461.
jiletin ne kadar keskin olduğunu merak ettiğim için bütün bı jileti parmağıma geçirmiştim.
devamını gör...
462.
çocukken de böyle zeki ve çokbilmiştim yine maalesef ki* fakat abim o kadar serseri, annelerin çocuklarını ondan uzak dur diye tembihlediği tehlikeli, fevri ve asi biriydi ki her seferinde onun oyunlarına düşüyordum. görenler “oha sen x’in kardeşi misin hiç benzemiyorsunuz” diye şaşırırdı. tek salaklığım ise sırf abim saçlarının önünü sarıya boyattığı için ben de hafiften boyattırmıştım, zorla tabii. iğrenç olmuştu. çok karanlık bir dönemdi ama sonuna kadar cool olduğumu düşünüyordum.
devamını gör...
463.
saklambaç oynarken eve saklanıp bir daha evden çıkmıyordum. amaç ne? amaç yok. salaklık işte.
devamını gör...
464.
hangi birini anlatsam 100 kere kollarımı çırparsam uçacağıma inanıyodum 100e kadar bile sayamıyorken denemişliğim mevcuttur.
devamını gör...
465.
şaka maka, şu deneyi yapmıştım ya..
ulan çocukluk, yatacak yerin yok.
sinekleri bir kavanozun içine toplayıp, sonra kavanozu buzdolabına koymuştum bir süreliğine, hareketsiz kalmalarını sağlamak için.
sonrasında ise, şu herkesin bildiği uhu ile sinekleri kibrite yapıştıracaktım bacaklarından.
vücut ısıları kendine geldiğinde, kibriti uçuracaklardı.
e deneyde öyle yazıyordu!
sonuç: başarısızlık.
devamını gör...
466.
yaşadığı her saniyenin aslında ne denli kıymetli olduğunun farkına varamayıp çocukluğunun her anının keyfini çıkaracağına sanki bir halt olacakmış gibi bir an evvel büyümeyi isteyerek zamanın hızlıca akması için dua etmek.
dünün o zavallı çocuğu, büyümenin pek de matah bir şey olmadığını ve yetişkin bir birey olduktan sonra çevresinde olan bitenleri idrak ettikçe insanların çirkin yüzünü görmeye başlayıp gün geçtikçe yükleri ağırlaşan hayatın bombok bir şey olduğunun farkına vardığında çocukluğundaki en büyük salaklığı görecek ne yazık ki.
dünün o zavallı çocuğu, büyümenin pek de matah bir şey olmadığını ve yetişkin bir birey olduktan sonra çevresinde olan bitenleri idrak ettikçe insanların çirkin yüzünü görmeye başlayıp gün geçtikçe yükleri ağırlaşan hayatın bombok bir şey olduğunun farkına vardığında çocukluğundaki en büyük salaklığı görecek ne yazık ki.
devamını gör...
467.
buzdolabının ışığı kapanacak mı diye yavaşça kapağı kapatmak, çok merak ediyordum karanlık halini napaym:)
devamını gör...
468.
sekiz yaşlarında yeni gittiğimiz bir ilde yorgunluktan iyice canım sıkılmış yol kenarındaki bir ot grubuna elimi atıp sıkıyorum ve o gün ısırgan otu ile tanışıyorum.
devamını gör...
469.
sanırım burnuma çivi sokmak büyük bir salaklıktı. köpek taklidi yapmasam asla çıkmayacaktı ve sonrasında ne olacaktı hiç bilmiyorum. siz siz olun çocuklarınıza asla küçük parçalı oyuncak almayın.
devamını gör...
470.
salaklık sayılır mı emin değilim ama söke'deyken, ilkokul zamanlarımda dikenli bir tür tırtıllarla oynamıştım sonra parmaklarımın yan yüzeylerinde şişmeler oldu. böyle baloncuk baloncuk gibi. ben de kolonya sürdüm sürekli, günlerce. her sürdüğümde daha azsa ve kaşıntısı artsa da ısrarla sürmeye devam ettim çünkü kolonya abi. yani mikrop öldürücü, her tür musibetin ilacı. * sonra belki 1-2 hafta sonra kolonya sürmemeye başladım ve hemen geçti. *
devamını gör...
471.
kaktüse oturmak. kocaman sarı çiçekli olanlarından hem de.
tallulah (7), annesi onu okuldan almış, tam eve geçeceklerken bahçede komşuyu görmüş. annesiyle komşu muhabbet ederken tallulah’ın bacakları ağrımış ve bahçe kenarında bir taşa oturduğunu sanarak çömelmiş yere. oturduğu şey ne ola ki.. e zıplıyor tabi ayağa hemen. koşarak duşa..
tallulah (7), annesi onu okuldan almış, tam eve geçeceklerken bahçede komşuyu görmüş. annesiyle komşu muhabbet ederken tallulah’ın bacakları ağrımış ve bahçe kenarında bir taşa oturduğunu sanarak çömelmiş yere. oturduğu şey ne ola ki.. e zıplıyor tabi ayağa hemen. koşarak duşa..
devamını gör...
472.
tuğlaları toz haline getirip domates çorbası otlardan da sebze çorbası yapardık. restoranımız bile vardı.
devamını gör...
473.
eskiden merdaneli çamaşır makineleri vardı, o sıkma işini yapan merdane kısmından neler geçirmedim ki...çok tehlikeli olduğunu bile bile.
en son kiremit sıkmaya kalkıştım, paaatttt etti koptu bir yerleri, iyi dayak yemiştim annemden.
en son kiremit sıkmaya kalkıştım, paaatttt etti koptu bir yerleri, iyi dayak yemiştim annemden.
devamını gör...
474.
pokemon'u yayından kaldırtan pokemon ferhat'ın yaptığı salaklık.
devamını gör...
475.
donla çıkmıştım sokağa bir kere. hatırladıkça utanırım.
devamını gör...
476.
çiçek toplayıp parfüm imal etmeye çalışırdım bütün gün. o kadar fazla alerjene maruz kalmıştım ki egzama olup suya sabuna dokunamadım bir süre.
hala güzel kokuların ve iyi parfümlerin hastasıyımdır. ama yapmaktan vazgeçtik şükür.
hala güzel kokuların ve iyi parfümlerin hastasıyımdır. ama yapmaktan vazgeçtik şükür.
devamını gör...
477.
kafama tugla vurmustum, acimisti. ama hirs yaptim kiremit de vurdum, yardim kafami. bruce lee izleyip gaza gelmistim.
devamını gör...
478.
elimin üstünü permatikle tıraş etmeye çalışırken kesmiştim. iyi ki yüzümde denemek gibi bir saçmalık yapmamışım. baya kanadı birde. gizlemek için peçete ile özel çaba gösterip yatak odasında kanın durmasını bekledim. biraz malmışım o zaman, sonra insan ergenliğe girince kıllara lanet ediyor. o zaman dedemi izlerdim tıraş olurken, ondan etkilendim galiba.
devamını gör...
479.
evde üç harfliler var diye ev taslamıştık.
devamını gör...
480.
gördüğüm her şeyi yakardım. bir keresinde sakızın nasıl yandığını denemek istedim. deneyimin sonucunda koltuğun bir kısmı küle döndü.
devamını gör...