aşık olmak

kime olduğuna göre değişir. platonik olmak da var karşılıklı olması da var. o duyguyla mantıklı düşünülemediği için saçma sapan şeyler yapmak da var. duygusal olarak kullanacak birine denk gelme ihtimali vs. günümüzde tehlikeli olan olay. iyi ihtimaller çok düşük ama yok değil tabiki olabilir.

yok olmaktır.

eski bir târif vereyim;

cihânı hiçe satmaktır adı aşk
döküp varlığı gitmektir adı aşk

elinde sükkeri ayruga sunup
ağuyu kendi yutmaktır adı aşk

belâ yağmur gibi gökten yağarsa
başını ona tutmaktır adı aşk

bu âlem sanki oddan bir denizdir
ona kendini atmaktır adı aşk

var eşrefoğlu rûmi bil hakikat
vücudu fâni etmektir adı aşk


sükker:şeker /ayrug: baskası
ağu:zehir /od: ateş

“acayip kimyasal kokteyl almak, allak bullak olmak, beyni devreden çıkarmak istiyorum” diyenlerin hızlı treni. mecidiyeköy metrobüs durağı, esenler otogarı. tuhaf, acayip bir şey. hem mide bulandırıcı, hem de yemeye devam edilen bir şey gibi. öff sıkıldım. lanet olasıca aşıklar.

bindiğin dalı kesip onun üstüne dik bir şekilde oturmaya benzer.acıtır ama bundan zevk alanlar da var tabi.

aşk yoktur , libido vardır.

acil taktik, numarası var hastalık harici yazamam abes kaçar…

#3084845 kabız oldum gider yollarını açabilir miyiz diye yaz?

kalbime giden yollar sizden geçiyormuş açar mısınız? de. tutar genelde.

mesaj atmalı tabi.

seviyorum ama kimi,
en tatlı birisini,
nasıl anlatsam sana,
ilk harflere baksana.

garantili.

#3084845
yavaşça elindekini bırakıp efendi efendi yerinde durman lazım.
yani bu doktorları illa ya dövecek ya da töbe töbe...
hekimlik gibi bedensel deformasyonlara mekanik bir yaklaşım gerektiren mesleklerin bazı zorlukları vardır. o insanlar, mantıklı bir şekilde sizi dinleyip anlamaya çalışırken duygusuz ya da empatiden yoksunmuş gibi algılanabiliyorlar. bu yüzden de çoğu defa farklı türden saldırılara maruz kalıyorlar.
aksi yönde anlayışlı, içten ve duygulu yaklaşımları da böyle saçma sapan hallenmelere sebebiyet verince cezasını da sonra yine biz çekiyoruz.
demek ki neymiş hasta da olsan azami bir profesyonellik düzeyi gerekiyormuş.

gün içerisinde baş ağrısına neden olabilir.

sebepsiz sonsuz hoşlantı duygusudur, bir de aşık olunan kişi daha tanınmamaktadır.

cok sevmektir.

nasipse eylül'de böyle bir niyet ettim. olmadı ekim. kasım'da da bir başka diyorlar.
bakalım.

kendi kendine yaşıyorsun birşeyler işte. ama gerçeğe dönüşmesi dersen dostum...
bilmiyorum.
uzak görünüyor.
herkesin ihtiyacı olan, ama kimsenin istemediği duygusal yönelimler.

onun gozleri kimsede yoktur. onun bakısı kimsede yoktur. onun dokusunusu kimsede yoktur. onun sarılısı kimsede yoktur. onun sohbeti kimsede yoktur. onun entelektuel birikimi kimsede yoktur. onun zekası kimsede yoktur. onun esprileri, seni guldurmesi kimsede yoktur. onun halden anlaması kimsede yoktur. onun tatlı ukalalıkları kimsede yoktur. onun kotu gun dostlugu kimsede yoktur. onun sıcaklıgı kimsede yoktur. onun verdigi mutluluk ve huzur kimsede yoktur. onun melek kalbi kimsede yoktur. onun seni akıllı, guzel, seksi ve melek hissettirmesi kimsede yoktur. onun teninin kokusu kimsede yoktur. onun tutkusu kimsede yoktur. onun koruyuculugu, kollarının arasında hissettigin guven kimsede yoktur.

cok adam bulunur dunyada. 4 milyar adam var. ama bir sen bulamam..

guzel sey...mantikli dusunmeyi birakip aptallasiyorum zeki kadinim aşık olmadigim zamanlarda

mutluluk.

simdi ben itu sozlukte yazıyorum. nam-ı diger instela.
yılllardır sosyal medya sozluklerinde butun mesaj fasilitelerim kapalıdır. kibirden degil. ben insanlardan korkuyorum. o yuzden. ama instela da mesaj kapatma ozelligi yoktu.
bir cocuk her sabah mesaj atamaya basladı. ama her sabah. her gun. bazen gokyuzu fotografı atıyor, gunaydın diyor. bazen deniz fotografı atıyor, gunaydın diyor. bazen cicek fotografı atıyor, gunaydın diyor. insanın icini acıyor yolladıkları. bu boyle 5 ay boyunca surdu. her gun gunaydın mesajı geldi bana. ben cevap vermiyorum.
bir gun mesaj attım:
-senin benle derdin ne dostum? neden kafayı taktın bana?:)

sonra mesajlasmaya konusmaya basaladık.
birkac hafta konustuk. ardından karakoy de bir kahve ictik. boyle yakısıklı, beyfendi, tatlı bi cocuk. acayip bir "atraction" hissettim ilk bulusmamızda. boyle 3-4 saat non stop konustuk, olaysız evlere dagıldık.
birkac hafta sonra gene bir kahveye bu sefere fındıklıda bulustuk. sohbet muhabbet. beni tramwaya bıraktı ben eve donerken. sarıldı veda ederken. ben sarılırken "su an o guzel goguslerin bana degiyor" dedi, hem cok utandım hem de icim gıcıklandı.
aradan birkac hafta daha gecti. cengelkoy cınaraltı kahvesinde bulustuk. sohbet muhabbet. deniz gunes. beraber vapura bindik. dolandık. o kadar romantikti ki.
bu surecte hep telefonla konusuyoruz ama.
bir gun telefonda dedi ki: "kendime saklıyorum ama artık soylucem. seni cok arzuluyorum." gene benim icim bi gıcıklandı.
velhasılı bir gun ben ona nasıl kucukken herkesin bana cok guzel bir kızsın dedigini ama kimsenin ne kadar zeki kulturlu demedigini, kızlarımızı cok yanlıs buyuttugumuzu anlatıyordum. bana dedi ki "keske aynı lisede olsaydık. ben o zaman cok yalnızdım. sen olsaydın yalnız hissetmezdim ve ben sana ne kadar zeki bir kız oldugunu her gun hatırlatırdım."
bum!orda tam anlamıyla asık oldum iste:)

bence öyle bir sevgidir ki sahip olup da kimseyle paylaşamadığın, paylaşmaya kıyamadığın şeylere birini ortak edebilmektir.
bunun maddi değeri yüksek olur, olmaz orasında değilim..

mesela kitaplarını hiç kimseyle paylaşamayacakken o'na itiraz edememektir. o'nu değer verdiğin her şeyin üzerinde tutmaktır. canından bile..
mesela bazı erkeklerin arabaları çok kıymetli oluyor. eşlerinin sürmesine izin vermiyorlar. tamam araba da önemli bir şey olabilir. ama kadının ehliyeti varsa, şoförlüğünü geliştirmek istiyorsa müsade buyur da sürsün. nedir yani? sen de yanında oturursun geliştirir kendini..

sevilen kadını üzmek, kırmak, geri çevirmek nasıl bir mantık acaba?