lgbt'li ve hdp'li tayfanın haklı olan her muhalif hareketi baltalaması

sjw'leri kudurtan tespittir. kimse gökkuşağı ve halay tayfa protesto hakkını kullanmasın demiyor. ön plana çıkmasın, baskın gelmesin diyor. ortak bir problemin üzerine ortak zeminde tepki gösterilir. protesto kültürü ciddiye alınması gereken bir kavram. ne zaman toplumun geniş bir kitlesini kimlikten/cinsiyetten/statüden bağımsız olarak ilgilendiren bir problem olsa, ana amacı bu probleme tepki göstermek, çözüm aramak olan protestolar bu gruplar tarafından sulandırılıyor. siz kendinizce istediğiniz kadar haklı olun. toplumun dinamikleri de sizlerin problemleri kadar gerçek. amacınız sonuç almak ise bu dinamiklere asgari düzeyde de olsa dikkat etmek, amaca hizmet etmek yani problemi saptırmadan çözüme odaklanmak gerek. ha yok amacınız süreçten keyif almak ise o zaman gidin sadece kendi özel derdinizi anlattığınız bir protesto yapın. toplumun temel problemlerini sulandırmayın.

ya yazmayayım bu başlığa, ekmek vermeyeyim bu söylemi gündeme getirenlere diyordum ama dayanamıyorum artık. hakaretler gırla, homofobiklik övünç kaynağı olmuş, duyarlı insanlar "sjw" diye etiketlenmiş, politik duruşları yüzünden bazı kişiler faşistçe yaftalanmış.

muhalif hareketi asıl baltalayan kişiler bu söylemi ağızlarına pelesenk etmiş olanlardır. lgbti+ topluluğundan bir kişinin protestoda olması kimseyi rahatsız etmemeli, homofobikler haricinde. gökkuşağı bayrağı hepimizin altında toplanabileceği bir bayrak, bu kadar korkmayın. ayrıca hdp'li tayfa kısmına gelirsek de, birilerinin halay çekerek protesto etmesi sizi neden kudurtuyor anlayamıyorum. sorun ne burada; herkes kendi kimliğiyle, kendi fikirleriyle, kendi duruşlarıyla orada. iktidarın ekmeğine yağ sürüyor, o yüzden rahatsız oluyoruz diyorsunuz ya, bu bir yalan, kendinizi kandırıyorsunuz. sizler de o rahatsız olanlardan olduğunuz için iktidara hak veriyorsunuz bu konularda. dışlamak istiyorsunuz onları, görmezden gelmek istiyorsunuz. ne yazık ki nefretiniz sevginizden büyük, acıyorum halinize.

ayrıca burada protesto yok şöyle olmalıdır, yok böyle olmalıdır diye ahkam kesenlerin kaçının gördüğü haksızlıklar karşılığında bir protestoya katıldığını merak ediyorum. tanımadığınız bir insanın hakkını savunmak için biber gazı yediniz mi? portakal gazı kullanan polislerle karşı karşıya geldiniz mi? hedef alınarak plastik mermiyle vurulan masum bir insanı gördünüz mü? şunu anlamıyorsunuz, birleşmemiz gereken şey insanlık, sadece insanlık. bu kadar.

haksızlığa karşı çıkılan her eylem sonrası bu söylemlerin temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp tekrar dillendirilimesi gerçekten can sıkıcı olmaya başladı. tabii bu söylemlerin yeniden dillendirilmesi de ana muhalefetin yetersizliklerini bir kez daha göz önüne sermiştir. başlıkta söz konusu olan örgütler beğenmeseniz de türkiye'deki muhalefetin en örgütlü yapılarının başında geliyor.* ben bu örgütler kadar sokağı aktif bir şekilde kullanan herhangi bir muhalif örgüt bilmiyorum.* bu sebepten dolayı bu örgütler kolaylıkla hedef olarak gösterilebiliyor.
ayrıca bu tarz söylemler boğaziçi üniversitesi öğrencilerinin "terörist" diye yaftalanması ile benzer bir şekilde ayrıştırıcı bir öğe taşımaktadır. zaten şimdiki konjoktürde ayrıştırıcı söylemlere karşı takınılan tavır oldukça nettir. 2021'de bunların farkedilememesi gerçek anlamda sorgulanması gereken bir başka konudur.

sonuç olarak, bu örgütler eksikliklerine rağmen ana muhalefetin kullanmadığı kadar sokağı kullandıkları için çok kıymetlidir. her ne kadar tartışmalı bir figür olsa da gezi direnişini başlatan sırrı süreyya önder o zamanlarda hdp istanbul milletvekili idi. bunu tekrar hatırlatmanın önemli olduğunu düşünüyorum.

haklı olan muhalif hareketi sen baltalıyorsun! iktidar muhalifleri kendi arasında bölmeye, bir olup ona karşı gelmelerini engellemeye çalışıyor. sen ve senin gibi muhalifler de oyuna gelip muhalefeti sen a'sın sen b'sin diye bölüp ayrıştırıyor. lgbt ve hdp ya da başka bir oluşum akp ekmeğine yağ sürmüyor sen, kendini muhalif sanan! iktidar eylemleri proveke edip kendi tabanına değil sana oynuyor, sende yiyorsun.

bu başlık ve tanımların çoğu "ne iğrenç bir güruh varmış bu sözlükte" dedirtti bana.

son derece haklı bir tespittir.

düzgün bir şekilde, kimseye zarar verilmeden yapılan protestoların içine sızarlar; ortalığı karıştırır, polise taş atarlar. provokasyon yapmayı iyi bilirler.

aklıma bu görseli getirmiştir.

haklı olan hiçbir muhalif harekete katılmayan, katılmamak içinde bahane uydurma başlığı. hiçbir muhalif harekete katılmadığını, gizliden bu hareketlere karşı olduğunu biliriz ama ispat edemeyiz.

söylemler hep aynıdır.
aman huzurumuz kaçmasın ali rıza bey.
aç survivor izleyelim.
sakin olaylara karışma.
bunların hepsi böyle.

lgbt tayfa kendileriyle ilgili konularda protestoya kalkıştığında halktan yeterli desteği göremiyor. hal böyle olunca önemli toplumsal olaylarda ön plana çıkarak halkın belirli bir kısmının yanında olduklarını ve karşılığında kendilerine destek olunması gerektiğine inanıyorlar. ancak halkın daha büyük tepkisiyle karşılaşıyorlar. lgbt derneklerinde çok sayıda arkadaşım var ve bazen düzenledikleri organizasyonlara da katılıyorum. ne zaman böyle bir şeye katılsam sürekli olarak oraya destek olarak gelen insanlara bize x diyemezsiniz dilinizi düzeltin biz y değiliz, biz z değiliz diyerek lgbti+ bireyler hariç anlaşılması güç bir ortam yaratılıyor. herkes en ince detayına kadar cinsel yönelimleri bilmek zorunda değil. maksat sizin ayrımcılığa uğramamanız artık şu cinsel tercih demeyin yönelim deyin, cinsiyet demeyin cinsel kimlik deyin saçma muhabetlerinden sıkıldım. lgbt mücadelesinde ön safta yer alan bu kişileri ellerine güç geçse en faşizan olabilecek topluluklardan biri olarak görüyorum.

baltalamak değil provokasyondur.
hee onlar var işin içinde onlar varsa hepsi terörüs dedirtiyor. kusura bakmayın böyle diyen kesime de hitap etmedikçe kimse etkilenmez.

maalesef her hareketi marjinal bir tepkiye dönüştürüyor, rol çalıyorlar.
bir anda işin rengi değişiyor.
allah aşkına lgbt ile rektörlük muhabbetinin ne alakası vardı.

konu atamayken lgbt hakları ihlali oldu, ama bizzat lgbt yüzünden.
ayrıca faşist değiliz, siz terbiyesizlik ediyorsunuz. ne lgbt'nin, ne de hdp'nin rektör atamasıyla alakası yoktu. faşist falanda değilim gayette saygılıyım herkese. her zaman da lgbt ve insan haklarını savunurdum mesela. mantıklı insan olmak ne ara faşistlik oldu.
kusura bakmayın ama hiç kimse kendi kişisel davalarını, toplumun her kesiminden oluşan, eylemci gruba mâl etmemeli. bu resmen ayıp ve terbiyesizlik. konu rektör atamasıyken olaylar sizin yüzünüzden saptı. o kadar eyleme, o kadar bayram kutlamasına gittim hiç birinde ne oy verdiğim partinin bayrağı vardı elimde, nede etnik kimliğimi vurgulamak için ekstra çabaya girdim. bunu yapanları da uyardım.
sürekli bir biz şımarıklık, sürekli bir dikkat çekme çabası. bende farklıyım ama zırlamıyorum, biraz dik duruşlu olun ya. az ötede kendi eylemlerinizi yapın ama artık insanların haklı davalarını provoke etmeyin.

inanılmaz güldüğüm başlık. her şeyi geçtim bir de %1 falan denilmiş daha komik. hani birincisi sen daha uyanmamışsın ikincisi de bu istatistiği neye göre aldınız hocam sokağa çıkıp "merhaba peki hiç hemcinsinizden hoşlandınız mı?" gibi sorular mı sordunuz ne yaptınız.

lgbtli bireylerin siyasi görüşleri olamaz ya da muhalif olamazlar mı anlamadım. muhalif kesimi bu tür söylemlerle bölmenin kimseye bir faydası olacağını düşünmüyorum.

muhalif olan hareket de , biz atatürk'ün partisi değiliz dememeliydi. arkadaş bu ülkede 80 milyon televizyon izlemiyor , gazetelere sür manşet oluyorsun haliyle diğer tüm destekçilerini de ortada bırakıyorsun.

şikayetlenmenin kıymeti harbiyesi yok. madem bu kadar rahatsız ediyor, sizde örgütlü toplum kesitleri haline geliniz, kol kola giriniz, kendi haklı duruşunuzu kendinizce yerine getiriniz.

ama temel mesele şu; şikayet edenlerin çoğu olaylara evden bağlandığı ve meydanlarda olmadığı için teknik olarak bunu yapabilme imkanını haiz değiller.

siz izin vermedikçe, kimse sizi baltalayamaz. dener ama başarılı olamaz. siz orada olmazsanız boş bıraktığınız mecraların başkalarınca doldurulması kaçınılmazdır.

asıl kendinize sormanız gereken soru şu; onlar niye orada ve biz niye orada yokuz ?

samimi olursanız cevabı biraz acıtabilir ama sizi sürekli nutuk atan, memnuniyetsiz bireyler olmaktan kurtarır. en azından kendinizle ve korkularınızla yüzleşmiş olursunuz.

mevcut hükümetin genel değerler tarafından kabul görmeyen kitleleri başarılı bir şekilde ötekileştirmesi sonucu, muhaliflerinde kendileri gibi konuşmaya başlaması acı.
özgürlük tam olarakta hdp'linin lgbti'nin istediği yerde istediği zaman fikrini belirtmesidir.
aksi en ufak mevcut hükümetin dayadığı politikadan farksızdır.

haklı olarak tanımladığınız bir harekette, başkasının temel haklarını gaspetmeye çalışmak... bunu yaptığınız noktada o hareketin haklılığı kalkar. aynı zamanda hareketteki amacınızla, yapmak istediğiniz şey arasında çelişki vardır. trajikomiktir.
lgbt bireylerin ve hdp'yi destekleyen kişilerin düşüncelerini her türlü ifade etme hakkı vardır, protestolar buna dahildir.
derdiniz sonrasında yok o, yok bu diye tanımlanıyoruz oluyorsa, o zaman eleştiriyi doğru yere yapın. onları farklı şekilde tanımlayanların karşısına biz hep birlikte burada şu amaç için buradayız diyerek.
ayrımcılık ve temel hakları kısıtlama üzerine kurulu hiç bir haklı hareket olamaz.

haklı tespittir. alakasız bir şekilde de sürekli halay çekerek saçmalıyorlar.

(bkz: gribal enfeksiyon)

ana akım medyanın algısından kurtulamamış yazar beyanıdır. işin ucunda kürtler olunca en demokratınız bile kabuk değiştirip faşizan tavırlar sergiliyor, başlığın altındakileri okuduğuma bin pişman oldum.