günaydın sözlük
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276
277
278
279
280
281
282
283
284
285
286
287
288
289
290
291
292
293
294
295
296
297
298
299
300
301
302
303
304
305
306
307
308
309
310
311
312
313
314
315
316
317
318
319
320
321
322
323
324
325
326
327
328
329
330
331
332
333
334
335
336
337
338
339
340
341
342
343
344
345
346
347
348
349
350
351
352
353
354
355
356
357
358
359
360
361
362
363
364
365
366
367
368
369
370
371
372
373
374
375
376
377
378
379
380
381
382
383
384
385
386
387
388
389
390
391
392
393
394
395
396
397
398
399
400
401
402
403
404
405
406
407
408
409
410
411
412
413
414
415
416
417
418
419
420
421
422
423
424
425
426
427
428
429
430
431
432
433
434
435
436
437
438
439
440
441
442
443
444
445
446
447
448
449
450
451
452
453
454
455
456
457
458
459
460
461
462
463
464
465
466
467
468
469
470
471
472
473
474
475
476
477
478
479
480
481
482
483
484
485
486
487
488
489
490
491
492
493
494
495
496
497
498
499
500
501
502
503
504
505
506
507
508
509
510
511
512
513
514
515
516
517
518
519
520
521
522
523
524
525
526
527
528
529
530
531
532
533
534
535
536
537
538
539
540
541
542
543
544
545
546
547
548
549
550
551
552
553
554
555
556
557
558
559
560
561
562
563
564
565
566
567
568
569
570
571
572
573
574
575
576
577
578
579
580
581
582
583
584
585
586
587
588
589
590
591
592
593
594
595
596
597
598
599
600
601
602
603
604
605
606
607
608
609
610
611
612
613
614
615
616
617
618
619
620
621
622
623
624
625
626
627
628
629
630
631
632
633
634
635
636
637
638
639
640
641
642
643
644
645
646
647
648
649
başlık "can benim düş benim ellere nesi" tarafından 05.12.2020 11:42 tarihinde açılmıştır.
5261.
günaydın sözlük,
yaklaşık 1 aydır hayatıma yeni bir rutin ekledim. her sabah 10-15 dakika boyunca yazıyorum. ilk haftalarda belli bir konu yoktu, çalakalem aklıma geleni yazıyordum. zamanla zihnimin daha da berraklaştığını fark ettim ve uzun zamandır okuyup içindekileri uygulamayı istediğim "21 günde güç içinizde" adlı kitabı okumaya karar verdim. içinde 21 gün boyunca her güne özel ayna çalışması, günlük yazma egzersizi, kalp düşüncesi, meditasyonlar vs. var. böylece her sabah yazma rutinimi bu kitaptaki günlük yazma egzersizi ile birleştirmiş oldum ki iyi de oldu. bugünün konusu, "bedeninizi sevmek, acınızı iyileştirmek" idi. konunun açıklama kısmında geçen bir cümle, beni çok etkiledi:
"eğer hayır demeyi öğrenemezsek, o halde bizim yerimize hayır diyecek bir hastalık icat etmek durumunda kalırız."
öncelikle, "hayır" demeye hakkımız olmadığına inandığımızdan, karşımıza da hep ancak hasta olduğumuzu söylediğimizde "hayır" cevabımızı kabul edecek kaba insanlar çıkıyor çünkü aslında içten içe biz de onlarla aynı fikirdeyiz. "yorgun olsam bile ayıp olur gitmeliyim." vs.. kendi bedeninin gönderdiği sinyalleri yok sayana da kimsecikler saygı göstermiyor haliyle... öncelikle kendi içinde tüm varlığıyla dinlenmeyi hak ettiğine inandığında etrafındakiler de ona saygı duyar hale geliyorlar ki önceliğimiz, kendi içimizde huzuru sağlayabilmek olmalı... içsel huzurumuzu koruyabildiğimiz güzel bir gün olması dileğiyle...
yaklaşık 1 aydır hayatıma yeni bir rutin ekledim. her sabah 10-15 dakika boyunca yazıyorum. ilk haftalarda belli bir konu yoktu, çalakalem aklıma geleni yazıyordum. zamanla zihnimin daha da berraklaştığını fark ettim ve uzun zamandır okuyup içindekileri uygulamayı istediğim "21 günde güç içinizde" adlı kitabı okumaya karar verdim. içinde 21 gün boyunca her güne özel ayna çalışması, günlük yazma egzersizi, kalp düşüncesi, meditasyonlar vs. var. böylece her sabah yazma rutinimi bu kitaptaki günlük yazma egzersizi ile birleştirmiş oldum ki iyi de oldu. bugünün konusu, "bedeninizi sevmek, acınızı iyileştirmek" idi. konunun açıklama kısmında geçen bir cümle, beni çok etkiledi:
"eğer hayır demeyi öğrenemezsek, o halde bizim yerimize hayır diyecek bir hastalık icat etmek durumunda kalırız."
öncelikle, "hayır" demeye hakkımız olmadığına inandığımızdan, karşımıza da hep ancak hasta olduğumuzu söylediğimizde "hayır" cevabımızı kabul edecek kaba insanlar çıkıyor çünkü aslında içten içe biz de onlarla aynı fikirdeyiz. "yorgun olsam bile ayıp olur gitmeliyim." vs.. kendi bedeninin gönderdiği sinyalleri yok sayana da kimsecikler saygı göstermiyor haliyle... öncelikle kendi içinde tüm varlığıyla dinlenmeyi hak ettiğine inandığında etrafındakiler de ona saygı duyar hale geliyorlar ki önceliğimiz, kendi içimizde huzuru sağlayabilmek olmalı... içsel huzurumuzu koruyabildiğimiz güzel bir gün olması dileğiyle...
devamını gör...
5262.
günaydın canım sözlük.
bugün 15 dakika geç uyandım, aslında rutinimde çaldı alarm ama ben nedense erteledim.
hiç yapmazdım oysa ki, gece deliksiz bir uyku çektim muhtemelen ondan kaynaklı.
ellerim, sabah hiç bitmesin isteği yaşatan bir psikolojiyle gitti erteleme tuşuna.
sahi, en son ne zaman bitmesin istediğimiz bir sabah yaşadık?
dış etkenlerden bahsediyorum.
hayatınıza renk katan, bir insanın en masum olduğu o uykunun bittiği andaki "bitmesincilik" işte...
bunu sağlayan insana aşık olmalısınız.
(sadece bu his için olmayın tabi)
sevdiğiniz insan size pozitiflik aşılamalı, gün içerisinde kapalı havada güneşiniz olmalı ve hepsinin arkasında da gökyüzünde şimşekler çakarken şemsiyeniz olmalı.
sonuncusu önemli, yoksa pembe panjurlu o aşk eviniz su alır.
odalarında, koridorda yerde kovalar olan bir sevda masalı yazılmaz.
dizilerde, filmlerde görürsünüz bu sahneyi... sıcacık bir aile ortamında yerde tavandan akan sular için kovalar. siz buradan "aşk" mesajı çıkartıyorsanız tebrikler, düpedüz safsınız çünkü yönetmenin tek anlatmak istediği fakirliktir.
neyse, bu sabahki tatlı psikolojimin benzerlerini de yaşadım.
virajlı,inişli çıkışlı ama bir tarafı masmavi diğer tarafı yemyeşil yollar vardı.
evet, batı karadeniz'in o güzel yolları.
arkanda uzun yıllarca yaşadığın yeri terk etmişsin.
aile, arkadaşlar, alışkanlıklar vs... hepsini tek kalemde silmiş, kalbini dinliyorsun.
bu yollardan son defa mı geçiyorum acaba hissi var direksiyonu tutan ellerinde.
sağ şeride geçmişsin, normalden biraz daha yavaş gidiyorsun.
camlar hafif açık, o temiz ama serin havayı ciğerlerine çekiyorsun.
mabel matiz çalıyor,
aştım yolları
aşkı önüme koydum
bir zeytin dalı
bir çift göz yeter, doydum
diyor... gözünden bir damla yaş düşüyor yanağına.
yalnızsın arabada, çekineceğin kimse yok.
durmak istemiyorsun ama yaşlar durmuyor.
tesadüfen harika manzaralı bir boşluk görüyorsun 100 metre ileride, sağ sinyal tik tak tik tak.
bırakıyorsun kendini.
7 saat sürecek olan yol, 7 saat 15 dakikaya uzuyor.
15 dakika hüngür hüngür ağlıyorsun orada, dağ gibi insansın çevrene göre ama içindeki o heyecanlı korkuya yenik düşüyorsun...
ya başaramazsam?
ama başaracaksın.
başardın da işte.
yıllar sonra bir sözlük sayfasına bu anını hüzünle değil, "keyifle" anlatıyorsun.
o yolculuk sırasında çalan bir başka mabel matiz şarkısındaki
mühürledim seni kalbime
kurşunlar işlemez ciğerime
zincirledim seni kalbime
anahtarları yok denizlerde
cümlelerini derinden hissederek söylerken, şimdi işin kendini kanıtlamışlığındasın.
büyüdün artık.
hayat yıllar önce yola çıkan o çocuktan çok farklı bir noktaya taşıdı seni.
doğrular yaptın, yanlışlar yaptın.
standart toplum normlarına göre yaşamadın, eleştirildin yeri geldi.
ama hiç mecazi anlamda "ağlamadın".
hepsi gerçekti...
çok uzattım, kusura bakmayın sevgili yazarlar.
rutin günaydınlardan biri olur diye başladım, döküldü gitti öyle.
gününüz güzel, gününüz sıcak geçsin.
gülümseyecek anılar biriktireceğiniz ve kocaman sarılacağınız bir gün olsun.
bugün 15 dakika geç uyandım, aslında rutinimde çaldı alarm ama ben nedense erteledim.
hiç yapmazdım oysa ki, gece deliksiz bir uyku çektim muhtemelen ondan kaynaklı.
ellerim, sabah hiç bitmesin isteği yaşatan bir psikolojiyle gitti erteleme tuşuna.
sahi, en son ne zaman bitmesin istediğimiz bir sabah yaşadık?
dış etkenlerden bahsediyorum.
hayatınıza renk katan, bir insanın en masum olduğu o uykunun bittiği andaki "bitmesincilik" işte...
bunu sağlayan insana aşık olmalısınız.
(sadece bu his için olmayın tabi)
sevdiğiniz insan size pozitiflik aşılamalı, gün içerisinde kapalı havada güneşiniz olmalı ve hepsinin arkasında da gökyüzünde şimşekler çakarken şemsiyeniz olmalı.
sonuncusu önemli, yoksa pembe panjurlu o aşk eviniz su alır.
odalarında, koridorda yerde kovalar olan bir sevda masalı yazılmaz.
dizilerde, filmlerde görürsünüz bu sahneyi... sıcacık bir aile ortamında yerde tavandan akan sular için kovalar. siz buradan "aşk" mesajı çıkartıyorsanız tebrikler, düpedüz safsınız çünkü yönetmenin tek anlatmak istediği fakirliktir.
neyse, bu sabahki tatlı psikolojimin benzerlerini de yaşadım.
virajlı,inişli çıkışlı ama bir tarafı masmavi diğer tarafı yemyeşil yollar vardı.
evet, batı karadeniz'in o güzel yolları.
arkanda uzun yıllarca yaşadığın yeri terk etmişsin.
aile, arkadaşlar, alışkanlıklar vs... hepsini tek kalemde silmiş, kalbini dinliyorsun.
bu yollardan son defa mı geçiyorum acaba hissi var direksiyonu tutan ellerinde.
sağ şeride geçmişsin, normalden biraz daha yavaş gidiyorsun.
camlar hafif açık, o temiz ama serin havayı ciğerlerine çekiyorsun.
mabel matiz çalıyor,
aştım yolları
aşkı önüme koydum
bir zeytin dalı
bir çift göz yeter, doydum
diyor... gözünden bir damla yaş düşüyor yanağına.
yalnızsın arabada, çekineceğin kimse yok.
durmak istemiyorsun ama yaşlar durmuyor.
tesadüfen harika manzaralı bir boşluk görüyorsun 100 metre ileride, sağ sinyal tik tak tik tak.
bırakıyorsun kendini.
7 saat sürecek olan yol, 7 saat 15 dakikaya uzuyor.
15 dakika hüngür hüngür ağlıyorsun orada, dağ gibi insansın çevrene göre ama içindeki o heyecanlı korkuya yenik düşüyorsun...
ya başaramazsam?
ama başaracaksın.
başardın da işte.
yıllar sonra bir sözlük sayfasına bu anını hüzünle değil, "keyifle" anlatıyorsun.
o yolculuk sırasında çalan bir başka mabel matiz şarkısındaki
mühürledim seni kalbime
kurşunlar işlemez ciğerime
zincirledim seni kalbime
anahtarları yok denizlerde
cümlelerini derinden hissederek söylerken, şimdi işin kendini kanıtlamışlığındasın.
büyüdün artık.
hayat yıllar önce yola çıkan o çocuktan çok farklı bir noktaya taşıdı seni.
doğrular yaptın, yanlışlar yaptın.
standart toplum normlarına göre yaşamadın, eleştirildin yeri geldi.
ama hiç mecazi anlamda "ağlamadın".
hepsi gerçekti...
çok uzattım, kusura bakmayın sevgili yazarlar.
rutin günaydınlardan biri olur diye başladım, döküldü gitti öyle.
gününüz güzel, gününüz sıcak geçsin.
gülümseyecek anılar biriktireceğiniz ve kocaman sarılacağınız bir gün olsun.
devamını gör...
5263.
5264.
herkese günaydın arkadaşlar..
devamını gör...
5265.
kendini lama sanan, etrafındaki hiçbir canlıya saygı duymayan ve adabı muaşeret kurallarından bihaber insanlar hariç herkese günaydın canlarımm.*
bir süredir kalemine takmış olduğum bir yazardan alıntı bırakacağım şimdi sizlere.
"gönül yorgunluğu ne biliyor musun? gökte yıldızın kalmıyor. gölgen bir yere sığmıyor. içindeki şarkı içinde boğuluyor. penceren sokağa bakmıyor. bütün sevgi sözleri kalbinde cezaya dönüyor. kirpiklerin hiçbir güzellikle halkalanmıyor. baktığın bütün sular yeraltına çekiliyor. sevmek korkusu ayrılıktan çok önce acı veriyor. dünyanın bütün cenazeleri evinin önünden kalkıyor. her gün bir arkadaşın büyüdüğünüz zamanlarda kayboluyor. girdiğin çıktığın bütün kapıların önünde yabancı, ardında yalnızlık olup kalıyorsunuz.
ne, biliyor musun gönül yorgunluğu? kendinden soğuyorsun. inandıklarından soğuyorsun. baktığın yüzlerden soğuyorsun. içine bile bakmıyorsun artık. dünya, inandığın yitik cennet değil…"
yolunuz gönlünüzü yoran insanlardan uzak olsun e mi guzularım.* bütün güzellikler sizinle olsuuuun.
bir süredir kalemine takmış olduğum bir yazardan alıntı bırakacağım şimdi sizlere.
"gönül yorgunluğu ne biliyor musun? gökte yıldızın kalmıyor. gölgen bir yere sığmıyor. içindeki şarkı içinde boğuluyor. penceren sokağa bakmıyor. bütün sevgi sözleri kalbinde cezaya dönüyor. kirpiklerin hiçbir güzellikle halkalanmıyor. baktığın bütün sular yeraltına çekiliyor. sevmek korkusu ayrılıktan çok önce acı veriyor. dünyanın bütün cenazeleri evinin önünden kalkıyor. her gün bir arkadaşın büyüdüğünüz zamanlarda kayboluyor. girdiğin çıktığın bütün kapıların önünde yabancı, ardında yalnızlık olup kalıyorsunuz.
ne, biliyor musun gönül yorgunluğu? kendinden soğuyorsun. inandıklarından soğuyorsun. baktığın yüzlerden soğuyorsun. içine bile bakmıyorsun artık. dünya, inandığın yitik cennet değil…"
yolunuz gönlünüzü yoran insanlardan uzak olsun e mi guzularım.* bütün güzellikler sizinle olsuuuun.
devamını gör...
5266.
günaydınlar ...
devamını gör...
5267.
gün mü aydın? hiç de değil. anlatayım, görün gün nasıl aymazmaış!
evde sevgili eşimle dinlenebileceğim bir gün beklentisiyle sabaha umutla açtım gözlerimi. bizim ufaklık yani deniz bey'le sarmaş dolaş uyandık tabi ki vaktinden önce. uyku sevmiyor böcük, seveni de sevmiyor. aheste aheste hazırlanalım, kreşe mutlu mutlu gidelim dedik ama yok, çocuk doğuştan muhalif, kime çekti bilmem. ne desem itiraz, ağlamalı, dudak büzmeli isyanlar falan. bizim aheste aheste hazırlanma işini biraz hızlandırmak icap etti mecburen. çünkü evden çıktığımız an bitecek bütün stresi, biliyorum, eminim. neticede botları giyerken gülümsemeye başladı bile.
sağ selamet gittik , teslim ettim beyefendiyi. fıstık gibi ablaları görünce dönüp yüzüme bakmadı bile kerata. *
eve dönüş yolunda araba giderim gitmem triplerine girdi, seve söylene geldik eve, indim arabadan. bir de ne göreyim, sol arka lastiğin kendine hayrı kalmamış, yerleri öpüyor. biz sana böyle mi öğrettik ulan, dik dur, eğilme demedik mi? dedik! ama takan var mı? yok!
şimdi durduk yere yeni bir lastik mi alacağız, of aman dinlenecektim ama ben bugün! diye diye çıktım eve, ee anahtar? diğer çantada kalmış! zili duyar mı acaba sevgili eşim derken duymadı doğal olarak çünkü ben dinlenecektim bugün ve dinlenmemem için tüm şartların oluşması şarttı. neyse arayım bari, telefonu duyar dedim, çantayı, cepleri karıştırıyorum, telefon da yok, yok artık! evde bırakmışım çıkarken. hala sinirden ağlamıyorum ama gözüm hafif seğirmeye başladı...
kapıları da tekmeleyemiyorum ki sevgili komşular uyanıp deprem mi oluyor diye sokağa fırlamasınlar, yazık.
neyse 28. dakika falandı, sonunda uyandı çok sevgili eşim ve o kapı açıldı. bir hışım girdim içeri hiç konuşmamaya çalışıyorum ki ağzımı açsam ağlayacağım sinirden. tabi ki o'nun bir suçu yok fakat benim de onun suçsuzluğunu anlayacak halim yok, anlıyor musunuz?
bitti mi, tabi ki bitmedi, çünkü dinlenecektim ben bugün. bunca aksiliği şöyle güzel sıcak bir duşla defederim ben dedim, açtım suyu, ohh ısındı mis gibi. saçımı köpükledim derken, suyun tazyiki azalmaya başladı. sonra da azala azala hiç akmaz oldu. kapıda kaldığım yetmedi, bir de köpük köpük banyoda kaldım ve artık tabi ki doğal olarak sinirden kendimi yememek için ağlamaya başladım. gözyaşlarım saçımdaki köpüğü durulamaya yetseydi keşke, yetmedi. çok çok sevgili eşimi uyandırıp ağlaya ağlaya durulama suyu hazırlamasını rica ettim. titreye titreye... artık sinirden mi, üşüdüğümden mi bu kadar titredim ayırdında değilim tabi.
tanrı'm oysa ki sen beni severdin hep, güzel bir ilişkimiz vardı seninle, niye böyle olduk ki şimdi. *
bugünü ileri sarabilirsek belki biraz affedebilirim seni. *
dünün aynısına bile razıydım, olmayaydı sonumuz bööyle!
evde sevgili eşimle dinlenebileceğim bir gün beklentisiyle sabaha umutla açtım gözlerimi. bizim ufaklık yani deniz bey'le sarmaş dolaş uyandık tabi ki vaktinden önce. uyku sevmiyor böcük, seveni de sevmiyor. aheste aheste hazırlanalım, kreşe mutlu mutlu gidelim dedik ama yok, çocuk doğuştan muhalif, kime çekti bilmem. ne desem itiraz, ağlamalı, dudak büzmeli isyanlar falan. bizim aheste aheste hazırlanma işini biraz hızlandırmak icap etti mecburen. çünkü evden çıktığımız an bitecek bütün stresi, biliyorum, eminim. neticede botları giyerken gülümsemeye başladı bile.
sağ selamet gittik , teslim ettim beyefendiyi. fıstık gibi ablaları görünce dönüp yüzüme bakmadı bile kerata. *
eve dönüş yolunda araba giderim gitmem triplerine girdi, seve söylene geldik eve, indim arabadan. bir de ne göreyim, sol arka lastiğin kendine hayrı kalmamış, yerleri öpüyor. biz sana böyle mi öğrettik ulan, dik dur, eğilme demedik mi? dedik! ama takan var mı? yok!
şimdi durduk yere yeni bir lastik mi alacağız, of aman dinlenecektim ama ben bugün! diye diye çıktım eve, ee anahtar? diğer çantada kalmış! zili duyar mı acaba sevgili eşim derken duymadı doğal olarak çünkü ben dinlenecektim bugün ve dinlenmemem için tüm şartların oluşması şarttı. neyse arayım bari, telefonu duyar dedim, çantayı, cepleri karıştırıyorum, telefon da yok, yok artık! evde bırakmışım çıkarken. hala sinirden ağlamıyorum ama gözüm hafif seğirmeye başladı...
kapıları da tekmeleyemiyorum ki sevgili komşular uyanıp deprem mi oluyor diye sokağa fırlamasınlar, yazık.
neyse 28. dakika falandı, sonunda uyandı çok sevgili eşim ve o kapı açıldı. bir hışım girdim içeri hiç konuşmamaya çalışıyorum ki ağzımı açsam ağlayacağım sinirden. tabi ki o'nun bir suçu yok fakat benim de onun suçsuzluğunu anlayacak halim yok, anlıyor musunuz?
bitti mi, tabi ki bitmedi, çünkü dinlenecektim ben bugün. bunca aksiliği şöyle güzel sıcak bir duşla defederim ben dedim, açtım suyu, ohh ısındı mis gibi. saçımı köpükledim derken, suyun tazyiki azalmaya başladı. sonra da azala azala hiç akmaz oldu. kapıda kaldığım yetmedi, bir de köpük köpük banyoda kaldım ve artık tabi ki doğal olarak sinirden kendimi yememek için ağlamaya başladım. gözyaşlarım saçımdaki köpüğü durulamaya yetseydi keşke, yetmedi. çok çok sevgili eşimi uyandırıp ağlaya ağlaya durulama suyu hazırlamasını rica ettim. titreye titreye... artık sinirden mi, üşüdüğümden mi bu kadar titredim ayırdında değilim tabi.
tanrı'm oysa ki sen beni severdin hep, güzel bir ilişkimiz vardı seninle, niye böyle olduk ki şimdi. *
bugünü ileri sarabilirsek belki biraz affedebilirim seni. *
dünün aynısına bile razıydım, olmayaydı sonumuz bööyle!
devamını gör...
5268.
günaydın sözlük!
okuyanus ötesinden son selamım, şafak adana. yaklaşık 17 saat sonra * aynı ırmağın akışına öleceğiz *.
tüm iyi yolculuk dilekleri itinayla kabul edilir.
okuyanus ötesinden son selamım, şafak adana. yaklaşık 17 saat sonra * aynı ırmağın akışına öleceğiz *.
tüm iyi yolculuk dilekleri itinayla kabul edilir.
devamını gör...
5269.
günaydın sözlük.
bugün güne halkın iradesinden, halkın gücünden korkanlara gülerek başlamak istiyorum.

hatırlarsınız bu yazıyı.
evet sözlük, dün bir kere daha gördük.
tir tir titriyorlar halkın iradesinden.
16 milyon insanın özgür iradesine darbe vurdular dün akşam...
ayrıca ülkede adaleti öldürdüler.
bugün klasik günaydınlardan yapmak istemiyorum.
oysa dün ne güzel başlamıştı, artık başka bir sabah anlatırım.
bizden yıllardır çaldılar.
cebimizdeki parayı çaldılar, gireceğimiz okulları çaldılar, başlayacağımız işleri çaldılar, alacağımız evi arabayı bile çaldılar.
ama unutmayın, "bir mücadelemiz, hayalimiz ve planlarımız var. hiç kimse umudumuzu bizden söküp alamaz!"
gülümsemekten vazgeçmeyin, cesurların işidir gülmek.
güzel bir gün sizlerle olsun.
bugün güne halkın iradesinden, halkın gücünden korkanlara gülerek başlamak istiyorum.

hatırlarsınız bu yazıyı.
evet sözlük, dün bir kere daha gördük.
tir tir titriyorlar halkın iradesinden.
16 milyon insanın özgür iradesine darbe vurdular dün akşam...
ayrıca ülkede adaleti öldürdüler.
bugün klasik günaydınlardan yapmak istemiyorum.
oysa dün ne güzel başlamıştı, artık başka bir sabah anlatırım.
bizden yıllardır çaldılar.
cebimizdeki parayı çaldılar, gireceğimiz okulları çaldılar, başlayacağımız işleri çaldılar, alacağımız evi arabayı bile çaldılar.
ama unutmayın, "bir mücadelemiz, hayalimiz ve planlarımız var. hiç kimse umudumuzu bizden söküp alamaz!"
gülümsemekten vazgeçmeyin, cesurların işidir gülmek.
güzel bir gün sizlerle olsun.
devamını gör...
5270.
dün akşamdan beri yakamı bırakmayan terslikler sabah devam ediyor.hiçbir şey istediğim gibi gitmiyor ama bu olanlar güne güzel başlamama engel değil. ne olursa olsun, yeniden başlamayı bilmek lazım; umudumuzu tazeleyerek,gülümseyerek,
ve iyi şeylerin olacağına inanarak...
sevgiyle...
günaydın dostlar...
ve iyi şeylerin olacağına inanarak...
sevgiyle...
günaydın dostlar...

devamını gör...
5271.
günaydın millettt. neşeli bir güne hazır mıyız?? bol kahkaha bol enerji diliyorum hepimize.
devamını gör...
5272.
günaydın sözlük,
başlıkların hiç çekici değil ama yine de buradayım. bence bana teşekkür edebilirsin.
başlıkların hiç çekici değil ama yine de buradayım. bence bana teşekkür edebilirsin.
devamını gör...
5273.
ne ara perşembe oldu pazartesiye yine çok az kaldı yazıklar olsun böyle güneş sistemine tatil günleri 32 saat olsa keşke size (size= çok değerli sözlük hanfendilerine) günaydın lahmacun agaya iyi geceler [olabilirse]
devamını gör...
5274.
aslında gün bana çoktan doğdu. fakat işlerimi halledip kahvemi yapıp , gözlüğümü takıp bilgisayarın başına geçmeye ancak fırsat bulabildim. bu aralar hayatım çok güzel o yüzden en içten günaaayyydııınnn sözlük.
devamını gör...
5275.
devamını gör...
5276.
ben uyuyamadım balım. sana günaydın...
devamını gör...
5277.
nasıl da yalnızlaşıyoruz giderek.
nasıl da yabancılaşıyoruz birbirimize.
biz miyiz bu insanlar;
mal davası, mülk davası derken,
kardeşin kardeşle küs olduğu..
benlik, senlik kavgaları yüzünden yuvaların,
menfaatler yüzünden dostlukların bozulduğu...
ı̇nternetti, televizyondu, hazır gıdaydı derken komşulukların unutulduğu...
bırakın omuz omuza, göz göze gelmeye korkar oldu insanlar.
sanırsınız ki parayla satılıyor, küçücük gülümsemeler,
bir kuru merhabalar..
herkesin burnu kaf dağı'nda,
oysa herkes sadece bizim gördüğümüz kadar.
bilmiyorlar; başımızı çevirsek, hiç yoklar!
ne yazık ki, miras karşılığı sevilir oldu ana babalar,
yalan oldu gerçek sevdalar...
eskiden bir bakıştan, bir gülüşten titrerdi yüreklerimiz,
şimdilerde ise kızın fiziği, oğlanın para pul fizibilitesiyle doğru orantılı sevgilerimiz..
ı̇ki gün gönlümüzü eğler, heyecanımız bitince de, yeni heyecanlara doğru çeker gideriz...
kısacası, öğütürüz biz;
ı̇nsanı,
aşkı,
sevdayı,
vefayı,
dostluğu,
arkadaşlığı öğütürüz biz.
sanırım, hep katkılı gıdalar yüzünden bunlar
ya da internet mi, acaba neden,
belki de, giderek kaybolan vicdanlarımız.
öğütüle öğütüle un ufak olmuş insanlığımız..!
insanlığını kaybetmemiş vicdanı rahat olan
tüm can dostlara günaydın...
nasıl da yabancılaşıyoruz birbirimize.
biz miyiz bu insanlar;
mal davası, mülk davası derken,
kardeşin kardeşle küs olduğu..
benlik, senlik kavgaları yüzünden yuvaların,
menfaatler yüzünden dostlukların bozulduğu...
ı̇nternetti, televizyondu, hazır gıdaydı derken komşulukların unutulduğu...
bırakın omuz omuza, göz göze gelmeye korkar oldu insanlar.
sanırsınız ki parayla satılıyor, küçücük gülümsemeler,
bir kuru merhabalar..
herkesin burnu kaf dağı'nda,
oysa herkes sadece bizim gördüğümüz kadar.
bilmiyorlar; başımızı çevirsek, hiç yoklar!
ne yazık ki, miras karşılığı sevilir oldu ana babalar,
yalan oldu gerçek sevdalar...
eskiden bir bakıştan, bir gülüşten titrerdi yüreklerimiz,
şimdilerde ise kızın fiziği, oğlanın para pul fizibilitesiyle doğru orantılı sevgilerimiz..
ı̇ki gün gönlümüzü eğler, heyecanımız bitince de, yeni heyecanlara doğru çeker gideriz...
kısacası, öğütürüz biz;
ı̇nsanı,
aşkı,
sevdayı,
vefayı,
dostluğu,
arkadaşlığı öğütürüz biz.
sanırım, hep katkılı gıdalar yüzünden bunlar
ya da internet mi, acaba neden,
belki de, giderek kaybolan vicdanlarımız.
öğütüle öğütüle un ufak olmuş insanlığımız..!
insanlığını kaybetmemiş vicdanı rahat olan
tüm can dostlara günaydın...

devamını gör...
5278.
günaydın sözlük. işe gidiyorum ben.
devamını gör...
5279.
günaydın sözlük,
çocukluğunda ancak uslu olduğunda, başarılı olduğunda ya da belli koşulları yerine getirdiğinde, sevilmeyi hak edeceğine inandırılmışsan, yetişkin olduğunda da aynı döngü, etrafındaki insanlarla devam ediyor. bu kesin bilgi. tabii ki insanlarla geçinmek için mücadele etmek bir yere kadar normal ama bu mücadele, her gün everest'e tırmanıp karşılığında hiçbir şey alamıyor ve acımasızlığa uğruyor gibi de hissettirmemeli... aslında sevgi, kolaydır. insanlar, birbirini seviyorsa, karşılıklı duygularını anlıyorsa ve birbirlerine karşı olumlu ve destekleyici bir tutum içerisindeyse, zaten aralarındaki ilişki, yorucu değil, zevklidir... biraz kafa yorarak geçmişin döngülerine son vermek mümkün ama bunun için biraz kendinle baş başa kalabilme cesareti lazım... bana göre yazabilen insanlar, zaten cesurdur... siz bunların da üstesinden gelirsiniz ki şimdiye kadar kim bilir nelerin nelerin üstesinden geldiniz, hadi göreyim sizi...*
çocukluğunda ancak uslu olduğunda, başarılı olduğunda ya da belli koşulları yerine getirdiğinde, sevilmeyi hak edeceğine inandırılmışsan, yetişkin olduğunda da aynı döngü, etrafındaki insanlarla devam ediyor. bu kesin bilgi. tabii ki insanlarla geçinmek için mücadele etmek bir yere kadar normal ama bu mücadele, her gün everest'e tırmanıp karşılığında hiçbir şey alamıyor ve acımasızlığa uğruyor gibi de hissettirmemeli... aslında sevgi, kolaydır. insanlar, birbirini seviyorsa, karşılıklı duygularını anlıyorsa ve birbirlerine karşı olumlu ve destekleyici bir tutum içerisindeyse, zaten aralarındaki ilişki, yorucu değil, zevklidir... biraz kafa yorarak geçmişin döngülerine son vermek mümkün ama bunun için biraz kendinle baş başa kalabilme cesareti lazım... bana göre yazabilen insanlar, zaten cesurdur... siz bunların da üstesinden gelirsiniz ki şimdiye kadar kim bilir nelerin nelerin üstesinden geldiniz, hadi göreyim sizi...*
devamını gör...
5280.
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276
277
278
279
280
281
282
283
284
285
286
287
288
289
290
291
292
293
294
295
296
297
298
299
300
301
302
303
304
305
306
307
308
309
310
311
312
313
314
315
316
317
318
319
320
321
322
323
324
325
326
327
328
329
330
331
332
333
334
335
336
337
338
339
340
341
342
343
344
345
346
347
348
349
350
351
352
353
354
355
356
357
358
359
360
361
362
363
364
365
366
367
368
369
370
371
372
373
374
375
376
377
378
379
380
381
382
383
384
385
386
387
388
389
390
391
392
393
394
395
396
397
398
399
400
401
402
403
404
405
406
407
408
409
410
411
412
413
414
415
416
417
418
419
420
421
422
423
424
425
426
427
428
429
430
431
432
433
434
435
436
437
438
439
440
441
442
443
444
445
446
447
448
449
450
451
452
453
454
455
456
457
458
459
460
461
462
463
464
465
466
467
468
469
470
471
472
473
474
475
476
477
478
479
480
481
482
483
484
485
486
487
488
489
490
491
492
493
494
495
496
497
498
499
500
501
502
503
504
505
506
507
508
509
510
511
512
513
514
515
516
517
518
519
520
521
522
523
524
525
526
527
528
529
530
531
532
533
534
535
536
537
538
539
540
541
542
543
544
545
546
547
548
549
550
551
552
553
554
555
556
557
558
559
560
561
562
563
564
565
566
567
568
569
570
571
572
573
574
575
576
577
578
579
580
581
582
583
584
585
586
587
588
589
590
591
592
593
594
595
596
597
598
599
600
601
602
603
604
605
606
607
608
609
610
611
612
613
614
615
616
617
618
619
620
621
622
623
624
625
626
627
628
629
630
631
632
633
634
635
636
637
638
639
640
641
642
643
644
645
646
647
648
649