141.
bir fotoğrafa

"karşımdasın işte...
bana bakmadan da oradasın,
görüyorum seni.
ah benim sevdasında bencil,
yüreğinde sağlam sevdiğim.
kalbime gömdüm sözlerimi,
ceset torbası oldu yüreğim.
tıkandığım o an,
elimi nereye koyacağımı şaşırdığım
o an işte,
aklımdan o kadar çok şey geçti ki
takip edemedim.
ellerim boşlukta, ben darda kaldım.
ellerim buz gibi, ben harda kaldım.
bir senfoni vardı kulağımda çalınan,
bitti artık hepsi..."


mavi gözlü dev benim en sevdiğim şairlerdendir. yüreğime işleyen birçok sözü, dizesi vardır. bu şiiri de benim gibi özleyince hemen fotoğraflara sarılanlara.
çok kadın sevmiştir belki evet ama onun gibi şairler zaten hep aşka aşık değiller midir?
hatta bir hikaye vardır. "senin adını kol saatimin kayışına tırnağımla kazıdım piraye" diyen nazım hikmet'in kol saatinin kayışında vera yazmaktadır. ama tabii bu mavi gözlü dev'in sevdasının az olduğunu göstermez asla, ben buradan onun aşka aşık bir adam olduğu fikrine kapılıyorum. hem öyle olmasaydı bu kadar güzel şiirler bırakabilir miydi bize.
devamını gör...
142.
ben senden önce ölmek isterim
“ben
senden önce ölmek isterim.
gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mi zannediyorsun
ben zannetmiyorum bunu.
iyisi mi,
beni yaktırırsın,
odanda ocağın
üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
kavanoz camdan olsun,
şeffaf,
beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin
fedakârlığımı anlıyorsun :
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
ve orada beraber yaşarız
külümün içinde külün
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar…”
devamını gör...
143.
o mavi gözlü bir devdi.
minnacık bir kadın sevdi.
kadının hayali minnacık bir evdi, bahçesinde ebruli hanımeli
açan bir ev.

bir dev gibi seviyordu dev.
ve elleri öyle büyük işler için
hazırlanmıştı ki devin,
yapamazdı yapısını,
çalamazdı kapısını
bahçesinde ebruli
hanımeli
açan evin...
devamını gör...
144.
şiirleri şiir okumayı oldum olası hep seven bir insanım. her yaşımda bir şiir akımını , bir şairi benimsedim. üniversite yıllarımda nazımın şiirlerine bayılır oldum. daha doğrusu şiirlerinde kullandığı uslup çok sıradışı ve etkileyici gelmişti. hala da beğenirim gerçi.
devamını gör...
145.
bakkal karabetin ışıkları yanmış
affetmedi bu ermeni vatandaş
kürt dağlarında babasının kesilmesini
fakat seviyor seni çünkü sen de affetmedin
bu karayı sürenleri türk halkının alnına dize'lerinin sahibidir.
devamını gör...
146.
görüşlerine katılmadığım, ideolojisin benimsemediğim halde vatan hainliğiyle suçlayamayacağım şair.

"evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz,
ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim.
vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, amerikan üsleri, amerikan bombası,
amerikan donanması, topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
devamını gör...
147.
hazır gün pazara dönmüşken en güzel şiirlerinden birini paylaşmak istediğim canım şair.
genco erkal'ın sesinden dinlemek isteyenler için;



bugün pazar.
bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldamadan durdum.
sonra saygıyla toprağa oturdum,
dayadım sırtımı duvara.
bu anda ne düşmek dalgalara,
bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
toprak, güneş ve ben...
bahtiyarım...
devamını gör...
148.
ideolojik şiirleri pek ilgimi çekmese de geri kalan şiirlerinde dudak uçuklatacak kadar iyi olduğunu düşünürüm hep size bir şiirini bırakıyorum. nasiplenirsiniz:

erkek kadına dedi ki:
- seni seviyorum,
ama nasıl?
avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya,
çıldırasıya...
erkek kadına dedi ki:
- seni seviyorum,
ama nasıl?
kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beşyüz
yüzde hudutsuz kere yüz...
kadın erkeğe dedi ki:
- baktım
dudağımla, yüreğimle, kafamla;
severek, korkarak, eğilerek,
dudağına, yüreğine, kafana.
şimdi ne söylüyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana...
ve artık
biliyorum:
toprağın
yüzü güneşli bir ana gibi
en son, en güzel çocuğunu emzirdiğini...

fakat neyleyim
saçlarım dolanmış
ölmekte olanın parmaklarına
başımı kurtarmam kâbil
değil!
sen
yürümelisin,
yeni doğan çocuğun
gözlerine bakarak...

sen
yürümelisin,
beni bırakarak...

kadın sustu.

sarıldılar

bir kitap düştü yere...
kapandı bir pencere...

ayrıldılar...

nazım hikmet - bir ayrılış hikayesi
devamını gör...
149.
aşkın bu denli sıradan olmadığına inanıyorum ben. önce sıradanları yaşayacaksın ki, gerçek olanı anlayabilesin.

hani derler ya ben sensiz yaşayamam diye işte ben onlardan değilim ben sensiz de yaşarım; ama seninle bir başka yaşarım.

nazım demek özlemek demek , daima..
devamını gör...
150.
"nasıl üzülmem düşündükçe memleketimi? çırpınıyor ayakları altında bir avuç hergelenin..."
devamını gör...
151.
ne zaman adını görsem 'ran nazım ran' şakası aklıma gelir.

özür dilerim.
devamını gör...
152.
yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi meselâ, ...devamını
ve (bkz: genco erkal) 'dan dinlemek için buradan ...
devamını gör...
153.
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin. devamı için
devamını gör...
154.
ben sensiz de yaşarım
ama seninle bir başka yaşarım...
devamını gör...
155.
eğer yaşıyor olsaydı muhtemelen hala vatan haini olacaktı. o mükemmel şiiri aşağıya ekliyorum.


"nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi hikmet.
nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
bir ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne,
kapkara haykıran puntolarla,
bir ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında amiral vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, amerikan amirali
amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
"amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi hikmet.
nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."

evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz,
ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim.
vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, amerikan üsleri, amerikan bombası,
amerikan donanması, topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
devamını gör...
156.
ey, benim iyimser hallerim,
çabuk aldanışlarım,
hep inanışlarım,
alttan alışlarım,
hatayı hep kendimde buluşlarım,
değmeyecekleri kafama takışlarım,
yoktan yere akıp giden gözyaşlarım,
herkesi,insan yerine koyuşlarım,
hepinize elveda. dize'lerinin sahibidir.
devamını gör...
157.
başım köpük köpük bulut,
içim dışım deniz
ben bir ceviz ağacıyım gülhane parkında, dizelerini yazan, türk edebiyatında önemli bir etkiye sahip olan şair
devamını gör...
158.

yolda

tıkırdıyor trenin
              rayda tekerlekleri,
devrilerek geçiyor telgraf direkleri.
yarı belime kadar uzandım pencereden,
              suya girmiş gibi serinledim.
tren sesiyle dolan havaları dinledim...

havalar yaz denizleri gibi mavi.
yaz denizleri gibi serin...
arkamızda kalan şehrin
çizgileri karışıyor birbirine,
              renkleri siliniyor.
batan bir gemi gibi ağır ağır iniyor,
              iniyor ağır ağır altına ufkun,
       ufkun kızıl şeridinde gölgelenen moskova...
önümüz
       arkamız
              dört yanımız ova,
ova dümdüz
              uçsuz bucaksız bir ova!!!

bir baş uzandı omuzumdan pencereye
              genç bir kadın başı.
sırtımda sert ve sıcak teması geniş göğsünün,
çarpıyor gözlerime çırpınan ucu örtüsünün
              kızıl bir kuş kanadı gibi.
içimde aşık olmak arzusunun tadı var
taze mayhoş
       bir yemiş
              tadı gibi...
tıkırdıyor trenin rayda tekerlekleri,
devrilerek geçiyor telgraf direkleri.
düşüyor altımızdan kaçan
                     toprağın
                            üstüne
sarı parlak ışıkları sıra sıra camların.

yürüyen bir ışık kervanıyız
                     koynunda beyaz akşamların...
devamını gör...
159.
şu varna'da uyumanın yolu yok geceleri,
uyumanın yolu yok:
yıldızların bolluğundan,
yakınlığından, parlaklığından,
kumlukta hışırtısından ölü dalgaların,
sedefleriyle,
çakıllarıyla,
tuzlu yosunlarıyla hışırtısı;
denizde bir yürek gibi atan motor sesinden,
istanbul'dan çıkıp
boğaz'ı geçip
odamı dolduran anıların yüzünden
kimisinin gözü yeşil,
kimisinin bilekleri kelepçeli,
kimisinin bir mendil var elinde,
lavanta çiçeği kokuyor mendil.

şu varna'da uyumanın yolu yok, gülüm,
şu varna'da, bor oteli'nde.
devamını gör...
160.
“lanet olsun ne muazzam şey seni sevmek! sen benim aşkım, sen benim kızım, sen benim yoldaşım, sen benim küçük annemsin. canım, bir tanem, seni sevmeden önce dünyayı sevmesini bile bilmiyormuşum. bu şehir güzelse senin yüzünden, bu elma tatlıysa senin yüzünden, bu insan akıllıysa senin yüzünden…”
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"nazım hikmet ran" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim