orijinal adı: le petit prince
yazar: antoine de saint-exupéry
yayım yılı: 1943
incil'den sonra en fazla okunan ve birçok farklı dile ve lehçeye çevrilen kitap olma özelliği taşıyan eser, bir arıza sebebiyle çölün ortasına iniş yapmak zorunda kalan pilotun küçük prens ile karşılaşmasını ve onunla arkadaşlık kurmasını konu alır.
yazar: antoine de saint-exupéry
yayım yılı: 1943
incil'den sonra en fazla okunan ve birçok farklı dile ve lehçeye çevrilen kitap olma özelliği taşıyan eser, bir arıza sebebiyle çölün ortasına iniş yapmak zorunda kalan pilotun küçük prens ile karşılaşmasını ve onunla arkadaşlık kurmasını konu alır.
retro hugo en iyi kısa roman ödülü
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "benim adım bibi" tarafından 11.11.2020 14:23 tarihinde açılmıştır.
21.
bugün, hemen her kitapçının raflarında görebileceğiniz kitap. türkçe karşılığı küçük prens. yazarı, 1944 yılında çıktığı keşif uçuşundan dönemeyen fransız antoine de saint exupery olan ve ilk baskısı 1943 yılında yapılmış olan ünlü eser. 1943 yılında yayınlandıktan çok kısa süre sonra dünya çapında en çok okunan kitaplar arasına girmiştir.
fabl ve fantastik içerikli kurgusu olan 96 sayfalık bir kitaptır. 12 kere sinemaya uyarlanmış. fransızca ve ingilizce'den başlayarak yavaş yavaş bütün dillerde yayınlanmıştır. şimdiye dek toplam 450 dil ve lehçeye çevrilmiştir. çocukluktan beri ismini duyduğumuz ve içeriği de en çok merak edilen kitap. çocuk kitabı gibi görünse de büyüklere hitap eden bir eser. küçük prens kitabında , kendi galaksisinde tek bir gül ile yaşayan küçük prensin, başka galaksilerde gezebilmek için tek gülünü yalnız bırakıp tek başına gezmesini konu ediniyor.
yazarın ölümünün üzerinden 70 yıl geçmesi ile telif hakkı gibi bir meselenin bitmesi ve eserlerinin kamuya mal olması ile bizde popüler oldu. kitabı artık her yayınevi, canı istediği kadar basıp çıkarabiliyor.
fabl ve fantastik içerikli kurgusu olan 96 sayfalık bir kitaptır. 12 kere sinemaya uyarlanmış. fransızca ve ingilizce'den başlayarak yavaş yavaş bütün dillerde yayınlanmıştır. şimdiye dek toplam 450 dil ve lehçeye çevrilmiştir. çocukluktan beri ismini duyduğumuz ve içeriği de en çok merak edilen kitap. çocuk kitabı gibi görünse de büyüklere hitap eden bir eser. küçük prens kitabında , kendi galaksisinde tek bir gül ile yaşayan küçük prensin, başka galaksilerde gezebilmek için tek gülünü yalnız bırakıp tek başına gezmesini konu ediniyor.
yazarın ölümünün üzerinden 70 yıl geçmesi ile telif hakkı gibi bir meselenin bitmesi ve eserlerinin kamuya mal olması ile bizde popüler oldu. kitabı artık her yayınevi, canı istediği kadar basıp çıkarabiliyor.
devamını gör...
22.
şuana kadar okuduğum en güzel masal belki alanının en iyisi karakterlerin sıcaklığı gerçekleşen hayaller ebeveynler için oluşan farkındalık yüne olsa yine okurum dediğim nadir kitaplardan bir tanesi mutlaka herkes okumalı.
devamını gör...
23.
çocukken izlerdim, bir dizisi vardı küçük prens'in minika çocuk kanalında. bayılırdım o şova.. her sene en az bir kere okuduğum, her okuduğumda yeniden birşeyler anladığım kitap. içimizdeki prensi öldürdüler..
devamını gör...
24.
dördüncü bölümünde; türk bilim insanlarından, o dönemki türk giyinişinden, türk kılık-kıyafet reformu sebebiyle dolaylı olarak mustafa k. atatürk'ten ve toplumun görünüşe verdiği değerden yola çıkaran insanları eleştiren kitap.
devamını gör...
25.
kitabın bir bölümünde türk bilim insanlarının kılık kıyafetlerinden dolayı atatürk tarafından idam edildiği tarzında bir şey okuduğumu hatırlıyorum. kitap en sevdiğim ilk 10 kitaptan biri ve yeri çok özel, çok ayrı ama bu bilginin yer edinmesi üzmedi değil. açıkçası atatürk'ün böyle bir şey yaptığına inanmıyorum.
devamını gör...
26.
övünmek istemiyorum ama edebiyat dünyasından çok arkadaşım var. çoğu eskiden beri var olan dostluklar fakat yeni tanışıp hemen kaynaştıklarım, uzun yıllar süreceğine içten inandığım arkadaşlıklar kurduklarımın sayısı da az değil. sürekli görüşemiyoruz tabii hepsiyle, herkesin kendine göre işi gücü var. ama bu özlem dönemleri arkadaşlıklarımızı olduğundan çok daha güçlü bir hale getiriyor ki bu beni çok mutlu ediyor.
birkaçını sıralamam gerekirse bu arkadaşlarımı holden caufield ile başlamak hakkaniyetli olur bence. sonra oblomov gelir, zatı şahaneleri sabah yataktan kalkabilirse uzun sohbetler ediyoruz. huck ile çok nadir görüşüyoruz ama birbirimizi çok severiz.don quixote büyüğümdür ve çok saygı dolu bir arkadaşlığımız var, yanında sancho yokken tabii ki. christopher boone ile arkadaşlığımız görece olarak yeni ama çok güçlü bir bağ kurduk genç kardeşimle. kien ile ruh ikizi olabileceğimizi düşündüğümüz için, arada sırada bir kitabevinde selamlaşmakla yetiniyoruz.
bunların içinde biri daha var ki yeri hep ayrı oldu ve hep ayrı olacak. küçük prens. onunla dostluğumuz başladığında onun en yakın dostu exupery ile tanışmıyordum henüz. uçağı düşünce kaybolmuştu exupery. küçük prensle bir gün sohbet ederken veda eder gibi konuştu benimle ve gideceğini anladım ama çok üzülmedim çünkü herkes kendi gezegeninde olsa da bizim dosluğumuz ebediyen sürecekti, buna emindim.
sonra bir gazetecinin exupery’nin izine düştüğünü ve bu ize latin amerika’da bir köyde rast geldiğini öğrendim. oradaki köylülerin dediğine göre exupery’nin tarifine tam uyan biri birkaç yıl bu köyde yaşamış. birkaç gün önce köyden ayrılan exupery’nin yanında bir süredir köyde birlikte kaldığı sarışın, sürekli atkı takan arkadaşı varmış. köylüler kitabı okumuş olamayacağına göre yalan da söylüyor olamazlardı. bu da bana büyük bir umut ışığı oldu.
eğer exupery ile küçük prens kavuştu ise ben de onlarla bir gün kavuşabilirim.
birkaçını sıralamam gerekirse bu arkadaşlarımı holden caufield ile başlamak hakkaniyetli olur bence. sonra oblomov gelir, zatı şahaneleri sabah yataktan kalkabilirse uzun sohbetler ediyoruz. huck ile çok nadir görüşüyoruz ama birbirimizi çok severiz.don quixote büyüğümdür ve çok saygı dolu bir arkadaşlığımız var, yanında sancho yokken tabii ki. christopher boone ile arkadaşlığımız görece olarak yeni ama çok güçlü bir bağ kurduk genç kardeşimle. kien ile ruh ikizi olabileceğimizi düşündüğümüz için, arada sırada bir kitabevinde selamlaşmakla yetiniyoruz.
bunların içinde biri daha var ki yeri hep ayrı oldu ve hep ayrı olacak. küçük prens. onunla dostluğumuz başladığında onun en yakın dostu exupery ile tanışmıyordum henüz. uçağı düşünce kaybolmuştu exupery. küçük prensle bir gün sohbet ederken veda eder gibi konuştu benimle ve gideceğini anladım ama çok üzülmedim çünkü herkes kendi gezegeninde olsa da bizim dosluğumuz ebediyen sürecekti, buna emindim.
sonra bir gazetecinin exupery’nin izine düştüğünü ve bu ize latin amerika’da bir köyde rast geldiğini öğrendim. oradaki köylülerin dediğine göre exupery’nin tarifine tam uyan biri birkaç yıl bu köyde yaşamış. birkaç gün önce köyden ayrılan exupery’nin yanında bir süredir köyde birlikte kaldığı sarışın, sürekli atkı takan arkadaşı varmış. köylüler kitabı okumuş olamayacağına göre yalan da söylüyor olamazlardı. bu da bana büyük bir umut ışığı oldu.
eğer exupery ile küçük prens kavuştu ise ben de onlarla bir gün kavuşabilirim.
devamını gör...
27.
yaş fark etmeksizin herkesin okuması gereken kitap. hatta farklı yaşlarda birden fazla okunması gerekir. gereksiz abartı mı değil mi tartışılır, ben seviyorum. ('ölene kadar sorumlusun gönül bağı kurduğun her şeyden' diye tweet atmadığım için de gururluyum)
“hoşça git,” dedi tilki. “vereceğim sır çok basit: insan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. gerçeğin mayası gözle görülmez.” küçük prens unutmamak için tekrarladı: “gerçeğin mayası gözle görülmez.”
“gülünü bunca önemli kılan, uğrunda harcadığın zamandır.”
“hoşça git,” dedi tilki. “vereceğim sır çok basit: insan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. gerçeğin mayası gözle görülmez.” küçük prens unutmamak için tekrarladı: “gerçeğin mayası gözle görülmez.”
“gülünü bunca önemli kılan, uğrunda harcadığın zamandır.”
devamını gör...
28.
ilk kez 12 yaşındayken okuduğum harika kitaptır. daha sonraları okuduğum her yaş aralığında da bana bambaşka şeyler kattı. mutlaka okuyun, okutturun. "en iyi yüreğiyle görür insan, gözler asıl görülmesi gerekeni göremez."
devamını gör...
29.
bana x2overrated gelen kitap. ne küçük prensmis arkadaş ya. sergileri açılır, en kitap okumayani bile okur. ne okuyorsun tatlım? küçük prens.. ayh. adı bile gıcığıma gidiyor.
devamını gör...
30.
kaç defa okudum ya da daha kaç defa okurum bilemediğim başucu kitabım benim. o yüzden, sadece bir çocuk kitabı dersek hata etmiş oluruz. ama çocukluktan başlayıp, yıllar içinde ara ara okunabilecek, ve her dönem içimizde farklı hislere tercüman olacak bir kitap küçük prens.
insanların birbirini inanç, kılık kıyafet, eğitim, statü vb birçok alanda ayrıştırdığı bu toplum ve dünyada, illaki bir ayrım yapılacaksa şayet, “küçük prens sevenler” ve “küçük prens sevmeyenler” şeklinde yapmak daha isabetli olur benim için. *
zira bu kitabı seven insanların içinde, bambaşka ve saklı bahçeler olduğuna inanıyorum...
içinden en sevdiğim ve okumaya doymadığım bölüm ise, küçük prens’in tilkiyi evcilleştirmesi ve gülüyle ilgili yüzleştiği gerçek ve neticesinde, insanları ve sevdiklerimizi özel kılan şeyin, onlara verdiğimiz emek olduğunu anladığı bölüm. her bir sözü, satırı ayrı nahif tatlı kitabım benim.
"hiçbir şey mükemmel olamıyor," diyerek içini çekti tilki.
birden aklına bir fikir geldi.
"benim yaşamım çok tekdüze," diye anlatmaya başladı. "ben tavuk avlıyorum, insanlar da beni. bütün tavuklar birbirine benziyor, bütün insanlar da... bu yüzden çok sıkılıyorum. ama beni evcilleştirirsen yaşamıma güneş doğmuş gibi olacak. duyduğum bir ayak sesinin ötekilerden farklı olduğunu bileceğim. öteki ayak sesleri beni köşe bucak kaçırırken, seninkiler tıpkı bir müzik sesi gibi beni çağıracak, sığınağımdan çıkaracak. hem bak, şu buğday tarlalarını görüyor musun? ben ekmek yemem. buğday benim hiçbir işime yaramaz buğday tarlalarının da hiçbir anlamı yoktur benim için. bu da çok üzücü. ama senin saçların altın sarısı. beni evcilleştirdiğini bir düşün! buğday da altın sarısı. buğday bana hep seni hatırlatacak. ve ben buğday tarlalarında esen rüzgârın sesini de seveceğim..."
tilki uzun bir süre küçük prense baktı. sonra da, "lütfen... evcilleştir beni!" dedi. "çok isterim," dedi küçük prens, "ama burada çok kalamayacağım. bulmam gereken yeni dostlar ve anlamam gereken çok şey var." "insan ancak evcilleştirirse anlar," dedi tilki. "insanların artık anlamaya zamanları yok. dükkânlardan her istediklerini satın alıyorlar. ama dostluk satılan bir dükkân olmadığı için dostları yok artık. eğer dost istiyorsan beni evcilleştir."
"seni evcilleştirmek için ne yapmalıyım?" diye sordu küçük prens.
"çok sabırlı olmalısın," dedi tilki.
"önce karşıma, şöyle uzağa çimenlerin üstüne oturacaksın. gözümün ucuyla sana bakacağım, ama bir şey söylemeyeceksin. sözler yanlış anlamaların kaynağıdır. her gün biraz daha yakınıma oturacaksın..."
ertesi gün küçük prens yine geldi. örneğin sen öğleden sonra dörtte geleceksen, ben saat üçte mutlu olmaya başlarım.
"aynı saatte gelmen daha iyi olur," dedi tilki. "örneğin sen öğleden sonra dörtte geleceksen, ben saat üçte mutlu olmaya başlarım. mutluluğum her dakika artar. saat dörtte artık sevinçten ve meraktan deli gibi olurum. ne kadar mutlu olduğumu görmüş olursun. ama herhangi bir zamanda gelirsen yüreğim saat kaçta senin için çarpacağını bilemez. insanın belli alışkanlıkları olmalı..."
"alışkanlıklar mı?"
"evet. bunlar çoğunlukla ihmal edilir," dedi tilki.
devamını gör...
31.
her ne kadar ilk bakışta çocuk kitabı diye düşünülse de, tüm yetişkinlere armağan edilmiş bir kitaptır. kitabın yazarı saint-exupéry’nin öz yaşam öyküsüne ait pek çok detayın "küçük prens"te yer aldığı düşünülüyor. örneğin saint-exupéry paris ve saigon arasındaki en hızlı yolculuk rekorunu kırma girişiminde bulunurken kullandığı uçak kahire'nin yaklaşık 200 km dışında sahra çölü'ne düşmüş. eşi consuelo'nun da kitaptaki "gül"e ilham verdiğine inanılmaktadır. saint-exupéry, kitabın yazarı olmasının yanı sıra, kitaptaki bütün çizimleri de suluboya ile kendisi gerçekleştirmiştir. yaptığı çizimler için model alabileceği bir hayvanat bahçesine erişimi yokmuş. bu yüzden hem kendi oyuncaklarını hem de arkadaşlarının evcil hayvanlarını model olarak kullanmış.
küçük prens, dünyada kutsal kitaplar ve das kapital’den sonra en çok dile çevrilmiş ve en çok satılan kitaplardandır.
her yıl yaklaşık iki milyon satmakta ve şu ana kadarki toplam satış miktarı 140 milyonu aşmaktadır. dünya üzerinde toplamda 250’den fazla dil ve lehçeye çevrilmiştir.
ve hakkında en şaşırdığım bilgi ise, kitap şu anki kısa hâline gelmeden önce aslında yaklaşık 1000 sayfalık bir esermiş.
yazarı saint-exupéry’nin kitabı kısaltması üzerine söylediği tahmin edilen sözü açıklayıcı olacaktır: mükemmelliğe, yazıya eklenecek hiçbir şey kalmadığında değil, yazıdan çıkarılacak hiçbir şey kalmadığında ulaşılır.
küçük prens, dünyada kutsal kitaplar ve das kapital’den sonra en çok dile çevrilmiş ve en çok satılan kitaplardandır.
her yıl yaklaşık iki milyon satmakta ve şu ana kadarki toplam satış miktarı 140 milyonu aşmaktadır. dünya üzerinde toplamda 250’den fazla dil ve lehçeye çevrilmiştir.
yazarı saint-exupéry’nin kitabı kısaltması üzerine söylediği tahmin edilen sözü açıklayıcı olacaktır: mükemmelliğe, yazıya eklenecek hiçbir şey kalmadığında değil, yazıdan çıkarılacak hiçbir şey kalmadığında ulaşılır.
devamını gör...
32.
antoine de saint - exupéry tarafından yazılmış olan kitap her ne kadar bazı kesimlerce çocuk kitabı olarak nitelendirilip ona göre değer görse de aslında kitabın içerisinde barındırdığı herbiri kendine has ayrı bir derinliğe sahip cümleler üzerinde düşününce hiç de sadece çocuklara hasmış gibi durmuyor. aksine kendi içerisinde o kadar anlamlı ve ahenkli ilerliyor ki. her bir cümle okudukça insanı kendine hayran bırakıyor. kitabın hem çocuksu bir ahenkle yazılmış olması hem de bir o kadar olgun bir tavır sergilemesi sadece çocuklar için bir kitap algısını ortadan kaldırır nitelikte. işte tam da bundan dolayı bu kitabı sadece çocuklara özgü bir kitapmış gibi nitelendirmek kanımca çok doğru değil. öte yandan okuyanlar ne kadar fark etti bilmiyorum ama kitabın içerisinde barındırdığı çocuksu yapı bizlerin büyüdükçe ne kadar saf ve basit olan iç dünyamızdan uzaklaşıp her şeyi karman çorman bir duruma soktuğumuzu bize ustalıklı bir şekilde hem de şu sözlerle gösteriyor;
ben bir şapka resmi yapmamıştım. bir fili sindiren boa yılanını gösteriyordu resmim. büyükler daha iyi anlasın diye, boa yılanının içini çizdim ben de, büyüklerin her zaman açıklamalara ihtiyacı olur.
yani demem o ki bir kitabı okurken sadece nitelendirildiği kalıba göre değil içeriğinin derinliğine göre okumak her zaman o kitabın sizde kalıcı bir hatırasını mutlaka bırakır. kimi zaman içinizdeki o saf çocuğu buldurur kimi zamanda o çocuğun büyüttüğü olgun bir bireyi. çocuk kitabı diye ikinci bir plan atmışsanız okumaya değer derim.
ben bir şapka resmi yapmamıştım. bir fili sindiren boa yılanını gösteriyordu resmim. büyükler daha iyi anlasın diye, boa yılanının içini çizdim ben de, büyüklerin her zaman açıklamalara ihtiyacı olur.
yani demem o ki bir kitabı okurken sadece nitelendirildiği kalıba göre değil içeriğinin derinliğine göre okumak her zaman o kitabın sizde kalıcı bir hatırasını mutlaka bırakır. kimi zaman içinizdeki o saf çocuğu buldurur kimi zamanda o çocuğun büyüttüğü olgun bir bireyi. çocuk kitabı diye ikinci bir plan atmışsanız okumaya değer derim.
devamını gör...
33.
çok basit bir dille yazılmış (amiyane tabirle) çoçuğa anlatır gibi içi , içerik olarak baştan sonuna dek dolu olan, bir kitaptır montaigne'nin denemeler kitabına benzer tür olarak değil yazım şekli anlatım şekli olarak.
devamını gör...
34.
dünyada çokça satılan ve okunan bu kitap, fransız yazar ve pilot olan antoine de saint-exupéry tarafından yazılıp 1943 yılında yayımlanmıştır. türkçe'ye çevrilmiş adı ise küçük prens'tir. orijinal dili fransızca olup, en iyi kısa roman ödülü almış bir kitaptır. türü fabl/ çocuk edebiyatı gibi masalımsı ve çocuklara yazılmış olan bu kitap, her ne kadar çocuk kitabı gibi lanse edilse de içerisindeki anlamların aslında büyüklere göre olması şaşırtıcıdır. ilk okunduğu zaman belki çok fazla anlaşılmayacak olsa da birkaç okumadan sonra neler anlatılmak istendiği daha fazla anlaşılır olacaktır. fransız yazar ve pilot antoine de saint-exupéry, 2.dünya savaşı yılları arasında topluma olan eleştirilerini bir çocuk kitabı üzerinden anlatmaya çalışmıştır. içerisindeki çizimleri bile kendisi çizmiştir. kitabı çocukluk arkadaşı olan leon werther'e ithafen yapmıştır. türkiye'de çevirisi ünlü olan kişiler cemal süreya ve tomris uyar'ın çevirmiş oldukları can çocuk yayınevi'dir.
eserde küçük bir çocuğun gözünden büyüklerin dünyası anlatılır. yazarın uçağı bozularak sahra çölü'ne düşer ve o sırada küçük prensle karşılaşır. küçük prens, yaşadığı yerleri, maceralarını, dostluklarını ve büyüklere olan eleştirilerini yazara anlatmaya başlar. b612 asteroidinde yalnız yaşayan bir çocuktur. gezegeninde bulunan ve tek dostu olan gülüne özenle bakar, onu sular ve korur. bu yüzden gülü için daha fazla nasıl yardımcı olabilirim düşüncesiyle gezegeninden ayrılarak başka gezegenlere yolculuk yapmak zorunda kalır. toplam 6 ayrı gezegene yolculuk yapan küçük prens, orada yaşayan insanlarla karşılaşır ve diyalog kurar. her bir gezegende büyüklere has olan kendini beğenmişlik, amaçsız sahip olma duygusu, öğrenmeden uygulama gibi kalıplaşmış davranışlarla karşılaşır. ve hiçbirinden bir sonuç almadan mutsuz bir şekilde ayrılır. son gezegen olarak dünyaya varır. dünya, diğer gezegenlere oranla daha büyük ve kalabalık bir yerdir. burada insanlar; kılık kıyafetleriyle, fiziksel görünüşleriyle saygı görülür ve değer verilir. kısacası insanların fikirlere ve görüşlere değil, kapitalizmin getirdiği zenginlik olgularına göre insanların değeri fazla olur.
aslında içerisindeki eleştiriler oldukça anlamlı ve doğrudur. çünkü insanlar çıkarları, bencillikleri için yapmayacakları şey yoktur. savaşlar, yıkımlar hep insanın kendini büyük görmesinden kaynaklanmış olup, dünyanın sonunu da yine insanın kendi eliyle işlemiş olacağı aşikardır. fikirler, önemli değildir - fakir ve çaresiz insanlar adına - . eğer zenginsen güçlü sensindir. ve hiç kimse senin düşüncelerini, fikirlerini sorgulayamaz. eğer paran yoksa, dünya için çok yararlı işler yapacağın fikirlerin bile olsa sen bir hiçsindir. para eşittir güç demektir. bu dünyanın kanunları parayla işler, parayla döner. bu yüzden insanlar da fikirlerini özgürce söylemekten kaçınırlar - her ne kadar düşünme ve açıklama özgürlüğü olsa da - .
eğer hala okumadıysanız geç kalmadan okuyun derim. ne kadar abartılmış, içi boş kitap denilse de içerisinden alınacak çok güzel öğütler vardır. her kitap - bazı kitaplar hariç - insana farklı bakış açısı sağlar, hayal kurmasını, okuduklarından farklı anlamlar çıkarmasını, insanların özelliklerini, dünyanın adaletini sorgulamayı, eleştirmeyi en önemlisi insan olmayı sağlar. bu şekilde okursanız inanın çoğu kitap hayatınızı değiştirecek ve farklı anlamlar çıkarmanızı sağlayacaktır.
son olarak kitaptan güzel alıntılarla tanımı sonlandırmak istiyorum;
kendini yargılamak, bir başkasını yargılamaktan çok daha zordur. eğer kendini iyi bir şekilde yargılamayı başarırsan bu, senin gerçek bir bilge olduğunu gösterir.
sana ait olanı bu kadar önemli yapan, onun için harcadığın zamandır.
insanlar hayal etmekten yoksundurlar. onlar sadece kendilerine söylenenleri tekrar edip dururlar.
büyüklerin hepsi birer çocuktu.
eserde küçük bir çocuğun gözünden büyüklerin dünyası anlatılır. yazarın uçağı bozularak sahra çölü'ne düşer ve o sırada küçük prensle karşılaşır. küçük prens, yaşadığı yerleri, maceralarını, dostluklarını ve büyüklere olan eleştirilerini yazara anlatmaya başlar. b612 asteroidinde yalnız yaşayan bir çocuktur. gezegeninde bulunan ve tek dostu olan gülüne özenle bakar, onu sular ve korur. bu yüzden gülü için daha fazla nasıl yardımcı olabilirim düşüncesiyle gezegeninden ayrılarak başka gezegenlere yolculuk yapmak zorunda kalır. toplam 6 ayrı gezegene yolculuk yapan küçük prens, orada yaşayan insanlarla karşılaşır ve diyalog kurar. her bir gezegende büyüklere has olan kendini beğenmişlik, amaçsız sahip olma duygusu, öğrenmeden uygulama gibi kalıplaşmış davranışlarla karşılaşır. ve hiçbirinden bir sonuç almadan mutsuz bir şekilde ayrılır. son gezegen olarak dünyaya varır. dünya, diğer gezegenlere oranla daha büyük ve kalabalık bir yerdir. burada insanlar; kılık kıyafetleriyle, fiziksel görünüşleriyle saygı görülür ve değer verilir. kısacası insanların fikirlere ve görüşlere değil, kapitalizmin getirdiği zenginlik olgularına göre insanların değeri fazla olur.
aslında içerisindeki eleştiriler oldukça anlamlı ve doğrudur. çünkü insanlar çıkarları, bencillikleri için yapmayacakları şey yoktur. savaşlar, yıkımlar hep insanın kendini büyük görmesinden kaynaklanmış olup, dünyanın sonunu da yine insanın kendi eliyle işlemiş olacağı aşikardır. fikirler, önemli değildir - fakir ve çaresiz insanlar adına - . eğer zenginsen güçlü sensindir. ve hiç kimse senin düşüncelerini, fikirlerini sorgulayamaz. eğer paran yoksa, dünya için çok yararlı işler yapacağın fikirlerin bile olsa sen bir hiçsindir. para eşittir güç demektir. bu dünyanın kanunları parayla işler, parayla döner. bu yüzden insanlar da fikirlerini özgürce söylemekten kaçınırlar - her ne kadar düşünme ve açıklama özgürlüğü olsa da - .
eğer hala okumadıysanız geç kalmadan okuyun derim. ne kadar abartılmış, içi boş kitap denilse de içerisinden alınacak çok güzel öğütler vardır. her kitap - bazı kitaplar hariç - insana farklı bakış açısı sağlar, hayal kurmasını, okuduklarından farklı anlamlar çıkarmasını, insanların özelliklerini, dünyanın adaletini sorgulamayı, eleştirmeyi en önemlisi insan olmayı sağlar. bu şekilde okursanız inanın çoğu kitap hayatınızı değiştirecek ve farklı anlamlar çıkarmanızı sağlayacaktır.
son olarak kitaptan güzel alıntılarla tanımı sonlandırmak istiyorum;
kendini yargılamak, bir başkasını yargılamaktan çok daha zordur. eğer kendini iyi bir şekilde yargılamayı başarırsan bu, senin gerçek bir bilge olduğunu gösterir.
sana ait olanı bu kadar önemli yapan, onun için harcadığın zamandır.
insanlar hayal etmekten yoksundurlar. onlar sadece kendilerine söylenenleri tekrar edip dururlar.
büyüklerin hepsi birer çocuktu.
devamını gör...
35.
rahmetli kardeşimin seneler önce "abla çok güzel bu kitap oku." demesiyle okumuştum. seneler sonra bir daha okudum.
ben tilkiyim, küçük prens ise o. felsefi içeriğinin yanı sıra benim için de böyle anlamlıdır.
ben tilkiyim, küçük prens ise o. felsefi içeriğinin yanı sıra benim için de böyle anlamlıdır.
devamını gör...
36.
henüz çok okuyamadığım 1981 yılındaki doğum günümde bana hediye edilmişti.
meşhur fil ve yılan resmine uzun uzun baktığımı hatırlıyorum.
annem evdeki eski kitapları kolileyip kaldırmış. o kolilerden birinden çıkacağına inanıyorum.
40 yıllık mazimiz var kendisiyle yani.
meşhur fil ve yılan resmine uzun uzun baktığımı hatırlıyorum.
annem evdeki eski kitapları kolileyip kaldırmış. o kolilerden birinden çıkacağına inanıyorum.
40 yıllık mazimiz var kendisiyle yani.
devamını gör...
37.
bunu yedi yasimda da okudum, onyedimde de, yirmiyedimde de. hayatimda bu kadar abartilmis baska bir kitap hatirlamiyorum.
pardon, bir de 'marti' var. onu da cok abartiyorlar.
pardon, bir de 'marti' var. onu da cok abartiyorlar.
devamını gör...
38.
hangi yaşta okunursa okunsun farklı tatlar vereceğine inandığım muhteşem roman. her ne kadar çocuk edebiyatı olarak tasnif edilse de, içeriğindeki metaforlar aracılığıyla (baobab ağacı: nazizm/faşizm, yıldızları hesaplayan adam: kapitalizm) yetişkinlere de hitap ettiği anlaşılabilir. kitabın yazarı saint-exupery'nin savaş sırasında keşif uçuşu yaparken akdeniz'de kaybolduğu bilinmektedir. eski bir alman pilot yıllar sonra yazarı kendisinin düşürdüğünü bunu itiraf etmiştir. (ya da iddia etmiştir demek daha uygun olur.)
ilgili haber: www.hurriyet.com.tr/dunya/s...
ilgili haber: www.hurriyet.com.tr/dunya/s...
devamını gör...
39.
le petit prince: bazı insanların aa çocuk kitabımı okuyorsun diye sizle dalga geçeceği ama bitirince o insanların söylediğini umursamadan, hayatınızda köklü ve güzel değişiklikler yapmanıza sebep olacak kitaptır.
devamını gör...
40.
on iki yasiniza kadar filan okumamissaniz cevrenizdeki herkes cahildir. biri de cikip size bunu hediye etmemis.
onsekiz yasinizi gectiginiz halde hala okuyorsaniz gerizekalisiniz. o kitap icinize isleyecekse cocukken olacak o. kazik kadar kadinlarin, adamlarin elinde olmamali o kitap.
ha bir de ustune ustluk bu kitaptan alinti yapip sozluk'te paylasiyorsaniz artik iq dusuklugunun son raddesindesinizdir kusura bakmayin da.
abartmayin olm bir kitabi bu kadar. bir ara tutunamayanlar da boyleydi. kimse okumazdi ama bir tutunamayanlar da tutunamayanlar furyasi vardi. hadi o gecti ama su kucuk prens'ten bir turlu kurtulamadik. bir bu kitap, bir de marti jonathan livingston. ha bir de kucuk kara balik. yapmayin gozunuzu seveyim.
bari su michael jackson'in etkilendigi bob fosse'yi izleyip feyz alin. birakin kitabi lan, kazik kadar insanlarsiniz, ayip.
onsekiz yasinizi gectiginiz halde hala okuyorsaniz gerizekalisiniz. o kitap icinize isleyecekse cocukken olacak o. kazik kadar kadinlarin, adamlarin elinde olmamali o kitap.
ha bir de ustune ustluk bu kitaptan alinti yapip sozluk'te paylasiyorsaniz artik iq dusuklugunun son raddesindesinizdir kusura bakmayin da.
abartmayin olm bir kitabi bu kadar. bir ara tutunamayanlar da boyleydi. kimse okumazdi ama bir tutunamayanlar da tutunamayanlar furyasi vardi. hadi o gecti ama su kucuk prens'ten bir turlu kurtulamadik. bir bu kitap, bir de marti jonathan livingston. ha bir de kucuk kara balik. yapmayin gozunuzu seveyim.
bari su michael jackson'in etkilendigi bob fosse'yi izleyip feyz alin. birakin kitabi lan, kazik kadar insanlarsiniz, ayip.
devamını gör...