yazarların itiraf köşesi
cümlelerim hep devriktir benim. nedendir, niçindir bilmem. şunu bilirim ben; kurduğum devrik cümleler üstüme devriliyor altında kalıyorum.
devamını gör...
yazarların starbucks’a gitmeme nedenleri
geriliyorum ben orada ya. sipariş vermesi bir ayrı dert benim için.
devamını gör...
depeche mode
1980 yılında kurulmuş olan, en bilindik haliyle dave gahan, martin gore ve andy fletcher isimlerinden meydana gelen elektronik müzik grubu. alan wilder ve grubun kurucularından biri olan vince clarke, farklı dönemlerde gruba dahil olan ve gruptan ayrılan 2 isim.
10'dan fazla stüdyo albümü olan grup, özellikle 80 ve 90'lı yıllarda müzik dünyasını sallamayı başarmıştı. çocukluğumdan beri onların şarkılarını dinleyip dave'in sesine aşık olarak büyüdüm. bu nedenle en sevdiğim grup listesinin başındadır bu grup.
şu sesin güzelliğine bakar mısınız?
edit: başlık ukde olarak bırakılmış ama kimin bıraktığı görünmediğinden onu belirtemedim.
edit2 : @devotee adlı yazar arkadaşımızın ukdesi imiş. geç öğrendim ama öğrendim *
10'dan fazla stüdyo albümü olan grup, özellikle 80 ve 90'lı yıllarda müzik dünyasını sallamayı başarmıştı. çocukluğumdan beri onların şarkılarını dinleyip dave'in sesine aşık olarak büyüdüm. bu nedenle en sevdiğim grup listesinin başındadır bu grup.
şu sesin güzelliğine bakar mısınız?
edit: başlık ukde olarak bırakılmış ama kimin bıraktığı görünmediğinden onu belirtemedim.
edit2 : @devotee adlı yazar arkadaşımızın ukdesi imiş. geç öğrendim ama öğrendim *
devamını gör...
geceye bir şarkı bırak
the beatles- let it be
devamını gör...
sokak köpeklerine tapanlar dini
ülkenin en büyük sorunları arasında son sıralarda olan sorundur. nefret dolu bir insan olarak itperest kadar çirkin bir tabir uzun zamandır görmüyordum tebrik ederim seni.
yazara hak verdiğim nokta sokakta köpeklerin yaşamaması gerektiğidir. kışın soğuktan ölen köpekler var ankara'nın ortasında. hastalıktan ölen var. açlıktan ölen var. araba çarpıp sakat kalan, ölen var. ve sürekli oluyor bu durum. gece uluma sesleri arasında uyuyorum. metropolde, şehirde köpeğin mutlu olamayacağını düşünmüyorum. ha birde evet sürü halinde tehlike yaratırlar.
yazara hak verdiğim nokta sokakta köpeklerin yaşamaması gerektiğidir. kışın soğuktan ölen köpekler var ankara'nın ortasında. hastalıktan ölen var. açlıktan ölen var. araba çarpıp sakat kalan, ölen var. ve sürekli oluyor bu durum. gece uluma sesleri arasında uyuyorum. metropolde, şehirde köpeğin mutlu olamayacağını düşünmüyorum. ha birde evet sürü halinde tehlike yaratırlar.
devamını gör...
erkek çocuk büyütmek
evde biraz zor oluyor.
devamını gör...
insanı strese sokan mesajlar
moderatörden gelen mesajlardır.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının şiirleri
sonsuzluk mavi gökyüzü
bütün sevinçlerim bahar
hırçın bir rüzgârda uçuşan
hayallerime el sallar
sensiz kalmadım hiç
her uçuşan masal
seni hatırlatır
şarkılar söyleyen rüzgâr.
bütün sevinçlerim bahar
hırçın bir rüzgârda uçuşan
hayallerime el sallar
sensiz kalmadım hiç
her uçuşan masal
seni hatırlatır
şarkılar söyleyen rüzgâr.
devamını gör...
hristiyan
isa mesih'in takipçisi anlamına gelir. ilk hristiyanlar doğal olarak yahudiler arasındadı* ve yahudi olmayan* uluslardan biri isa mesihi takip ettiği zaman adlandırmak gerektiğinden bu söz kullandıldı onlar için ve antakya halkı için kullanıldı.
devamını gör...
terk edilmiş yerler
bakmayı bilenler için sembolik gerçekçiliğin örneklerini tam anlamıyla görebileceğiniz, benim için derin bir hüzün barındıran yerlerdir. bunlardan birisi benim köyümün yakınlarındaki (bkz: tabaklı) köyüdür.
18 yıl önce terk edilmiş bir köy. zamanında o köyde yaşayanlarla konuştum uzun uzun. tabii torosların eteğindeki bir köy için, hafızalarda kalan tek baskın şey fakirlik olmuş. bu garibanlık öyle bir şey ki; yanına ne kadar heyecan, tutku, macera koysan da silip atıyor; fukaralığı yaşayanlar için daha ağır bir duygu yok. kim bilir ne onurlar, gururlar zedelendi, ne hayaller kurulmaktan bile korkuldu. kim bilir hangi yoksulluktan dolayı sevdiklerini kaybettiler, hangi yoksuzluktan sevdiklerine kavuşamadılar. bunların hepsi, o köye gittiğinizde, yıkık dökük evlerin duvarlarına bakarken aklınıza gelir, kırılmış camlarında görürsünüz bu sahneleri.
terk edilmiş yerlerin kendi içinde saklı bir gizemi, perdesinin arkasında bir trajedisi vardır. yerlerden bağımsızdır, bir otoyolun kenarında terk edilmiş bir ev, uzun zaman önce bırakılmış metruk bir okul binası da olabilir bu. tek yapılması gereken, o koridorlarda, sokakarda, evlerde yaşanmış olabilecek şeyleri anımsamaya çalışmaktır. insana müthiş bir haz verir, hayal gücünüzü harekete geçiren bir enerjisi vardır buraların.
bir gün bu köye gittim, çeşmesinden su içtikten sonra, bir tanıdığım bana: "işte şu ev, dürdane halanı buradan gelin aldık" dedi. evin sadece bir kısmı duruyordu ve ben itinayla o evi beynimde inşa ettim, yolları düzelttim ve at üstünde yeni gelinin davul zurna eşliğinde gidişini canlandırdım. "vay be" dedim kendime, bir zamanlar buralarda erkek kızı beğenmiş, belki bu çeşme başında, evliliğin haberi yayılmış, oraların çöpçatan kadınlarından birisi tam şu evde: "sizin kızı istemeye gelecekler" demiş. türk kahveleri yapılmış, kızı vermişler, kızla erkek o gecenin heyecanıyla uyuyamamış.
belki tam o heyecan yaşanırken, iki yan evde birisi ölüm döşeğinde, garibanlıkla geçip giden ömrünün hesabını kime soracak sanki, boyun eğmiş, "belki cennete giderim de orada mutlu olurum" diye düşünerek ölümü bekliyor. yanlarında ellerinden bir şey gelmeyen sevdiklerinin ağlayışları. yol yok, para yok, adam gibi hastane yok. iyi kötü yaşadılar, heyecanlandılar, sevdiler, sevildiler, güldüler, ağladılar. şimdi yerlerinde yeller esiyor, kimseler yok. boş evlerin camlarından geçen rüzgarın şarkısı çalıyor.
terk edilmiş yerler beni hüzünlendirir. o yüzden ata toprağını satan adama çok kızarım, atasının evini terk edeni, onun anısını yaşatmayanı, oralarda tarihi, geçmişi koklamayı günümüzün içi boşalmış bireyselliğine tercih etmeyi hiç anlayamadım. her köye gidişimde bir yaşlının daha öldüğünü duyar üzülürüm, hele yerine çocukları köye tatillerde bile olsa gelmez olmuşlarsa, işte o zaman kederlenir, bir sigara yakarım.
18 yıl önce terk edilmiş bir köy. zamanında o köyde yaşayanlarla konuştum uzun uzun. tabii torosların eteğindeki bir köy için, hafızalarda kalan tek baskın şey fakirlik olmuş. bu garibanlık öyle bir şey ki; yanına ne kadar heyecan, tutku, macera koysan da silip atıyor; fukaralığı yaşayanlar için daha ağır bir duygu yok. kim bilir ne onurlar, gururlar zedelendi, ne hayaller kurulmaktan bile korkuldu. kim bilir hangi yoksulluktan dolayı sevdiklerini kaybettiler, hangi yoksuzluktan sevdiklerine kavuşamadılar. bunların hepsi, o köye gittiğinizde, yıkık dökük evlerin duvarlarına bakarken aklınıza gelir, kırılmış camlarında görürsünüz bu sahneleri.
terk edilmiş yerlerin kendi içinde saklı bir gizemi, perdesinin arkasında bir trajedisi vardır. yerlerden bağımsızdır, bir otoyolun kenarında terk edilmiş bir ev, uzun zaman önce bırakılmış metruk bir okul binası da olabilir bu. tek yapılması gereken, o koridorlarda, sokakarda, evlerde yaşanmış olabilecek şeyleri anımsamaya çalışmaktır. insana müthiş bir haz verir, hayal gücünüzü harekete geçiren bir enerjisi vardır buraların.
bir gün bu köye gittim, çeşmesinden su içtikten sonra, bir tanıdığım bana: "işte şu ev, dürdane halanı buradan gelin aldık" dedi. evin sadece bir kısmı duruyordu ve ben itinayla o evi beynimde inşa ettim, yolları düzelttim ve at üstünde yeni gelinin davul zurna eşliğinde gidişini canlandırdım. "vay be" dedim kendime, bir zamanlar buralarda erkek kızı beğenmiş, belki bu çeşme başında, evliliğin haberi yayılmış, oraların çöpçatan kadınlarından birisi tam şu evde: "sizin kızı istemeye gelecekler" demiş. türk kahveleri yapılmış, kızı vermişler, kızla erkek o gecenin heyecanıyla uyuyamamış.
belki tam o heyecan yaşanırken, iki yan evde birisi ölüm döşeğinde, garibanlıkla geçip giden ömrünün hesabını kime soracak sanki, boyun eğmiş, "belki cennete giderim de orada mutlu olurum" diye düşünerek ölümü bekliyor. yanlarında ellerinden bir şey gelmeyen sevdiklerinin ağlayışları. yol yok, para yok, adam gibi hastane yok. iyi kötü yaşadılar, heyecanlandılar, sevdiler, sevildiler, güldüler, ağladılar. şimdi yerlerinde yeller esiyor, kimseler yok. boş evlerin camlarından geçen rüzgarın şarkısı çalıyor.
terk edilmiş yerler beni hüzünlendirir. o yüzden ata toprağını satan adama çok kızarım, atasının evini terk edeni, onun anısını yaşatmayanı, oralarda tarihi, geçmişi koklamayı günümüzün içi boşalmış bireyselliğine tercih etmeyi hiç anlayamadım. her köye gidişimde bir yaşlının daha öldüğünü duyar üzülürüm, hele yerine çocukları köye tatillerde bile olsa gelmez olmuşlarsa, işte o zaman kederlenir, bir sigara yakarım.
devamını gör...
daha kötü ne olabilir ki dedikten sonra daha kötüsünün olması
dünyadaki yaşamın özetidir.*
devamını gör...
borç vermeme bahaneleri
prensibim gereği borç vermiyorum. denendi. çalışıyor.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
sevgili tutankamon'un laneti ve sevgili coldboy'un profillerine durduk yere girip profil fotoğraflarına bakıyorum. sebebi yok, bazen gecenin bi vakti uyanıp yaptığım bile oluyor bunu.
tutankamon'un laneti'nin profil fotoğrafı:

coldboy'un profil fotoğrafı:

ekleme: sonunda buldum iki fotoğrafın da orijinalini. fakat isimlerle fotoğrafları zihnimde eşleştirdiğim için fotoğrafların orijinallerine bakasım gelmiyor, illa profile gireceğim.

tutankamon'un laneti'nin profil fotoğrafı:

coldboy'un profil fotoğrafı:

ekleme: sonunda buldum iki fotoğrafın da orijinalini. fakat isimlerle fotoğrafları zihnimde eşleştirdiğim için fotoğrafların orijinallerine bakasım gelmiyor, illa profile gireceğim.

devamını gör...
ryanair
zamanında yazarın belirttiği 1 euro'luk biletlerden almisligim sebebiyle kendisini güzel hatırladığım havayolu şirketi. cam kenarında oturmuslugum da var. daha ne isterim.
devamını gör...
1 mayıs 2021 normal sözlük mobil görünümünün güncellenmesi
ekşi'deki gibi daha minimalist bir görünüm olmasını dilerdim. çok karmaşık duruyor. bildirimlerin sönmemesi zaten söylenmiş. yine de çalıştığınız, çabaladığınız belli oluyor, ellerinize sağlık.
edit: bildirimler düzeldi. speedy gonzalez mübarek.
edit: bildirimler düzeldi. speedy gonzalez mübarek.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu
gece gece insana kendini değerli hissettiren, yüz güldüren, ağzından bal damlayan, harika bir enerjisi olan yazarımız. bu tatlılığı hep daim olur umarım. hayatında da kendisi gibi hep tatlı insanlar çıkar karşısına. keyifle takipteyim efendim. çokça sevgiler, bolca öpücükler, kalpler, çiçekler..
devamını gör...
nasılsın sorusuna düşünmeden verilen iyiyim cevabı
nasrettin hoca'ya sormuşlar:
"nasılsın?"
hoca cevap vermis:
"hinliğine soruyorsan iyiyim. dostluğuna soruyorsan anlatması uzun sürer. "
aslında anlatmak istediklerimi bu kısa pasaj üzerinden anlattım ancak küçük bir iki cümle daha kurmak istiyorum.
hem nasılsın sorusunu sorarken hem de iyiyim cevabını verirken o kadar otomatiklestik ki karşımızdakinin gerçekten nasıl olduğunu ya da sahiden iyi olup olmadığını merak ediyor muyuz emin değilim... umarım dostluğuna soruyoruzdur.
"nasılsın?"
hoca cevap vermis:
"hinliğine soruyorsan iyiyim. dostluğuna soruyorsan anlatması uzun sürer. "
aslında anlatmak istediklerimi bu kısa pasaj üzerinden anlattım ancak küçük bir iki cümle daha kurmak istiyorum.
hem nasılsın sorusunu sorarken hem de iyiyim cevabını verirken o kadar otomatiklestik ki karşımızdakinin gerçekten nasıl olduğunu ya da sahiden iyi olup olmadığını merak ediyor muyuz emin değilim... umarım dostluğuna soruyoruzdur.
devamını gör...
isim şehirdeki atmasyonlar
l ile şehir: lüleburgaz.
devamını gör...

