281.
mavi gözlü dev.
devamını gör...
282.
yalnızca büyük bir şair değil, ressam ve çevirmendir. tolstoy'un savaş ve barış'ını zeki baştımar ile çevirmiştir.
yazdığı şiirlerden dolayı pek çok kez tutuklanmış ve en sonunda dönem hükümeti tarafından vatan haini ilan edilmiştir. hayatının son dönemini moskova'da geçirmiş ve orada vefat etmiştir. mezarı da oradadır, ne yazık ki.
kendisi komünist bir şairdir ve edebi akımı, çok fazla şiirlerinde etkin olmasa da, fütürizmdir. yani zamanın hızına girmeyi ve geçmişi, onun durgunluğunu bırakıp zamandaki o hızı endüstriyel dönemin makine ve hızından betimlemelerle oluşturan akımdır. resimde daha yaygın tabii.
bir sürü insan herhalde onu ya dergi kapaklarında ya da internette bir yerde mutlaka görmüştür, ben zülfü livaneli'nin karlı kayın ormanında eserinin videosunda görüp araştırmaya başlamıştım ortaokul sondayken.
hayatını anlatan yetkin dikinciler'in, dolunay soysert'in ve daha bir sürü iyi oyuncunun oynadığı mavi gözlü dev filmini izlemenizi öneririm.
henüz vakit varken gülüm, yaşamaya dair, ben içeri düştüğümden beri gibi şiirleri vardır.(bkz: genco erkal) eserlerini çok iyi okur.
ayrıca, resimli ay dergisinde şiirlerini paylaştığı sırada dergiye öykü vermek için gelen sabahattin ali'yi de keşfetmiş sayılır.

bana göre diğer şairlerden daha önde olmasının sebebi siyasi olarak, "vatan haini" ilan edilmiş olmasıdır. insanın kendi toprağında kalamayışı, gitmek zorunda kalmak o zaman da, 2000'den önce de edebiyatımızda çok yaşanan bir şeydi.
devamını gör...
283.

70 yıl önce, 26 şubat 1952'de nâzım hikmet, moskova'da victor hugo'nun 150. doğum günü dolayısıyla düzenlenen törende kürsüye çıktı. ağzından ilk dökülenler cümleler, tam o sıralar tüm şiddetiyle süren kore savaşı'na dairdi: “dostlar! ben burada vatanı amerikan emperyalistlerine satılmış, kardeşleri zorla dünyanın bir ucundaki kore’ye ölmeye ve katil olmaya gönderilen bir türk şairi olarak konuşuyorum…” diyordu
devamını gör...
284.
hiç bir korkuya benzemez halkını satanın korkusu
devamını gör...
285.
nazım hikmet türk şiirinde şiir dilini kökten değiştiren ve ardından gelen birçok şairi de etkileyen bir ustaydı. kendisiyle ilgili orhan veli'nin şu tespitlerine katılmamak elde değil;


yahya kemal’den sonra gelen bir nâzım hikmet ortalığı büsbütün karıştırdı. vezin gibi, kafiye gibi kösteklerin yanı sıra “şiir dili böyle olmalıdır. şiirde şu kelimeler kullanılır, bu kelimeler kullanılmaz” falan gibi bağları da söküp attığı için halkın dilini daha rahat kullandı. şiire, her türlü kelime ile birlikte, küfürü, narayı bile soktu. izinden yürüyenler oldu. böylelikle türk şiiri daha geniş nefes almaya başladı
devamını gör...
286.
ne ben sezarım,
ne de sen brütüssün...
ne ben sana kızarım
ne de zatın zahmet edip bana küssün..
artık seninle biz,
düşman bile değiliz..
n.hikmet - 1933
devamını gör...
287.
siyasi düşünmeyeceksek güzel bir yazardır.
devamını gör...
288.
türk şiiri için ortalamanın bir tık üstü bir şairdir, fazlası değil. bu kadar yüceltilmesinin en büyük sebeplerinden biri siyasi varlığıdır. zamanında edebiyat çevrelerinde de bu sebeple yüceltilmiştir hep. "yav sen ne anlarsın şiirden sanattan, nice neruda'lar, picasso'lar, camus'ler, abidin dino'lar, övmüş sana mı kaldı nazım'ı beğenmek" diyecek olan romalılara duyurulur bu isimlerin hepsi hayatların bir döneminde farklı yerlerde bir komünist parti üyesi idiler. tesadüf değil yani. ha bu sanatının değerini düşürür mü, elbette hayır. yüceltir mi, ona da hayır. sadece şiirine bakacak olursak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki necip fazıl da attila ilhan da nazım'ın ilerisinde bir yerlerdedir bu konuda.*

peki nazım sırf siyasi görüşünden ötürü mü yıllarca ülkesinde istenmeyen adam ilan edildi? hem evet hem hayır. "sırf onlar gibi düşünmüyor diye vatansız bıraktılar nazım'ı ühü ühü" cümlesindeki kadar basit değil konu.
zira nazım'ın pek bilinmeyen milli mücadele şiirleri dönemi var bir de. üstelik bunun için görevlendirildi desek yanlış olmaz, zira nazım'ın tüm sülalesi paşa idi, milli mücadelede aktif rol aldılar. fakat ne olduysa milli mücadele sonrasında oldu ve herkes yeni kurulan devletin siyaseten hangi tarafa yöneleceğiyle ilgilendi. sadece biz kendimiz değil, tüm dünya da bizimle birlikte bununla ilgilendi. ilgilenmekle kalmayıp hoşlarına gidecek olan görüşlerin birileri tarafından yüksek sesle dile getirilmesini de sağladılar. nazım da böyle bir ortamda kendi tarafını seçti. zira moskova'ya gidişi pek normal bir turist gibi olmadı. orada hususi olarak karşılandı. neyse buralar pek önemli konular değil. neticesinde nazım'ı aynı görüşteki diğer sanat çevrelerince parlattırdılar*. tıpkı günümüz siyasetinde bazı tarihi şahsiyetlerin parlatılmaya çalışıldığı gibi. böyle durumlarda şahsın yaptığı işten çok ona yüklenen anlam önem kazanıyor ve ilerleyen yıllarda da böyle anılıyor, nazım'ın da başına gelen budur.

neyse efendim nitekim türkiye'yi kuran ve ona vizyon veren düşünce aşağı yukarı ziya gökalp'ten kaynak aldı. türk ulusu yeniden kimliklendirildi* ve dünya siyasetinde yerini aldı. ardından tehlikeli addedilen fikirlerin taraftar toplamaları engellenmeye çalışıldı. nazım da bundan payını aldı.

nazım hikmet'in şiirine gelecek olursam, birkaç istisna haricinde pek iyi bulmam. neden bu kadar övüldüğünü anlarım da birkaç şiiri haricindekilerden neden hiç bahsedilmediğini anlamam.*

"ne güzel şey hatırlamak seni:
ölüm ve zafer haberleri içinde
hapiste,
ve yaşım kırkı geçmişken..."
devamını gör...
289.
sevdayim tepeden tırnağa
devamını gör...
290.
59 yıl önce bugün aramızdan ayrılan canım ve en sevdiğim şair. kendisi hakkında yazmayı, okumayı ve onunla ilgili her şeyi araştırmayı çok severim ancak bugün cümlelerimi kısa tutacağım, malum haziranda ölmek zor.
yine de söylemek istediğim tek şey; iyi ki var oldun mavi gözlü dev ve iyi ki bu dünyadan geçtin.
herkese selam, sana hasret!
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
291.
dikkat et koşarken bi yere çarpıp düşmeyesin.. 6. esprim.
devamını gör...
292.
nazım hikmet elli dokuz sene önce aramızdan ayrıldı. kadınlara değil, aşka aşık bir şairdi ve vatanına çok düşkün olduğu hâlde ondan ayrı kaldı...

yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak yanı ağır bastığından.

nazım hikmet'in yaşamaya dair şiirinden...
devamını gör...
293.
59 sene önce bugün kaybettiğimiz ustamız. yoldaşımız. ışıklar içinde uyu. bugün bol bol haziranda ölmek zor dinleyeceğiz.
devamını gör...
294.
akın var
güneşe akın!
güneşi zaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!

düşmesin bizimle yola:
evinde ağlayanların
göz yaşlarını
boynunda ağır bir
zincir
gibi taşıyanlar!
bıraksın peşimizi
kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar!
devamını gör...
295.
ne güzel şey hatırlamak seni.https://media.normalsozluk.com/up/2022/06/03/hksf5xyz2ned6jbn.jpg
devamını gör...
296.
"yıllar var ter içinde taşıdım ben bu yükü
bıraktım acının alkışlarına 3 haziran 63'ü"

haziran'da ölmek zor.
devamını gör...
297.
bu dünyadan nazım geçti.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
298.
"nasıl öfkelenmem düşündükçe memleketimi? çırpınıyor ayakları altında, bir avuç hergelenin."
devamını gör...
299.
"başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz..."
haziran, ustaların sırat köprüsünden geçiş ayı... tüm şiirler trafiğe kapalı.
devamını gör...
300.
"insanların kanatları yok
insanların kanatları yüreklerinde..."
küstürmeyin işte bazı insanları.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"nazım hikmet ran" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim