181.
benim günlük halim . eserlerim henüz toplumda kabul görmüyor.
devamını gör...
182.
yeni evliyken birkaç tane biriktirilen anılardır.

elim yatkın diye erkek olarak mutfak sorumluluğunu aldım.

daha öncesinde de iyi yemek yaparım, ancak profesyonel anlamda aşçı olmayan her erkek gibi, dar bir portföyü çok iyi becerme şeklinde bir yemek becerisi var.

bir gün dedim ki mücver yapayım. aslında biliyorum kabaklar irice rendelenmesi lazım ama yeni evliyiz, eve halılar yeni gelmiş; rendemiz de yok. kulpunu iple çektiğimiz manuel blender var.

aldım bunu içinde kabakları çekip çekip koydum kaba. tüm malzemeyi karıştırdım ettim ama malzemeler acayip cıvık ve ayrık kaldı.
ne yapsam olmadı. evde malzeme de az, bir yumurta daha kırdım biraz daha un koydum nafile. yine de deneyeyim dedim.

attım bir parça yağa, darmadağın oldu. burada insanın uslanması ve olayı kesmesi gerek işte, ama yok.

düşündüm dedim ki ben tüm malzemeyi metal süzgece dökeyim, süzgeci tavaya batırayım, yekpare bir mücver olur.

bunu da denedim. süzgece doldurdum malzemeyi bastım tavaya.
ne oldu? malzeme piştikçe ayrılıp süzgeçten dışarı doğru çıkmaya başladı.

günün sonunda bir kevgir alıp, mücver partiküllerini iyice çektiği yağıyla birlikte bir çukur tabağa doldurdum. bir de yenir yenir bu diyip üzerini yoğurtladım.

tabak ikişer çatal alındı ve olduğu gibi çöpe gitti.

siz siz olun, kabak denen zımbırtıyı rendelemeyin. olur da rendelediyseniz de kızartmayı düşünmeyin.
devamını gör...
183.
kakaolu kek yapıcaktım 12 yaşlarında falandım ve evde kakao kalmadı diye içine süte karıştırılarak içilen kakaodan atmıştım.gayet mantıklı bir çözümdü bence.ama kek asla pişmedi içi su gibi kaldı sonrada üstü yanmaya başladı.ve tümünü dökmek zorunda kaldım.
devamını gör...
184.
ağır depresif ataklarımdan birini geçiriyorum. öyle ki uyuyamıyorum, yemek yiyemiyorum, banyo yapamıyorum o dönem. pencere kenarında sigara içip ağlıyorum sonra üşüyüp ikili koltuğa tüneyip ağlıyorum. kafam çorba gibi hiçbir şey izleyemiyor ve okuyamıyorum. günlerim nasıl geçiyor kendim bile anlamıyorum çünkü insan hiçbir şey yapmadan onca saati nasıl geçirir?

işte öyle günlerden birinde büyük bir inanç ve kararlılıkla ev arkadaşıma döndüm ve kurabiye yapacağım. dedim. evet, tam olarak mrs dalloway'in çiçekleri kendisinin alması gibi. kendiliğinden ve aniden ve bütün bir yaşam buna bağlıymışçasına.

ellerimi yıkadım, internette gözüme bir tarif kestirdim ve gerekli malzemeleri bir kabın içinde karıştırdım. yoğurdum. yuvarlak şekiller verdim ve yağladığım tepsiye dizdim. gururla fırına yolladım tepsiyi ve yere oturup kurabiyelerimi izlemeye başladım.

bir süre sonra burnuma yanık kokuları gelmeye başladı. bir baktım üstü henüz kızarmaya bile yaklaşmamış kurabiyelerimin altı yanmış. oturduğum yerde ağlamaya başladım. ev arkadaşım koşa koşa geldi. bir yandan kurabiyeleri gözümün önünden uzaklaştırmaya, bir yandan beni teselli etmeye çalışıyor.

güller, diye düşündü alayla. hepsi çöpe güzelim. yeme-içme, çiftleşme, iyi günler, kötü günler derken hayatın hiç de ilgisi yoktu güllerle- izninizle kurabiyelerle de...
devamını gör...
185.
kurbanda gelen eti televizyondaki sefler gibi yapmaya çalışmıştım ve lastik gibi bir şey olmuştu tava da kötüydü salakça bir denemeydi. birtakim anılardır evet.
devamını gör...
186.
öğrencilik zamanlarımda, aşçılar gibi tavayı yakmaya çalıştım. sonuç evde olan davlumbaz alev içinde kaldı.
üstüne çok zeki arkadaşım suyu boca edince, ocakta olan tava içindeki yağa denk geldi ve tahmin edersiniz her yer alev aldı.
az daha istanbul'un göbeğinde patlama diye 3. sayfa haberlerine konu olacaktık.
devamını gör...
187.
vegan sütlaç yapmıştım. şekeri az diye beğenilmemişti.

sonrakileri beğendiler neyse ki.
devamını gör...
188.
üniversitede ev arkadaşım iftara arkadaşlarını çağırmış. fırında tavuk yaptık. ulan iftar saati geldi tavuklar pişmemiş. milleti aç bıraktık.
devamını gör...
189.
ilkokulda arkadaşım gelmiş bir heyecanla spagetti yapacağım diye mutfağa koşmuşum. suya yağ yerine sirkeyi boca etmişim afiyetle yemişiz. mis.
devamını gör...
190.
kadın budu köfte yapmaya çalışmıştım. o zaman yaşım 16'ydı. sanki yılların aşçısı gibi hedef yemeğimi bu seçmiştim, büyük bir saçmalık. neyse efendim, tam olarak ne yaptım nasıl yaptım hatırlamıyorum, tarifini de asla bilmiyorum ancak bu yemeğin kıymaları tam olarak pişmemişti. kardeşim ve babam 'güzel olmuş, güzel güzel' diyerek yediler sağolsunlar. yani gerçekten sağ olsunlar çünkü kıymalar yeterince pişmemişti. ertesi gün köfteleri fırınladık ancak ne moral ne motivasyon kalmadı bende, böyle de pes etmeye meyilliymişim.
bundan daha fail bir anım var lakin onu prime üyelere anlatmayı uygun gördüm.
devamını gör...
191.
benim değil de kız kardeşimin var bir tane. annem yok o gün, kız kardeşim yemek yapıyor (taze fasülye) tipik güneyli bir aileyiz, acıya bayılırız, salça kavanozları yan yanaymış, biri normal çarliston biber salçası, diğeri süs biberi salçası ...renkleri aynı, koku aynı, süs biberi salçasını basmış yemeğe salça diye. (normalde bir şeker kaşığı koysan adamı havaya uçurur) neyse geldik sofraya aldık dolu dolu ilk kaşığı...kaşığı alan evi tavaf ediyor...
sonuç: ne yapıp yapıp yedik o yemeği, pilavla falan seyrelterek.
devamını gör...
192.
şeflere özenip içi az pişmiş yumuşak et yapmayı denerken kayış gibi bir lastik elde etmektir. ondan sonra bir daha böyle bir şey denemedim.
devamını gör...
193.
başarısız yemek diye bir şey yoktur, "bu benim yeni tarifim" vardır.
devamını gör...
194.
hangisini anlatayım?
pilav yaparken şehriyelerden yangın çıkardığımı mı, köfte kızartırken tavayı yakıp tüm binayı kokuttuğumu mu, kalıptaki keki soğumadan çıkardığım için mahvedip çöpe attığı mı, limonatayı şeker ve su eklemeden yapıp okula götürdüğümü mü*?
devamını gör...
195.
abim şehir dışından izne geldiği için saca basma ( şanlıurfa yöresine ait her öğün yenilebilir ) yapmak istedim erken kalktım malzemeleri hazırladım tavayı ısıttım patlıcanları ayrı bir kapta yağladım ama yağı az geldiği için her defasında biraz daha yağ koydum biraz daha biraz daha derken o kadar yağ koymuşum ki patlıcanları yağda kızartsaydım o kadar yağlı olmazlardı yiyen bayılacak gibi oluyordu. daha sonra annem yağını süzdü ve iki büyük çorba çanağı yağ çıktı.
devamını gör...
196.
ilkkez öğrenciyken bi makarna denemesi yapmıştım hepsi birbirine yapışmıştı.
öylece zar zor yedik artık.
ama şimdi ustası oldum tabi.
devamını gör...
197.
ilk içli köfte yaptığımda yağ ısınmadan tavada kızartmaya kalkmıştım. bulgur pilavı gibi oldu kaşıkla yemiştim.
devamını gör...
198.
yoğurtlu brokoli..
ilk kez yapıcaktım. ben sanıyordum ki tavada yağlarım kızartırım üstüne sarımsaklı yoğurt dökerim biter gider. o minik ağaçlar bir yandı bir yandı. meğersem ilk biraz haşlamamız lazımmış ben nerden bileyim. direk atarım kızarırsandım eh tabi acı bir şekilde de öğrenmiş oldum. ama merak etmeyin o yanan ağaçlar çöp olmadı kendime olan hırsım sebebiyle oturdum ağlaya ağlaya o brokoliyi yedim.
devamını gör...
199.
yemek değil de ben kuzenlerim bize geldiğinde mayonez yapmayı denemiştim. şans bu ya, o güne kadar defalarca yapmama rağmen o sefer tutmamıştı kıvamı. tek tek hepimiz sırayla blenderdan geçirdik şansımızı denemek için, bizden sonra da annem denemişti.*
devamını gör...
200.
itiraf edeyım ki benım her sulu yemek yapma deneyımım bır fıyaskodur. oysa mantıken en kolay yemek türü sogan salça sebze sıralaması ile yapılan sulu yemek olmalıydı. olmuyor ama
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"başarısız yemek yapma anısı" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim