supernatural’da yalansız bir dünya hayal etmişler ve kaos hakim oluyor dünyaya. yani ben söylemesem de birileri mutlaka yalan söylemeli yoksa bu dünya çöker. izleyin güzel bölümdü.
devamını gör...

değişik bir modeldir. kitabına saygısı yoktur. ben kuş tüyü koyuyorum daha şık duruyor.
devamını gör...

'her şeyiyle sevmek' denildiğinde akla gelen söz.*

aynı zamanda, duygusal bağınızın olmadığı insanlara kesinlikle söylenmemesi gereken de bir söz.*

malumunuz; ışık, nur, ateş... bunlar etrafa saçılan ve başına bir şeyler* toplayan varlıklar.*
ışık döndüğünde,nur bittiğinde ya da ateş söndüğünde yani artık senden alacak bir şeyi olmayan gider. bir kişi karanlığa, soğuğa rağmen yanında kalıyor ya da kalabiliyor ise işte o sevgidir.*

'insanlar sen onlara iyi davrandığın için yanında olabilir ama ben gerçek seni tanıyor ve seviyorum' demenin farklı bir çeşididir bu.*


aslında böyle olmayacaktı ama niye böyle oldu bilemedim.*

rahatsız ukdesi
devamını gör...

cam üstünde yapılması daha bir hissettirir bunu. gözlerinizi kapayıp sol eli kulağa kapatabilirsiniz. lakin dikkatli olun ezana geçiş yapmayın ya da uzun havaya.
devamını gör...

olumlu geri dönüş alınmadığında olabilecek histir.

aşk olarak düşünürsek bunu, karşılık görme ihtimalimiz varken ve sonucunda ellerimiz boş da dönmüyorsak bu durumdan, neden pişman olalım ki? bunu anlamak ve belirsizliği de ortadan kaldırmak için duyguları açık etmekte sıkıntı görmüyorum ben.

ayrıca keşke deyip pişman olmaktansa, varsın açık ettiğimiz için pişman olalım. o kaybeder.*
devamını gör...

uykuya dalmadan önce veyahut da uykunun tam ortasında sanki yüksek bir yerden yere düşüyormuş gibi hissedilen duygu. türkçe literatürdeki bilimsel ismi hipnogojik miyoklinik seğirtidir.

(bkz: uyurken boşluğa düşme hissi)

hypnic jerk'in kaynağı hâlâ kesin olarak bilinmese de bilim insanlarınca kabul edilen en yaygın görüş evrimdir. buna göre, homo sapiens sapiens'in ataları bundan 3-4 milyon yıl öncesine kadar tahmini 42 milyon yıl boyunca ağaçların tepelerinde yaşıyorlardı. ağaçların tepelerinde yaşamak atalarımıza nispeten güvenli bir ortam sağlamış ama bunun en tehlikeli kısmı da uyku anı olmuş. zira uyku halindeyken en ufak bir rüzgar, ani bir sıçrama vb. dengeyi bozacak hareketler atalarımızın ağaçlardan yere düşmelerine, yere düşmeleri de sakatlanmalarına, sakatlanmaları da av olmalarına neden olmaktaymış. bu yüzden on milyonlarca yıl boyunca bu korku insanların beyinlerine kazınmış ve bu korku günümüzde uyurken boşluğa düşme hissi olarak varlığını sürdürmekteymiş. bu his günümüzde anksiyete, stres, aşırı kafein tüketimi, rahatsız yataklarda uyuyan ve çok yorucu işler yapan kişilerde daha çok görülüyormuş.

buraya kadar yararlandığım kaynak: evrimagaci.org/uyku-nedir-u...

ayrıca jack london'ın kaleme aldığı ünlü (bkz: ademden önce (kitap))'ı da hypnic jerk'i çok başarılı bir şekilde işlemiştir. kitap direkt hypnic jerk yaşayan bir çocuğun hikayesiyle başlar ve milyonlarca yıl öncesindeki atalarına kadar uzanır.

devamını gör...

bir türlü sevemediğim yiyecek. bir tek bu da değil, hazır olan hiçbir yemeği sevmiyorum. mecbur kalmadıkça da tüketmem. resmen ilaç kokusu geliyor burnuma bu gıdalardan. şu hazır çorbaları tüketeceğime salçalı su içerim daha iyi.
devamını gör...

sabit fikir,sahibini hapseder.
devamını gör...

yeşim taşlı yüz masaj aleti.

buzdolabinda saklanması gerekiyormuş bu aletin. onun içinde en uygun yer yumurtalık * bir yandan kahvaltı falan hazırlarken gözüme çarpıyor pıt pıt masaj yapıyorum. whisper su'dan güzellik sırları...
aletin resmini de koyalım da şuraya pişi hamuru açmak için merdane sanıp kullanmayın.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

2016 yılında yitik ülke yayınları tarafından yayınlanan, ünlü radyo sunucusu ve tv program yapımcısı serkan türk'e ait öykü kitabıdır.
kitabın içinde 16 tane öykü bulunmaktadır. öykülerinin konusu, ayrılık, yalnızlık, gündelik yaşamın incelikleri, ölüm ve yazarın gözlemlerini içeren konulardan oluşan 105 sayfalık bir kitaptır. kitabına da ismini verdiği "tanrı'nın yalnız kırları" öyküsü kitabın en son öyküsüdür.

tanrı'nın yalnız kırları öyküsünde, şemsiye satan satıcıyla kavga eden kadın (sevgilisi) ile nasıl tanıştığını anlatıyor. kadının çok sinirli olduğunu, aldığı şemsiye daha sokağa dönmeden yoğun yağmur ve fırtınanın etkisiyle uçtuğunu, kadının ise sinirli sinirli satıcının yanına dönüp onunla kavga ettiğinden bahsetmiştir. adam ise uzaktan satıcı ile kavga eden kadını elindeki şemsiyeyle izliyordu. yanına yaklaşıp "iş yerime geldim isterseniz kendi şemsiyemi size verebilirim" dediğini anımsıyor. sonrasını anımsamaya çalıştıkça elindeki fotoğraflara dalıp gidiyor. sen yine yoksun diyor yazarımız. kadının başına ne geldiği muamma.

kitaptaki öykülerden çok öykülerin adları dikkatimi çekti. "herkesin yalnızlığı kendine" , "pazar gecesi rüyası", "bakmalar koleksiyonu", "beni bir kere çevirir misin?".

öyküler arasında beni en çok etkileyen ölüm, ayrılık ve yalnızlık temalarını sıkça öykülerinde kullanan yazarın, beni bir kere çevirir misin? öyküsündeki şaşırtıcı ve alışılmışın dışındaki konusudur.

beni bir kere çevirir misin? öyküsü, iş arayan bir kadının gazetedeki bir ilan dikkatini çeker. sesiniz güzelse arayın, sadece konuşarak para kazanmak ister misiniz? ilanına bakakalır. kimine göre sekreterlik kimine göre escortluk kimine göre ise müşteri hizmetleri gibi bir hizmet * . hani şu selana gomez'li taylor swift'li yerlere atılan üzerinde numara yazan kağıtlar var ya hah! kadın da o numarayı arayınca sizi karşılayan kadınların ilanı veya instagramda çakma sarışın, fake kadınların fotoğrafların altına bıraktığı sıcak sohbetler için beni ara! diye yazdıkları numaraları da düşünebilirsiniz.

kadın iş ilanındaki numarayı arıyor ve iş görüşmesi için ofise çağrılıyor. telefon başında, kendisini arayan adamlarla +18 veya her türlü muhabbete giriyor. kadını şaşırtan erkeklerin yüz yüze iken diyemedikleri, konuşamadıkları şeyleri telefondayken bülbül gibi şakımaları * derken bir gün yine telefon çalıyor ve kadın telefondaki adamla muhabbet etmeye başlıyor. adamın ses tonundan oldukça etkilenen kadın, düzenli olarak her gün kendisini arayan adamla 5,6 ay boyunca konuşuyor. konuştuğu adamın bir üniversitenin x bölümünde profesörlük yaptığını öğreniyor. yüz yüze buluşup görüşüyorlar ve evet evleniyorlar * sonrası oynat bakalım*.

öykünün adı neden beni bir kere çevirir misin? çünkü kadın evlenmeden önce, sesinden etkilendiği ve hoşlandığı adamın onu araması için sürekli beni arar mısın, numarayı çevirir misin? artık diyerek hakan altun gibi telefon başında çaresizce bekliyor.

pazar gecesi rüyası öyküsü ise yazarın en iyi betimlemelerden oluştuğu, o anki buhranın ortasında kendimi hayal edip elimin ayağımın dolaştığını okurken hissettim. o dolmuş ortamı. kusmaya hazır bir çocuk, elinde kötü kokan yemekle dolmuşa binen kara çarşaflı kadın, önde cilveleşip eli ayağı durmayan iki ergen sevgili, parasını göndermeyen yolcu var mı diye kontrol eden dolmuş şöförü, utangaç ve mahcup bir edayla sevgili ergenlerin yanında oturan orta yaşlı bir amca ve dışarıyı söz de izliyormuş gibi yapan ama halbuki aklı arkasında oturan ve kusmak üzere olan çocuğun öğürmelerinin sonu nereye varacak diye endişeyle bekleyen bir başka amca daha. hissettiniz mi o dolmuşun havasını? çalan şarkıyı? ortamın kokusunu? parasını gönderemeyen var mııı?

serkan türk'ün diğer 4 kitabını da okumak için sabırsızlanıyorum. kitaptan birkaç alıntı bırakarak tanımı sonlandırıyorum.


bir şeye bakmanın en güzel haliydi yüzün, hep karşımdaydı.
sayfa 13

bütün uzakları gördüm yüzünde.
sayfa 46.

başkalarının da serinliğe ihtiyacı var, oralara gidiyor ve yağmura dönüşüyor bulutlar.
sayfa 102
devamını gör...

fikirlere gözü kapalı bir şekilde bağlanmak. fanatizm dediğimiz bu olay asla anlayamayacağım bir şey. dini konularda, siyasi konularda benden başka herkes haksız, herkes yanlış yolda düşüncesi maalesef toplumların en büyük sorunu hale geldi. kimse karşıdakini dinlemek istemiyor, onun fikri olması bile kişiyi rahatsız eder durumda. ayrıca doğuştan sahip olduğumuz şeylerden olan millet, ten rengi gibi özellikler üzerinden övünmek, dışlanmak da asla anlam veremeyeceğim şeylerden birisi. bununla övünmek, bununla başkalarını dışlamaya çalışmak, zulmetmek insanlık değildir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

böyle fotoğraf başlıklarına hep foto atarım ama niye atılır anlamam. manyak mıyız biz, niye foto atıyoruz böyle?
devamını gör...

" ben bu aşka olan inancımı kaybettim ela. "

ve nikah masasında terkedilir esas kız.
devamını gör...

evet sayın sözlük, bu ara gerçekleştirdiğim durum. portakal görsem aklıma burası geliyor, bir saat tanım girmesem eller zapır zapır titriyor, ikinci saatte gözüm seğiriyor. hayattan kaçma noktam oldu meret. amatemi aradım bu bağımlılık henüz envantere girmemiş.
devamını gör...

hayatımda hiç sigara içmedim (on sekiz yıllık bir hayatım var, farkındayım uzun bir zaman değil) ama geri kalan ömrümde de içeceğimi düşünmüyorum ve evde içecek biri olursa evden kovuyorum. sigaraları köşeden köşeye saklamaya çalışıyorlar. bu durum hoşuma gidiyor aslında ne yalan söyleyeyim.
devamını gör...

+1

çok çok fazla haklı bulduğum, katıldığım kampanyadır. yoksa burası da değerini kaybedecek.
devamını gör...

“sen kaçan ürkek ceylânsın dağda,
ben peşine düşmüş bir canavarım!
istersen dünyayı çağır imdada;
sen varsın dünyada, bir de ben varım!

seni korkutacak geçtiğin yollar,
arkandan gelecek hep ayak sesim.
sarıp vücudunu belirsiz kollar,
enseni yakacak ateş nefesim.”

necip fazıl kısakürek şiiri.
devamını gör...

insanın önce kendini sevmesi gerektiğini idrak etmesi. kendini sevmeyen kişi başka hiçbir şeyi tam anlamıyla sevemez. sevemeyen insan da bir kez değil, yaşadığı her an ölendir.
devamını gör...

kendisiyle pek de barışık olmadığım gündür. bir türlü denk gelmiyor efendim.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim