bipolar duygudurum bozukluğu
başlık "sevgisi bol olsun usta" tarafından 30.11.2020 21:59 tarihinde açılmıştır.
101.
sozlukte herkes bipolar zaten. hatta genel 10 kisiden 5'i bipolar.
onceden actigim bi baslik icin,
(bkz: bipolar bozukluğun aşırı overrated olması)
onceden actigim bi baslik icin,
(bkz: bipolar bozukluğun aşırı overrated olması)
devamını gör...
102.
hayat şartlarına göre 1 gün iyi hissedip 1 gün kötü hisseden insanlar internetten kendini bipolar hastası ilan ediyor. daha ileri seviye olarak kendinerine bipolar tip bile seçiyorlar.
o öyle değil bir psikiyatriste gitmeden anlayamazsınız.onlar bile şak diye bu teşhisi koymuyorlar
-bir çeşit duygu durum bozukluğudur ve mani dönem ve depresif dönemi vardır.çift yönlüdür adını buradan alır.
psikiyatriste gittiğimde duygudurum bozukluğu şüphesinden dolayı aripa kullandım. lakin şöyle bir durum var ben bipolar olduğumu düşünmüyorum zira normalde neşeli bir insanım.hayat şartlarım dolayısı ile dibi görüyorum.
o öyle değil bir psikiyatriste gitmeden anlayamazsınız.onlar bile şak diye bu teşhisi koymuyorlar
-bir çeşit duygu durum bozukluğudur ve mani dönem ve depresif dönemi vardır.çift yönlüdür adını buradan alır.
psikiyatriste gittiğimde duygudurum bozukluğu şüphesinden dolayı aripa kullandım. lakin şöyle bir durum var ben bipolar olduğumu düşünmüyorum zira normalde neşeli bir insanım.hayat şartlarım dolayısı ile dibi görüyorum.
devamını gör...
103.
burada bu hastalıktan mustarip olduğunu söyleyen çok arkadaş var.
bunlardan birisi benim mazimden eski dostlarımdan* birisi vardı.
fakat aramızda ki samimiyete, yaşananlara ve tavırlara bakınca kendisinin bipolar olmadığını mitomani olduğunu düşünüyorum. kötü birisi değil ama her mitomani gibi salak sulak işleri vardı.
mitomanilerin sosyalleşmeleri kısa olur. benimle onun arasında ki sosyalleşme yine uzun bile sürdü. en son kötü birisiyle evlenecem diye beni sildi*
arada sözlüğe farklı nicklerle gelir ve gider.
mitomani telkin yoluyla tedavisi olan bir hastalık. bakın altını çiziyorum hastalık.
bunu niye yazıyorum?
sözlükte her bipolarım diyene "tamam reyiz." deyip inanmayın.
bunlardan birisi benim mazimden eski dostlarımdan* birisi vardı.
fakat aramızda ki samimiyete, yaşananlara ve tavırlara bakınca kendisinin bipolar olmadığını mitomani olduğunu düşünüyorum. kötü birisi değil ama her mitomani gibi salak sulak işleri vardı.
mitomanilerin sosyalleşmeleri kısa olur. benimle onun arasında ki sosyalleşme yine uzun bile sürdü. en son kötü birisiyle evlenecem diye beni sildi*
arada sözlüğe farklı nicklerle gelir ve gider.
mitomani telkin yoluyla tedavisi olan bir hastalık. bakın altını çiziyorum hastalık.
bunu niye yazıyorum?
sözlükte her bipolarım diyene "tamam reyiz." deyip inanmayın.
devamını gör...
104.
bipolar bozukluk, iki uçlu bozukluktur. manik/hipomanik ve depresif epizodun birlikte görülmesidir. manik epizod sosyal ve mesleki işlevsellikte düşmeye yol açar. hipomanik epizod işlevsellikte düşmeye yol açmaz. erkeklerde mani ile başlangıç, kadınlarda depresyonla başlangıç daha sık görülür.
manik/hipomanik epizod:
normal olamayacak kadar enerji dolu olma.
aşırı özgüven.
olumsuz sonuçları olabilecek davranışlar sergileme (dikkatsiz araba kullanma, tehlikeli cinsel ilişkilerde bulunma, çok para harcama vb.)
irritabl duygudurum.
dünyayı kurtaracak güç.
hızlı konuşma, konudan konuya atlama, düşünce uçuşmaları.
dikkat dağınıklığı.
günlerini çok az uykuyla geçirme.
bipolar ı bozukluk, manik depresif bozukluktur. en az 1 manik epizod gerekir. 15-18 yaş aralığında ortaya çıkabilir.
bipolar ıı bozukluk, en az 1 hipomanik epizod. manik epizod geçmişi olmamalıdır. 19-22 yaş aralığında ortaya çıkabilir.
manik/hipomanik epizod:
normal olamayacak kadar enerji dolu olma.
aşırı özgüven.
olumsuz sonuçları olabilecek davranışlar sergileme (dikkatsiz araba kullanma, tehlikeli cinsel ilişkilerde bulunma, çok para harcama vb.)
irritabl duygudurum.
dünyayı kurtaracak güç.
hızlı konuşma, konudan konuya atlama, düşünce uçuşmaları.
dikkat dağınıklığı.
günlerini çok az uykuyla geçirme.
bipolar ı bozukluk, manik depresif bozukluktur. en az 1 manik epizod gerekir. 15-18 yaş aralığında ortaya çıkabilir.
bipolar ıı bozukluk, en az 1 hipomanik epizod. manik epizod geçmişi olmamalıdır. 19-22 yaş aralığında ortaya çıkabilir.
devamını gör...
105.
başlık hatalı olmuş, çünkü bipolar zaten doğrudan duygu durumu bozukluğu adını karşılıyor. bu durumda ya bipolar bozukluk denilmeli ya duygu durumu bozukluğu ya manik depresif bozukluk ya da iki uçlu bozukluk
devamını gör...
106.
duygu durumu bozukluğu bipolar bozukluk değildir.
bipolar bozukluk bir duygu durum bozukluğudur.
binaenaleyh,
ege bir göl değildir.
bipolar bozukluk bir duygu durum bozukluğudur.
binaenaleyh,
ege bir göl değildir.
devamını gör...
107.
hastalığımın başlangıcı, en azından ilk defa psikiyatriye başvurmam, 2017 yılının haziran ayına dayanıyor. hastaneye başvurma nedenim aşırı şüphecilik, uyku ihtiyacında azalma, kafamdaki seslerin susmaması, gereksiz ve boş özgüven, kendi kendine konuşup gülme, yerinde duramama, odaklanma problemi gibi şikayetlerdi. o dönemde neredeyse yeryüzünde olan her şeyi kendime bağlıyor, her olayla benim aramda bir bağlantı kuruyordum. alınganlığım arşa çıkmış, insan ilişkilerim bozulmuştu. normalde araba kullanmaktan korkan ben o dönem arabayla hız yaptığımdan dolayı kaza yaptım. insanlar bende gariplik olduğunu farketti ve beni psikiyatriye başvurmam konusunda yönlendirdi. hemen göztepe eah'a başvurdum, psikiyatrist bipolar bozukluk tanısı koydu ve manide olduğumu söyledi. ilaç tedavisi uygulandığında maniden çıktım ama bu sefer de depresyona girdim. geçmişi, hastalık döneminde yaptığım hataları unutamıyordum.... insanlardan nefret ediyor, intiharı düşünüyordum. ama kızdığım insanlar cezalandırılmaya değmezdi. intihar etmedim.(yoksa bu yazıyı yazamazdım dimi, haha) zaman ve ilaçlar beni iyileştirdi, depresyondan çıktım. ama bu hastalıktan bir iki atakla yırtmak pek görülen bir şey değil. bende de öyle olmadı.. birkaç kere yine depresyona girdim. her depresyonumda banyo yapacak, elimi yüzümü yıkayacak enerjiyi bile kendimde bulamıyordum. inanmadığım kadere isyan ediyor, kötü talihin peşimi bırakmadığını düşünüyordum. 2019 yılı gibi toplum ruh sağlığı merkezine başvurdum ancak başlarda buraya sadece psikiyatrist randevusu için geliyordum, etkinliklere katılmıyordum. 2019'un sonu gibi hastalıklarım arttı. dışarı çıkmakta zorlanıyor, otobüse binmekten, dışarıda yemek yemekten, berber koltuğuna oturmaktan, üniversitede derslere girmekten, sınavlara girmekten dahi korkuyordum. hastalık semptomlarının geçmeyeceğini düşündüğümden intihardan başka çaremin kalmadığına ve yaşamıma devam etmenin ıstıraptan başka bir şey getirmeyeceğine inanıyordum. hayata karşı umudum kalmamıştı, benim derdim "sevgilimden ayrıldım çok mutsuzum" gibi geçici şeyler değildi(tabii ki bu derdi de küçümsemiyorum), hastalığımın geçmeyeceğine olan inancımdı.(umutsuzluk bence dünyadaki en kötü şey) ama hem geride kalan ailemi düşündüğümden(ailem ölümüme dayanamazdı) hem de yaşama içgüdüsünden(uçurumdan aşağı bakmak bile korkutucuydu) intihar etmedim. o dönem intihar etmemiş olmam bile bence başlı başına başarı ve şans. 2020 yılında koronavirüs'ün ortaya çıkması ve yasaklar çoğu insanın aksine bana iyi geldi. okul uzaktan eğitime döndü, okula gitmeme gerek kalmadığından okulumu zor da olsa atılmadan bitirebildim. 2019 yılından 2025 yılında kadar aralıklı olarak terapi aldım. 50+ seans. bu terapiler de iyi geldi. ruh sağlığı merkezindeki etkinlikler ve arkadaşlar benim sosyal becerilerimi de geliştirdi. bir sürü dünya iyisi arkadaş edindim. sanatsal becerilerimi geliştirdim. hayata katıldım. son bir yıldır son 10 yılımın en iyi bir yılı sanırım. sağlık dünyadaki bütün şeylerden daha kıymetli bence. sağlıkla kalın.....
devamını gör...
108.
yektir.
devamını gör...
109.
geçen zamanlarda kötü durumdayken ekşi sözlük'te bilgisine güvendiğim bir yazara mesaj atmıştım. bir mesajlaşma uygulaması yardımıyla iletişim kurdum kendisiyle. durumumu anlattım ve tavsiye istedim. o da "senin tavsiyeye ihtiyacın yok. benim mekanik tavsiyelerim senin üstünde bir işe yaramaz. tedavi ol, ilaç kullan, psikiyatristine git, psikoterapi al." minvalinde bir cevap vermişti. şimdi bilgisine güvenip tavsiye istediğim bu adam böyle bir cevap verirken; hastalığınızı öğrenen denyoların -tavsiye istemediğiniz halde- 86 yıllık psikiyatristmiş gibi s.k s.k tavsiye vermeleri can sıkıcıdır. bu yüzden de aileniz ve çok yakın arkadaşlarınız dışında hastalığınızdan kimseye bahsetmemeniz en iyisidir.
devamını gör...
110.
bu lanet özellikle bahar aylarında tetiklenir, ilaçsız topluma adapte olma şansı bırakmaz insana. aile, dost, akraba ayırt ettirmez.
ilaç en önemli etken, asla bırakmayın.
ilaç en önemli etken, asla bırakmayın.
devamını gör...
111.
yakın arkadaşımda olan duygudurum bozukluğu.
yaklaşık 5 sene önce, 25-26 yaşlarındayken tanısı konmuştu ve lityum ile şimdi ismini hatırlamadığım birkaç ilaç daha reçetelendirilmişti. üniversitedeyken kendisini sadece çok enerjik ve duyguları dibine kadar yaşayan biri sanıyorduk. * yaş ilerledikçe bu dibe kadar yaşama olayının ve duygusal/cinsel hayatında güvenliğini tehdit edecek derecede saçma seçimler yapması sebebiyle artık bir psikiyatriye gitme vakti geldi diye düşünmüştük. “hiçbir zaman evlenemeyeceğim? çocuğum olursa nasıl bakacağım? çocuk da yapamam. kimse beni zaten bu halimle sevmeyecek. hayatım boyunca yalnız kalacağım. istemediğim halde gelen intihar düşünceleriyle nasıl baş edeceğim” düşünceleriyle ilk bir sene gerçekten çok mutsuzdu. şimdi depresif dönemlerde yine mutsuz ve aynı şeyleri düşünüyor ama eskisi gibi değil sanırım. en azından benimle paylaştığı kadarıyla eskisi kadar kötü olmadığını düşünüyorum. *
intihar düşünceleriyle ilgili kendimizce bulduğumuz çözüm, gelecek odaklı planlar yapmak oldu. dünyanın en saçma tiyatro oyunu, konseri, sineması bile olsa hep bir hafta, bir ay sonrası olacak şekilde bilet almaya çalışıyoruz. bunlar tabi ki ne kadar efektiftir tartışılır, zaten kendisi de psikolog, ama işte kendimizce. *
depresif dönemlerinde genelde görüşmek ve konuşmak istemese de olabildiğince sevgili gibi “günaydın, iyi geceler” mesajlarını eksik etmiyoruz.
mani dönemlerinde alışveriş yapacaksa attığı ürünün (yine olabildiğince) muadili daha ucuz şeyleri araştırıyoruz. kendisi vegan olduğu için genelde "sana vegan tatlı yapacağım" diyerek kandırıp çoğu şeyde durdurduğum da oluyor. * saçma sapan erkolarla takılmasındansa evde şarap-film günleri yapmaya çalışıyoruz ama fireler tabi ki oluyor. * birbirimize karşı da hep ulaşılabilir olmaya çalışıyoruz. dışarı çıkacağımız zaman ilaç saatine denk geliyorsa ve ilacını yanına almayı unuttuysa ivedilikle eve gidiyoruz çünkü direkt bir tedirginlik ve kaşınma hali başlıyor. bu dönemdeyken bir festivalde iki gün uyumadan dans ettiğini hatırlıyorum.
bunlar tabi ki bir hasta-bakıcı ilişkisi veya bir kontrol mekanizması gibi de ilerlemiyor bu arada. kendisi durumu uzun zaman önce kabul ettiği için açık kart verdi ve tarafımca bu konulardaki müdahaleleri serbest kıldı. istemediği zaman zaten kafasına göre hareket ediyor. genelde bir anda konuşma kesiliyorsa veya uzun süre sonra cevap veriliyorsa bir işler çevirdiği anlayıp sonrasında dedikoduları alıyorum tabisi. *
ilaca ek olarak yıllardır düzenli terapi de alıyor ama ücretler aşırı pahalı gerçekten. bu psikolog ve psikiyatrist ücretlerini de artık bir gündem etmek lazım. bu nedir ya?
arkadaşım, bugüne kadar tanıdığım en dirençli ve bir şeyler için çabalayan insan olabilir. ilk zamanlar birbirimizi yıprattığımız anlar olsa da mazbut bir hayat sağlam bir ahlak ve bol bol sevgi ile durumu kotardık. *
yaklaşık 5 sene önce, 25-26 yaşlarındayken tanısı konmuştu ve lityum ile şimdi ismini hatırlamadığım birkaç ilaç daha reçetelendirilmişti. üniversitedeyken kendisini sadece çok enerjik ve duyguları dibine kadar yaşayan biri sanıyorduk. * yaş ilerledikçe bu dibe kadar yaşama olayının ve duygusal/cinsel hayatında güvenliğini tehdit edecek derecede saçma seçimler yapması sebebiyle artık bir psikiyatriye gitme vakti geldi diye düşünmüştük. “hiçbir zaman evlenemeyeceğim? çocuğum olursa nasıl bakacağım? çocuk da yapamam. kimse beni zaten bu halimle sevmeyecek. hayatım boyunca yalnız kalacağım. istemediğim halde gelen intihar düşünceleriyle nasıl baş edeceğim” düşünceleriyle ilk bir sene gerçekten çok mutsuzdu. şimdi depresif dönemlerde yine mutsuz ve aynı şeyleri düşünüyor ama eskisi gibi değil sanırım. en azından benimle paylaştığı kadarıyla eskisi kadar kötü olmadığını düşünüyorum. *
intihar düşünceleriyle ilgili kendimizce bulduğumuz çözüm, gelecek odaklı planlar yapmak oldu. dünyanın en saçma tiyatro oyunu, konseri, sineması bile olsa hep bir hafta, bir ay sonrası olacak şekilde bilet almaya çalışıyoruz. bunlar tabi ki ne kadar efektiftir tartışılır, zaten kendisi de psikolog, ama işte kendimizce. *
depresif dönemlerinde genelde görüşmek ve konuşmak istemese de olabildiğince sevgili gibi “günaydın, iyi geceler” mesajlarını eksik etmiyoruz.
mani dönemlerinde alışveriş yapacaksa attığı ürünün (yine olabildiğince) muadili daha ucuz şeyleri araştırıyoruz. kendisi vegan olduğu için genelde "sana vegan tatlı yapacağım" diyerek kandırıp çoğu şeyde durdurduğum da oluyor. * saçma sapan erkolarla takılmasındansa evde şarap-film günleri yapmaya çalışıyoruz ama fireler tabi ki oluyor. * birbirimize karşı da hep ulaşılabilir olmaya çalışıyoruz. dışarı çıkacağımız zaman ilaç saatine denk geliyorsa ve ilacını yanına almayı unuttuysa ivedilikle eve gidiyoruz çünkü direkt bir tedirginlik ve kaşınma hali başlıyor. bu dönemdeyken bir festivalde iki gün uyumadan dans ettiğini hatırlıyorum.
bunlar tabi ki bir hasta-bakıcı ilişkisi veya bir kontrol mekanizması gibi de ilerlemiyor bu arada. kendisi durumu uzun zaman önce kabul ettiği için açık kart verdi ve tarafımca bu konulardaki müdahaleleri serbest kıldı. istemediği zaman zaten kafasına göre hareket ediyor. genelde bir anda konuşma kesiliyorsa veya uzun süre sonra cevap veriliyorsa bir işler çevirdiği anlayıp sonrasında dedikoduları alıyorum tabisi. *
ilaca ek olarak yıllardır düzenli terapi de alıyor ama ücretler aşırı pahalı gerçekten. bu psikolog ve psikiyatrist ücretlerini de artık bir gündem etmek lazım. bu nedir ya?
arkadaşım, bugüne kadar tanıdığım en dirençli ve bir şeyler için çabalayan insan olabilir. ilk zamanlar birbirimizi yıprattığımız anlar olsa da mazbut bir hayat sağlam bir ahlak ve bol bol sevgi ile durumu kotardık. *
devamını gör...