61.
kemalizm, adını mustafa kemal atatürk'ten alan ve tam bağımsılzıktan yana olan çağdaş türk bir düşünce akımıdır. kemalizm kavramı aslında ingilizlerin kurtuluş savaşı yıllarında mustafa kemal paşa liderliğindeki türkçülere taktığı ve ''mustafa kemal'in adamları'' anlamına gelen aşağılayıcı bir tanımlamaydı. kemalist kavramı, celali kavramına oldukça benzerlik gösterir.
devamını gör...
62.
bir izm değildir.
devamını gör...
63.
"yok kemalizmmiş. laiklikmiş. batılı yaşam standartlarıymış. son kullanma tarihi geçmiş düşüncelerden kurtulun ve sırtınızı bize yaslayın. "
"ey kemalist gençler! amerikaya israil e kılıç çekerek kafa tutup, türkiyeyi kaba kuvvetle rus-çin saflarına çekebileceğinizi mi zannettiniz? "
" hiç şüphesiz ki yanlış yoldasınız ve bizler sizi hidayete erdirenlerden olacağız "
mofti syeikh jewliani hazretleri
"ey kemalist gençler! amerikaya israil e kılıç çekerek kafa tutup, türkiyeyi kaba kuvvetle rus-çin saflarına çekebileceğinizi mi zannettiniz? "
" hiç şüphesiz ki yanlış yoldasınız ve bizler sizi hidayete erdirenlerden olacağız "
mofti syeikh jewliani hazretleri
devamını gör...
64.
'bana bir soygun yaz' filminde bir replik var: "osur osur ipe diz, al sana kem.. şey senaryo" der, şeyden element uydurana..
bildiğimiz şu ki, mustafa kemal, kemalizm diye bir ideoloji bırakmadı, kemalist olduğunu söylemedi ömrü boyunca. bilim, sanat ve çağdaş uygarlık aydınlığına yönelik, tam bağımsız ve yurtta/dünyada barış ve eşitlikten yana bir ülkeydi o'nun düşü. buna karşıtlığını açıkça dile getiremeyenlerin uydurmasıdır kemalizm.
mustafa kemal, mazlum ulusların örnek aldığı bir kurtuluş düşüdür. öyle olmasa dünyanın öteki ucundan fidel'in hayranlığını kazanabilir miydi..?
bildiğimiz şu ki, mustafa kemal, kemalizm diye bir ideoloji bırakmadı, kemalist olduğunu söylemedi ömrü boyunca. bilim, sanat ve çağdaş uygarlık aydınlığına yönelik, tam bağımsız ve yurtta/dünyada barış ve eşitlikten yana bir ülkeydi o'nun düşü. buna karşıtlığını açıkça dile getiremeyenlerin uydurmasıdır kemalizm.
mustafa kemal, mazlum ulusların örnek aldığı bir kurtuluş düşüdür. öyle olmasa dünyanın öteki ucundan fidel'in hayranlığını kazanabilir miydi..?
devamını gör...
65.
temel paradokslarından biri türkiye halklarının çoğunun toplumculuğa ve kendi kendini kurtarabilme yetisine geç adapte olduklarından dolayı, osmanlı devleti'nden kalma tek kişiye ve o kişinin yetkili temsilcilerine biat üzerinden şekillenmesi olan doktrin.
devamını gör...
66.
100 yıldır ülkeyi yöneten siyasal düzenin adı.
devamını gör...
67.
türkiye’deki en büyük yapay din, tarikattır.
kemalizm oluşturulmaya başlandığı ilk yıllarda zamanının hakim ideolojilerinden nemelanmıştır. 1. dünya savaşı sonrası batıda ulusçuluk revaçtaydı. fransada milliyetçilik , italyada faşizm, almanyada ulusçu sosyalizm , rusyada bolşevikler.. mevcut ahval böyle olunca yeni kurulan bir ülkenin kurucu kadrosu tanzimattan beri hayranı oldukları batıdan sistem devşirmekten geri durmamıştır. kendilerine özgü ama batıdan da sırt çevirmeden hatta batıya kendilerini beğendirme kaygılarıyla kemalizmi icat ettiler. onlar özendikleri batı gibi olmalıydılar buna inandılar. bu sebeple yaşadıkları toplum benimsediği islam’ı reddettiler. islam’dan boşalan manevi eksikliği giderecek yeni bir şey icat edilmeliydi o da türkçülük oldu. türkçülük çeşitli mitlerle kutsallaştırılmaya çalışıldı, bunda da türk ocakları aktif rol oynadı. ama bunlar yeterli olmadı. kurucu kadro için m.kemal önce bir baba sonra bir peygamber daha sonra da bir ilaha dönüştü. en nihayetinde ilahlaştırılmış bir devlet lideri ortaya çıktı.
bugün kemalistler türbe ziyareti yapan insanlara laf çakarken kendileri türkiyenin en büyük türbesi olan anıtkabirde mozele denen taşın önünde ayin yapıyorlar. herkesin dini kendine. insanlar istiyorsa beşamel sosa tapsın ben tebliğimi yapar kenara çekilirim ama kendisi eleştirdiği şeyi farklı bir yolla yaptığı halde karşısındakine bu kadar çemkirmesi aklın nerelere uçtuğunu merak ettiriyor.
önce bi mantıklı düşünün sonrası kolay..
kemalizm oluşturulmaya başlandığı ilk yıllarda zamanının hakim ideolojilerinden nemelanmıştır. 1. dünya savaşı sonrası batıda ulusçuluk revaçtaydı. fransada milliyetçilik , italyada faşizm, almanyada ulusçu sosyalizm , rusyada bolşevikler.. mevcut ahval böyle olunca yeni kurulan bir ülkenin kurucu kadrosu tanzimattan beri hayranı oldukları batıdan sistem devşirmekten geri durmamıştır. kendilerine özgü ama batıdan da sırt çevirmeden hatta batıya kendilerini beğendirme kaygılarıyla kemalizmi icat ettiler. onlar özendikleri batı gibi olmalıydılar buna inandılar. bu sebeple yaşadıkları toplum benimsediği islam’ı reddettiler. islam’dan boşalan manevi eksikliği giderecek yeni bir şey icat edilmeliydi o da türkçülük oldu. türkçülük çeşitli mitlerle kutsallaştırılmaya çalışıldı, bunda da türk ocakları aktif rol oynadı. ama bunlar yeterli olmadı. kurucu kadro için m.kemal önce bir baba sonra bir peygamber daha sonra da bir ilaha dönüştü. en nihayetinde ilahlaştırılmış bir devlet lideri ortaya çıktı.
bugün kemalistler türbe ziyareti yapan insanlara laf çakarken kendileri türkiyenin en büyük türbesi olan anıtkabirde mozele denen taşın önünde ayin yapıyorlar. herkesin dini kendine. insanlar istiyorsa beşamel sosa tapsın ben tebliğimi yapar kenara çekilirim ama kendisi eleştirdiği şeyi farklı bir yolla yaptığı halde karşısındakine bu kadar çemkirmesi aklın nerelere uçtuğunu merak ettiriyor.
önce bi mantıklı düşünün sonrası kolay..
devamını gör...
68.
"bu sebeple yaşadıkları toplum benimsediği islam’ı reddettiler. islam’dan boşalan manevi eksikliği giderecek yeni bir şey icat edilmeliydi o da türkçülük oldu."
islamcılık, osmanlıcılık daha ortada türkçülük-kemalizm yokken tarih olmuştu zaten. genç osmanlılar bunu fark ettiler ki başta bir "osmanlılık" yaratmaya çalıştılar. zamanla işe yaramayınca çoğu türkçülüğe geçti. aynısı islamcılık için de geçerli. islamcılık arabizme kaybettiği için zaten elde bir tek türkçülük kaldı. bunu yusuf akçura üç tarz-ı siyaset ile yazdı zaten. üzerinden 100 sene geçti hala aynı zırvalar. madem islamiyete bu kadar düşmandı bu insanlar ziya gökalp'in yazdığı eserin adı niye türkleşmek, islamlaşmak, muasırlaşmak
işin ironik yani bunlar türkçü-kemalist camiayı islam düşmanı olmakla niteliyor kendileri açıkça türk düşmanı hatta türklüğü kaldırıp yerine başka kimlikler koyma peşindeler. türk'e düşman, türk ulus devletine düşman, türklüğe düşman, türk diline bile düşman soran olursa kemalistler kendi milli değerlerine sırt çeviriyor. he kurban.
islamcılık, osmanlıcılık daha ortada türkçülük-kemalizm yokken tarih olmuştu zaten. genç osmanlılar bunu fark ettiler ki başta bir "osmanlılık" yaratmaya çalıştılar. zamanla işe yaramayınca çoğu türkçülüğe geçti. aynısı islamcılık için de geçerli. islamcılık arabizme kaybettiği için zaten elde bir tek türkçülük kaldı. bunu yusuf akçura üç tarz-ı siyaset ile yazdı zaten. üzerinden 100 sene geçti hala aynı zırvalar. madem islamiyete bu kadar düşmandı bu insanlar ziya gökalp'in yazdığı eserin adı niye türkleşmek, islamlaşmak, muasırlaşmak
işin ironik yani bunlar türkçü-kemalist camiayı islam düşmanı olmakla niteliyor kendileri açıkça türk düşmanı hatta türklüğü kaldırıp yerine başka kimlikler koyma peşindeler. türk'e düşman, türk ulus devletine düşman, türklüğe düşman, türk diline bile düşman soran olursa kemalistler kendi milli değerlerine sırt çeviriyor. he kurban.
devamını gör...
69.
kemalizm her ne kadar çarpıtılmış ve dejenere edilmiş bir öğreti olsada içinde barındırdığı batıcıl ,seküler dünya anlayışı ve sorgulama gibi ilerici yönleri ile değişime ve sorgulamaya kapalı olan ve çağın gerisine gitme gayesi ile refleks gösteren dinci yapılanmalar ve tarikatlar ile denk ve bir tutulabilecek bir hareket değildir.
devamını gör...
70.
did you mean? (bkz: atatürkçülük)
devamını gör...
71.
laiklik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, inkılapçılık ve cumhuriyetçilik ilkeleri üzerine kurulu olan bu düşünce, modernleşme ve çağdaşlaşma hedefleri doğrultusunda toplumun tüm alanlarında reformları öngörür. temel amacı, bağımsız, demokratik ve çağdaş bir toplum yaratmaktır.
sen sömürülme
sen ezilme
istemiş adam
2-3 trollün ağzına alabildiği
aklına alamadığı bişeydir.
sen sömürülme
sen ezilme
istemiş adam
2-3 trollün ağzına alabildiği
aklına alamadığı bişeydir.
devamını gör...
72.
dine, islam'a karsidir. 1 insan bu yuzden hem kemalist hem musluman olamaz.
devamını gör...
73.
islamcılık tarih olmuş mudur bilmem ama islam’ın kendisi her ne kadar bu topraklarda boynu bükük olsa da kaynağı itibariyle tükenmez bir şekilde yeryüzünde bulunmaktadır. eleştirdiğim şey zaten ulusçuluk fikri. ulusçuluğa karşı olduğumdan türkçülüğe, arapçılığa, kürtçülüğe falan da karşıyım. kendi kavmini sevmek ayrı kavmini diğer kavimlerden üstün görmek apayrı şeylerdir. sanki yeryüzünde sadece türk varmış gibi kibirlenici yaklaşımlar doğru değil. genç tükler derken jön olanlardan bahsettiğinize göre bu gençlerin fikirlerinin menbağı neresi acep? jönlük zamanın fikir akımı ve belli ki bizimkiler de özenmiş. bana saf türklüğün ne olduğunu, saf türkün ne olduğunu tanımlarsanız memnun olurum çünkü böyle bir şeyin olabileceğine inanmıyorum. zannediyorum türkün faziletlerini o vakit anlayabiliriz.
ziya gökalp’in teslisine gelince. rasim özdenören , yumurtayı hangi ucundan kırmalı adlı denemesinde bu üçlüye teslis der ve eleştirir. islam, türkçülük ve garpçılık. bu üçünün bir arada bulunması imkansızdır bu sebeple ziya gökalp çelişkiye düşmüştür. kısaca; garpçılığın içinde laiklik vardır ve islam laik değildir. islam ümmetçidir. ırkı ne olursa olsun müslümanları tek millet olarak kabul eder. şayet türk müslümansa ve hem de türkçüyse, türkçülük de kendini diğerlerinden üstün görmekse bu türkçüler ümmet olmayı nasıl başaracak, ümmet içinde nasıl barınabileceklerdir? ziya gökalp’in teslisinin çözülmesi gereken problemleri vardır. üç tarz-ı siyaseti okumadığımdan hakkında yorum yapmam doğru olmaz ama elde türkçülük kaldı yaklaşımını doğru bulmuyorum. daha önce de belirttim; 1. dünya savaşı sonrası batıda hızlanan ulusçuluğun özentiliğinden başka bir şey değil türkçülük.
türkçü-kemalist camiayı islam düşmanı olarak nitelemekle türk düşmanı olmak arasında herhangibir ironi yok. ikisi başka şeyler ve türklüğün yerine başka bir şey ikame etmek gibi bir niyetimde yok çünkü türklüğün zihnimde kapladığı yerle diğer ırklarınki aynı. birini diğerinin yerine ikame etmenin manası ve getirisi yok. ziya gökalp’in kavramları esaslarına uygun kullanmayarak çelişkiye düştüğünü söylemiştik ve görünen o ki aynı kavram kargaşası burada kendini gösteriyor.
muasırlaşmaya kimse karşı değil. şahsen muasırlaşma kılıfında dejenere olmaya karşıyım. ilericilik denen kavram kime göre neye göre ileriyi tanımlıyor? ileri dediğimiz yön neresi, referans noktası neresi? şayet referans noktası batıysa, batının maddi ilerleşmişliği(!) ilericilik mi oluyor? siz batının standartlarına göre yaşamak isteyebilirsiniz ama bunu mutlaklaştırıp en iyisi bu diye dayatırsanız hoop hemşerim derim. evet batı maddi anlamda ciddi imkanlara sahip ama bu imkanları saf iyi niyetle insanlığın yararına mı kullanıyor yoksa kapitalizm, tüketim çılgınlığı, israf, çevre kirliliği, katliamlar, batının yalnızca kendi menfaatine odaklı yaklaşımları birer halisülasyon mu? insan hakları denen garabet kavram yalnızca ilericileri mi kuşatıyor yoksa tüm insanların haklarını muhafaza eden iyilik elçileri var da ben mi göremiyorum? elimde tuttuğum telefonu inkar edecek kadar kör değilim, sadece şunu soruyorum; ilerleme dediğimiz şey insanlığı mutlak iyiye götürecek mi, götürüyor mu?
bu hamur daha çok su götürür..
ziya gökalp’in teslisine gelince. rasim özdenören , yumurtayı hangi ucundan kırmalı adlı denemesinde bu üçlüye teslis der ve eleştirir. islam, türkçülük ve garpçılık. bu üçünün bir arada bulunması imkansızdır bu sebeple ziya gökalp çelişkiye düşmüştür. kısaca; garpçılığın içinde laiklik vardır ve islam laik değildir. islam ümmetçidir. ırkı ne olursa olsun müslümanları tek millet olarak kabul eder. şayet türk müslümansa ve hem de türkçüyse, türkçülük de kendini diğerlerinden üstün görmekse bu türkçüler ümmet olmayı nasıl başaracak, ümmet içinde nasıl barınabileceklerdir? ziya gökalp’in teslisinin çözülmesi gereken problemleri vardır. üç tarz-ı siyaseti okumadığımdan hakkında yorum yapmam doğru olmaz ama elde türkçülük kaldı yaklaşımını doğru bulmuyorum. daha önce de belirttim; 1. dünya savaşı sonrası batıda hızlanan ulusçuluğun özentiliğinden başka bir şey değil türkçülük.
türkçü-kemalist camiayı islam düşmanı olarak nitelemekle türk düşmanı olmak arasında herhangibir ironi yok. ikisi başka şeyler ve türklüğün yerine başka bir şey ikame etmek gibi bir niyetimde yok çünkü türklüğün zihnimde kapladığı yerle diğer ırklarınki aynı. birini diğerinin yerine ikame etmenin manası ve getirisi yok. ziya gökalp’in kavramları esaslarına uygun kullanmayarak çelişkiye düştüğünü söylemiştik ve görünen o ki aynı kavram kargaşası burada kendini gösteriyor.
muasırlaşmaya kimse karşı değil. şahsen muasırlaşma kılıfında dejenere olmaya karşıyım. ilericilik denen kavram kime göre neye göre ileriyi tanımlıyor? ileri dediğimiz yön neresi, referans noktası neresi? şayet referans noktası batıysa, batının maddi ilerleşmişliği(!) ilericilik mi oluyor? siz batının standartlarına göre yaşamak isteyebilirsiniz ama bunu mutlaklaştırıp en iyisi bu diye dayatırsanız hoop hemşerim derim. evet batı maddi anlamda ciddi imkanlara sahip ama bu imkanları saf iyi niyetle insanlığın yararına mı kullanıyor yoksa kapitalizm, tüketim çılgınlığı, israf, çevre kirliliği, katliamlar, batının yalnızca kendi menfaatine odaklı yaklaşımları birer halisülasyon mu? insan hakları denen garabet kavram yalnızca ilericileri mi kuşatıyor yoksa tüm insanların haklarını muhafaza eden iyilik elçileri var da ben mi göremiyorum? elimde tuttuğum telefonu inkar edecek kadar kör değilim, sadece şunu soruyorum; ilerleme dediğimiz şey insanlığı mutlak iyiye götürecek mi, götürüyor mu?
bu hamur daha çok su götürür..
devamını gör...
74.
cahillerin tarihten haberi yok maalesef. islamcılık hiçbir yaraya merhem olamamış, hiçbir fonksiyona sahip olmadığı tecrübe edilmiştir. emperyalist devletlerin de desteklemesiyle kanlı milliyetçi isyanlar başlamış ve osmanlı bünyesindeki halklar bir bir ayrılma iradesi ortaya koymaya başlamış idi.
önce osmanlıcılık ile din, dil, ırk vb. farkı gözetmeksizin osmanlı kendi içindeki bütün ulus ve unsurları birleştirmeyi amaçlamış, eşit vatandaşlık hakları sunan bu yaklaşım ile gayri müslim toplulukların ayrılarak kendi devletlerini kurma düşüncelerine engel olmaya çalışılmış ne yazık ki emperyalist kışkırtmalar ve desteklemeler sonucu zor durumda kalan osmanlı gayri müslim kopuşlarları durduramamıştı.. bu gelişmelerin sonrasında ortaya çıkan vaziyete uygun olacak bir biçimde yeni bir politikaya geçilmiş, mevcut osmanlı topraklarında yaşayanların büyük bir çoğunluğunun islam dinine mensup olması hasebiyle dinde birlik esasına dayalı vatandaşlık sistemi üçün islamcılık reçetesi uygulamaya koyulmuş, fakat ne çare ki bu da din kardeşlerimizin emperyalist kışkırtmalar ve zaten mevcut olan türk/osmanlı düşmanlıkları gibi bir takım sebeplerden ötürü osmanlı'dan ayrı bir gelecek arzusu ile hareket etmelerinin ve de kanlı, kalleş hareketlerin önüne geçmeye yetmemiştir. ve acı tecrübeler sonucunda görülmüştür ki islamcılık hamlesi de birlik ve beraberliği tesis etmeye yetmemiş, yararı olabileceğine inanılan bu çabalar da öncekiler gibi başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
tabii bunlar tutmayınca doğal olarak tükenmiş devre dışı kalmış oluyordu. bu yaşadıklarımız uzak olmayan tarihimizdir.
bizim cahil milletiz ise atatürk geldi islamı ortadan kaldırdı, islam birliğini beraberliğini bitirdi, ümmeti muhammedi böldü iddiasında...
nasıl bir cahil öz güveni...
dediğimiz gibi zaten tarihin doğal akışı bu yöne doğru.. atatürk diye bir adam olmasa da buna benzer bir tablo zorunlu olarak önümüzdeydi. mesele içeride dışarıda bunu başarabilecek mücadeleyi vermekteydi. büyük komutan bağımsızlığımızı kazandıracak savaşlarlardan bu milleti çıkardı. çıkaramasaydı başka bir tablodan bahsederdik.
osmanlı'da vatanın ve insanlarımızın varlığı ve geleceği adına aydınlar, askerler, yazar çizer takımı bundan böyle birlik ve beraberliğimizi en güçlü şekilde tesis edecek şeyin ne olduğunu düşünmüş, tartışmışlardı. atatürk de bu fikir ve görüşlerin tartışıldığı zamanlarda yaşamış bir osmanlı subayıydı. atatürk daha dünyada yokken osmanlı devleti zaten sorunlarla boğuşmakta idi.
şimdi bugün islam üsterük, şeriat, islamcılık vesaire diye konuşan tipler zır cahildir. bunları adam yerine koyup konuşmak bile anlamsız.
yaşasın türk milleti, devletimiz. hala değerini idrak edemediğimiz devrimlerimiz. tarihten ders alacak olanlar tarihi öğrenme arzusunda olanlardır. allah cahil toplumların üzerine pislik yağdırır. eğer uyanmazsak ve elimizdekinin kıymetini bilmez nankörlük edersek allah hepimizi ortadan kaldırmasını da bilir.
önce osmanlıcılık ile din, dil, ırk vb. farkı gözetmeksizin osmanlı kendi içindeki bütün ulus ve unsurları birleştirmeyi amaçlamış, eşit vatandaşlık hakları sunan bu yaklaşım ile gayri müslim toplulukların ayrılarak kendi devletlerini kurma düşüncelerine engel olmaya çalışılmış ne yazık ki emperyalist kışkırtmalar ve desteklemeler sonucu zor durumda kalan osmanlı gayri müslim kopuşlarları durduramamıştı.. bu gelişmelerin sonrasında ortaya çıkan vaziyete uygun olacak bir biçimde yeni bir politikaya geçilmiş, mevcut osmanlı topraklarında yaşayanların büyük bir çoğunluğunun islam dinine mensup olması hasebiyle dinde birlik esasına dayalı vatandaşlık sistemi üçün islamcılık reçetesi uygulamaya koyulmuş, fakat ne çare ki bu da din kardeşlerimizin emperyalist kışkırtmalar ve zaten mevcut olan türk/osmanlı düşmanlıkları gibi bir takım sebeplerden ötürü osmanlı'dan ayrı bir gelecek arzusu ile hareket etmelerinin ve de kanlı, kalleş hareketlerin önüne geçmeye yetmemiştir. ve acı tecrübeler sonucunda görülmüştür ki islamcılık hamlesi de birlik ve beraberliği tesis etmeye yetmemiş, yararı olabileceğine inanılan bu çabalar da öncekiler gibi başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
tabii bunlar tutmayınca doğal olarak tükenmiş devre dışı kalmış oluyordu. bu yaşadıklarımız uzak olmayan tarihimizdir.
bizim cahil milletiz ise atatürk geldi islamı ortadan kaldırdı, islam birliğini beraberliğini bitirdi, ümmeti muhammedi böldü iddiasında...
nasıl bir cahil öz güveni...
dediğimiz gibi zaten tarihin doğal akışı bu yöne doğru.. atatürk diye bir adam olmasa da buna benzer bir tablo zorunlu olarak önümüzdeydi. mesele içeride dışarıda bunu başarabilecek mücadeleyi vermekteydi. büyük komutan bağımsızlığımızı kazandıracak savaşlarlardan bu milleti çıkardı. çıkaramasaydı başka bir tablodan bahsederdik.
osmanlı'da vatanın ve insanlarımızın varlığı ve geleceği adına aydınlar, askerler, yazar çizer takımı bundan böyle birlik ve beraberliğimizi en güçlü şekilde tesis edecek şeyin ne olduğunu düşünmüş, tartışmışlardı. atatürk de bu fikir ve görüşlerin tartışıldığı zamanlarda yaşamış bir osmanlı subayıydı. atatürk daha dünyada yokken osmanlı devleti zaten sorunlarla boğuşmakta idi.
şimdi bugün islam üsterük, şeriat, islamcılık vesaire diye konuşan tipler zır cahildir. bunları adam yerine koyup konuşmak bile anlamsız.
yaşasın türk milleti, devletimiz. hala değerini idrak edemediğimiz devrimlerimiz. tarihten ders alacak olanlar tarihi öğrenme arzusunda olanlardır. allah cahil toplumların üzerine pislik yağdırır. eğer uyanmazsak ve elimizdekinin kıymetini bilmez nankörlük edersek allah hepimizi ortadan kaldırmasını da bilir.
devamını gör...
75.
''eğer bir gün benim söylediğim ile bilimin söylediği çelişirse, bilimin söylediğini tercih ediniz'' m.k.atatürk
devamını gör...
76.
#3297771
"islamcılık tarih olmuş mudur bilmem ama islam’ın kendisi her ne kadar bu topraklarda boynu bükük olsa da kaynağı itibariyle tükenmez bir şekilde yeryüzünde bulunmaktadır." islamcılığın tarih olduğunu anlamak için öyle çok uzak bir döneme gitmeye dahi gerek yok ihvan/müslüman kardeşler, ışid/daeş, el kaide, hizb'ut tahrir gibi "küresel cihat" savunan örgütlerin yerini hey'etu tahrîri'ş-şâm, taliban gibi daha bölgesel cihatçı örgütlere bıraktığını görüyoruz. bunlar da islamcı ama taliban'ın islamcılıkları afganistan ile sınırlı aynısı htş ve suriye arasındaki ilişkide de geçerli. yani islamcı oluşumlar dahi bir noktada ulusculuk/milliyetçilik yapmak zorunda kalıyor çünkü tarihin hiçbir döneminde yek bir ümmet/islam milleti var olmadı, olmayacak da.
"genç tükler derken jön olanlardan bahsettiğinize göre bu gençlerin fikirlerinin menbağı neresi acep?" genç osmanlılar diğer bir adıyla yeni osmanlılar ile jön türkler aynı değildir. jön türkler daha yenilikçi iken yeni osmanlılar daha gelenekçi bir kanat temsil ederler. ikisi de doğal olarak batıdan etkilenir fakat genç osmanlılar jön türklerden farklı olarak osmanlının batıyı taklit etmemesini sorunlarını kendi kendine çözmesi gerektiğini söylerler.
"bana saf türklüğün ne olduğunu, saf türkün ne olduğunu tanımlarsanız memnun olurum çünkü böyle bir şeyin olabileceğine inanmıyorum." türk'ün ne olduğuna bir türlü ikna olamıyorsun da tarihte hiç var olmamış bir ümmet/islam milletinin varlığına inanıyorsun o nasıl olacak?
"ziya gökalp’in teslisine gelince. rasim özdenören , yumurtayı hangi ucundan kırmalı adlı denemesinde bu üçlüye teslis der ve eleştirir. islam, türkçülük ve garpçılık. bu üçünün bir arada bulunması imkansızdır bu sebeple ziya gökalp çelişkiye düşmüştür. kısaca; garpçılığın içinde laiklik vardır ve islam laik değildir. islam ümmetçidir. ırkı ne olursa olsun müslümanları tek millet olarak kabul eder. şayet türk müslümansa ve hem de türkçüyse, türkçülük de kendini diğerlerinden üstün görmekse bu türkçüler ümmet olmayı nasıl başaracak, ümmet içinde nasıl barınabileceklerdir?" ziya gökalp zaten ümmetçi/islamcı değil milliyetçi/türkçü bir şahıs. adamın islamlaşmaktan bahsettiği de islamın manevi ve ahlaki alanla ilgilenmesi zaten osmanlıcılık ve islamcılık çöktüğü için yerine koyulacak yegane olgunun türklük olduğunu söyleyip bu sebeple türkçülük yapıyor. batılılaşma kısmında da hep japonları örnek gösterir kendi örf ve ananelerine sahip çıktıklarını ve dinlerini (şinto) koruduklarını fakat batının gelişmiş yönlerini alarak batı ile rekabet edebilecek hale geldiklerini söylüyor. örnek meiji restorasyonu. ziya gökalp de bunu örnek gösteriyor ki zaten atatürk reformlarının temeli. yani hem türk örf ve ananelerine sahip çıkıp üst kimlik olarak türk milleti koyuluyor (türkleşme), ahlaki ve manevi alanda islama sahip çıkılıyor bunun sonucunda diyanet işleri vs kuruluyor (islamlaşma) ve batıdaki gelişmişlikler olan latin alfabesi, miladi takvim, batı ölçü birimleri, eğitim modeli alınarak o dönemin en çağdaş dünyasına uyum sağlanıyor (muasırlaşma).
"üç tarz-ı siyaseti okumadığımdan hakkında yorum yapmam doğru olmaz ama elde türkçülük kaldı yaklaşımını doğru bulmuyorum. daha önce de belirttim; 1. dünya savaşı sonrası batıda hızlanan ulusçuluğun özentiliğinden başka bir şey değil türkçülük." zaten üç tarz-ı siyaset de türkçülük batı özentiliği diyen islamcılara taa 100 sene evvelinden cevap veren bir eser. sırasıyla osmanlıcılık ve islamcılık gibi ideolojilerin neden ise yaramayacağı, türkçülüğün işe yarayacağını anlatan bir eser. döneminde çok ağır eleştirilmiş fakat zaman akçura'yı haklı çıkarmıştır.
"türkçü-kemalist camiayı islam düşmanı olarak nitelemekle türk düşmanı olmak arasında herhangibir ironi yok." ironi nedir ne demektir ironi
"ikisi başka şeyler ve türklüğün yerine başka bir şey ikame etmek gibi bir niyetimde yok çünkü türklüğün zihnimde kapladığı yerle diğer ırklarınki aynı. birini diğerinin yerine ikame etmenin manası ve getirisi yok. ziya gökalp’in kavramları esaslarına uygun kullanmayarak çelişkiye düştüğünü söylemiştik ve görünen o ki aynı kavram kargaşası burada kendini gösteriyor." sen türklüğü ırk ile esitleyip ondan yorum yapıyorsun biz de dini sadece ahlaki ve manevi alanda bırakıyoruz. biz tarihten ve sosyolojiden beslenerek hiçbir zaman islam milleti olmadığını zaten arabizme kaybettiğini söylüyoruz. bunda da herhangi bir çelişki yok zaten ilkinde islamcı örgütlerin bile milliyetçi/uluscu bir rotaya istemeden de olsa girdiğini gördük.
"muasırlaşmaya kimse karşı değil. şahsen muasırlaşma kılıfında dejenere olmaya karşıyım. ilericilik denen kavram kime göre neye göre ileriyi tanımlıyor? ileri dediğimiz yön neresi, referans noktası neresi? şayet referans noktası batıysa, batının maddi ilerleşmişliği(!) ilericilik mi oluyor?" teknoloji, bilim nerede üretiliyorsa nerede sağlıklı bir toplum varsa ileri olan yer orasıdır. onun da batı ve batılılaşmış (örnek singapur, japonya, güney kore) ülkelerde olduğu bir gerçek bırak onu suudiler bile batılılaşmanın derdinde.
"siz batının standartlarına göre yaşamak isteyebilirsiniz ama bunu mutlaklaştırıp en iyisi bu diye dayatırsanız hoop hemşerim derim." yok oldukça basit o konu misal demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olmak mı yoksa çöldeki bir kabile devleti olmak mı dersek en koyu islamcı bile ilkini seçer, aslında seçmez de sonra oraya kaçar. yoksa kadının mal gibi alınıp satıldığı afganistan nere iyi kötü kadınların kendi ayakları üzerinde durduğu türkiye nere, iyi kötü kılık kıyafet özgürlüğü olan türkiye nere sakal kesti diye insan öldürülen afganistan nere.
"islamcılık tarih olmuş mudur bilmem ama islam’ın kendisi her ne kadar bu topraklarda boynu bükük olsa da kaynağı itibariyle tükenmez bir şekilde yeryüzünde bulunmaktadır." islamcılığın tarih olduğunu anlamak için öyle çok uzak bir döneme gitmeye dahi gerek yok ihvan/müslüman kardeşler, ışid/daeş, el kaide, hizb'ut tahrir gibi "küresel cihat" savunan örgütlerin yerini hey'etu tahrîri'ş-şâm, taliban gibi daha bölgesel cihatçı örgütlere bıraktığını görüyoruz. bunlar da islamcı ama taliban'ın islamcılıkları afganistan ile sınırlı aynısı htş ve suriye arasındaki ilişkide de geçerli. yani islamcı oluşumlar dahi bir noktada ulusculuk/milliyetçilik yapmak zorunda kalıyor çünkü tarihin hiçbir döneminde yek bir ümmet/islam milleti var olmadı, olmayacak da.
"genç tükler derken jön olanlardan bahsettiğinize göre bu gençlerin fikirlerinin menbağı neresi acep?" genç osmanlılar diğer bir adıyla yeni osmanlılar ile jön türkler aynı değildir. jön türkler daha yenilikçi iken yeni osmanlılar daha gelenekçi bir kanat temsil ederler. ikisi de doğal olarak batıdan etkilenir fakat genç osmanlılar jön türklerden farklı olarak osmanlının batıyı taklit etmemesini sorunlarını kendi kendine çözmesi gerektiğini söylerler.
"bana saf türklüğün ne olduğunu, saf türkün ne olduğunu tanımlarsanız memnun olurum çünkü böyle bir şeyin olabileceğine inanmıyorum." türk'ün ne olduğuna bir türlü ikna olamıyorsun da tarihte hiç var olmamış bir ümmet/islam milletinin varlığına inanıyorsun o nasıl olacak?
"ziya gökalp’in teslisine gelince. rasim özdenören , yumurtayı hangi ucundan kırmalı adlı denemesinde bu üçlüye teslis der ve eleştirir. islam, türkçülük ve garpçılık. bu üçünün bir arada bulunması imkansızdır bu sebeple ziya gökalp çelişkiye düşmüştür. kısaca; garpçılığın içinde laiklik vardır ve islam laik değildir. islam ümmetçidir. ırkı ne olursa olsun müslümanları tek millet olarak kabul eder. şayet türk müslümansa ve hem de türkçüyse, türkçülük de kendini diğerlerinden üstün görmekse bu türkçüler ümmet olmayı nasıl başaracak, ümmet içinde nasıl barınabileceklerdir?" ziya gökalp zaten ümmetçi/islamcı değil milliyetçi/türkçü bir şahıs. adamın islamlaşmaktan bahsettiği de islamın manevi ve ahlaki alanla ilgilenmesi zaten osmanlıcılık ve islamcılık çöktüğü için yerine koyulacak yegane olgunun türklük olduğunu söyleyip bu sebeple türkçülük yapıyor. batılılaşma kısmında da hep japonları örnek gösterir kendi örf ve ananelerine sahip çıktıklarını ve dinlerini (şinto) koruduklarını fakat batının gelişmiş yönlerini alarak batı ile rekabet edebilecek hale geldiklerini söylüyor. örnek meiji restorasyonu. ziya gökalp de bunu örnek gösteriyor ki zaten atatürk reformlarının temeli. yani hem türk örf ve ananelerine sahip çıkıp üst kimlik olarak türk milleti koyuluyor (türkleşme), ahlaki ve manevi alanda islama sahip çıkılıyor bunun sonucunda diyanet işleri vs kuruluyor (islamlaşma) ve batıdaki gelişmişlikler olan latin alfabesi, miladi takvim, batı ölçü birimleri, eğitim modeli alınarak o dönemin en çağdaş dünyasına uyum sağlanıyor (muasırlaşma).
"üç tarz-ı siyaseti okumadığımdan hakkında yorum yapmam doğru olmaz ama elde türkçülük kaldı yaklaşımını doğru bulmuyorum. daha önce de belirttim; 1. dünya savaşı sonrası batıda hızlanan ulusçuluğun özentiliğinden başka bir şey değil türkçülük." zaten üç tarz-ı siyaset de türkçülük batı özentiliği diyen islamcılara taa 100 sene evvelinden cevap veren bir eser. sırasıyla osmanlıcılık ve islamcılık gibi ideolojilerin neden ise yaramayacağı, türkçülüğün işe yarayacağını anlatan bir eser. döneminde çok ağır eleştirilmiş fakat zaman akçura'yı haklı çıkarmıştır.
"türkçü-kemalist camiayı islam düşmanı olarak nitelemekle türk düşmanı olmak arasında herhangibir ironi yok." ironi nedir ne demektir ironi
"ikisi başka şeyler ve türklüğün yerine başka bir şey ikame etmek gibi bir niyetimde yok çünkü türklüğün zihnimde kapladığı yerle diğer ırklarınki aynı. birini diğerinin yerine ikame etmenin manası ve getirisi yok. ziya gökalp’in kavramları esaslarına uygun kullanmayarak çelişkiye düştüğünü söylemiştik ve görünen o ki aynı kavram kargaşası burada kendini gösteriyor." sen türklüğü ırk ile esitleyip ondan yorum yapıyorsun biz de dini sadece ahlaki ve manevi alanda bırakıyoruz. biz tarihten ve sosyolojiden beslenerek hiçbir zaman islam milleti olmadığını zaten arabizme kaybettiğini söylüyoruz. bunda da herhangi bir çelişki yok zaten ilkinde islamcı örgütlerin bile milliyetçi/uluscu bir rotaya istemeden de olsa girdiğini gördük.
"muasırlaşmaya kimse karşı değil. şahsen muasırlaşma kılıfında dejenere olmaya karşıyım. ilericilik denen kavram kime göre neye göre ileriyi tanımlıyor? ileri dediğimiz yön neresi, referans noktası neresi? şayet referans noktası batıysa, batının maddi ilerleşmişliği(!) ilericilik mi oluyor?" teknoloji, bilim nerede üretiliyorsa nerede sağlıklı bir toplum varsa ileri olan yer orasıdır. onun da batı ve batılılaşmış (örnek singapur, japonya, güney kore) ülkelerde olduğu bir gerçek bırak onu suudiler bile batılılaşmanın derdinde.
"siz batının standartlarına göre yaşamak isteyebilirsiniz ama bunu mutlaklaştırıp en iyisi bu diye dayatırsanız hoop hemşerim derim." yok oldukça basit o konu misal demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olmak mı yoksa çöldeki bir kabile devleti olmak mı dersek en koyu islamcı bile ilkini seçer, aslında seçmez de sonra oraya kaçar. yoksa kadının mal gibi alınıp satıldığı afganistan nere iyi kötü kadınların kendi ayakları üzerinde durduğu türkiye nere, iyi kötü kılık kıyafet özgürlüğü olan türkiye nere sakal kesti diye insan öldürülen afganistan nere.
devamını gör...
77.
kemalizm hakkında güzel bir video
devamını gör...
78.
"kemalist" - "1.dünya savaşı sırasında ingilizlerin kuvay-ı milliye ' ye verdiği isim!!"...
kemalist - sonradan ingiliz uzantısı olduğunu bilmese bile ingilizlere çalışan kesimin kuvay-ı milliyecilere taktığı isim !!
if you want ...we "can" write in english, that, you don't feel awkward here, my friend!!
kemalist - sonradan ingiliz uzantısı olduğunu bilmese bile ingilizlere çalışan kesimin kuvay-ı milliyecilere taktığı isim !!
if you want ...we "can" write in english, that, you don't feel awkward here, my friend!!
devamını gör...
79.
kendilerine sol liberal diyen, benim burada sıfatlarını söylemek istemediğim tiplerin postkemalizm teorisi bitti.
hatta bu devrin bittiğinin kitabı da çıktı. post-post-kemalizm.
www.muharrembalci.com/hukuk...
hatta bu devrin bittiğinin kitabı da çıktı. post-post-kemalizm.
www.muharrembalci.com/hukuk...
devamını gör...
80.
#3297330
1.paragraf
islamcı oluşumların lokalleşmesi onların ulusçu saiklerle hareket ediyor olduğunu göstermez. burda şartlar ve imkanalr göz önünde bulundurulmalıdır. senelerdir yaşadığı coğrafyadaki problemlerle uğraşan adamlardan global anlamda atılım beklemek doğru değil. önce evin içi ama kendi değerlerine uygun çözümlerle, başkasında devşirilmiş özenilmiş fikirlerle değil. esinlenmek veya örnek almak başka, elekten geçirmeden aldım kabul ettim demek başka. ümmetten kastedilen tek bir devlet altında birleşmiş müslüman topluluğu değil, farklı devletler ve coğrafyalarda da olsa birbirlerini gözeten kardeşler olunmasıdır. hilafet bunu sağlama maksadı güder ama ihtilaflar da kaçınılmadır. burası dünya cennet değil ve biz insanız. mutlak iyi dediğimiz bir ortam burada yok olmayacak. hedef mümkün olduğunca hakikatte kalmaktır.
2.paragraf
jön türkler genç osmanlıların evlatlarıdır tabiri caizse. batılılaşma ikisinde de ön plandadır. ikisinin de kavramları kullanışları bulanıktır. buna sebep olan etken batılılaşırken batıcılığı islami bir hüviyette kullanamaya çalışan üyelerin bunu başaramaması ve kendileriyle çelişmesidir. bu oldukça normaldir çünkü yapmaya çalıştıkları şey zorlamadır. içlerinde homojen bir yapı yoktur. kimisi de seküler yaklaşım sergilemiştir.bu haliyle ikisi içinde de homojen bir yapı yoktur. genç osmanlılar belirttiğiniz gibi daha gelenekselci olmalarına karşın kafa karışıklığı anlamında jön türklerden farklı değillerdir. anladığım kadarıyla islami kimlikle batıyı arıştırma çabası sonuçsuz kalınca seküler tarafı savunanların aktivitesi yükselmiş ve daha akışkan şekilde yol almıştır.
3.paragraf
soruma cevap alamadım. türkün ne olduğuna iknayım ama türkün üstünlüğü, hikmetleri ve diğerlerine göre faziletleri noktasında ulusçu yaklaşımla aynı düzlemde değilim. ümmet denen kavramı ulusçu-devletçi yaklaşımla anlamaya çalıştığınız için anlaşamıyoruz.
4.paragraf
islamı sadece ahlak ve maneviyata sıkıştıran anlayışı kabul etmiyorum. islam'ı bölemezsiniz. bölerseniz o islam olmaz. biz islam olalım aynı zamanda seküler yaşam tarzıyla yaşayalım denirse bulanık bir fikir dünyasının varlığı ortaya çıkar. diyanet işlerinin kuruluş amacı islam'a sahip çıkmak değildir. islam sahip çıkılacak bir şey de değildir. diyanet işlerinin kuruluşu laikliğe de aykırıdır. diyanet işleri, islam'ı devletin gözetimine alarak onun mücadeleci tarafını ekarte etmek adına kurulmuştur. böylece güya toplumun dini yaşama hürriyeti korunmuş ve düzenlenmiştir. halbuki olan şey islam'ın devrimci tarafını yumuşatarak onu seküler devlet için zararsız hale getirmektir.
5.paragraf
üç tarz-ı siyaset üzerine kitap tahlili bir video buldum. onu izleyeceğim inşallah. kitabı da okumayı düşünüyorum.
6.paragraf
ironinin ne olduğunu biliyorum. kavramlara atfettiğimiz anlamlar farklı olduğundan sizin ironiniz bana ironik gelmiyor bunu anlatmaya çalışıyorum.
7.paragraf
türklük yada türkçülük yapısı itibariyl ırk temelli olduğundan başka neyle eşitleyebilirim. kendini türk hisseden türktür yaklaşımını mı kabul edelim. bu yaklaşım komik ve tutarlı da değil. türk kimliği almış suriyelileri de türk hisettikleri için türk kabul edebiliyor musunuz yoksa bu ayrıcalık yalnızca batılı olup türklük hissiyatında olanlar için mi geçerli? ya da tatlış kabul ettiğimiz afrikalılar için mi?
dini yalnızca ahlaki ve manevi alanda bırakmak tam bir hristiyan yaklaşımıdır. dinden kastımız islam ise bu din hayatın her noktasına sirayet eder. bu yaklaşımı kabul edip etmemek sizin tercihinizdir ama hakikat böyledir. biz islam'ı batının hristiyanlığa yaptığı gibi bölmüyoruz bir bütün olarak alıp kabul ediyoruz ve hayatımıza yansıtma gayretine giriyoruz. yoksa dinin hükümlerini keyfimize göre şekillendirme hatasına düşeriz ve ortada din diye bir şey kalmaz. tıpkı batı gibi. batı din diye inandığı şeyin kaynağını insana dayandırmak mecburiyetindedir çünkü insan allah'tan geleni tahrif etmiştir. din insanın inisiyatifinde olamaz, olursa o yapay din olur.
8.paragraf
teknoloji ve bilimi nötrdür. bunları kullananın değerlerine göre iyi veya kötü olurlar. teknoloji ve bilimi haddinden fazla yüceltirseniz bu ikisinin bulunduğu her alanı hoş görürsünüz. daha önceki yazıda da bahsettim. en basitinden çevre kirliliği dediğimiz şeyin sebebi teknoloji değil mi? çok para kazanmak, katma değerli elektronik cihazlar üretmek insanın özüne ne gibi bir katkı sağlıyor? bu teknoloji gelişmesin demek değil, teknolojiyi ve bilimi olması gereken yere oturmazsanız of adamlar ne bomba yapmış binayı kökünden kazıyor diye hayranlık duyarsınız. airpods tek başına pek çok şirketten daha fazla gelir elde etmiş bu sene. insanlığa ne faydası oldu? bluetooth teknolojisi varmış eeee açlıktan kemikleri sayılan çocuğa ne fayda sağladı? demagoji yapmıyorum. teknoloji devleri insanlık için mi varlar yoksa kendi maddi menfaatleri için insanlığı sömürme peşindeler mi? suudilerin veya başka toplumların batılılaşıyor olması veya çoğunluğun bu yöne sapması hakikati belirlemez.
9. paragraf
demokrasi, özgürlük ve eşitlik koca birer aldatmacadır. tage lindbom'un demokrasi miti isimli kitabını konuyla alakalı olması hasebiyle tavsiye ederim.
sizin hayata bakışınız seküler olduğundan laiklik, sosyalizm, hümanizm, hukuk devleti gibi kavramlar size hoş gelebilir. bunların için doldurma çabası güden güç insandır ve biz biliyoruz ki insan çıkarı doğrultusunda bu kavramların içeriğini değiştirir, değiştiriyor da. insan hakları denen şey batıya özel. afganistan üzerinden verdiğiniz örnek oldukça tepkisel ve doğruluğu meçhul. size doğruluğundan emin olacağımız örnekler vereyim;
mesela türkiye hiç genel ev yok ve orda zorla çalıştırılan insalar da yok değil mi?
onlyfansta kadınlar kendini pazarlamıyor değil mi? kendi iradesiyle olunca mal olmuyor mu? illa başkasın mı pazarlaması lazım. onun da örneğini yukarda verdik.
sarık sarıp şalvar giyenler, çarşaf giyenler örselenmiyor değil mi? kıyafet özgürlüğü zannediyorum sadece soyunurken var. laiklikten dem vururken, din ve vicdan özgürlüğünden yakınırken bu ne perhiz? batı gibi düşündüğünüzden özgürlüğün tekelinizde olduğunu düşünmeniz gayet doğal.
anlaşılan biz türkiyenin ideolojik yapısını tartışmadan önce algılarımızı hakikatle kalibre etmemiz gerekiyor ki meseleleri doğru kavrayabilelim. vesselam.
1.paragraf
islamcı oluşumların lokalleşmesi onların ulusçu saiklerle hareket ediyor olduğunu göstermez. burda şartlar ve imkanalr göz önünde bulundurulmalıdır. senelerdir yaşadığı coğrafyadaki problemlerle uğraşan adamlardan global anlamda atılım beklemek doğru değil. önce evin içi ama kendi değerlerine uygun çözümlerle, başkasında devşirilmiş özenilmiş fikirlerle değil. esinlenmek veya örnek almak başka, elekten geçirmeden aldım kabul ettim demek başka. ümmetten kastedilen tek bir devlet altında birleşmiş müslüman topluluğu değil, farklı devletler ve coğrafyalarda da olsa birbirlerini gözeten kardeşler olunmasıdır. hilafet bunu sağlama maksadı güder ama ihtilaflar da kaçınılmadır. burası dünya cennet değil ve biz insanız. mutlak iyi dediğimiz bir ortam burada yok olmayacak. hedef mümkün olduğunca hakikatte kalmaktır.
2.paragraf
jön türkler genç osmanlıların evlatlarıdır tabiri caizse. batılılaşma ikisinde de ön plandadır. ikisinin de kavramları kullanışları bulanıktır. buna sebep olan etken batılılaşırken batıcılığı islami bir hüviyette kullanamaya çalışan üyelerin bunu başaramaması ve kendileriyle çelişmesidir. bu oldukça normaldir çünkü yapmaya çalıştıkları şey zorlamadır. içlerinde homojen bir yapı yoktur. kimisi de seküler yaklaşım sergilemiştir.bu haliyle ikisi içinde de homojen bir yapı yoktur. genç osmanlılar belirttiğiniz gibi daha gelenekselci olmalarına karşın kafa karışıklığı anlamında jön türklerden farklı değillerdir. anladığım kadarıyla islami kimlikle batıyı arıştırma çabası sonuçsuz kalınca seküler tarafı savunanların aktivitesi yükselmiş ve daha akışkan şekilde yol almıştır.
3.paragraf
soruma cevap alamadım. türkün ne olduğuna iknayım ama türkün üstünlüğü, hikmetleri ve diğerlerine göre faziletleri noktasında ulusçu yaklaşımla aynı düzlemde değilim. ümmet denen kavramı ulusçu-devletçi yaklaşımla anlamaya çalıştığınız için anlaşamıyoruz.
4.paragraf
islamı sadece ahlak ve maneviyata sıkıştıran anlayışı kabul etmiyorum. islam'ı bölemezsiniz. bölerseniz o islam olmaz. biz islam olalım aynı zamanda seküler yaşam tarzıyla yaşayalım denirse bulanık bir fikir dünyasının varlığı ortaya çıkar. diyanet işlerinin kuruluş amacı islam'a sahip çıkmak değildir. islam sahip çıkılacak bir şey de değildir. diyanet işlerinin kuruluşu laikliğe de aykırıdır. diyanet işleri, islam'ı devletin gözetimine alarak onun mücadeleci tarafını ekarte etmek adına kurulmuştur. böylece güya toplumun dini yaşama hürriyeti korunmuş ve düzenlenmiştir. halbuki olan şey islam'ın devrimci tarafını yumuşatarak onu seküler devlet için zararsız hale getirmektir.
5.paragraf
üç tarz-ı siyaset üzerine kitap tahlili bir video buldum. onu izleyeceğim inşallah. kitabı da okumayı düşünüyorum.
6.paragraf
ironinin ne olduğunu biliyorum. kavramlara atfettiğimiz anlamlar farklı olduğundan sizin ironiniz bana ironik gelmiyor bunu anlatmaya çalışıyorum.
7.paragraf
türklük yada türkçülük yapısı itibariyl ırk temelli olduğundan başka neyle eşitleyebilirim. kendini türk hisseden türktür yaklaşımını mı kabul edelim. bu yaklaşım komik ve tutarlı da değil. türk kimliği almış suriyelileri de türk hisettikleri için türk kabul edebiliyor musunuz yoksa bu ayrıcalık yalnızca batılı olup türklük hissiyatında olanlar için mi geçerli? ya da tatlış kabul ettiğimiz afrikalılar için mi?
dini yalnızca ahlaki ve manevi alanda bırakmak tam bir hristiyan yaklaşımıdır. dinden kastımız islam ise bu din hayatın her noktasına sirayet eder. bu yaklaşımı kabul edip etmemek sizin tercihinizdir ama hakikat böyledir. biz islam'ı batının hristiyanlığa yaptığı gibi bölmüyoruz bir bütün olarak alıp kabul ediyoruz ve hayatımıza yansıtma gayretine giriyoruz. yoksa dinin hükümlerini keyfimize göre şekillendirme hatasına düşeriz ve ortada din diye bir şey kalmaz. tıpkı batı gibi. batı din diye inandığı şeyin kaynağını insana dayandırmak mecburiyetindedir çünkü insan allah'tan geleni tahrif etmiştir. din insanın inisiyatifinde olamaz, olursa o yapay din olur.
8.paragraf
teknoloji ve bilimi nötrdür. bunları kullananın değerlerine göre iyi veya kötü olurlar. teknoloji ve bilimi haddinden fazla yüceltirseniz bu ikisinin bulunduğu her alanı hoş görürsünüz. daha önceki yazıda da bahsettim. en basitinden çevre kirliliği dediğimiz şeyin sebebi teknoloji değil mi? çok para kazanmak, katma değerli elektronik cihazlar üretmek insanın özüne ne gibi bir katkı sağlıyor? bu teknoloji gelişmesin demek değil, teknolojiyi ve bilimi olması gereken yere oturmazsanız of adamlar ne bomba yapmış binayı kökünden kazıyor diye hayranlık duyarsınız. airpods tek başına pek çok şirketten daha fazla gelir elde etmiş bu sene. insanlığa ne faydası oldu? bluetooth teknolojisi varmış eeee açlıktan kemikleri sayılan çocuğa ne fayda sağladı? demagoji yapmıyorum. teknoloji devleri insanlık için mi varlar yoksa kendi maddi menfaatleri için insanlığı sömürme peşindeler mi? suudilerin veya başka toplumların batılılaşıyor olması veya çoğunluğun bu yöne sapması hakikati belirlemez.
9. paragraf
demokrasi, özgürlük ve eşitlik koca birer aldatmacadır. tage lindbom'un demokrasi miti isimli kitabını konuyla alakalı olması hasebiyle tavsiye ederim.
sizin hayata bakışınız seküler olduğundan laiklik, sosyalizm, hümanizm, hukuk devleti gibi kavramlar size hoş gelebilir. bunların için doldurma çabası güden güç insandır ve biz biliyoruz ki insan çıkarı doğrultusunda bu kavramların içeriğini değiştirir, değiştiriyor da. insan hakları denen şey batıya özel. afganistan üzerinden verdiğiniz örnek oldukça tepkisel ve doğruluğu meçhul. size doğruluğundan emin olacağımız örnekler vereyim;
mesela türkiye hiç genel ev yok ve orda zorla çalıştırılan insalar da yok değil mi?
onlyfansta kadınlar kendini pazarlamıyor değil mi? kendi iradesiyle olunca mal olmuyor mu? illa başkasın mı pazarlaması lazım. onun da örneğini yukarda verdik.
sarık sarıp şalvar giyenler, çarşaf giyenler örselenmiyor değil mi? kıyafet özgürlüğü zannediyorum sadece soyunurken var. laiklikten dem vururken, din ve vicdan özgürlüğünden yakınırken bu ne perhiz? batı gibi düşündüğünüzden özgürlüğün tekelinizde olduğunu düşünmeniz gayet doğal.
anlaşılan biz türkiyenin ideolojik yapısını tartışmadan önce algılarımızı hakikatle kalibre etmemiz gerekiyor ki meseleleri doğru kavrayabilelim. vesselam.
devamını gör...