13221.
günaydıııın güne açan çiçeklerrrrr ve hiç bana bakma olmaz oğlanlar (ay kolum ağrıdı r'yi uzatamadım)

sırf bu başlığa çiçek fotoğrafi atabilmek için kaktüs aldım, yavrulattım, çiçek açtırdım hemiside 1 günde. *

hanım hanım bunlar benim yavrularım
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

- sendeki bu güç hevesi bizim ağzımıza s.çtı anneeğğ
+ fena mı oldu yavrum, çiçek açtınız işte.


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
13222.
mecburen günaydın sözlük
mecburen günaydın
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
13223.
günaydın, bugün her zamankinden daha boktan bir gün olacak. aşırı yoğun ve stresli başladı, bakalım kim birini boğazlayacak.
devamını gör...
13224.
evet günaydın sözlük dün mesaisi bol bir gündü...

geride bırakılanlar bırakıldı konuşulanlar konuşuldu ve en son benim artıkın gitmeye yakın olduğum görüldüğünden 2 haftalık kafa dağıtma tatili kazandım... *

bundan dolayısı biraz deniz biraz kum biraz güneş ve göz zevki ihtiyaçlarımı karşılayıp artık sona geldiğim başka bir hayata başlama çerçevesinde son çalışmalı molamı vermiş olacağım... bundan sonrası artık her şey için hayırlısı...
devamını gör...
13225.
voca.ro/13AYQL3T6vf7
devamını gör...
13226.
#3633090
baba? sözlüğe de mi girdin ya?
devamını gör...
13227.
aydın nazilli den herkese günaydın.
devamını gör...
13228.
günaydın. buyrun..

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
13229.
günaydıınnn dostlar, nutellalı ekmek tadında mutlu cumartesiler hepinize.*
devamını gör...
13230.
lodosun kıyıyı her vuruşunda;

de bana, anlat bana, öyleyse neden hatırlıyorum onu
o fırtına kuşunu gölgesini yere düşüren
gittiydi geldiği yere, uzaklığına
döner mi bir daha dönmez mi bilmem

*
günaydın sözlük, günaydın!..
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
13231.
galp;)

devamını gör...
13232.
günaydın
iyi uykular
devamını gör...
13233.
günaydın, sözlük. bugün ne zamandır düşündüğüm bir şey hakkında yazmayı istiyorum. eski mesleğimi bırakalı bir süre oluyor. bir zamanlar duvarları yüksek, kimilerine göre epey ciddi bir işim vardı. iyi para kazanıyordum, iyi giyiniyordum, iyi yaşıyordum; eğer yaşamayı bu kadar ucuz bir biçimde tanımlayabileceksek. şimdiyse bambaşka bir iş yapıyorum; üstelik hâlâ çalışmam yasakken. zaten hiç yerinde durabilen biri olamadım. hayır, cv’me yazabileceğim parlak bir dönüş değil bu. eğer önlüğüme bir ünvan iliştirilseydi demi chef falan yazıyor olurdu iş kartımda ama bu kart, benim mezar taşım olabilecek bir kimlikten çok daha hayatta. bir süredir küçük bir sahil kasabasındayım. böyle afili bir kaçış hikayesi yazamayacağım; pasaport damgalı bavullar, ardında bırakılan kentler, romantik bir elveda yok bu hikayede. benimki daha çok bir sığınma. böyle yazınca kulağa romantik geliyor ama öyle olmadı. bu bir her şeyi bırakıp ege’ye yerleşme hikâyesi değil. bu, hiçbir şey kalmadığında insanın kendine en yakın şeyi seçmesi gibi bir şeydi. ben denizi seçtim çünkü ne zaman kendimi kaybetsem, suya bakarım. yüzümü hatırlamaya çalışır gibi. kalbim yoruldu, sonra gerçekten durdu ve sonra tekrar başladı. bilmiyorum, kaç kişinin başına gelir böyle şeyler. ben öleceğime o kadar emindim ki, hayata geri dönmek değil, hayatı yeniden tanımak zorunda kaldım. bir sabah gözümü hastane floresanlarına açtım, burnumda plastik bir hortum, ellerimde damar yolları ve yeni dikiş izleriyle. doktor "şanslısın," dedi. ne tuhaf. yıllarca şansım olmadığını düşünmüştüm.

hikâyenin başını bilmiyorsunuz belki, olsun. bir zamanlar başka bir şehirdim ben. üzerime bol gelen bir hayat giyiyordum ama herkes 'ne kadar yakışmış' diyordu. son haftalarda ise her sabah mise en place yaparken önce kendimi topluyorum. doğru bıçağı seçmek, doğru tuzu bulmak, doğru malzemeyi seçmek... bu küçük detaylar beni hayatta tutuyor artık. geceler hâlâ zor. arada bir, hâlâ çırpınarak uyanıyorum. göğsümde hayalet bir ağrı, rüyamda sanki biri 'geri dön' diyor ama nereye? artık hiçbir yere geri dönmüyorum, ileriye gidiyorum. yavaş, aksayarak belki ama gidiyorum. mutfağın gürültüsü iç sesimi bastırıyor. bu bazen iyi geliyor. bazen de işte, böyle yazıyorum.

bu sabah istasyonun başına geçmeden önce, bir dakika durup sadece dinledim. walk-in'den gelen soğuk hava, çelik tezgâhın sessizliği, denizin içeriye akmak ister gibi restoranın camlarına vuruşu... bunda bir şey var. bir tür teslimiyet belki ama yenilmek değil bu. daha çok küçük bir nefes aralığı gibi.

aslında mutfakta zaman farklı akar. dün yaşadığın hiçbir şey, bugünkü prep list’te yazmaz. her gün sıfırdan başlarsın. ilk öğrendiğim şey şuydu burada: ecnebice nasıl derler... 'taste as you go.' hayat da öyle değil mi zaten? her şeyin sonunu beklemek lüks, arada bir parmak daldırıp şu anın tadına bakmalısın belki de. acı mı, eksik mi, tuzlu mu? bazen sadece buna bakarak kurtarıyorsun bir şeyleri.

önceden başka bir hayatım vardı. daha çok kağıt işi, daha az pan sear. artık her sabah sauté tavasında patlayan yağ sesiyle afyonum patlıyor. bazı sabahlar o ses bana kalp atışı gibi geliyor. düzenli, güçlü, kendinden emin. şef gergince seslendiğinde elimdeki tüm eski kimlikleri bırakıyorum. o an sadece elimdeki maşa, önümdeki istasyon ve saniyeler var. kendi içimde yıllarca çiğ kalan şeyler şimdi yavaş yavaş confit oluyor belki. servis anı başka bir dünya. expo bağıra çağıra geçer siparişleri. herkes aynı dili konuşur ama kimse gözünün içine bakmaz. o hızın içinde, bir tabağı doğru şekilde plate edebildiğinde, bir anlık sessizlik olur kendi içinde. sadece pass sesi gelir ve o an, her şey anlamlıdır. bir insan, kendini bile bile ateşe atıp yine de o tabaktan bir şey çıkarabiliyorsa, o insan hâlâ hayattadır sanırım.

günler kısa, vardiyalar uzun. parmaklarımda küçük kesikler, ellerimde yanıklar var şimdiden ama şikayet etmiyorum.

günaydın sözlük. evet, hâlâ buradayım. cübbemin yerinde adımın yazdığı beyaz bir önlük var artık. bunca zamandan sonra. önlüğüm yağ lekeleriyle dolu, ellerim unlu, dizlerim biraz ağrıyor ama pass’ten geçen her tabakta biraz kalbim var artık çünkü bazı insanlar yaşamak için yazar, bazıları yemek yapar. ben ikisini de yapıyorum çünkü hâlâ buradayım çünkü hâlâ yaşıyorum.

not: bir gün yolunuz bu kasabaya düşerse, bizim yere uğrayın. bugün menüde beurre blanc soslu levrek var ama eğer hâlâ hayattaysanız -gerçekten hayattaysanız- size özel bir şey hazırlarım çünkü bazı lezzetler sadece yaşayanlara yapılır. diğerleri için... sadece garnitür yeter. hatta o kadarı bile fazladır belki.

sabah kahvemi içtim, şimdi gün başlıyor, mesai başlıyor. günün içinden tatlı bir manzara bırakıyorum.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
13234.
günaydıııığğğnnnn…

bugün baya bir aldığım kararı yaşarken sorgulayacağım bir gün… ay içimde kalmasın kafası zor arkadaşlar.. insan anlık hevesin kurbanı oluyor…

pazar pazar özel arabamız falan yok baya otobüs tepelerinde çeşme yoluna düştüm.. tanrrrııımmmm neden beni bir düşüneyim kafasına sokmuyorsun. yazık bana günaaaaahhh…

yaaa işte böyle. değer inşallah.. bok gibi de para harcayacağım.. oh sefam olsun.. hee olsun.. içimde mi kalsın??


keşke o ben olsaydım yaaaaa.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


öptüm. bye.
devamını gör...
13235.
günaydın sözlük, herkese mutlu pazarlar!

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
13236.
mutlu pazarlar sözlük.
devamını gör...
13237.
günaydın hayat...
bugün ne getirirsen getir;
bir çiçek kokusu,
bir yabancıdan gelen iyi bir söz,
ya da sadece huzurlu bir sessizlik…
ben hazırım.
kalbim açık, ellerim açık, gözlerim açık sana.

içinde iyilik ve güzellik yaşatabilen herkese günaydın...
hadi uyanın misss gibi bir gün bizleri bekliyor..
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
13238.
ne diyordu şair?
"insan insanı,
ya tamamlayamadı
yada tam anlayamadı
..."

sizi tam anlayanlar olsun etrafınızda.
güvenilir...
kendinden çok sizi düşünen ..
üzerinize titreyen..
size önem veren...
kendinden emin..
sevecen gözlerle bakan ...
sizi mutlu etmek için uğraşan..
sözünün eri olan..
yalanı dolanı olmayan..

onlar incili kaftan, gerisi yamalı fistan....

günaydın sözlük....
mutlu pazarlar herkese ..

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
13239.
günaydın sözlük ahalisi!
bugün sırça köşklerden kafamızı çıkaralım,güneşe ve göğe bakalım.ponçik ponçik kaynaşın bakalım.
kafelere oturun elinizde kişisel gelişim kitabı ve zibilyon kahvesi olsun.
selamlıyorum sizleri,çiçekli böcekli pazar gününden.
devamını gör...
13240.
günaydın sözlük
öğlen 1 gibi uyandım, bu gün güne yogayla başladım. o kadar kaskatı olmuşum ki anlatamam size. galiba biraz daha ovırtinkleseymişim taşa dönecekmişim.

kaykay konusunda da asfaltları kullanmaya karar verdiğim için çalışmalarıma geceleri devam edeceğim. geceleri sokaklarda in cin top oynuyor çünkü.

şimdi kahvemi yudumluyorum.
duygusal ve zihinsel olarak çok garip hissediyorum kendimi. her şeyi akışa bıraktım. erdim mi acaba diye şüpheleniyorum ama ersem böyle kawgacı ve öfkeli olmazdım sanırım.

ben kendi duygularımla bağ kurmakta ve onları adlandırmakta çok zorlanıyorum. o yüzden duygu günlüğü tutmaya başlıyorum bu günden itibaren.

kendime 165 kitaplık bir liste yaptım ve de totem de yaptım. 165 kitap bittiğinde (1 sene sürer zaten en az) aşk hayatımın yoluna gireceğine inanıyorum. böyle bir totem bu da.

yıldım ya valla. insanlar çok yorucu.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"günaydın sözlük" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim