kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ya uzun zamandır eski aşklarıma üzüldüğümü fark ettim acilen yeni birine tutulup muhteşem başlayıp her şey güzel gibi giderken böyle memeler mümeler filan tak diye ayrılmamız lazım.

ben hüzünsüz yaşayamam. kime aşık olsam? hanımefendi müsaitseniz size aşık olmam lazım diyeceğim kimse kalmamış rehberde puh be kardeşim kötü günler için birkaç insan evladı ayırsana ya. herkesle fingirdeşilmiş resmen rezalet.
devamını gör...
midenizi bulandırır, hasta olursunuz. ne olduğunu anlamadan yaşarsınız ilk zamanlar. sonra, müşterisi olduğunuz bankaların mesajlarını ne kadar umursuyorsanız, o kadar umursarsınız. yavaş yavaş biter, belki de bitmez, bitmeyecek.
devamını gör...
en son 2015 te yaşadım geçti gitti. ara ara özlenir o duygu yoğunluğu
devamını gör...
sarılayım artık bırakmayayım, gidemesin bu sefer.
devamını gör...
tam şuanda çektiğim acıdır. nefes almakta zorluk yaşanmakta.
devamını gör...
insanın bazı konularda tercih mevzusu pek olmuyor bence. aşık olduğu insan bunlardan birisi ama konu acı olunca o bana kalırsa tamamen bir tercih mevzusu oluyor. evet envai çeşit kötü şeyler yaşanılmış, sevilinmemiş, bırakılmış, aldatılmış olabiliriz ama acısını çekmeye devam etmek tamamen tercihimize bağlı. bu farkındalığa erişmek ve yaşanılan acıyı kabullenmek sancılı bir süreç ama.
devamını gör...
ne bu yenir mi
devamını gör...
baskılanmış şehvetin dışavurumcu vitrini. aşk ile orgazm arasında ince bir yol ayrımı vardır.
devamını gör...
buyrun. #2433331
devamını gör...
herkes gibi ben de çekmiştim ama aşk acısının saçmalık olduğunu anlamıştım zamanla. birine kavuşamamak, reddedilmek veya ayrılmak acı filan değil bir kere. peki acı nedir?
oğlu şehit düşen bir anneye sorun acının ne olduğunu.
depremde anne ve babasını kaybeden evlada sorun bakalım acı neymiş.
birden bire yürürken felç geçirip bir daha yürüyemeyen insanlara bir sual edin.
trafik kazası geçirip kolu kopan veya yüzünde kalıcı bir iz kalan insanlara bir deyiverin acı nedir.
depremde kış günü çadırın içinde tirtir beklerken evini kaybetmek nedir peki.

bunların yanında çektiğim aşk acısı, acı bile değil. basit bir yoksunluk duygusu. şimdi al o acını, efendi gibi git şuradan.
devamını gör...
acıyı çeken anlar lafının tescilli örneğidir. hayatta empati yapması bu kadar zor olan çok az şey vardır. benim anlamadığım, aynı şiddette ve aynı kişiye karşı seneler sonra tekrar aşk acısı yaşamak. bu mümkün değildir diye düşünüyordum. çok büyük geliyor insana, en zor kendine olan gibi geliyor, öyle olmadığını bilsen de gereksiz bir kıyas dolanıyor kafanda. ama gerçekten ikinci kez yaşamak mı? bunu hiç beklemiyordum. acılar sert ve etkili büyütür insanı. saçlara aklar düşüyor, yaş artıyor, birçok acı eskisi gibi dokunmadan teyet geçiyor ama belki de yeterince büyümedik her şeye rağmen...
devamını gör...
"adın üç kere geçti saçma sapan bir filmde, yalnız olsam çok ağlardım ama annem bakıyordu. otoban dolusu gürültüyü sıkıştırıp beynime anne dedim, hadi çay koy da içelim..." ali lidar böyle ifade etmiş, kaybettiği aşkı, kendince.

cahit zarifoğlu ise bu durumu şöyle
tanımlıyor, "koskoca şehrin hiç gelmediğin sokaklarında bile seni görme umuduyla etrafa bakmanın nasıl hissettirdiğini bilmiyorsun..." diyor.

insan yaşayabilecekken yaşayamadıklarına üzülüyor aslında. belki de insanı, bizleri bu hayatta en çok yaralayan şey de bu... yaşayabilecekken, yaşayamadıklarımız.

gerçekleştiremediğimiz hayallerimiz.

bir de o hayaller avucunuzun içinden kaçıp

gitmişse.

hasılı; en kötü gün aslında birisini kaybettiğiniz gün değildir, ondan sonraki günlerdir.

herhangi bir şehirde, herhangi bir zaman diliminde, herhangi bir insanı özlüyorsanız söyleyecek bir şey yok.

allah kavuştursun..
devamını gör...
beni sekiz saattir kanepeye seren şey.
devamını gör...
olmadığına inandığım şey. iki duygu yan yana gelemez gibi geliyor. aşk ve acı ayrı duygular. aynı anda olmaz bence. aşıksan ne yaparsa yapsın aşık olabiliyorsun. acı duyuyorsan aşk bitmiştir. bu tür duygu değişimlerinin ergenlik yani lise çağında yoğun yaşandığını düşünüyorum. büyük insanlar aşk acısı çekemez gibi geliyor. gerçekliğine inanamıyorum. çünkü ilişkilerin olmama sebebi insanlar. aşk karşılıklı olan bir his. iki kişilik. eğer olduramadıysan anlaşamıyorsundur, anlaşmamak için uğraşıyorsundur. kırıp döküp çok aşığım demek de saçma geliyor. karşılıksız bir hisle aşk yaşıyorum deyip acı çekmek de oldukça saçma. bir şeyler için çabalarsan hep bir umut oluyor. aşk için değil de acı çekmek için çabalıyor insanlar. üzüntüden besleniyorlar.
devamını gör...
yanıyor her yerim aklıma geldiğinde. küçük bir çocuğa şekerleme almış gibi sevinçle dolardı gözlerim. senin için yaktıklarımı görsen, belki senin de dayanamazdı yüreğin. aha arkada çalıyor seni düşlerken dinlediklerim, cadde cadde gezdiklerim. her köşe başında yaktığımda bir sigara, daha çok dolardı gözlerim. artık ağır melankoliden ve majör depresyondan kaldıramıyor yüreğim. dayanamıyorum ki ben, alışamadım sensizliğe. senin gülüşün olmadan geçen sessizlikte ilk günkü gibi titriyor ellerim sanki ilk anındaymış gibi. çalan her şarkı, yakılan her sigara ve yakışan her kıyafet ilelebet senin için sırf senin hatırına yanacak yüreğim ve atacak kalbim. ben seninle evleneceğim, sen istediğinle…
devamını gör...
ne güzel bir lüks.
aşk acısının yanında keyfi de vardır insana melankoli zevkini yaşatır. ama bir de bazı acılar var pür ızdırap aşk acısı yanında sütlü baklava kalır.
dediğim gibi büyük lüks.
devamını gör...
otogarın bekleme salonunun dip köşesinde dökülen gözyaşlarıdır.
çöpe atamadığın ondan kalan bir hatıranın tenini yakmasıdır.
kendi başınalığının onsuz tarafına dönmektir uyurken.
ezberlenmiş donuk fotoğraflara tekrar bakmaktır.
hafızanın günden güne silikleşmesini beklemektir hatıralar daha çok çağırırken.
ne yaparsan yap rahat edememektir, rahat bir rahatsızlık halidir.
kalbinin mekanındaki cennetten çıkıp gidişine seyirci kalmaktır.
devamını gör...
yüzünü görememektir.
sesini duyamamaktır.
elini uzatsan yakındayken kaf dağının arkasında olmaktır.
keşkelerle bezenmiş bir yürek ve parçalanmış bir ciğerdir.
geceleri usul usul ağlamaktır.
dışarıda gördüğün her çift, sağ alt tarafı sızlatıyordur.
devamını gör...
insanlığın kendisi kadar eski olan acıdır. yakar, kavurur, harap eder insanı. en iyi hali bile kalbe batan ve sürekli acıyı duymanıza sebep olan bir kıymık gibidir...

peki ya bu aslında madalyonun görünen tek bir yüzüyse? sevdiğine bir nedenden kavuşamadığından, terkedildiğinden ya da sayabileceğimiz pek çok sebepten dolayı çekilen bu acı... ya bir de durumun görmezden gelinen başka bir tarafı daha varsa ve bu hiç aklımıza gelmiyorsa?

leyla ile mecnun, ferhat ile şirin, aragorn ile arwen, alaaddin ve prenses yasmin ve daha niceleri. ne büyük hikayeler değil mi? birisi aşkı için dağları deler, diğeri çöllere vurur kendisini ve bizler de hep onların hikayelerini dinleriz. ama sonrası?

bu aşk hikayelerinin sonu mutlu biten de çok var bilirsiniz''ve ömür boyu mutlu yaşadılar'' diye biter...

iyi de nereden biliyoruz ömür boyu mutlu yaşadıklarını? nereden biliyoruz hayatlarında her şeyin güzel gittiğini, birbirlerini o hissettikleri büyük aşkla sevmeye devam ettiklerini? o hikayelerin sonraları hiç anlatılmaz. aslında sonradan neler olduğuna dair bir ayrıntı yoktur. ya her şey sonradan sarpa sardıysa? zindan gibi bir hayatları olduysa mesela? beraber yaşamaya başladıktan sonra hiç anlaşamadılarsa? uyum problemleri olduysa? karakterlerinin birbirlerine aslında hiç uymadıklarını fark ettilerse?

işte size madalyonun öbür yüzü!

geriye dönüp bakıyorum. kendi payıma epey aşk acısı yaşadım. kimi zaman istedim olmadı, kimi zaman karşımdaki umutlarımı yıktı, kimi zaman aşkıma cevap alamadım. ve şimdi anlıyorum ki belki de o acı o kadar gözümü kararttı o kadar aklımı kapladı ki haliyle sonrasını gerçekten düşünmek aklıma bile gelmedi. kim bilir belki de çok daha büyük mutsuzlukların, hayal kırıklıklarının ya da acıların kapısından döndüm haberim yok. birisini ne kadar severseniz sevin ne kadar iyi anlaşırsanız anlaşın o kişiyle kavuştuğunuzda ilişkinizin hayal ettiğiniz gibi olacağının bir garantisi var mı? çok sevmek çok bağlanmak ya da çok umut etmek bu garantiyi veriyor mu? bir evin içinde gerçekten uyum içinde yaşayabilecek misiniz? zevkleriniz ve renkleriniz, hayata bakış açınız çakıştığında içinizdeki çoktan solmaya yüz tutmuş o büyük aşk siz daha farkına bile varamadan tamamen sönebilir. hatta işler iyice sarpa sardığında artık sevgi de hissetmemeye başlarsınız.

o yüzden aşk acısı çekerken ya da avucunuzda hayal kırıklıklarınız kendi yalnızlığınızda çile çekerken, zor ama bir de işin bu yanını düşünün. siz öyle farz ettiğiniz ve inandığınız için her şeyin çok güzel olabilecekken bir anda tepetaklak olduğunu düşünürsünüz. kalbinizde yanma hissederken bunları düşünmek zor kabul ediyorum. ama bu anlattıklarımın hepsi hayatın gerçekliği. yaşanmış, ispatlanmış ve tanık olunmuş olaylar.

aşk acısı hissetmek iyidir güzeldir. kişi gerçekten yaşadığının ya da nefes aldığının farkına varır. ama acının sizi tamamen ele geçirmesine ve sizi hayattan, karşılaşabileceğiniz başka mutluluklardan, gerçekten iyi hissettirecek başka insanlardan uzak tutmasına izin vermeyin. kafanızı kuma gömerek ya da evinizin yalnızlığınıza kendinizi hapsederek yaşarsanız eğer, olan yalnızca size olur. belki de bir yerden sonra kumdan başınızı kaldırmalı ve evinizin yalnızlığınızdan uzaklaşmalısınız. acıya bağımlı olmaktan kurtulduğunuzda hayatın aslında o kadar da çekilmez olmadığını ve sokakların öcülerle dolup taşmadığını da fark edersiniz diye düşünüyorum.
devamını gör...

kısacası aşk acısı çekme nedeniniz onun varlığına ihtiyaç duymanız, onun varlığına ihtiyaç duymanız ise aslında en derinde kendi 'varlığınıza' ihtiyaç duymanızdır. çünkü o size dönüşmeden (veya tersi siz ona dönüşmeden) veya dönüşmemiş olsa onun (sadece ama sadece) varlığına ihtiyaç duymanız mümkün olamayacaktır. aşkın asırlardır sarhoşluk olarak tanımlanma veya bu şekilde ifade edilme nedeni de budur. çünkü kendini kaybetme hissi yaratır. onun varlığında kendini kaybetme veya 'o'na dönüşme hissi. kısacası acı çekme nedeniniz kaybetme hissiniz. ama bu kaybetmenin en derinine inerseniz aslında kendinizi kaybetme hissine dayandığını bulursunuz. dediğim gibi kaybetmeniz için (kaybetme hissi oluşması için) önce o şeyle bütün olmanız gerek. yani o şey size 'ait' (size ait bir 'parça') bir duruma gelmeden bütün olamaz ve dolayısıyla kaybedemezsiniz. (veya kaybetme hissi oluşamaz). aynı şey ona ihtiyaç duymanız için de geçerli. ona ihtiyaç duymanız için de bu bütünlüğün oluşması gerek. son bir şey daha bu sözlerimi ancak sevenler (yaşayanlar) anlar. yaşamayanlar da sadece 'süslü (şiirsel) sözler' etkisi yapacaktır (ne kadar gerçek olursa olsun).
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"aşk acısı" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim