insafsız zamanlardan kalan, kimsenin ettiğinin kimsede kalmaması durumu.
savaş zamanı adaletinin kişiler tarafından anlık yorumlarının icraatı.
devamını gör...
adı geçen olayla alakalı 24 nisan 2021 tarihinde joe biden’in geçmişteki abd başkanlarına kıyasla olayı soykırım olarak tanıyacağı iddia ediliyor. [kaynak: yol tv]

sözlükte olayla alakalı açılan diğer başlıklar için:
- (bkz: amerika'nın ermeni soykırımını tanıması)
- (bkz: biden’ın ermeni soykırımı iddiasını kabul etmesi)
devamını gör...
tabi lan manyak mısın? şu resim ortada iken kimseye bir şey izah edemezsiniz.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
iddia değildir. iddia demek kafa sözlüğün sansürcülüğüdür.
hrant'tan, sevag'a devam etmektedir.
devamını gör...
tuncay özkan'ın yaraya tuz bastım adlı kitabını okuyarak hakkında iyi kötü bir hükme varabileceğiniz iddia.
devamını gör...
"soykırıma" uğramış bir millet çıkıp vahşice ve kalleşçe onlarca türk diplomatı öldürebiliyor. yersen. ayar oluyorum işte bu duruma.

üstelik zamanında osmanlı çok güçsüz bir ülke değildi, hala 1. dünya savaşında mlyonlarca askeri bulunan dev ordulardan birisiydi ve istese yeryüzünde tek ermeni bırakmazlardı. soykırım denilen zırva zaten çıkıp da siyasi mecralarda konuşulacak bir konu değildir. tarihçiler çıksın meydana sunsun delillerini.

bugün yatıp kalkıp binlerce kez şükretmek lazım ki ermenistan, türkiye kadar güçlü bir ülke değil. yoksa bu vahşiler, 106 yıl önce yapamadıklarını bugün aleni bir şekilde yaparlardı. medeniyetin koruyucusu olan avrupa ve abd de sadece izlemekle yetinirdi.

daha aylar önce, şehit olmuş azerbaycanlı askerlerin naaşlarını domuzlara yedirip fotoğraflarını paylaştılar.
devamını gör...
soykırım olup olmadığından ziyade günümüzde uluslararası siyasette bir baskı aracı olarak kullanılmaktadır.
devamını gör...
ermenilerin yaptığı soykırımlardır.
ermeni komitacıları, bizzat ermeni devleti ve çeteleri aracılığıyla yapılan 1990 hocalı, 1920 sarıkamış, kars, van, ağrı, muş ve erzurum soykırmlarıdır.
bunları görmeyen ya ermeni dir, ya ermeni yanlısıdır ya da kördür.
devamını gör...
kayıkçı kavgası yahu bu, boşuna nefes tüketiliyor. bu toprakların tarihi katliamlarla, barbarlıklarla, vahşetlerle doludur ve bunların müsebbibleri tabii ki hiçbirini kabul etmeyecek.soykırım, katliam , büyük felaket her ne diyorsan umurumda değil. yüz binlerce insan öldü, kimi kötü şartlar yüzünden kimi doğrudan dedeleriniz tarafından öldürüldü. tabii ki kabul etmeyeceksin, yüzleşmeyeceksin tarihinle. çünkü senin böyle bir derdin yok, yukarda da ifade edildiği gibi sen bugün de fırsatını bulsan aynısını yapacaksın zaten. uzayda aramayın bu katliamların sorumlularını, sivas'a bakın, çorum'a bakın, maraş'a bakın.6-7 eylül'e bakın.gazi olaylarına bakın, gezide döve döve insan öldürenlere bakın. aynı kişiler bunlar, her zaman birilerini katledebilirler.
devamını gör...
24 nisan 1915
rus ve ingiliz kışkırtmaları sonucunda meydana gelen isyan ve katliamlar karşısında osmanlı hükümeti, herhangi bir önleme başvurmadan önce ermeni patriği, ermeni milletvekilleri ve ermeni cemaatinin ileri gelenlerine "ermenilerin müslümanları arkadan vurmaya ve katletmeye devam etmeleri halinde gerekli önlemleri alacağını" bildirmekle yetinmiştir. ancak, olaylar durmak yerine giderek yoğunlaşınca, ordunun bir çok cephede savaş halinde bulunması nedeniyle cephe gerisinin emniyete alınması ihtiyacı doğmuştur.

bu maksatla, 24 nisan 1915 tarihinde ermeni komiteleri kapatılarak, yöneticilerinden 2345 kişi devlet aleyhine faaliyette bulunmak suçundan tutuklanmıştır. osmanlı hükümeti'nin bu kararı üzerine hareket geçen eçmiyazin katalikosu kevork, abd cumhurbaşkanı'na şu telgrafı göndermiştir:

"sayın başkan, türk ermenistanı'ndan aldığımız son haberlere göre, orada katliam başlamış ve organize bir tedhiş ermeni halkının mevcudiyetini tehlikeye sokmuştur. bu nazik anda ekselanslarının ve büyük amerikan milletinin asil hislerine hitap ediyor, insaniyet ve hıristiyanlık inancı adına, büyük cumhuriyetinizin diplomatik temsilcilikleri vasıtasıyla derhal müdahale ederek, türk fanatizminin şiddetine terkedilmiş türkiye'deki halkımın korunmasını rica ediyorum."

başpiskopos kevork'un telgrafını, rusya'nın washington büyükelçisi'nin abd'deki temasları izlemiştir. bütün olup biten, yasadışı ermeni komitelerinin kapatılması ve elebaşlarının tutuklanması olmasına rağmen, olayı bir "katliam" gibi göstermeye çalışan ermeniler, başta abd ve rusya olmak üzere, çeşitli sömürgeci devletleri kendi saflarına çekmeye çalışmışlardır.

diaspora ermenilerinin her yıl sözde "ermeni soykırımının yıldönümü" diye andıkları 24 nisan, devlet aleyhine faaliyette bulunan ve masum insanları katleden 2345 komitecinin tutuklandığı tarihtir. görüldüğü gibi bu tarih, sözde soykırım şöyle dursun, sözde soykırım iddialarına temel oluşturduğu iddia edilen "yer değiştirme" uygulamasıyla bile ilgili değildir.

kaynak:
gürün, kamuran, ermeni dosyası, ttk basımevi, ankara 1983, s. 210-21
devamını gör...
techir esnasında maalesef birçok ermeni; hastalık, açlık, başıbozuk memurlar ve bir takım çeteler gibi sebeplerden dolayı öldüler. devlet veya otoriteler tarafından planlanan bir soykırım olduğunu düşünmüyorum. ayrıca 19.yüzyılda ermeni çetelerinin ev baskınlarını, hamile kadınların karnından bebeklerini aldığını ya da 20.yüzyılda asala'nın canlı bombalarını, bizim entel cihangir tayfası hiç konuşmuyor. onlar sakine cansız'ı rahmetle anmakla meşguller.
devamını gör...
bi kere tarih dersi için başladık köy köy gezmeye aslında konu soykırımla alakasız bir şeydi ama eski zamanlardan konuşurken çoğu yaşlının dilinde bu mesele vardı. şunu söyleyebilirim bence bir soykırım var yoksa bile tehcir kanununda büyük bir eziyet var. tabi şimdi kimse bana çirkefleşmesin ben duyduğumu yazıyorum. bi tane amcanın söyledikleri:
“ bize fetva gibi bir şey çıkardılar bilmem kaç (ermeni’ye kürtçe bi şekilde hitap ettiği için yazamıyorum) öldürürsen cennete gidersin. bazıları çok gaddarlaşıyordu onları arka arkaya alıp acaba mermi kaç kişiden geçer diye deniyorlardı”
şu an tarihsel empati yapılınca ne kadar doğru yanlış bilinmez . birden bire kimse kimseyi öldürmez fakat ortada büyük bir eziyet var en azından bunu kabullenmek gerekir.
devamını gör...
erzurum'da yaşlı bir dedenin gözyaşları içinde ailesinin, akrabalarının nasıl katlediğini anlattığını dinledim. aynı hikayeyi yaşlı bir ermeniden de dinleyebilirsiniz.

ermeniler olaylara tek taraftan baktıkları ve milliyetçilikten akıllarını yitirdikleri için kabul edemedikleri bir şey var. kendi yaptıkları katliamları görmezden geliyorlar. aynı şey bizim milliyetçilerde de mevcut.

1800'lerin sonundan başlayarak karşılıklı boğazlaşma şeklinde olmuş, gücü elde etme uğruna her iki taraftan da yüzbinlerce masum insanında öldüğü olaylar.

tarihi güçlü olan yazdığından soykırım olarak kabul ettirilmeye çalışılan iddia.
devamını gör...
(bkz: tehcir) ve (bkz: soykırım) kavramlarını iyice okuyun bence, evet o yıllarda maalesef her iki taraf içinde üzücü olaylar yaşandı ve bunun sonucunda anadolu'nun iç güvenliğini sağlamak için ermeniler tehcire zorlandı.

bu olaylar tarihte yaşanmış olup politikacıların ağızına sakız edilecek bir konu değildir, bu ülke kaç yıldır diyor uluslararası arşivleri döksün herkes (bakın herkes ingiliz, rus, fransız dahil), objektif bir şekilde tarihçiler değerlendirsin yargı kararını versin, eee sonuç nerde mangalda kül bırakmayanlar? çünkü biliyorlar ki iddia ettikleri gibi ermeniler etrafa çiçek dağıtarak yaşamlarını sürdürürken türkler gelip onları öldürmedi.

alta bir link bırakıyorum geçen sene açıklanan ingiliz arşiv belgeleri mevcut açın okuyun* orada ermenilerin savaştan önce bile ruslar tarafından kullanılmaya çalışıldığını ve silahlandırıldıklarını, savaş esnasında aktif şekilde rus ordusuna katkı sağladığını, köy yağmalarını, bazı türk eşkiyaları, türkler, kürtler ve ermeniler arasındaki gerilimi, halkın ermenileri tehtit ettiği zaman türklerin tutuklandığını vs her iki tarafın birbirine yaptığı haltlar yazıyor. bunun gibi açıklanmayan bütün arşivler dökülsün ortaya böyle politik kararlarla daha fazla saygısızlık yapılmasın.



son olarak şunu da unutmayın türkiye cumhuriyeti devleti bu topraklar üzerinde osmanlı imparatorluğuna isyan ederek kurulmuştur tıpkı yunanistan, bulgaristan, arabistan gibi, ve zamanında bu ülkelerle birlikte osmanlı'dan kalan borçlardan payına düşeni ödeyerek tam anlamıyla bağımsız bir ülkedir. öyle ben para istiyorum şu toprak benim gibi ithamlarda kimse bulunamaz.
devamını gör...
bir ulusalcı olarak soykırım kabul edilmesinin bizim için daha iyi olacağını düşünüyorum. her yıl onlar iddia edip biz savundukça konu daha çok gündeme geliyor, sürekli batılı devletler bunu bize karşı şantaj unsuru olarak kullanıyor. ermeniler istediklerini alıyor yani.

öte yandan bence bizim yapmamız gereken 1915 yılında ortada türkiye cumhuriyeti olmadığını hatırlatmak. türkiye cumhuriyeti osmanlı'nın devamı değil yeni bir devlettir. 105 yıl önce saltanatla yönetilen bir devlette olmuş olaylardan sorumlu tutulmamız çok anlamsız. üstelik osmanlı'nın dış borcu lozan'da kendisinden kopan devletlere pay edilmedi mi? talat paşa'nın doğum yeri bulgaristan, cemal paşa'nın yunanistan. tehcir kanunu'nun kabulünde ve uygulanmasında yer alan devlet adamları ve askerlerin eminim çoğu yabancı kökenliydi.

hal böyleyken soykırımın kabul edilmesi dünyanın sonuymuş gibi davranmaya bence gerek yok. bundan göreceğimiz fazla bir zarar olacağını da düşünmüyorum. ha soykırım tartışmaları siyasi mi? kesinlikle. bilhassa ingiltere, fransa ve amerika'nın tarih içinde gerçekleştirdiği katliamlarla boy dahi ölçülemez tehcir olayları. gelgelelim tarihi güçlüler yazıyor.
devamını gör...
dünya genelinde sözde ermeni soykırımını anma günü 24 nisandır. 24 nisan 1915 günü başkent istanbul'da bazı ermeni elebaşlarının evleri ile kiliseler basıldı, bir orduyu donatacak kadar silah ve patlayıcı ele geçirildi, pek çoğu tutuklandı. mayıs ayında ise çıkarılan tehcir kanunu ile savaş zamanında olunduğundan bölge halkının güvenliği için göç ettirilmesi gerekli görülmüştür. baktığınız zaman kanunun çıkarılma sebebi zamanın taşkınlık zaman ermeni komiteleri, çeteleri idi. soykırım iddiasını güçlendirecek, kesin olarak ortaya koyacak argümanlarda ellerinde bulunmamasına rağmen her sene 24 nisan da abd'nin iki dudağına bakmaktayız, soykırım mı diyecekler yoksa büyük felaket mi diyecekler diye. baktığınız zaman halil inalcık, bernard lewis, ilber ortaylı gibi ünlü tarihçilerimiz de bu durumun soykırım olarak nitelendirilemeyeceğini dile getirmektedirler. birçok kez diplomatik ortamda, konuyu masaya yatıralım denilmesine rağmen de ermeni tarafı bu durumu kabul etmemektedir. kaldı ki toplu mezarlarda yapılan çalışmalarda sadece ermeni cesetlerine değil de türk cesetlerine de rastlanılmakta. ayrıca ermeni terör örgütü asala'nın geçmişten günümüze kadar yaptığı faaliyetler de her ne hikmet ise akıllara gelmemekte.

(not: hocalı katliamı'nda ermeni bir doktor, bir çocuğun derisini canlı bir şekilde yüzmüş ve çocuğun 7 dakikada vefat ettiğini gururla kendi kitabına yazmıştır).
devamını gör...
moderatörler arasındaki hdpliler sağolsun ara ara yazdıklarımı siliyor,bu başlığa yazdığımı da silmiş yine,sebep?
reklam yapıyormuşum?
kuşa taksan kuş ters uçacak kafaya sahip olunca böyle oluyor.
hayırdır abisi ürün mü tanıtıyoruz?
neyin reklamını yapmışız? de hele!

provakasyon demişsin bir de?
ciddi misin torbacın mı kaliteli?
bana yalan yere cinayet yıkacaklar ben yapmadığımı ispat ile yükümlü olacam ona rağmen göz önündeki gerçeklere rağmen yine yalancılıkla suçlanacam bu beni provoke etmek olmuyor mu kafası güzel mod arkadaş?
beni provoke eden yazılar neden duruyor?
ermeni taparların hisslerine dikkat ettiğin kadar benim hislerime niye dikkat etmiyorsun?
yoksa sizin de “türk” ve türk’e dair şeylere “alerjiniz mi var?”

karabağ da ne yaptıklarını gözümle gördüm
daha detaylı bilgi istiyorsan mod arkadaş yusuf ziya arpacık komutanın kitaplarını okursun o yine merhametli yazmış daha sert olanları istersen çay demle gelip ben anlatayım,ben anlatayım sana ermeni vahşilerin eline esir düşmüş tilla’nın çektiği işkenceleri,var mı çayın?
var mı dinleyecek yüreğin?

al bu da sana son not olsun
ermeni vahşilerin katl ettiği türk’lere dair kısa bir kaç not!


osmanlı arşivleri 1910-1922 yılları arasında 523.000 türkün ermeni çeteleri tarafından öldürüldüğünü belirtmektedir.[88] fransa dışişleri bakanlığı'ndan rusya'nın paris büyükelçiliğine gönderilen 14 mayıs 1915 tarihli bir yazıda, van isyanı sırasında bölgede yaklaşık 6000 müslümanın öldürüldüğü belirtilmektedir.[89][90] rus bir general, ermeniler tarafından müslümanlara karşı tecavüzlerin de gerçekleştirildiğini söylemiştir.[91] 19 ağustos 1915'te dönemin avusturya büyükelçisi "ermeniler tarafından türklere karşı yapılan büyük ölçekte katliamlar"dan bahsetti.

wikipedia
devamını gör...
aslı olmayan iddiadır.
esas soykırımı türk ve kürt erkekleri savaştayken ermeni çeteleri türk ve kürt yerleşkelerinde uygulamışlardır. savaştan dönen erkekler intikam almak isteyeceklerinden ötürü bölgesel sivil çatışmalarının önüne geçmek için dönemin hükümeti tarafından tehcir kanunu çıkarılarak ermeniler göç ettirilmiştir.

bu soykırımı savunan devlete karşı, devletimizin “alın gelin tarihçilerinizi, arşivlerimizi açalım ve bu meseleyi çözelim” çağrısına neden lâl olunmaktadır?
devamını gör...
içimizdeki taşnak artıkları, hoybun sevdalılarına önce söylemiştik ki yine yazmak icap etti hem de türkiye cumhuriyeti devleti kurucusu başbuğ gazi mustafa kemal atatürk'ün sözleri ile yazalım ki görelim kim gaddar kim cani, kim iyi niyetli, tabi ki sonuna kadar okumaya üşenmezlerse; ayrıca ermeni katillerin zulümlerini anlatan başka belgeler mevcuttur ki başka bir başlığın konusu olabilir. neyse bakalım ne diyor gazi başbuğ atatürk:

"türk ocağında esnaf cemiyetinin çayında idare heyeti başkanı ahmet remzi (yüregir)’nin söylevi üzerine:

adana’nın saygıdeğer sanatkârları!
hepinizi samimiyetle, takdirle, sevgiyle selâmlarım. arkadaşımızın verdiği açıklamadan son derece memnun oldum. bir milleti yaşatmak için birtakım temeller lâzımdır ve bilirsiniz ki, bu temellerin en önemlilerinden biri sanattır. bir millet sanattan ve sanatkârdan mahrumsa tam bir hayata sahip olamaz. böyle bir millet bir ayağı topal, bir kolu çolak, sakat ve hasta bir kimse gibidir. hatta kasdettiğim manayı bu söz de ifadeye yeterli değildir. sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur. yalnız şunu söyleyeyim ki, milletlere yalnız sanatkâr yetiştirmek yeterli değildir. insanlar tek başına çalışırlarsa başarılı olamazlar. çünkü allah insanları yaratırken onlara öyle bir ihtiyaç vermiştir ki, her insan hemcinsi insanlarla çalışmağa mecbur ve mahkûmdur. bu ortaklık faaliyeti âdeta bir ilahi ihtiyaç olunca, maksatları birleştirmenin nasıl mecburiyet olduğunu kolayca anlarız. ilk gerçek olarak anlarız ki, herhangi bir sanatta güvenle ilerleme arzu edilirse aynı meslek ve sanatta bulunan insanların dayanışma altına girmesi lâzımdır. sizlerin bir yıl önce kendi sanatlarınız dahilinde birer şekil aldığınızı işitmek ve kurduğunuz cemiyetle bu şekillerin böyle umumi bir bütün meydana getirdiğini görmek, benim için en ciddi ve en şerefli bir bahtiyarlıktır. bir millet sanata önem vermedikçe büyük bir felâkete mahkûmdur. birçok unsurlar o felâketin derecesini fark etmez. fark ettiği gün de ne kadar müthiş bir faaliyetle çalışmak lâzım geldiğini tahmin eyleyemez. artık tarihe karışan osmanlı hükûmeti, yazık ki asırlarca yanlış bir zihniyet sahibi oldu. çünkü onlar sanatı ve sanatkârları kendi milletlerinden yetişmiş görmekten zevk almazlardı. hatta en büyük osmanlı padişahlarından biri, zannedersem kanuni sultan süleyman, askerlerinden bir türk müslümanın saraçlık sanatına sahip olduğunu görünce, son derece üzülmüştü. onların bakışında sanatkârların gayri müslimden olması tercih edilirdi. onlar sanattaki hayat kaynaklarını başka milletlerin elinde bulundurmanın zararlarını göremiyorlardı. asil milletimiz sanattan mahrumdu. sanatkârlar azdı. var olanlar da sanatta gereken derecede yetenekli değildi. arkadaşımız söylevinde demişlerdir ki, adana’mıza hâkim olan diğer unsurlar, şunlar, bunlar, ermeniler sanat ocaklarımızı işgal etmişler ve bu memleketin sahibi gibi bir durum almışlardır. şüphesiz haksızlık ve küstahlığın bundan fazlası olamaz.ermenilerin bu verimli ülkede hiçbir hakkı yoktur. memleketiniz sizindir, türklerindir. bu memleket tarihte türk’tü, o halde türk’tür ve sonsuza dek türk olarak yaşayacaktır. gerçi bu güzel memleket eski asırlardan beri çok kere yabancı istilâlarına uğramıştı. başlangıçta türk ve turanî olan bu ülkeleri iranîler zaptetmişlerdi. sonra bu iranileri mağlûp eden iskender’in eline düşmüştü. onun ölümüyle memleketler paylaştırıldığı zaman adana kıtası da silifkelilerde kalmıştı. bir aralık buraya mısırlılar yerleşmiş, sonra romalılar istilâ etmiş, sonra doğu roma yani bizanslılar eline geçmiş, daha sonra araplar gelip bizanslıları koymuşlar; en sonunda asya’nın göbeğinden tamamen kaynayan türkler soyundan ırkdaşlar buraya gelerek memleketi, geçmiş ve asli hayatına iade ettiler. memleket en sonunda yine gerçek sahiplerinin elinde karar kıldı. ermeniler ve diğerlerinin burada hiçbir hakkı yoktur. bu bereketli yerler koyu ve öz türk memleketidir. arkadaşlar, bu memleketin halkı üzerinde kimsenin hak ve yetkisi olmadığı gibi, bu memleketi dışarıya muhtaç ettirmemek de size ait olan bir görevdir. sanatın önemini takdir etmeli ve bu takdirin bugününün gereklerine göre, lâzım gelen araçlara yönelmekle olacağını anlamalıyız. sizler ki çok çalışıyorsunuz. çok çalışanlar o oranda havaya, sakinliğe, dinlenmeye muhtaçtırlar.

hâkimiyeti milliye 21 mart 1923

devam edelim;

26 şubat 1921’de amerikalı gazeteci clanence k. streit, kurtuluş savaşı'nın önderini merak edip, tüm dostlarının ikâzlarına rağmen amerika'dan ankara'ya gelir.

yüce atatürk, istiklâl mücadelemizdeki haklılığımızı tüm dünyaya duyurmak için amerikalı gazetecinin bu ziyaretine çok önem verir. amerikalı gazetecinin tüm merak ettiği soruları cevapladıktan sonra konu ermeni tehcirine gelir. büyük önder bundan 94 yıl önce der ki:

"düşmanca ithamda bulunanların sürdükleri büyük mübalağalar dışında ermenilerin tehciri meselesi aslında şuna inhisar etmektedir:

rus ordusu 1915’de bize karşı büyük taarruzunu başlattığı bir sırada o zaman çarlığın hizmetinde bulunan taşnak komitesi, askeri birliklerimizin gerisinde bulunan ermeni ahalisini isyan ettirmişti.

düşmanın sayı ve malzeme üstünlüğü karşısında çekilmeye mecbur kaldığımız için kendimizi daima iki ateş arasında kalmış gibi görüyorduk. ikmal ve yaralı konvoylarımız acımasız bir şekilde katlediliyor, gerimizdeki köprüler ve yollar tahrip ediliyor ve türk köylerinde terör hüküm sürdürülüyordu.

bu cinayetleri işleten saflarına eli silah tutabilen bütün ermenileri katan çeteler, silah, cephane ve iaşe ikmallerini, bazı büyük devletlerin daha sulh zamanından itibaren kendilerine kapitülasyonların bahşettiği dokunulmazlıklardan istifade ve bu maksada matuf olarak büyük stoklar husule getirmeye muvaffak oldukları ermeni köylerinde yapıyorlardı.

ingilizlerin sulh zamanında ve harp sahasından uzak olarak irlanda’ya reva gördüğü muameleye hemen hemen kayıtsız bir şekilde bakan dünya efkarı, ermeni ahalinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldığımız karar için bize karşı haklı bir ithamda bulunamaz.

bize karşı yapılmış olan iftiraların aksine, tehcir edilmiş olanlar hayattadır ve bunlardan ekserisi şayet itilaf devletleri bizi tekrar harp etmeye zorlamasa idi evlerine dönmüş olurlardı."

clarence k. streit-bilinmeyen türkler, çeviri heath w. lowry, sayfa 213

devam edelim az gelirse :

"m. kemal atatürk

söylev’de (nutuk’ta) ermeni konusu

genel durum ve görünüş

ulusal kuruluşlar, bunların siyasal amaç ve hedefleri

“…vilayet-ı şarkiye müdafaa-i hukuk-ı milliye cemiyeti’nin kuruluş amacı da (tüzüklerinin 2. maddesi), doğu illerinde oturan bütün halkın dinsel ve siyasal haklarının serbestçe kullanılmasını sağlayacak meşru yollara başvurmak, bu illerdeki müslüman halkın tarihsel ve ulusal haklarını gerektiğinde uygarlık dünyası karşısında savunmak, doğu illerinde yapılan zalimlik ve cinayetlerin nedenleriyle bunları işleyenler ve neden olanlara ilişkin yansız soruşturma yapılarak suçluların hızla cezalandırılmalarını istemek. yerli halk ile azınlıklar arasındaki anlaşmazlığın giderilmesine ve eskiden olduğu gibi iyi ilişkilerin sağlamlaştırılmasına çabalamak, savaş durumunun doğu illerinde yarattığı yıkım ve yoksulluğa, hükümet katında girişimlerde bulunarak elden geldiğince çare aramaktan ibaretti.

istanbul’daki yönetim merkezinden verilmiş olan bu direktife uygun olarak erzurum şubesi, doğu illerinde türk’ün haklarını korumakla birlikte, ermeni göçü sırasında görülen kötü davranışlarla halkın hiçbir ilgisi bulunmadığını, ermeni mallarının rus istilasına kadar korunduğunu, buna karşılık müslümanlara pek gaddarca davranıldığını üstelik verilen buyruğa aykırı olarak, göçten alıkonan bazı ermenilerin koruyucularına karşı yaptıkları kötülükleri, güvenilir belgelerle uygarlık dünyasına duyurmaya ve doğu illerine dikilmiş olan hırs yüklü bakışları etkisiz bırakacak çalışmalar yapmaya karar veriyor…

“…vilayat-ı şarkiye müdafaa-i hukuk-ı milliye cemiyeti’nin kuruluşuna yol açan asıl neden ve düşünce, doğu illerinin ermenistan’a verilmesi olasılığı oluyor. bu olasılığın gerçekleşmesinin de doğu illeri nüfusunda ermenilerin çoğunlukta gösterilmesine ve tarihisel haklar bakımından onlara öncelik tanınmasına çalışanların, bilimsel ve tarihsel belgelerle dünya kamuoyunu aldatmayı başarmalarına ve bir de müslüman halkın ermenileri topluca öldüren barbarlar olduğu iftirasının bir gerçekmiş gibi benimsenmesine bağlı olduğu düşüncesi ağır basıyor. işte bundan dolayıdır ki dernek, aynı gerekçeye dayanarak ve aynı yollardan yürüyerek tarihsel ve ulusal hakları savunmaya çalışıyor...”

kışkırtmalar

“beyler, amasya’da görüşmelere başladığımız 20 ekim günü, alınan bilgilerin özeti şuydu: istanbul’da, hürriyet ve itilaf partisi, askeri nigahban derneği ve muhipler derneği bir blok kurdular. bu blokla, ali kemal ve sait molla gibi kimseler, azınlıkları sürekli olarak kuvayı milliye aleyhine kışkırtmaya başladılar. rum ve ermeni patrikleri, kuvayı milliye aleyhine itilaf devletleri temsilcilerine başvurdular. ermeni patriği zaven efendi, neologos gazetesi’nde yayımladığı bir mektupla, son ulusal mücadele hareketinden dolayı ermenilerin göç etmekte olduklarını ilan etti…”

çürüksulu mahmut paşa’nın demeci

“…ayan üyelerinden çürüksulu mahmut paşa, bosphore gazetesi yazarlarından birine, siyasal durumumuzla ilgili bir demeç vermişti. mahmut paşa’nın o tarihlerde, barış hazırlıkları kurulu üyesi olduğunu da anımsarsınız. paşa’nın 31 ekim 1919 tarihli tasvir-i efkar gazetesi’nde yayımlanan demecini, 17 gün sonra sivas’ta okudum. “ermenilerin aşırı isteklerine hak vermemekle birlikte, sınırlarda bazı düzeltmelerin yapılmasına razı oluruz.” ifadesi dikkatimi çekti. doğu anadolu’da ermenistan lehine toprak ödünlerinde bulunulacağına söz verme anlamı taşıyan bu tümcenin, barış kurulu üyesi olan bir devlet adamınca söylenmiş olması, gerçekten üzerinde düşünülmeye ve şaşkınlıkla karşılanmaya değerdi. bu nedenle 17 kasım 1919 tarihinde, çürüksulu mahmut paşa hazretleri’ne yazmayı yararlı saydığım bir telgrafta, demecindeki işaret ettiğim tümceden dolayı, “doğu anadolu halkının pek haklı olarak son derece üzgün ve kırgın olduğunu belirttikten sonra, erzurum ve sivas kurultayları’nın kararları gereğince, ulusun ermenistan’a bir karış toprak terk etmeyeceğini ve üstelik hükümet, böyle acı bir zorunluluğa boyun eğerse ulusun, kendi haklarını bizzat savunmaya kararlı olduğunu ve bunun bütün dünyaya ilan edilmiş bulunduğunu” yazdım ve bu ulusal azim ve kararın herkesten önce, barış hazırlıkları kurulu’nun sayın üyelerince bilinmesi ve ona göre hareket edilmesi gereğini arz ettim…”

aldatıcı söz vermeler, ağır iftiralar

“efendiler, istanbul’dan gönderilen 19 şubat 1920 tarihli yazıda, “ingiliz dışişleri bakanlığı’ndan istanbul’daki siyasal temsilciliğine gelen ve siyasal temsilcilikçe de resmen hükümete yapılan sözlü bildirimde, padişahlık başkentinin osmanlı devleti’nde bırakıldığı bildirilmiş; ancak bununla birlikte, ermeni katliamının durdurulması ve yunanlılarla bütün itilaf devletleri’nin güçlerine karşı olan tutumumuzun değiştirilmesi istenmiş; tersi durumda barış koşullarının değiştirilmesinin muhtemel bulunduğu da ayrıca ifade edilmiştir.” denilmekte ve kimi hususlar, özellikle “şikayete yol açacak en küçük olaylara bile meydan bırakılmaması” tavsiye edilmekteydi.

beyler, bu sözlü vaadin arkasındaki anlam ve amaç ne olabilirdi? yunanların, fransızların ve daha başkalarının işgali altında bulunan yurt topraklarından başka, istanbul’un da alınması kararlaştırılmıştı. ancak ileri sürülen koşula uyulursa istanbul’u almaktan vazgeçeriz, mi denilmek isteniyordu? yoksa yunanların, fransızların, italyanların işgalleri zaten geçicidir, itilaf devletleri yalnız istanbul’u alacaktı, ancak teklif ettikleri koşula uyarsak onu da bırakacaklardır; anlamı mı çıkarılıyordu? ya da beyler, itilaf devletleri kuvayı milliye’nin işgal bölgelerinde, işgal güçlerine karşı kurduğu cepheleri bozdurmaya ve açtığı savaşları, giriştiği hareketleri durdurmaya, istanbul hükümeti’nin gücünün yetmeyeceğini çok iyi anladıklarından, yunanlar da dahil olmak üzere, itilaf devletlerine karşı yapılan saldırının önlenememiş ve aslı olmayan ermeni katliamına son verilmemiş olduğu bahanesiyle istanbul’u da mı işgal etmek niyetindeydiler? daha sonraki olaylar, bu son tahminin doğru olduğunu göstermiştir, sanırım. ne var ki istanbul hükümeti’nin ingiliz temsilciliğinin teklifinden böyle bir anlam çıkarmaya yanaşmamış, tersine umuda kapılmış olduğu görülüyordu.

beyler, yapılmış olan teklifin ne derece yersiz olduğu hususunda bir fikir verebilmek için, biz de o günlerle ilgili bazı durumları anımsayalım. kuşku edilmemek gerekirdi ki ermeni katliamı konusundaki sözler, gerçeğe uygun değildi. tersine, güney bölgelerinde, yabancı güçlerce silahlandırılan ermeniler, gördükleri koruyuculuktan cüret alarak bulundukları yerlerdeki müslümanlara saldırmaktaydılar. intikam düşüncesiyle her yanda insafsız bir biçimde öldürme ve yok etme siyaseti gütmekteydiler. maraş’taki feci olay bu yüzden çıkmıştı. yabancı güçlerle birleşen ermeniler, top ve makineli tüfeklerle maraş gibi eski bir müslüman kentini yerle bir etmişlerdi. binlerce çaresiz ve suçsuz ana ve çocukları işkenceyle öldürmüşlerdi. tarihte bir benzeri görülmemiş olan bu vahşeti yapan ermenilerdi. müslümanlar yalnız namuslarını ve canlarını korumak için karşı koymuş ve kendilerini savunmuşlardı. yirmi gün süren maraş katliamında, müslümanlarla birlikte kentte kalan amerikalıların, bu olaya ilişkin istanbul’daki temsilcilerine çektikleri telgraf, bu faciayı yaratanları, yalanlanamayacak bir biçimde, ortaya koymaktaydı.

adana ili içindeki müslümanlar, tepeden tırnağa kadar silahlandırılmış olan ermenilerin süngülerinin baskısı altında öldürülmek tehlikesiyle her dakika karşı karşıya bulunuyorlardı. canlarının ve bağımsızlıklarının korunmasından başka bir şey istemeyen müslümanlara karşı uygulanan bu zalimlik ve yok etmek politikası, uygar insanlığın dikkatini çekecek ve onları insafa getirecek nitelikteyken tersinin yapıldığını iddia ederek ondan vazgeçilmesini istemek gibi bir öneri nasıl ciddi olarak kabul edilebilirdi?

doğu cephemizde ermenilerle savaş başlıyor

“istek buyurursanız o günlerin doğu sınırlarımızdaki ciddi işlerine geçelim: yüksek topluluğunuzca da bilinmektedir ki mondros ateşkes antlaşması’ndan beri ermeniler, gerek ermenistan içinde, gerek sınıra yakın yerlerde, türkleri toplu olarak öldürmekten bir an geri durmuyorlardı. 1920 yılının sonbaharında ermenilerce yapılan zalimlikler dayanılmaz bir kerteye (dereceye) geldi ve ermenistan seferine karar verdik. 9 haziran 1920 tarihinde, doğu bölgesinde geçici seferberlik ilan ettik. 15’nci kolordu komutanı kazım karabekir paşa’yı doğu cephesi komutanı yaptık. 1920 haziranında ermeniler, oltu’da kurulan, yerel türk yönetimine karşı hareketle, o bölgeyi ele geçirdiler. dışişleri bakanlığımızca ermenilere 7 temmuz 1920’de bir ültimatom verildi. ermeniler aynı biçimdeki hareketlerini sürdürdüler. sonunda, seferberlikten üç buçuk - dört ay kadar sonra ermenilerin kötek, bardiz bölgelerinde toplanan güçlerimize saldırmasıyla savaşa başlandı. ermeniler, 24 eylül 1920 sabahı bardiz cephesinden baskın biçiminde yaptıkları genel bir taarruzla başarıya ulaştı.

... ermeniler geri püskürtülüp girdikleri bölgelerden atıldılar. ordumuz 28 eylül sabahı ileri harekete geçti...

ordu, 29 eylülde sarıkamış’a girdi, 30 eylülde göle işgal edildi. ancak bazı nedenler ve düşüncelerle 28 ekim 1920 tarihine kadar, bir ay, sarıkamış-laloğlu hattında kaldı…

beyler, savaş alanında verilecek buyruğu bekleyen doğu ordumuz, 2 ekim 1920 günü kars üzerine hareketa başladı. düşman, direnmeksizin kars’ı terk etti. kars, 30 ekimde tarafımızdan işgal edildi. 7 kasım tarihinde birliklerimiz, arpaçay’ına kadar olan bölgeyi ve gümrü’yü ele geçirdi.

ermeniler, 6 kasımda ateşkes ve barış için başvurmuşlardır. biz de ateşkes antlaşmasının maddelerini, dışişleri bakanlığı aracılığıyla, 8 kasımda ermeni ordusuna bildirdik. 26 kasımda başlayan barış görüşmeleri 2 ocak’ta son buldu ve 2/3 ocak gecesi gümrü antlaşması imzalandı.

ulusal hükümet’in yaptığı ilk antlaşma: gümrü antlaşması

beyler, gümrü antlaşması, uusal hükümet’in yaptığı ilk antlaşmadır. bu antlaşmayla düşmanlarımızın hayallerinde ta harşit vadisine kadar uzanan türk ülkelerini kendisine bağışlamış oldukları ermenistan, osmanlı devleti’nin 1877 seferiyle yitirmiş olduğu yerleri, bize, ulusal hükümet’e terk ederek aradan çıkarılmıştır. doğudaki durumlarda önemli değişikler olması yüzünden, bu antlaşma yerine, daha sonra yapılan 16 mart 1921 tarihli moskova ve 13 ekim 1921 tarihli kars antlaşmaları geçerli olmuştur.

türkiye’ye yapılan barış teklifleri arasında karşılaştırma

kafkas sınırı:

sevr’de: türk - ermeni sınırının belirlenmesi amerika cumhurbaşkanı wilson’a bırakılmıştır. wilson, sınır olarak karadeniz kıyısında giresun’un doğusundan başlayan, erzincan’ın batı ve güneyinden, elmalı, bitlis ve van gölü’nün güneyinden geçen ve birçok noktada birinci dünya savaşı’ndaki türk - rus cephesini izleyen bir hattı göstermiştir.

mart 1921 teklifinde: milletler cemiyeti, bir ermeni yurdu kurulması için doğu illerinden ermenistan’a bırakılacak toprakların belirlenmesi için bir kurul oluşturacak, türkiye bu kurulun kararını kabul edecek.

lozan’da: bu konu ortadan kaldırılmıştır.

atatürk’ün ermeni konusuyla ilgili çeşitli başka sözleri :

“rum, ermeni gibi unsurlardan ayrı ayrı oluşan birtakım çeteler, adi hırsızlıkla, ara sıra da öldürmelerle meşgul olmuşlar, rum ve ermeni sürgünü sırasında bu unsurlardan ortaya çıkan bazı çetelerse siyasal bir kimlik kazanmışlardır. rusların istilası başlayınca, ülke içinde karışıklık yaratmak için bunlar, ruslarca da teşvik edilerek denizden de desteklenmişlerdir.

22 mayıs 1919


“ermenilerin siyasal emellerini fiilen elde etmek ve asayişi bozuk göstermek amacıyla doğu illeri içine çeteler geçireceklerini pek muhtemel görüyorum.

24 mayıs 1919


“ermenilere illerimizi peşkeş çekmeleri de (...) muhtemel bulunuyor. böyle bir durumda ingiliz birliklerinin ermenilere öncülük edeceği çok muhtemeldir. …böyle bir durumu biz düşmanlık olarak görüp saymaya, meşru topraklarımızı ve ulusal bağımsızlığımızı kurtarmak için mecburuz...”

30 mayıs 1919


“rum ve ermeni komitacılarıyla, bunların ileri gelenleri, sürekli olarak bağlantıda bulundukları ingiliz subayları ile bazı amerikan memurlarından çok yüz buluyorlar.

5 haziran 1919



“…göç ettirme sırasında merzifon'da esasen çokça kalan ermenilerin bu kez başka yerlerden de gelenler ve göçten dönenler yüzünden sayılarının sürekli artmakta olduğu merzifon amerikan mektebi'ne getirilen eşya sandıklarının üzerinde “otoman” (amerikan) markaları görüldüğünden bunların herhalde silah olduğunda kuşku bırakmıştır.

6 haziran 1919



“…ingiliz subaylarınca sevk ve idare edilen ve altı bin kişi oldukları tahmin edilen ermeni gücünün nahcivan ve havalisini işgal ettikleri...”

11 haziran 1919


“…bir ingiliz subayı ığdır'dan bayezit'e gelerek mutassarıf'a: “ingiltere himayesinde biçimlenen ermenistan'a bayezit dolaylarının da bırakıldığını, bir aya kadar onbeşbin ermeni göçmeninin, ermeni düzenli birlikleri korumasıyla, eski yurtları olan bayezit sancağına sevk edileceğini bildirmiştir…

“…doğu illerinden bir karış toprağın bile ermenistan'a bırakılmasının mümkün olmayacağı, bir tek ermeni askerinin sınırımızın bu yanına geçmesinin ateşle karşılık göreceği…

12 haziran 1919


“…doğu illeri halkının, ermeni çetelerinin acımasızlığına ve saldırılarına hedef olmuş, en büyük felaketi görmüş bir unsur olmak sıfatıyla, birlik ve özveri gereğini önce takdir ettikleri övünçle görülmektedir.”

16 haziran 1919


“…devlet ve ulusumuzun parçalanması; ermeni ve yunan tutsaklığına düşülmesi söz konusudur. altıyüzelli yıl beylik eden bir ulusun köle konumuna düşmesi kolay bir olgu değildir.

6 temmuz 1919


“osmanlı uyruğundan olan ermeni unsurları, gördükleri teşvik ve yardımın sonucuyla da ulusal namusumuzu yaralayacak taşkınlıklardan başlayarak, sonunda üzücü ve kanlı evrelere girinceye dek küstahça saldırılara koyuldular. yurdun parçalanması söz konusu ve karar olarak doğu illerimizde "ermenistan", adana ve kozan dolaylarında "kilikya" adıyla yine ermenistan… bu ulusun tutsaklığa, kölelik payesine indirilmesi ve sonunda bu devletin tarih sayfasını kapatarak sonsuzluk mezarına gömmek gibi, insanlık ve uygarlıkla ve üstelik ulusluk ilkeleriyle bağdaşmayan emeller kabul ve onay yeri bulmuş ve görülüyor ki uygulama eevresi de başlamıştır. bir istila fikri besleyen ermeniler, nahcivan'dan oltu'ya dek bütün müslüman halka baskı ve kimi yerlerde katliam ve yağma yapıyorlar. sınırlarımıza dek müslümanları mahva mahkum ve göçe mecbur ederek doğu illerimize ilişkin emellerine doğru güvenle yaklaşmak ve bir yandan da 400 bin olduğunu iddia ettikleri osmanlı ermenisi’ni bir dayanak olmak üzere ülkemize sürmek istiyorlar.

…ülkemizde külliyetli yabancı parası ve birçok propagandalar cereyan ediyor. bundaki amaç, pek açıktır ki ulusal hareketi sonuçsuz bırakmak; yunan, ermeni emellerini ve yurdun kimi önemli kısımlarını işgal hedeflerini kolaylaştırmaktır.

23 temmuz 1919



“doğuda ermeniler kızılarmak’a dek genişleme hazırlıklarına ve şimdiden sınırlarımıza kadar dayanan katliam siyasetine başladı.

4 eylül 1919)


“yurdumuz içinde bağımsız ermenilik oluşturma hedefine yönelik harekata karşı birlikte savunup direnmek esası, meşru kabul edilmiştir.

11 eylül 1919

“ermenilere hiçbir kötü kastımız yoktur. tersine onların her türlü uyrukluk haklarına tümüyle uygun davranıyoruz. bunun tersi olarak yayınlar, düzmeceden ve ingilizlerin aldatmacasından ibarettir.

21 eylül 1919.
devamını gör...
gelin bütün arşivler açık özgürce tartışalım demek 100 yıllık devlet yalanıdır. halkı iki yüzlülükle afyonlamaktır.
sözlükte bile ermeni soykırımı başlığı açmak yasak. şimdi hangi hakikati özgürce tartışıyorduk gençler?

100 yıldır başınıza her konuda ne pislik geliyorsa bu hakikat düşmanlığınız ve iki yüzlülükten geliyir. daha da uslanmıyorsunuz.

bizi öldürebilirsiniz. pardon türkler cinayet işler mi hiç? zaten 93 yılında sivasta onlarca kişiyi canlı yayında amerikalılar öldürdü. uzaylılar da öldürmüş olabilir. sonra maraş, çorum bir çok yer. kesin uzaylılar yaptı etti. neyse gelin buradayız katliama devam edin. onlarca yıl hapse atın. ama hakikat her yerden taşar. ve taşıyor.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"ermeni soykırımı iddiası" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim