başarısız yemek yapma anısı

yemek konusunda pek hata yapmam ama bir kere kısır yaparken, daha salçasını koymamıştım. bir an da doğradığım yeşillikleri demlenmiş kısıra dökmüştüm. dalgınlık işte, ne yaparsın.

yemek bile sayılmayabilir. hazır paket pudinglerden yapayım dedim, evde süt yokmuş. hafızamda yaptığım kısa bir gezinti sonucunda annemin süt yokken yoğurtla kek yaptığı bilgisine ulaştım. puding neden yoğurtla olmasındı. olmuyormuş.

sufle için benmari usulü çikolata eritmem gerekiyordu. tarifte dediği gibi sicak suyun üstüne bir kap koyup içine çikolatayı koyup erittim. buraya kadar sorun yok. sufle harciyla, benmari (ben de whis) * usulü erittigim çikolatayı da karıştırdım ve fırına verdim. derken suflenin kıvamı lastik gibi oldu. meğersem içine eritip koyduğum çikolatanın tarihi geçmiş. üstüne bir de tadım için ilk kurban seçtiğimiz küçük kuzenim de zehirlenmişti.

tatlı yaparken çikolatanın tarihinin geçip geçmediğini kontrol edin. diğer malzemeler öldürmez belki ama çikolata 2 kere ısıtma işleminden geçtiği için sizi öbür tarafa götürüp götürüp getirir. isviçreli bilim adamları oyle diyola.

yapımı esnasında birkaç püf noktaya dikkat edilmediği takdirde yemesi pek keyifli olmayan bir tatlı, cheesecake. ilk denemelerimden birinde, henüz oda sıcaklığına gelmemiş olan yumurtaların hepsini aynı anda çırpıp vakit kazanmaya çalışmamın sonucu olarak buram buram yumurta kokan bir cheesecake yapmış bulundum. tadı iyiydi hoştu da, güzelim limon sosu bile o kokuyu bastıramadı. tüm malzemeleri yeteri kadar oda sıcaklığında bekletmek, yumurtaları peynir karışımına tek tek eklemek ve karıştırmak bu yüzden önem arz ediyormuş, anlamış oldum.

portakalli milkshake yapmayi denemistim ve kardesimin "kabuklari aroma verir" demesi üzerine dünyanin en aci milkshakeini yapmistim.

bezelye yapıp içine nane kattım. yemek tek baharatla nasıl mahvolur başlığı gözlerimden geçti. tadı çok kötüydü.

sebzeli bulgur köftesi yapmıştm.
yumurta koymayı unutunca dağılıp pilav oldu, bir tek kızartma tavasını atmadım..

biber dolması. bir güzel yaktım ki. akşama misafir olarak gelen kuzenlerime pizza söylemiştim.

yıllar yıllar önce patates kızartmak için patatesleri bir güzel soydum, ince ince dilimledim, yağı tavaya döktüm ve başladım beklemeye. 10 dk, 20 dk, 30 dk, 1 saat geçti fakat yok. tavadan en ufak bir kızarma sesi gelmiyor. patatesler hala ilk renginde. bunun yanında bir de eve iiğrenç bir koku yayılmaya başladı. ben hala anlamlandıramıyorum. yani neden kızarmaz ki? 2 saat sonra acı gerçeği fark ettim. yağ diye tavaya "sirke" dökmüşüm. rengi tamamen aynıydı.

patates püresi yapmıştım ilk defa. yedik, muhteşem. başarısızlık bundan sonra geliyor. ben onu dolaba koydum. unutuldu. iki üç sonra evde bir koku. herhalde biz uyurken evin içine ceset sakladılar diye düşünüyoruz. k9 misali koklaya koklaya kaynağı bulduk. tencereyi açmamızla tüm aile fertleri öğüre öğüre kendini pencerelere attı. öyle bir koku ki, istanbulun fethinde mancınıkla düşmana atılsa düşman direk teslim olur, yeter ki bize bu işkenceyi yapmayın der.

helva kavurmayı denemiştim. aşure oldu. bir gün sonra pestil.

bütün yemek yapma girişimlerimdir. bir süre sonra olmuyorsa olmuyor diyip bıraktırır.

çok şükür ki bir şekilde toparladım hep, yandıysa bir kısmı yandı ya da tuzu mu fazla geldi sonradan su ekledim. halledildi bir şekilde

karantina başlangıç aylarından geçtiğimiz nisanın başlarında yasak yüzünden günlerce evden çıkamıyorduk e haliyle evde yiyecek stoğu yapmaya alışmamışız her şeyi eskisi kadar alıyoruz ve yetmiyor yine öyle bir gün evde 4 kişiyiz ve yasağın bitmesine 2 gün kalmış ama dolapta 1 biber ve 2 domates 3 yumurta kalmış dedim bu sabah bunları menemen yapayım yarın sabah zeytin peynir yeriz sadece geçiştiririz her şeyi hazırladım iyi hoş ocağa koydum pişiyorlar yarım saat 45 dk sonra eve bir koku yayıldı mutfağa gidip cam açayım dedim menemen kömür olmuş ve o gün aç kladık işin kötü tarafı ertesi gün için planlanan kahvaltı menüsü için peynir ve zeytinin de kalmamış olmasıydı

ilk tuzlu kurabiye yaptığımda şeker kadar katılacak sanıp bir çay bardağı tuz katmıştım. hamuru cıvık diye bardak bardak un tuz katmıştım. daha sonra hiç tuzlu kurabiye yapmayı denemedim.

makarna yaparken saçımı yaptım. daha başarısız olunabilir miydi? sanmam.

soğan yoktu.

(bkz: bitti)

limonlu veya portakallı kek yapmak isterseniz, sakın içine limonun (portakalın) kendisini koymayın. asit yüzünden kekin içi pişmeyecektir ve kabarmayacaktır.

peki ne koyacaz içine derseniz?
kabuklarını koyacaksınız. ka-buk-la-rı-nı.*

kuru biber dolması için iç harcını hazırlayıp kavurdum. kuru biberleri de ılık suda yumuşatıp iç harcıyla doldurdum. iç kavrulmuş dışı yumuşamış ; gerek var mı bunun tekrar su konulup pişmesine? varmış :(

tostum sevilir. lakin kendime bol malzemeli yapıp anneme sadece salça ile servis etmişliğim olmuştur. bir de zamanında bira denemesi yaptım ama başaramadım. şimdi sıra papatyaya geliyor.