a clockwork orange
iyilik içten gelir. iyilik bir seçimdir. bir insan seçemezse, insanlıktan çıkar..
antikahraman alex'in şiddet ve cinsellik eğilimi çok fazla tam bir suç makinası. film bir dönemin yasaklı kitabının uyarlaması. vahşet filmin ilk dakikalarından beri göz önünde. fazlasıyla yıkıcı, kırıcı ve mide bulandırıcı. yönetmen stanley kubrick'in tarzı bu. filmi yine kendi renkleriyle boyamış.
hafızanıza kazınan görseller sert bir uyarı niteliğinde. bir filmden beklentiniz nedir bilemiyorum ama benim için bazen anlatım sarsıcı olmalı. ne oldu ben ne izledim şimdi demeliyim. öyle bir film işte. bir cani nasıl anlatılır kısmında pek zorlanılmamış.
distopik ortamın kasveti çok iyi yansıtılmış. filmde kullanılan canlı renkler şiddetin tasviri gibi.
yaşananlar antikahraman tarafından anlatılıyor. kötücül ruhun zorla dönüştürülmesi kısmında ben izlerken zorluk çektim. zorla iyi olunur mu? serbest bırakılması için iyi olmak zorunda. içten gelmeyen iyilik duygusu zorla nasıl değiştirilebilir? insan vahşi duygularından arındırılabilinir mi? eğer isterse ama tercih edilmezse mümkün değil.
alex, hapisaneden kurtulmak için gönüllü kobay oluyor. bu deney için ludovico tekniği kullanılıyor. mahkuma şiddet ve cinsellik içeren görüntüler izletiriliyor. böyle bir durumla karşılaştığında ise kusması geliyor. tamamen zararsız bir rabota dönüşüyor. bu koşullandırma pavlov'un köpeği deneyini aklıma getirdi.
film sonunda görüyoruz ki insan bir makine değil. seçimleri elinden alındığında varlığını sürdüremiyor. devletler insanları istediği gibi evcilleştiremiyor. toplum ironisi çok baskın. şiddete şiddet ile karşılık veren devlet eleştirisi var.
alex'in doğası kötüydü. ona uygulanan yöntemler de kötüydü. sonuç: hiç birşey çözümlenemedi. devlet istediği gibi iyi, kötü farketmeden bir insanı kullandı. bir kurala karşı gelen ahlak yoksunu alex bile makineleşti.
başlık (film) kategorisine alınırsa daha iyi olur. a clockwork orange (kitap) başlığı var. karışıklık giderilmiş olur.
antikahraman alex'in şiddet ve cinsellik eğilimi çok fazla tam bir suç makinası. film bir dönemin yasaklı kitabının uyarlaması. vahşet filmin ilk dakikalarından beri göz önünde. fazlasıyla yıkıcı, kırıcı ve mide bulandırıcı. yönetmen stanley kubrick'in tarzı bu. filmi yine kendi renkleriyle boyamış.
hafızanıza kazınan görseller sert bir uyarı niteliğinde. bir filmden beklentiniz nedir bilemiyorum ama benim için bazen anlatım sarsıcı olmalı. ne oldu ben ne izledim şimdi demeliyim. öyle bir film işte. bir cani nasıl anlatılır kısmında pek zorlanılmamış.
distopik ortamın kasveti çok iyi yansıtılmış. filmde kullanılan canlı renkler şiddetin tasviri gibi.
yaşananlar antikahraman tarafından anlatılıyor. kötücül ruhun zorla dönüştürülmesi kısmında ben izlerken zorluk çektim. zorla iyi olunur mu? serbest bırakılması için iyi olmak zorunda. içten gelmeyen iyilik duygusu zorla nasıl değiştirilebilir? insan vahşi duygularından arındırılabilinir mi? eğer isterse ama tercih edilmezse mümkün değil.
alex, hapisaneden kurtulmak için gönüllü kobay oluyor. bu deney için ludovico tekniği kullanılıyor. mahkuma şiddet ve cinsellik içeren görüntüler izletiriliyor. böyle bir durumla karşılaştığında ise kusması geliyor. tamamen zararsız bir rabota dönüşüyor. bu koşullandırma pavlov'un köpeği deneyini aklıma getirdi.
film sonunda görüyoruz ki insan bir makine değil. seçimleri elinden alındığında varlığını sürdüremiyor. devletler insanları istediği gibi evcilleştiremiyor. toplum ironisi çok baskın. şiddete şiddet ile karşılık veren devlet eleştirisi var.
alex'in doğası kötüydü. ona uygulanan yöntemler de kötüydü. sonuç: hiç birşey çözümlenemedi. devlet istediği gibi iyi, kötü farketmeden bir insanı kullandı. bir kurala karşı gelen ahlak yoksunu alex bile makineleşti.
başlık (film) kategorisine alınırsa daha iyi olur. a clockwork orange (kitap) başlığı var. karışıklık giderilmiş olur.
devamını gör...
kırpık
teyzemin sahiplendiği köpeğin ismidir. ben de nereden geliyor bu isim diye düşünüyordum.
devamını gör...
7 mart 2021 imamoğlu'nun yüz yüze sınavla ilgili tweeti
istanbul büyükşehir belediye başkanı ekrem imamoğlu kişisel twitter hesabından, milli eğitim bakanı ziya selçuk'u etiketleyererek yüz yüze sınav uygulaması kararını tekrar gözden geçirilmesini için tweet atması.
gençlerden çok mesaj alıyorum...
yüz yüze eğitim başlamamışken yüz yüze sınav dayatmasından şikayetçiler. eğitimde eşitsizlikten ve salgından endişeliler. gençler, milli eğitim bakanlığı'mızın bu kararı gözden geçirmesini talep ediyor.
@tcmeb @ziyaselcuk
buradan
gençlerden çok mesaj alıyorum...
yüz yüze eğitim başlamamışken yüz yüze sınav dayatmasından şikayetçiler. eğitimde eşitsizlikten ve salgından endişeliler. gençler, milli eğitim bakanlığı'mızın bu kararı gözden geçirmesini talep ediyor.
@tcmeb @ziyaselcuk
buradan
devamını gör...
yazarların en köylü özelliği
salata suyuna ekmek banmak.*
devamını gör...
gazanfer özcan
sinema ve dizi oyuncusu, türk tiyatro tarihinin sayılı ustalarından biridir. 80 yıllık yaşamına sayısız ödül sığdırmıştır. ömrünü tiyatroya adayan bu güzide insan, 2009 yılında aramızdan ayrılmıştır. karacaahmet mezarlığında ebedi huzura çekilmiştir.
11 sene ne çabuk geçmiş dedim kendi kendime...
11 sene ne çabuk geçmiş dedim kendi kendime...
devamını gör...
ekşi sözlük'ün son yıllardaki en büyük yazar alımını yapması
(bkz: n'oldu paşinyan)
devamını gör...
sözlük yazarlarını şaşırtan şeyler
eksi butonunun olmaması cidden şaşırttı. eksi vermekte bir ihtiyaçtır. beğenmediğimiz tanımı napıcaz şimdi? gidip nickaltı mı basalım yoksa özel mesaj mı?
devamını gör...
getir'in ekonomiyi eleştiren kuryeyi işten çıkarması
getir’in iktidar şakşakçısı olduğunu gösteren gelişmedir. bundan sonra bana da getirmesin madem. bir insanı ekonomiyi eleştiriyor diye işten çıkarmak büyük şerefsizliktir ve kaliteli otostop çocukluğudur. yazıklar olsun!
devamını gör...
kgm’nin il ve ilçe girişlerindeki tabelalardan nüfus ve rakım bilgilerini silmesi
yükledigi masraf sebebiyle kaldirilmis olmasina sevindim acikcasi. guncel olarak zaten internetten nufus bilgilerini tabelalarda yazandan daha ayrintili bir bicimde edinebiliriz. umarim bu tarz -hatta kat be kat daha fazla- masraf olusturan kalemlerin artik yavas yavas tasarrufa dönüstürülmesine bir ornek adim olur.
devamını gör...
ateist erkek muhafazakar kız ilişkisi yürür mü sorunsalı
derdini seveyim butonu gelmeli artik.(bkz: swh)
devamını gör...
converse ayakkabı giyilen korkunç dönem
korkunc olduğunu düşünmediğim dönem. pantolon, etek,elbise hepsinin altına yakıştığını düşünüyorum ve hala giyiyorum.
devamını gör...
flamenko
"flamenco; insanın mutlak yalnızlığı ile ateşlenen tüm duyguların ifadesidir. bir başkasının çok yakınından geçip ona dokunamamanın dansıdır. içinde kimi zaman yakıp yok eden bir öfke, kimi zaman topraktan filizlenen bir neşe, bazen de yayılmakta olan mavi bir sükunet vardır"
yazıyordu yıllar önce ders aldığım okulun duvarında.
hayatımın uzun bir zamanını verdim flamenco'ya. tüm saçmalıklardan benim kaçışım. terapi gibi benim için. saatlerce videoları izlemek, müzikleri dinlemek iyi geliyor, günün sıkıntısını atıyorum. sadece hüzün ve isyanın değil, her türlü duygunun dışavurumu. hani bir şairin de dediği gibi "acının ve tutkunun müziği, başkaldırının şehvet kokulu dansı " bu yüzden de hayatın taa içinden. ne kilon önemli, ne fiziğin, ne de boyun posun... o ritme aşık olduğunda dışarıda yürürken bile kafanın içinde çalıyor, farkında olmadan ayaklarınla ritim tutuyorsun.
sayesinde de çok güzel insanlar tanıdım. dünyanın en tatlı öğretmenleri hayatlarıma dokundu. kendim için yaptığım en güzel şeydi. hayalimden bir parçaydı çünkü.
sanata gönül vermek insanın ruhunu şifalandırıyorsa flamenco da benim ruhumu şifalandırıyor.
en sevdiğim videolardan birini paylaşayım. yıllar yıllar önce kendisinin adını bulmak için epey çabalamış sonunda bulmuş ve hatta iletişime geçmiş, yıllarca da bir arkadaşlık sürdürmüştüm.
sayfamda da defalarca paylaştım kendisini. her seferinde çocuklar gibi mutlu olur, yazar.
prado jimenez
www.facebook.com/TheArtofFl...
yazıyordu yıllar önce ders aldığım okulun duvarında.
hayatımın uzun bir zamanını verdim flamenco'ya. tüm saçmalıklardan benim kaçışım. terapi gibi benim için. saatlerce videoları izlemek, müzikleri dinlemek iyi geliyor, günün sıkıntısını atıyorum. sadece hüzün ve isyanın değil, her türlü duygunun dışavurumu. hani bir şairin de dediği gibi "acının ve tutkunun müziği, başkaldırının şehvet kokulu dansı " bu yüzden de hayatın taa içinden. ne kilon önemli, ne fiziğin, ne de boyun posun... o ritme aşık olduğunda dışarıda yürürken bile kafanın içinde çalıyor, farkında olmadan ayaklarınla ritim tutuyorsun.
sayesinde de çok güzel insanlar tanıdım. dünyanın en tatlı öğretmenleri hayatlarıma dokundu. kendim için yaptığım en güzel şeydi. hayalimden bir parçaydı çünkü.
sanata gönül vermek insanın ruhunu şifalandırıyorsa flamenco da benim ruhumu şifalandırıyor.
en sevdiğim videolardan birini paylaşayım. yıllar yıllar önce kendisinin adını bulmak için epey çabalamış sonunda bulmuş ve hatta iletişime geçmiş, yıllarca da bir arkadaşlık sürdürmüştüm.
sayfamda da defalarca paylaştım kendisini. her seferinde çocuklar gibi mutlu olur, yazar.
prado jimenez
www.facebook.com/TheArtofFl...
devamını gör...
ekşi sözlük
"okşo sozlok oskoso gobo doğol obo yo."
bu arkadaşın ağzı neden yamuk bir fikrim yok fakat, söyleyeceklerim var. "sosyal medyayı bu kadar büyütmeyin, yazın geçin gibi" embesilce söylemler zaten, sosyal medyayı çöplüğe çevirdi. bu nedenle kafa sozluk gibi bir sözlük kuruluyor, bu sözlüğün kurulma amacı da, t24 gibi bilindik bir haber portalinda deklare ediliyor ancak anlama sıkıntısı olan bir arkadaş gelip burada, "sosyal medyayı büyütmeyin" diye bir açıklama yapabiliyor.
pardon da, sen kimsin? neyi büyütüp büyütmemem gerektiğini söyleme hakkını sana kim verdi?
saçma sapan genellemeler, ben o sozluk'te 6 senedir yazarım, çaylak falan da değilim. söylendiği gibi de "kafa sözlük" hakkında da hiç iyi şeyler yazılmıyor, akla mantığa aykırı iftira dolu. olumlu şeyler yazanlar da, buraya göç etmiş güruh.
yani şu başlığa gelip hicbirsey yazmak gibi bir niyetim yok, fakat şu hadsizlige tahammül etmek zor. "sosyal medyayı büyütmeyin" mis, bırakın istediğimiz yere sicalim diyor yani, sıçamazsın arkadaşım.
bu arkadaşın ağzı neden yamuk bir fikrim yok fakat, söyleyeceklerim var. "sosyal medyayı bu kadar büyütmeyin, yazın geçin gibi" embesilce söylemler zaten, sosyal medyayı çöplüğe çevirdi. bu nedenle kafa sozluk gibi bir sözlük kuruluyor, bu sözlüğün kurulma amacı da, t24 gibi bilindik bir haber portalinda deklare ediliyor ancak anlama sıkıntısı olan bir arkadaş gelip burada, "sosyal medyayı büyütmeyin" diye bir açıklama yapabiliyor.
pardon da, sen kimsin? neyi büyütüp büyütmemem gerektiğini söyleme hakkını sana kim verdi?
saçma sapan genellemeler, ben o sozluk'te 6 senedir yazarım, çaylak falan da değilim. söylendiği gibi de "kafa sözlük" hakkında da hiç iyi şeyler yazılmıyor, akla mantığa aykırı iftira dolu. olumlu şeyler yazanlar da, buraya göç etmiş güruh.
yani şu başlığa gelip hicbirsey yazmak gibi bir niyetim yok, fakat şu hadsizlige tahammül etmek zor. "sosyal medyayı büyütmeyin" mis, bırakın istediğimiz yere sicalim diyor yani, sıçamazsın arkadaşım.
devamını gör...
yoldaş benjamin ile mum eşliğinde yemek yemek
pandemiden sonra yapacağımız zirvede yenebilecek yemektir.
yüzümde kafa sözlük logolu maske ile orada olacağım.
yüzümde kafa sözlük logolu maske ile orada olacağım.
devamını gör...
türkçenin yetersiz bir dil olması
kimi çevreler, çevirinin zor olması sebebi ile türk dilini suçlamaktalar.
çeviriden yola çıkarak bir dil hakkında konuşmak dilbilim hakkında bir halt bilinmediği manasına gelir. hiç bir dil, tam olarak başka bir dile çevrilemez. o zaman sen de şu cümleyi çevir bakalım ingilizceye: "anı tanrı yaşar, kişi oğlu hep ölümlü türemiş"
bu cümlenin hiçbir zaman tam karşılığı ingilizce de veyahut başka bir dil de olmayacaktır. dil bilimden anlamadan ve bir dilin fonetik ve aritmetik değerlerini bilmeden konuşmamak lazım.
çeviriden yola çıkarak bir dil hakkında konuşmak dilbilim hakkında bir halt bilinmediği manasına gelir. hiç bir dil, tam olarak başka bir dile çevrilemez. o zaman sen de şu cümleyi çevir bakalım ingilizceye: "anı tanrı yaşar, kişi oğlu hep ölümlü türemiş"
bu cümlenin hiçbir zaman tam karşılığı ingilizce de veyahut başka bir dil de olmayacaktır. dil bilimden anlamadan ve bir dilin fonetik ve aritmetik değerlerini bilmeden konuşmamak lazım.
devamını gör...
yazarların takipçilerine söylemek istedikleri
önce sevgi ve saygılar hepsine. 17 takipçim var ve birkaç kişiyi biliyorum. ben de kendilerini takip ediyorum. çok saygıdeğer ve takip ederek beni onurlandıran yazarlar. ama maalesef bazılarının kim olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. 1500 karma puana ulaşınca göreceğim.
yine de bu başlık vesilesiyle, kim olduklarını bilsem de bilmesem de profilimi takip edilmeye değer gören tüm yazar arkadaşlara teşekkür ediyorum.
yine de bu başlık vesilesiyle, kim olduklarını bilsem de bilmesem de profilimi takip edilmeye değer gören tüm yazar arkadaşlara teşekkür ediyorum.
devamını gör...
kilo aldırmasa bıkmadan yenilecek gıdalar
tost, taze ekmek arası kaşar, mantı, kıymalı makarna, tereyağlı pilav, kıymalı börek, poaça, çikolatalı açma, sade açma, pizza, lahmacun, profiterollü pasta, alman pastası, ekler............
acıktığım "an" aklıma gelen yiyecekler bunlar, ama yediklerim omlet, ızgara sebze, haşlanmış tavuk :(
acıktığım "an" aklıma gelen yiyecekler bunlar, ama yediklerim omlet, ızgara sebze, haşlanmış tavuk :(
devamını gör...