221.
yedi tepeli şehrimde
bıraktım gonca gülümü.
ne ölümden korkmak ayıp,
ne de düşünmek ölümü.
devamını gör...
222.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
223.
yapıkredi yayınlarından çıkan 'bütün şiirleri'(delta seri) kitabı 175 liradan 225 liraya çıkmış.


delirmeye ne kaldı vol 2.
devamını gör...
224.

meryem ana tanrıyı doğurmadı
meryem ana tanrının anası değil
meryem ana analardan bir ana
meryem ana bir oğlan doğurdu
âdemoğullarından bir oğlan
meryem ana bundan ötürü güzel bütün suretlerinde
meryem ananın oğlu bundan ötürü kendi oğlumuz gibi
yakın bize

kadınlarımızın yüzü acılarımızın kitabıdır
acılarımız, ayıplarımız ve döktüğümüz kan
karasabanlar gibi çizer kadınların yüzünü.

ve sevinçlerimiz vurur gözlerine kadınların
göllerde ışıyan seher vakıtları gibi.

hayallerimiz yüzlerindedir sevdiğimiz kadınların,
görelim görmeyelim karşımızda dururlar
gerçeğimize en yakın ve en uzak.


muhteşem dizelerinin yazarıdır.
devamını gör...
225.
büyük bir şairdir, bunun ideolojisiyle alakası da yoktur.

nazım, nedir-kimdir? sorusuna verilebilecek en güzel yanıt muhtemelen: "nazım hikmet memleket, memleket nazım hikmet." dizeleridir.

çünkü nazım, hasrettir. potansiyeli (ülkede) fark edilememiş ve hiç edilmiş biridir. aynı ayşe-ahmet vb. gibi. saçma sapan baskılar-suçlamalar ile sevdiğinden-sevdiklerinden uzaklaştırılmıştır. bunlar ne yazık ki hâlâ geçerlidir.. hatta daha da ileriye gideyim, bir çoğumuzun yaşadığı sorunu bile yaşatmıştır: kötü anne-baba.

bir çoğumuz gibi bu topraklara da aşıktır. ancak hakkında bir çok iyi-kötü sıfatlaştırma yapıldı. mesela bunlardan biri "vatan hainliğiyken" diğeri "sovyet aşkı"dır. ilkini günümüzde tartışma ihtiyacı bile duymamaktayım ancak bilmeyen olursa da şu dizeleriyle güzel anlatır, nazım:

nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ
amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi hikmet
nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ
bir ankara gazetesinde çıktı bunlar
üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla
bir ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında amiral vilyamson'un
altmış altı santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, amerikan amirali
amerika, bütçemize yüz yirmi milyon lira hibe etti, yüz yirmi milyon lira
amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi hikmet
nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ
...


gelelim sovyet aşkına.. öncelikle sovyet yani ssbc, komünist değildir, sosyalisttir. aradaki farkı bilmeyen çok... üstelik tüm sosyalistler her konuda aynı değildir, fraksiyon (fikir-görüş) ayrılıkları vardır. ve nazım bu konuda 2'ye ayrılır. ssbc'ye öncesi nazım ve sonrası nazım olarak. öncesi nazım ssbc'ye hayranlık duyar ancak memleketinden önde tutan biri değildir. nazım'ı kasıtlı olarak hatta atatürk'ün deyimiyle "uğraşıyorlar çocukla" şeklinde ssbc'ye kaçmak zorunda bırakıldı. bunu ünsal ünlü son zamanlarda en iyi işleyenlerden biri.

ikinci nazım ise, ssbc'ye gittiğinde gördüğü gecekondu-getto'larla teoridekiyle pratikte farklı olan bir ssbc görür. bunu kimi "sosyalizm'in mutlak sonucu" olarak görse de pek öyle değildir. burada tartışmak pek yerinde olmayacak olsa da şu kadar diyim: ssbc pratiğinde bir çok sorun oluştu. mesela türkiye'den toprak istenmesi, balkan-orta asya yayılmacılığı ve/veya 60'dan sonra artarak gözönüne çıkan bürokrasi burjuvaları-aristokratları, ispanyol iç savaşından kaçanların sırf fraksiyon farkından ya da devlet paranoyaklığından dolayı vurulması veya gulaglara kapatılması vb. işte nazım bunların ön/pre uygulamalarını görüyor.. mesela stalin'in "güneşe benzetilmesi"ni eleştiriyor.. yani "ideoloji koyunu" değil. hakikat ve doğruluk peşinde.. bugünün tabiri ile tam bir "bela" . bunu daha önce "odatv" yazmıştı, bulamadım.. ancak evlatlığından dinleyin: dw.

her ne kadar ben daha uzun hatırlasamda (google video'da çıkıyordu eskiden 2-3 saatti)genco erkal'ın sesinde kuvayi milliye destanı..

diğer yandan ise memleketimden insan manzaraları'nı lütfen okuyun. gelelim insan nazım'a: kötü bir baba (şiirlerine kanmayın), çapkın bir eş-sevgilidir. belki bunlar olmasa daha kötü bir şair olurdu, belki de bu kadar hapis dolu bir hayatı olmasa daha düzgün bir insan olurdu.. bilinmez..

ancak resim sanatı için abidin dino neyse, nazım'da şiir'de odur, edirne'den öte dahil.. şimdi tv'ye çıkıp büyük laflar eden şaklabanlar gibi de değillerdir. duruş ve tutumları olan.. gittikleri yerde saray varsa ilk ona saldıran, don kişot'lardır. üstelik gayette bilinçli ve fazlasıyla hesap ödeyeceklerini bilmelerine rağmen.

son olarak ran soyismini asla sevmemiş ve kullanmamış-benimsememiştir. bu yüzden başlıktan ran'ın kaldırılması daha hoş olurdu..

edit: nazım hikmet ssbc'ye ilk kez gitti anlamı çıkmasın öğrenciliğindeki moskova'da/ssbc'de 1951'deki yer aynı yer değildir.
devamını gör...
226.
tanıdığım en büyük şair
devamını gör...
227.
türk düşmanı katil stalin'i öven ve ona baba sözde büyük şair.
vatansız ve kimliksiz olarak ait olduğu topraklarda yok olup gitmiştir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kendi yazdığı şiiri buraya bırakıyorum.


bursa'dayım. hapishanede.
(gelmiyor aklıma,

hangi seneydi)
yoldaşlar göndermişti onun portresini,
bir fransız gazetesinden kesilmiş.

o, ulaştı bana kadar.
buldu yolunu.
parmaklıkların ve duvarların arasından

sızdı.
beyaz üniforması üstünde,
yıldızlarıyla göğsünde,

gülümsüyordu başkomutan.
belli ki çekilmişti bu fotoğraf,
gri kubbesinde

reichstag'ın
belirdikten sonra
üç sovyet askeri

ellerinde
askerî
kızıl sancakları ile.

ve bir kez daha,
volga'da,
birkaç sene sonra,

stahanovcu şoför tasya'nın kabininde
gördüm
portrenin birebir aynısını;

o, devam ediyordu gülümsemeye.
kısa bir süre önce de
pekin'deyken,

biz, kongre delegeleri,
gördük
onun son fotoğrafını

xıx. kongre'nin kürsüsünde.
duruyordu yanımda —
kolsuz koreli bir asker,

fransız bir dizgici
ve hintli bir şair.
dedim ki:

"babamız genç!"
"gördüm onu moskova'da, — dedi fransız, —
delikanlı gibi çıkıyordu merdivenleri!"

ardından mahcup bir şekilde dedi ki
genç koreli asker:
"o,

insanlığın hayali.
hayal dediğin
yaşlanır mı hiç?"

hintliyse dedi ki:
"o, komünizm gibi
ülkesinin çoktandır yol aldığı;

ve komünizm
sonsuz hayattır,
sonsuz gençliktir,
sonsuz bahardır."


devamını gör...
228.
sovyetler'e gider gitmez stalin tapınmacılığını görmüş, rahatsız olmuş ve ayağının tozuyla bunu eleştiren bir konuşma yapmıştır. iktidarın stalin kartşıtlarını temizlemesine de dil uzatmıştır. bu yüzden süikasti değerlendirilmiş, hatta bir girişim şöförünün onu uyarmasıyla engellenmiştir.


rus kaynaklara göre, sscb’ye kaçan türk şair, stalin’in sık sık şiirlerde anılmasının zorunluluk hale getirilmesinden rahatsız oluyordu. nazım, dostu sovyet yazarı ilya erenburg’a, “ben yoldaş stalin’e çok saygılıyım, fakat kendisinin güneşle kıyaslandığı şiirleri hazmedemiyorum. bu sadece kötü şiir değil, aynı zamanda kötü zevk…” şeklinde tepkisini dile getirmişti.

abhaz kökenli ünlü sovyet ve rus yazarı fazil iskender, 2004’de kaleme aldığı “paris mağazasında” adlı eserinde nazım’la ilgili anılarını da yazdı. azeri asıllı sovyet türkologu ve aynı zamanda nazım’ın en yakın dostu ekber babayev’in anılarını paylaşan iskender, “nazım’ın özel şoförü bir gün itiraf etti. şoföre göre kendisine türk şairini öldürmek için özel talimat verilmişti. suni araba kazası yardımıyla mı? bilemiyorum. kalbi çok hasta olan nazım için bu bile yeterli idi.” şeklinde anlattı.





nazım, onuruna verilen yemekte sovyet lideri josef stalin’in her yerde bulunan resimlerinin çokluğunu eleştirmiş, eski dostlarının neden ortalıkta görünmediklerini sormuştu. sonraki görüşmelerinde de 1920’de tanıdığı eski dostlarının akıbetlerini öğrenmeye çalışmıştı. fadeyev, dostunun sivri dilini törpüleyemiyordu, fakat bir şekilde de uyarmak istiyordu. nazım, sovyet yazarlar birliği’nin üyesi olduktan sonra sıkça yurt dışı gezilere gönderildi.

fadeyev'i de rejim öldürdü sonunda ayrı konu.


iyi şairdir, tapılacak insan değildir. tapılacak insan yoktur.
devamını gör...
229.
ben içeri düştüğümden beri, güneşin etrafında on kere döndü dünya
ona sorarsanız: "lâfı bile edilmez, mikroskobik bir zaman."
bana sorarsanız: "on senesi ömrümün."

bir kurşun kalemim vardı, ben içeri düştüğüm sene
bir haftada yaza yaza tükeniverdi
ona sorarsanız: "bütün bir hayat."
bana sorarsanız: "adam sen de, bir-iki hafta."

katillikten yatan osman
ben içeri düştüğümden beri, yedi buçuğu doldurup çıktı
dolaştı dışarda bir vakit
sonra kaçakçılıktan düştü içeri, altı ayı doldurup çıktı
dün mektup geldi, evlenmiş, bir çocuğu doğacakmış baharda

şimdi on yaşına bastı
ben içeri düştüğüm sene ana rahmine düşen çocuklar
ve o yılın titrek, ince, uzun bacaklı tayları
rahat, geniş sağrılı birer kısrak oldular çoktan
fakat zeytin fidanları hâlâ fidan, hâlâ çocuktur


yeni yeni meydanlar açılmış uzaktaki şehrimde, ben içeri düştüğümden beri
ve bizim hane halkı
bilmediğim bir sokakta, görmediğim bir evde oturuyor

pamuk gibiydi, bembeyazdı ekmek, ben içeri düştüğüm sene
sonra vesikaya bindi, bizim burada içeride
birbirini vurdu millet yumruk kadar, simsiyah bir tayın için
şimdi serbestledi yine, fakat esmer ve tatsız

ben içeri düştüğüm sene, ikincisi başlamamıştı henüz
dachau kampında fırınlar yakılmamış
atom bombası atılmamıştı hiroşima'ya

boğazlanan bir çocuğun kanı gibi aktı zaman
sonra kapandı resmen o fasıl
şimdi üçüncüden bahsediyor amerikan doları

fakat gün ışıdı her şeye rağmen, ben içeri düştüğümden beri
ve "karanlığın kenarından onlar
ağır ellerini toprağa basıp doğruldular" yarı yarıya

ben içeri düştüğümden beri, güneşin etrafında on kere döndü dünya
ve aynı ihtirasla ediyorum yine
ben içeri düştüğüm sene onlar için yazdığımı
onlar ki toprakta karınca
suda balık
havada kuş kadar çokturlar
korkak, cesur, cahil, hakim ve çocukturlar
ve kahreden yaratan ki onlardır
destanımızda yalnız onların mâceraları vardır.




ben içeri düştüğümden beri
devamını gör...
230.
(bkz: nazım hikmet ran)

ben,bir insan,
ben,türk şairi komünist nazım hikmet ben
tepeden tırnağa iman
tepeden tırnağa kavga, hasret ve ümitten ibaret ben…

mavi gözlü dev olarak bilinen nazım hikmet
15 ocak 1902 günü osmanlı imparatorluğuna bağlı olan selanik kentinde
dünyaya gözlerini açan türk şair ve yazardır. parçalanmakta olan bir imparatorluğun çocuğudur. vatan sevdasının kıvılcımları kalemine çocuk yaştayken düşer. daha on bir yaşındayken osmanlı’nın balkan savaşları yenilgisi üzerine ‘’feryad-ı vatan’’
şiirini yazar. nazım hikmet şiirleri ve yazıları yüzünden defalarca yargılanır. nazım hikmet harp okulu öğrencilerini kışkırtarak darbe yapmak iddiasıyla gözaltına alınır. on beş yıl hapse mahküm olur. yıl 1938 dir, haksız yere tutuklanmıştır ve mustafa kemale kendi el yazısıyla mektup yazar.
atatürk ağır hastadır ve mektubu göremeden ölür. nazım hikmet birçok cezaevinde on iki yıldan fazla kalır. en güzel eserlerini demir parmaklıklar ardında yazar.

ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya
ona sorsanız ‘’ lafı bile edilmez mikroskobik bir zaman.’’
bana sorsanız ‘’on senesi ömrümün…’’
bir kurşun kalemim vardı ben içeri düştüğüm sene.
bir haftada yaza yaza tükeniverdi.
ona sorsanız: ‘bütün bi ömür…’
bana sorsanız ‘’ adam sen de, bir iki hafta.’’

artık insanlar nazımın adını bile anmaktan korkar, kitapları yasaklanır. "yazılarım otuz kırk dilde basılır türkiye'mde türkçemle yasak" der nazım "otobiyografi" şiirinde.8 nisan 1950 de açlık grevine başlar. bu türkiye’nin ilk açlık grevidir. 1950 de çıkan af yasasıyla salıverilir nazım ama sürekli takip edilir. ülkesinden ayrılmak zorunda kalır. arkasında karısını ve üç aylık çocuğunu bırakıp moskova’ya gider.25 temmuz 1951 meclis kararıyla türk vatandaşlığından çıkarılır. asya ve afrika yazarlar birliği kongresine katılır. vatandaşı olamadığı için türk delegesi sayılamayacağı söylenir. nazım ise bir konuşma yapar ve herkesi etkileyip başkan seçilir. dünyaya tanıtır kendini, konferanslar verir, eserleri elliden fazla dile çevrilir. 3 haziran 1963 günü nazım hikmet 61 yaşında kalp krizi geçirir ve hayata vefat eder. ölümünden 2 yıl sonra 1965 yılından itibaren yasaklı olan şiir kitapları türkiye’de yayınlanmaya başlandı. ölümünden 46 yıl sonra 5 ocak 2009 tarihli bakanlar kurulu kararıyla vatandaşlığı geri verilir.

nasıl öfkelenmem düşündükçe memleketimi ? çırpınıyor ayakları altında bir avuç hergelenin.
devamını gör...
231.
.....
büsbütün unuttum seni eminim
maziye karıştı şimdi yeminim
kalbimde senin için yok bile kinim
bence sen de şimdi herkes gibisin.
devamını gör...
232.
küçük bir mutluluk istiyorum sadece, o kadar küçük olsun ki istemesin kimse benden onu.
devamını gör...
233.
en sevdiğim isimsiz şiirlerini derlemeye çalışacağım büyük şair.


sevgilim,
başlar önde, gözler alabildiğine açık,
yanan şehirlerin kızıltısı,
çiğnenen ekinler
ve bitmez tükenmez ayak sesleri :
gidiliyor.
ve insanlar katlediliyor :
ağaçlardan ve danalardan
daha rahat
daha kolay
daha çok.

sevgilim,
bu ayak sesleri, bu katliâmda
hürriyetimi, ekmeğimi ve seni kaybettiğim oldu,
fakat açlığın, karanlığın ve çığlıkların içinden
güneşli elleriyle kapımızı çalacak olan
gelecek günlere güvenimi kaybetmedim hiçbir zaman...

gülüm, iki gözümün bebeği
ölmekten korkmuyorum,
ölmek arıma gidiyor,
onuruma yediremiyorum ölmeği.

insanların türküleri kendilerinden güzel,
kendilerinden umutlu,
kendilerinden kederli,
daha uzun ömürlü kendilerinden.
sevdim insanlardan çok türkülerini.
insansız yaşayabildim
türküsüz hiçbir zaman.
hiçbir zaman beni aldatmadı türküler de.

türküleri anladım hangi dilde söylenirse söylensin.

bu dünyada yiyip içtiklerimin,
gezip tozduklarımın,
görüp işittiklerimin,
dokunduklarımın, anladıklarımın
hiçbiri, hiçbiri,
beni bahtiyar etmedi türküler kadar...
devamını gör...
234.
büyük ustanın eşi piraye hanıma yazdığı şiirlerden en sevdiğim olanını seslendirmeye çalıştım.
haddimi aştıysam büyük ustanın ve sizin affınıza sığınıyorum.

vocaroo.com/18PDtH6Q0fgh
devamını gör...
235.
sen yanmazsan
ben yanmazsan
biz yanmazsak
nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?
devamını gör...
236.
sevdiğimiz, çok sevdiğimiz şairlerden. şimdi ağlarım, zaten bozuk gözlerimin vanası...


...
ama yine de ansızın yitirdim seni
asfalt denizlerinde otomobilleri durdurup baktım içlerine yoksun
bulvarlar karlı
seninkiler yok ayak izleri arasında
botlu iskarpinli çoraplı çıplak senin ayak izlerini birde tanırım
milisyonerlere sordum
görmediniz mi
eldivenlerini çıkarmışsa ellerini görmemek olmaz
elleri gümüş şamdanlarda mumlardır
milisyonerler büyük bir nezaketle karşılık veriyor
görmedik



kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
237.
işin en aşağılık tarafı şu ki yavrum, galiba yalnızlığa alışıyorum.
devamını gör...
238.
bir türlü sevemediğim şairdir. bu sevememe sebebim şiirleri değilde kişisel hayatıdır. bir eseri sadece olduğu, verdiği ruhla eleştirmek gerekir ama bir şiiri okuyup sevdiysem sonrasında sözü geçen şairin şiiri olduğunu öğrendiğimde büyük bir hayal kırıklığına uğruyorum. çünkü şiirlerinde ki duyguların tamamen bir maske olduğu görüşündeyim. karmaşık aşk hayatı tüm büyüyü bozuyor. gerçi bu şiirlerdeki yalan duyguları, maskeleri sadece nazım hikmete mal etmemek gerek. tüm şairlerde var hissedilmeyeni yazmak (nazım hikmette biraz daha fazla). uzun lafın kısası şair milletinin lafına güven olmaz. bugün sever, yazar yarın tek bir satır yok, duygu kalmamış
devamını gör...
239.
hayat hikayesine dair çarpıcı bilgileri sunay akın'ın anlatımıyla dinlediğiniz zaman şaşıracaksınız. tabi ilk defa bu bilgilerle karşılaşanlar için;

bazı şeyler tesadüf değildir sadece göremiyoruzdur. öneri kitap; outliers
devamını gör...
240.
geçsemde gölgesinden tankların tomsonların..
şuramda bir kuş ötüyor..
..
demek ki öldü usta,kaldı yürek sızısı..
haziran 'da ölmek zor..
ben nazım'ı bestelemek zordur diyerek,ilk girdimi yazıyorum.grup yorum,ünol büyükgönenç..şu an aklıma ilk gelen büyük şair'in dizelerini besteleyenler..başka kimler var sizce?
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"nazım hikmet ran" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim