181.
erken gençliğim ankara/konur sokak ortamında geçti
şizo mehmet diye çağrılan yarı deli yarı dahi bir abimiz vardı
ince uzun bir adamdı bize doğru eğilir deli deli bakar ve teatral bir sesle der di ki: ''k-u-r-c-a-l-a-m-a''
al işte aslan gibi bir psikotespit...
şizo mehmet diye çağrılan yarı deli yarı dahi bir abimiz vardı
ince uzun bir adamdı bize doğru eğilir deli deli bakar ve teatral bir sesle der di ki: ''k-u-r-c-a-l-a-m-a''
al işte aslan gibi bir psikotespit...
devamını gör...
182.
iyi hissedince iyi uyunulur
uyku harika bir şeydir
süpper insanlar süpper uykuları doğurur
uyku harika bir şeydir
süpper insanlar süpper uykuları doğurur
devamını gör...
183.
184.
"kitaplardaki insanları sokaktaki insanlardan daha çok seviyoruz." filmlerdeki hikâyeleri yaşadığımız hikâyelerden, şarkı sözlerini duyduğumuz ne güzel, ne ince sözlerden hakeza.
devamını gör...
185.
bazı insanlar mal.
devamını gör...
186.
(bkz: koy götüne rahvan gitsin)..
devamını gör...
187.
insanlar kuyruk acılarını saçma sapan konulardan karşı tarafa laf sokarak veya saldırarak çıkarmaya çalışırlar.
devamını gör...
188.
6 sene beni mahveden sorunu çözdükten sonra şu tespite vardım sorun biyolojik vücut kaynaklı olmadıkça psikolog ve psikiyatriye gitmek boş iş. bizim insanlarınız sorun biyolojik ve vücut kaynaklı olmasa da antidepresan içiyorlar ilaç içiyorlar ya da paralar veriyorlar psikoloğa işe yaramıyor gayet normal.
devamını gör...
189.
hormonel varlıklarız. çoğu istediğimiz bizim değil hayvansal dürtülerin ve hormonların isteği. bazı isteklerinizi yaşadıktan sonra gelen pişmanlıkların sebebi de bu. o durumlarda sizi siz yapan yorumculuğunuz, arka ve orta beyine göre çok daha farklı çalışan gelişmiş olan ön beyin efektifliği az oluyor ki yine isteyerek. kendi seçimlerimizin sonucu. irade dediğimiz kavram burada devreye giriyor.
hep sonradan gelir aklım başıma hep sonradan sonradan...
sahi ne kadar insanız?
hep sonradan gelir aklım başıma hep sonradan sonradan...
sahi ne kadar insanız?
devamını gör...
190.
191.

psikologsevvalbasar
bir insanı tanımak, kelimelerinden çok sessizliğini duymaktır.
gözlerinde bir anlık bulanıklık, sesinde hafif bir titreyış yeterli olur bazen.
biz ise görmek istemediğimiz şeyleri sevgiyle kapatırız —
çünkü görmek, gerçeğe dokunmaktır.
oysa suyun tuzunu anlamak için okyanusa dalmaya gerek yok.
bir yudum, bir iz, bir an yeterlidir.
insanlar kim olduklarını her zaman söyler,
yalnızca biz duymamayı seçeriz.
ve bazen en büyük saflık,
birini oldukları gibi değil, olmasını dilediğimiz gibi sevmektir.
psikolog paylaşmış, tespit gibi tespit.
devamını gör...

