621.

ben çocukken dedem ölmüştü; kendisi heykeltraştı. ayrıca dünyaya verecek bol bol sevgisi olan, çok iyi bir adamdı ve kasabamızın gecekondu mahallesinin temizlenmesine yardım ederdi; bizim için oyuncaklar yapardı ve hayatında milyonlarca şey yaptı; elleriyle bir şeyler yapardı hep. o öldüğünde aslında onun için değil de yaptığı onca şey için ağladığımı fark ettim birden. ağladım, çünkü onları bir daha asla yapmayacaktı; bir daha asla bir odun parçası yontmayacak, arka bahçede kumru ve güvercin yetiştirmemize yardım etmeyecek, kendi tarzıyla keman çalmayacak ve bize fıkra anlatmayacaktı. o bizim parçamızdı ve öldüğünde bütün eylemleri bıçak gibi kesildi, o eylemleri tam onun gibi yapacak kimse de yoktu. o bir bireydi. önemli bir adamdı. ölümünün etkisinden hala kurtulamadım. o öldüğü için kim bilir ne muhteşem oymalar yapılmadı, diye düşünürüm sık sık. dünyada kim bilir kaç fıkra eksik ve dedemin elleri kim bilir kaç posta güvercinine dokunmadı. o dünyayı biçimlendirdi. dünyaya bir şeyler yaptı. onun öldüğü gece, dünya on milyon iyi eylemden mahrum kaldı.

(bkz: fahrenheit 451)

tanım: dünyayı bir insandan ve onun eylemlerinden, güzelliklerinden mahrum bırakan şey.
not: ölüm için her gün bambaşka tanımlar yapabilirim, sonuçta hayatın en büyük gerçeğinin "en iyi tanımı" diye bir şey yoktur. ama bugün böyle tanımlamak doğru geldi.
devamını gör...
622.
bu hayat, bu beden algısının sona ermesi.
devamını gör...
623.
hoşçakal zaman, seninle işim kalmadı..
devamını gör...
624.
ölüm ; bazen bir çiçeğin solması , bazen sevdiğiniz bir hayvanın son nefesini, bazen sevdiğiniz birinin hayatını kaybetmesidir, hep en güzel şeylerin sonunu temsil eder sanki ölüm lüzumsuz şeyler sadece çürüyüp gider.
devamını gör...
625.
süresiz ayrılık.
devamını gör...
626.
hem ölümün tanımı, hem salaklığın:
"öldüğünüzde ölü olduğunuzu bilmezsiniz. bu sadece başkaları için zordur.
aynı şey salak olduğunuzda da geçerlidir."
ronald david laing
devamını gör...
627.
yeni bir yaşama sıçrayış anıdır ölüm. namludaki mermiye tetiği çektiğiniz andaki vuruş. ne silah ölmüştür, ne mermi, ne de tetiği çeken.. ama artık hepsi, yeni yaşamlarına başlamışlardır sadece. siz merminin öldüğünü söylersiniz ama değişip parçalanıp dönüşüp başkalaşmıştır aslında... o kadar.
devamını gör...
628.
iyi ki ölüm var. ya olmasaydı ?
devamını gör...
629.
agizlarin tadini kaciran.
devamını gör...
630.
olabildiğine müphem. evren kadar sonsuz hayat kadar kısa.
devamını gör...
631.
renk cümbüşü.
bayıldıysanız anlarsınız. daha önce bayılmadıysanız tıpkı ölüm gibi daha önce ölmediğiniz için beyniniz ölüm esnasında bir cevap ararken yaşadığınız tüm hayati olayları film şeridi misali gözünüzün önünden geçirir. bu bende baya renkli bir biçimde olmuştu bayıldığım zamanda. ölüm de tıpkı bunun gibi olacak diye düşünmekteyim.
devamını gör...
632.
bir daha asla en sevdiğin çiçeği koklayamamak.
devamını gör...
633.
hatırlanmak. iyi anılarla, kötü anılarla hatırlanmak. ama zamanla daha az hatırlanmak ve bir zaman sonra unutulmak. tıpkı hiçlik denizinin ortasında duran küçük bir adanın üzerinde bulunan bir balıkçı kulübesi gibi vardır ama unutulmuştur...
devamını gör...
634.
ölüm salt insanlar için ele alınamaz zira bütün canlılar ölümlüdür.

din kavramı devreye girdiği için yalnızca insanın ölümü büyük önem arz etse de ölüm sadece insanın yararlandığı bir hak değildir.
ölmek, canlının onu o yapan her şeyin geri döndürülemeyecek şekilde deforme edilmesi, onarılmaz raddede yok oluşu, nereye gittiği bilinmeyecek şekilde yok olması hâli.

inananlar için kesin olarak ahirete gittiği söylense de bu kanıtlanamaz.
maddenin entropiye yenilmesi diyebiliriz.
devamını gör...
635.
herkesin hastasi oldugu bir kadina ulasamamak olabilir.
yalniz tek bir gercek var ki olumle ilgili, biz varken olum yok ve olum varken biz yokuz.
devamını gör...
636.
yaşadığım müddetçe ölüm yok, ölüm varken de ben yokum.
devamını gör...
637.
tanrı kavramının kesinlik kazanması için yok olma durumu.
devamını gör...
638.
boşluk galiba?
ölümü tatmadım ki fiziksel olarak buna bir cevap verebileyim.
mecazi anlamda kim bilir kaç kişi hangi sebeplerden dolayı ölmüştür?

ölmek işte. hepimizin şu günlük hayatta göz ardı etmeden yaşayamadığı, aklına geldiği an aslında zamanın ve hayatın az çok değerli olduğu fark ettiği kelime.

hepimizin kolunda veya başımızın üzerinde (bu versiyonda kendimiz kalan süreyi göremiyoruz diyelim) kalan yaşam süresi olsaydı tepkilerimiz değişir miydi?

değer verdiğiniz/sevdiğiniz insanın sadece 10 ay yaşam süresi kaldığını görseniz ve bunu değiştiremeyeceğini bilseniz ona nasıl davranırdınız? bunu bilmek acınızı azaltır mıydı? yoksa sürenin aktığını görüp stres mi olurdunuz? bu kişi olsanız kendinize nasıl davranırdınız?

ya da en önemli soruya gelelim mi? bunu bilmek veya bilmemek yaşamınızda herhangi bir değişiklik yaratır mıydı? yaratmalı mı? bilince daha mı değerli kullanacaktınız zamanınızı? hayır... yani değerli miymiş ölümün varlığı yoksa hayatın varlığı mıymış önemli olan? neymiş önemli olan?

gerçekten ölüm işte diyip geçilebilecek bir şey mi bu ölüm? geçiyorsak şayet, neyimiz eksik? insanlığımız mı? o zaman neyiz biz?
devamını gör...
639.
buz gibi soğukluk olsa gerek. zira, candan öte sevilen birinin ölümünün kabulü için dokunmanın iyi bir çözüm olduğu söylenir. en azından, öyle dediler bana. buz gibiydi.
devamını gör...
640.
maddeden ayrılmak
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"ölümün en iyi tanımı" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim