121.
kıskanç
sakın bir söz söyleme...yüzüme bakma sakın!
sesini duyan olur,sana göz koyan olur.
düşmanımdır seni kim bulursa cana yakın,
anan bile okşarsa benim bağrım kan olur...
dilerim tanrı'dan ki,sana açık kucaklar
bir daha kapanmadan kara toprakla dolsun,
kan tükürsün adını candan anan dudaklar,
sana benim gözümle bakan gözler kör olsun!
faruk nafiz çamlıbel
sakın bir söz söyleme...yüzüme bakma sakın!
sesini duyan olur,sana göz koyan olur.
düşmanımdır seni kim bulursa cana yakın,
anan bile okşarsa benim bağrım kan olur...
dilerim tanrı'dan ki,sana açık kucaklar
bir daha kapanmadan kara toprakla dolsun,
kan tükürsün adını candan anan dudaklar,
sana benim gözümle bakan gözler kör olsun!
faruk nafiz çamlıbel
devamını gör...
122.
ifade edilemeyen duyguların dilidir.
devamını gör...
123.
dünyam döndü dışardan baktım
bir de fani aşkına kandım
tövbe tövbe tanrım
bir kaşara taptımm .
( kardeş payı -kartal )
bir de fani aşkına kandım
tövbe tövbe tanrım
bir kaşara taptımm .
( kardeş payı -kartal )
devamını gör...
124.
elbet şiir olacak şairin tesellisi
ve en kötüsü bile işe yarayacak aşklaşmaların
yazana değilse bile okuyana faydalı
bak aynı başına gelmiş adamın benim başıma gelen
o da üzülmüş aynı benim gibi
benimki daha acıklı değil
onunkinden, fiyakalı değil onun acısı benimkinden
sade güzel olan kelimeler
sade kelimeler
kelimeler
yılmaz erdoğan
ve en kötüsü bile işe yarayacak aşklaşmaların
yazana değilse bile okuyana faydalı
bak aynı başına gelmiş adamın benim başıma gelen
o da üzülmüş aynı benim gibi
benimki daha acıklı değil
onunkinden, fiyakalı değil onun acısı benimkinden
sade güzel olan kelimeler
sade kelimeler
kelimeler
yılmaz erdoğan
devamını gör...
125.
_ölüm kokuyor pencerem anne_
ölüm kokuyor pencerem anne,
zamanı mıdır yoksa?
yorgunum,uyumak istiyorum.
adım atmaya mecalim yok.
kavgam kimseye değil benim,
zaten halim de yok.
niye herkesin kavgası bana,
niye herkesin derdi benim varlığıma?
gülüyorlar anne bak,
beni ağlayıp gülüyorlar.
içim acıyor,
sen,bağırma sus diyorsun,
susuyorum.
içime atıyorum zaman zaman,
içim dolup taşıyor.
artık ağlamamayı öğrendim anne,
gözyaşlarımı içime atmayı,
ama gülemiyorum da.
gözyaşlarımın kurulmasından mıdır yoksa gülüşümün solmas.
bak karanlıkta bir ses,
ay geceye, güneş sabah küsmüş,
güller,bülbüle sırtını dönmüş.
yapraklar,ağaçtan,
yer yüzü,gökyüzünden,
çocuklarda koşup oynamaktan vazgeçmiş.
insanlar susmuş,
kuşlar ötmüyor, çiçekler solmuş.
baharın ortasında kış gelmiş,
renkli bahçeler,kar beyaz olmuş.
pencerem diyorum anne,
ölüm kokuyor.
havin mohul/terk edilişin sabahı
ölüm kokuyor pencerem anne,
zamanı mıdır yoksa?
yorgunum,uyumak istiyorum.
adım atmaya mecalim yok.
kavgam kimseye değil benim,
zaten halim de yok.
niye herkesin kavgası bana,
niye herkesin derdi benim varlığıma?
gülüyorlar anne bak,
beni ağlayıp gülüyorlar.
içim acıyor,
sen,bağırma sus diyorsun,
susuyorum.
içime atıyorum zaman zaman,
içim dolup taşıyor.
artık ağlamamayı öğrendim anne,
gözyaşlarımı içime atmayı,
ama gülemiyorum da.
gözyaşlarımın kurulmasından mıdır yoksa gülüşümün solmas.
bak karanlıkta bir ses,
ay geceye, güneş sabah küsmüş,
güller,bülbüle sırtını dönmüş.
yapraklar,ağaçtan,
yer yüzü,gökyüzünden,
çocuklarda koşup oynamaktan vazgeçmiş.
insanlar susmuş,
kuşlar ötmüyor, çiçekler solmuş.
baharın ortasında kış gelmiş,
renkli bahçeler,kar beyaz olmuş.
pencerem diyorum anne,
ölüm kokuyor.
havin mohul/terk edilişin sabahı
devamını gör...
126.
solda gider bir yaya
sağda gider bir araç
ortadaki bir ağaç
gidiyor hep bir faya
sağda gider bir araç
ortadaki bir ağaç
gidiyor hep bir faya
devamını gör...
127.
şükrü erbaş muazzam bir şairdir
devamını gör...
128.
bence bir ya da birçok ahenk unsuru* bulundurması, teması kapalı yani zor anlaşılır fakat dili açık olması, bir düzeni olması ve akıldan ziyade ruha seslenmesi gereken edebi tür. bu açıdan bence divan şiiri, toplumcu gerçekçi şiir türk şiirinde diptir; saf şiir ise* zirvedir.
devamını gör...
129.
şiirim içre dilerim kendimi pünhân etmek
tâ öpem ağzını, serayla okursan gazelim
kendimi şiirimin içinde gizlemek istiyorum. sen şiirimi okurken dudaklarına bûse kondurmak için.
devamını gör...
130.
romandır, masaldır, biyografidir ve çok şeydir şiir. kağıda ağlamaktır, kahkaha atmaktır, sinirle haykırmak ve bazen de durulmaktır. anlatmaktır, en anlamsız şeye bile anlam katarak.
devamını gör...
131.
insana en çok şiir yakışıyor,
sonra yeryüzüne yağmur,
gökyüzüne mavi.
ve en çok insana vefa yakışıyor,
yüreğe sevda,
gözlere haya.
ve en çok yaşamak yakışıyor,
insanca,
sevdaca,
duruca…!
sonra yeryüzüne yağmur,
gökyüzüne mavi.
ve en çok insana vefa yakışıyor,
yüreğe sevda,
gözlere haya.
ve en çok yaşamak yakışıyor,
insanca,
sevdaca,
duruca…!
devamını gör...
132.
şiirde her bir satır nasli başına bir roman olmaya muktedirdir.
bazen bir cümle herseyi özetlemeye yeter.
üzerine saatlerce dalar gidersin.
konsantre bir amlatidir. bu sebeple zordur , pek sevilmez. tadına varanlar için vazgeçilmezdir.
bazen bir cümle herseyi özetlemeye yeter.
üzerine saatlerce dalar gidersin.
konsantre bir amlatidir. bu sebeple zordur , pek sevilmez. tadına varanlar için vazgeçilmezdir.
devamını gör...
133.
kendimi ifade etme yöntemim bazen abartırım ama tam olarak kendim olduğum tek an.
günah işlemediğim zamanlarda oturur şiir yazarım.
günah işlemediğim zamanlarda oturur şiir yazarım.
devamını gör...
134.
aklıma abdülhak hamit tarhan'nın makber şiiri geldi. ölen eşi fatma için yazdığı şiirin ardından başka bir kadınla evleniyor. şiiri yazması ve başka bir kadın ile evlenme süresi arasında üç gün var. herhalde yeni karısı ile birlikte vefat eden karısının yedisini ve kırkını okutmuştur. sjsi. şaka gibi geliyor.
devamını gör...
135.
ablam için gazel
ablam çiçekli basma giyerdi.
gurbet ustasıydı,
sıla mı,hüzün saatlerimi?
eylülün ilk haftasıydı.
saçlarını tarasa akıp giderdi onlarca keder.
darılsa bana kumral bir yalnızlığa başlardı.
verandanın köşesinde siyah- beyazdı sesi.
ablam yaşasaydı solgun şarkılar söğlerdi.
eylül müydü albümden düşmüş sonbahar mı?
ne güzel güldü bütün özlemi sarardı.
bir gün kalbi kuş uçmayan atlaslara gömüldü.
yaşasaydı kuş olup cezayir menekşelerine konardı.
ahmet ada
ablam çiçekli basma giyerdi.
gurbet ustasıydı,
sıla mı,hüzün saatlerimi?
eylülün ilk haftasıydı.
saçlarını tarasa akıp giderdi onlarca keder.
darılsa bana kumral bir yalnızlığa başlardı.
verandanın köşesinde siyah- beyazdı sesi.
ablam yaşasaydı solgun şarkılar söğlerdi.
eylül müydü albümden düşmüş sonbahar mı?
ne güzel güldü bütün özlemi sarardı.
bir gün kalbi kuş uçmayan atlaslara gömüldü.
yaşasaydı kuş olup cezayir menekşelerine konardı.
ahmet ada
devamını gör...
136.
çok yalnızım, mutsuzum
göründüğüm gibi degilim aslında
karanlıklarda kaybolmuşum
...bir ışık arıyorum, bir umut arıyorum uzun zamandır
aradıkça batıyorum karanlik kuyulara
kimse duymuyor çığlıklarımı
duyan aldırış etmiyor çekip kurtarmak istemiyor
bense insanların bu ilgisizligi karşısında ilgiye susamışım
ümidimi yitirmişim
biliyorum bir gün dayanamayacak küçük kalbim
arkamı dönüp inandığım ve güvendiğim herşeye
veda edeceğim
"en yakın yabancı sendin,
daha sürülmemişken ışığın biberi
yaramıza,
yaslanırken boşlukta duran bir merdivene
henüz.
...
güzdü sonsuz bir çöle takılan bakışımız,
ilkyaz derken -kışı gözden kaçıran
yüzlerce eller yukarı, saygı duruşlarımız
en güçsüz kollarla-
çözüldü aşkın zarif ilmeği
bulandı aynalar duruluğu.
çok gizli bir doğru gecenin toyluğunda
bilmedik çekenin yanlış bir uzaklık
olduğunu...
yabancıların en yakınıydın sen! "
ey iki adımlık yerküre
senin bütün arka bahçelerini gördüm ben!
nilgün marmara
göründüğüm gibi degilim aslında
karanlıklarda kaybolmuşum
...bir ışık arıyorum, bir umut arıyorum uzun zamandır
aradıkça batıyorum karanlik kuyulara
kimse duymuyor çığlıklarımı
duyan aldırış etmiyor çekip kurtarmak istemiyor
bense insanların bu ilgisizligi karşısında ilgiye susamışım
ümidimi yitirmişim
biliyorum bir gün dayanamayacak küçük kalbim
arkamı dönüp inandığım ve güvendiğim herşeye
veda edeceğim
"en yakın yabancı sendin,
daha sürülmemişken ışığın biberi
yaramıza,
yaslanırken boşlukta duran bir merdivene
henüz.
...
güzdü sonsuz bir çöle takılan bakışımız,
ilkyaz derken -kışı gözden kaçıran
yüzlerce eller yukarı, saygı duruşlarımız
en güçsüz kollarla-
çözüldü aşkın zarif ilmeği
bulandı aynalar duruluğu.
çok gizli bir doğru gecenin toyluğunda
bilmedik çekenin yanlış bir uzaklık
olduğunu...
yabancıların en yakınıydın sen! "
ey iki adımlık yerküre
senin bütün arka bahçelerini gördüm ben!
nilgün marmara
devamını gör...
137.
-sessiz çığlık-
kafamın içinde tonlarca ses,
dönüp duruyor sahipsizce.
sana bile anlatamamanın ağırlığı var üzerimde,
yabancı eller geziyor bedenimde,
şah damaramın üzerinde yabancı bir nefes,
her gece hissediyorum anne.
tüylerim ürperiyor,nefes alamıyorum.
ölüm yakın mıdır anne,
ölüm böyle bir şey mi?
çaresizim anne,
ölüm müdür bu?
bir kere demiştin ya çaresizlik ölümdür diye,
ölüyorum anne,kendi kenfimi öldürüyorum.
kafamın içinde tonlarca ses,
dönüp duruyor sahipsizce.
sana bile anlatamamanın ağırlığı var üzerimde,
yabancı eller geziyor bedenimde,
şah damaramın üzerinde yabancı bir nefes,
her gece hissediyorum anne.
tüylerim ürperiyor,nefes alamıyorum.
ölüm yakın mıdır anne,
ölüm böyle bir şey mi?
çaresizim anne,
ölüm müdür bu?
bir kere demiştin ya çaresizlik ölümdür diye,
ölüyorum anne,kendi kenfimi öldürüyorum.
devamını gör...
138.
>aynı adam / ismet özel<
tozludur saçlarım, saçlarımdan
devrilmiş sarayların dumanları savrulur
yüzüm yanıktır
yüreğime bir karanfil sokuludur
ve partizanca darbelerin dünyaya ilen şavkı
benim göğsüme göğsüme vurup durur.ben dünyaya doğru yürümekle meşhurum
bahar da sürgülenir içime katranlar da
hem koşarak yarattığım sevgiler vardır
hem körlenmiş sevgilerin acısıyla koştururum.
beni sular
kocaman taşları parçalayarak hatırlıyor dağlarda
ve beni hatırlatıyor çeltik tarlalarında aynı sular
umutlu sakinlikleri
lohusalıklarıyla.ben dünyaya doğru yürümekle meşhurum
kökten dallara yürüyen sular gibi
yürürüm kömür ocaklarına, çapalanan tütüne
yürürüm hüzün ve ağrılar çarelenir
dağların esmer ve yaban telaşından kurtula diye
torna tezgahlarında demir.
yürürüm çünkü ölümdür yürünülmeyen
yürürüm yürüyüşümdür yeryüzünün halleri
kanla dolar pazuları tarladakinin
hızar gürültüsü içinde türkülenir bir öteki
gökleri göğsümden aşırtarak yürürüm
yağlı kasketimin kıyısında nar çiçekleri.aynı adam ekim günlerinden beri gümbür gümbür gelirim
teneke damların üstüne safi sinirden doğan güneş
portakallar fırlatarak parlıyor benim adımlarımla
anladım neden yorgunluk
gülümserlik getiriyor insana
hayatın bana başat
bana avrat oluşunu öğrendim
işçiler bunu kurşunlanarak öğrendi
on beşinde bir arkadaş
inancını savunurken yargıca
anladı bulana durula akmakta olan şeyi.yürüyorum
azarlanıyorum fışkıran başaklarla
iki bomba gibi taşıyorum koltuğumdaki bir çift somunu
hurdahaş bir sancıyla geçiyorum badem çiçekleri altından
gözlerim nemli değil.
gözlerim namlu.
tozludur saçlarım, saçlarımdan
devrilmiş sarayların dumanları savrulur
yüzüm yanıktır
yüreğime bir karanfil sokuludur
ve partizanca darbelerin dünyaya ilen şavkı
benim göğsüme göğsüme vurup durur.ben dünyaya doğru yürümekle meşhurum
bahar da sürgülenir içime katranlar da
hem koşarak yarattığım sevgiler vardır
hem körlenmiş sevgilerin acısıyla koştururum.
beni sular
kocaman taşları parçalayarak hatırlıyor dağlarda
ve beni hatırlatıyor çeltik tarlalarında aynı sular
umutlu sakinlikleri
lohusalıklarıyla.ben dünyaya doğru yürümekle meşhurum
kökten dallara yürüyen sular gibi
yürürüm kömür ocaklarına, çapalanan tütüne
yürürüm hüzün ve ağrılar çarelenir
dağların esmer ve yaban telaşından kurtula diye
torna tezgahlarında demir.
yürürüm çünkü ölümdür yürünülmeyen
yürürüm yürüyüşümdür yeryüzünün halleri
kanla dolar pazuları tarladakinin
hızar gürültüsü içinde türkülenir bir öteki
gökleri göğsümden aşırtarak yürürüm
yağlı kasketimin kıyısında nar çiçekleri.aynı adam ekim günlerinden beri gümbür gümbür gelirim
teneke damların üstüne safi sinirden doğan güneş
portakallar fırlatarak parlıyor benim adımlarımla
anladım neden yorgunluk
gülümserlik getiriyor insana
hayatın bana başat
bana avrat oluşunu öğrendim
işçiler bunu kurşunlanarak öğrendi
on beşinde bir arkadaş
inancını savunurken yargıca
anladı bulana durula akmakta olan şeyi.yürüyorum
azarlanıyorum fışkıran başaklarla
iki bomba gibi taşıyorum koltuğumdaki bir çift somunu
hurdahaş bir sancıyla geçiyorum badem çiçekleri altından
gözlerim nemli değil.
gözlerim namlu.
devamını gör...
139.
ben bu şehri senin için sevdim
kalabalığı sen varken yok oldu
gürültüsü sen yanımdayken sessizliğe büründü
şimdi sen yoksun
bu şehir kalabalık
bu şehir gürültülü
bu şehir artık sensiz
sen yoksunya bu şehir bana zindan.
kalabalığı sen varken yok oldu
gürültüsü sen yanımdayken sessizliğe büründü
şimdi sen yoksun
bu şehir kalabalık
bu şehir gürültülü
bu şehir artık sensiz
sen yoksunya bu şehir bana zindan.
devamını gör...
140.
şiir biterse hayatın biter şiir biterse aşk bitter duygu biter bir gün her şeyin sonuna geldiğini ve ve hiç bir şeyin geri gelmeyeceğine dair kabulenip boyun eğecek sen sessizce yol almaya koyulacaksan eğer bıraktta son şiirim de ki geçen sen kelimesi seni andıran karanlık mısralarda biraz hüzünlü biraz kederli birazda karanlık gözüksün duygusuzluğa teslim olup umutsuzluğa kapılıp gidersen eğer son şiir son mısra canımı yakıp acı verse de kaderimi bana yazdıran sen ve son şiiri bana yazdırmak zorunda bırakan gene sen olacaksın...
devamını gör...
"şiir" ile benzer başlıklar
şiir kitabı
17