121.
etrafındaki her şeye "bu nasıl üretilmiştir" gözüyle bakmak
ve bonus tasarladığın parçanın yerine olmaması :d
devamını gör...
122.
tıbbi diyaloğun 'insana dair her şeyi içermesi'.

tiksinti verici deneyimleri dahi duymak ve içselleştirmek zorunluluğu.
devamını gör...
123.
çok konuşan birine denk gelmek.
devamını gör...
124.
insanları şafak operasyonu ile evinden almak.
uykuya çok düşkünüm.
devamını gör...
125.
açık vermek, kasa tazminatımızi kaldırdı başkan. ayda hiç vermesek 200 lira cebimizden para veriyoruz. fazla çıkarsa da tutanak tutuluyor. can sıkan bir durum ya. çok sıkıcı.
devamını gör...
126.
türkiye'nin milyorca yıldır gelişmekte olan ülke(!) olması yüzünden victor hugo'ya dönüşüp "siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz!111!!!" diye bağırarak çıldırma isteği yaratması.
devamını gör...
127.
mesleğim değil de mesleğim dahil hayatın içinde herkesin küçücük egolarını tatmin etme çalışmaları beni acayip bayıyor. tamam. en kral sizsiniz, tanrı falansınız ama bi s.k.irin gidin başımdan ya. aşağılık kompleksli, bir dolu şizofren narsist ortalıkta öyle dolanıyor. tatmin edilmesi gereken ne çok ego var öyle. bu insanların hepsi kabus. nefret ediyorum hepsinden. katil olmamak için her gün akla karayı seçiyorum. savcılıkta bir kısım dosyam var halihazırda. bir dizi de öyle kapanmış. çoğu hakaretten. ben devlet memuruyum bir de, bir sürü de disiplin cezam var. amire karşı bilmem ne s..m tutumlardan tut, memura yakışmayacak hareketler falan filan. sosyal hayat hiç benlik değil, bir dizi ahmak sürekli etrafta. hiç kimse işini yapmanın peşinde değil, sanki hiçbiri para almıyor, öyle hayrına yapıyor, sürekli bir yalakalık beklentisi. la kim ödemiyor bunların paralarını? gitsinler onlardan övgü beklesinler. bana ne? sosyopatım cidden. çünkü insanların sosyal hayatındaki o itibar ıvır zıvırları hiç ilgimi çekmiyor. itibarlarına s.kt.klarım. hepsi de o kadar ezik ki, benim yalakalığıma bel bağlamış, yazık. doktor iyileştirdi diye teşekkür bekliyor, usta kebap nasıl olmuş diyor, la paranı verdik işte, s.k.ir git. bir de domalmanı istiyor hepsi. manyak la bunlar.
devamını gör...
128.
insanlara laf anlatmak tabii ki. işin aslı işimin kendisi bu.*
devamını gör...
129.
pek bir yanının olmaması açıkçası
devamını gör...
130.
her işin bir bedeli vardır, ama çoğu zaman görünmeyen kısmı en ağır olanıdır.

meselamsaatlerce stres altında olmak, yaratıcılığımı kısıtlayan kurallar veya insanların takdir eksikliği...

sevdiklerimle geçireceğim zamanı çalması ve bazen emeğimin değersizleşmiş gibi hissettirmesi.
devamını gör...
131.
mesleğimi mesleğimi bilmeyen insanlara anlatmaya çalışmak. detaylı anlatıyorum detaylarda boğulup anlamıyorlar, özet geçiyorum aval aval bakıyorlar, bana bırakın güvenin diyorum onu da yapamıyorlar.

stresi ikinci sıraya koyuyorum çünkü insanlarla uğraşmak bu aralar daha sinir bozucu.
devamını gör...
132.
tarafımdan her zaman empati, anlayış ve sabır beklenmesi. yok tabii, kalmadı, hepsi bitti.
devamını gör...
133.
fazlaca sabır göstermek zorunda olmak. çok sesli ortama maruz kalmak. bunlar beni en zorlayanları.
devamını gör...
134.
oturmak
(bkz: yazılımcı olmak)
bir çok eksi yönleri var, ama aklıma ilk bu geldi. sürekli bir yerde, bir ofisde sıkışıp kalmak sanırım bu mesleğin en berbat yanı. bir de sürekli gezilen, bir yerlere gidilen, seyahat edilen bir meslekten buraya geçiş yaptın mı, bazen insanın kendi hayatına nefret etmesi işten bile değil.

ama kod yazmaya başladığın an tüm bunlar unutulur ve sonu gelmezmiş gibi bir klavye, bir mouse eşliğinde müzik çalar gibi insan unutuyor bunları. hele o enter tuşu yok mu?

ne anlatıyorum lan, ben?!
devamını gör...
135.
insanı zamanla asosyal ve yalnız biri haline getirmesi.
devamını gör...
136.
fiyatta anlaşılan işin ücreti ödenirken kesik atılması.
devamını gör...
137.
etkinlik alanında yaşanan her şeyin benim sorumluluğumda olması. etkinlik tarihinden önce olsa bile.
devamını gör...
138.
her iş dönüşü, -günümün en güzel saatlerini belki de- diş fırçalamak gibi bir rutine oturttuğum tırnak fırçalama kısmıdır. bütün gün nitril eldivenle de dolaşsam bir yolunu bulup sararıyorlar, o bembeyaz kesilesice karabiber bir şekilde tırnaklarımın arasına sızıyor sinsice...

zamanında direnmeyip pekmezci ile evlenseydim, her akşam dove sabun ve vazelinle fırçaladığım tırnaklarım kınalı; onu takip eden kemikli ellerim de, akın akın kan hücum ettiğinden pembemsi çalacak olan dolma parmaklarım kuyumcu dükkanına dönecekti belki de.

evlenmeyecekmiş de hayatı keşfedecekmiş... peh!!!
tırnaklarının kenarlarına iyi bak belki hayatın şifresi oradadır küçük kaşif!!!
devamını gör...
139.
emeğinin karşılığını alamamak.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"mesleğinizin en kötü yanı" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim