeri diğer iddia ile aynı.
kara kitap'ın ingilizce çevirisinin önsözünde, bu sıralama farkının zorlayıcı olduğunu, pamuk'un edebi oyunlarını yansıtmanın ingilizce'de kolay olmadığını söylüyor çevirmen. yani tersine kendi ana dili olan ingilizcenin yetersizliğinden söz ediyor. elbette sadece bu kitap çerçevesinde. evet, çeviride zorlanacaksanız, becerebilirseniz iyi çevirmen olacaksınız. bu, yetersizlik değildir. yetersizlik "aklımdan geçeni bu dil ile ifade edemiyorum" demektir. dünya dillerinin en başat ve köklü dillerinden biri olan, milyonlarca eser verilmiş türkçe için bunu söylerseniz gülerler.
sözcük sayısı başka bir konudur. o konuda da türkçe yetersiz değildir, sondan eklemeli olduğu için nice dilde olmayan potansiyele sahiptir ancak sahip çıkılıp daha da zenginleştirilmesi daimi bir görevdir.
son olarak türkçe, dünyanın en düzenli, kuralları en oturmuş doğal dilerindendir. düzensiz eylemlerle, isimlerle, zamanlarla uğraşmazsınız. kafa karışıklığı isteyen bir de bu açıdan karşılaştırsın.
devamını gör...
23.
ya bsg
devamını gör...
24.
türkçe değil de onu unutan ve yozlaştıran halk yetersizdir belki.
devamını gör...
25.
dil yetersiz denilince sözcük sayısı yetersiz denilecek sandım ama grameri eksik bulmuş yazar.
buna eksik demek doğru değil. dilin gelişimi bu yönde olmuş. böyle epey bir dil de var ayrıca. neredeyse tamamı ural altay dil ailesi denilen dillere ait.
türkçe'nin en büyük eksikliği dilde çok az sayıda sözcük olması. örneğin türkçede hafta diye bir kavram yok. gün adları yok. ay adları yok. bana göre gerçek türkçe on bin civarı sözcükten oluşuyor. bu da konar göçer bir toplumun gereksinimini rahatlıkla karşılıyordur. bu nedenle dilimizde dilin kendi sözcüklerinden fazla başka dillerden alınma ödünç sözcükler var.
türkçe "agglutinative" denen dil ailesinden yani sözcük sonlarına getirilen/yığılan eklerle yeni sözcükler türetiliyor. fince, macarca, korece, tamilce de böyle dillerden. bu şekilde sözcük sonlarına getirilen eklerle yeni sözcük türetmek iyi de, ana sözlükte yeteri sayıda sözcük olmaması bu artırımı da engelliyor.
son olarak rayiha sözcüğünün türkçesi yok. büyük eksiklik. rayiha sözcüğünün ne anlama geldiğini biliyor musunuz?
buna eksik demek doğru değil. dilin gelişimi bu yönde olmuş. böyle epey bir dil de var ayrıca. neredeyse tamamı ural altay dil ailesi denilen dillere ait.
türkçe'nin en büyük eksikliği dilde çok az sayıda sözcük olması. örneğin türkçede hafta diye bir kavram yok. gün adları yok. ay adları yok. bana göre gerçek türkçe on bin civarı sözcükten oluşuyor. bu da konar göçer bir toplumun gereksinimini rahatlıkla karşılıyordur. bu nedenle dilimizde dilin kendi sözcüklerinden fazla başka dillerden alınma ödünç sözcükler var.
türkçe "agglutinative" denen dil ailesinden yani sözcük sonlarına getirilen/yığılan eklerle yeni sözcükler türetiliyor. fince, macarca, korece, tamilce de böyle dillerden. bu şekilde sözcük sonlarına getirilen eklerle yeni sözcük türetmek iyi de, ana sözlükte yeteri sayıda sözcük olmaması bu artırımı da engelliyor.
son olarak rayiha sözcüğünün türkçesi yok. büyük eksiklik. rayiha sözcüğünün ne anlama geldiğini biliyor musunuz?
devamını gör...
26.
tarihin en ağır şartlarına tanık olmasına rağmen arı duru kalabilmiş ve tarih boyu nice dil bilimci tarafından büyüklüğü kabul görmüş bir dile yetersiz demek, o dile veya o dili konuşan millete doğrudan düşman olmakla mümkündür. türkçenin, sırf cool gözükmek için kendi dilini yetkin bulmayanlara, afili olsun için dil kurslarına seğirtip kös kös kendi anasının dilini yadsıyanlara ve sümsük plaza söylemlerine ihtiyacı yoktur. tarihin akışı içerisinde arapça ve farsçanın, tanzimat'la birlikte de batı dillerinin içinden sıyrılıp gelmiş, her çağında genç ve dinç kalabilmiş bir dilin dil olarak başlı başına varlığı kendi büyüklüğüne en büyük delildir.
"sakıngıl yarin gönlün sırçadır sımayasın
sırça sındıkdan gerü bütün olası değil"
"sakıngıl yarin gönlün sırçadır sımayasın
sırça sındıkdan gerü bütün olası değil"
devamını gör...
27.
yapmayın, etmeyin. kendimi her şeye laf eden yaşlı dayılar gibi hissetmeye başladım artık.
"memleket mi, yıldızlar mı, gençliğim mi daha uzak?" diye bir mısra yazılmış bu dilde. şu iki satırın anlattığı duyguyu açıklamak için sayfalarca yazı yazılabilir.
teknik anlamda bir kısım eksikleri olmasına rağmen, (teknoloji üretmeyen bir ülke olmamız nedeniyle) türkçe yetersiz ya da ilkel bir dil değil, aksine sondan eklemeli yapısıyla gelişime de açık bir dildir.
"memleket mi, yıldızlar mı, gençliğim mi daha uzak?" diye bir mısra yazılmış bu dilde. şu iki satırın anlattığı duyguyu açıklamak için sayfalarca yazı yazılabilir.
teknik anlamda bir kısım eksikleri olmasına rağmen, (teknoloji üretmeyen bir ülke olmamız nedeniyle) türkçe yetersiz ya da ilkel bir dil değil, aksine sondan eklemeli yapısıyla gelişime de açık bir dildir.
devamını gör...
28.
türkçeye yetersiz demek yanlış olur. aksine tek bir kelimenin birden fazla anlamı ile daha çok şey anlatabilen bir dilimiz var. sadece günümüzde nedense karşılığı olsa bile yabancı kelimelerinin kullanımı arttı bundan dolayı belki başlığı açan arkadaş yetersiz görmüş olabilir.
şahsen ben her derdimi türkçe kelimeler kullanarak rahatlıkla anlatabiliyorum.
şahsen ben her derdimi türkçe kelimeler kullanarak rahatlıkla anlatabiliyorum.
devamını gör...
29.
türkçe çok genel sadeleştirildiğinden gayet fakirdir. hele iyi konuşanla inek diye dalga geçme geleneği türediğinden bu daha da kötü oldu zamanla.
tekrar zenginleştirmek için ne yapılmalı bilemem ama mümkündür illaki.
tekrar zenginleştirmek için ne yapılmalı bilemem ama mümkündür illaki.
devamını gör...
30.
bunlar hep vaktiyle göçebe yaşamaktan kaynaklı...
devamını gör...
31.
32.
bi taraftan çalışıyorum, arka planda da canlı ders açtım dinlerken epey ilgimi çekti. üniteye baktım. ünitedeki yazıdan paylaşayım
"türkçe gerek ses yapısı ve ses uyumları gerek biçim özellikleri ve sözcük türetme yeteneği gerek söz varlığı ve anlatım gücü ile yeryüzündeki birçok dil gibi kendi kendisine yeten özelliklere ve iç zenginliğine sahiptir. türkçenin karşı karşıya bulunduğu sorunların bir bölümü aslında konuşurlarının yaşadığı sorunlardır. bunlar türkçenin özelliklerini yeterince kavrayamamış, söz varlığı-nın anlatım gücü ile donanamamış, kendi yetersizliklerinin nedenini türkçeye bağlayan, bu yüzden de yabancı sözcüklerin cazibesine kapılmış kullanıcıların sorunudur. kısacası dilin asıl sorunu, gerekli özeni göstermeyen konuşurlarladır.
kültürler arasındaki sınırların ortadan kalkması, kitle iletişim araçlarının uydular aracılığıyla dünyanın her yerini kapsama alanlarına alması, sanal ortamda sınırsız erişim dünyadaki pek çok ülkeyi, kurumu, düşünceyi etkilediği gibi dilleri de etkilemiştir. bir ülkede gösterime giren bir film, bir dizi kısa sürede başka ülkelerde de seyirciye ulaşmakta, bir ülkede yayımlanan bir kitap piyasaya çıktığı günlerde diğer ülkelerde de satışa sunulabilmekte, sanal ortamdaki gazetelere ve dergilere dünyanın her yerinden erişilebilmekte, herhangi bir ülkede yaşanan olaylar televizyon yayınları aracılığıyla başka ülkeleri de etkileyebilmektedir. son yıllarda ise “sosyal medya” diye de adlandırılan toplumsal iletişim ortamı kullanılarak kitleler harekete geçirilebilmekte, dünya siyasetine yön verilebilmektedir. bütün bunlar, hiç kuşkusuz, önce dili etkilemektedir. düşünceler, görüşler dil aracılığıyla biçimlenirken, aktarılırken yeni sözcükler ve söylemler de dillere geçmektedir. geçmişte bir yabancı sözcüğün bir dile yerleşmesi yıllar, yüzyıllar alırken bugün artık bir yabancı sözcük birkaç dakika içinde kullanım alanı kazanmakta, kitle iletişim araçları ve basın yayın organları sayesinde de birkaç gün içinde dile yerleşmektedir. bu etkilenmeyi yalnızca sözcük veya terim ölçeğinde düşünmemek gerekir. düşünce kalıpları, çoğu zaman söylemler hâlinde bir dilden bir başka dile geçmektedir. bu durum yalnızca türkçe için değil dünyadaki bütün diller için söz konusudur. "
"türkçe gerek ses yapısı ve ses uyumları gerek biçim özellikleri ve sözcük türetme yeteneği gerek söz varlığı ve anlatım gücü ile yeryüzündeki birçok dil gibi kendi kendisine yeten özelliklere ve iç zenginliğine sahiptir. türkçenin karşı karşıya bulunduğu sorunların bir bölümü aslında konuşurlarının yaşadığı sorunlardır. bunlar türkçenin özelliklerini yeterince kavrayamamış, söz varlığı-nın anlatım gücü ile donanamamış, kendi yetersizliklerinin nedenini türkçeye bağlayan, bu yüzden de yabancı sözcüklerin cazibesine kapılmış kullanıcıların sorunudur. kısacası dilin asıl sorunu, gerekli özeni göstermeyen konuşurlarladır.
kültürler arasındaki sınırların ortadan kalkması, kitle iletişim araçlarının uydular aracılığıyla dünyanın her yerini kapsama alanlarına alması, sanal ortamda sınırsız erişim dünyadaki pek çok ülkeyi, kurumu, düşünceyi etkilediği gibi dilleri de etkilemiştir. bir ülkede gösterime giren bir film, bir dizi kısa sürede başka ülkelerde de seyirciye ulaşmakta, bir ülkede yayımlanan bir kitap piyasaya çıktığı günlerde diğer ülkelerde de satışa sunulabilmekte, sanal ortamdaki gazetelere ve dergilere dünyanın her yerinden erişilebilmekte, herhangi bir ülkede yaşanan olaylar televizyon yayınları aracılığıyla başka ülkeleri de etkileyebilmektedir. son yıllarda ise “sosyal medya” diye de adlandırılan toplumsal iletişim ortamı kullanılarak kitleler harekete geçirilebilmekte, dünya siyasetine yön verilebilmektedir. bütün bunlar, hiç kuşkusuz, önce dili etkilemektedir. düşünceler, görüşler dil aracılığıyla biçimlenirken, aktarılırken yeni sözcükler ve söylemler de dillere geçmektedir. geçmişte bir yabancı sözcüğün bir dile yerleşmesi yıllar, yüzyıllar alırken bugün artık bir yabancı sözcük birkaç dakika içinde kullanım alanı kazanmakta, kitle iletişim araçları ve basın yayın organları sayesinde de birkaç gün içinde dile yerleşmektedir. bu etkilenmeyi yalnızca sözcük veya terim ölçeğinde düşünmemek gerekir. düşünce kalıpları, çoğu zaman söylemler hâlinde bir dilden bir başka dile geçmektedir. bu durum yalnızca türkçe için değil dünyadaki bütün diller için söz konusudur. "
devamını gör...
33.
konuşanın yetersizliğinden kaynaklanır .
devamını gör...
34.
vay canına, türkçe yetersiz bir dil demek. öyle diller var ki, "falanca dil yetersiz bir dildir" bile diyemezsiniz o dilleri kullanarak. sen şükret anadilinin türkçe olmasına.
devamını gör...
35.
türkçe kadar geniş anlamlı bir dil yok. ne kadar doğru bir örnek olacak bilmiyorum ancak küfür çeşitliliği bile durumu ortaya koyuyor.
devamını gör...
36.
hadi lan oradan kerkenez seni. neymiş, türkçe yetersiz bir dilmiş de zart zurt. türkçe, dünyadaki az sözle çok şey anlatan en güzel dildir. canınız cehenneme ulan sizin, canınız cehenneme!..
devamını gör...
37.
bunu söyleyen kişinin türkçe bilmediği anlamına gelmektedir. sen gündelik hayatında 100 kelime kullanıyorsan, 5000 kelime konuşan ben sana ne yapayım? benim çenem durmuyor ki...
ayrıca türkçe'nin nasıl bir yetersizliğini gördünüz allah aşkınıza? ben 27 yıldır dilin her türlü esnekliğinden yararlandım herhalde.
ayrıca türkçe'nin nasıl bir yetersizliğini gördünüz allah aşkınıza? ben 27 yıldır dilin her türlü esnekliğinden yararlandım herhalde.
devamını gör...