201.
un kurabiyesi için kolları sıvadım, tarifi birebir uyguladım fakat hamur tahin helvası gibi dökülüyor, toparlayamıyorum. bir müddet hamur elimde bekledim ve fikrim geldi. hamurun içine iki yumurta kırdım, biraz sıvı yağ ekledim, iyice yoğurdum. elimde yuvarlayıp, şekil verip, fırınladım. o kadar lezzetli oldu ki, yiyenin gözleri arkaya kaydı. kşşljhkkllk aslında başarısızlığı başarıya çevirdim. ivit.
devamını gör...
202.
#2625134 bu tanımımda da bahsettiğim mükemmeller ötesi (!) tatlımı anlatmaya geldim.
bakın şunda anlaşalım o kadar da kötü değildi. yani tüm aile üyelerimin bütün gün benimle dalga geçmesi tatlının çok kötü olduğunu göstermez.

-zümrüt gülüm sen ders çalışmaya devam mı etsen? bu işlere hiç bulaşma bence.
-zümrüt ben çok yemek yedim, yiyemeyeceğim. ama tok olmasaydım da ne kadar kötü olduğunu söyledim zaten biliyorsun.
-zümrüt sen bana iyisi mi bir çay koy, tatlı olmasa da olur.

z: nimete saygınız olsun be, size bir daha tatlı yapan ne olsun.

tamam kabul ediyorum biraz dibini yakamamış, yakamayınca bu nasıl kazandibi, kazandibi dediğin kahverengi olur diyip tarçını basmış olabilirim. ama ne kadar kötü olmuş olabilir? hak etmiyorsunuz sevgimi, hıh.
devamını gör...
203.
hayatımda 2 defa denedim. birincisi ukrayna'da amele gibi tavuk sote çekti canım. gecenin bir köründe sote gelmişti aklıma. lan bunu yaparım ben dedim yarın.. ikincisi de pandemide. hatun evi terk etti, pilav yapayım dedim.

ikisi de facia.

daha da denemem. küstüm. inanılmaz kırıldım. bir soteyi yapamayan kendimi yıllarca affetmedim ama sokarım sotesine de diyemedim elin ülkesinde.. yoktu çünkü, parayla alamadım. türklerin açtığı leş ötesi büfelerde de sote yoktu. sote ya. soğanlı moğanlı.. yoktu lan işte.

şimdi ülkemde.. parmak şıklatsam adresime gelip sotenin kralını yapacak insanlar var. ama o sote.. o tarihte önemliydi. alacağım tadı hiçbir kadının yapacağı sote vermeyecek.. bilirim.. yiyemediğim sotenin tadının yediğim en güzel yiyecek, tadacağım en büyük tat olarak hafızamda kalacağını, hafızamda saklayacağımı bir ömür biliyorum. hiç tatmadığım o tat..

anlayabiliyor musunuz çocuklar?

kiev'in ortasında sote yapamadım diye yaşadığım hüznü? o memlekette 2 yılım geçti. sote yoktu donmuş balık yedim.

iğrençti.

şimdi ne istesem var. amaçsız.. beyhude.. acele.. sısıısısıs
devamını gör...
204.
başarısız yemek yapan yoktur yanında şef olarak ben eksiğimdir. iletişim bilgileri ve ücret için dm.
devamını gör...
205.
her yemeğim öyle lakin tek başıma yediğim icin kimse cok kötü diyemedi. kendi kendime yedim. evet kötüydü. (bkz: swh) doymak için yaptım zaten.
devamını gör...
206.
üniversiteye gidene kadar daha doğrusu tek yaşamaya başlayana kadar mutfağa pek girmemiştim, bizim evde iş bölümü yemek=annemde, geri kalan her şey=bende şeklindeydi. o yüzden yemek yapmaya biraz geç ama hızlı başladım. neyse, gelelim sadede:

annem evde yokken babam evde yemek yemez; annem umrede, evde yemek yok tabi. babamla kardeşim acıktı, araba da yok o ara yanlış hatırlamıyorsam babam hastane işi için bir arkadaşına vermişti, ondan dolayı da dışarıya gitmedik. ben dedim ki "ben size kuymak yapayım bari", babam da bana "yapabilecek misin?" diye sordu, bir zoruma gitti var ya anlatamam. dedim "baba ben salak mıyım, neden yapamayayım?"
ben girdim mutfağa; babannemden ve büyük babaannemden nasıl gördüysem aynen öyle yapıyorum, tereyağ, mısır unu, peyniri vs derken sıralama miktar her şey bire bir ama bir tuhaflık var, garip kokuyor ama gidip de babama da diyemiyorum bunda bir gariplik var diye. kardeşim geliyor "abla olmadı mı daha" diye darlıyor ama neyse dedim "oldu, hadi gelin".
kasım kasım kasılıyorum böyle yüzlerini inceliyorum aferin bekliyorum babamdan ama babam da böyle kuymağa bakıyor bir şey diyecek diyemiyor sanki. kuymağa bandı ekmeği, attı ağzına adamın yüzü değişti jahahhhs. peşine kardeşim aynı şekilde oldu, zor yuttular. babam "ne koydun sen buna allah aşkına" dedi ama surat gidik, iki bardak su içti. "mısır unu, tereyağ, kolot peyniri, tuz koydum baba ne koyacağım başka?" dedim. "ne koyduysan çıkar dolaptan bakacağım" dedi, malzemeleri getirdim. sonra babam uzun uzun yüzüme baktı, hayal kırıklığı sesine sinmiş bir şekilde dedi ki "kızım bu mısır unu değil, irmik"
devamını gör...
207.
şehriye çorbası yaparken annemin tarifini dinlemeyip, kafama göre tencerenin içine şehriyeyi boşalttım. ilk başta gayet iyi görünüyordu ama piştikçe şişti, şiştikçe kabardı ve çoğaldı. sonuç olarak pilav gibi bir yemek çıktı ortaya, oturdum bir güzel afiyetle yedim ama tadı güzeldi gerçekten bak.*
devamını gör...
208.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
209.
öyle bir anım yok çünkü ben sağlamcı biriyimdir. biliyorsam biliyorum, bilmiyorsam bilmiyorum.
devamını gör...
210.
bir kezinde açtım ve tektim. ne yapmalıydım?
makarna
nasıl?
tencere su tuz az bi şey yağ ve makarna lazım hepsi vardı
nasıl yaptım bilmiyorum ama yapamadım makarnanın tamamına yakını hamur olmuştu, ama açtım yedim
makarnaları bıçakla kestim fiyonk makarnayı spagetti yaptım
başarılı mıyım başarısız mı ben anlamadım karnım doydu
devamını gör...
211.
bi gün yumurta kırıyordum çok fena kırmışım 2 ay küs kaldık.
devamını gör...
212.
başarısız olduğum tarifler vardır ama ben yemesem de evde bir şekilde bitiyor asla çöpe gitmiyor cennete gitmek için iyi bir neden olarak görüyorum.
devamını gör...
213.
ilk çiğ köfte yaptığımda en büyük hatam onu bir urfalıya yedirmemdi.
devamını gör...
214.
çocuktum, makarna haşlıyordum, bir anlık makarnanın süzülmesi gerektiğini unuttum ve bu kadar suyu nasıl çekecek diye düşünmeye başladım. bir anlıktı tabii, sonra hatırladım ve süzdüm onu.
devamını gör...
215.
çok vardır, ama her seferinde ortaya çıkan yemeğimsi oluşumu mecburen yediğimiz anılardır.
devamını gör...
216.
başarısız yemek yaptığım yoktur, yani malzemesiyle, yapımıyla ilgili hiç başarısızlık yaşamadım.
ancak bir kaç defa altını açık unuttuğum, fırında unuttuğum yemekler olmuştur.
devamını gör...
217.
benim çok var ya. yaptığım pilav beğenilmeyince 2 gün öncenin demiştim misal.
devamını gör...
218.
ıspanak yemeğine karabiber yerine yanlışlıkla tarçın katarak benzersiz bir tat yaratmıştım.
devamını gör...
219.
seçim akşamı ilk turda arkadaşlarım bendeydi, bayağı kalabalık bir ekip olarak takip ettik. yemek yapmak istediler dışarıdan sipariş etmeyeceğiz dendi ve sonrasında o yemek bir türlü olmadı bütün seçim akşamı aç kaldık..
devamını gör...
220.
ilk yaptığım yemek tavada yumurta.
ben 7 yaşlarındaydım. ve yaklaşık 7-8 kişiydik. oyun oynadıktan sonra bize geldik ve açız. en büyükte benim. annem evde yok, ablamda yok.
baktık dolaba yetecek yemek yok. "yumurta yapalım." dediler "tamam." dedim.
gittim tam yetsin diye yaklaşık yarım karton yumurta kırdım ama o kadar saçma vuruyordum ki çoğu kabuklu düşüyordu ve ben kabukları seçmem gerektiğini bilmiyordum. sadece çok büyükleri seçtim. sonuçta bende öyle olduysa annemde de oluyordur bu da demektir ki kabuklar yumurta piştikçe içinde eriyecek. ><
genelde annemin hep akşam yemeği yapışına denk gelirdim ve uzun pişerdi.
neyse ben kırdım yumurtaları, yağ koymadım sonuçta yemek yumurta ve ne bileyim yumurta kırsam yeter gibiydi o yüzden tuzda koymadım. sanıyorum sadece yumurta kırılınca güzel pişiriyor ve de tuzu iyi vs.
biz altını yaktık gittik açız diye küçüğe de değil büyüğe koydum. salonda oynuyoruz. yanık kokuları geliyor ama daha yaklaşık 12-14 dk olmuştu. neyse koştuk baktık yumurtadanmış(!) kapattım altını. dedim ki "nasıl ya bu baya hızlı pişmiş annem yemek yaptığında bazen 1-2 saatte pişmezdi. hem nasıl yandı ki bu?" artık biz tutuşuyoruz. bu tava nasıl temizlenecek, delililler nasıl yok edilecek vs.
erkeklere verdiğim tek görev ise yumurta kabuklarını başka bir poşete koymaları ve sonda götürmeleri. sonra o poşete sımsıcak yumurtayı sen dök o erisin.
-herkes aksiliklerle ya çığlık atıyor ya da iş yaparken bağırarak konuşuyor tedirginlikten.- gittim tava üstüne su açtım cossladı ama en azından soğudu. sonra suyu süzüp 3 kata ulaşmış bir poşete döktüm.
kızlar ise içeriyi havalandırma ve bulaşık teliyle ben uğraşırken diğerleri tezgahı siliyor veya lavaboya deterjan döküyor.
sonuç tavanın dibi neredeyse 2 parmak kalınlığında kömür yani. dedim ki "tavadan kurtulmamız gerekiyor. bu böyle olmaz." annemde hemen anlar, mutfağa girer girmez ne yapsam fark ederdi. bu ise büsbüyük bir olay beni gebertecek.
evi o halimizle hâlledip dışarı çıktık. ve sulama için kullanılan ark vardı. -annem olayı çakarsa tavayı soracak ve poşetin ardından çöpe bakardı diye hiç aklına gelmeyecek bir yere atmak istedim ve karar ark idi.- biz attık. annemin temizlik takıntısı var o tavayı simsiyah görmektense beni zifte batmış olarak görmesi daha iyi gelirdi.
ortalıktada görünmüyoruz. bahçenin en uzak yerinde oynuyoruz akşam oldu. ben eve gelip "anne ben çiçekgile gideceğim. görüşürüz." deyince "asra buraya gel." şimdi hapı yuttuk diye içimden geçirdikten sonra "efendim annecimm" deyip yanına gittim. -cim' i eklemem bile bir halt yediğimin kanıtı. "kartondaki yumurtalar nerede?"
"kırıldılar yanlışlıkla çöpe attık."
a; "çöpü gördüm hiçbir şey yok içinde?"
"sen derdin ya yumurta sıcakta hemen bozulur ve koku yapar. öyle olmasın diye başka poşete koyduk."
a: "ama bu koku çiğ yumurta gibi kokmuyor. yanmış yumurta gibi kokuyor?"
"aa öyle mi belki komşular yakmış ve kokusu buraya kadar gelmiş?"
a: "ortada olmayan tavayla bu komşu çok uzaktan biri olmasa gerek?"
"tava mı, bilmiyorum. belki kayboldu? hem iyi olmadı mı eskimişti baya?"
a: "olmadı tabi ki o benim en sevdiğim tava. çok güzel pişiriyor acaba nerede?"
böyle deyince üzülmüştüm. kaybolan(!) tavanın ona geri gelmeyeceğini nasıl söylesem bilemedim. sonra "asra, doğruyu söylediğinden emin misin?"
ben biraz durdum, amaç tavayı kaybetmekti. kaybettirdiysek kaybolmuştu.
"evet, kayboldu ama yerini biliyorum."
meğersem o kadar azdık ki komşunun ilgisini çekmişiz o ark kenarında. gidip bizi anneme söylemiş. "çocuklar orada, dikkat edin düşmesinler." gibisinden annemden bize bakmaya gelince görmüş. bizden sonra tavayı almış. suda bekletmiş ve temizlemiş.
sonra tavayı gösterdi ve itiraf edip özür dilemiştim. "sadece acıkmıştık, sen demez miydin misafir gelince isteği yapılır. onlarda ben de acıkmıştım ve yumurta istediler ama yumurta çok tuhaftı. hemen pisti ve kömür oldu. hem aç kaldık hem korkudan daha çok hareket ettik. o yüzden sonra onları bahçeye götürüp meyvelerden koparıp yedirdim."

"yemin ediyorum çok tuhafsın kızım, dayak yiyeceğin yerde öyle bir konuşuyorsun ki dövmek yerine sarmak istiyorum seni. bir daha tek başına yemeğe kalkışmıyorsun ama. ayrıca sizi görmesem de yalan söylediğini anlayabiliyorum. dediklerin mantığa sığacak şeyler olsa da kötü bir yalancısın."

kızmayacağını bilseydim doğrudan derdim ama dedim ya takıntılı. tavasının o hâlini görmesi bile cinnet geçirtecek gibi gelmişti. bunu ona söylediğimde de kahkaha atmıştı ve o an manyak gibi gelmişti gözüme...
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"başarısız yemek yapma anısı" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim