141.
isteselerde okuyamazlar ben bile zor okuyorum. özel bir yazı stiliyle yazıyorum da.
devamını gör...
142.
bir dönem yazdım terapi niyetine. güzel de oldu içimi dökmüşüm. baktığımda sayfalar karamsarlıktan görünmüyordu yalnız :)) kimsenin okumasından çok korkmadım ama yine de kendime özel alfabe yapıp okunmasını istemediğim yerleri o alfabeyle yazdım. taktir ediyorum kendimi bir zamanlar gerçekten iyileşmek için çok çaba sarfetmişim. şimdi olsa oturur ağlarım sonra da çekerim yorganı kafama uyurum. yoruldum. bak yine düştü modum. biliyordum bu enerji patlamalarının hayra alamet olmadığını. neyse yapacak bir şey yok. düştüğümüz gibi kalkacağız.
devamını gör...
143.
okunur diye değil de kuzen korkusuyla tutamadığımdır.

ortaokulda benden 4 yaş büyük kuzene herkes gününü yazıyor deftere ben de yazacağım deyince kuzen-abim '' olm mal mısın kızlar yapar o işi aybaşlarını filan yazıyorlar sen kız mısın '' deyince oluşan ilk homofobik travmamla şeytanın defteri muamelesi yapıp tırstığım ekşın olmuştu.
devamını gör...
144.
“sevgili günlük” diye başlayan metinler geçmişte kaldı, onlar pembe tozlu hayalleri olan günlerdi.
yeni nesil günlükler var, onlardan edindim bir adet, içim rahat. isteyen herkes okuyabilir.
5 yıllık üretiliyor, 365 adet sayfası ve her sayfada bir soru var. bunlar hazır şablon.
her gün bir soruya yanıt vererek 5 yılı geçiriyorsunuz.
5 yıl süresince düşüncelerinizdeki değişimi gözlemlemeye yarıyor.
görseli aşağıya bırakıyorum;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
145.
aklımda tutuyorum kimse okuyamıyor.
devamını gör...
146.
bu riski de vardı ama iyi muhafaza ettiğimi düşünüyorum. bazen yazım dr yazısı, bazen de çıktı kadar düzenli ve güzel, bazen de minicik, bazen ise hepsi büyük harf vs. ama umrumda olmadı. okusa ne öğrenecek veya öğrendi diyelim ne yapacak ki? içinde abuk sabuk ya da hiç çirkin şeyler yok. her zaman gerçekçi ve dürüst davrandım bazen acı verici olsa da.
lise sondayken (2018) yazmaya başlamıştım. şu an devam ediyorum. her günde yazmıyorum; ne zaman ortam müsait olursa ve canım yazmak isterse o zaman yazarım.
geçmişe dönüp ne yaptığımıza ve nelerden geçtiğimize bakmada kolaylık sağlıyor. hafızamın tutamadığı şeyleri o tutuyor. depremle şoka girince bazı şeyleri çokça unutmuştum. ve aramın bozuk olduğu arkadaşım yazınca sadece bozuk olduğunu biliyordum ama neyden bozuk olduğunu bilmem lazımdı ve ona sorunca cevabını bekledim. sonra onunla ilgili bölüme baktım "bazı şeyleri doğru söylerken bazılarında eksiksin, aslında böyle böyle olmuş. bakarken yine sinirlendim." demiştim. zorluğu yok ama çokça kolaylığı var diyebiliriz. kendimi tanımamı, kendimle kurduğum bağın güçlenmesi vs. hep yazmakla oldu diyebilirim. durumları daha kolay idare edip çözümleri (varsa) daha hızlı bulabiliyorum.
hayatımdaki şeyler bazen tercih bazen de değil. ve bakınca ikisi hayatımı oluşturuyor. olduğu gibi kabul ettim. ve içinizde gerçekten yazmak varsa ukde kalacağına yazmış olmanız daha iyi. orası sizin dünyanız, başkası okur diye çekiniyorsanız ilk kendinize seviyeli ve kaliteli olun ki bu durumda rezillik ya da iğrençlik yaşanmasın...
devamını gör...
147.
sabiha gökçen tarafından söylendiğine göre atatürk'tür. karlsbad hatıraları ve doğudaki gezilerinden bahsettiği hatıraları dışında bilinen yayınlanmış bir günlüğü yoktur. sabiha gökçen tarafından eşyaları arasında bulunan yazdıklarının ise yayınlanmasını sakıncalı bulmuştur. sebebi sorulduğunda kafasındaki planların bilinmemesi gerektiğini belirtmiştir.
devamını gör...
148.
tonla sanal günlük uygulaması var indiriverin bir tane. şifreli hem. 2 yıldan fazladır tutuyorum inanamıyorum duygu ve düşüncelerimin değişimine.
devamını gör...
149.
bir kaç yıldır yazdıklarımı uzun süreli saklamıyorum çünkü olay örgüsü barındırmadığı için daha sonra okunmasının da bir gerekçesi olmuyor.

bir defasında unutmak en iyi intikamdır diye bir cümle okumuştum. geriye dönüp bakınca, eski olayları tekrar edince hafızada daha kalıcı olarak yer ediyor.

hayatımızdan çıkan eski arkadaşlar veya duygusal ilişkiler hakkında yazmak ve üstüne düşünmek belki bir açıdan faydalı olabilir ama bence artık çok gerekli değil.
devamını gör...
150.
faydalı bir eylem ama nedense ben kendime kazandıramadım bir ara denedim faydasını da çok net hissettim ama devam ettirmek kolay değil. kendimi bir şeye köle olmuşçasına her gün yapma zorunluluğu bana ters sanırım. severek yaparsam ayrı yoksa köle gibi hissettirdiği anda biter ne olduğu önemli değil.
devamını gör...
151.
bakarlar korkusuyla taytın arkasını kapatacak şekilde giyinmekswh
devamını gör...
152.
ayy o benim tramvay bi ara vardı sonra anahtarsızda zorlayınca açıldığını fark edince sayfalarını yırtıp sokağın çöpüne atmıştım bazen çok mutlu veya çok üzgün olduğumda notlar kısmına yazıp gizliyorum
devamını gör...
153.
ben küçükken ablam günlük yazardı, lisedeki ilk aşkından filan bahsetmiş. o masum duygular filan derken bir gün annem günlüğü buluyor, gün gün de okuyor. daha sonra senin için endişelendik adı altında bu mevzuyu babama da anlatıp ablama fırça atıyorlar filan derken o günden sonra ablam bir daha günlük yazmadı. pek tabi bende de günlük yazma hevesi başlamadan bitti.

velhasıl ebeveynlik zor zanaat. yaptığın hareketlerin neden olabileceği sonuçları iyi analiz edebilmek ve bu doğrultuda hareket edebilmek lazım.
devamını gör...
154.
ben bombok rutinim için günlük tutmuyorum.

sabah uyandım, işe geldim, işten çıktım, içtim, çok geç yattım.
sabah uyandım, işe geldim, işten çıktım, içtim, çok geç yattım.
sabah uyandım, işe geldim, işten çıktım, içtim, çok geç yattım.
sabah uyandım, işe geldim, işten çıktım, içtim, çok geç yattım.

sabah uyandım...
devamını gör...
155.
dijital tut şifrele
günlüğün ilk sayfasına okuyanın annesi ölsün yaz.
devamını gör...
156.
zamanında mutlaka kendi uydurdukları bir alfabeyle yazmaya çalışan kişilerdir aynı zamanda.

okunur korkusu yaş aldıkça artıyorsa nasıl da kocaman yalnızlaşıp hem dışarıya hem içe yabancılaşıyoruz aslında. utanma duygusu ne garip, sosyal maskelerimiz kaç kat, hepimiz kral çıplağı oynuyoruz.
devamını gör...
157.
bu yüzden normal sözlüğe yazanlardır
devamını gör...
158.
üşendiği için günlük yazamayanlar.
devamını gör...
159.
insanın en büyük sırdaşı; yine kendisidir. inanılmaz meraklı, kontrolcü ve her şeyi öğrenmeye çalışan bir annem vardır. hayatım boyunca bakış açılarımızın farklılığı sebebiyle, tüm özel hayatımı annemden gizledim. gizlediğim sürece, duygusal ilişkilerim daha güvendeydi. annem karadeniz'in gelenekselliğini çok fazla yansıtan bir kadındır, babamın aksine.

babam ile arasında var olan kültür çatışması, hayatımızın her noktasında fazlasıyla hissedilir. babamın modern, daha uygar bir adam olması ile annemin bağnaz ve gelenekselci olması hep bir uçurum doğurdu içimizde. çok rahat ve özgüvenli büyüdüm çünkü babam obsesif ve takıntılı bir adam değildi ama annemin benzeri bir baba figürüm olsaydı, hayatım cok zor olabilirdi. gerçe, anneminde bu yüzden babamla evlendiğini düşünüyorum. kendi çevresinden biri ile evlendirilmek istenmiş olmasına rağmen, babamla evlenmiş. annemde o kültüre dahil olmak istemiyordu diye düşünüyorum ama yine de içine doğduğun şeyden kaçamıyorsun. ne yaparsa yapsın, kaçtığı insanlara benziyor.

annemin doğmatik yapısına fazlasıyla değinen bu giriş bölümünden sonra, ana konuya inmek gerekiyor tabi. hayatım boyunca günlük bazında adam gibi hiç bir şey yazamadım ve çizemedim. annem benden hiç bir şey öğrenemediği için, sürekli odamı ve eşyalarımı karıştırırdı. hayatımda ne olduğunu öğrenme ihtiyacı güttüğü için, oradan buradan bir şeyler yakalamaya çalışıyordu ve bu genelde odamı itinayla karıştırması ile sonuçlanıyordu. benim kendi içimde inanılmaz bir görsel hafızam vardır. odam da herhangi bir şeyin yeri oynasın, odama ilk girdiğim an anlarım. 1 oje bile 1mm kaysın, "odamda ne yaptın?" diye gidip sorarım mesela. dolayısıyla her bulduğunu okuduğu, her bulduğu şeyi düşüncesizce karıştırdığı için odamda dahi bir şey saklamazdım. bana ait olması gereken her şey, okul çantamda ya da üstümde gider gelirdi ya da şeytanın bile aklına zor bela gelecek yerlere saklardım. bu yüzden hayatımı açıkca bir deftere yazmak çok büyük riskti ve beni çok "güvensiz" hissettiriyordu. kim okursa okusun, hayatınla ilgili her detayı öğrenebilirdi ve bunların hepsini koz olarak kullanabilirdi. bu yüzden hayatım boyunca günlük tutma alışkanlığım olmadı, 30 yaşına yeni bastım ve hala yok.

benim günlüğün zihnim. her şeyi orada topluyorum ve biz cok iyi anlaşıyoruz. en azından oraya girebilen sadece benim.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"okunur korkusuyla günlük tutamayanlar" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim