çocukken inanılmaz kıymetli olan şeyler

renkli avize taşları. çocukken bunları elmas sanıp değerli şeylerle takas ederdik.

uyandığın andan akşam ezanına kadar geçen zaman dilimi. çok kıymetlidir.
çizgi film kahvaltıyla güne başlarsın sonra kendini sokağa atarsın.
akşam ezanına kadar özgürsün istediğin kadar eğlen. ezan okunur hem maç biter hem gün biter.

çikolataaaaa :)) hala öyle bu hiç değişmeyecek yemek aramda gidem de 2 çikolata alam gelem

bisiklet

eğlenmek

tasolardır. çuvalla taso biriktiren çocuklar gördüm. taso oyunlarını ben de çok severdim.

bayramlar

ben 10 saati

okuldan eve evden okula gittiğim o yol.hala rüyalarimda o yolda yürürüm.kiymetli bir seymi

kirmizi hali saha ayakkabisi. tamam lan gs liyim ama okocha iyi topcuydu. yapacak bisi yok.

günde iki saat ve üstü bilgisayar oyunu oynamak çok değerliydi.

anne veya babamın okuluma gelmesi
çalıştıkları için hiç gelemezlerdi

arka bahçemizde duran, babama ait hurdaya çıkma bir sarı mercedesimiz vardı. babam bize bırakmıştı onu. ben, kardeşim ve sadece vip arkadaşlarımız girebiliyordu. içinde oyunlar oynuyor, hayaller kuruyor, planlar yapıyorduk. toplantı yerimiz de orasıydı. şimdi bakıyorumda ne değerliymiş benim için orası. mabet bellemişim. kocaman bahçemizde sığındığım yerlerden biriydi.

sokakta oyun oynamak.

kurdale


çocukluğumda babama hediye paketleri gelirdi. şimdilerde kg fiyatı 500 tl üzerinde olan fıstık ezmesi paketleri mi dersin, kuruyemişler mi dersin,çikolatalar mı dersin,lokumlar mı dersin... annem gelen hediyelerin karşılıgını verebilmek için dantel etamin vs öreceğim diye didinirken, abim acaba hangisini mideye indirsem diye kutu ile birlikte kendini tüketirken, ben paketin üzerindeki kâh rafyadan kâh satenden kâh tülden envai çeşit rengarenk kurdaleleri toplama derdindeydim. çünkü o zamanlar şimdiki gibi eve her zaman bir şeyler alınmıyor, alınan şeylere hediye paketi yapılmıyor,paketli ürün diye bir kavram bilinmediğinden ev ihtiyaçları bakkaldan, manifaturadan kilo alınıyor, alınanlar ya kese kağıdına ya da saman kağıda sarılıp pembe beyaz iple bağlanıyordu.

hayatıma renk katmak için mi bilmiyorum o rengarenk kurdaleleri odanın bir duvarına astığım ipin üzerinden sarkıtırdım. rafya ipleri makasla kıvırcık hale getirirdim. bir defasında bizim arabayı gelin arabası yaptılar. o zamanlar gelin arabasını süslerken çok kalın rafya ipler kullanılırdı. tüm düğün boyunca arabanın başında nöbet bekledim rafyalarımı çalmasınlar diye. eve gelince de rafya iplerle kendime bir nevi sahne hazırladım, sonra da önüne geçip abimin kasetlerinden play back yapıp oyuncak hayvanlarıma ve bebeklerime aylarca konser verdim. taşınırken annem hepsini halı ve kilimleri sarmak için kullandı!!!

şimdi söylesem inanmazsınız çünkü inanılmaz *

taso, bilye ve atari

tereyağlı ve salçalı ekmek ile sokakta oynayanların arasına dalmak.
sadece sana (margarinlerin genel adı) yağı sürülmüş ekmek ile bile sokağa çıkmak çok kıymetli idi.

büyük adam olmak
büyük kadın olmak

tasolar.